Akışkan Aşk - Zygmunt Bauman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Akışkan Aşk kimin eseri? Akışkan Aşk kitabının yazarı kimdir? Akışkan Aşk konusu ve anafikri nedir? Akışkan Aşk kitabı ne anlatıyor? Akışkan Aşk PDF indirme linki var mı? Akışkan Aşk kitabının yazarı Zygmunt Bauman kimdir? İşte Akışkan Aşk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Zygmunt Bauman

Çevirmen: Işık Ergüden

Yayın Evi: Versus Kitap Yayınları

İSBN: 9786055691103

Sayfa Sayısı: 224

Akışkan Aşk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu eserin başkahramanı insan ilişkisidir. Başkişiler erkekler ve kadınlardır, çağdaşlarımızdır, beyinlerinden başka bir şeye güvenmekten umutlarını kesmiş, aşikâr bir yararsızlık duygusu hisseden, ihtiyaç durumunda güvenebileceği yardımsever bir el kadar birliğin güvenliğini de ateşli bir şekilde arayan, "ötekiyle ilişkiler kurma"ya can atanlar... Yine de, "sonsuza dek" demeseler de, "ilişkide olma", özellikle "iyi ilişki" durumu onları tereddüde düşürüyor. Bunun onlara yükümlülük dayatmasından ve baskı uygulamasından çekiniyorlar, böyle bir şeye ne dayanabiliyorlar ne de hazır hissediyorlar kendilerini. Dahası, -evet, iyi bildiniz!- ilişki kurmak için ihtiyaç duydukları özgürlüğü ciddi biçimde sınırlandırabileceğini düşünüyorlar... Bu kitap bizim akışkan modern dünyamızda birlikte ve ayrı ayrı yaşamanın risk ve kaygılarına adanmıştır.

(Tanıtım Bülteninden)

