Ah, Anne - Fazlı Necip Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ah, Anne kimin eseri? Ah, Anne kitabının yazarı kimdir? Ah, Anne konusu ve anafikri nedir? Ah, Anne kitabı ne anlatıyor? Ah, Anne PDF indirme linki var mı? Ah, Anne kitabının yazarı Fazlı Necip kimdir? İşte Ah, Anne kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Fazlı Necip
Editör: Hacer Er
Editör: Selda Uygur Gürbüz
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786254054488
Sayfa Sayısı: 206
Ah, Anne Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ah, Anne romanı takıntılı, mazide yaşayan bir anne ile yüzü geleceğe dönük oğlu arasındaki çatışmayı konu edinir. İstanbul’un kalburüstü ailelerinden birine mensup olan Nedim, anne baskısı altında, neredeyse kimseyle görüştürülmeksizin eski usullerle büyütülmektedir. Fakat Nedim’in hayalleri büsbütün başkadır, o Batılı bir eğitim almak ister. Sonunda kazananlar oğullarını kendilerine saklayan, kendi mutluluklarından başka bir şey düşünmeyen anneler mi yoksa yenilik yanlısı sevdalılar mı olacak? Kendi kararlarını verebilen kadınlar mı yoksa evinden çıkmayarak boyun eğenler mi? Yanıtlar yaklaşık yüz yıldır dergi sayfalarında bugünün okuruyla buluşmak için bekleyen romanın satırları arasında gizli.
Fazlı Necip (Selanikli) (1863/4-1932) Selanik’te doğdu. Rüştiyeyi bitirdikten sonra özel dersler aldı ve Fransızca öğrendi. İlk yazıları Gonce-i Edeb mecmuasında yayımlandı. Tercüman-ı Hakikat, Mirat-ı Âlem, Manzara, Gayret, Envâr-ı Zekâ ve Hizmet gibi gazete ve mecmualarda yazıları çıktı. Edebiyat âleminde tanınması Beşir Fuat ile mektuplaşmalarıyla oldu. Bu mektupları Beşir Fuat’ın intiharından sonra Mektubat adıyla kitaplaştırdı. 1895’te Selanik’te babasının kurduğu Asır gazetesinin 1909’a kadar başyazarlığını yaptı. II. Meşrutiyet’e kadar bu gazetede çeşitli romanları tefrika edildi ve çevirileri yayımlandı. 1903’te Avrupa’nın çeşitli şehirlerini gezdi. Bu geziye dair izlenimlerini Garba Doğru Bir Seyahat başlığıyla tefrika etti. II. Meşrutiyet sonrası Asır gazetesinin adını Yeni Asır olarak değiştirdi ve bu gazetede Küçük Hanım ve Menfi romanlarını yayımladı. Dönemin Dahiliye Nazırı Talât Paşa tarafından 1909’da Matbuat-ı Dahiliye müdürlüğüne atandı. Avrupa’ya gidip matbuat idarelerini inceledi. Döndüğünde basın kartı uygulamasını başlattı. İktidar değişince Ağustos 1912’de görevden alındı. 9 Ekim’de tutuklandı, 2 Aralık’a kadar Bekirağa Bölüğü’nde kaldı. 1 Mart 1925’te çıkarmaya başladığı Türk Hayatı mecmuasının son sayısına kadar başyazarlığını yaptı. Hayatının son dönemlerinde çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yönetici ve gönüllü olarak çalışmalar da yürütmüş olan Fazlı Necip’in seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.
Ah, Anne Alıntıları - Sözleri
- Her cemiyet layık olduğu hükümete mazhar olur.
- Ruhu öksüz kalmıştı.
- ''Kalbinde bir ölü soğukluğu vardı.''
- "Benim saadetim, hayatım, uyanıklığım, rüyalarım, hep seninle doludur. Ebediyen seninle olmak isterim..."
- "Seyahat aydınlanmak ve bilgilenmek için en kestirme yoldur."
- "Ruhu öksüz kalmıştı."
- Seyahat aydınlanmak ve bilgilenmek için en kestirme yoldur.
