Y. Hakan Erdem kimdir? Y. Hakan Erdem kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Prof. Dr, Yazar Y. Hakan Erdem hayatı araştırılıyor. Peki Y. Hakan Erdem kimdir? Y. Hakan Erdem aslen nerelidir? Y. Hakan Erdem ne zaman, nerede doğdu? Y. Hakan Erdem hayatta mı? İşte Y. Hakan Erdem hayatı...

Prof. Dr, Yazar Y. Hakan Erdem edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Y. Hakan Erdem hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Y. Hakan Erdem hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Y. Hakan Erdem hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Yusuf Hakan Erdem

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri: 1962

Y. Hakan Erdem kimdir?

Y. Hakan Erdem, Boğaziçi ve Oxford Üniversitelerinde öğrenim gördü. 1993-2002 arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim Üyeliği yaptı. Akademik yaşamını Sabancı Üniversitesi’nde sürdüren Erdem’in yurtdışında 1996’da yayımlanmış Slavery in the Ottoman Empire and its Demise adlı Çalışması, Türkiye’de Osmanlıda Köleliğin Sonu adıyla 2004’te yayımlandı. Yazarın Kitab-ı Duvduvani (2004), Unomastica Alla Turca (2004) ve Zaman Çöktü (2006) adlı üç romanı var.

Y. Hakan Erdem Kitapları - Eserleri

  • Tarih-Lenk
  • Kitab-ı Duvduvani
  • Unomastica Alla Turca
  • Sözden Kalanlar
  • Zaman Çöktü
  • Osmanlıda Köleliğin Sonu 1800-1909
  • Gerçek ile Kurmaca Arasında Torosyan'ın Acayip Hikayesi

