Apaçık Yüreğim - Charles Baudelaire Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Apaçık Yüreğim kimin eseri? Apaçık Yüreğim kitabının yazarı kimdir? Apaçık Yüreğim konusu ve anafikri nedir? Apaçık Yüreğim kitabı ne anlatıyor? Apaçık Yüreğim kitabının yazarı Charles Baudelaire kimdir? İşte Apaçık Yüreğim kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Charles Baudelaire
Çevirmen: Sait Maden
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053323587
Sayfa Sayısı: 196
Apaçık Yüreğim Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Baudelaire Avrupa şiirinin en büyük devrimcisi. Başyapıtı Kötülük çiçekleri'yse Fransız şiirinin nerdeyse kutsal kitabı. 20. Yüzyıl estetiğini yönlendiren en önemli kaynaklardan biri. Victor Hugo'nun öngörüsüyle "yeni bir ürperiş yaratan" başyapıt. İşte bu başyapıtın oluşumundaki gizleri ve yaratıcısının benzersiz kişiliğini kavramak için gereken eşsiz bir belge Apaçık yüreğim.
Apaçık yüreğim, Baudelaire'in, son yıllarına doğru ayrıntılı olarak yazıya dökmek amacıyla tuttuğu irili ufaklı notlardan oluşuyor: birtakım özgün düşüncelerin, konuların, gözlemlerin, yargıların ilk belirlenimleri, saptanmaları...
Bu notlarda Baudelaire, çağının bütün sanatsal ve töresel değerleriyle, hınç alırcasına, acımasız bir hesaplaşmaya girişmiş; çürük olan, eskimiş olan her şeyin üzerine -kişi, kurum ya da düşünce-büyük bir gözpekliğiyle parmak basıyor.
Apaçık Yüreğim Alıntıları - Sözleri
- Ne önemi var çok acı çekmenin, eğer çok seviyorsanız.
- Gerçek kahraman tek başına eğlenir.
- Nasıl uyarmalı insanları, ulusları? En akıllıların kulağına mı fısıldasak?
- Aşkın en kötü yanı, ortak gerektiren bir suç olması.
- İnsan insanı öylesine sever ki, kentten kaçtığında aradığı yine kalabalıktır, kırda kenti yeniden yaratmak ister.
- Aşıkların en güzelini öpmeye geldim; "Senin kucağında yeniden ölmeye geldim!"
- Ölüm düşüncesi ben de hep yaşam düşüncesiyle birlikte oldu. Yaşamdan acıyla tat aldım.
- Bu dünyada her şey suç saçar: gazete, duvarlar ve insanın yüzü.
- Küçükken içimde karşıt iki duygu vardı: yaşamdan iğrenme ve yaşama duygusu.
- Bu pis dünya da yolunu yitirmiş, kalabalıklarca itilip kakılmış, yorgun bir adamım ben...
- Nedir aşk? İnsanın kendinden çıkma gereksinimi.
- Komünist olmayanlara uyarı: Her şey ortaktır; Tanrı bile.
- İnsanın kendisi için büyük bir insan ve ermiş olması, işte en önemli şey.
- Kimsenin duyarlılığını küçümsemeyin. İnsanın duyarlılığı onun dehasıdır.
- Mutluluğa doğru ne zaman yelken açacağız?
Apaçık Yüreğim İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Baudelaire‘in kadına bakışını incelemekte kullandığım bu eserin, ne kadar doğru bir tercih olduğunu göstermek amacıyla Baudelaire’in bu esere verdiği önem ve yüklediği görevlere kısaca bakmamız gerekecek. Baudelaire, ilk defa annesine yazdığı bir mektupta andığı bu eserini, Julien Lemer’e yazdığı mektupta “her şeyden söz açan dehşetli bir yapıt” olarak tanımlar. Annesine yazdığı mektuplardan birinde Jaan-Jacques Rousseau’nun İtiraflar adlı eserini geride bırakacağından bahsederken, bir başka mektupta ise “intihar”ı ertelemesinde etkili olan iki nedendir biri olarak gördüğünü söyler. Bu eserin yazılıyor olması ve yayımlama istediği intiharı dahi erteleyecek bir önemdedir. Oysa intihar; onun içinde bulunduğu parasızlık, yalnızlık, kötü ruh hali gibi sıkıntılı birçok şeyden kurtaracak bir kapıdır. Ama bu eseri, Apaçık Yüreğim, ona engel olur. Baudelaire’in annesine yazdığı başka bir mektuba baktığımızda, bu kitabın “bir