Ağıtlar - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ağıtlar kimin eseri? Ağıtlar kitabının yazarı kimdir? Ağıtlar konusu ve anafikri nedir? Ağıtlar kitabı ne anlatıyor? Ağıtlar kitabının yazarı Yaşar Kemal kimdir? İşte Ağıtlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Yaşar Kemal
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750807480
Sayfa Sayısı: 275
Ağıtlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ölüme karşı etkin bir direniş olan ağıt, insanoğlunun ölümle yüz yüze geldiğinde duyduğu şaşkınlığı, korkuyu ve inanmazlığı dayanılır kılma çabasının sonucudur. Bin yıllardır yakılan ağıtlar, Anadoluda da çok büyük bir çeşitlilik ve zenginlik gösterir. Yaşar Kemalin Çukurova bölgesinden ve Toroslardan derlediği pek çok ağıt, Ağıtlarda bir araya geliyor.rnrn"Gözümün önüne, bir deri bir kemik köylü delikanlının biri çıkacak. Adı Kemal sadık Göğceli, Hemite köyünden gelmedir. Dağ bayır dinlemez, köyünden, dağ köylerinden, obalardan, ovalardan, kasabalardan, ikide bir de kopup gelir Adanaya, çöker önümüze, ağıtlar, türküler, destanlar serer buruşuk sarı kağıtlar üstüne yazılmıştır.
Ağıtlar Alıntıları - Sözleri
- Ağıtları toplamak, ölümle kavgaya tutuşmak gibi bir şeydi.
- Söylenecek fazla bir şey yoktu, “oldu” , dedik, “tamam” , dedik...
- Demir olsaydım çürürdüm / Toprak oldum da dayandım.
- "Ödüllerden pek hoşlanmam. İnsanoğlu yarış atı değil ki ödüllendirilsin."
- Homerosun dediği gibi, yaratıklar içinde en acı çeken yaratık insandır. Çünkü bir tek o ölümün bilincine varmıştır. Belki bu bilinç bizim için bir gün ölüm acısını yeynilten bir em de olabilir.
- Söylenecek fazla bir şey yoktu, “oldu”, dedik, “tamam”, dedik, “arkasını getir”, dedik yüreğimiz çarparak.
- "Ölüm, insan soyunun en çok uğraştığı macerası olmuştur."
- Kıçıkırık Ali 1920’lerin Toroslarda dolaşan en ünlü eşkıya çete başılarından birisidir. Kıçıkırık Ali Kadirlinin Söğütlügeçek köyündendir. Nişanlı iken askere gidiyor. Nişanlısı olan kızın dayısı da Ali'ye düşmandır. Ali askere gidince dayı fırsat bu fırsattır diyerek kızı başkasıyla evermek istiyor. “Benim düşmanıma varmayacaksın, yoksa seni öldürürüm, ” diyor. Kız da: “Namus bostan tarlasında bitmez. Ali benim nişanlım, bir kere söz verdim. Ondan başkasıyla evlenmek bana haram, ”diyor. Uzun tartışmalardan sonra dayı kızı öldürüyor. Askerde bunu duyan Ali silahıyla kaçıyor, köye geliyor, kızın dayısını öldürüyor, kızın mezarının başucuna da bir ağaç dikiyor ve işte o zaman da oraya oturup bu ağıdı yakıyor: ... Değirmen tersine dönse Her dileğim kabul olsa Beş on kişi daha vur’rum Nazlı Döndüm geri gelse ... Mezarına bir dut diktim Kul olayım dallarına Döne döne can veriyor Bak Döndünün hallerine ...
- Ağıtları toplamak, ölümle kavgaya tutuşmak gibi bir şeydi.
- “Gamlanma gönül gamlanma / Kötü gündür gelir geçer.”
- "... Ölüm gezme ardım sıra Ermemişim muradıma."
- “Ödüllerden pek hoşlanmam, İnsanoğlu yarış atı değil ki ödüllendirilsin.”
- “Demir olsaydım çürürdüm/ Toprak oldum da dayandım.”
