Amerika - Franz Kafka Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Amerika kimin eseri? Amerika kitabının yazarı kimdir? Amerika konusu ve anafikri nedir? Amerika kitabı ne anlatıyor? Amerika kitabının yazarı Franz Kafka kimdir? İşte Amerika kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Franz Kafka

Çevirmen: Regaip Minareci

Orijinal Adı: America

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786053328230

Sayfa Sayısı: 292

Amerika Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kafka’nın arkadaşı Max Brod tarafından yayıma hazırlanan ve ölümünden üç yıl sonra, 1927’de yayımlanan ilk romanı Amerika, sonraki yapıtlarına nazaran daha akıcı anlatısıyla, daha fazla umut ve mizahi unsur barındırmasıyla dikkat çeker. Yeniyetme bir göçmenin, henüz on altı yaşındaki Karl Rossmann’ın şaşkın bakışından yansıyan Amerika, rastlantıların da önemli rol oynadığı ultramodern bir medeniyet olarak dehşetengiz bir büyülenmeyle gözlerimizin önüne serilir. Gökdelenleriyle, makineleriyle, büyük servet ve aşırı yoksulluk arasındaki tezatla, dev binaların karşısında cüceleşen insanın ister istemez müthiş bir verimlilik talebine maruz kaldığı bir Amerika’dır bu aynı zamanda.

Yazarın hayatı boyunca hiç gitmediği, bütünüyle hayal ürünü olan bu Amerika, kültürel mitlerle tanımlanan bir düş ülkesidir. New York limanına girerken Karl’ı karşılayan Özgürlük Heykeli’nin elinde meşale yerine kılıç tutması, bu ülkede disiplin ve şiddetin hüküm sürdüğüne dair bir uyarıdır. Karl’ın zamanında beş parasız bu ülkeye göç eden, ancak milyoner bir senatör olarak karşısına çıkan dayısı da, sıfırdan başlayıp servete kavuşma mitinin cisimleşmiş halidir adeta.

Amerika Alıntıları - Sözleri

  • Aldığı bütün eğitim ne işe yaramıştı ki! Her şeyi unutmuştu zaten.
  • Öğrenim hayatımı tamamladıktan sonra uyuyacağım. Şimdilik sadece kahve içiyorum.
  • "Ne var ki insan her şeye hemen alışamıyor."
  • "Evet, dünyada hâlâ sadakat diye bir şey var."
  • "Bazen hiçbir şey bilmediğim duygusuna kapılıyorum, ayrıca ne bilirsem bileyim hâlâ yetersiz olacaktır."
  • "... ama her şey insanın arzuladığı gibi olmuyor, bunun pek mümkün olamayacağını size söylemiştim zaten."
  • "İyi niyet yoksa insanın kendini savunması olanaksız."
  • "Yani koşullar işte, insanın hoşuna gidip gitmemesine göre karar verilemiyor her zaman."
  • "İnanmak mutlu eder."
  • "İnsan sürekli köpek muamelesi görürse, sonunda gerçekten öyle olduğunu düşünüyor."
  • Ah şu sözlerin bari bir yararı dokunsaydı!
  • İnsanı yaşadıklarından çok düşündükleri çıldırtırmış.
  • "İyi niyet yoksa insanın kendini savunması olanaksız."
  • Ne var ki insan her şeye hemen alışamıyor.
  • Hiç kimse gülmüyordu.

