Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli - Sait Faik Abasıyanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli kimin eseri? Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli kitabının yazarı kimdir? Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli konusu ve anafikri nedir? Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli kitabı ne anlatıyor? Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli kitabının yazarı Sait Faik Abasıyanık kimdir? İşte Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Sait Faik Abasıyanık
Yayın Evi: Bilgi Yayınevi
İSBN: 9789754941742
Sayfa Sayısı: 224
Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
'Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli'de Sait Faik'in toplam yirmi beş öyküsünü birarada sunuyoruz. 'Alemdağda Var Bir Yılan', ölümünden önce yayımlanan son kitabı olması bakımından çok önemlidir. Sait Faik, milyonlar içindeki yalnızlığını anlatır. Toplumu eleştirmeye dönük öyküleri olmasına karşın, genellikle gerçeküstücü bir anlatım içindedir. 'Az Şekerli', Sait Faik'in ölümünden sonra yayımlanmıştır. Kitapta, son yazdığı öykülerle eski yıllarda yayımlanmış bazı öyküleri ve röportajları yer alıyor. Zaman zaman başkaldırma, zaman zaman kendini bırakış, öykülerin örgüsü içinde karşımıza çıkıyor ve onun yaşam savaşının acıklı anılarını izlememizi sağlıyor.
Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli Alıntıları - Sözleri
- Bütün gün, ne ettiğimi bilmeden dolaştım. Çoktandır ne yaptığımı bilmiyorum. Ancak böyle dolaşırsam bir şeyler görebiliyorum.
- Yirminci Asrın münekkidi Cemil Meriç; "İnsandan bahsedeceğiz. Platon'un insanından. Ama Diyojen gibi. Bilirsiniz tabii; Platon, 'İnsan iki ayak üstünde duran tüysüz bir hayvandır' demiş, Diyojen hindiyi, bağırta bağırta yolduktan sonra, Atina meydanlarında, 'İşte Platon'un insanı!' diye halka teşhir etmiş."
- İstanbul'dan daha güzel bir İstanbul vardır. Bilmiş olunuz.
- Belki bu kadar kuvvetli ilk defa seviyorum. Bütün kusurlarım -çoğunu meziyet sanırdım- birer birer keder ve sevinç misali ayan oluyorlar. Benim meziyetlerim de varmış; hiç bilmediğim, aklıma getirmediğim, kendimden bir başkasını sevebilirmişim. İçimde onun için fedakarlıklar yaratabilirmişim. Ben hiç korkak değilmişim, hatta dövüşebilirmişim. Bir benden başkasını özler, kokusunu duyar, düşünür üzülürmüşüm.
- uyusam, kendimi bir son vapurda sansam... peşimizde yıldızlar, peşimizde uskur, uyusam...
- Balzac'ın hakkı yok: O diyor ki, "Aşk, şuuraltı bile olsa yine bir hesap kitap işidir." Burjuvalar arasında doğru. Fakat benim ne şuurüstü, ne şuuraltı hiçbir hesabım yok. Hesapsızlıklarla doluyum.
- Dilerim Allah'tan: Onu da benim gibi belalara müptela kılsın! Bir insanı özlesin! İşini gücünü, havayı suyu, yemeği, bir tarafa bıraksın! Böyle bir pencere önünde beklesin!
Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sait Faik Abasıyanık için türk edebiyatının en önemli öykücüsüdür dersek yanlış söylemiş olmayız. Yazar, dili kullanım biçimi, üslubu ve günlük, sıradan olayları hikayelerinde işleme biçimiyle hayranlık uyandırıyor. İnsanın insala, insanın doğayla ve diğer canlılarla olan ilişkisini çok başarılı bir şekilde anlatıyor. Bir kez daha anlıyoruz ki Sait Faik'in kavgası insanlarla, insanların insanlara ettikleriyle. (Tavşan müsveddesi)
Alemdağ'da Var Bir Yılan: "...1950 kuşağının yenilikçi yazarları, her ne kadar geçmişteki öykü anlayışlarına karşı çıkmışlarsa da, Orhan Kemal ve Sait Faik'ten önemli ölçüde etkilenmişlerdir.Özellikle Sait Faik'in Alemdağ'da Var Bir Yılan adlı kitabı bu kuşağın öykücülerinin çoğu için başucu kitabı haline gelmiştir.Sait Faik öykücülüğünde de bir dönüm noktası olan bu kitap, düşsellik ile gerçekliği harmanladığı, fantastik öğeleri ön plana çıkardığı ve önceki öykülerin gerçeklik anlayışından farklı bir anlayışı sergilediği için, 1950 kuşağının yenilikçi yöneliminin yol açıcısı konumundadır.Nitekim,kuşağın önemli öykücülerinden Ferit Edgü,kendi kuşağıyla Sait Faik arasındaki ilişki hakkında sonradan şunları söyleyecektir: ' Dostoyevski'nin ,'Hepimiz Gogol'ün Palto'sundan Geliyoruz.' dediği gibi, ben de benim kuşağımın öykü yazarlarının büyük bir çoğunluğu da, Sait Faik'ten geliyoruz.' " (' Ferit Edgü İle Dünden Bugüne' 27 ) (s.13-14)Kabuğunu Kıran Hikâye/Jale Özata Dirlikyapan Alemdağ'da Var Bir Yılan, Sait Faik Abasıyanık'ın 1954 yılının Mart ayında yayınlanan öykü kitabı. Eser, yazarın vefatından önce yayınlanan son kitabı. Kitapta, yazarın on altı öyküsü var. Öykülerin bazıları daha bilindik olsalar da her biri birbirinden güzel. Yazar, bu kitabında kalabalıklar arasındaki yalnız insanı anlattığından, öykülerinde ben dilini tercih etmiş.Yine gerçeklerin ve toplumun kendisinde yarattığı karamsarlığı ve umutsuzluğu, kalabalıklar içindeki yalnızlığını aşmak için gerçeküstü ile gerçeğin iç içe girdiği bir anlatım yolunu tercih ediyor yazar. "...Günün birinde dostluklardan,insanlardan ve hayvanlardan ve ağaçlardan ve kuşlardan ve çimenlerden yapılmış vazife hissi ile çarpan yüreklerle dolu bir âlemde yaşayacağımızı düşünelim. Bir ahlâkımız olacak ki,hiçbir kitap daha yazmadı.Bir ahlâkımız,bugün yaptıklarımıza,yapacaklarımıza,düşündüklerimize,düşüneceklerimize hayretler içinde bakan bir ahlâkımız.O zaman seninle daha uzun dostluklar ederiz patlak göz.O zaman hiç merak etme..." (s.16 ) Öyle Bir Hikâye “Hişt Hişt: Nereden gelirse gelsin; dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten…Gelsin de nereden gelirse gelsin..! Bir ‘hişt hişt!’ sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları… -Hişt hişt! Hişt hişt! Hişt hişt!” (s.75 ) Hişt Hişt! (Yunus ÇİNÇİN)
Kitabın Yazarı Sait Faik Abasıyanık Kimdir?
