8. Gün - Glenn Meade Kitap özeti, konusu ve incelemesi
8. Gün kimin eseri? 8. Gün kitabının yazarı kimdir? 8. Gün konusu ve anafikri nedir? 8. Gün kitabı ne anlatıyor? 8. Gün kitabının yazarı Glenn Meade kimdir? İşte 8. Gün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Glenn Meade
Çevirmen: Ali Cevat Akkoyunlu
Orijinal Adı: Resurrection Day
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786051112817
Sayfa Sayısı: 668
8. Gün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Glenn Meade o gün San Remo’daydı. Otel odasında televizyonu açtı ve dehşet içinde kaldı. Dizleri titremeye başladı. CNN’in, Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a yapılan saldırıları canlı yayında verişini izliyordu. Onu ayakta duramayacak hale getiren şey, gözünün önünde olup biten felaket değil, yeni bitirdiği romanının birdenbire gerçeğe dönüşmesiydi.
Meade, 11 Eylül’den sonra romanındaki liderin adını (Usame bin Ladin) değiştirdi, ama bu Amerikalı yayıncının kitabı yayımlamayı reddetmesini engelleyemedi. Amerikan St. Martin’s Press, daha önce Glenn Meade’in üç kitabı da çok sattığı halde, bu kitabı yayımlamayı reddetti. Yazar bu tepkiyi, "Çünkü roman gerçeğe çok yakın" diye açıklayacaktı.
8. Gün titiz bir çalışmanın ürünü. Aşırı İslâmcı bir örgütün saldırısı hakkında pek çok şey -belki gereğinden fazla şey- açıklamakta. Roman Amerikan polisinin bu tür saldırılardan korkmasının ve yetersiz kalışının nedenlerini açıklıyor.
Gazeteciliğin yanı sıra pilot eğitmenliği de yapan Glenn Meade Dublin’de yaşıyor. Polisiye/gerilim romanları yazarı olan Meade’in bütün dünyada çoksatanlar listelerinin başında yer alan Sakkara’nın Kumları, Brandenburg ve Kar Kurdu adlı kitapları da Doğan Kitapçılık tarafından yayımlandı.
8. Gün Alıntıları - Sözleri
- Yaşama arzusunu yitirdiğini söylediler. Bazı insanlarda olurmuş. Çok sevdiği, çok yakınındaki birinin kaybı, İnsanın içine işler, Dayanma gücünü yok edermiş. Kendi çocukların olup da gerçek sevginin ne olduğunu, Kızını ya da oğlunu bu şekilde kaybetmenin ne demek olduğunu anlayana kadar, Buna inanmak güç geliyor insana.
- Bir yerlerde,çocuklarını kaybeden insanların,başkalarının acılarına üzülemediklerini okumuştu....
- Bir kadının düşüncesini okumak ha ? Asla. Orası hayatın en derin, en ulaşılmaz sırlarının saklandığı yer.
- Bi kadının düşüncesini okumak, ha? Asla. Orası hayatın en derin, en ulaşılmaz sırlarının saklandığı yer.
- O günlerin anısı hâlâ yüreğini parçalıyor, gözlerini yaşartıyor, acısının üzerine tuz biber ekiyordu. Hâlâ kötü günleri oluyor, içindeki acıyı, sızıyı yeniden hissediyordu...
- ... Yaşama arzusunu yitirdiğini söylediler. Bazı insanlarda olurmuş. Çok sevdiği, çok yakınındaki birinin kaybı, İnsanın içine işler, Dayanma gücünü yok edermiş. Kendi çocukların olup da gerçek sevginin ne olduğunu, Kızını ya da oğlunu bu şekilde kaybetmenin ne demek olduğunu anlayana kadar, Buna inanmak güç geliyor insana.
- Bi yerlerde, çocuklarını kaybeden insanların, başkalarının acılarına üzülemediklerini okumuştu.
- Acıyı duymak istiyordu. Elinde kalan, Geçmiş hayatındaki mutlulukları tüm canlılıklarıyla hatırlamasını sağlayan tek şey, ACIYDI...
- Zaaflarını gelince, adaletsizlik karşısında kolayca öfkelenmesinin dışında aklıma gelen bir zaafı yok, tabii eğer buna zaaf diyebilirseniz...
- Yaşlı ninem başının ağrıyacağını hissettiğinde, bir dert çıktığını söylerdi. Şimdiyse, başım çatlayacak gibi...