Amerika İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kapitalizm ve Birey Üzerinde Etkileri: Öncelikle kitapta Kafka üslubu değil Amerikan üslubu var * bunun kitabın isminin Amerika olması ile hiçbir alakası yok. *,fazla yavan.Wattpad romanlarında bunu görürürüz,yazar üslubunu geliştirmek için bir eğitim almamıştır ve çoğunlukla bu beceriksizliğinden dolayı kahramanın bakış açısından olayları anlatır,bunu tercih etmezse daha fena batırır. Kitabı genel olarak beğenmedim ve kitabın gerçekten bir anlamı olduğunu da düşünmüyorum,Kafka'nın öylesine yazdığı bir eser bence * diğer tüm eserleri gibi,ancak diğerlerine kıyasla çok daha öylesine. *,yazılan şeyin yayınlanacağının bilincinde olmak insanın elbisesinin önünü iliklemesine,üstünü başını düzeltmesine neden oluyor.Yaşadıkları dönemde,kendileri yazılarını yayınlamayan yazarlarda bu daha çok görülür tahminimce. Kitaba gelirsek; Karakterimizin ismi Karl Rossmann ve 16 yaşında kendisi * Buradaki önemli nokta yaşı,Kafka'nın bütün kitaplarında sistemin altında ezilme konsepti vardır,zaten adamın olayı bu resmen,ezilmişliğiyle yüceliyor.Karakterin 16 yaşında olması,onun koskoca bir gelecek karşısında bulunmasına neden oluyor,geldiği yer Amerika-geldiği yerin Amerika olması ekstra bir sorun zaten,çünkü fırsatlar ülkesi demek,özgürlükler ülkesi demek ve özgürlük demek risk demek,sorumluluk demek ve genç yaşta aşırı özgürlük,çok fazla çalışma,çok fazla korku ve çok fazla yorgunluk demek,aynı zamanda çoğunlukla da hüsran.-,yeni bir yere adım attığınız zaman zaten içinizde aşırı bir heyecan hissedersiniz çünkü her şey yabancıdır,yabancı olan her şey de korku vericidir,hele ki bu kadar genç bir insan için.* ve Amerika'ya adım atması ile hem olumlu hem olumsuz anlamda onu ''farklı bir hayat'' bekliyor,ancak sorun şu ki kendisi bu tuğlaların en altında yer alıyor. Hiyerarşinin yer aldığı her yerde kayırma vardır,burada kayırma aktivatör etkisi gösterir,gerçekten de yükselmek için fırsat vardır Amerika'da ama bu ''Pay To Win'' sistemiyle çalışan bir ''Mmo''dur * Bunların ne olduğunu açıklamayacağım,bildiğinizi varsayıyorum. * . Bir sürü oyuncu vardır ve bu oyuncular arasında sizinle aynı yetenek seviyesinde yüzlerce insan vardır çok yetenekli iseniz bile,ki muhtemelen çok yetenekli de değilsinizdir,insanların çoğu yetenekli olmadığı ve yetenek üzerinden hiyerarşinin oluşması çoğunluğun işine gelmeyeceği için sistem torpil ve çevre ile çalışır,birazcık da şans * şans burada çevreye sahip olmadan torpil elde edebilmektedir. * . Karl Amerika'da dayısı ile karşılaşır ve ondan torpil bekler * kitabı gene istediğim yöne çekiyorum. * ancak umduğunu bulamaz ve bu andan sonra her şey şansa ya da felaket zaman harcamaya bağlı hale gelir.İki arkadaş ile tanışır ve onların kendisini kazıklamamasını umar * Akrabalar ve tanışıklıklar kazıklanma riskini azalttığı için kapitalist bir sistem içerisinde en çok ihtiyaç duyacağınız şeylerden biridir . *,ancak elbette daha sonra kazıklanır,herkes herkesi kazıklar kapitalizmin işleyişi böyledir . Daha sonra bir yerde fiziki bir işe girer * kast ettiğim şey,her insanın yapabileceği,ayaktakımı bir iş,insanların çoğu torpile de zekaya da sahip olamazlar bu yüzden,hayatları boyunca,insanlara pizza götürür ya da bakkalda çekirdek tartar.* bu andan sonra yükseliş umudu hiçbir şekilde yoktur,fiziki işler uzun vadede size tecrübe falan kazandırmaz,tecrübe kazandırıyorsa da kazandıracağı tecrübe hayatın ne kadar iğrenç olduğu olacaktır,bütün hayatınız boyunca pizza götüreceğiniz fark edersiniz ve kendinize dair bütün umutlarınız bir anda yere serilir ve intihar bile edemeyecek kadar yorgun hissedersiniz,götürdüğünüz pizza ile benzer bir yaşam formuna dönüşürsünüz.Bir otelde *ya da benzer bir yerde* çalışıyor ve burada elde edebileceği tecrübenin tümü,asansörlerle ilgili oluyor,bu yüzden işe girdiğiniz zaman tecrübe elde edeceğinizi düşünmeyi BIRAKIN ! Bu tarz bir işte yıllar boyunca çalıştığınız vakit,yükselişiniz çanta taşımak ile,şanslıysanız da otellerle ilgili olacaktır,burada edindiğiniz şeyler başka hiçbir yerde işe yaramayacaktır ve oradaki vaktinizi bir kenara bırakıp başka bir işe girdiğiniz zaman kapitalist bakış açısından sıfırdan başlayacaksınızdır. Yıllar boyunca Burger King'de çalışır ve belki müdürlüğe yükselirsiniz,müdürlüğü bırakmak gibi bir çılgınlık yapacağınız zaman müdürlüğü geri alamayacağınızı bilmelisinizdir,eğer bu riski aldıktan sonra bir şeyler elde edemezseniz,en alta düşer ve sıfırdan başlarsınız. Kitabın ilerleyen bölümlerinde Karl'ın kitabın başındaki gibi,sonunda da hala her soruna karşı yalnız başına olduğunu görüyoruz ve belki buradan da çıkartılabilecek sorun,hayatınızın sorumluluğunuzu kendinizin alması gerektiği ve kimsenin sizin yardımınıza gelmeyeceği olabilir. Kitabın sonu muğlak bitiyor,daha doğrusu kitap bitirilmemiş Kafka tarafından zaten. Kitaptaki dikkat çekici kısımları inceledim,pek değerli bir kitap değil,okumasanız da olur diyebilirim gönül rahatlığıyla. (Polycephaly)

