Ağaçkakan - Tom Robbins Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Ağaçkakan kimin eseri? Ağaçkakan kitabının yazarı kimdir? Ağaçkakan konusu ve anafikri nedir? Ağaçkakan kitabı ne anlatıyor? Ağaçkakan kitabının yazarı Tom Robbins kimdir? İşte Ağaçkakan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Tom Robbins

Çevirmen: Fatma Taşkent

Orijinal Adı: Still Life With Woodpecker

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755392417

Sayfa Sayısı: 242

Ağaçkakan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tom Robbins’in daha önce yayınlarımız arasında çıkan ve büyük beğeni toplayan Parfümün Dansı ve Dur Bir Mola Ver adlı romanlarından sonra bir başka kitabını daha sunuyoruz: Ağaçkakan.Yine oyuncul, uçarı ve bilge...

Bir Camel paketine bakarak neler söyleyebilirsiniz? Âşık değilseniz, o da her nesne kadar anlamsızdır. Ama, “azılı” bir bombacı aklınızı başınızdan almışsa ve aylarca Camel paketi dışında hiçbir şey “okumamışsanız”, siz de Prenses Leigh-Cheri gibi kâinatın sırlarını çözebilirsiniz belki.

Ağaçkakan, sıradışı kahramanların yaşadığı tutkulu bir aşk hikâyesi... Tahttan sürülmüş bir kraliyet ailesinin Prenses kızı ile göğsüne bantlanmış dinamit lokumlarıyla dolaşan meşhur bombacı Bernard, nam-ı diğer Ağaçkakan, Hawaii’de karşılaşırlar. Ağaçkakan bir kanun kaçağıdır ama sıradan bir suçlu değildir, şerefli bir davası ve saygı değer bir felsefesi vardır. Prenses ise seksin “arsız” çağrısına doğru dört nala koşturan soylu vücudunu ıslah etmeye karar vermiştir. Yüksek toplumsal ve çevresel duyarlılığı Ağaçkakan’ın romantik bireyciliğine toslayınca, Prenses bambaşka bir davanın peşinden koşmaya başlayacaktır: Aşk...

Aşk bazen gelir, ama sonra geldiği gibi gider. Robbins’in hınzır, dalgacı, hiperaktif dünyasında renkli ve hareketli bir aşk turu atarken, ezeli bir soruya cevap bulma arayışında Prenses ile Ağaçkakan’a eşlik ediyoruz: Aşkı kalıcı kılmanın yolu nedir? Bu arayış sırasında, piramitler, kızıl saçlılar, uzaylılar, Ay’ın ve Güneş’in misyonu ve tabii Camel paketi arasındaki esrarlı ilişkileri keşfetmek de onlara kısmet olacaktır.

Robbins aşkı mı “ti”ye alıyor, yoksa aşk karşısındaki çaresizliğimizi mi? Kendiniz karar verin.

Ağaçkakan Alıntıları - Sözleri

  • Yarım kaldığımızda bizi tamamlayacak birini ararız daima.
  • Kötü bir gün geçirdim. Kötü bir gün daha. Kötü günler silsilesinden bir gün daha. Şikâyet etmiyorum. Kötü günler benim özel ilgi alanım.
  • Kafeste olmamak özgür olmak demekse göklerdeki kuşlar kadar özgürüm.
  • Yalnızken dünya bize kendini özgürce sunar.
  • Ahlâk kültüre bağlıdır. Kültür iklime. İklim coğrafyaya.
  • Kanun kaçakları toplumun üyesi değildir. Fakat toplum için önemlidir olabilirler. Şairler rüyalarımızı hatırlar, kanun kaçakları onları oynar.
  • Bazen sadece soruyu sormak bile yaşamı yeniden üretmek için yeterlidir, kayıtsızlık yüzünden oluşan çürümeyi tersine çevirmek için yeterlidir.
  • İnsanlık ilerlediyse eğer, ciddi, sorumlu ve tedbirli olduğu için değil, neşeli, asi ve olgunlaşmamış olduğu için ilerlemiştir.
  • Eşitlik farklı şeylere benzer gözle bakmak değil. Eşitlik farklı şeylere farklı gözle bakmak.
  • Kendimizin kahramanları olduğumuz gibi kendimizin ejderhalarıyız da ve kendimizi kendimizden kurtarmak zorundayız.
  • Aşk, uğruna uç noktalara gitmeye istekli olanlara aittir.
  • Başarılı bir dış gerçeklik, el değmeden bırakılan içsel vizyona bağlıdır.
  • Şairler rüyalarımızı hatırlar, kanun kaçakları onları oynar.
  • “Sence aşk, ekoloji kadar önemli değil, öyle mi?” “Bence ekoloji aşkın kendisi.”
  • “Kalıcı” ve “kılmak” sözleri uygun değil. Sana olan aşkım her şeyden bağımsız. Ben seni karşılıksız seviyorum.