Akışkan Aşk Alıntıları - Sözleri

  • (...) aşk yazgının bir kaprisi gibidir; tuhaf ve esrarengiz, önceden söylenmesi, geride bırakılması ya da kaçınılması, hızlandırılması ya da durdurulması imkânsız bir gelecek. Sevmek, bu yazgıya açılmak demektir, insanlık durumlarının en yücesidir; bu durumun içerisinde korku, harç maddelerinin ayrılmasına izin vermeyen bir alışım içerisinde neşeyle erir. Bu yazgıya açılmak, sonuçta, varlığın içinde özgürlüğe kabul edilme anlamına gelir: 'Öteki'nde cisimleşen özgürlük, aşktaki ortaklık.
  • Kendi hesabımıza öğrendiğimiz şey, birinin insafına bırakılmış olmamızdır, bir okşayış, bir teselli ararız, el uzattığımızda güvenilecek kimsenin olmaması ürkünç ve korkunç bir durumdur; ama şu da biliniyor ki, yarın ve ertesi gün de güvenilecek birinin bugünden var olduğuna emin olmak için mücadele ederken ve bütün bunları da feleğin çarkı tersine döner mi diye -ve kuşkusuz ki dönecektir-yaparken en fazla yalnız ve tek başına hisseder insan kendini.
  • "Cepteki ilişkiler" anlık olmanın ve fırlatılıp atılabilirliğin cisimleşmiş hâlleridir.
  • "Kullan-at” türü ürünleri teşvik eden bizimki gibi bir tüketim toplumunda hızlı çözümler, anlık tatmin, hiçbir çaba sürdürmeyi gerektirmeyen sonuçlar, şaşmaz reçeteler, bütün risklerin güvence altına alınması ve geri ödeme garantileri. Sevme sanatını öğrenme vaadi (doğru olması canla başla istense de yanlış, sinsi bir vaat), bütün bu özellikleri tehdit aracı olarak kullanan ve bekleme talebini, ter dökme çabasını ve çabanın sonuçlarını teslim etmeye yemin eden cezbedici ve baştan çıkartıcı diğer metalara benzer "aşk deneyimi” yapma vaadidir.
  • Günümüzde herkes haberdar ama kim­senin en ufak fikri yok.
  • Aşk, belirsiz ve nüfuz edilemez bir gelecek üzerindeki ipotektir.
  • Bütün aşklar insan - yiyici bir açlık çekerler.
  • Bir ilişkinin yenilgisi genellikle iletişim yenilgisidir.
  • Nitelik hayal kırıklığına uğrattığında selameti nicelikte ararız.
  • Aşk, cevabı ertelemek ya da soru sormaktan kaçınmak anlamına gelir. Bir başkasını belirli kişiye dönüştürmek, geleceği tanımsız kılmak anlamına gelir. Geleceğin tanımsızlığına razı olmak. Yaşanmış bir yaşama, döllenişinden son anına dek razı olmak, insanlara birakılan tek alan üzerinde bunu yapmak: eylemlerinin sonluluğu ile hedef ve sonuçlarının sonsuzluğu arasında uzanan boşluk.
  • İnsan bir ilişkideyken, ilişkide olmadığı zamanki kadar güvensiz, hatta daha da güvensiz hissedebilir kendini. Yalnızca kaygıya verilen adlar değişir.
  • Cep telefonunuz sürekli çalıyor (en azından böyle olmasını umuyorsunuz). Ekranda mesajlar birbirini izliyor. Parmaklarınız hiç durmadan oynayıp duruyor: Tuşlara basıyorsunuz, yeni numaralar çevirip çağrılara cevap veriyorsunuz ya da kendi mesajlarınızı yazıyorsunuz. Bağlı kalıyorsunuz -sürekli hareket halinde olmanıza rağmen, tıpkı bu çağrı ve mesajların görünmez gönderici ve alıcıları gibi, herkes kendi yörüngesinde hareket ediyor. Cep telefonları hareket halindeki insanlar için yapılmıştır.
  • Bu dünyanın ne rekabet içinde olan ne de kullanım ve tüketim nesnesi olan sakinleri, paylaşılan yaşamı inşa etmeyi ve yaşanabilir kılmayı hedefleyen ortak, sürekli ve sonsuz çaba içinde yoldaştırlar (birbirlerini destekler ve desteklenirler)
  • (...) bilinmeyene ve öngörülemeyene açılma fırsatı aşkın en muhteşem cazibesidir. “Soru ve cevap oyununun gerilimine son veren şey gerçekten de birbirlerine ön adlarıyla hitap etmeleridir. Birbirini sevenler için yarının bugüne bağlanmasının ve dünün o zamana dek ayrı kalmış iki varlığının, gerçekten de dünü olan şeyin bugünün içine birlikte varmasının biricik güvencesini bu oluşturur.”
  • Benim mahallem, benim cemaatim, şehrim, okulum, ağacım, nehrim, plajım, şapelim, benim barışım, benim çev­rem.” “Küresel tornadoya karşı savunmasız kalan insanlar kendilerine sarıldı.” Şunu unutmayalım ki, “kendilerine sa­rıldıkça” “küresel tornado” karşısında iyice dayanıksızlaşırlar ve yerel kimlik ve anlamlara, aynı zamanda kendi hayatlarının anlamlarına ve kimliklerine de karar veremez olurlar -savun­masız olanlardan korkmak için hiçbir nedeni olmayan küresel işletmeciler ise büyük sevince boğulur.

Akışkan Aşk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kitapla ilgili yapılabilecek ilk eleştiri ismine yönelik çünkü bana göre kitaba bu isim yanlış verilmiş en iyi ihtimalle eksik verilmiştir. Zira Akışkan Aşk, başlığının yanılttığı gibi akışkan modern dünyada ikili ilişkilerin kullanılıp atılabilirliği, hesaplanabilirliği bu bağlamda “rasyonel” insanların ilişki anlayışı ve yaşama biçimlerindeki dönüşümleri açıkça ortaya koymuştur ve bu anlamda zihin açıcıdır ancak bundan çok daha fazlasını yapmakta. Bu kitap bizzat “insan olmanın” kullanılıp atılmasının felsefi ve toplumsal bir değerlendirmesini sunmaktadır. Ahlakın yitirilmesini, insan onurunun hiçe sayılmasını sorgulamakta, bunu yaparken kendi ifadesiyle “insanın içinde insanlığın hayatta kalması” mücadelesine vurgu yapmaktadır. Bauman, modern dünyada insan olmanın güçlüğüne vurgu yaparken modernitenin aklının göstermek istemediği yüzüne ayna tutmaktadır. Son olarak kitabın son kısmının beni ta derinden yaraladı zira bu kısım dünyadaki istenmeyenlere, hayatının değersiz olduğu tüm hükümetlerce onaylananlara, yerinden edilmişlere; mültecilere ayrılmış. Yabancı düşmanlığının önünün alınamaz hale geldiği dünyamızda mülteciliği, ulus-devlet-toprak üçgeninin modern aklı nedeniyle “kalıcı geçicilik” duruma mahkûm edilen mültecilerden söz etmektedir. Her gün görüp görmezden gelinen, tarihleri değil anları olup, günü birlik yaşayanlara yönelik hem hükümetlerin hem de vatandaşların dışlayıcılığını eşsiz referanslarla tarif etmiş. Bauman her eserinde insanlığa insan olmaları konusunda çağrı yapar, Akışkan Aşk da yine onun ifadesiyle: “kitlesel insanlıkdışılık üretimine” başkaldırıdır. Duymak isteyene iyi okumalar. (Gülten Nazlıcan)

