Alacakaranlık - Stephenie Meyer Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Alacakaranlık kimin eseri? Alacakaranlık kitabının yazarı kimdir? Alacakaranlık konusu ve anafikri nedir? Alacakaranlık kitabı ne anlatıyor? Alacakaranlık PDF indirme linki var mı? Alacakaranlık kitabının yazarı Stephenie Meyer kimdir? İşte Alacakaranlık kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Stephenie Meyer
Çevirmen: Hüseyin Baran
Orijinal Adı: Twilight
Yayın Evi: Epsilon Yayınları
İSBN: 9789944821094
Sayfa Sayısı: 400
Alacakaranlık Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"...Üç şeyden kesinlikle emindim. Birincisi, Edward kesinlikle bir vampirdi. İkincisi, onun ne kadar güçlü olduğunu bilmediğim bu vampir yanı benim kanıma susamıştı. Üçüncüsü, ona koşulsuz ve geri dönülemez biçimde aşıktım."
Alacakaranlık Alıntıları - Sözleri
- "Yine alacakaranlık," diye mırıldandı. "Başka bir son daha. Günün ne kadar mükemmel olduğunun bir önemi yok, her zaman sona ermek zorunda."
- " Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.. "
- "Geceyi severim. Karanlık olmasaydı,yıldızları asla göremezlik."
- Hayat size beklentilerinizin çok ötesinde bir düş sunduğunda, sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir…
Alacakaranlık İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Aşk Üçgeni ve Güç Oyunları: Öncelikle bu kitaba yapacağım incelemenin ilerleyen zamanlarda yapacağım kitap/kitap--45742 incelemesi ile birleşeceğini söylemeliyim.İki kitabın da içerisindeki aşk üçlüsü ciddi anlamda birbirine benziyor ve kesinlikle incelenmeye değer olduklarını düşünüyorum. Bu kitabı incelemeye kalkışırken sanki karşınızda kitap/kitap--198922 varmış gibi mitsel bir anlatımı ele almaya çalışırsanız,büyük batırırsınız. Kitabın hedef kitlesi ergenler ve amacı da para olduğu için değerlendirmenizi vampirler ve kurt adamların çatışması üzerinden değil,Bella,Edward,Jacob üçlüsü üzerinden yapmanız gerekir . Karakterler yazarın yüzeyselliğinin kurbanı olduğu için onları arketip gibi değerlendirmek gerekiyor. Bella sahiplenilmek istenen ve kötü çocuk tiplemelerine aşık olabilen,aradığı erkekteki tek özellik güç olan bir kadın arketipi-erkeklerin birçoğunun kadınlardan bahsederken,Bella tiplemesinden bahsederler.- . Onun tüm ikilemlerinin ve hem Jacob'a hem Edward'a aşıkmış gibi gözükmesinin nedeni onlar üzerinden güç kazanmaya çalışıyor olması. Onlar üzerinden güç elde etmeye çalışıyor olmasına bakarak,başlangıçta hızlıca sevgili olarak Edward'i seçeceği sonucuna ulaşabiliriz çünkü zaten Jacob üzerinden bir arkadaş olarak,kendisine aşık olduğu halde ve de tam da bu nedenle kullanılabilir bir kukla olarak güç elde edebilir.Jacob ile arkadaş olmayı bırakıp sevgili olmaya kalkışırsa Edward'dan elde edebileceği potansiyel gücü kaybedecek,elbette Bella bunları hiç hesaplamıyor,görünüşte Alacakaranlık severlerinin ondan nefret etmesine sebep olan ikilemler yaşıyor bu ikilimlere dışarıdan bakıldığında ikisine de aşık olduğu için karar veremiyor izlenimi edinilebilir ancak bilinçaltında ikisinden de aynı anda nasıl güç elde edebileceğinin hesabını yapıyor. Jacob'un ona