Özel sektörde, genç yaşlarda çoğu kişi çalışıp Kapitalizmin en alt basamaklarında ve Kapitalist düzende kendine ufak unvanlar edinmiş-bunlar da köledir ama unvanlı kölelerdir- insanların boyunduruğuna ve zorbalığına maruz kalmıştır. Kafka genelde işe yaramaz ve görevini yerine getirmez devlet kurumlarına ve bürokrasiye saldırır. Ama bu sefer tam tersi, derdi özel sektör yani Kapitalizmle. Bunun için kendine 16 yaşında anne-babadan ayrılmış, kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalan bir kahraman ve Sözde özgürlük ülkesi ve sözde demokratik Amerika'yı mekan olarak seçiyor. Amerika miti devasa bir Kapitalist şirket gibi görülebilir burada. Ayrıca Kafka'nın bu büyük sorunlara karşı karamsarlığına, umutsuzluğuna bayılıyorum. Müthişsin Kafka müthiş. (mdaskiran)

"Dönüşüm" ve "Şato" isimli eserlerinden uzun bir süre sonra okuduğum üçüncü Kafka kitabı oldu AMERIKA. Kafka, bu eseriyle insani zaaflara, insani davranışlara, insanın uygarlaşmamış yanlarına, içgüdüsel denebilecek davranışlarına dikkat çekiyor diye düşündüm. Romanın kahramanı Karl Rossmann'da da peygamber sabrı varmış. Hani film izlerken, geciken itiraflar, anında yapılamayan müdahaleler için yerimizde hop oturup hop kalkarız, haksızlığı tahammül edemeyiz, başroldekinin başına gelenlere hayıflanır dururuz ya işte öyle okudum uzunca bir bölümünü eserin. Karl tam haksızlığa uğradığı anda, kitabın başında onu kaderiyle başbaşa bırakan dayısı satırlar arasından fırlayıp "-durun o benim yeğenim" diye haykırarak çıkacak sandım hep Keşke yarım kalmasaydı bu roman,keşke "Oklahoma Doğa Tiyatrosu" kısmını tamamlayıp final yapabilseydi. Yeni yılda da Kafka okumaya devam... #kafka #amerika #ithakiyayınları #çeviri #şükrüçorlu (Seda Ediz)

Kitabın Yazarı Franz Kafka Kimdir?