- "Bazı anneler evlatlarını evlendirecekleri zaman onların düşüncelerini önemsemez, yalnız kendi arzularına göre bir gelin veya damat seçer, bencilce bir inatla, bütün güçlerini kullanarak istediklerini yaptırır, çoçuklarını bedbaht ederler."
- "Sesi sedası çıkmayacak, kaynanasına esir gibi itaat edecek böyle bir gelin en tatlı hayaliydi."
- Benim saadetim, hayatım, uyanıklığım, rüyalarım hep seninle doludur.
- Mahvolmuş, gitmiş bir saadete ebediyen ağlamak doğru değildi.
- "... herşeyi vardı. Kalbindeki matemlerden, acılardan kimsenin haberi yoktu."
- "Artık annesinin kanadı altından çıkmak, kendi kanadıyla uçmak hevesi duyuyordu."
- Sık sık içini çeker, "Ah, anne" derdi.
- İlmin fenası olmaz. Çince okumak bile faydalıdır, dedi.
Ah, Anne İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sömürülen ''Annelik'' Kavramı...: Herkese Merhabalar, Ocak ayının 10. ve son kitabı olan ''Ah, Anne'' kitabı an itibariyle bitti. Bu kitabı de yine sepeti doldurma güdüsüyle almış ve beklemeye koymuştum. Ancak nereden bilirdim ki bu senenin okuduğum ilk 10 kitabı içerisinde en beğeneceğim kitap olacağını :) Özellikle kitabın anlattığı dönem 1906 yılı olduğu düşünülürse, yine o dönemki İstanbul'un ve ülkenin halini, halkın yaşadıkları ve gündelik hayat koşuşturmasına konu neler olduğunu okumak çok güzel bir deneyim oldu. Yazarımız, şuan ki dönemde bile devam eden bir konu üzerinden 115 yıl kadar yıl önce, böyle yalın ve güzel anlatımla, okuması kolay ve güzel bir serüvenle buluşturmuş bizi. Yani 183 sayfa da bu kadar detaylı ve insanı yormadan nasıl kitap yazılırın en güzel örneği. Bazı yazarlar sayfa sayfa gereksiz bilgi ve tasvirle bizi boğarken, burada yazarımız yalın anlatımı ile güzelce ifade etmiş. Kitabın Konusu Gelirse; Nedim isimli karakterimiz aileden çok zengin bir çevreye sahip biri olarak karşımıza çıkıyor. Babası daha çok küçükken vefat etmiş ve kalan mirası ise Dedesi yönetmektedir. Annesi olan Nazime hanım, doğuştan sert tabiatlı, geçmişinde kalmış, yeniliğe açık olmayan birisi olarak karşımızı çıkıyor. Tek gayesi, Nedim'in sadece kuran eğitimi alarak herhangi başka bir eğitim almaması, onun sözünden çıkmayıp bir gün hoca olup, günü gelince de kendi istediği ve beğendiği bir kızla evlenerek hep birlikte yaşamanın hayallerini kuruyor. Nazime öyle ki, çocuğu evde bildiğimiz sırça fanus içinde kimseye göstermeden ve onuda kimseyi görmesine izin vermeden büyütmeye çalışıyor. Ayrıca Nedim tamamen ana kuzusu tabir edilebilecek bir yaratılışta ve annesi ne derse onu yapıyor. Bunun yanı sıra, Nedim oyun oynamak, yeni derler öğrenmek ve dünyayı tanımak istiyor ama her defasında Annesi türlü oyun ve duygu sömürü ile hep önüne engeller çıkarıyor. Nazime ayrıca kendi kız kardeşinin kızı olan Leman isimli kızcağızı daha minikliğinden itibaren kendi gelini olacağına dair hayaller kuruyor. Nazime hanım beni o kadar sinir etti ki anlatamam. Sadece kendine hizmet edecek ve torun verecek gelin arıyor. Tüm düşündüğü güya oğlu ama sadece kendini düşünüyor ve hem kendi hayatını hem oğlunun hayatını, hem yeğenin hayatını hem de Rezzan'ın hayatını ayrı ayrı berbat etti. Nazime'nin planları bir gün karşı konaklarına taşınan Mecid Efendi ve ailesi yüzünden sekteye uğruyor. Başta Nedim'in arkadaşlık kurmalarına itiraz ettiği Rezzan ve Süreyya isimli kardeşlerle zamanla arkadaşlığı ilerliyor. Nedim bu 2 kardeş sayesinde ingilizce dilini ve okul hakkında bilgiler ediniyor. Nazime ise bunları duyunca fenalıklar geçiriyor ona göre oğlu kötü yollara sapıcak ve kendisini bırakacaktır çünkü. Nedim yeni ingilizce hocası ile birlikte medeniyet, bilim, kültür vs konularında bilgi sahibi olarak kendini çok iyi yetiştiriyor. Nedim ayrıca daha kendisi 13 yaşında, Rezzan 9 yaşındayken tanışmalarına rağmen yüreklerinde bir aşk filizleniyor. 