aşık olması ona karşı yoğun duygular beslemesi nedeniyle bir artı sağlıyor,bu artı onun için daha büyük fedakarlıklar yapabilecek potansiyelde olmasından ileri geliyor.Ancak aşık olması aynı zamanda kaybetme riskini de doğuruyor çünkü Jacob arkadaşlıkla yetinemez.Aynı zamanda Edward ile sürekli bir çatışma içerisinde oluşu,başlangıçta ikisinin de enerjisinin fazla yüksek olmasını sağlayarak kavgalarının başladığı ilk dönemlerde Bella'ya ekstra güç sağlıyor.Ayrıca onun k*zb*n yönünün de bu durumdan ekstra zevk aldığını söylemeliyiz. Hatta çoğu zaman onların kavgalarının sürmesinin sebebi onun güç isteminden ziyade,kendisi için kavga etmelerinden aldığı hazdır . Bella'nın bilinçaltı düzeyinde kendisinden kaynaklı oluşan dilemmalarından söz ettik,onun sürekli git-gellerinin ikinci sebebi ise Edward'in da Jacob'un da ciddi anlamda güçlü olmaları ve Kurt Adam ve Vampir çatışması da tam bu noktada işe yarar hale geliyor. Çatışmanın sürebilmesi için iki tarafın da inanılmaz güçlü olması gereklidir.İki tarafın da zayıf olduğu bir senaryoda da güç eşitliği vardır ancak Bella'nın arzusunu ateşleyecek gücün olmayışı eşitliği önemsiz hale getirir . Edward ve Jacob sürekli olarak birbirlerinden daha iyi göğüs gösterileri yapıyor ve yaptıkları her şov daha mükemmelinin nasıl yapılabileceği sorusunu doğuruyor. Bu noktada ancak ölümüne bir savaşa girmeleri durumunda bu aşk üçgeninin sonuçlanabileceği sonucuna ulaşıyoruz. Çünkü göğüs gösterilerinde,kendi gücünü sergiliyorlar pekala ancak karşıdaki kişinin de kendi gücünü göstermesine engel olamıyorlar.Biri hasmını ezmeyi başardığı vakit Bella'yı kapar. Bu yüzden diğer kitaplarda Vampirler ve Kurt Adamlar çatışmaya giriyorlar. Bella'nın güce ne kadar aç olduğunu henüz Jacob'un kendisine aşık olduğunu bilmediği vakitlerde bile Edward'a yüz vermiyor oluşundan görüyoruz.Yüz veriyor ancak yalnızca onu kaybetmeyeceğini garantiye alacak düzeyde. Daha iyi bir seçeneği henüz görmemiş olsa bile,başka seçeneklerinde olabileceği ihtimali onun aklını çeliyor. (Polycephaly)
https://merilands.com/alacakaranlik-stephenie-meyer-kitap-incelemesi/ Alacakaranlık dendiğinde bir çoğumuzun aklına aynı kurgu gelmiyor mu? Yazıldığı andan (2008) bu zamana kadar çoğumuzun beğendiği, çoğumuzun da oldukça klişe bulduğu Bella ve Edward’ın tutkulu aşkını yıllar sonra yeniden okumak çocukluk yıllarımda hissettiğim bazı duyguların gün yüzüne çıkmasına sebep oldu. 90 jenerasyonundan olup da Alacakaranlık serisini bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Kitap kapaklarını gördüğümde dahi ruhuma nedensiz yere tatlı bir huzur doluyor ve seriye yeniden başlamama sebep oluyordu. 15 yaşımdayken, yani yaklaşık olarak on üç sene önce okulda bir arkadaşımdan ödünç alarak okumuştum seriyi. İtiraf etmem gerekirse şu ana kadar serinin kitapları ben de yoktu. Neden bilmiyorum, ama bu seriye dair tam olarak seviyorum veya sevmiyorum diyemiyorum. Sanırım bir zamanlar seri hakkında, filme uyarlandıktan sonra oyuncuların dahi sevmemelerinden kaynaklanıyor. Filmin çıktığı zamanlarda, bir röportajında Robert Pattinson (Edward)’ın, güneşte parlayan vampir