Akılla Bir Konuşmam Oldu - Fazıl Say Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Akılla Bir Konuşmam Oldu kimin eseri? Akılla Bir Konuşmam Oldu kitabının yazarı kimdir? Akılla Bir Konuşmam Oldu konusu ve anafikri nedir? Akılla Bir Konuşmam Oldu kitabı ne anlatıyor? Akılla Bir Konuşmam Oldu PDF indirme linki var mı? Akılla Bir Konuşmam Oldu kitabının yazarı Fazıl Say kimdir? İşte Akılla Bir Konuşmam Oldu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Fazıl Say
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786050947038
Sayfa Sayısı: 272
Akılla Bir Konuşmam Oldu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İnsan iyi hissederse iyi yaşar.
“İyi” ile sarmalandığında iyi şeyler üretir.
İyi hissetmeyi, iyiye inanırsa bulur.
“İyi”yi kimi insan Tanrı'da bulur, kimisi meleklerde.
Kimisi çiçeklerde, kimisi ağaçlarda.
Kimisi aşkta, kimisi sevgilide, kimisi çocuklarda,
kimisi müzikte, kimisi fizikte.
İyiden aldığımız güçle yaşarız.
İyinin dokunduğu yerden filizleniriz.
İyiden aldığımız güçle yaptıklarımız “umut” olur.
Tabular ve önyargılarla insanlar birbirini düşman ilan ediyor.
Çok da iyi bir dünya değil aslında burası.
Yine de umutlarınızı yok etmeyin. Bu evrende iyi de var.
Sabırlı ol. Güçlü ol. İçine çek nefesi.
Hayatı, iyiyi içine çek.
“Evrendeki iyiden asla vazgeçme.”
(Tanıtım Bülteninden)
Akılla Bir Konuşmam Oldu Alıntıları - Sözleri
- Ama "hürlük"... İşte o her şeye değer!
- Bir ben kaldım şimdi Tek yakın bana. Ama eskiden de Hep böyle Yalnız çıkardım yola.
- Kendine savaş açmak, hürlük uğruna mücadele vermek..
- Her şeyi yalnız yapmaya alışığım çeyrek asırdır. Kendi ritmim var.
- Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiği vakit, dünya aydınlığa kavuşacaktır.
- Her şeyden, herkesten uzak diyarlardayım.
- Erdoğancı muhafazakar kesim, laik ve Atatürkçü kesim ve kürtler, her biri milyonlarca insandan oluşan farklılıklar... Beraber yaşayabilmeliydik. Bunu başarabilmeliydik.
- Ama önce kendi yaşamınla dost olman lazım.
- Ama daha dur. Bitmedi ömür.
- Utanç ölümden ağır bir histir!
Akılla Bir Konuşmam Oldu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu ölümlü hayatta yıkmak kolaydır, var etmek, yaratmak zordur.: Eser 4 bölümden oluşuyor. Bölümlerde Fazıl Say'ın müziğe ve sanata bakış açısını, hayatında iz bırakan dostlarını, eserlerini bulacaksınız. Yanlış bilinenlerin veya hiç bilinmeyenleri içinde barındırıyor. Aslında sanata ve sanatçılara, elimizdeki kıymetini geçtim ismini dahi bilmediğimiz gençlere bolca yer veriyor. Onlara nasıl destek olabileceğimize, gelecek kuşaklarımızın müziğe ve müzisyenliğe nasıl yöneltebileceğimize dair ışıkta tutuyor. Ben okurken bazı terimsel yerlerinde sıkılsamda güzel kitap. Kitapta da geçiyor. Nazım'ın hapishane de yazdığı gibi "arda kalan; SEVMEK, DÜŞÜNMEK VE ANLAMAK..." (Eki)
Öğretici: Biyografik ve otobiyografik kitapları sevdiğimi bir kez daha anladım. Fazıl Say'ın ismini bilsem de ne kendisine ne de sanatına dair çok fazla fikrim yoktu. Klasik ya da orkestra eserlerine dair de pek fikrim yoktu. Bu eseri okuduktan sonra ülkemizde birçok zenginliğin olduğunu da fark ettim. Fazıl Say gibi ülkemizde önemli bir insanın bulunduğuna mutlu oldum. Eskiden okuduğum kitaplar, dinlediğim eserler daha çok dünyaya ait olan şeylerdi. Dünyayı ilgilendiren şeyleri okuyup dinliyorduk. Oysa Fazıl Say bu toprakların içinden çıkmış eserler üretiyordu. İstanbul Senfonisi'nde Haydarpaşa'dan, Nazım Oratoryosu'nda ülkemizdeki esaretten ve umuttan söz ediyordu. Bizi, bize