hınç kitabı” olduğunu görüyoruz. Bir öfke boşaltması. Her şeyden alacağı intikam. Sadece bu yanıyla baktığımızda bir kadın düşmanlığı görülebilir. Çünkü birey düşmanından intikam alır. Hıncını alacağı kişileri saymak yerine almayacağı kişilerden bahseder Baudelaire: annesi ve üvey babası. Buna, başka bir sayfada dua ettikleri kişilere eklediği, küçükken ona bakan dadısı Mariette’iyi de ekler. Yaşamında pek yer almayan Kadınları ve Kızları’nın bu kitabı kırmayacağını düşünür. Kötülük Çiçekleri adlı eserin ikinci baskısı için yazılan önsözden alıntı yaparak anlatmaya çalışır: Onlar hayatında pek olmamışlardır. Geriye kalan birçok şeyden hıncını alır eserde! Yine de biz sadece kadına yönelik bakışını inceleyeceğiz. Baudelaire’in kadına bakışını iyi anlamak için ilk başta erkeğin tanımına bakmamız lazım; çünkü kadın erkeğin tam tersidir onun için. Erkek; birey olmanın, özgün olmanın en yüksek biçimi, yaşam görgüsü konusunda ulaşılabilecek en son nokta olan Dandy’dir. Kadın ise bunun tam tersidir. Akıllı değildir. Kitabın ilk kısmı olan Işıltılar’ın 11. Nolu notta; “Biz, kadınlar bize en yabancı oldukları ölçüde severiz. Akıllı kadınları sevmek bir oğlancılık zevkidir. Hayvansallık böylece oğlancılığı dışlamış olur.” diye yazar. Erkek erkeği tanımayan bir kadını sever, bu kadın akıllı değildir. Erkeği tanıyan bir kadın ancak akıllı bir kadın olmayı hak eder. Hakkını yememek gerekir burada akıllı olan kadının var olduğunu söyler; ama akıllı olmak bir erkeğin özelliğidir. O yüzden akıllı olan kadın erkeksidir. Erkeksi olduğu için erkek bundan kaçar. Bir oğlancılık oynamaz. Bunun yerine hayvansallık, yani sadece anlık bir istekler için sever. Bu da sadece cinsellik ve tene dokunmaktır. Baudelaire için “Kadın Dandy’nin karşıtı” olduğunu söylemiştik. Kitabın 27. parçasında şöyle ekler: “Bu yüzden tiksinti uyandırmalıdır. Kadın acıkır ve karnını doyurmak ister, susar ve su içmek ister. Dişiliği azar hep, becerilmek ister.” “Doğaldır” kadın “bu yüzden iğrençtir” “bayağıdır hep”. Kadın “aylak takımı, üç beş erkeği birden idare eden” kişidir; ama yeri geldiğinde ise “melek” olarak kendisini göstererek “paradan başka her şeyi” “yerin dibine batıran”dır. Yüzü “toplumdaki en ilginç nesne”dir. Kapatılması gerekir. Kapatılması erkeğin bir hakkıdır. Çünkü “kapatması olan adamın tensel zevkleri hem koruyucu melek olmaktan, hem de bunun karşılığını almaktan ileri gelir.” “Hakkıyla para harca”nacak iki şeyden biridir, diğeri “ayakyolları”dır. Bir tuvaletle aynı değerdedir kadın. Bunu Fransız kadın yazar Goerge Sand hakkında yazdıklarında da dile getirir. Ona gönül verenleri “ayakyoluna gönül vermesi” şeklinde okur. “Kaz kafalının biridir.” “Kapatma kızlarla aynı yargı derinliğinde”dir. Baudelaire’in bu romancıya karşı duruşu ve hakaretçiliği genel olarak kadına karşı bir tutumdur. “Saf kızı oynama” niyetindedir ona göre Sand. Tiyatroda dâhil “kadın rollerini erkekler oynasın” ister. Tıpkı bütün kadınlar gibi onu da “cin tutmuş bir kafasız” olarak görür. Başka bir parçada insanlarda var olan yönelimlerden söz açar Baudelaire; birincisi Tanrıya iken öbürü şeytan’adır. Şeytana yönelim “hayvansallığına sığınış” olan ” kadınlara karşı duyulan aşklardır”dır. “Kadın ruhu tenden ayırmayı bilmez” Baudelaire göre, bu yüzden kiliseye alınmalarına karşı durur. Zaten Venüs de “Şeytan’ın baştan çıkarıcı kılıklarından biridir.” Kadınlar diye bir topluluklar varsa -ki var- genç kız o kümenin üyesidir. Baudelaire genç kızı “bir aptal”, “bir sürtük” olarak tanınlar ve ekler: “serserinin” “iğrençliği vardır” onda. “Kadınları dövme gerekliliği”ne inanır; çünkü sevilenin cezalandırılabilirliği görüşüne sadıktır. Evet, Baudelaire tam bir kadın düşmanıdır. Bunu korkmadan dile getirir: tıpkı bütün diğer şeyler hakkında söylediği gibi. (Takyedin Çiftsüren)