düşüncesinden gerçekten de hoşlanmadığını söylediğini hatırlıyorum. Çoğu insan da, filmlerden sonra seriye dair daha çok antipati oluştu ve kitaplarına el sürmez oldular. Sanırım ben de bir dönem, kitaplarını o an okuduğum halde bu algıya kapıldım ve bunun hakkında pek konuşmak istemedim. Fark ediyorum ki kitapları her zaman olduğu gibi daha güzel ve Edward karakterini filmdekinden daha güzel yansıtmış. Ki seriyi yeniden okumayı bitirdiğimde filmlerini yeniden izlemeyi dahi düşünüyorum. Üstelik, bu sefer Geceyarısı Güneşi adında bir kitap daha var ki o da tamamen Edward’ın bakış açısıyla yazılmış. Merak etmemek elde değil. Örneğin, Edward karakterini filmlerde pek fazla konuşmayan, sessiz, ama cool bir karakter olarak izliyoruz, ama kitapta kesinlikle öyle değil. Son derece nazik, düşünceli, sevecen, konuşkan, Bella’nın kafasından neler geçtiğini anlayamadığı için sürekli olarak onun neler düşündüğünü sorarak anlamaya çalışan bir karakter. Bununla birlikte korumacı ve sevdiği kadın, Bella’nın iyiliği için her şeyi yapabilecek bir yapıya sahip. Tam bir ideal eş diyebilirim, ayrıca da oldukça yakışıklı. Vampir olması dışında bir sakınca yok elbette. :) * Alacakaranlık, Bella Swan adında bir lise öğrencisinin annesiyle yaşadığı Arizona’nın, Phoenix şehrinden, Washington’ın Forks şehrine gelmesiyle başlayan hikayesini konu alıyor. Bella, babası Charlie’nin yanına gelmesiyle yeni bir hayata adım atmıştır. Forks lisesine başlamış ve Forks şehrinin kasvetli havasına, ruh hali el verdiği kadarıyla ayak uydurmaya çalışıyordur. Bir gün okulun kantininde yeni tanıştığı arkadaşlarıyla otururken başka bir masada oturan bir grup genci fark eder. İçlerinden birisi dikkatini çekmiştir. Grubun en küçüğü Edward Cullen. Biyoloji dersinde aynı sıraya düştüklerinde aralarındaki çekim, her ikisi için de beklemedikleri bir boyuta erer ve ne kadar kaçmak isteseler de aşk filizleri, Bella ve Edward’ın toprağına ekilmiştir. Her şey bir anda gerçekleşmiştir ve artık geri dönüşü olmayan bir yola girmişlerdir. Bella, Edward’ın vampir olduğunu öğrendiğinde hissettiği tek şey sevgidir. Diğer vampirlerin aksine Edward ve ailesinin hayvanlarla beslenen bir vampir olmasının onun için bir önemi yoktur. Edward, Bella’yı tehlikelerden korumak için ondan uzak durmayı düşünür, ama bir kez onun kokusunu aldığında geri dönüşü yoktur. Aynı zamanda Bella’yı Edward’a çeken diğer bir şey de, onun zihnini okuyamamasıdır. Edward’ın bir yeteneği de yakınlarında olan insanların zihinlerinden geçenleri okumasıdır. Edward’ın aile üyeleri Alice ve Jasper’ın da onun gibi kendilerine özgü yetenekleri vardır. Alice, geleceği görme yetisine sahiptir, fakat insanların seçimleri dolayısıyla gelecek değişebildiği için görüleri de değişme özelliğine sahiptir. Alice’in erkek arkadaşı Jasper’ın da, bulunduğu ortamda duyguların değişmesine yardımcı oluyordur. Örneğin, öfkeli bir kalabalığı bir anda sakinleştirebiliyordur. Diğer kardeşleri, Emmet ve Rosalie var. Carlisle ve Esme de ailesinin ebevynleri olarak görülüyordur. Edward’ın, zihin okuma yeteneğini Bella’da uygulayamaması, Bella’yı, onun için daha çekici