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım, 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 -11 Mayıs 1954), Türk öykü, roman ve şiir yazarıdır. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.
Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmamış, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmemiş ve belli bir tarzın takipçisi olmamıştır. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalışır. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlatır. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer alır.
1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermektedir. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırmıştır. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir. Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etmiştir. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.
Sait Faik Abasıyanık Kitapları - Eserleri
- Mahalle Kahvesi
- Semaver
- Şahmerdan
- Havuz Başı
- Lüzumsuz Adam
- Seçme Hikayeler
- Havada Bulut
- Sarnıç
- Kayıp Aranıyor
- Alemdağ'da Var Bir Yılan
- Son Kuşlar
- Büyüyen Eller
- Hikâyecinin Kaderi
- Mahkeme Kapısı
- Karganı Bağışla
- Şimdi Sevişme Vakti
- Kumpanya
- Sevgiliye Mektup
- Medarı Maişet Motoru
- Bir Sonbahar Akşamı
- Semaver Sarnıç
- Yaşamak Hırsı
- Balıkçının Ölümü / Yaşasın Edebiyat
- İstanbul Öyküleri Antolojisi
- Tüneldeki Çocuk
- Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler
- Havuz Başı - Son Kuşlar
- Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli
- Az Şekerli
- Açık Hava Oteli
- Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası
- Tüneldeki Çocuk - Mahkeme Kapısı
- Müthiş Bir Tren
- Mahalle Kahvesi - Havada Bulut
- Kumpanya - Kayıp Aranıyor
- Bütün Eserleri
- Toplu Öyküler 1
- Öyle Bir Hikâye
- Stelyanos Hrisopulos Gemisi
Sait Faik Abasıyanık Alıntıları - Sözleri
- Gelmeyeceğini çok iyi biliyorum. Onu beklemek , bilhassa güzel… (Az Şekerli)
- “Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi: — Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.” Alıntı: Sait Faik Abasıyanık. “Alemdağ'da Var Bir Yılan”. Apple Books. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Dünyada her şeyle alay edilir , şaka yapılır ama şiirle asla ! (Az Şekerli)
- Sevgilim sen, sen de mi şu havayı kokluyorsun? (Mahalle Kahvesi - Havada Bulut)
- Gülmek, dünyanın en güzel şeyidir. (Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası)
- Zaten dünya kan ağlıyor, birde biz ağlatmayalım. (Kumpanya)
- Atatürk'ü Niçin Severiz? Atatürk'ü, 'niçin severiz' diye düşünmeden sevmeliyiz... (Açık Hava Oteli)
- Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum... (Lüzumsuz Adam)
- O sevilmek için yaratılmışların en mükemmeliydi. (Kumpanya)
- Yalnızlık dünyayı doldurmuş.Sevmek,bir insanı sevmekle başlar her şey.Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Keyfim kaçmış, üzgün, ağlamaklı gibiydim. Canım bir taraftan acı bir türkü söylemek çekiyordu. (Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler)
- ' Mühim ' diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. (Medarı Maişet Motoru)
- "Bırakın beni ey hakikatler! Yürümek istiyorum." Cennetlerin olduğu yere doğru." (Bütün Eserleri)
- "Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin..." (Bir Sonbahar Akşamı)
- "İnsanın içinden bir başka insanın kalkıp yürüdüğü görülür." (Mahalle Kahvesi)
- Aklıma sanki bir yerde bir şey unutmuşum, birisine bir söz vermişim, hani bir ismi unuturuz da ararız bulmadan rahat edemeyiz. Öyle bir hal oldum. Evet bu unutulmuş bir isim değildi, ama bunun ne olduğu hakkında da kafamda hiçbir fikir yoktu. (Müthiş Bir Tren)
- Anası: -Ali be, günah be yavrum, dedi. Günah yavrucuğum, yapma! Ali: -Allah affeder ana, dedi. Sonra saf, masum sordu: -Allah hiç gülmez mi? (Öyle Bir Hikâye)
- Kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. (Kayıp Aranıyor)
- - Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz? - Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanlarının hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya... Kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya... İçinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye salahiyetle kıvranan bir adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya... (Havada Bulut)
- Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. (Kayıp Aranıyor)