Yazar intihar etmeyi düşünürken, bu eseri yazma isteği için intiharını ertelemiştir. Ayrıca kadın düşmanı olduğunu sayfaları çevirdikçe idrak ettim. Baudelaire annesine yazığı bir mektupta Apaçık Yüreğim'i şu şekilde anlatmıştır; "Ah, evet, üzerinde onca kafa yorduğum bu kitap bir hınç kitabı olacak. Kuşkusuz anneme ve üvey babama ilişkin hiçbir şey de içermeyecek. Eğitimimi, duygularımla düşüncelerimin nasıl biçimlendiğini anlatırken, dünyaya ve gözde değerlerine nasıl yabancı kaldığımı açıklamak istiyorum hep. Küstahık yeteneğimi bütün Fransa'ya karşı kullanacağım. Yorgun insanın banyo gereksinimi gibi, benim de öç almaya gereksinimim var çünkü. Apaçık Yüreğim'i ancak elime yeterli bir para geçtikten sonra ve gerekirse Fransa'dan başka bir yerde, kendimi güvenceye aldıktan sonra yayımlayacağım." Yazarın 15 haziran 1863, Paris'te annesine yazdığı bir mektup. (Adem)
Baudelaire Avrupa şiirinin en büyük devrimcisi. Başyapıtı "Kötülük Çiçekleri"yse Fransız şiirinin nerdeyse kutsal kitabı. 20. yüzyıl estetiğini yönlendiren en önemli kaynaklardan biri. Victor Hugo'nun öngörüsüyle "yeni bir ürperiş yaratan" başyapıt. İşte bu başyapıtın oluşumundaki gizleri ve yaratıcısının benzersiz kişiliğini kavramak için gereken eşsiz bir belge "Apaçık Yüreğim". Apaçık Yüreğim, Baudelaire'in, son yıllarına doğru ayrıntılı olarak yazıya dökmek amacıyla tuttuğu irili ufaklı notlardan oluşuyor: birtakım özgün düşüncelerin, konuların, gözlemlerin, yargıların ilk belirlenimleri, saptanmaları... Bu notlarda Baudelaire, çağının bütün sanatsal ve töresel değerleriyle, hınç alırcasına, acımasız bir hesaplaşmaya girişmiş; çürük olan, eskimiş olan her şeyin üzerine - kişi, kurum ya da düşünce - büyük bir gözüpekliğiyle parmak basıyor. (Sefa Akgül)
Kitabın Yazarı Charles Baudelaire Kimdir?
Charles Baudelaire (9 Nisan, 1821 - 31 Ağustos, 1867) 19. yüzyılın en önemli Fransız şairlerinden.
1821'de Paris'de doğdu. Mutsuz bir çocukluk geçirdi. Babası 1827'de öldü. 1839'da okuduğu okuldan disiplinsizlik yüzünden atıldı. Hukuk öğrenimi görmeye zorlanan Baudelaire, buna başkaldırarak Quartier Latin'de bohem bir hayatı seçti. Burada Frengiye yakalandı. 20 Yaşında Hindistan'a gitmek üzere yola çıktı. 1842'de Fransa'ya döndü. Sonradan metresi olan Jeanne Duval ile tanıştı. Babasının mirasını aldı ancak bu parayı hesapsızca harcadığı için ailesi miras hakkını geri aldı.
1846'dan sonra Kötülük Çiçekleri kitabına girecek şiirlerini yazmaya başladı. 1847'de Edgar Allan Poe'yı keşfetti ve eserlerini Fransızcaya çevirmeye başladı. 1848'de devrimcilerin yanında yer aldı. 1857'de Les Fleurs du Mal (Kötülük Çiçekleri) (Elem Çiçekleri) kitap olarak yayınlandı, içindeki altı şiir kamu ahlakına aykırı bulunduğu için Baudelaire hakkında dava açıldı.
1860'da Yapay Cennetleri yayınladı. Bu eserde de uçlarda gezinen bir kişilik sergiledi. Bir tür otobiyografi olan "Çırılçıplak Soyulan Yüreğim" üzerine çalıştığı ve 1862'de "Paris Sıkıntısı" adıyla düzyazı şiirlerini yayımladığı sırada frenginin yan etkileri giderek kendini daha fazla hissettirmeye başladı. İki yıl kaldığı Belçika'dan dönüşünde felç olan sanatçı 31 Ağustos tarihinde Paris'te 46 yaşındayken öldü.
Mezarı Paris Cimetiére du Montparnasse'dadır.