anlatıyordu. Türk edebiyatının, Türk müziğinin ve Türk sanatının ne denli içimizden çıkan bir şey olduğunu gördüm. Bundan sonra Yaşar Kemal, Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi kişileri de okumaya devam edeceğim. Toplumumuz ve ülkemizden çıkan eserleri daha iyi kavrayacağım. Sanata, entelektüeliteye, müziğe ve şiirlere dair pek çok şey öğrendiğim ve ülkemin aydınlarına zorlukların her dönemde yaşatıldığını gördüğüm bir kitap oldu. Dünyada büyük bir isim ve istekle anılan sanatçılarımızı maalesef ülkemizde yeterince değerini bilmiyoruz. Değerlerini anlamamız için illa ölmeleri ve utanmamız mı gerek? Yaşarken değerlerini bilemiyor muyuz? Başa dönme şansım olsaydı, okuma kararını yine verir miydim? Evet. (Enes)
Nazım Oratoryosu ne muazzam bi dinleti kitapda en çok ilgimi çeken kısım bu oratoryonun öncelikle Fazıl Say’ın zihnindeki oluşumu ve sonrasında ki gelişim süreci . 1994 tarihinden beri kendisi Nazım şiirlerini besteliyormus zaten . 2000 yılında Ecevit’in Başbakan olduğu o dönemde Kültür Bakanlığının gerceklestirmeyi düşündüğü bir projeymiş . Proje Fazıl Say’a sunulduğunda şart koştuğu tek şey başrolü Genco Erkal’ ın üstlenmesi olmuş Ne kadar da iyi yapmış dedim kitabı okurken ... Beğendiğim ,sevdiğim bi okuma olmuştu (Tuba kutlucakmak)
Akılla Bir Konuşmam Oldu PDF indirme linki var mı?
Fazıl Say - Akılla Bir Konuşmam Oldu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Akılla Bir Konuşmam Oldu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Fazıl Say Kimdir?
Dünyaca ünlü Türk piyanist Fazıl Say, 14 Ocak 1970 tarihinde, Ankara’da doğmuştur. Babası Ahmet Say, yazar ve müzikologtur. Annesi Gürgün Say ise, eczacıdır. Say'ın doğuştan gelen dudak damak yırtığı, kendisi henüz bebekken bir operasyon geçirmesine sebep olmuştur. Bu operasyon ile, yarık olan dudağı dikilmiştir. Say'ın doktorunun tavsiyesi olan, "üflemeli çalgı çalması" önerisi üzerine, Fazıl Say melodika çalarak müzik dünyasına merhaba demiştir.
Fazıl Say, tüm dünyanın onu tanımasına vesile olan piyanoya, henüz 4 yaşındayken başlamıştır. Say, takip eden zamanda, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda, özel statü altında, Üstün Yetenekli Çocuklar adına oluşturulan bu statüde eğitim alarak, 1987 yılında bu konservatuvarın piyano ve kompozisyon bölümlerinden mezun olmuştur. Ardından, bu alandaki çalışmalarını, Düsseldorf Müzik Yüksek Okulu’nda devam ettirmiştir. Alman bursu ile gördüğü bu eğitimin ardından, 1991 yılında "konçerto solisti" diplomasını almıştır. Bir sonraki yıl olan 1992’de, Berlin Tasarım Sanatları ve Müzik Akademisi altında, piyano ve oda müziği öğretmenliği ünvanına sahip olmuştur.
Fazıl Say, 1994 yılında, "Genç Konser Solistleri Avrupa Yarışması" organizasyonunda birinci olmuştur. 1995 yılında da, New York’ta gerçekleştirilen yarışmada, kıtalar arası birincilik ödülünü alarak, konser kariyerine adım atmıştır. Bir yandan da, bestecilik yönünde ilerleyen Say, bu dönemde çeşitli oratoryolar, piyano konçertoları, farklı konseptlerde orkestra, oda müziği ve piyano eserleri ile birlikte, şan ve piyano alanlarında da şarkılar bestelemiştir. Bahsedilen çalışmaların içinde, "Nazım ve Metin Altıok Ağıtı" oratoryoları, 4 farklı piyano konçertosu, Albert Einstein'ın anısına hazırladığı orkestra eseri (Zürich Üniversitesi istemiştir), Wolfgang Amadeus Mozart’ın 250. doğum yılı anısına bestelenen "Patara" isimli bale müziği de bulunmaktadır. Hatta bu bale müziğini, Viyana'da bulunan kutlama komitesi Say’a sipariş vermiştir.