- Severim kır atı bir de güzeli!
- "Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Su olsan kimse içmez, Yol olsan kimse geçmez, Elin adamı ne anlar senden? Çıkarsın bir dağ başına, Bir ağaç bulursun Tellersin pullarsın Gelin eylersin. Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün. Köpürmüş gelen bulutları. Başka ne gelir elden? Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı. Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!"
Ağıtlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Çok varlıklı bir kadın ölüm döşeğinde Azrailin gelmesini bekliyor. Ama bu varlık maddi bir varlık değil. Bu yüzden insanlar bu varlığı gözle göremediği için kıymette bilmiyor. Kadının tüm servetini ise büyük bir oda genişliğinde kasanın içerisinde saklı. Anahtarı ise kendisiyle beraber mezara götürecek. Kadın ölse tüm birikim yok olacak. İşte o esnada Yaşar Kemal geliyor kaybettiği gözü bir melek gibi omuzlarında, insanların göremediğini o görüyor. Alıyor eline sarı kağıtlarını, kurşun kalemini, kadından ne biliyorsa anlatmasını istiyor. Yani o kasanın anahtarını emanet alıyor. O kadın Anadolu, o anahtar ise Yaşar Kemal’in sarı kağıtlarda bize bıraktığı cilt cilt ölümsüz eserleri. Yaşar Kemal’in yayınlanan ilk kitabı kitabın adı Ağıtlar. Bu kitap Yaşar Kemal gibi bir efsanenin nasıl doğduğunu anlatan, onu daha iyi tanımanızı sağlayacak en sağlam eser. Şimdi anlıyorum destan gibi yazılmış kitapların nasıl doğduğunu. İnce Memed’in köy yollarında bastığı iri çakıl taşlarından, ayakkabısının tabanını silen sivri kayalıkları nasıl betimlediğini. Çünkü Yaşar Kemal o anlattığı hayatı yaşamış Ağıtlar’ı yazarken. Kitap, Ağıtlar kısmına girmeden önce Yaşar Kemal bu ağıtları nasıl derlediğini anlatan bir kısım yer alıyor. Burada Abidin Dino’nun da yazdığı bir yazı yer alıyor. Yaşar Kemal’in edebiyata nasıl meraklı olduğunu, bu ağıtları derlemek için dağ bayır gezerken ayakkabılarını nasıl eskittiğini Abidin Dinonun muhteşem anlatımıyla okuyorsunuz. (Memed)
Babamın bir sürü kitabı vardı. Ama okumazdı. Süs olsun diye bulundururdu. Ne yapacaksın bu kitapları diye sorana kızım büyüyünce okuyacak derdi. Bilinçaltıma kitap okuma zorunluluğunu böyle yerleştirdi. Bu kitap yine babamın hiç ellemediği kitaplığında duran kitaplardan biriydi. Ağıt ne demek diye sordum babama. Ağlarken söylenen şarkıya ağıt denir diyerek yaşıma uygun açıklama yapmıştı. Yıllar sonra işte bugün bu kitabı tekrar okudum. İçinde çeşitli insanların yürek acıları yaşarken yani ağlarken söyledikleri şarkılar vardı. Yaşar Kemal en güzel ağıtları bir kitapta toplamış, ağıt yakılan kişilerin hikayelerinden bahsetmiş ve anlamı bilinmeyen kelimelere dair ufak açıklamalar yapmış. İnsanı yıkan, hüzünlendiren, yaşanan acıları yüreklerde hissettiren bir kitap. Yaşar Kemal'in doğum gününde böyle bir inceleme yapmak düştü bana. Nur içinde yatıyorsun umarım büyük insan. Kitaptaki tüm ağıtlar senin için bugun tekrar okundu. (DUA)
