10,5 Bölümde Dünya Tarihi - Julian Barnes Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

10,5 Bölümde Dünya Tarihi kimin eseri? 10,5 Bölümde Dünya Tarihi kitabının yazarı kimdir? 10,5 Bölümde Dünya Tarihi konusu ve anafikri nedir? 10,5 Bölümde Dünya Tarihi kitabı ne anlatıyor? 10,5 Bölümde Dünya Tarihi PDF indirme linki var mı? 10,5 Bölümde Dünya Tarihi kitabının yazarı Julian Barnes kimdir? İşte 10,5 Bölümde Dünya Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Julian Barnes

Çevirmen: Serdar Rifat Kırkoğlu

Orijinal Adı: A History of the World in 10½ Chapters

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755392363

Sayfa Sayısı: 320

10,5 Bölümde Dünya Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Julian Barnes’ın 101/2 Bölümde Dünya Tarihi adlı romanı, bildiğimiz, alışageldiğimiz dünya tarihlerinden değil. Bir kere, yapısını kuru ve kavramsal düşünceler değil, o düşünceleri doğuran estetik yaşantılar oluşturuyor. İkincisi, geleneksel bakış açılarından sapan alternatif bir tarih, hatta deyim yerindeyse, Doğa’nın gözünden muhalif bir İnsanlık Tarihi. Sonra, ilginç bir şekilde, kesirli, artığı olan bir tarih. Nedir bu artık? Bu artık, kitabın bir bölümünü (“Parantez”) oluşturacak kadar önemli; çünkü Julian Barnes “aşk” kavramını, çok bilinmeyenli Dünya Tarihi denkleminde olmazsa olmaz bir parametre olarak görüyor ve ona romanında son derece önemli ve anlamlı bir yer açıyor. Barnes romanında, o eşsiz ironisiyle, bize olağanüstü çeşitlilikte öyküler anlatıyor ama her şeyden önce de sorular soruyor:

Nuh efsanesi bir tahtakurdunun bakış açısından anlatılacak olursa ortaya nasıl bir Tarih yorumu çıkar? Filistinli teröristler, Akdeniz’de seyreden bir yolcu gemisini ele geçirip de taleplerinin yerine getirilmesi için yolcuları öldürmekle tehdit ederlerse, Nuh efsanesi çağdaş zamanlarda nasıl bir yankı bulmuş olur? 16. yüzyıl Fransa’sındaki Mamirolle Köyü sakinleri haşaratı mahkemeye verirlerse karşımıza nasıl bir dava çıkar? İnsanlığın en eski düşlerinden biri, düşünüzde uyandığınızı görmek, ölümsüzlük konusundaki görüşlerinizde nasıl bir değişikliğe yol açabilir? İşte Julian Barnes, 101/2 Bölümde Dünya Tarihi adlı romanında, bizlere bu denli değişik ama aynı zamanda da bu denli çok ortak paydaya sahip öyküler anlatıyor.

10,5 Bölümde Dünya Tarihi Alıntıları - Sözleri

  • Aşka kafamızı takmak zorunda kalmasak cinsel arzu çok daha kolay olurdu. Evlilik çok daha dürüst olurdu, belki de aşkın kaşıntılarını çekmesek,gelişini heyecanla beklemesek,gidişinden korkmasak,aşk daha kalıcı olurdu.
  • Biz elbette, dünyanın ego problemine yardımcı olmak için âşık olmayız; ancak aşkın daha keskin etkilerinden biridir bu.
  • Ama yine de bir düşmanımız vardı ve çok sabırlı bir düşmandı bu : Zaman ‘dı düşmanımız.
  • Ben hayatımda iki kez sevdim, bir kez mutlu,bir kez mutsuz. Bana aşkın ne olduğu konusunda en çok şey öğreten mutsuz aşk oldu; gerçi o sırada değil,yıllar geçtikten sonra.
  • İnsan ancak yola çıktığı yere geri dönme niyeti varsa gittiği yöne dikkat ediyordu.
  • Belki de aşkın kaşıntılarını çekmesek, gelişini heyecanla beklemesek, gidişinden korkmasak, aşk daha kalıcı olurdu.
  • Tarih olan biten değildir. Tarih tarihçilerin bize anlattıklarıdır.
  • Bilmediğimiz ya da kabul edemediğimiz gerçekleri örtbas etmek için öyküler uydururuz; birkaç gerçeği alır onlar çevresinde yeni bir öykü yaratırız. Duyduğumuz panik ve acıyı ancak uydurmakla hafifletiriz; buna tarih deriz.
  • Tarih, olan biten değildir. Tarih sadece, tarihçilerin bize anlattıkları şeydir.
  • Erkekler çoğunlukla haklı olduğunuz için sizden nefret ederler.
  • Yaşam bir aldatmacadır ve her şey bunu gösterir / Bir zamanlar böyle düşünüyordum, şimdi ise biliyorum.
  • Kötü şeyleri görmezden gelmek insanın onlara katlanmasını kolaylaştırır. Ancak siz kötü şeyleri görmezden gele gele sonunda kötü şeylerin hiçbir zaman var olmadığına inanmaya başlıyorsunuz. Kötü şeyler hep sizi şaşırtıyor. Silahların öldürmesi, paranın yozlaştırması, kışın kar yağması, sizi şaşırtıyor. Böylesi bir safdillik sevimli olabilir; ne yazık ki tehlikeli de olabilir.
  • Kötü şeyleri görmezden gelmek insanın onlara katlanmasını kolaylaştırır. Ancak siz kötü şeyleri görmezden gele gele sonunda kötü şeylerin hiçbir zaman var olmadığına inanmaya başlıyorsunuz.
  • Başka insanları kurtarmayı düşünmüyoruz, makinelerimize güvenerek seyrimizi sürdürüyoruz sadece.
  • "Tarih, olan biten değildir. Tarih sadece, tarihçilerin bize anlattıkları şeydir."