Fazıl Say Kitapları - Eserleri
- Akılla Bir Konuşmam Oldu
- Suya Yazılan
- Yalnızlık Kederi
- Uçak Notları
- Metin Altıok Ağıtı
Fazıl Say Alıntıları - Sözleri
- Kendine savaş açmak, hürlük uğruna mücadele vermek.. (Akılla Bir Konuşmam Oldu)
- Utanç ölümden ağır bir histir! (Akılla Bir Konuşmam Oldu)
- Her şeyi yalnız yapmaya alışığım çeyrek asırdır. Kendi ritmim var. (Akılla Bir Konuşmam Oldu)
- “Beyazı anlamak için siyahı bilmek gerekir” (Yalnızlık Kederi)
- Ama daha dur. Bitmedi ömür. (Akılla Bir Konuşmam Oldu)
- Doğum tarihlerimiz ile ancak yakınına düştüğümüz 68 Kuşağı'nın ruhu ile yetiştirildik. Şiirle, müzikle, sözle eğitildik. Doğru bildiğimiz uğruna savaşmayı, bencil değil paylaşan olmayı, kendi için değil toplum için var olmayı özümsedik. (Yalnızlık Kederi)
- Türkiye'den ümidi kesenlere bir tavsiyem olacak. "Önce memleket iyi yere varsın, sonra biz de iyi oluruz," diye düşünenler... Hayır! Önce kendiniz iyi yerlere varmak zorundasınız. Emek ile, Çalışmak ile, Yaratıcılık ile, Beyin ve ruh ile... İş size düşüyor. Yok öyle kolaycılık. En azından siz önce bir iyinin memleketine varın. İyiden yana hayatlarınızı gözden geçirin. Aynaya bakın. "Ben ne yapabilirim?" diye kendinize sorun. Ve asıl mücadeleye başlayın. Kendinizi ilerletin. (Suya Yazılan)
- Kütüphanem darmadağınık Asabım bozuk... (Yalnızlık Kederi)
- Hep söylüyorum: Nota, saydam bir kağıttır. Yorumcu kâğıdın arkasını keşfeder. Müzik işte oradadır. Saygılarımla... (Uçak Notları)
- Mutlu olmak, müzik ile salt mutlu... (Suya Yazılan)
- Bu ham dünyada, Zoraki bir söz gibi sevgim. Sevsem sana yazık, Sevmesem incinirsin. (Metin Altıok Ağıtı)
- Zincire vurulmuş gibiyim. Daha da beter! Hangi köle kendi elceğiziyle zincirlerini bağlar ? (Uçak Notları)
- Artık , paylaşacak ne kaldı ki acıdan başka ! (Metin Altıok Ağıtı)
- Yetenek "yarar"ın çocuğudur. Konsantrasyon ile çay kaşığını büken, meditasyon ile kül tablasını havada tutabilen insanlar "yetenekli" grubuna girmezler. Bu tür bir gücün topluma yararı yoktur. Yetenek, mutluluk ya da acılar, çirkinlik ya da güzellikler üzerine yoğunlastirir emeğini "insan" için. Mozart'in, nazım Hikmet'in, dostoyevski'nin, aşık veysel'in, newton'un yaptığı budur. (Uçak Notları)
- Sağır kulağa sözüm yok, köre ne göstereyim? (Yalnızlık Kederi)
- Sansür! Fazıl Say'ın hazırladığı "Metin Altıok Ağıtı"ndaki 3 dakikalık "Sivas katliamı" görüntüleri sansürü aşamadı. Sanatçının direnişi sonuç vermedi. Başbakan'ın da devreye girdiği uzun tartışmalar sonunda "film kesildi" ve sorun çözüldü! (Metin Altıok Ağıtı)
- Bir ben kaldım şimdi Tek yakın bana. Ama eskiden de Hep böyle Yalnız çıkardım yola. (Akılla Bir Konuşmam Oldu)
- Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiği vakit, dünya aydınlığa kavuşacaktır. (Akılla Bir Konuşmam Oldu)
- Şimdi soralım: İktidarın önde gelenleri, hangi nedenlerle sansür silahını kullanmaya yönelmişlerdi? Sansür eyleminin altında yatan gerekçe neydi? (Metin Altıok Ağıtı)
- Tarkosvki'nin dediği gibi; "Dünya mükemmel olmadığı için sanat vardır." (Suya Yazılan)