Bauman'in okuduğum ilk kitabı ve arkadaşımın önerisi üzerine okudum. Sosyolog ve filozof bir kimliği var. İnsan ilişkilerinde akrabalığın, komşuluğun ve yardımlaşmanın önemi üzerine durmuştur. Omuz omuza vererek çalışmanın amacımıza hizmet ettiği sürece başarıyı yakalayaçağını savunuyor. İnsanın kendini severek zorlukların üzerinden gelebilir ama kendini sevmeden hayvanı dürtülerle de hayatta kalabileceğini ifade ediyor. Düşüncelerinize farklı bir bakış açısı kataçağınıza inanıyorum. (Abdullah KÖSEOĞLU)

Bu kitap; beyinlerinden ve kolayca çöpe dönüştürülebilen duygularından başka hiçbir şeye güven duymaya umudunu yitirmiş günümüz insanının ilişkisel açmazlarını çözümlemektedir.Kadınlar ve erkekler arasındaki anlıkçılığın uyandırdığı dehşeti ortaya koymaya çalışan yazar, bu durumun yarattığı süreklilik korkusunun ürettiği ruhsal tabloyu da betimlemektedir. İlişkisel devamlılığın özgürlüğü kısıtlama olasılığı, getireceği yükümlülükler ve oluşturacağı baskı karşısında çekinceler yaşayan çağdaş insanın bu nedenle dışarıdan gelebilecek bir yardıma özlem duyar hale gelebildiğini anlatan kitap, var olan ilişkiye dayanamama ve başka bir ilişkiye de hazır olamama durumu üzerinden ayrı ayrı ve birlikte yaşamın içerdiği risk ve kaygılara değinmektedir. (Mahmut Keçeci)

Akışkan Aşk PDF indirme linki var mı?

Zygmunt Bauman - Akışkan Aşk kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Akışkan Aşk PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Zygmunt Bauman Kimdir?

Zygmunt Bauman, 19 Ekim 1925'te Polonya Poznan'da doğdu. Sosyolog ve filozoftur. Postmodern felsefenin hem sosyoloji alanında uyarlanmasını hem de genel kuramsal düzeyde sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini ortaya koyan yapıtlarıyla tanınmaktadır.

Zygmunt Bauman, II. Dünya Savaşı patlak verene kadar, Polonya-Poznan'da yaşamını sürdürmüştür. Daha sonra Sovyetler Birliği'ne taşındı ve savaşın ardından Varşova Üniversitesi'nde doktorasını yaparak Doçentlik sınavını verdi.1954'ten itibaren aynı üniversitede Sosyoloji dersleri verdi. 1968 yılında Polonya Komünist Partisi'nden ayrıldı. Aynı yıl, politik nedenlerden dolayı sosyoloji prefesörlük unvanını kaybetti. İsaril'e göç etmek zorunda kaldı. 1971 yılında Bauman, Büyük Brintanya'nın çağrısı üzerine, Leeds Üniversitesi'nde yeniden sosyoloji kürsüsüne sahip oldu. 1990'lara kadar orada çalışmalarını sürdürdü.

Zygmunt Bauman, 1980'li yıllardan itibaren, Modernizm ile Totaliterizm arasındaki bağlantılar üzerine hem kuramsal hem de sosyolojik incelemeleriyle öne çıktı. Özellikle Almanya'daki Nasyonalsosyalizm üzerinden Holocaust hakkındaki çözümlemeleri bu bağlamda önemli bir etki yaptı. Böylelikle, Modernizme içkin kavram ve kategorilerin Totaliterlikle doğrudan ya da dolaylı ilişkileri derinlikli olarak ve disiplinlerarası bir yöntemle ortaya konulmuş olundu.