10,5 Bölümde Dünya Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bildiğimiz dünya tarihi kitaplarından çok farklı bir değerlendirme. Birbirinden bağımsız 10 öykü ve bu öyküler arasında, Parantez adlı bölümde aşk üzerine müthiş bir analiz ile süslediği bir deneme. 10 buçuğun buçuğu Parantez adı verdiği numarasız bölümde. Çünkü "Aşk bizi hüsrana uğrattığı zaman, kabahat dünya tarihindedir. Dünya tarihi işimize karışmasaydı, mutlu olabilirdik ve mutluluğumuzu sürdürebilirdik. Aşkımız gitti ve kabahat dünya tarihinin.” Nuh'un gemisine kaçak binen bir tahta kurusu tarafından alaycı bir ironiyle anlatılan Tufan Efsanesi, devletlerin Ortadoğu politikaları sonucu gelişen terörizm sorgulaması, 16. Yüzyılda mahkemelik olan 'haşaratlar' ve bu öyküde dinlerle olduğu kadar, zavallı ve zayıf kişileri ezmeye kararlı hukuk sisteminin eleştirisi, Çernobil faciası ve son olarak Düş adlı öyküde anlatılan Cennetin sıkıcılığı... Dünya insanlık tarihinde muhalif kısa bir gezinti yapan J. Barnes’in amacı tarih kitabı yazmak değil. Tarihin ana unsurlarının kahramanlardan, galip gelenlerden, galibiyetlerden ibaret olmadığını, tam tersine tarihin ezilenlerden, mağdurlardan, haksızlığa uğramışlardan kısaca tarih kitaplarının hiçbir zaman söz etmediği kişiler ve olaylardan oluştuğunu anlatmak istiyor.  Bunu yaparken de bazen argo bazen romantik, bazen hırçın bazen şiirsel edebiyatın içinde dans ediyor. Tabii mizahi üslubu ve muhteşem ironi yeteneğini tüm bölümlere aktararak. Tamamiyle özgün ve alternatif bir bakış açısıyla olayları anlatırken güldüren, düşündüren ve farklı bir pencereden olayları değerlendiren bir eser ortaya çıkmış. Şiddetle tavsiye ederim :) (Dionysos)

Genel olarak öykü kitaplarının pek bana göre olmadığını düşünüyorum. Bu kitapta da 10 hatta 10 buçuktan biraz fazla öykü var. Ancak kitaba salt öykü diyip geçmek çok yanlış olur. Her biri birbiriyle ilişkili metinler okudum. Okuduğum belli kilit kelimelerde gülümsedim. Hem eğlendiğim hem de edebi olarak haz aldığım bir kitaptı. Julian Barnes'ten okuduğum ikinci kitap oldu. Diğer kitaplarıyla da devam edeceğim. Dili, anlatım tarzı, zekası beni çok etkiledi. Tavsiye ederim. (Ceren Çetinkaya)