kılmıştır. Tabii 1900’lü yıllarda yaşanan İspanyol gribinde dönüştürülen Edward’ın yüzyıllar süren yalnızlığı da Bella’ya olan tutkusuna ön ayak olmuştur. Sayfalar içerisinde Edward’ın ailesinin nasıl vampire dönüştürüldüğünü de okuyoruz. Hepsini yüzyıllar önce Carlisle dönüştürmüş ve şuan da oluşan aileyi yaratmış. Carlisle aynı zamanda Forks hastanesinde doktor olarak görev yapmakta. Diğer kardeşleri de Forks’ta 16 yaşında bir lise öğrencisiymiş gibi hareket ediyorlar. Forks lisesinde de görüntüleri açısından oldukça popüler bir durumları var. Bella ve Edward’ın aşkı bu şekilde başlamışken, bir insanın bir vampirle beraber olmasının kötü sonuçları çok geçmeden ortaya çıkar ve Bella ve ailesinin başına beklenmedik sorunlar çıkarır. Edward için de Bella’ya olan tutkusu gün geçtikçe artarken sevdiği kadının başına bir şey gelmemesi için, ailesiyle birlikte elinden gelen her şeyi yapacaktır. Alacakaranlık serisi Bella’nın ağzından anlatılıyor. Bella’nın duyguları içerisinde keşfediyoruz her şeyi. Bella’nın sıkıcı hayatı da ilk 200 sayfadan sona daha canlı bir hal alıyor. Ah bir de Jacop Black var, öyle değil mi? İlk kitap için Jacop hakkında fazla detaya inilmiyor, ama devam kitaplarında daha detaya inileceği için o konuda sabırsızlanmıyor değilim. Ah Jacop, uzun saçlı esmer kekim. :’) (İrem Mumcu)
12 Yıl Sonra Yeniden..: Bu seriyi bilen herkesin Alacakaranlık ile tanışma anı vardır. Yıl 2010-2011 öylesine televizyonun başına geçmiş ve kanalları tarıyordum. O sırada Yeni Ay isimli bir filmin televizyonda ilk kez yayınlanmakta olduğunu gördüm. Diğer kanallardaki programlar ise ilgimi çekmemişti. Biraz izleyeyim sonra uyuyakalırım zaten dedim. Denk geldiğim sahne ise filmin başlarında olan Edward'ın okulun ilk günü Volvo'sundan inip Bella'ya doğru havalı havalı -gri gömleği uçuşuyordu- yürüdüğü sahne.. Aslında orada Robert'a vurulmuştum yalan yok ama benim Alacakaranlık serisiyle tanışmam böyle olmuştu. Ben bu seriyi belki onlarca kez okudum. Filmini onlarca kez izledim öyle abartı bir hayranlığım vardı. Yaşım 12, aslında ergenliğin başladığı zamanlar. Aşk duygusunu tatmak istiyorsunuz böyle hikayelerde sizi heyecanlandırıyor doğal olarak :) Gerçekten o yaşlarda bu seriye bağımlıysanız kendi Edward'ınızı bulma hevesiyle yanıp tutuşuyorsunuz.. Aradan ise seneler geçti şu anda 24 yaşımdayım. Elbette eskisi gibi olmasa da kardeşim bu seriye bağımlılığımı bildiğinden Şafak Vakti'nden 12 yıl sonra yayımlanan Gece Yarısı Güneşi'ni bu sene benim doğum günümde aldı. Açıkçası hediye olarak beklediğimden geç elime ulaştı. Gerçekten istediğiniz bir kitabın hediye olarak size alınması onun değerini arşa çıkartıyor :) Ve böylelikle seriyi Edward'ın gözüyle okumaya başlamadan önce yeni baştan okumaya karar verdim. (Bir çok sayfayı ezbere bilsem de..) Bazı incelemeleri okuduğumda Alacakaranlık kitabının şimdiki Wattpad hikayelerini anımsattığından bahsetmiş. Aslında hak vermemek olmaz. Kitabı 2 günde ve her sayfasını yüzümde gülücüklerle ve heyecanlanarak bitirsem de doğru bir yorum. Kitap yazarımızın ilk kitabından birisi o yüzden bazı hataların olması doğru onun haricinde