Y. Hakan Erdem Alıntıları - Sözleri

  • Tengere Tardu Tigin ben. Akıp giden bozkırın ve zamanın özgür çocuğuydum! Girdiğim her yarışı kazandım. Yeriti olmadım. Evime hep tam çağında döndüm. Hiç sıçan deliğine girmedim. Ölüm parmaklarını yakama çok geçirdi, ölmedim. Ardımda acun da ısız kalmadı ama ödlek öcünü beni böyle kule iti yaparak aldı. İmdi yürek yırtılır mı? Onu da bilemem. Eşim yok, odum yok, ocağım yok. Kadın diye yoksul bir karavaş tanıdım. O da şimdi tek bir gece koynuna girdiği adamı unutmuş gitmiştir. (Unomastica Alla Turca)
  • Yahu, hep geçmişi mi yazıyor bu kitap? Gelecekten bahseder bir yeri yok mudur? (Kitab-ı Duvduvani)
  • GEÇ DöNEMDE KÖLELEŞTİRME VE KÖLE EDiNME YöNTEMLERİ O. Patterson, kölelik konusundaki karşılaştırmalı çalışmasında kö­leleştirme yöntemlerini sekiz başlık altında sınıflandırır: 1. Savaşta tutsak alma 2. Adam kaçırma 3· Haraç ve vergi ödemesi 4· Borç 5· Suçun cezalandırılması 6. Çocukların terk edilmesi ve satılması 7· Kendini köleleştirrne 8. Doğum (Osmanlıda Köleliğin Sonu 1800-1909)
  • kanuni dizisinde kanuni’yi oynayan kişi bir padişah gibi konuşmuyor, padişah nasıldır en küçük bir fikri yok, hiç etüt etmemiş hiç çalışmamış yani hürrem’e iltifat etmek gerektiği zaman ona “seni ballara fındıklara katar yerim” diyor bunu bir külhanbeyi ağzı ile söylüyor ki, kavga çıkması lazım, laf atar gibi, tudors’ta böyle göze batan şeyler yok (Sözden Kalanlar)
  • bir tane kadın vakanüvis yok osmanlı devleti resmi olarak bir tane bile kadın vakanüvis atamamış mesela belki bir kadın gözüyle tarih yazılmış olsaydı; naima efendinin göremediği başka şeyleri görecekti o (Sözden Kalanlar)
  • ruh-u revanım, tende canım, canda cananım. (Kitab-ı Duvduvani)
  • Kaçmak, bir kölenin özgürlüğünü yeniden kazanmasının en basit ve doğal yolu olmakla birlikte riskliydi. Osmanlı imparatorluğunun klasik çağında, kaçak kölelerle ilgili meseleler ele alınırken şeriata dayanan hayli sıkı ve genel bir düzenlemeden yararlanılmıştı. Bir kaçak köle (abd·i abık) yakalandığında, yerel kadıya tesliın ediliyordu. Kaçak köleyi yakalamıış olan kişilere, bu çabaları karşılığında bir ücret ödeniyordu. Kadı, genel­likle üç ay olan belirli bir süre boyunca köleyi gözaltında tutuyordu. Köle­nin efendisi ortaya çıktığı takdirde giderleri ödedikten sonra kölesine yeniden sahip olmakta özgürdü. Aksi takdirde, kadı köleyi açık arttırmayla satışa çıkarıyor ve parayı, devlet hazinesine aktarmadan önce bir süre daha elinde tutııyordu. Kanun, diğer köleci toplumlarda olduğu gibi, efendile­rin haklarından yanaydı. Geç Osmanlı İınparatorluğunda da efendilerin yetkililerden kaçak kölelerin iadesini talep etme hakkı vardı, çoğu da bu hakkı talep ederdi. Ne var ki gelenek, farklı bir düzlenmde, kölelerin kaçışını "düzenleyen" ve ken­dine özgü merasimleri olan başka bir uygulamanın ortaya çıkmasına ne­den olmuştu. Tugay şuna işaret ediyor: Köleler efendilerinden hoşnut olmadıklarında yeniden satışa çıka­rılmayı talep edebiliyor, bu istekleri geri çevrildiğinde kaçmaları ka­nuna aykırı sayılmıyordu. Ancak, tayin edilen kölelik süresi dolmadan ne özgürlük talebinde bulunabiliyor, ne de kaçarak bunu elde edebiliyorlardı. O zaman, cinsiyetlerine göre kadın veya erkek köle satıcılarına başvuruyorlar ve bu satıcılar efendilerine haber vererek onları başka evlere yerleştirme işini üstleniyorlardı. (Osmanlıda Köleliğin Sonu 1800-1909)
  • Adnan (Adıvar) Bey bir gün bana, “Atatürk haklı biz haksızmışız” dedi. “Bazı şeyler böyle tepeden inme olacak. Mesela Latin harfleri. Onu tepeden inme yapmasaydı, yıllar boyu bunu yerleştiremezdi...” (Tarih-Lenk)
  • Yıldırımın düştüğü yerlerde bulunan, “Anka yumurtası” denen doğal bir çelikten yapılmaydı. (Kitab-ı Duvduvani)
  • eskiden topkapı sarayı’nın haremi yok; harem eski sarayda var ancak kanuni sultan süleyman’ın saltanatında harem topkapı’ya taşınıyor yani hürrem zamanında bir harem var ve gittikçe her sultan bir tarafını inşa ederek burayı büyütüyor (Sözden Kalanlar)
  • Zaten beni anlamak demek, evrensele ulaşmak demektir... (Kitab-ı Duvduvani)
  • - anlattıkları arasında hiç mi doğru yok? + kendi adı ve soyadı doğru (Sözden Kalanlar)
  • adam oturmuş, osmanlı’ya sığınan mülteciler üzerine bir çalışma yapmış, beri tarafta diğeri “ben şimdi bunu niye okuyayım ki?” diyor ama konu şöyle olsaydı; “osmanlı’ya sığınan dönmeler ülke içinde nerelere geldi?”, bu tonda yazılmış olsaydı, o zaman okurdu insanlar işte bu tonda yazılmış eserler maalesef ciddi araştırmaların önünü kesiyor (Sözden Kalanlar)
  • osmanlılar ne melaikedir, ne evliyadır bizim gibi insanlardır, hataları vardır, sevapları vardır, o kadar böyle sağlıklı bir şekilde bakmak yerine bir grup “ecdadımız hiç kötü bir şey yapmaz” diyerek onları yüceltirken, başka bir grup yerin dibine sokmaya çalışıyor (Sözden Kalanlar)
  • Beyaz köle, birçok durumda gönüllü bir kurbandır. Bir Türk paşasının ya da beyinin haremine girrnek Çerkes ve Gürcü kızların en büyük arzusudur. Türkler bu kızları edinmek için büyük bir istek duydukları gibi bu kızlar da gitmeye heveslidir. Aileler ise bunun bir onur olduğunu düşünerek çocuklarını verirler. Bunda sağlam parasal çıkarları vardır. Öyle ki, hiçbir mekanizmanın harekete ge­çirilmesi bu ticaretin sürmesine engel olamaz ... (Osmanlıda Köleliğin Sonu 1800-1909)
  • B. Lewis, Ortadoğu'da kölelik konusundaki çalışmasında bu varsayımına bağlı kalır ve "[Afrika'daki] ticarette, daha kuzeydeki olaylar nedeniy­le bir büyüme" olduğunu düşünür. Lewis şöyle yazmaktadır: Rusların 1801- 1828 dolaylarında Kafkas topraklanın ilhak etmesinden sonra İslam dünyasının elinde kalan son beyaz köle kaynağı da küçülerek sonunda kesildi. Gürcü ve Çerkeslerden yoksun kalan Müslüman devletler başka yerlere yöneldiler. Bunun üzerine kara Afrika köleciliğinde geniş çaplı bir canlanma oldu. Bu, Mısırlıların Nil' in yukarılarına ilerlemesiyle birlikte iyice gelişti... (Osmanlıda Köleliğin Sonu 1800-1909)
  • Kim okur tamamen yararsız uyduruk bir romanı? (Kitab-ı Duvduvani)
  • diğer konularda okuduğumda çabuk sıkılırdım ama tarihte bir sonsuzluk ve ne de olsa bir kesinlikle bilinemezlik unsuru var okunan her tarih kitabı bir yaklaşım sunuyor size “böyle olmuş olabilir!” diyorsunuz (Sözden Kalanlar)
  • plagiarism yapma... pila... what? (Kitab-ı Duvduvani)
  • Seni seviyorum... (Kitab-ı Duvduvani)