40 Hadis - İbn Teymiyye Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

40 Hadis kimin eseri? 40 Hadis kitabının yazarı kimdir? 40 Hadis konusu ve anafikri nedir? 40 Hadis kitabı ne anlatıyor? 40 Hadis kitabının yazarı İbn Teymiyye kimdir? İşte 40 Hadis kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: İbn Teymiyye

Çevirmen: Abdullah Samed Afaracı

Yayın Evi: Ashab Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 83

40 Hadis Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İbn Teymiyye'nin Kendi İsnadıyla Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiği 40 hadis.

40 Hadis Alıntıları - Sözleri

    40 Hadis İncelemesi - Şahsi Yorumlar

    Kitabın Yazarı İbn Teymiyye Kimdir?

    İbn-i Teymiyye (Arapça: تقي الدين أحمد بن تيمية Taqi ad-Din Ahmad Ibn Taimiyya, 1263-1328, Hicri: 661-728) Selefiyye / Ehli hadis anlayışının en önemli alimlerinden sayılan ve görüşleri çeşitli İslam alimlerini ve akımlarını etkilemiş olan İslam alimi ve düşünür.Tam adı Ebu'l-Abbas Takıyyuddîn Ahmed bin Abdülhalîm bin Mecdiddîn bin Abdüsselâm bin Teymiye olan İbn Teymiyye Harran'da Hicri takvime göre 661 yılının 10 Rebiulevvel'inde doğmuştur. Doğum tarihinin 12 Rebiulevvel olduğunu söyleyenler de olmuştur. Moğol istilası yüzünden, çocukken ailesiyle birlikte Şam'a (Dımaşk) gitmişlerdir. O dönemlerde Şam bilim ve kültür açısından da çok önemli bir şehirdi. Moğol istilaları döneminde doğması ve yetişmesi onun karakterini etkilemiş, siyasi düşüncesinde de yansımaları olmuştur.rnrnİbn Teymiye'nin babası da bir alimdi ve Şam'a geldikten sonra oradaki Emeviye Mescidi'nde bir ders ve vaaz kürsüsüne sahip olmuştur. Dedesi de büyük bir İslam alimi olan İbn Teymiye ailesi tarafından küçük yaşlardan itibaren ilmi bir kariyere yöneltilmiştir. Şam'a gelmelerinden sonra babası Sükkerriyye Dârulhadisin'de müderrislik yapmaya başlamıştır. İbn-i Teymiyye ilk eğitimini burada almıştır. Öncelikle Kur'an tahsili görmüş, daha sonra hadise yönelerek hadis çalışmalarına başlamıştır. Bu sıralarda Hanbeli fıkhıyla da ilgilenmiş bu konuda da çalışmaya başlamıştır. Bunların dışında Arap dili grameri ve Arap tarihiyle de ilgilenmiştir. Felsefe ve mantık konusunda yaptığı tenkitler düşünülürse büyük ihtimalle felsefe ve mantık ilimleriyle de ilgilenmiş, bu konularda çeşitli araştırmalar yapmıştır. Kendisi daha 21 yaşlarındayken babası vefat etmiştir. Babasının vefatı üzerine genç yaşına rağmen babasının ders grubuna da hocalık yapmaya başlamıştır.rnrnİbn Teymiye fakih (hukuk alimi) ve muhaddis (hadis alimi) kişiliğinin yanı sıra akaid konularında da çeşitli söylemlerde bulunuyodu. Özellikle yaşadığı dönemlerde yaygınlaşmaya başlayan sufizme karşı, çoğunlukla isim vermeden genel tenkitlerde bulunmuştur. Bu konuda çeşitli risaleler de kaleme almıştır ki, genel söylemi ve bunlar sufizm eleştiri açısından onu önemli bir konuma koymaktadır. Özellikle Muhyiddin İbn-Arabî'nin görüşlerine karşı getirdiği eleştiriler bu alanda önemli bir yere sahiptir.rnrnAkaid konularında Eş'ariyye mezhebine ters düşen düşünceleri vardı, akli veya felsefe ile mantığa dayanan yorumlardan kaçınmaktaydı. Bu dönemin Eş'ariyye mezhebine bağlı olan idarecilerini ve halkın büyük bir kısmını ona karşı olmaya itmiştir.rnrnBu sırada gelişen bir Moğol istilası karşısında da aktif biçimde rol almış ve savaşmıştır. Özellikle savaştaki konumu, halkı ısrarla Moğollara