Anladım - Yılmaz Erdoğan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Anladım kimin eseri? Anladım kitabının yazarı kimdir? Anladım konusu ve anafikri nedir? Anladım kitabı ne anlatıyor? Anladım kitabının yazarı Yılmaz Erdoğan kimdir? İşte Anladım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Yılmaz Erdoğan
Yayın Evi: Sel Yayıncılık
İSBN: 9789755701206
Sayfa Sayısı: 112
Anladım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Anladım
anladım
sabahları açılır
esnaf çarşıları yeminle
"bedreddinim bir ağaca asılır"
anladım
en büyük yalan yemindir
edilir sabahları
gecesini hatırlamayan esnafların
yamalı envanterinde
tüm merasimleri gömdüm
ömrümün reklam amaçlı takvimlerine
anladım
kimse üzgün değildi
bayraklar yarıya indiğinde
bir tek el isteyen
yordam ve özür dileyen
....
(Kitabın İçinden)
Kitabınıza neden 'anladım' adını koydunuz?
Benim 'anladım.'la bütün bu anlattıklarımı, yazdıklarımı kastediyorum. Sanki bir başka dönem. Biraz daha güncelden uzaklaşan, biraz daha felsefeye yaklaşan, belki insanoğlunun ilk başta çözmeye çalıştığı sorunlara yönlendiren, bir varoluşu vesaireyi sorgulayan bir yere doğru gittiğimi düşünüyorum. 'anladım' adlı şiir de biraz bunu anlatıyor. Aynı zamanda benim şimdiki dönemimin de adı oluyor. Ama bu çözdüm anlamına gelmiyor. Yaklaştığımı düşünüyorum.
...
Kitabınızda Gürdal Tosun, Aydın Tolan ve Can Yücel'e adanmış satırlar var. Buna niye ihtiyaç duydunuz?
Çok özel insanlardı. İstemezdim yazmayı ama hayat bu işte. Az önce bahsettiğim şey hayatın belki de gerçek yanı. Bu üç insan da benim hayatımda çok özel bir yerdeydi. Bunlar düşünülmüş, 'bir şey yapmalıyım, bu benim görevim' diye düşünülmüş şeyler değildi. Mesela Gürdal'la ilgili olanı ben cenazede söyledim sonra bana böyle bir şey söylediğimi söylediler. Keza Aydın Abi de öyle. Yani dediğim gibi hayat böyle şeyler yazdırıyor. Ben çok bayılmıyorum.
...
(ntvmsnbc-Kültür Sanat Sayfası, 16.10.2000)
Anladım Alıntıları - Sözleri
- Anladım; Kimseye acı vermeden, Büyünmüyor... .... ~....
- bir şiir istersin “içinde benzetmeIer oIan” kusura bakma sevgiIim heybemde sana benzeyecek kadar güzeI bir şey yok...
- Yeri geldi diye ağlıyorum Yoksa hiç aklımda yoktu
- Anladım ki; ağaçlar, Toprağa acı verdikçe büyüyorlar. Her pazartesi and içip, Cumaları marşa basan, Camiler dolusu yemin edip, Taburlarca yalan söyleyen Bu toprakta bu ağaç; Kuruyacaktır elbet. Anladım; Kimseye acı vermeden, Büyünmüyor. Namusum ve şerefim ve Çocukluğumun üzerine beton dökerim ki; Tüfek filan değil, Çimento icat edildi de Bozuldu mertliğin mimarisi... Esrarlı bir ülkeye göçtü sabrın taş ustaları.
- dünyanın en kalabalık yalnızıyım
- Çünkü benim sessizliğimde senin de susuşun vardı.
- ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
- yeri geldi diye ağlıyorum yoksa hiç aklımda yoktu
- adını soruyorlar adını söylemiyor biraz da susmaktır diyor şiirimi okumak
- iyi yazılmış kötü okunan şiirler gibi
- sen bana ışık ver yeter bende filiz çok köklerim içimde gizlidir
- kör olmak pahasına görmektir hayat bilirim
- anladım kimseye acı vermeden büyünmüyor
- iyileşmez hiçbir yara bilirsin tortusu kalır
Anladım İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yılmaz Erdoğan sempati duyduğum bir sanatçı. Başarılı bir aktör olmasının yanı sıra çok sayıda film yazmıştır. Salt okumayı yetersiz bulup, yazmaya da teşvik eder ve öğrenciler yetiştirir. Filmlerinde bana hissettirdiği şey hep içten olma durumuydu. Onu bana yakın hissettiren şey buydu. Bu kitapta hissettiğim şey de aynı duygular oldu, içtenlik. Okuduğum diğer şairlerden en büyük farkı -doğal olarak- çok daha hakim olduğum bir dönem hakkında yazıyor oluşu. Bu da beni şiirlerinin içine kolay bir şekilde hapsediyor. Ama sadece bu değil. Sanki şiirlerinin bir tadı var, hatta bir kokusu, bir hissiyatı. Betimlemeleriyle dönemi hakkında kilit ipuçları barındırıyor. Öyle ki uzun yıllar sonra okunduğunda bile gelecek nesillerin fikir sahibi olmasına yardımcı olacak ipuçları bunlar. (Furkan YILDIZ)
35 kişilik tekstil atölyesinde boyumun makine pedalına zar zor yetiştiği zamanlardı. Hırs edip makineci olmuştum. Yaşımdan büyüklerin yaşadığı o kara sevdaları yaşarım gibisiyle büyümeye çalışırdım. Boyumdan büyük işlere çocukluğumun verdiği hırs ile başlamıştım. Büyükler Ümit besen- orhan Gencebay- Müslüm gürses… dinlerdi ve bir sigara eşlik ederdi onlara. Radyo 2000 akşama kadar efkar dağıtırdı atölyenin her köşesine. Ben elimde dikmeye çalıştığım cep astarları ile büyümenin hayallerini kurardım. En sevdiğim şarkılar çıkınca tuvalet aralarına gider sigara içerdim yaşım daha 11 di. Haberler o zamanlar sigara içmenin yaşının 14 e kadar düştüğünü anlatırdı. Gülerdim buna. ( yine çok uzatıyorum) aşık olmayı büyüklerimizin o utangaç yaklaşımlarına benzetirdik. Atölyemizden biri overlekçu kıza vurulmuştu ve ablamız hiç oralı değildi. Abimiz radyoya bir mesaj attı “ ben falan atölyeden falan makineci, atölyemizin en güzel oberlokçusu için yılmaz erdoğandan ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim şiirini istiyorum” şiir çaldı ve ben ilk defa yılmaz erdoğan ile orda tanıştım. Yıllar geçti bir kaç şiirini daha buldum. Halen ezberimde gezer o şiir. Yıllar geçti Yılmaz Erdoğanla tanıştım. Çoğu şiirlerini dinleye dinleye ezberledim. Kelimeler çocuk gibi sanki. İçimizden geçiyor. Bir çocuğun elinden tutmuşsunda geziyorsun sanki cadde ve sokaklara bakmadan tüm ülkeyi. Yılmaz abi kelimeleri gezdiriyor. Ve benim o utangaç şaşkınlığım halen Yılmaz abinin şiirleri karşısında durup durup sendeliyor. Kitabı okumadan evvel, Yılmaz erdoğan bir kaç defa dinlenmeli, ki onun okuyuş tarzında okunmalı. Yoksa hiç bir keyif alınmaz bu kitaptan. Ama onun okuyuş tarzını yakalarsanız gerçekten kitap hece hece üzerinize yapışacaktır. (Yunus yc)
Çok beğendim! En sevdiğim cümleleri iliştiriyorum unutmamak için️ *Senin maviliğinden eser yok. *Ayaküstü kalbimi kırıp gidiyorlar *Rica etsem sırtıma sürer misiniz, kaçırdığım fırsatları? *Yalnızlığım ki yirmidört saat birlikteyiz kendisiyle, bazı o bile uğramıyor. *Bir uykunun en güzel yanı Seninle uyanmaktır Senden uzak bir uykuyla Kandıramıyorum hiçbir geceyi kitap/anladim--159856 yazar/yilmaz-erdogan (Deniz)
Kitabın Yazarı Yılmaz Erdoğan Kimdir?
