Siyonist rejim Batı Şeria'nın ilhakına hukuki zemin hazırlıyor
Filistin Ulusal Arazi Savunma ve Yerleşim Direnişi Ofisi, işgal yönetiminin Batı Şeria'da "Arazi Düzenleme Planı"nı onaylayarak fiili ilhak sürecini hızlandırdığını duyurdu.
Ofisin yayımladığı rapora göre, işgal makamları uzun süredir askıya aldığı bazı dosyaları, uygun zamanı bekleyerek tekrar açtı. Geçen hafta Knesset'in siyasi ve güvenlik kabinesi, Batı Şeria'da arazi düzenleme planını yeniden uygulama kararı aldı.
Karar metninde, işgal hükümetinin Batı Şeria'daki arazilerin resmi kayıt ve düzenleme süreçlerini yeniden başlatacağı belirtiliyor. "Filistin Yönetimi'nin bu bölgedeki tüm harita, belge ve izinlerinin israilde geçersiz ve hukuki etkisi olmayan işlemler" sayılacağı vurgulanıyor. İşgal güvenlik güçleri, Filistin tarafının arazi düzenleme faaliyetlerini engellemek, teknik elemanların bölgeye girişini önlemek ve yabancı destekleri engellemekle görevlendirildi. Ayrıca, Filistin Yönetimi doğrudan bu tür faaliyetleri durdurmaya çağrıldı.
Raporda, bu adımın 2003 tarihli Uluslararası Yol Haritası Planı'nı ve 2016'daki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2334 sayılı kararını görmezden geldiği, uluslararası hukuk ve 2024 tarihli Uluslararası Adalet Divanı kararlarını hiçe saydığı vurgulanıyor.
İşgal yönetimi içinde yer alan yerleşim konseyleri, Knesset komisyonları ve hükümet bürokrasisindeki tartışmalar, siyonist rejimin Batı Şeria'nın "C Bölgesi" olarak adlandırılan alanlarında yerleşimlerin genişletilmesi ve arazi gasplarının yasallaştırılması yönünde hızlı adımlar atılacağının işaretini veriyor.
Rapor, işgal yönetiminin Batı Şeria'daki arazi düzenleme projesinin, fiili ilhak için hukuki altyapı hazırlama açısından en tehlikeli proje olduğunu belirtiyor.
İşgal makamlarının bu yasa dışı davranışıyla, Filistin tarafının, yani işgal altındaki Filistin Devleti'nin, özellikle "C Bölgesi"ndeki arazi mülkiyet haklarını doğrudan hedef aldığı ifade ediliyor.
Filistin Yönetimi, 2006 yılında Finlandiya hükümeti tarafından finanse edilen pilot bir proje kapsamında kendi personeliyle Kuzey Batı Şeria'daki arazilerde düzenleme çalışmalarına başlamıştı. Ancak bu süreç uzun yıllar aksadı.
1967 işgalinden sonra işgal idaresi, 1968 yılında arazi düzenleme çalışmalarını askıya alan karar (No. 291) çıkarmış, bu da arazi mülkiyeti konusunda çatışmalı bir hukuki ortam oluşturmuştu. Siyonist rejimin 1979'daki yerleşim kararları ve 1983'te "Sivil Yönetim" tarafından kurulan "Merkezi Denetim Birimi" gibi yapılanmalar, araziyi kontrol altına almak ve işgal topraklarını genişletmek için kullanıldı.
2016'da Knesset'te kabul edilen "Arazi Düzenleme Yasası", Filistinlilere ait özel araziyi işgalcilere devretmeyi amaçlayan, uluslararası hukuku ihlal eden bir yasa olarak kabul edildi. Bu yasa, yerleşimlerin yasa dışı statüsünü yasal hale getirmek için kullanıldı ancak çeşitli insan hakları kuruluşlarının açtığı davalar sonucu "israil Yüksek Mahkemesi" tarafından durduruldu.
Mahkeme, yasanın Filistinlilerin mülkiyet haklarını eşitsiz biçimde ihlal ettiğini, ayrımcılığa neden olduğunu ve yasa dışı yerleşimlerin yasa dışı statüsünün meşrulaştırılamayacağını belirtti.
Ancak Filistinliler ve insan hakları örgütleri, işgal hükümetinin başka yollarla arazi gaspını sürdüreceği ve 2025'in "hesaplaşma yılı" olarak ilan edilmesiyle fiili ilhakın hızlanacağı endişesini taşıyor.
Rapor, Kabine'nin kararıyla birlikte işgal yönetiminin uluslararası hukuk ve Uluslararası Adalet Divanı kararlarını hiçe sayarak Batı Şeria'da "C Bölgesi"nde fiili ilhakı meşrulaştırma yolunda ilerlediğini bildiriyor.
Uluslararası Adalet Divanı, 19 Temmuz 2024'te Lahey'deki oturumda, siyonist rejimin işgal altındaki Filistin topraklarında varlığının hukuka aykırı olduğunu, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı olduğunu ve yerleşimlerin boşaltılması gerektiğini kesin şekilde ilan etmişti.