objektif olarak olaya yaklaşacak olursam eğer ben bu kitabı 12-13 yaşlarımda okumayıp şimdi başlasaydım %90 ihtimalle beğenmezdim. Wattpad kokusu seziliyor kendisinden hem de yaşımı düşündüğümde vampirler, kurt adamlar gibi bir çok doğa üstü olayın en çok aşkla yoğurulmuş olduğunu gördüğümde ben de abartıldığını düşünüp olumsuz yorumlayabilirdim. Ayrıca kitaba hayranlığımı kenara atıp bakarsam, olayların da aşırı hızla geliştiğini ve detaylandırmanın az olduğunu da söyleyebilirim. Sana bir vampir aşık oluyor ve sen o kişinin vampir olduğunu öğrendiğin anda korku vs gibi olumsuz bir tepki vermiyorsun ve hemen kabullenip sonraki gün birlikte arabasıyla okula gidiyorsun, onu sevdiğini ve onsuz yapamadığını söylüyorsun. Ya da -spoiler içerir- James'in Bella'yı ısırdığında dönüşürken Carlisle'ın Edward'a zehri sen çıkart demesi de mantıklı değildi. Aralarında kana dayanabilen kişi Carlisle neden Edward zehri çıkartıyor ki, Edward dayanamayabilir zaten kıza karşı zaafı var neden böyle bir riske giriliyor? Kitapta Carlisle kanamasını durdurmaya çalışacağım vs diyor tamam adam doktor ama kanamayı baskı yaparak Edward'da durdurabilirdi. Kaldı ki Carlisle'ın Edward'ın yaptığı gibi zehri çıkartması bir kaç dakika bile sürmeyecekti. Neyse velhasıl olaylar aşırı hızlı gelişiyor, bazen Bella'nın tepkilerine kanser olabiliyorsunuz ve -bence- kurgusal hatalar olduğunu da kabul etmem gerekiyor. Lakin belirttiğim gibi yazarın ilk kitabı ve bunları görmezden gelebilecek kadar hayranım :) Birazcık kitabımı översem.. :) Kitabı yeniden okumaya başladığımda aşırı korkmuştum. Ya eski zevki alamazsam ya seri benim için bir çöp haline gelirse diye ancak öyle olmadı. Tam tersine kitabı okurken sanki 12 yaşımdaki halim nasıl okuyorsa o anda o duyguları yaşadım. Okuduğum anda 12 yaşımda eski yatağıma yaslanmış ve bir vampirin bana aşık olup ısırmasını bekliyor gibiydim. Bu seriye gerçekten küçükken okumaya başlamadıysanız benim yaşlarıma geldiğinde sizi sıkabilir ancak küçükken okumaya başladıysanız veya bu yaşlardaysanız şu anda korkmadan okuyabilirsiniz. Kendinizi olayın akışına kaptırıyorsunuz. Olacakları bilseniz bile bu sizi eski anılarınıza geri götürüyor ve heyecanlandırıyor. Örneğin Bella'nın vampir olmak istediği kısımları okuyunca aklıma bulunduğum yerden karanlık dağlara bakıp "Orada da vampir var mıdır? Zaten olağanüstü varlık vardır dünyada. Ben de bir vampir tarafından sevilmek ve vampir olmak istiyorum." dediğim alıma geldi ve hep bir tebessümle okudum kitabı. Kısacası bu kitap aslında bu seri benim ergenliğim diyebilirim. Küçükken okuduğum gibi her okuduğumda ya da izlediğimde o hissi her zaman içimde tutacağım. Şu anda benim yaşlarımdaysanız(24) ve kitabı okumak istiyorsanız elbette öneririm. Ama üzülerek söylüyorum ki -tabii benimki sadece tahmin çok da sevebilirsiniz- ergenlik zamanınızda ola ki kitabı okusaydınız alacağınız zevk gibi olmayacak.. Eğer benim belirttiğim yaşlardaysanız ya da yakınsanız şansınızı denemenizi öneririm, seveceğinizi tahmin ediyorum.. Şimdiden iyi okumalar. Sevgilerimle.. 23/03/2022 (Büşşş)
Alacakaranlık PDF indirme linki var mı?
