Neden Çikolata Olmadan Olmuyor?
Aslında bu soruya verebileceğimiz onlarca yanıt var. Eğer siz de “Çikolata olmadan asla!” diyenlerdenseniz yalnız olmadığınızı hatırlatmak istiyoruz.
Dünya üzerinde çikolatayı keyifle tüketmeyenlerin sayısının son derece az olduğunu biliyoruz. Çünkü çikolata farklı çeşitleri ve sunduğu eşsiz lezzetiyle tek bir parçasıyla bile damaklarda bir şölen yaratmayı başarıyor. Ancak bu konuda Hazz’ın payını da yadsımamak gerek. Hazz sektörünün lider ve yenilikçi ismi olarak çikolata tutkunlarının arasına her gün yenilerini ekleyen lezzetleriyle beğenileri üzerinde topluyor. Hazz yalnızca çikolata çeşitleriyle değil makaronlarıyla da çıtayı çok yükseklere taşıyor. En kaliteli ham maddeler kullanılarak büyük bir ustalıkla üretilen Hazz çikolata ve makaron çeşitleriyle henüz tanışmadıysanız daha fazla vakit kaybetmeden hazz.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. “Ben çoktan Hazz tutkunu oldum” diyorsanız size çok şanslı olduğunuzu tekrar hatırlatmak isteriz.
Çikolataya Neden İhtiyaç Duyduğunuzu Biliyor musunuz?
Günümüzde beslenme alışkanlıkları kadar tüketilen besinlerin içeriklerinde ve üretim koşullarında da önemli değişiklikler olduğunu yadsımak mümkün değil. Bunun sonucunda besin maddeleri organik ya da kanserojen olarak sınıflandırılıyor. Doğal olarak hangi besinlerin tüketilmesi ya da tüketilmemesi gerektiği konusunda ciddi kararsızlıklar yaşanabiliyor.
Diğer yandan sağlıklı ve dengeli beslenme hiçbir zaman olmadığı kadar önemli ve ön planda. Tüketilen her yiyecek ve içecek yalnızca fiziksel açıdan değil ruhsal açıdan da olumlu ya da olumsuz etkilere neden olabilir. Eğer kendinizi stresli ya da mutsuz hissediyorsanız küçük bir parça çikolata tüketmenin ne kadar büyük bir fark yaratacağını deneyimlemelisiniz. Evet, küçücük bir parça çikolata yemek insan psikolojisi üzerinde son derece olumlu etkiler yaratabilir. Bu nedenle pek çok kişi sağladığı pozitif etkiler dolayısıyla çikolatasız bir yaşamı düşünemeyeceğini ifade ediyor.
Elbette çikolata tüketimi konusunda dikkat edilmesi gereken bazı noktalar olduğunu da göz ardı etmemek gerek. Özellikle ebeveynlerin çocuklarına çikolata tüketme alışkanlığı kazandırırken dikkatli davranmaları çok önemlidir. Erken yaşlarda ebeveynlerin çikolata ve ödül arasında bir bağlantı kurulmasına neden olan bir davranış tarzını benimsemeleri, ilerleyen yaşlarda kişinin kendisini ödüllendirmek istediği zaman çikolatayı tercih etmesinin en önemli nedenlerden biri haline gelebilir.
Çikolata tüketimi konusunda bilinmesi gereken en önemli konulardan biri çikolata tüketmenin kişiyi mutlu ettiğidir. Bunun temel nedeni çikolatanın içerisinde bulunan ve beyne doğrudan etki etme özelliği taşıyan kafein, feniletilamin, tiramin ve teobromin gibi bileşenlerdir. Bu bileşenler serotonin hormonu salgılanmasını ve kişinin kendini mutlu hissetmesini sağlar.
Çikolatanın Faydaları
Tüketilebilen gıdaların tümü göz önünde bulundurulduğunda insanların en çok severek tükettiği gıdanın çikolata olduğunu çok net bir şekilde ifade edebiliriz. Çikolatanın tarih binlerce yıl öncesine dayansa da çikolata tutkunlarının kalbindeki yeri hiç değişmez. Günümüzde yediden yetmişe hemen herkesin severek tükettiği çikolatanın üretiminde kakao meyvesi kullanılır. Kakao taneleri fermente edilip güneşte kurutulur. Kavrularak kabuklarından ayrıştırılırlar. Kalan malzeme kakao olarak adlandırılır. Farklı şekillerde ve pek çok gıdayla tüketilebilen çikolatanın sütlü, bitter ve beyaz olmak üzere farklı çeşitleri bulunmaktadır.
Çikolata yeterli miktarda tüketildiği takdirde fiziksel ve ruhsal sağlık açısından pek çok faydası olduğu bilinmektedir. Çiğ kakao vücutta opyum ve endorfin salgılanmasını sağlayan feniletilamin isimli bileşik bir maddde içerir. Yeryüzünde bu madde yalnzıca kakaoda ve mavi-yeşil olarak bilinen bir tür deniz yosununda bulunur. Endorfin ve opyum aşık olan insanlarda yoğun bir şekilde salgılanarak mutluluk hissi uyandıran hormonlar olma özelliğine sahiptir.
Çiğ kakao aynı zamanda mutluluk hormonu salgılanmasına da destek olur. Aynı zamanda harika bir magnezyum kaynağıdır. Magnezyum anti-stres minerali olarak da adlandırılır. Kas ve sinir gevşetici etkisinin yanı sıra kemik sağlığı, enerji tüketimi, vücut ısısını kontrol etme ve adet ağrılarıyla baş etme aşamasında da önemli bir rol üstlenir.
Çikolata beyindeki serotonin hormonunu yükseltir. Bu sayede hafıza ve algılama gücünün artmasını sağlar. Antiosidan görevini üstlenerek kalbin zararlı etkenlerden korunması görevini üstlenir ve kalp krizi riskinin azaltılmasına katkıda bulunur. Çikolatanın içindeki flavonoidler ve potasyum tansiyonun düşmesi konusunda da etkilidir.
Çikolata enerji verme özelliğinin yanı sıra kanser hücrelerini de azaltır. Diğer yandan çikolatanın içinde yer alan ve rahatlatıcı bir etkiye sahip olan triptofan sayesinde mutluluk verir ve stresin azaltılmasında önemli bir rol oynar.
Çikolata çeşitleri üretilirken çikolatanın ham maddesini oluşturan kakao ve içine eklenen kuru üzüm, antepfıstığı, fındık gibi ürünler bağışıklık güçlendirici etkiye sahiptir. Çinko, bakır, magnezyum, demir ve pek çok minerale sahip olan kakao, lif ve polifenol içeriğiyle genel sağlığı destekleme özelliğine sahiptir. Ayrıca E ve B vitaminlerini içerir.
Kakaoyla sıklıkla kullanılan antepfıstığı da mineral ve doymamış yağ asitleri bakımından çok zengin olmasıyla bilinir. Antioksidan özelliğe sahip olduğu bilinen E vitamini ve polifenol içermesi nedeniyle antepfıstıklı çikolata tıpkı diğer çikolata çeşitleri gibi dengeli tüketildiğinde hem lezzet veren hem bağışıklığı destekleyen bir çikolata türü olma özelliğine sahiptir.