karşı savaşa davet etmesi onu diğer birçok alimden ayırmıştır.rnrnBu tip muhalif yönleri nedeniyle birçok düşman edinmiştir. Davet üzerine Mısır'a gitmeye karar vermiştir. Burada çeşitli şeyler bahane edilerek haksız bir şekilde zindana atılmıştır. Zindanda yaklaşık bir buçuk sene yattıktan sonra serbest kalmıştır. Zindanda kaldığı bu dönemde çeşitli işkencelere de maruz kalmıştır.rnrnBundan sonraki dönemde Mısır'daki sufilerle arasında büyük çatışmalar ortaya çıkmıştır. Sık sık tartışmalara giriyor, büyük tenkitlerde bulunuyordu. Bu durum bir süre sonra idarenin tepkisini çekmiş bu genel kargaşa ve tartışma ortamını yatıştırmak için Teymiye yeniden hapsedildi. Yine de bu hapis süreci ilkine oranla daha hafif geçmiştir, zira bu sefer dönemin kadıları onun yanında yer almış onun daha iyi şartlar altında ceza görmesini sağlamışlardır. Zaten kısa bir süre sonra da serbest bırakılmıştır. Fakat devrin yeni idaresi onun İskenderiye'ye sürülmesi kararına varır ve İbn Teymiye İskenderiye'ye gider. Mısır tahtı yeniden el değiştirince, İbn Teymiye Kahire'ye davet üzere geri dönmüştür.Ellili yaşlarındayken Moğollara karşı bir savaş çağrısı üzerine, tekrar Şam'a hareket etmiştir. Fakat savaş gerçekleşmemiştir. Yine de Şam'da ikamet etmeye devam eden İbn Teymiye fıkıh konusuna ağırlık vermiştir. Her ne kadar Hanbeli mezhebini takip etse de, mezhebe tamamen bağlandığı söylenemez. Zaman zaman dört fıkıh (hukuk) mezhebinin görüşlerine mutabık, zaman zaman ters görüşleri de oluyordu ve bunları açıklamakta tereddüt duymuyordu. İdarenin bu davranışını yasaklamasına rağmen, İbn Teymiye dört mezhebin görüşleriyle ters düştüğü durumlarda kendi görüşünü sunmaktan ve fetva vermekte geri durmamıştır.rnrnİdarenin yasağı tekrarlamasına rağmen İbn Teymiye'nin davranışını sürdürmesi sonucu, İbn Teymiye Şam kalesinde hapsedildi. Yaklaşık altı ay hapiste kaldıktan sonra serbest bırakıldı. İbn Teymiye fıkıh çalışmalarına ağırlık vererek devam etse de, diğer konularda da çalışmalarına devam eder. Bu sıralarda karşıtı gruplar onun eski fetvalarından birini ortaya atarak onun idare ile arasının açılmasına neden olmuş, sonuçta İbn Teymiye tekrar hapsedilmiştir. Hapis süreci içinde baskı artmış ve sonunda onun hapiste okuyup yazması da yasaklanmıştır. İbn Teymiye iki yıl sonra, 1328'te, yakalandığı bir hastalık sonucu vefat etmiştir.rnDüşüncesi ve çalışmalarırnrnİbn Teymiye çok yönlü bir kişiliktir, İslam hukuku (fıkıh), hadis ilmi ve siyasi düşünce başta olmak üzere birçok konuda uzmanlaşmış, önemli eser ve görüşler sunmuştur. İbn Teymiye bir mezhep kurma arzusunda olmadığı gibi, arkasından bir mezhep de kurulmamıştır. Yine de bir anlayış ve okulun öncüsü olmuş, ondan sonra bu okulu takip eden birçok ünlü alim olmuştur; İbn Kesir gibi.Fıkıh (İslam hukuku)rnrnFıkıh konusunda her ne kadar özgün düşünceleri de olsa da İbn Teymiye genel anlamda İmam Hanbeli'den etkilenmiştir. Hanbeli mezhebini takip etmesinin en büyük nedeni Kitap ve Sünnete bağlılığıdır. Fakat bazı konularda diğer mezheplerin görüşlerini de benimsemiştir. Yine bazı konularda dört imamın görüşlerinin dışında kalan özgün düşünce ve görüşleri de vardır. Bunlardan en ünlü ve önemlilerinden biri de boşanmanın yemin olarak kullanılması konusundaki görüşüdür; boşanmanın yemin olarak kullanılmasını doğru bulmamış, çoğunlukla bu yemini eden kişinin eşini boşamak gibi bir niyeti olmadığını