Stephenie Meyer - Alacakaranlık kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Alacakaranlık PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Stephenie Meyer Kimdir?
Stephenie Meyer (d. 24 Aralık 1973) Alacakaranlık serisi ile tanınan ABD'li yazardır. Otuz yedi farklı dile çevrilen Alacakaranlık romanları dünya çapında yetmiş milyondan fazla kopya sattı. Alacakaranlık romanının aynı adlı film uyarlaması ise 21 Kasım 2008'de gösterime girdi ve yaklaşık 380 milyon dolar hasılat elde etti. Meyer'in ayrıca Göçebe (The Host) adlı bir bilim kurgu romanı da vardır. Meyer USA Today tarafından 2008'de "Yılın Yazarı" seçildi. Alacakaranlık'ın en çok satan kitap olduğu 2008'de Meyer'in kitapları toplamda 22 milyon satarken yazar da o senenin birincisi oldu.
Stephenie Meyer Kitapları - Eserleri
- Alacakaranlık
- Yeniay
- Şafak Vakti
- Tutulma
- Göçebe
- Gece Yarısı Güneşi
- Kimyager
- Bree Tanner'ın İkinci Hayatı
- Alacakaranlık Yaşam ve Ölüm
- Alacakaranlık
- Midnight Sun Partial Draft
- Twilight: The Graphic Novel, Vol. 2
- The Twilight Saga
Stephenie Meyer Alıntıları - Sözleri
- “Canavarlar, canavarca davranışların sonucu oluşurlar.” (Tutulma)
- « .. hayaller yalnızca geride iltihaplı yaralar bırakıyordu.» (Şafak Vakti)
- "Yine alacakaranlık," diye mırıldandı. "Başka bir son daha. Günün ne kadar mükemmel olduğunun bir önemi yok, her zaman sona ermek zorunda." (Alacakaranlık)
- Aşkta mantık yoktur. Birini ne kadar çok severseniz, her şeyin daha az anlamı olur. (Alacakaranlık)
- " Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.. " (Alacakaranlık)
- "Kimse sana söylemedi mi? Hayat adil değildir." (Midnight Sun Partial Draft)
- “Kimse sana söylemedi mi? “ “Hayat adil değildir!” (Midnight Sun Partial Draft)
- “Sanki ruhumu görebiliyormuş gibi, o da bana baktı. Sanki gördüğü ruhu sevmiş gibi.” (Şafak Vakti)
- “Onu nefes almak gibi, bir ihtiyaç gibi istiyordum, yani bu bir seçim değil, zorunluluktu.” (Şafak Vakti)
- Diğer yarını bulduğunda seni bağlayacak hiçbir kural yoktur.. (Tutulma)
- bekledim, neyi beklediğimi bilmeden bekledim. (Yeniay)
- “Bütün dünya bana oldukça uzak görünüyordu.” (Yeniay)
- “Bulutları halledebilirim ama bir tutulma ile savaşamam.” (Tutulma)
- "Biraz daha anlatsana," dedim umutsuzca. Ne anlattığının bir önemi yoktu, sadece sesini duymak istiyordum (Alacakaranlık)
- İnsan kendi mutluluğunu hiç bu kadar aptalca berbat eder mi? (Yeniay)
- Canavarlar, canavarca davranışların sonucunda oluşurlar. (Tutulma)
- kendimi o korkunç kâbuslardan birinin içinde, kapana kısılmış gibi hissediyorum. hani koşarsınız, ama yine de vücudunuzun yeteri kadar hızlı gitmesini sağlayamazsınız. (Yeniay)
- Önemli olan onu sevmemdi; hem de mümkün olabileceğini düşündüğümden de çok. İstediğim her şey oydu; istediğim tek şey oydu. (Alacakaranlık Yaşam ve Ölüm)
- Ben meraklı bir adamım. Çok meraklı bir adamım, buna hiç şüphe yok. (Göçebe)
- Zihninin şaşırtıcı işleyişi her zaman ilgi çekiciydi. (Gece Yarısı Güneşi)