Bauman, aynı zamanda postmodernizm hakkındaki çalışmalarıyla da önemli bir yer tutmaktadır. Siyasal, etik ya da genel olarak kuramsal düzlemde postmodernizmin değerlendirilmesini yapmış ve açık anlaşılır fakat derinlikli de olan metinleriyle postmodernizmin ne olup olmadığını, ne tür olanaklar sağladığını göstermeye ve netleştirmeye çalışmıştır

1989 yılında Amalfi Ödülünü ve 1998 yılında Theodor Adorno Ödülünü almıştır.

Zygmunt Bauman Kitapları - Eserleri

  • Sosyolojik Düşünmek
  • Yaşam Sanatı
  • Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır?
  • Küreselleşme
  • Akışkan Aşk
  • Özgürlük
  • Kimlik
  • Kapımızdaki Yabancılar
  • Akışkan Gözetim
  • Bireyselleşmiş Toplum
  • Iskarta Hayatlar
  • Akışkan Modern Dünyadan 44 Mektup
  • Akışkan Modernite
  • Eğitim Üzerine
  • Modernite, Kapitalizm, Sosyalizm
  • Tanrı'ya ve İnsana Dair
  • Retrotopya
  • Yasa Koyucular ve Yorumcular
  • Cemaatler
  • Modernite ve Holocaust
  • Modernlik ve Müphemlik
  • Akışkan Hayat
  • Postmodern Etik
  • Ahlaki Körlük
  • Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri
  • Sosyoloji Ne İşe Yarar?
  • Siyaset Arayışı
  • Parçalanmış Hayat
  • Edebiyata Övgü
  • Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları
  • Kuşatılmış Toplum
  • Avrupa
  • Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar
  • Dünyaya ve Kendimize Dair
  • Hermenötik ve Sosyal Bilimler
  • Bu Bir Günlük Değildir
  • Akışkan Modern Dünyada Kültür
  • Sosyalizm - Aktif Ütopya
  • Kriz Hali ve Devlet
  • Akışkan Korku
  • Borçlu Zamanlarda Yaşamak
  • Zygmunt Bauman ile Söyleşiler
  • Akışkan Doğanlar
  • Etiğin Tüketiciler Dünyasında Bir Şansı Var mı?
  • Kültür Teorisinde Eskizler