Yahudi bir tüccar aileden gelen, Almancaya da hâkim olan bir yazardı. Kafka'nın en önemli eserlerini, üç romanının (Dava, Şato ve Kayıp) yanı sıra; ortaya koyduğu birçok hikâyeleri oluşturuyor.

Kafka'nın eserlerinin büyük bölümü ancak Kafka'nın ölümünden sonra meslektaşı ve yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayımlandı ve bu eserler 20. yüzyılda dünya edebiyatında kalıcı bir etki bıraktı.

1883 yılında Prag'da doğdu. Taşralı Çek proletaryasından gelip zengin bir tüccar konumuna yükselmiş bir baba ile zengin ve aydın bir Alman Yahudi'si annenin çocuğu olan Franz Kafka'nın, içedönük ve huzursuz kişiliğini büyük ölçüde annesine borçlu olduğu söylenir. Ailenin en büyük çocuğu olan Kafka'nın iki erkek kardeşi küçük yaşta hayatlarını kaybettiler. Kız kardeşleri Elli, Valli ve Ottla ise Nazi Almanyası'nın organize ettiği Yahudi katliamı Holocaust'da hayatlarını kaybettiler. Kafka, çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevresine yabancılaşarak büyüdü. Ailesinin Prag'daki Alman toplumuyla kaynaşma çabaları sonucunda Alman okullarında okudu.

1893 yılında öğrenim görmeye başladığı Avusturya Lisesi, yalnızlığını ve kendi içine kapanmasında büyük etken oldu. Çek kökenli bir aileden geldiği halde Almancayı anadili olarak kullandığı için tam bir Çek sayılmayan Kafka'yı, Almanlar da tam anlamıyla kendilerinden görmediler. Ufak yaşlarda da Çekçe konuşan Kafka gittiği Alman okullarının da etkisiyle Almancada ustalaştı.

1901 yılında Altstädter Gymnasium lisesini bitirdikten sonra Prag'daki Karl Ferdinand Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesi'ne girdi. Buradaki eğitimi sırasında Alman edebiyatı derslerini takip etmeye başladı. Öğrenciliği sırasında Yiddiş tiyatro çalışmalarında yer aldı ve bu çalışmalara destek verdi. Kafka ilk eseri olan 'Bir Savaşın Tasviri' adlı öyküsünü bu dönemde yazdı.

1902 yılında Max Brod'la tanıştı. Max Brod, Kafka'nın yaşamında önemli rol oynayan isimlerden biri olacaktı.

1906 yılında hukuk öğrenimini doktora ile tamamladı ve bir yıl süren avukatlık stajını yaptı.

1907'de Sigorta Şirketi'nde memur olarak çalışmaya başladı. Gündüzleri sigorta şirketinde sürdürdüğü çalışma hayatının yanı sıra geceleri ölümden bile daha derin bir uykuya benzettiği yazma işine yoğunlaşıyordu. Aynı yıl 'Taşrada Düğün Hazırlıkları' adlı öyküsünü kaleme aldı.

1912 yılında nişanlısı Felice Bauer'le tanıştı. Onunla ilişkisini, üç kez ayrılıp yeniden nişanlanarak,

1919'a kadar sürdürdü. Evlenmemesine neden olarak hastalığını gösteriyordu. Oysa güncesinde evliliği bir burjuva bağı olanak nitelendirmiş ve edebiyat hayatını sürdürebilmesi için yalnızlığa ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Nişanlısıyla bu ilişkisinden geriye beş yüzün üzerinde mektup kalmıştır. Bunlar, Kafka'nın ölümünden çok sonra 1967'de 'Felice'ye Mektuplar' adıyla yayınlandı.

1917'de Kafka, verem olduğunu öğrendi.

1919 yılında geçirdiği ağır gripten dolayı hastaneye kaldırıldı.