Ağaçkakan İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Okuduğunuz bir kitapta, sık sık ana konudan sapıp farklı yönlere gittiğinizi ve ana yörüngeye dönmekte zorlandığınızı hissettiğinizde kitaptan yorulmaya başlayabilirsiniz. Ama saptığınız her bir yön başlı başına bir verimli arazi ise kitaba bakışınız değişir. Tom Robbins’in kitapları biraz bu özellikte kitaplardandır. Sık sık ana güzergâhtan saparsınız, ama ana hikâyeden kopmak size hiç de sıkıcı gelmeyebilir. Aslında romanı hikâyeden ayıran temel özelliğin bu olduğu da söylenebilir. Roman dallanıp budaklanan bir ağaçtır. Bazen ucu sadece gökyüzüne açılan bir ince dalı takip eder ama bir süre sonra ana gövdeye dönersiniz. Hikâye ise yapısının çoğu gövdeden oluşan ve çok fazla dallanıp budaklanmamış olan bir fidandır. Tom Robbins’ten, yıllar önce okuduğum “Parfümün Dansı” ve henüz yeni bitirdiğim “Ağaçkakan” kitaplarından edindiğim izlenim çok zeki ve yaratıcı bir yazar olduğu. Zekiliği sadece hikâyenin parlaklığından kaynaklanmıyor. Kelimeler ve cümleler de zekâsını çok iyi yansıtıyor. Zeki bir yazarı, hele bir de mizahi bir dile sahip ise okumak büyük bir keyif. Ama bu keyfin, kolay bir okumadan kaynaklandığı da söylenemez. Aynen, bisiklet sürmeyi, dört işlemi yapmayı öğrendikten sonra alınan bir keyif gibi bir şey. İmkânsız ve aşılamayacağı düşünülen bir eşiği aştıktan sonra alınan bir tattan bahsediyorum. Tom Robbins uzun süre ara verdiğim yazarlardan oldu. “Parfümün Dansı”nı ne zaman okuduğumu hatırlamıyorum bile. Kitabın Türkiye’de ilk basımı 1995’de olmuş. Romanı ilk yayınlandığı yıllarda da okumuş olabilirim, 2000’li yılların başlarında da. Ancak şu anda kitaplığımda bulunmadığına göre, 1995-1999 aralığında İstanbul’daki öğrencilik yıllarında okumuş olma olasılığım daha yüksek gibi görünüyor. Çok klişe bir ifade olsa da tekrarlamaktan çekinmeyeceğim üzere, son derece inanılmaz keyifli bir romandı. O günden beridir, okuduğum ve en beğendiğim romanlar listesinin ilk başlarına “Parfümün Dansı”nı eklemişimdir. Yakın bir zamanda bir sohbet esnasında bir kez daha bu romanın adı geçtiğinde zihnime birkaç soru takıldı durdu; Benim bu kadar çok beğendiğim bir romanın yazarı başka güzel eserler vermiş olmaz mı? Neden yazarın diğer kitaplarını okumak konusunda bu kadar eksik kaldım? Bu soruların ardından Tom Robbins’in yeni bir kitabını okuma listeme eklemem kaçınılmaz oldu ve “Ağaçkakan”ı bu sebeple okumaya başladım. Tom Robbins, romanlarını belirli imgeler üzerine kuruyor. Ağaçkakan’da öne çıkan imgeler kızıl saç, piramitler ve ay. Romanda, güneş insanları ve ay insanları gibi ayrımlar geliştiriyor ve kızıl saçlıların dünya üzerindeki gizli görevlerine odaklanıyor. Roman, kitabın arka sayfasındaki tanıtım yazısından da anlaşılacağı üzere bir aşk romanı. Ama Tom Robbins’in sıradan bir aşk romanı