- Artık aramızda herhangi bir diyaloğun yararsız olacağını görüyorum. Sözleriniz anlamsız. Sadece davranışların bir değeri var.
- Ya her şey tümüyle yanlış giderse?
- Eski yarayı yeniden açtıkça, içinin nefretle dolduğunu hissetti...
- Kendini güçsüz, hiçbir şey yapamayacak durumda hissetti. Teselliyi boşlukta aradı, ama boşluk bir türlü görünmüyordu. Yeniden ağlamaya başladı, Hıçkırıklar vücudunu sarstı, Göğsündeki ağrıyı şiddetlendirdi.
8. Gün İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ben ne okudum: Grange den sonra Glenn Meade okumak biraz sarstı. Gerçeğe yakın yazılmış Siyasi polisiye gerilim kitabı olması kanımı dondurdu. Anladım ki büyük derdin başı da büyük oluyor. Afganistan,Amerika,Rus merakınız varsa bu siyasete okurken keyif alacaksınızdır. Karlaya sevgiler :) (Elif Şen)
Çoğumuzun bazı yazarları vardır hani ne yazarsa okurum dediğiniz, Glenn Meade'in polisiye, tarihsel kurgu, istihbarat komplolarına dayalı kurguları da benim için öyle. Yazar kitabı yazmaya 1999 yılında başlar ve 2001 yılının ağustos ayında taslaklarını bitirir. Yayına hazırlanma sürecinde 11 Eylül saldırıları olur (milyarlarca dolar savunmaya bütçeye ayıran Abd'nin nasıl olur da böyle bir saldırıyı engelleyemediği ya da belirli küresel saldırganlığa dayalı politikalarını uygulamak için binlerce vatandaşını feda mı ettiği acabalarını taşıyan, düşünenler vardır muhakkak) ve kitabı basmak zorlaşır. Basımı zorlaştıran sebep ise kurgunun yöntemi farklı olsa da gerçekleşen olaylarla örtüşmesi. Kurguya gelince El- Kaide lideri Ebu Haşim, en yakın adamı Muhammed Reşid, Çeçen davası savunucusu Nikolay Gorev ve oğlu İsrail hapishanesinde tutuklu olan eski bir FKÖ üyesi Karla Şerif(son iki üyeye zoraki sebeplerin dayatılması nedeniyle)in yer aldığı bir hücrenin Washington'a yerleştirdikleri bir sinir gazı ile Abd'nin bazı politikalarını değiştirmeye yönelik tehditlerini konu alıyor. Rus lideri Kuzmin bir bakıma tarifi Putin'i andırıyor ve Abd lideri Booth'un bu tehlikeyi bertaraf etme çabaları, içerideki köstebek ve klasik bir sürü CIA, FBI ve Rus istihbarat jargonu ve aksiyonu ile dolu. Bazı siyasi, ekonomik çıkarlar sağlamak, toplumları bölüp çatıştırarak ve sonrasında kurtarıcı rolüne soyunup, enerji kaynaklarını kendi ülkeleri adına sömürmek için sürekli bir ötekileştirme ve öcü yaratma çabası son yüzyılımızın en bilindik taktikleri ve her defasında yutulan bir zoka. Adı ister ideolojik izm'ler olsun ister dini üstünlük iddiaları olsun. İyi okumalar. (ercanscgn.)
ABD'nin araplar üzerindeki siyasi,ekonomik ve sosyal baskılarını engelleyebilmek için ABD'nin çeşitli yerlerine eski SSBC'nin bilim adamlarının geliştirdiği çok tehlikeli kimyasal bir silahın kullanılması tehditi ile ABD hükumetinden bir sürü imtiyaz istiyen El-Kaide ile yaşanan gerginliği anlatan kurgu ile birlikte tarihi bilgiler de içeren soluksuz okunacak bir gerilim. Bu tarz sevenlere tavsiyemdir. (Lina)
Kitabın Yazarı Glenn Meade Kimdir?
Eski gazeteci ve uluslararası üne sahip yazar Glenn Meade, 1957 yılında İrlanda’nın başkenti Dublin’in Finglas kasabasında doğdu. "Irish Times" ve "Irish Independent" gazetelerinde yazdı. İlk romanı "Kar Kurdu"yla şöhreti yakalayan Glenn Meade’in romanları, yirmiden fazla dile çevrildi. Yazarlığının yanı sıra eğitim pilotu olarak da çalışan Meade, 1980’lerin ortalarından, ilk romanını yazana kadar (1994) Dublin’deki Strand Tiyatrosu’nda kendi yazdığı bir dizi oyunun yönetmenliğini de yaptı. Uzun yıllar pilot eğitmeni olarak çalışan Glenn Meade, artık sadece yazarlık yapıyor.