belirtmiş ve bu nedenle boşanma yemin konusu yapılmasının boşanmaya yol açmayacağını söylemiştir. Bu görüşünü Ehl-i Beyt imamlarından yaptığı bazı rivayetlerle de desteklemiştir. Bunun dışında zaman zaman dört mezhep imamının görüşlerine muhalif görüşler de beyan etmiştir.Siyasi düşüncesi İbn Teymiye insanın fıtratı gereği medeni olduğunu, başka bireylerle birleşmeye hem çıkar değişimi hem de tehlikeleri bertaraf etmek için ihtiyaç duyduğunu düşünmüştür. Buna göre, onun düşüncesinde, topluluk içinde faydalı sonuçlar verecek eylemleri desteklemek ve emretmek, zararlı sonuçlar verecek eylemleri yasaklamak için topluluğun bir idareciye ihtiyacı vardır. Bu idareciye itaatin gerekliği olduğunu, fakat itaat gibi nasihatin de gerekli olduğuna vurgular; ona göre "din nasihattir".Bunun dışında kamu görevi, baş idareci ve idareci sınıfın özellikleri, otorite, devletin görevleri ve diğer alimlerden farklı olarak devletin iktisadi siyaseti hakkında da görüş belirtmiştir. Ona göre devletin iktisadi yaşama müdahalesinde, özgürlük esas alınmalıdır. Özgürlüğün esas alınmasında iki noktaya dikkat eder;rnrn Dinin bu ekonomik unsurlar hakkında belirlemiş olduğu sınırlar,rn Özgürlüğün kamu yararıyla çatıştığı durumlar.rnrnİbn Teymiye'nin adalet prensibi, yöneticinin seçimi, devletin dini ve ahlaki konulara müdahalesi, bireyin iktisadi özgürlüğü ve çalışmanın toplumsal değer konusundaki fikirleri de çarpıcıdır.İbn Teymiye'nin modern zamanlarda en çok vurgulanan fikri de devletin ahlaki ve dini temellere oturması, dini kanunlara bağlı olması gerektiğini düşünmesidir. Ahlaki ve dini temellere dayandığını ileri süren, dini kanunları benimsediğini ilan eden her türlü devlet yapı ve biçiminin de sürekli olarak öğüt ile geliştirilmesi ve sergilenen eksikliklerin böyle kapatılması gerektiğini savunurken, ahlaki ve dini temellere dayanmayan, dini kanunlarla hükmetmeyen devletin meşru olmadığını öne sürmüştür. Bu konudaki açıklamaları onun dönemindeki, İslam'ı seçse de kültürel, hukuki ve siyasi geleneklerini koruyup, uygulamaya devam eden bazı Moğollara karşı verilmiştir. Teymiye'nin bu görüşleri büyük oranda Kur'an'da Maide suresi 44. ayetin tefsirine dayanır. Ayetin Türkçe meali ise şöyledir:"Gerçekten Biz, içinde bir hidayet, bir nur bulunan Tevrat'ı indirdik. Kendilerini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Bir de Allah dostları ve ilim adamları da Allah'ın kitabını muhafaza etmekle görevli olmaları ve üzerine şahit olmaları dolayısıyla onunla hüküm verirlerdi. Artık insanlardan korkmayın, Benden korkun ve Benim ayetlerimi birkaç paraya değişmeyin! Ey hakimler, her kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, onlar hep kafirlerdir."Yine de İbn Teymiye'nin bu görüşlerini devrimci bir görüş olarak sunmamak gerekir, zira genel olarak ümmet uzun vadede varlığının sorunsuz devamının, ülke ve dinin korunmasının; yöneticinin veya yönetim biçiminin niteliklerinden daha önemli olduğunu vurgular. İslam alimlerindeki geleneksel "bir gecelik anarşi bin yıllık zalim sultanın yönetiminden daha kötüdür" fikri İbn Teymiye'de de bulunur. Nitekim kendisi dönemindeki saltanat şeklindeki İslami devlet yapısını eleştirmiş olsa da bu yapıya karşi ayaklanmamıştır. Yine de yönetim meşruiyeti konusunu şeriat açısından ele alması önemlidir. Özellikle İslam devletler hukuku açısından İbn Teymiye'nin bu çıkarımları önemlidir.