Kürt kökenli Türk oyuncu, yazar, şair, seslendirme sanatçısı, komedyen ve yönetmen. Sadri Alışık Ödülleri en iyi erkek oyuncu, Altın Kelebek Ödülleri en iyi komedi dizisi, AACTA en iyi yardımcı erkek oyuncu, Afife Tiyatro Ödülleri Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü sahibidir.
Erdoğan 1967 yılında Nazım Erdoğan ve Süheyla Erdoğan'ın ortanca oğlu olarak dünyaya geldi. Ayrıca Anadolu Ateşi dans topluluğunun kurucusu Mustafa Erdoğan'ın küçük kardeşi, ses sanatçısı Deniz Erdoğan'ın ağabeyidir. İlk ve ortaokulu bitirdikten sonra Ankara Aydınlıkevler Lisesine devam eden oyuncu, lise eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesini kazandı. İstanbul'un Kocamustafapaşa semtinde 3 arkadaşının bekâr evine yerleşti. Eğitim hayatını yarıda bırakarak Ferhan Şensoy'un Nöbetçi Tiyatro kadrosuna katılmıştır.
İlk kez 1988 yılında Olacak O Kadar adlı televizyon komedi programının senaryo yazar kadrosunda yer aldı. 1993 yılında kendi yazdığı ve Demet Akbağ ile başrolünü paylaştığı Bir Demet Tiyatro isimli televizyon dizisi ile geniş kitleler tarafından tanındı. Erdoğan 1993-1998 yılları arasında Sanem Oktar ile evli kalmış, 1996 yılında Berfin Erdoğan isimli bir kız evladı dünya gelmiştir. 2006-2018 yılları arasında evli bulunduğu Türk sinema ve dizi oyuncusu Belçim Erdoğan ile evli olan sanatçının bu evlilikten 2010 yılında doğan Rodin Erdoğan isimli bir erkek çocuğu vardır.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Yılmaz_Erdoğan
Yılmaz Erdoğan Kitapları - Eserleri
- Kayıp Kentin Yakışıklısı
- Hüzünbaz Sevişmeler
- Hijyenik Aşklar
- Anladım
- Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar
- Bana Bir Şeyhler Oluyor
- Sahiler Düş Düşler Sahi
- Kelebeğin Rüyası
- Bin Aşık Yılı Uzakta
- Kadınlık Bizde Kalsın
- Feriştah'ın Fentezileri
- Laz Bakkal İle Tombalak
- Tatlım Tatlım
- Kadınlık Bizde Kalsın
- Bayram Sevinci
- Bir Yağmur Olmalı Bir de Çınar
Yılmaz Erdoğan Alıntıları - Sözleri
- Bir şiir istersin "içinde benzetmeler" olan Kusura bakma sevgilim! Heybemde sana benzeyecek kadar Güzel bir şey yok... (Kayıp Kentin Yakışıklısı)
- Bu sıradan, bu sürpriz i bulunmayan, bütün günleri birbirinin aynı olan hayatın aslında hayat değil, gerçek bir hayat için kaba bir prova olduğunu düşünüyorum! (Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar)
- Sonuna geldim ki bataklık Ve anladım Bizimki sevgiye yardım Aşka yataklık Safi duman Hiç alev yok Nasıl bir yanmaksa artık… (Bin Aşık Yılı Uzakta)
- Hoş insanın eli boş olmuş bir ehemmiyeti yok, iş ki yüreği dolu olsun. (Feriştah'ın Fentezileri)
- ¶¶ Herkes gibi olana şiir yazılır mı? ¶¶ (Kelebeğin Rüyası)
- Aşk bahanesidir şiirin (Kelebeğin Rüyası)
- Şiir diye bir şey tutturmuşlar, kimseye acımıyorlar. (Hijyenik Aşklar)
- Bir ayrılık yaşadım hepinizinkine bin basar! (Hijyenik Aşklar)