Eleştirmenler, Glenn Meade’in romanlarını, olay ve kurgu bakımından, Frederick Forsythe, John le Carre ve Tom Clancy’nin heyecanlı bir karışımı olarak niteliyor. Uluslararası başarı kazanan romanları, olayların geçtiği Rusya, Mısır, Avrupa ve ABD’de kılı kırk yaran araştırma ve incelemelerin ürünüdür.
Glenn Meade Kitapları - Eserleri
- Buz Kapanı
- Kar Kurdu
- Sakkara'nın Kumları
- Son Tanık
- Romanov Komplosu
- Şeytanın Müridi
- Brandenburg
- 8. Gün
- İkinci Mesih
- Huzursuz Hayaletler
Glenn Meade Alıntıları - Sözleri
- Böylece, akıntıya karşı savaşan tekneler gibi, sürekli olarak geçmişimize doğru çekiliyoruz. (Brandenburg)
- "Bana kan akıtmamış bir devrim söyle." (Romanov Komplosu)
- Sanırım, insanları bir arada tutan aynı sevginin bazen insanları birbirinden ayırdığının da farkında değillerdi. (Son Tanık)
- "Söylesenize, Auschwitz'de Tanrı neredeydi?" ... "İnsan neredeydi?" (Son Tanık)
- Ya her şey tümüyle yanlış giderse? (8. Gün)
- Her zırhını zayıf bir yeri vardır. Önemli olan, o noktayı bulmak. (Kar Kurdu)
- Şeytanın öldüğünüzü fark etmesinden çok önce cennete gitmeniz dileğiyle.. (Romanov Komplosu)
- Yaşama arzusunu yitirdiğini söylediler. Bazı insanlarda olurmuş. Çok sevdiği, çok yakınındaki birinin kaybı, İnsanın içine işler, Dayanma gücünü yok edermiş. Kendi çocukların olup da gerçek sevginin ne olduğunu, Kızını ya da oğlunu bu şekilde kaybetmenin ne demek olduğunu anlayana kadar, Buna inanmak güç geliyor insana. (8. Gün)
- 'Bazı erkekler ancak seçenekleri ölçüsünde sadıktır. '' (Son Tanık)
- Sonra yıllarca bunu düşündüm. Yaklaşmakta olan talihsizliğin belirtisini fark edemediğim için kendimi suçladım. Fark etmem, yaşanacak her şeyi değiştirebilir miydi? Sevdiklerimin hayatını kurtarabilir miydi? Belki. En azından, bazen kendime öyle diyorum. (Huzursuz Hayaletler)
- ... Yaşama arzusunu yitirdiğini söylediler. Bazı insanlarda olurmuş. Çok sevdiği, çok yakınındaki birinin kaybı, İnsanın içine işler, Dayanma gücünü yok edermiş. Kendi çocukların olup da gerçek sevginin ne olduğunu, Kızını ya da oğlunu bu şekilde kaybetmenin ne demek olduğunu anlayana kadar, Buna inanmak güç geliyor insana. (8. Gün)
- Artık aramızda herhangi bir diyaloğun yararsız olacağını görüyorum. Sözleriniz anlamsız. Sadece davranışların bir değeri var. (8. Gün)
- "Devrim herkes için güçtür. Fedakârlık ve ıstırap olmadan başarılamaz." (Romanov Komplosu)
- Bu dünyada yaşadıkça, adalet diye bir şeyin olmadığını tekrar tekrar öğreniyorum. Gerçek adalet yok. Eski bir atasözünde her günahın bir intikam meleği var denir. Ama meleği hiç göremedim. (Brandenburg)
- Bu ülkeyi seviyorum. (İkinci Mesih)
- Küçük insanlar kolay kandırılırlar. (Buz Kapanı)
- Her çocuğun bir kokusu vardır:.. (Huzursuz Hayaletler)
- "Sevgi var." (Sakkara'nın Kumları)
- .. Sanki tepede biri iplerimizi çekip halimize bakarak gülüyor. (Sakkara'nın Kumları)
- Durum ne kadar umutsuz ve üzücü, ne kadar karanlık olursa olsun; hep gülmeye, güldürmeye hazırdı. (Brandenburg)