    İbn Teymiyye Kitapları - Eserleri

    • Kulluk
    • İman Üzerine
    • Kalp Hastalıkları ve Tedavisi
    • Kalp Amelleri
    • Sırat-ı Müstakim
    • İstiğfar Önemi ve Kulun Ona İhtiyacı

    • Furkan
    • Dua ve Tevhid
    • Fark
    • Tevhid Risalesi
    • El-Akidetü'l-Vasıtiyye
    • Güzel Ahlak
    • Şeyhulislam İbn Teymiyye'den Şam Ehline Mektuplar

    • 40 Hadis
    • Takva Yolu
    • İhlas ve Tevhid
    • Siyaset es-Siyasetü’ş - Şeriyye
    • Müslümanların Kafirlerle İlişkileri
    • Hapishane Mektupları
    • Müslümanların Birliğini Sağlamada Ehl-i Sünnetin İlkesi

    • Şeyhulislam İbn Teymiyye'den Vasiyet
    • Rafu'l Melam
    • Kulun Allah'a Yaklaşması
    • Tefsir Usulüne Giriş
    • Tefsir Üzerine
    • Ashab-ı Kiram
    • İbadetlerde Şer'i Ölçü

    • Ümmet ve Ülfet Risalesi
    • İctihad Risalesi
    • Mecmû'u'l Fetava 1. Cilt
    • Şiilik ve Mahiyeti
    • Tevhid ve Kader
    • el-Akidetu'l Vasitiyye ve Şerhi
    • Günahkar Müslümanların Durumu

    • El - Hallac - Hüseyn B. Mansur
    • Vasiyet
    • Hanımlara Fetvalar
    • Allah Sevgisi
    • En Güzel Dualar ve Zikirler
    • Hisbe; Emr- i Bil Ma´ruf Nehy-i Anil Münker
    • Dua ve Zikir

    • Nusayriler Suriye' nin Zorbaları
    • el-Akidetu'l-Vasitıyye ve İhtiva Ettiği Yüce Mebahise Dair Tenbihat
    • Vahdet-i Vücudçu Hezeyanlara İbn Teymiyye'nin Cevabı
    • Namaz Fetvaları
    • İstikamet
    • İbn Teymiye Külliyatı
    • Dört Risale