10,5 Bölümde Dünya Tarihi değişik bir tarzda yazılmış,alaycı,eleştirel üslupla inşaa edilmiş oldukça özgün bir eser.Roman sınıfına giriyor ama birbirinden bağımsız on olayın anlatıldığı bölümle aşk üzerine yazılmış bir denemeden oluşuyor eser.Bölümler birbirinden bağımsız karakterlerin yaşadıkları üzerinden ilerlese de aslında aralarında ince bağlar var.Tarihin değişik bakışaçısı ile yoğurulup efsaneler ve dini motifler ile süslendiği özgün bir anlatı ortaya çıkmış.Özellikle Nuh'un gemisi,Medusa, gibi kavramlar çok farklı bir göz ve ironik bir üslupla harmanlanmış değişik bir tarihsel anlatıya dönüşmüş.Tahtakurularının gözünden anlatılan Nuh'un Gemisi,gemi kaçırıp derdini anlatmak isteyen Filistinliler,mahkemelik olan haşaratlar,bambaşka bir cennet kurgusu ile rengarenk,zengin bu eser tarihin çeşitli dönemlerine götürüyor bizi .Tarihin acı yüzünün sanatsal izdüşümü eserin ayrı yönü.Biraz düşünüp sorgulamamamızı isteyen,daha çok muhalif bir alternatif tarih kurgusu.Coğunda bir seyahat,deniz yolculuğu hali,bir arayış söz konusu .Özellikle Nuh ve Ağrı Dağı birçok öykünün kilit noktası. Anlatımı bölümden bölüme değişen bir üslupla yazılmış zengin ve keyifli bir eser. (Devrim Özgür)

10,5 Bölümde Dünya Tarihi PDF indirme linki var mı?

Julian Barnes - 10,5 Bölümde Dünya Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de 10,5 Bölümde Dünya Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Julian Barnes Kimdir?

Julian Patrick Barnes (d. 19 Ocak 1946,-), Man Booker Ödülü sahibi, çağdaş İngiliz roman yazarı. Dan Kavanagh takma ismiyle polisiye romanlar da yazan Barnes, Fransa'da da popüler olan İngiliz yazarlardan biridir. Sanatçı bu ülkede aralarında Médicis Ödülü ve Prix Femina'nın da bulunduğu bir çok ödül kazandı.

City of London School ve Oxford'taki Magdalen Koleji'nde eğitim gören Barnes, eğitimini tamamladıktan sonra Oxford İngilizce Sözlükleri'nde sözlük düzenleyicisi olarak çalışmaya başladı. Daha sonraları edebiyat ve sinema eleştirmenliği yaptı. Uzun bir zamandır sadece yazmaktadır. Erkek kardeşi, Jonathan Barnes antik felsefe dalında uzman bir filozoftur.

Uzun yıllar yazar temsilciliği yapmakta olan eşi Pat Kavanagh ile birlikte Londra'da yaşadı. Pat Kavanagh'ı, 20 Ekim 2008'de beyin tümörü sebebiyle kaybetti

Julian Barnes Kitapları - Eserleri

  • Bir Son Duygusu
  • 10,5 Bölümde Dünya Tarihi
  • Biricik Hikâye
  • Seni Sevmiyorum
  • Flaubert'in Papağanı
  • Benimle Tanışmadan Önce
  • Zamanın Gürültüsü
  • Hayat Düzeyleri
  • Oklukirpi
  • Metroland
  • Aşk Vesaire
  • Arthur ve George
  • Korkulacak Bir Şey Yok
  • Gündoğumuna Yolculuk
  • İngiltere İngiltere'ye Karşı
  • Limon Masası
  • Bendeniz Duffy
  • Tekmeyi Yapıştırmak
  • Çulsuzlar
  • Kırmızı Giysili Adam
  • Yalan Dolan Kenti
  • Manş Ötesi
  • Nabız
  • Mutfaktaki Tarifbaz
  • Gözünü Açık Tutmak
  • Penceremden
  • Bir Çift Söz