AĞITLAR & YAŞAR KEMAL: Yaşar Kemal'in kendi beyanatına göre, üzerinde en çok çalıştığı, kendisini en çok yoran eseriymiş Ağıtlar.. Anadolu'yu karış karış gezerek, anaların, bacıların, gardaşların yaktıkları ağıtları, derlemiş, toparlamış, her ağıdın başına, ona konu olan minik hikayesini de ekleyerek, Abidin Dino'nun olağanüstü güzel çizimleri eşliğinde yayımlamış. Büyük çoğunluğu Adana, Kayseri, Maraş ve Osmaniye çevresinde yakılmış olan bu ağıtları gerçekten üzülerek okudum. Ah Yaşar Kemal, sen ne büyük bir kayıpsın ülkemiz adına. Emeğine, kalemine, yüreğine sağlık, huzurla uyu... Eskiden aşiretler arasında “Kovun Kovma” adı verilen, diğer bir aşiretin malını talan etme vardı. Bu adette, iki yüz, üç yüz kadar kişi atlı biner; başka aşiretlere salgın yapardı. Hangi taraf galip gelirse, o taraf, diğer tarafın malını sürerdi. Bu ağıt, Cerit aşireti ile Tecirli aşireti arasında yapılan bir salgında, Cerit aşiretinden Türkmen Ali’nin iki oğlunun Tecirliler tarafından öldürüldüğünde, bacıları tarafından söylenmiştir. Bu aşiretlerden Ceritler, şimdi Ceyhan kazasına bağlı Mustafabeyli, Ceyhanbekirli, Hürüuşağı ve Tecirliler de Osmaniye kazasına bağlı Sakarcalık, Kırmıtlı, Araplı köylerinde oturmaktadırlar. Salma salmada çatılı Salma boynunda atılı Govup geder Boz Omarım Duşman uğrunda gatılı. Evimiz gonar keliye Beserek bağlar yalıya Bakdım ki emmim Aliye Aslanlarım deyip gelir. Eli ivil ivil işli İnnesi de heril başlı Var gardaşın gelinleri Güvel ördek yörüyüşlü. Belinde daban gılıcı Gardaş atına binici İk’elimde iki efe Na zaman sabah olucu. Belinde daban eğrisi İnmez gırının sağrısı Omar Osman gardaşlarım Dayanamam ben doğrusu. Boz Omarım boz dağal mı Mencilisi düz dağal mı Tecirlinin yüz atlısı Gardaşıma az dağal mı. Tosmuğun ardına pısmış Öğürdükçe ganlar gusmuş Arık Hasan boğazlarken Açaacak üstüne düşmüş. Omar Osman gardaşlarım Getmez ben burda gışlarım Eller bana deli diyo Deli m’oldum gardaşlarım ... (Seda Bera)
Kitabın Yazarı Yaşar Kemal Kimdir?
Yaşar Kemal (d. Kemal Sadık Gökçeli,] 1923; Gökçedam, Osmaniye), Kürt asıllı Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Türk edebiyatının en önde gelen kalemlerinden biridir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.
Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.
Çocukluğu
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
Sanat hayatı
1978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.
1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan seri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
Siyaset
17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.
Temalar
« Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi... Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [...] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum. »
Yaşar Kemal'im edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü. Yapıtlarıda halk şiirinde, epopelerde olduğu gibi insan değerlerinden kopmamaya çalıştı. Yaşar Kemal, siyasi görüşü ile sanatının paralel olduğunu, "halk ve doğa"ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiştir.