    • Akıl Nakil Çatışmazlığı
    • Tefsir Usûlü
    • Müşkil Ayetlerin Tefsiri
    • Şia'ya Reddiye / El Münteka
    • İbn Teymiyye Tefsiri
    • Mecmû'u'l Fetava
    • Es-Sarimu'l-Meslul

    • İmamın Arkasında Kıraat Mes'elesi
    • Cihad Hükümleri ve Bunların Çağdaş Uygulamaları
    • İyiliği Emretmek Kötülükten Nehyetmek
    • Minhacü's - Sünneti'n - Nebeviyye
    • Kur’an’a Giriş
    • Müçtehid İmamların Savunusu: Refu'l-Melam
    • Bir İslam Kurumu Olarak Hisbe

    • Kütüb-i Sitte'nin İttifak Ettiği Hadisler

    İbn Teymiyye Alıntıları - Sözleri

    • Zira Cenab-ı Allah hayırlı olanı arayana aradığını buldurduğu gibi kötülükten kaçınanı da kaçındıklarının uzağında tutar. (Sırat-ı Müstakim)
    • İstiğfar mağfiret istemektir. Mağfiret de günahın şerrinden sakınmaktır. (İstiğfar Önemi ve Kulun Ona İhtiyacı)
    • "Her kim Allah’ın dostlarına düşmanlık ederse Allah’a düşmanlık etmiş olur." (Fark)
    • Allah Teâlâ için sevmek de imanın kemali ve gereklerinden biridir. Allah Teâlâ ile beraber başkasını aynı derecede sevmek ise yasak olan #şirkin ta kendisidir. (Allah Sevgisi)
    • İstiğfar, günahları ve eserlerini yok eder. Dolayısıyla kalb, günah ve isyanların kirinden kurtularak cilalı hale gelir. (İstiğfar Önemi ve Kulun Ona İhtiyacı)
    • Zehebi, Ebu'l -Abbas El Dimyati'ye cevap veren Ebul Feth el Yamiri şöyle nakletti: O tüm ilimlerden nasiplenmiştir. Sünnet ve eserleri ezber biliyordu. Tefsir, hadis ve fıkıhta imam idi. Tüm din ve mezheplerle ilgili geniş bir ilime sahipti. Tüm ilimlerde uzman idi. Yeryüzünde ondan daha alim birisini görmedim. ( el,-Mucemul-Muhtas Bi,l' muhaddisin (Zehebi) 54,25,26) (Kulun Allah'a Yaklaşması)

    • "Tefsir yapmak isteyen Mukatil b. Süleyman'a, fıkhı isteyen Ebu Hanife'ye muhtaçtır." // İmam Şafiî (Şiilik ve Mahiyeti)
    • İnsanlardan bazıları vardır ki; Ya Rabbi, bize dünyada iyilik ver derler. Onların ahirette hiçbir nasibi yoktur. (Bakara suresi:200) (Sırat-ı Müstakim)
    • Ali b. Ebi Talib radiyallahu anh şöyle demiştir: "İnsanlara anlayabilecekleri şeyler söyleyin, reddedecekleri şeyleri bırakın, söylemeyin. Allah ve Rasulu'nun yalanlanmasını hiç ister misiniz?" Buhari, ilim 127 Abdullah b. Mesud dedi ki: "Kim bir topluluğa akıllarının ermeyeceği bir şey söylerse, bu, onlardan bazıları için fitneye sebep olur." Müslim Mukaddime (İstikamet)
    • "Allah sana hidayet versin" denildiğinde kızma. Sen insanların en takvalısı da olsan, insanların en ilimlisi de olsan, ölene dek hidayete muhtaçsın. (Mecmû'u'l Fetava)
    • • O halde O’nun ilk (el-evvel) ismi O’nun kadim ve ezeli oluşuna, • Âhir ismi O’nun bâkâ, kalıcı ve ebedî oluşuna, • Zâhir ismi O’nun yüceliğine ve azametine, • Bâtın ismi de O’nun yakın ve beraber oluşuna delalet etmektedir. (el-Akidetu'l Vasitiyye ve Şerhi)
    • «Besmele nazil olunca, bulut doğuya gitti, rüzgâr durdu, deniz dalgalandı, hayvanlar kulak verdiler, şeytânlar gökten koğuldular. Allah Teâlâ İzzet ve Celâline yemin etti ki; kendisinin adı neyin üzerine anılırsa muhakkak onu kutlu kılar.» (İbn Teymiye Külliyatı)
    • Ne zaman amelde ihmalde bulunmuşsak, dünyaya ve ahirete dair işlerimiz fesada uğruyor. (Hapishane Mektupları)

