Alemdağ'da Var Bir Yılan - Sait Faik Abasıyanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Alemdağ'da Var Bir Yılan kimin eseri? Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabının yazarı kimdir? Alemdağ'da Var Bir Yılan konusu ve anafikri nedir? Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabı ne anlatıyor? Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabının yazarı Sait Faik Abasıyanık kimdir? İşte Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Sait Faik Abasıyanık

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786053607205

Sayfa Sayısı: 125

Alemdağ'da Var Bir Yılan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.(1)

Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. İçeriye rüzgâr girdi. Soğukla beraber yapraklarını dökmüş bir ağaç girdi. Ağacın arkasından duman, dumanın arkasından bir kuş, kuşun arkasından bir bulut girdi."

"Yılan Uykusu" adlı öyküden

Alemdağ'da Var Bir Yılan Alıntıları - Sözleri

  • “Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi: — Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.” Alıntı: Sait Faik Abasıyanık. “Alemdağ'da Var Bir Yılan”. Apple Books.
  • Ben tek başıma. Milyonlar içinde tek başıma. Acı gitgide acıyor. Kavun acısı gibi, zehir gibi bir acı.
  • — Nasıl seviyordun; Hidayet! — Deli gibi be abi! Gün onunla ağarıyordu. Ben susam helvası satarım abi gündüzleri. Gün onunla ağarır; onunla kararırdı. Bir dakkam yoktu onu düşünmediğim. Abi, rüyada gibi yaşardım. Her laf gelir gider ona dayanırdı. İnsanlar bana bir laf söylerdi. O ne cevap verebilir, diye düşünürdüm. Bir şey alacak olsam o alır mıydı acaba? derdim. Bir şey yesem içime sinmezdi. Biri yol sorsa o gösterir miydi diye kafama sormayınca ve içimde o, yol göstermeyince aptal aptal bakardım. Bir güzel şey görsem ona göstermezsem, gösteremediğim için zevk alamazdım güzel şeyden.
  • Her şeyi iki üç misli daha çok seviyordum. Buna sebep sendin.
  • — Seni bir daha göremeyecek miyim? dedim. Kızdı. — O benim bileceğim şey, dedi.
  • Umut vardır. Beklemediğim zaman umut vardır.
  • Güldüğü zaman insandan üstündür. Bakmaya doyamam.
  • — Neden denizde insana ölüm korkusu gibi bir şey geliyor? — Ölüm korkusu değil o, dedi, akıl korkusu. — Ne demek o Barba? — Denizde kafa başka türlü, karadakinden başka türlü işler. Karada çare elini uzatsan elindedir. Ama bir sandalın içinde çaresizliğin elindesin. Hastalansan doktor yok. Kör olsan, elini tutan yok.
  •  -Seni bir daha göremeyecek miyim? Dedim. Kızdı. - O benim bileceğim şey, dedi.
  • Ben tek başıma. Milyonlar içinde tek başıma. Acı gitgide acıyor. Kavun acısı gibi, zehir gibi bir acı.
  • Sabahleyin uyanır uyanmaz aklımdaydın.
  • Yalnızlık dünyayı doldurmuş.Sevmek,bir insanı sevmekle başlar her şey.Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.

Alemdağ'da Var Bir Yılan İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Alemdağ'da Var Bir Yılan: Sait Faik ile tanışma kitabım oldu ve ne adammışsın be! Her hikayede düşünmeden kendini alamıyorsun. Bundandır ki her hikayeye kendimce bir iki kelime karaladım. İnceleme sonuna ekleyeceğim. Bir sonraki eserlerini okurken bunu yapar mıyım bilmiyorum ama yazmadan da edemedim. 17 hikayeden oluşan bu kitabın dili ağır olmamakla birlikte sizi sarıp sarmalıyor. Konuşmaya başladam her hikaye için uzun uzun konuşurum usanmadan. İlk hikaye "Öyle Bir Hikaye" ve son hikaye "Yılan Uykusu" beni diğer 15 hikayeden daha çok etkiledi. Sait Faik Abasıyanık'ın dikkatimi çeken özelliği insanı irdelemeyi seven aynı zamanda yalnızlığı derinden yaşayan biri olmasıydı. Bunu çoğu hikayede görüyorsunuz. Yalnız adam ama sanki bunun yanısıra insanlardan da uzaklaşan biriymiş gibi geldi bana. Yani hem seviyor hem uzaklaşıyormuş gibiydi. Betimlemeleri ustaca ki bu zaten kanıtlanmış birşey değil mi? Yine de belirtmek istedim. Hikayenin incelemesini yazarın son kelimeleriyle bitirmek isterim: "Kuş onun kafasından benim kafama, benim kafamdan onun kafasına konup duruyordu. Sabaha kadar kuşun kanat seslerini, onun mışıl mışıl uykusunu duydum." *Öyle Bir Hikaye: öyle bir gün *Yalnızlığın Yarattığı İnsan: yalnızlık bunalımı *Alemdağ'da Var Bir Yılan: İstanbul karmaşasından ve baskısından kaçış *Panco'nun Rüyası: monotonluktan kurtuluş *Melâhat Heykeli: yüzüstü bırakılış *Yani Usta: çocukluğa özlem ve yalnızlık *İki Kişiye Bir Hikaye: deniz insanı farklı *Rıza Milyon-er: paranın değeri? *Sarmaşıklı Ev: gerçekten de kimin evi? *Eftalikus'un Kahvesi: Sait Faik'in öykü yazması *Hişt, Hişt: yalnızlık ve ondan çıkmak isteyiş mi? *Dülger Balığının Ölümü: bir balık ve ardından insanı şikayet *Kafa ve Şişe: anlatıcının çevresini inceleyiş şekli *Çarşıya İnemem: çarşıya inemez :) *Dolapdere: bir semt gezintisi *Bir Hastalık: düşündürtücü *Yılan Uykusu: her cümle derin anlam (Abdulsamet Koç)