18 yaşlarına geldiklerinde evlilik planları yapmak istiyorlar ama nafile. Nazime yine evden ayrılıyor, türlü hastalık ve oyunlarla, oğlunu sevdiği kızdan ayırıp, yeğeni Leman ile evlendiriyor. Sevenler için bundan sonra 2 taraflı mutsuzluk günleri başlıyor. Nedim ne karısını sevebiliyor nede doğan oğluna sevgi besliyor. Günden güne mutsuzluk kuyusuna düştüğünü gördükçe, Annesi ve Leman'ın mutlulukları onu rahatsız etmeye başlıyor ve annesinden giderek nefret etmeye başlıyor. Rezzan ise bir gün Nedim ile kavuşabileceği ümidiyle yıllarca kimseyle evlenmez ki 5 yıl sonunda ailesinin baskısıyla evlenir ama oda 1 sene evli kalmadan kendini apar topar o evlilikten kurtarır. Bu olaylar olurken aradan 12 sene geçmiş hem Nedim hem Rezzan aradıkları mutluluğu bulamamış, aşkları ise giderek artmıştır. Kaderin cilvesi yıllar sonra gelişen olaylar neticesinde acaba bu karakterler mutlu sona ulaşabildi mi ? Yoksa mutsuz son ile mi bitti sorusunu ise okuyunca cevabını bulabileceksiniz :) Son söz olarak diyorum ki; E değdi mi bu kadar herkesi mutsuz etmeye Nazime Hanım? Sonunda o çok sevdiğin oğlun bile senden soğudu ve ardından sadece kısa bir an üzüldü o kadar. Dünya hayatı fani bu kadar zulme kimsenin hakkı yok... (Berke Ünal)
Herkese merhaba :) Ah Anne, uzun zamandır aklımda olan ve beklentimin yüksek olduğu bir kitaptı. İlk defa bir kitaba yüksek beklentiyle başlayıp beklentimi sarsmadan, karşılayan bir eser oldu. Eserde eski yeni çatışmasının en uç şekilde yaşandığı bir dönemde bu çatışmanın cezasını ağır şekilde yaşayan ailelerden bahsetmektedir. Bazı anneler evlatlarını evlendirecekleri zaman evlatlarının düşüncelerini önemsemeyip, kendi istek ve arzularına göre gelin veya damat seçerler, üstelik bencilce bir inatla bütün güçlerini kullanarak istediklerini yaptırmaya çalışır hatta yaptırır ve ne yazık ki çocuklarını bedbaht ederler. O çocuklar mutsuz oldukları zaman, hayatları zindana döndüğü zaman annelerine kötü söz söylemeye gönülleri razı olmayarak derin derin nefesler alıp serzenişte bulunur ve hayatının mutsuzluğuna sebep olan annelerine acı acı "Ah, anne" derler. İşte eserde yaşanılan da böyle bir serzenişin hikayesi. Kitabı genel itibariyle beğenmiş olsam da beğenmediğim yönleri de tabiki oldu. Sultan 2. Abdulhamit'e karşı takınılan tavır hoşuma gitmedi. Kendisinin özgürlük ve hürriyet fikirleri besleyen aydın fikirli insanlar için bu memlekette yaşamanın felaket olduğu, kendisinin baskılarıyla, casuslarıyla, zulümleriyle insanların hürriyetlerinin ellerinden alındığı dile getirilmiş. Herkese keyifli bir gün diliyorum (Dide.berah)
Sadece kendini rahatını düşünen bencil bir annenin, oğlunun sevdasını hiçe sayması, kahramanımız Nedim, Rezzan' a deli divane aşıktır. Ama önlerinde büyük engel anne vardır. Annemiz oğluna eş değil, aslında kendi isteklerine uygun, sözünde çıkmayacak bir bir gelin istemektedir ve inadı yüzünden hem kendi oğlunu, hem Rezzan' i hem de Leman' i bedbaht etmiştir.... Keyifle okuduğum kitaplardan biri oldu benim için. Keyifli okumalar... (Hakan)
Ah, Anne PDF indirme linki var mı?