- Anlatıcı: Fakat fetih işi zora saplanmış. İstanbul'un fethinde sorunlar yaşanıyor. Fatih Sultan Mehmet havlu mu atıyor ne? Allah'tan valide sultan dişli bir dişi. Her güçlü erkeğin arkasında dişli bir dişi vardır. İnanmayan tarihe baksın. Tarihte devam mecburiyeti ve seçmeli dersler vardır. Temize çekerken olayları ak sakallı tarihçiler, unutmuşlar kadınları yazmayı. Oysa her vaka-i hayriyede hayriye gibi bir kadın vardır. Anlatıcı çıkar... Sahnede bir taht vardır. Fatih bağıra çağıra girer, valide sultan da peşindedir. Fatih: Fethetmiyorum ulan fethetmiyorum. İstanbul'u artık hiç fethetmiyorum. Israr etme valide, fethetmiyorum. Valide: Aman devletli evladım, streslere gark olmayasuz. İstanbul'u fethetmeye mecbursun. Bu hususta muvaffak olamazsan koca Osmanlı'da herkes karalar bağlayacak. O kadar siyah elbiseyi nereden bulacağız. Sevgili yavrum, bizi Neslihan Yargıcı'ya mahkum etmeyiniz. Çok kazıkçı diyorlar. Fatih: Mahfoldum valide, ne gecem kaldı, ne gündüzüm. Pazar günleri bile açığım. Yirmi bir yaşındayım ben valide, millet boğazda rakı içecek diye kendimi çar çur edemem. Bu ne yaman çelişki valide. Valide : Aman padişahım. Mehmedim, ikinci Mehmedim. Kapris yapmayasuz. Siz şol İstanbul'a artist olmak için gelmediniz. Siz bu fethi eylemezseniz ikinci köprüye kimin adı verilecek. Fatih: Yok ya? Koskoca İstanbul'u şeyimizden ter atarak fethedeceğiz, ondan sonra içine edecekler. Yok öyle yağma. Valide: Nereden bilirsin evladım içine edileceğini. Fatih: Ben mallarımı tanırım valide. Aha, şuraya yazıyorum. Şu haliç var ya haliç, önce orayı maffedecekler. Biri diyecek haliç "benim gözüm gibi olacak" diğeri diyecek, "yok, asıl benim gözüm gibi olacak." göreceksin sonunda haliç, benim ... ... gözüm gibi olacak. Valide: Sükut evladım sükut. Böyle laflar yakışıyor mu size? Zinhar böyle şer beyanlarda bulunmayasuz. Fethedesiniz Konstantiniye'yi, orta çağ kapana, yeni çağ açıla. tebamız çağ atlaya. Fatih: Fethetmiyorum valide, fethetmiyorum. Valide: Tarihi değiştirmeye muktedir değiliz haşmetli evladım. İstanbul'u almak senin alnına yazılmış. Bak (Fatih'in alnından okur.) Al Mehmet al, Mehmet İstanbul'u al. Fatih: (Çok şaşırır.) Yapma ya? Öyle mi yazıyor hakkatten? Dikkatli bak valide, daktilo hatası falan olmasın. Valide: Hayır evladım. İlahi yazılarda hata olmaz inanmazsan al kendin oku. (Bir ayna tutar fatih aynadan okur.) Fatih: la temhem la, ulubnatsi temhem la. Ne demek oluyor bu valide. Valide: Evladım ayna olduğu için tersten okuyorsun. Doğrusu, "Al Mehmet al, Mehmet İstanbul'u al..." Fatih: Öyle ya... O halde alacağız Konstantiniye'yi başka yolu yok. Fakat valide, bir terslik olur da, İstanbul'u başka bir padişah alacak olursa, çok mühim bir vasiyetim olacak. Valide: Nedir evladım söyle? Fatih: Topkapı sarayı'nı Topkapı'ya kurmasınlar, sapa kalıyor. Oraya otogar yapılsın, Tatlıses Turizme yer ayrılsın. Valide: Başüstüne evladım. Vasiyetine ekleyecek başka birşey var mı? Fatih: Var valide var. Vasiyetim daha bitmedi. Derhal İstanbul'a felç halinde bir trafik eylensin, tebam yollarda fıtık olsun. Denizlerin içine edilmek suretiyle balıklar telef eylensin, balıklardan boşalan yere koyunlar konuşlansın. Boğaz sırtları arap kardeşlerimize verilsin. Rus, bulgar, romen