1920 yılında Milena Jesenska ile tanıştı. Mektuplaştığı dört kadın arasında en ciddi ve önemli olan Milena Jesenska'ydi. Milena'yla mektuplaşmaları önce bir arkadaşlık gibi başladı, daha sonra tutkulu bir aşka dönüştü. Fakat Milena evli olduğundan bu mutsuz ve imkânsız ask Kafka'yı derin acılara sürükledi. Mektuplaştıkları üç yıl boyunca sadece iki üç kez görüşebildiler ve bu görüşmeler Kafka'yı üzmekten başka bir işe yaramadı, yine de onun yaratıcılığını olumlu yönde etkilediği rahatlıkla söylenebilir. Daha sonraları edebiyat tarihinin güzide eserlerinden biri sayılacak olan "Milena'ya Mektupları”nda Kafka şöyle dile getirir durumunu;

"En çok seni seviyorum diyorum ama gerçek sevgi bu değil sanırım, sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki..."

Milena bu mektupları 1939 yılında yayınlaması için yakın arkadaşı Willy Haas'a verdi ve kendisi 17 Mayıs 1944'te Almanya'da toplama kampında öldü.

1922'de emekli oldu, maddi durumu kötüydü ve sağlığı gittikçe bozuluyordu.

1923`de ailesinin etkisinden kaçmak ve yazmaya yoğunlaşmak için Berlin'e taşındı, orada da Dora Dymant adında bir sevgilisi oldu. Dora, Milena`dan daha şanslıydı Nazi Almanya'sına direndi ve 1952`de Londra'da öldü.

1924 yılı 3 Haziran gecesi, 1917 senesinde kaldırıldığı Viyana yakınlarındaki Keirling sanatoryumunda hayata gözlerini yumdu.

Kafka'nın eserlerinin hepsinde görülen yabancılaşma olgusu, onun kendi yaşamında da belirgin bir biçimde izlenir. Ona göre ne kadar küçük ve basit bir yaşamı olursa o kadar mutlu ve sorunsuz olacaktır. Nazilerin Çekoslovakya'yı işgali sırasında Kafka ile ilgili birçok belge yok edildi. 20 yıl süren dostluklarının sonunda Kafka bütün yazdıklarını ölümünden sonra yakması için Max Brod'a vermişti. Yazdıklarının gereğinden fazla kişisel ve değersiz olduğunu düşünüyordu. Tabii Max onunla ayni fikirde değildi ve Kafka'nın ölümünden sonra, karışık halde bulunan binlerce sayfa metni toplayıp düzenleyerek yayınladı.

Yaşamının ve yapıtlarının ortak yani, Camus'nün dediği gibi, "Her şeyi göstermek ve hiçbir şeyi teyit etmemektir".

Çünkü yaşamayı bir savaş, ama önceden yitirilmiş bir savaş olarak görür. Çünkü bir insan olarak yaşamak ve doğru yolda ilerlemek hemen hemen olanaksızdır.

Franz Kafka Kitapları - Eserleri

  • Dava
  • Şato
  • Dönüşüm
  • Milena'ya Mektuplar
  • Babaya Mektup
  • Mavi Oktav Defterleri

  • Ceza Sömürgesi
  • Açlık Sanatçısı
  • Aforizmalar
  • Çin Seddi'nin İnşası
  • Amerika
  • Akbaba
  • Bir Savaşın Tasviri

  • Bütün Öyküler
  • Günlükler
  • Hayvan Öyküleri
  • Kovalı Süvari
  • Ottla’ya ve Aileye Mektuplar
  • Özdeyişler
  • Bir Köy Hekimi

  • Dava (Çizgi Roman)
  • Felice'ye Mektuplar
  • Yeni Bulunmuş Mektuplar
  • Bir Köpeğin Araştırmaları
  • Bir Kardeş Cinayeti
  • Küçük Bir Kadın
  • Öyküler

  • Kafka Öyküler 1
  • Kafka Öyküler 2
  • Ofis Yazıları
  • Üç Uzun Hikaye
  • Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu
  • Hayata Yön Veren Sözler
  • Ceza Sömürgesi (Çizgi Roman)