Zygmunt Bauman Alıntıları - Sözleri

  • Büyük servet olan yerde büyük eşitsizlik vardır. Bir kişinin çok zengin olabilmesi için en az beş yüz fakir gerekir! (Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır?)
  • Görünür olmak birey olmanın yoludur; belki de biri olmanın tek yolu. Herkes gizliden gizliye var olmadığından korkar, çünkü başkaları farkına varmadığı sürece aslında o yoktur. (Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri)
  • "Dünya düşününenler için bir komedi, Hissedenler için bir trajadi." (Zygmunt Bauman ile Söyleşiler)
  • Bütün aşklar insan - yiyici bir açlık çekerler. (Akışkan Aşk)
  • müritlerinize verdiğiniz şey hakikat değil, sadece hakikatin suretidir. Birçok şeyin işiticileri olacaklar ama hiçbir şeyi öğrenmeyecekler. Her şeyi biliyormuş gibi görünecekler ama genel olarak hiçbir şey bilmeyeceklerdir. Sinir bozucu, bezdirici insanlar olacaklar, gerçekliği olmayan bir bilgeliğin taşıyıcıları gibi davranacaklardır. (Tanrı'ya ve İnsana Dair)
  • “Uzaklık coğrafi olmaktan çok zihinsel bir mesele olabilir.” . (Sosyolojik Düşünmek)
  • Eskiden uzun süreli bir aşk ilişkisinde be­lirleyici unsur seks iken, artık odak noktası güvenliğe kaymıştır. Bu yalnızlık asrında aşk bir dermandır.. (Retrotopya)
  • Robert Winder'in zekice belirttiği gibi, "İstediğimiz kadar sandalyemizi kumsala koyup, yaklaşmakta olan dalgalara bağıralım, ne gelgit dinleyecek ne de deniz geri çekilecektir." Göçmenleri "kendi arka bahçemiz'den uzak tutmak için duvarlar inşa etmek, gülünç şekilde antik filozof Diogenes'in eski Sinop'un sokaklarında içinde yaşadığı fıçıyı bir o yana bir bu yana yuvarlaması hikâyesine benziyor. Bu tuhaf davranışının nedeni sorulduğunda, Diogenes komşularının kapılarına barikat yapmak ve kılıçlarını keskinleştirmekle meşgul olduğunu gördüğünü ve Makedonyalı İskender'in yaklaşan askerleri tarafından işgal edilmesine karşı şehrin savunmasına katkı yapmak istediğini söyler. (Kapımızdaki Yabancılar)
  • "hiçbir şey bahşedilmediği" için "her şey kazanılmalıydı." (Modernlik ve Müphemlik)
  • "Cepteki ilişkiler" anlık olmanın ve fırlatılıp atılabilirliğin cisimleşmiş hâlleridir. (Akışkan Aşk)
  • Tüketim toplumunda seri imalat artık kitlesel emek gücüne ihtiyaç duymuyor ve bir zamanlar "yedek sanayi ordusu" olan yoksullar şimdi "defolu tüketiciler"e dönüştürülmüştür. (Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar)
  • "Geriye ya da yukarıya değil; becerinin, iradenin, gücün toplanması gereken yere, kendi içine bakmalı insan. Oradan başlamalı. Bir ‘savunma stratejisi’ olarak daima orada kalmalı." (Akışkan Modernite)
  • Göçmenler (yerkürenin uzak köşelerinden "arka bahçemiz"e boca edilen atık insanlar) ile kendi imalatımız olan dayanılmaz korkularımız arasında bir seçici yakınlık mevcuttur. (Iskarta Hayatlar)
  • Hayatının her günü kösteklenen ve hakir görülen birey kişisel narsisizmine “kolektif narsisizm” içinde barınak bulur. Bu ağır yara almış bireyselliğin kurtuluşu ne oranda aranıyorsa o derece aldatıcı olabilecek bir güvenlik vaadidir. Kefaret umudu hüsranla sona ermeye mahkumdur... (Akışkan Hayat)
  • Gezegende her şey birbirine bağlı olduğundan, yerkürenin belli bir kısmında güvenlik, ancak güvenli bir insanlık içinde temin edilebilir. İnsanların aşağılanmasına her yerde karşı çıkan, artan fırsat eşitsizliğiyle büyüyen toplumsal adetsizlik ve insani aşağılanmaları hafifletecek, etik açıdan aydınlanmış bir küresel eylem, her açıdan ortak sağ kalımımızın en temel koşuludur. (Avrupa)
  • Oxford Üniversitesi'nin saygın sosyologlarından John Goldthorpe yönetiminde on üç güçlü ekibin Ingilte­re, Şili, Macaristan ve Hollanda'da yürüttüğü bir çalışmanın bulgularına göre, kültürel seçkinlerle, kültürel hiyerarşide daha altta olanların, günümüzde artık eskiden olduğu gibi bazı işaretlerle kolayca ayırt edilemediği görülmektedir. Bu eski işaretler, düzenli olarak opera ve tiyatroya gitmek, 'yük­sek sanat' sayılan her şey karşısında her zaman duyulan coş­ku ve bir pop şarkısı ya da popüler bir televizyon dizisi gibi sıradan sayılan her şeye burun kıvırmak gibi unsurlardan oluşmaktadır. Elbette bu durum, dışarıdan kültürel seçkin­ler, gerçek sanatseverler, kültürün ne olduğu, nelerden oluş­tuğu ve bir kültür adamı ya da kadını için (comme il faut ya da comme il ne faut pas) -neyin uygun olup neyin olmadı­ğı gibi konularda, pek de o kadar kültürlü olmayan akranlarından daha bilgili kabul edilen kişilerle artık karşılaşma­ yacağımız anlamına gelmez. (Akışkan Modern Dünyada Kültür)
  • Tüketim toplumunun bir üyesi olmak göz korkutucu bir görev ve hiç bitmeyen Çetin bir mücadeledir. Ayak uyduramama korkusu yetersizlik korkusu tarafından kenara itilmiş ama rahatsız edici iliğinden bir şey kaybetmemiştir. (Akışkan Gözetim)
  • Devlet her şeyden önce bir yeniden metalaştırma aracıdır. (Yasa Koyucular ve Yorumcular)
  • "dış görünüş benim için hem gerçekleştiren hem de yaşayandır" diye yazdı Nietzsche. (Akışkan Doğanlar)
  • "Farkında olalım veya olmayalım, hoşumuza gitsin veya gitmesin, yaşamlarımız sanat yapıtıdır." (Yaşam Sanatı)