ve bilcumle şark blokuna mensup orospular laleli'ye yerleştirilsin. Sokak ve caddeler devamlı kazılsın ve kat'a doldurulmasın. İski'nin çukuru PTT'ninkinden alçak olsun. Suların akmasına mahal verilmesin. Buna rağmen sular inatla akmaya devam ederse derhal bütün oylar Refah'a verilsin. Gecekondulara önce tapu verilsin, seçimden sonra hepsi yıkılsın. Bütün mafyalar illere göre adilce dağıtılsın. Pazar mafyası Malatyalılara, hamal mafyası Maraşlılara, arazi mafyası Çorumlulara, otopark mafyası Tokatlılara verilsin. Bütün tiyatrolar yıkılsın. Yerlerine birahaneler yapılsın. Tebam temsil seyredeceğine, devamlı bira içip, devamlı çişe gitsin. İstanbul'a tramvay yapılsın. Sonra tramvay kaldırılsın. sonra tekrar tramvay yapılsın. Sonra tramvay kaldırılıp yerine yine tramvay yapılsın. sonra tramvay yine kaldırılıp yerine bir türlü metro yapılamasın. İstanbul'un bilimum pazarcı esnafı, tedris ve terbiye edilsin. Sabahın erken saatlerinde, bilhassa tebam en derin uyukudayken "patates soğaaaaaan!" diye bağırtılsın. "patates soğaaaaan! kurabiye bunlaaaaar! patates soğaaaaan.... aygaaaaaz... " çok istiyorsan fethedeyim konstantiniye'yi valide ama olacağı bu haldir. Ben mallarımı tanırım... (Kadınlık Bizde Kalsın)
- Yeri geldi diye ağlıyorum Yoksa hiç aklımda yoktu (Anladım)
- Kimi cüret etsem sevmeye Kendime küçük geldim Zayıf kaldım he murathan esir düştüm Sefil oldum (Sahiler Düş Düşler Sahi)
- Her akşam yeniden bestelenen hayat Her gün iştahla aranan mutluluk Kovalanan aş-k... (Bin Aşık Yılı Uzakta)
- Belki sen ve belki ben... Belki yıllar sonra... Tuhaf şey... (Hüzünbaz Sevişmeler)
- Bir şiir istersin "içinde benzetmeler" olan Kusura bakma sevgilim! Heybemde sana benzeyecek kadar Güzel bir şey yok... (Kayıp Kentin Yakışıklısı)
- ... Hakiki yaralar şiirle onarılmaz. ... (Bin Aşık Yılı Uzakta)
- Senin sevdiğin senin tarafından sevilmeyi sevmiyor ki... Senin sevdiğin, senin sevdiğinden daha az seviyorsa seni, sen de sevme gitsin o zaman seni sevmeyeni. (Feriştah'ın Fentezileri)
- Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama Yeme ihtimalini sevdim. İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman özlemeye başladım herkesi... Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, Adam gibi hasretleri özlemeye başladım Sonra.. Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı... Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı... (Kayıp Kentin Yakışıklısı)
- Numan'la kavga ettik, ayrılma arifesindeyiz. Burada arife kelimesini bilhassa kullanıyorum. Çünkü Numan'dan ayrıldıktan sonra benim için bayram başlayacak. (Feriştah'ın Fentezileri)
- kör olmak pahasına görmektir hayat bilirim (Anladım)
- ... ADEM: Haklısın, saçmaladım... Ama ne olursa olsun, tanrı önce beni yarattı! HAVVA: Aslında düşünüyorum da, öyle olması normal. ADEM : Neden? HAVVA: Sanat şaheserleri yaratılmadan önce, müsveddeleri yapılır da ondan... Neyse, bırakalım bunları da, eşit iki insan olup bir sürü kardeş, bir sürü kardeşlik üretelim! Ne dersin? ... (Kadınlık Bizde Kalsın)