yazması beklenemezdi elbette. Romanın ana karakterleri, devrik bir kralın, kendisini hala prenses kabul eden kızı ile bir kanun kaçağı. Devrik kral ve eşinin ABD’de, Seattle’daki evleri ve onların düzenli olarak CIA tarafından takibi başlı başına ilgi çekici bir hikâye aslen. Ancak cinsel bağımlılık problemi olan prensesin ergenlik dönemi gelişimi, erkeklerle ilişkisi ve ardından olgunlaşma girişimlerinin neticesinde bir kanun kaçağının felsefi rüzgârına kapılması elbette romanın en baskın hikâyesini oluşturuyor. Ağaçkakan lakaplı kanun kaçağı, her bir diyalogunda, dünyayı yeniden yorumluyor. Kanun kaçakçılığını ifade edişi de bunu açıklıyor; “Kanun kaçakları, hayatın süpermarketindeki konserve açacaklarıdır”. Ama belki de daha derin bir tarifi şu olabilir; “Kanun kaçakları toplumun üyesi değildir. Fakat toplum için önemli olabilirler. Şairler rüyalarımızı hatırlar, kanun kaçakları onları oynar.” Prenses Leigh-Cheri’nin kanun kaçağı ile, kendi konumunun ona dünyevi bir sorumluluk yüklediğini fark ettiği bir zaman diliminde karşılaşıyor. Bu zamanlamanın, aşk ateşinin alevlenmesinde etkili olduğu bir gerçek. Ama romanın zaman zaman erotik, hatta pornografik öğelerinin de bu aşk ateşine kucak dolusu odun taşıdığı da başka bir gerçek. Romanın üzerine yoğunlaştığı nesnelerden birisi, bir Camel sigarası paketi. Prensesin, cezaevine düşen sevgilisi ile aynı şartlarda yaşamaya çalışarak, kendisini bir çatı katı odasına kilitlediğinde tüm dikkati bu sigara paketine odaklanıyor. Ve biz okurlar da, bir sigara paketinden ne anlamlar üretilebileceğine hayretler içinde tanık oluyoruz. Ayrıca sigara kullanmayan ve kullanılmasından çok hoşlanmayan birisi olarak, romanda sigara içmeye oldukça ikna edici bir metne rastladığımı söyleyebilirim; “Dört elementten üçü tüm yaratıklar tarafından paylaşılır ama ateş yalnızca insanoğluna bağışlanmış bir hediyedir. Ateşe, canımız o anda yanmadan en çok sigara içerek yakın olabiliriz. Sigara içen herkes, tanrıların ateşini çalıp evine götüren Prometheus’un cisimleşmiş halidir. Güneşin gücünü elde etmek, cehennemi etkisi kılmak, o ilk kıvılcımla özdeşleşmek, yanardağın iliğini emmek için sigara içeriz. Peşinde olduğumuz tütün değil, ateştir. Sigara içerken bir çeşit ateş dansını, yıldırım kadar eski bir ritüeli icra ederiz” Ama Tom Robbins, bu güçlü ikna edici metnin panzehirini de yine kendisi geliştiriyor; “Sigara içen kişinin akciğeri, ateş tanrısına kurban edilmiş çıplak bir bakiredir.” Kitap okumak emek ve çaba ister. Beyin hücrelerinin alınteri dökmesi gerekir. Tom Robbins’in romanları bu çabayı talep eden romanlardan. Bir miktar zorlanmayı göze almak gerekiyor. Ama pedala birkaç kez basıp, gidonu doğru tutmaya başladıktan sonra, bisiklet sürmeyi öğrenmenin keyfine benzer bir keyif alacağınızdan şüpheniz olmasın. (Sinan Tütüncüler)