  • Mutsuzluk
  • Kafka
  • Yakılmamış Öyküler
  • Seçme Eserleri
  • Taşrada Düğün Hazırlıkları
  • Günlük'ten Seçmeler
  • Dönüşüm

  • Anlatılar
  • Köy Öğretmeni - Ateşçi
  • Seçme Yazılar
  • Kanun Önünde
  • The Sons
  • Ateşçi
  • İn

  • Grete Bloch'a Mektuplar
  • Dönüşüm ve Diğer Hikayeler
  • Dönüşüm (The Metamorphosis)
  • Bir Dostluk
  • Kafka'nın Kedisi
  • Contemplation
  • Günlükler 2

  • Gammaz Yürek - Dönüşüm (2 Kitap Birden)
  • Yargı
  • Vəsiyyət
  • Blumfeld: Geçkin Bir Bekar
  • Kafkadan Rilkeyə qədər 12 Hekayə
  • İmparatordan Bir Haber
  • On Bir Oğul

  • Kararlar
  • Milena'ya Mektuplar, Cilt 2
  • Erzählungen
  • Dönüşüm
  • The Metamorphosis

Franz Kafka Alıntıları - Sözleri

  • Hiç eksiğim yok. Kendime muhtacım yalnızca. (Hayata Yön Veren Sözler)
  • "Evet, dünyada hâlâ sadakat diye bir şey var." (Amerika)
  • Değer vaktinde bilinmeli. (Dönüşüm (The Metamorphosis))
  • "İyi kitap en iyi arkadaştır." (Taşrada Düğün Hazırlıkları)
  • Oysa biliyorum, uyuyamayacağım. Sana yazmaktan vazgeçtiğim için uyuyamayacağım. (Milena'ya Mektuplar)
  • "Yargılama adaletsizlik kokuyordu, infaz da insanlık dışıydı." (Ceza Sömürgesi)

  • hiç senin dengin değildim; (Babaya Mektup)
  • Adalet rahat olmalı, yoksa terazi sallanır ve adil bir hüküm verilemez. (Dava)
  • Keşke varlığımı unutsaydı.. (Açlık Sanatçısı)
  • Gittiğim her yerde benden önce bir şairin orada bulunduğunu görüyorum. (Hayata Yön Veren Sözler)
  • Kanepeye yatsın, ona kimse dokunmasın, yaşam boyu tavana bakıp dursun, daha ne ister? (Bir Köy Hekimi)
  • "Hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri. Şeytan görsün hepsinin yüzünü!” (Dönüşüm)
  • Bizde in­sanlar şimdiki zamanı yok etmeye bu kadar ha­zırdır işte. (Akbaba)

  • Pek çok şeyin bambaşka olmasını isterdim. (Kafka)
  • Evlilik korkusunun bazen, kişinin kendi ebeveynine karşı işlediği günahlarının acısını ileride kendi çocuklarının ondan çıkaracağı yolunda duyduğu endişeden kaynaklandığına dair bir görüş vardır. (Babaya Mektup)
  • Dünyanın fakir insanlardan beklediği her şeyi yerine getiriyordu. (Dönüşüm ve Diğer Hikayeler)
  • Bırakın, boş sokaklar mutsuz kılacaktır onları, biliyorum. (Anlatılar)
  • "Ah" dedi fare, "Dünya daralıyor günden güne. Başlangıçta o kadar genişti ki, korkuyordum, koştukça koşuyor ve nihayet uzakta, sağlı sollu duvarlar görünce mutlu oluyordum; ama bu uzun duvarlar o kadar hızla birbirine yaklaşıyor ki, son odaya gelmişim bile, şu köşede de koşup gireceğim tuzak duruyor." (Kararlar)
  • Sizi çok iyi tanımak benim koruma altında olmam anlamına gelmez, sadece sizi önümde numara yapma zahmetinden kurtarır. (Ateşçi)
  • Pencereyi açıp kendimi dışarıya atmak çok yararlı bir şey gibi görünürdü bana. (Felice'ye Mektuplar)