    • “İlim ehli lehine ve aleyhine olan şeyleri yazar. Heva ehli ise, sadece lehine olan şeyleri yazarlar.” (Sırat-ı Müstakim)
    • Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı hoş ve temiz şeyleri haram kılmayın. Haddi aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez. (Maide/87) (Sırat-ı Müstakim)
    • Sözgelimi tartışmaya neden olan konularda Allah'ın ve Rasul'ünün hükmünü bilme hususunda yetersiz olduklarının farkında olmalarından dolayı imamlarını taklit eden insanların durumu bunun güzel bir örneğidir. Onlar taklit ettikleri imamları Peygamberin vekilleri kabul ederek şöyle derler: “bizim varmayı amaçladığımız nokta budur.” Bunlar arasında adil olanlarda başkalarına zulmetme yanaşmazlar; peşinden gittikleri imamın her söylediğini delilsiz doğru kabul ederek ona ters düştüklerinden dolayı diğer insanlara sözle ve eylemle saldırmazlar. (İhlas ve Tevhid)
    • Allah, nimetlendirilmiş saadet içerisindeki kulları­nı dört mertebe de tertip etmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Her kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte böyleleri, (kıyamet gününde), Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddîkler, şehidler ve sâlihlerle beraberdirler. Onlar en iyi arkadaştırlar." (Fark)
    • Allah'a karşı küçülmeden yoksun bir sevgi ve sevgiden yoksun alçalma, ibadet olmaz. İbadet ancak her ikisini bir arada bulundurandır. (Kalp Amelleri)
    • Kadına; örtünmesi, açılıp saçılmaması ve diğer şeyler emredildiği zaman bunun sebebi kendisi ve başkalan için fitneye yol açma korkusudur. Erkeklerin içinde de kadınlar için fitne olacak biri bulunduğu zaman ya o erkeğin şekli ve görüntüsü değiştirilerek veya fitne meydana getirdiği yerden başka bir yere gönderilerek fitnenin sebebi uzaklaştırılır. Çünkü bununla hem erkeğin kendi dini korunmuş olur, hemde kadınların dini korunmuş olur. Çocuklardan kadınlara fitne verecek olanlara da bu emredilir. Fitneyi ortadan kaldıracak şeyin uzaklaştırılmasına ihtiyaç duyul duğu zaman bir kişiyi uzaklaştırmak, kadınlar veya erkekler olsun, bir cemaati uzaklaştırmaktan daha kolaydır. Çünkü topluluğu uzak laştırmak mümkün olmadığı için Allah'ın sınırları bu yolla korunmaz. Sınırların aşılmasına sebep olan şey imkân ölçüsünde uzaklaştırılır. Hakkında şüphe bulunmayan günahsız bir kimse hakkında durum bu olunca şüphe ve günahla tanınmış bir kimse hakkında nasıl bir uygulama yapılır?! (İstikamet)
    • Gönülleri sarhoş eden, eğlendiren ve onları Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoyan şey, terkibin içinde olabilir. Ya ağlatmak ve hüzünlendirmek veya coşturmak ve kendinden geçirtmek ya da öfkelendirmek ve tutuşturmak suretiyle nefisleri tahrik eden ve rahatsız eden birleştirilmiş/terkip edilmiş seslerle tek başına bir ses aynı mertebede değildir. (İstikamet)