Taçsız bir prenses ile dinamitlere bayılan kanun kaçağı aşık olurlarsa ne çeşit bir komedi olurdu. Kızıl saçlı iki aşık. Yazarın hayal gücü öyle uçuşuyor ki onu takip etmek okurun iki katı dikkat vermesini gerektiriyor. Kitabın üçte birini bitirdim ama bu kadar odaklanmak başımı döndürdüğünden ara vererek devam ediyorum. Ay’m bir amacı var mı? Kızıl saçlılar doğaüstü mü? Aşkı kalıcı kılmayı kim biliyor? Yazarla birlikte bu sorulara birlikte cevap aramaya koyuluyoruz. Sonra ise karışık bir kafa ve ben ne okudum duygusu... (Galadriel)

Tom Robbins okumak için tercihim "Parfümün Dansı" olacaktı. Fakat eve gittiğimde kardeşimin kitaplığında "Ağaçkakan"ı görüp arka kapak yazısını okuyunca neden bu kitapla başlamayayım dedim. Doğru mu düşündüm, inanın bilmiyorum. "Ağaçkakan", ülkelerini yönetme hakkı ellerinden alınmış ve Amerika'nın sığınmasında yaşayan bir kraliyet ailesinin kızı Prenses Leigh-Cheri ve kanun kaçağı-bombacı Bernard - namı diğer Ağaçkakan- arasında geçen bir aşk hikayesini ele alıyor. Ama tabi bu ana tema; kitap ise sürekli bu temadan uzaklaşıyor, farklı konulara sapıyor. Mesela bu kitabın sayfalarca Ay ve Güneş insanları, kızıl saçlılar, Argon gezegeni, Camel paketi, piramitler üzerine bir şeyler anlattığını söylesem ne düşünürsünüz? Ben tuhaf diye düşünürüm. Peki keyifli miydi; buna evet diyemeyeceğim. Özellikle bazı yerlerde oldukça sıkıldım, bazı yerlerde ise güldüm, nasıl bir bakış açısı dedim, ilginç buldum. Bazen aktı, bazen ise paragrafları birkaç kez okudum. Bazen aklım başka yerlere kaydı ve okumaktan yoruldum. Kısaca gelgitli, bir öyle bir böyle bir okuma süreci yaşadım. Herkese tavsiye edebileceğim, okuyun çok farklı bir tarz diyeceğim bir kitap değil. İyi bir okursanız, yılmıyorsanız ve değişik metinleri seviyorsanız okuyun diye tavsiye verebilirim. Hatta açıkçası onu bile vermeyebilirim, çünkü okumazsanız bir kaybınız olacağını düşünmüyorum. Hoşuma giden yerleri olsa da çok beğendiğimi söyleyemem. İyi okumalar dilerim. (Merve)

Kitabın Yazarı Tom Robbins Kimdir?