Sait Faik'in bu hikayeleri bana alışılmışın çok dışında geldi. O sımsıcak umut dolu insan dolu sevgi dolu hikayelerle karşılacağımı düşünürken ters köşe oldum. Fikret Ürgüp bu son hikayeleri okumanın zorluğundan bahsederken şiir okumak gibi diyor. Sürrealist bakış açısıyla Sait Faik okumak bana hiç adil gelmiyor. Kendi realitesindense eski hikayelerini yeğlerim. (Holden Caulfield)

SAİT FAİK: YAZMASA DELİ OLACAK bir LÜZUMLU ADAM: 'Çöpsüz Üzüm' lakaplı, hikayenin ayrı bir tür olarak gelişimini sağlayanlarından, en değerli hemşehrim Sait Faik'in son eserini sayfamda yorumlamak onur verici doğrusu... Her şeyden önce; durum kurguları mükemmel oturmuş "Ustalık eseri" diyebileceğimiz bu son hikayeleri, kitabın sonunda Fikret Ürgüp'ün de belirttiği gibi, onu anlayabilmek adına bir mihenk taşı. Yazları #burgazada kışları #beyoğlu 'nda dolaşıp duruyor. Hikayesinde söylediği üzere, sürekli detay gözlem yaparken başkalarının bakmadığı şeylere odaklanıyor ve bu yüzden 'Beni bir şahitliğe çağırsalar hapı yuttuğumun resmidir. Şahitlikte pek zararlı bir adam olurdum ama şu hikayecilik işinde zararı bana dokunuyor' diyor. Gelelim kitabın ilk 4 ve son hikayelerinde yazarın anlattığı genç, çoğunlukla kara gözlü ve pek sevdiği erkek tiplemelerine ki; onların yanında durmaktan hoşlanıyor ve övüyor. Kimilerine göre; önceki eserlerinde sezilen ama gizlenen bu durum burada apaçık ortaya çıkıyor: Yani eşcinsel yada biseksüel olduğu varsayımı. Bireyselciliğin öncüsü, bir çok hikaye ve sevgili mektuplarında aşktan, kadından bahseden ve Mina Urgan'ın anılarında Eleni aşkıyla yanıp tutuşan Sait Faik için söylüyorlar (Fethi Naci...) bunu. Kaldı ki; bu büyük yazarın cinsel tercihleri bir yana (En sevilen sanatçıların eşcinsel olduğu bu eril ülkede!) edebiyatımıza kattıkları düşünülmez belki ( doğduğu şehrimde basit bir anma yapılır fakat alakasız yazarların isimleri kütüphanelere verilir!) ama Atatürk'ten sonra Mark Twain ödülünü alan ikinci kişi olduğu ve 147 hikaye, 2 roman, mektup, çeviri ve şiirleriyle bir köşe tuttuğu hiç bilinmez. İtalyan edebiyatının ünlü hikayecisi #luigipirandello 'İtalyanların Sait Faik'i' olarak anılır. Kitaptan; tarlasını büyük paraya satınca daha zengin olma hayalleri kuran Rıza milyon-er'i, edebiyatımızın en iyilerinden Hişt'i ve günümüzde dahi bol ders çıkarılabilecek milletvekili olma hastalığını anlatan Bir Hastalık'ı ÇOK beğendim. SAİT FAİK: YAZMASA DELİ OLACAK bir LÜZUMLU ADAM (Hayat Bu)

Kitabın Yazarı Sait Faik Abasıyanık Kimdir?

Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım, 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 -11 Mayıs 1954), Türk öykü, roman ve şiir yazarıdır. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.

Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmamış, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmemiş ve belli bir tarzın takipçisi olmamıştır. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalışır. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlatır. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer alır.

1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermektedir. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırmıştır. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir. Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etmiştir. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.

Sait Faik Abasıyanık Kitapları - Eserleri

  • Mahalle Kahvesi
  • Semaver
  • Şahmerdan
  • Havuz Başı
  • Lüzumsuz Adam
  • Seçme Hikayeler

  • Havada Bulut
  • Sarnıç
  • Kayıp Aranıyor
  • Alemdağ'da Var Bir Yılan
  • Son Kuşlar
  • Büyüyen Eller
  • Hikâyecinin Kaderi

  • Mahkeme Kapısı
  • Karganı Bağışla
  • Şimdi Sevişme Vakti
  • Kumpanya
  • Sevgiliye Mektup
  • Medarı Maişet Motoru
  • Bir Sonbahar Akşamı

  • Semaver Sarnıç
  • Yaşamak Hırsı
  • Balıkçının Ölümü / Yaşasın Edebiyat
  • İstanbul Öyküleri Antolojisi
  • Tüneldeki Çocuk
  • Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler
  • Havuz Başı - Son Kuşlar

  • Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli
  • Az Şekerli
  • Açık Hava Oteli
  • Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası
  • Tüneldeki Çocuk - Mahkeme Kapısı
  • Müthiş Bir Tren
  • Mahalle Kahvesi - Havada Bulut

  • Kumpanya - Kayıp Aranıyor
  • Bütün Eserleri
  • Toplu Öyküler 1
  • Öyle Bir Hikâye
  • Stelyanos Hrisopulos Gemisi

Sait Faik Abasıyanık Alıntıları - Sözleri

  • Gelmeyeceğini çok iyi biliyorum. Onu beklemek , bilhassa güzel… (Az Şekerli)
  • “Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi: — Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.” Alıntı: Sait Faik Abasıyanık. “Alemdağ'da Var Bir Yılan”. Apple Books. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
  • Dünyada her şeyle alay edilir , şaka yapılır ama şiirle asla ! (Az Şekerli)
  • Sevgilim sen, sen de mi şu havayı kokluyorsun? (Mahalle Kahvesi - Havada Bulut)
  • Gülmek, dünyanın en güzel şeyidir. (Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası)
  • Zaten dünya kan ağlıyor, birde biz ağlatmayalım. (Kumpanya)

  • Atatürk'ü Niçin Severiz? Atatürk'ü, 'niçin severiz' diye düşünmeden sevmeliyiz... (Açık Hava Oteli)
  • Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum... (Lüzumsuz Adam)
  • O sevilmek için yaratılmışların en mükemmeliydi. (Kumpanya)
  • Yalnızlık dünyayı doldurmuş.Sevmek,bir insanı sevmekle başlar her şey.Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
  • Keyfim kaçmış, üzgün, ağlamaklı gibiydim. Canım bir taraftan acı bir türkü söylemek çekiyordu. (Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler)
  • ' Mühim ' diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. (Medarı Maişet Motoru)
  • "Bırakın beni ey hakikatler! Yürümek istiyorum." Cennetlerin olduğu yere doğru." (Bütün Eserleri)

  • "Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin..." (Bir Sonbahar Akşamı)
  • "İnsanın içinden bir başka insanın kalkıp yürüdüğü görülür." (Mahalle Kahvesi)
  • Aklıma sanki bir yerde bir şey unutmuşum, birisine bir söz vermişim, hani bir ismi unuturuz da ararız bulmadan rahat edemeyiz. Öyle bir hal oldum. Evet bu unutulmuş bir isim değildi, ama bunun ne olduğu hakkında da kafamda hiçbir fikir yoktu. (Müthiş Bir Tren)
  • Anası: -Ali be, günah be yavrum, dedi. Günah yavrucuğum, yapma! Ali: -Allah affeder ana, dedi. Sonra saf, masum sordu: -Allah hiç gülmez mi? (Öyle Bir Hikâye)
  • Kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. (Kayıp Aranıyor)
  • - Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz? - Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanlarının hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya... Kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya... İçinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye salahiyetle kıvranan bir adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya... (Havada Bulut)
  • Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. (Kayıp Aranıyor)