Julian Barnes Alıntıları - Sözleri

  • “zayıfın tiranlığı” diye müthiş bir cümle kurmuştu. (Benimle Tanışmadan Önce)
  • Her geçen gün daha çok zihninin içinde yaşadı ve orada olmaktan hoşnuttu. Hatıralar vardı, bir dolu hatıra; (Gündoğumuna Yolculuk)
  • " Zamanı hazmetmemizin en iyi yolu müziktir." (Korkulacak Bir Şey Yok)
  • Evliliğin üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra daha önce yapmadığınız bir şeyi yapmanıza izin yok. Evet, biliyorum, seks hayatınızı nasıl canlandırabileceğiniz hakkındaki, onun size özel iç çamaşırları almasını sağlamak hakkındaki, bazen mum ışığında baş başa romantik bir akşam yemeği yemek ya da birlikte olmanın o keyifli vaktini yaşamak hakkındaki bütün şu makaleleri ve tavsiye sütunlarını okudum ama bunlara gülüp geçiyorum, çünkü hayat böyle değil (Aşk Vesaire)
  • Insan,ölüm tarafından düzeltilen bir yazı hatasıdır yalnızca. (Manş Ötesi)
  • Sadece belli zamanlarda belli sayıda şeyin cevabını bilmeye muktedirizdir. (Gündoğumuna Yolculuk)
  • Eğer insanların söylediklerinize dikkat etmesini istiyorsanız, sesinizi yükseltmeniz değil de alçaltmanız gerekir; gerçekte asıl dikkat çeken şey budur. (Bir Son Duygusu)
  • Hayatınız denen şeyin baş tanığı şimdi susmuş oluyor ve geriye yönelik kuşku da kaçınılmazlaşıyor. (Hayat Düzeyleri)
  • Her zaman tehlike vaktidir. (Seni Sevmiyorum)
  • Hekimlik eğitimi sırasında, ölülerin yüzlerinde, sanki yaşamanın sıkıntısı ve gerginliği yerini daha büyük bir huzura bırakmış gibi, çok daha büyük vaatler olduğunu fark etmeye başlamıştı çoğu kez. Bunun bilimsel açıklaması ölüm sonrası kasların gevşemesiydi; ama kafasının bir yerinde bunun gerçek açıklama olup olmadığını merak ediyordu. (Arthur ve George)
  • Biz hepimiz güvenli bir yer arıyoruz sadece. Eğer bu yeri bulamazsan, o zaman zaman geçirmeyi öğrenmek gerekir. (Biricik Hikâye)
  • O zamanlar otuz sekiz yaşındaydı: on beş yıldır evliydi; on yıldır aynı işteydi; esnek ödemeli bir konut kredisi borcunu yarılamıştı. Yaşamını da yarıladığını düşünüyordu; ve yokuş aşağı inişi artık hissedebiliyordu. (Benimle Tanışmadan Önce)
  • ya beyniniz sizin düşmanınız olursa, ne olurdu? (Benimle Tanışmadan Önce)
  • Bir başkasını aramamızın sebebi de bu. Tamamlanmak için. (Hayat Düzeyleri)
  • ...insan yarı isteyen, yarı razı olan, yarı seçilen bir yaratıktan başka nedir ki ? (Metroland)
  • "Eski günlerin çarpıcı yanı ,"dedi Vic feylesofça bir edayla,"o zamanlar hiç de eski günler gibi görünmemeleri." (Çulsuzlar)
  • Ölüm gibi keder de sıradan ve biriciktir. (Hayat Düzeyleri)
  • İlk anısının, mutfak döşemesinde oturmak olduğunu söylüyordu; döşeme, üzerinde delikler bulunan, gevşek dokunmuş bir rafyayla kaplıydı; içine kaşık sokup deliklerini daha da büyütebileceği ve bu yüzden de dayak yiyebileceği türden bir şeydi -ama o kendini güvende hissediyordu, çünkü annesi arkada bir yerde, kendi kendine şarkı söylüyordu -annesi yemek pişirdiğinde, başka zamanlar dinlemekten hoşlandığı şarkıları değil, hep eski şarkıları söylerdi- ve bugün bile Martha, radyoyu açıp da “You’re the Top” veya “We’ll All Gather at the River” yahut “Night and Day” gibi bir şarkıyı işittiğinde, ansızın burnunda, ısırgan çorbası ya da kavrulan soğan kokusu duyardı. En tuhaf şey de bu değil miydi? -ve sonra “Love Is the Strangest Thing” diye bir şarkı daha vardı ki, bu onun için her zaman, ansızın kesilivermiş bir portakalın suyunun sıkılması anlamına gelirdi. Ve orada, döşemenin üzerine yayılmış olarak, İngiltere Bölgeleri yapboz oyunu olurdu. Anneciği, daha oyunun başında, bütün dış kenarları ve denizi yaparak ona yardım etmeye karar vermişti ve kendi önünde de, ülkenin ana çizgileri, döşemenin bu komik şekilli rafya parçası kalmıştı. Bu şekil biraz da plajda bacaklarım açarak oturmuş, göbekli ve yaşlı bir hanımefendiyi andırıyordu -bacaklar Cornwall oluyordu, gerçi tabii o zamanlar bunu düşünmemişti, Cornwall sözcüğünü ya da parçanın hangi renkte olduğunu bile bilmiyordu, hem çocukların yapboz parçalarıyla nasıl oynadıklarım bilirsiniz, bir parçayı ellerine alırlar ve onu bir deliğe öylece sokmaya uğraşırlar, herhalde kendisi de, Lancashire’ı almış ve onu Cornwall’un yerine sokmaya çabalamıştı. (İngiltere İngiltere'ye Karşı)
  • Fitzgerald'da, bir romancının (ve çekingen bir kişinin) sıkıcı bir biçimde didaktik olma korkusu vardı: "Okurun her zaman kendisine çok fazla şey anlatılmasından fena halde hakarete uğradığını hissediyorum" diyordu. (Penceremden)
  • "Madem ki bir erkeği Ay'a gönderebiliyorlar, öyleyse neden hepsini birden oraya göndermiyorlar?" (Gündoğumuna Yolculuk)