Yaşar Kemal Kitapları - Eserleri
- Teneke
- Çakırcalı Efe
- İnce Memed 1
- İnce Memed 2
- İnce Memed 3
- İnce Memed 4
- Ağacın Çürüğü
- Ağıtlar
- Ağrıdağı Efsanesi
- Al Gözüm Seyreyle Salih
- Yılanı Öldürseler
- Çıplak Deniz Çıplak Ada
- Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
- Karıncanın Su İçtiği
- Tanyeri Horozları
- Demirciler Çarşısı Cinayeti
- Yusufçuk Yusuf
- Allahın Askerleri
- Hüyükteki Nar Ağacı
- Zulmün Artsın
- Üç Anadolu Efsanesi
- Binboğalar Efsanesi
- Ortadirek
- Denizler Kurudu
- Kuşlar da Gitti
- Deniz Küstü
- Tek Kanatlı Bir Kuş
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
- Yağmurcuk Kuşu
- Kale Kapısı
- Kanın Sesi
- Ölmez Otu
- Yer Demir Gök Bakır
- Gökyüzü Mavi Kaldı
- Sarı Sıcak
- Yanan Ormanlarda Elli Gün
- Nuhun Gemisi
- Peri Bacaları
- Bir Bulut Kaynıyor
- Neredesin Arkadaşım
- Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne
- Baldaki Tuz
- Bugünlerde Bahar İndi
- Yolda
- Yağmurla Gelen
- Binbir Çiçekli Bahçe
- Pis Hikaye
- Kalemler
- Ustadır Arı
- Bu Bir Çağrıdır
- Yüzler
- Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
- Dağın Öte Yüzü
- Beyaz Pantolon
- Sarı Defterdekiler
- Don Quijote ve Roman Sanatı
- Bu Diyar Baştan Başa
- Röportaj Yazarlığında 60 Yıl
- Yeşil Kertenkele
- İnce Memed
- Taş Çatlasa
- Çukurova Yana Yana
- Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler
- Bütün Hikayeler
- Memed, mein Falke
- Van
Yaşar Kemal Alıntıları - Sözleri
- " Keşke zelzelede ölseydik de bu hallere düşmeseydik." (Nuhun Gemisi)
- İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geldi. Yapamadı. (Beyaz Pantolon)
- Kaçamıyordu kimseden, kendini yitirip gitmişti. (Yılanı Öldürseler)
- Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini buradan götürür... (Kuşlar da Gitti)
- Ve sonra Sait Faik… Yeşil, çocuksu gözleri vardı. Onulmaz öfkesi vardı. Hikayeleri kadar da, kendi kişiliğinin tadı vardı. Küfürleri vardı. Ve İstanbul Sait Faiksiz edemezdi. (Peri Bacaları)
- "Oğlum, diyordu.Sen sen ol görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür..." (Teneke)
- Şu insanoğluna akıl ermez. (Ağrıdağı Efsanesi)
- Yeni yüzler, yeni dünyalar görmek onu kendine çekiyordu. Yeni yeni insanlara, yeni yeni şeyler söylemek. (Üç Anadolu Efsanesi)
- İnsana ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, insan umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir. (Çıplak Deniz Çıplak Ada)
- Korku, insanın yerleşmiş, büyük duygularından bir tanesi… Bana göre, insanlar korkuyu inkar ettikçe korkuyorlar. (Ağacın Çürüğü)
- İnsan doğar, büyür ve ölür. Sınıf da doğar, büyür ve ölür. Ama büyük insanlık ölmez. Doğada da böyle bir oluşum var. Doğanın parçaları da doğar, büyür, ölürler. (Binbir Çiçekli Bahçe)
- Çöplükler, şehirlerin tıpa tıp aynasıdır. (Yolda)
- insanın katlandığına dağlar katlanmaz. (Bu Bir Çağrıdır)
- "Benim Ustam," dedi, "benim ustamda böyle yapardı.Emek varsa yemek vardır" (Yağmurla Gelen)
- “Bir insan ne kadar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar korkaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan ancak seksenine gelince anlar.” (İnce Memed 2)
- "Bugünlerde öğretmenlik, doğru dürüst vicdanlı öğretmenlik bir kahramanlık değil mi, bu kadar kıyımdan, sürgünden, zulümden sonra… Ve aldıkları para ayın on beşine kadar yetmezken… Baskı, baskı, baskı… Bugünlerde öğretmenlik yapılır mı?" (Baldaki Tuz)
- Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir.. (Tek Kanatlı Bir Kuş)
- "Susmak sövmektir." (İnce Memed 4)
- Çok özlem çeken insanlardır çocuklar (Neredesin Arkadaşım)
- Umutsuzluk,kötülüğe karşı savasma gücünü yokeden, kıran en büyük silahtır. (Taş Çatlasa)