Thomas Eugene Robbins (d. 22 Temmuz 1936), Amerikalı roman ve kısa hikâye yazarı.rnrnRobbins, "Oyunculuk, uçarılık değil bilgeliktir" görüşünü ön plana çıkarıp çılgınlık derecesinde oyuncul romanlar yazmaktadır. Romanları, hayatın daha ciddi yanlarını inkar etmez; "herşeye rağmen mutluluk" ilkesinin savunuculuğunu yapar. Bu ilkenin içerdiği mesajı, romanlarındaki karakterlerin felsefeleri ve aynı zamanda da incelikli yazı biçimiyle iletir. Edepsiz kelime oyunları, alakasız sonuçlar, zıtlık içeren ifadeler, ara sözler, Robbins'in anlatımının belli başlı özellikleridir. Romanları yalnızca edebi uzlaşımları değil, insanoğlunu tatmin etmenin en iyi yolu hakkında toplumda yer alan varsayımları da sorgular. Robbins, panteizm, mistik Doğu dinleri ve Yeni Fizik gibi çeşitli kaynaklardan alternatif düşünceleri bir araya getirir.rnrnThomas Eugene Robbins Kuzey Carolina'nın Blowing Rock adlı kasabasında George Thomas Robbins isimli bir idareci ve Katherine D'Avalon isimli bir hemşirenin çocuğu olarak doğdu.rnrnRobbins 1954 yılında Washington'da ve Virginia'nın Lexington kasabasında bulunan Lee Üniversitesi'nde gazetecilik öğrenimi gördü ancak disiplin sorunları nedeniyle üniversite öğrenci birliğindeki görevinden alınınca okulu terketti.Okuldan ayrılmasını izleyen yıl zamanını otostop yaparak geçirdi ve nihayetinde New York'a yerleşerek şiir yazmaya başladı.rnrn1957 yılında askerlik emrini almasını takiben Amerikan Hava Kuvvetleri'ne katıldı. Askerliği boyunca iki yılını Kore'de meteorolojist olarak geçirdi ve 1959 yılında terhis oldu. Terhis olduktan sonra Virginia'nın Richmond kasabasında sivil hayatına geri döndü.rnrnRobbins,1960 yılında daha sonra adı Virginia Commonwealth Üniversitesi olarak değişen Richmond Enstitüsü'nde sanat bölümüne girdi ve üniversite gazetesinde editörlük yaptı.rnrnMezun olmasını takiben, yüksek lisans öğrenimi görmek amacıyla Seattle'da bulunan Washington Üniversitesi'nin Uzak Doğu Çalışmaları bölümüne girdi. Seattle eyaletinde geçirdiği süre zarfında, The Seattle Times ve Seattle Post-İntelligencer gazetelerinde çalıştı.rnrnRobbins, 1971 yılında ilk romanı olan Dur Bir Mola Ver isimli kitabını yayınladı. Bu ilk kitabı eleştirmenler tarafından olumlu yorumlar aldı ancak bir sonraki romanı Even Cowgirls Get the Blues büyük ilgi gördü ve bir başyapıt olarak yorumlandı. Robbins, 35 yıllık edebi kariyeri boyunca sekiz adet roman, bir yığın şiir ve kısa hikâye yayınladı.rnrnBirçok kitabında etkisinin aşikar olduğu görülebilen Terence McKenna ile arkadaşlık yaptı. Sirius'tan Gelen Kurbağa adlı kitabının ana karakteri Larry Diamond, Psilosibin de dahil olmak üzere Mckenna'nın kuramlarının benzerlerini savunuyordu. Buna ek olarak, Parfümün Dansı adlı kitabının ana karakterlerinden Wiggs Dannyboy ile McKenna arasında çarpıcı benzerlikler bulunmaktadır.Robbins,aynı zamanda Hindistan'lı gizemci Osho'nun da hayranıdır ve Amerika Birleşik Devletleri'nde faaliyette bulunan Legal Marijuana Hareketi'nin danışma kurulunda görev yapmaktadır.rnrn1997 yılında, Bumbershoot Seattle Sanat Festivali kapsamında verilen Altın Şemsiye ödülünü kazandı.rnrnRobbins halen beşinci eşi olan Alexa D'Avalon ile beraber Washington'a bağlı La Conner şehrinde yaşamaktadır. Rip ve Fleetwood Star isimli iki oğlu vardır.