Fazlı Necip - Ah, Anne kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ah, Anne PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Fazlı Necip Kimdir?
Doğum Tarihi - Selanik 1863
Selanik Duyun-u Umumiye İdaresi’nde çalışan Abdurrahman Nafiz Efendinin oğludur. Fazlı Necip 18 yaşındayken "Asır" adlı bir gazete çıkarmak istiyordu. Babası Selanik Valisi Mustafa Zihni Paşa’ya gitti. Ama istibdat döneminde bir yayın organına sahip olmak pek kolay değildi. Valilik ile Dahiliye Nazırlığı arasında yazışma tam 32 ay sürdü. "Asır" 19 Ağustos 1895’te ilk sayısını çıkardı. Selanik’te Hamidiye Matbaası’nda basıldı. Pazartesi ve perşembe, haftada iki gün yayınlanıyordu. Gazetede iki kişi çalışıyordu; Fazlı Necip ve Ahmet Atıf adında serbest çalışan bir muhabir. Fazlı Necip tecrübeliydi; daha önce Gonca-i Edeb Dergisi’nde makaleleri çıkmıştı. Bu derginin sahibi Osman Tevfik Efendi, gazeteci Ahmet Emin Yalman’ın babasıydı. Fazlı Necip gazeteciliği öğrendiği bu ailenin damadı oldu. Osman Tevfik’in kardeşi Abdurrahman Nafiz’in kızı Rebia ile evlendi. İki çocukları oldu: Mustafa Necip (Bir) ve Meliha (Til). Fazlı Necip, "Temmuz Devrimi"nden sonra gazetenin adını "Yeni Asır" olarak değiştirdi. Bu arada İstanbul’daki Matbuat-ı Dahiliye Müdürlüğü’ne atandı. Gazeteyi halasının oğlu Abdurrahman Arif’e bıraktı.
Bir çok roman çevirisi yaptı. "Arsen Lüpen" bunlardan en bilinenidir. Genelde polisiye çevirilerle ilgilendi. Külhani Enteller (Edipler) Jöntürkler den Cumhuriyete kadar İnkılap içinde geçen tarihi Zaman, Rumeli'yi Neden Kaybettik, Saraylarda Mecnunlar gibi eserleri basılmıştır. Roman haricinde eğitim ve öğretim amaçlı kitaplar yazdı.
Türk edebiyatında "Mektubat" isimli eseri Cumhuriyet Tarihinin en mühim ediplerinden biri olarak kabul gördü. Mektubat, Beşir Fuad'ın ölümünden sonra yayınladığı onunla yaptığı mektuplaşmaları içeriyordu.
Sinema alanında Ahmet Fehim'in yönettiği 1919 yapımı Binnaz isimli filmde yardımcı yönetmen olarak çalıştı. 1922 yılında ise "İstanbul Perisi" isimli filmi yönetti.
YÖNETMENLİĞİNİ YAPTIĞI KISA FİLMLER
İstanbul Perisi - 1922
DİĞER FİLMOGRAFİSİ
Binnaz - 1919 .... Yardımcı Yönetmen
Fazlı Necip Kitapları - Eserleri
- Saraylarda Mecnunlar
- Haremin Sultanları
- Mektuplar
- Külhani Edipler
- Cani mi Masum mu?