Tom Robbins Kitapları - Eserleri

  • Parfümün Dansı
  • Dur Bir Mola Ver
  • Ağaçkakan
  • Sirius'tan Gelen Kurbağa
  • Kovboy Kızlar da Hüzünlenir
  • Villa Meçhul

  • Sıska Bacaklar
  • B, Bira
  • Geriye Uçan Yaban Ördekleri
  • Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar
  • Tibet Şeftali Turtası

Tom Robbins Alıntıları - Sözleri

  • “Dünyadaki herkes maalesef ölüme hazırlıklıdır ama pek azı yaşama hazırlıklıdır.” (Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar)
  • " Mitler evrenin şarkılarıdır: Doğru anlaşıldığında evreni açıklayan ve evrenin içindeki karmaşık yerimizi anlatan şarkılar..." (Geriye Uçan Yaban Ördekleri)
  • Gül, adı her ne olursa olsun hoş kokar. (Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar)
  • “Cinayete, işkenceye, köleciliğe, ırza geçmeye, yamyamlığa, yağmacılığa, reklam tekerlemelerine, peluş halılara ve golfe düşkünlüğümüzle, bizlerin dört milyar yıllık muhteşem bir deneyimin kusursuz sonucu olduğumuz ciddi bir şekilde nasıl düşünülebilir ki? Bir tür olarak yapabildiğimiz kadar evrimleştik belki; ama hiçbir şekilde, evrimin artık yeter dediği anlamına gelmez bu. Her halükârda, evrimin yazı tahtasında, insandan öte bir şey var. En barbarca ve açgözlü davranışlarımızı “insanlıkdışı” diye nitelendirmeye pek meraklıyızdır; oysa işin doğrusu, insanlığın ta kendisidir bu davranışlar, kesinlikle ve özellikle insanlıktır bunlar; çünkü başka hiçbir yaratığın, kendini, bizimle kıyaslanabilecek bir gaddarlığa kaptırma huyu yoktur.” (Sirius'tan Gelen Kurbağa)
  • İnsan kendini eylemleriyle tanımlamaktaysa eğer o zaman üslup iki kat daha belirleyicidir çünkü eylemi betimleyen üsluptur. (Dur Bir Mola Ver)
  • Ego son derece güvenilmez bir şey ve en iyisi kendisine belli bir mesafede durmak; (Tibet Şeftali Turtası)

  • Eserleri nevrozlardan ziyade anlıklarının uzantısı olan romancıları arıyorum. (Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar)
  • Garip şahıs diye bir şey yoktur. Sadece kimi insanlar diğerlerinden daha fazla anlaşılmayı gerektirir o kadar. (Dur Bir Mola Ver)
  • Bütün insaniyet yavaşlamış ışık, fiziksel gerçeklik ise elektriklenmiş hiçliğin tuhaf bir dansı mıydı? (Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar)
  • Sevgi çok güçlüdür, ama onun da bir sınıri vardır ve her yere saçmak, bedeli ağır bir hata olur. (Kovboy Kızlar da Hüzünlenir)
  • Tüm yanlış soruları sordum. (Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar)
  • Görünen o ki hayal gücünün yapabileceklerini sarhoşluğun etkileriyle karıştıranlar var. (Tibet Şeftali Turtası)
  • " Oysa okuma eylemi, tıpkı iki bedenin birbirine sarılmasında olduğu kadar özel ve yoğun bir eylemdir. Mahremiyetinizi koruyacak önlemler almanız gerekir. " (Geriye Uçan Yaban Ördekleri)

  • hayat zaten zor, bir de üstelik sonunda ölüyorsun... (Parfümün Dansı)
  • " Eğer insanı adamakıllı incelemek demek gerçekten incelemek demekse, mitoloji de insanı adamakıllı incelemek için tutulqn bir mercek demektir. " (Geriye Uçan Yaban Ördekleri)
  • Bu senin hayatının en kötü günü değil, ama sen öyle sanıyorsun. (Sirius'tan Gelen Kurbağa)
  • Aşk, uğruna uç noktalara gitmeye istekli olanlara aittir. (Ağaçkakan)
  • "Ölü bebeklerin lafını bile duymak istemem." (Sıska Bacaklar)
  • Kendimizin kahramanları olduğumuz gibi kendimizin ejderhalarıyız da ve kendimizi kendimizden kurtarmak zorundayız. (Ağaçkakan)
  • Eşitlik farklı şeylere benzer gözle bakmak değil. Eşitlik farklı şeylere farklı gözle bakmak. (Ağaçkakan)