- Menfi – Sürgün
- Rumeli'yi Neden Kaybettik
- Ah, Anne
- Yine Orada
Fazlı Necip Alıntıları - Sözleri
- “… o hürriyet nuru içinde yaşayacak, bu memlekette ne büyük bir gelişme bereketi, bir yücelme kabiliyeti olduğuna hayran kalacaksınız.” (Menfi – Sürgün)
- Biz selametimizi Allah'tan beklemeye mahkum kalmışız, elimizden bir şey gelmiyor. (Menfi – Sürgün)
- Sürgünler hürriyet fikrini yaymak ve genişletmekte mucizeler göstermekteydiler. (Menfi – Sürgün)
- "Artık annesinin kanadı altından çıkmak, kendi kanadıyla uçmak hevesi duyuyordu." (Ah, Anne)
- Benim saadetim, hayatım, uyanıklığım, rüyalarım hep seninle doludur. (Ah, Anne)
- Sık sık içini çeker, "Ah, anne" derdi. (Ah, Anne)
- "Bazı anneler evlatlarını evlendirecekleri zaman onların düşüncelerini önemsemez, yalnız kendi arzularına göre bir gelin veya damat seçer, bencilce bir inatla, bütün güçlerini kullanarak istediklerini yaptırır, çoçuklarını bedbaht ederler." (Ah, Anne)
- Bazı şairlerin kar yağdığı zaman tabiatı kefene bürünmüş bir ölüye benzetmelerinde ne güzellik ve uyum bulduklarını anlayamam. Ben karı o kadar severim ki kainatı bu güzel, beyaz örtüyle örtünmüş gördüğüm zaman tepeden tırnağa beyazlar giyinmiş güzel bir yeni gelin hatırıma gelir. (Menfi – Sürgün)
- İnsan daima böyledir. Bize tebessümler eden, üzerimize doğru gelen talihi, sevgiyi nazlarla karşılarız. Ancak o talih bizden yüz çevirdiği, uzaklaşmaya başladığı zaman kıymetini takdir ederiz. (Menfi – Sürgün)
- “Küçük bir hal ve hadisenin kadınlar üzerinde yarattığı ani değişim akıllara durgunluk vericidir.” (Menfi – Sürgün)
- "Ruhu öksüz kalmıştı." (Ah, Anne)
- kadınlar hislerini gizlemekte, yapma tavır ve davranışlar göstermekte hiçbir erkeğin muktedir olamayacağı fevkalade bir başarı ortaya koyarlar. (Menfi – Sürgün)
- ...asaletine, terbiyesine, ahlakına en fazla mağrur olanlar çoğunlukla en çirkin hareketlere cesaret edenlerdir. (Menfi – Sürgün)
- insan daima böyledir. bize tebessümler eden, üzerimize doğru gelen talihi, sevgiyi nazlarla karşılarız. ancak o talih bizden yüz çevirdiği, uzaklaşmaya başladığı zaman kıymetini takdir ederiz. (Menfi – Sürgün)
- Erkekler yalnız ahmak kadınlara hakim olur. Kadınlık güzelliği, incelik ve zerafeti ile en kavi erkeklere hakim olacak bir kuvvettir... (Külhani Edipler)
- Sürgün her yerde yalnızdır. (Menfi – Sürgün)
- İlmin fenası olmaz. Çince okumak bile faydalıdır, dedi. (Ah, Anne)
- İnsan daima böyledir. Bize tebessümler eden, üzerimize doğru gelen talihi, sevgiyi nazarlarla karşılarız. Ancak o talih bizden yüz çevirdiği, uzaklaşmaya başladığı zaman kıymetini takdir ederiz. (Menfi – Sürgün)
- ''Kalbinde bir ölü soğukluğu vardı.'' (Ah, Anne)
- İnsan daima böyledir. Bize tebessüm eden, üzerimize doğru gelen talihi, sevgiyi nazlarla karşılarız. Ancak o talih birden yüz çevirdiği, uzaklaşmaya başladığı zaman kıymetini takdir ederiz. (Menfi – Sürgün)