Yaşadığı dönemde kurulmakta olan modern Paris'in metropol yaşantısı üzerine inşa ettiği edebiyatı ve eleştiri yazıları modernist estetiğin habercisi sayılır. Şiirlerini derlediği Kötülük Çiçekleri (Les Fleurs du Mal-1857) ve Paris Sıkıntısı (Le Spleen de Paris-1869), Rimbaud'dan Mallarmé'ye, Yahya Kemal ve Cahit Sıtkı Tarancı'ya kadar pek çok şairin çarpıldığı, 20. yüzyıl edebiyatının en etkili kılavuzları olur. Gerek klasik geleneğe, gerekse egemen çağdaş zihniyetlere karşı isyanı ve gerçekliğe kafa tuttuğu imgelemi, zamanında şiirlerinin yasaklanmasına kadar varan düşmanlıklar uyandırır. Sonradan bu başkaldırı ve imgelem, avangard sanat ve edebiyatın çekirdeğini oluşturacaktır.
Charles Baudelaire Kitapları - Eserleri
- Kötülük Çiçekleri
- Paris Sıkıntısı
- Şarabın Şiiri & Esrarın Şiiri
- Apaçık Yüreğim
- Edebiyat Heveslisi Gençlere Tavsiyeler
- Yapma Cennetler
- Fanfarlo
- Modern Hayatın Ressamı
- Baudelaire'nin Poe'su
- Şiirler
- Genç Edebiyatçı Arkadaşlara Bazı Tavsiyeler
- Gülmenin Özü
- İçe Kapanış
- Baudelaire'in Mektupları
- Kırk Kötülük Çiçeği
- Özden Günlükler
- Hatıralar Annesi
- Sonu Gelmez Öpüşler
- Özden Günceler / Kötülük Çiçekleri
- Poe Hakkında Yeni Notlar
- Kötülüğün ve Acının Çiçekleri
Charles Baudelaire Alıntıları - Sözleri
- "İnsan, bütün insanlar gibi, isteklerinde kör insan!" (Yapma Cennetler)
- Uslansana Acım Benim, Dinlenip Dursana Artık. Akşam Olsa Diyordun, İşte Oldu Akşam Bak. (İçe Kapanış)
- Ama bu yılki kadar beni yıkan bir hastalığa asla tutulmamıştım: hayallere dalma, iç çöküntüsü, kararsızlık ve çaresizlik hastalığı... Bu çeşit illetten, yakasını kurtarabilen insanı, doğrusu ben savaşa giden askerden, düelloya koşan insandan daha cesur bulurum... (Baudelaire'in Mektupları)
- "yeteneği es geçmek dehayı es geçmekten her zaman daha kolaydır." (Baudelaire'nin Poe'su)
- İncelediği tüm sanatçılarla kendini, okuduğu tüm kitaplarla da yaşamını özdeşleştirirdi. (Fanfarlo)
- Hayatımı, düşüncelerimi, ıstırabımı özellikle herkesten, hatta senden bile saklarım. Dertlerimi ne anlatabilirim, ne de anlatmak isterim. Birinci neden: en aşağı elli sayfa tutar; ikinci neden ise: elli sayfa süresince işkence çekerim. (Baudelaire'in Mektupları)
- Poe, zekanın dünyasını Saf İdrak, Zevk ve Ahlak Duygusu olarak ayırır: Saf İdrak bize Hakikat'i öğretir, Zevk bize Güzelliği gösterir ve Ahlak Duygusu'nun öğrettiği şey ise Ödevdir. (Baudelaire'nin Poe'su)
- "Düşünen bir buz parçasıydım artık!" (Şarabın Şiiri & Esrarın Şiiri)
- Bedeli ne olursa olsun hakikati bilmeyi istemek büyük bir suçsa, veya en azından insanı büyük yanılgılara yöneltiyorsa ve eğer budalalık ve aldırmazlık bir erdem de denge unsuruysa, bu suçu işlemiş ünlülere karşı çok hoşgörülü olmalıyız; çünkü, on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyılın çocukları, bu kusur hepimize yüklenebilir. (Baudelaire'nin Poe'su)
- Yüzümüze öyle korkunç bir makyaj yapmışız ki! Soyluluğu ve güzelliği doğal yollardan yakalayamamanın umutsuzluğu bu. Kalplerimizi karmaşıklaştırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Onu saran iğrenç urlar ve çirkin siğilleri incelemek için mikroskopları kötüye kullanıyoruz. Bu urları ve siğilleri büyütmekten zevk alıyoruz. Bizim için başkalarının dilini konuşmak mümkün değil. Başkaları yaşamak için yaşıyorlar. Bizler ise, ne yazık ki bilmek için yaşıyoruz. Bütün giz burada. (Fanfarlo)
- Gerçek kahraman tek başına eğlenir. (Apaçık Yüreğim)
- Gülmüyordu düşkün adam! Ağlamıyordu, oynamıyor, el kol sallamıyor, bağırmıyor, yalvarmıyordu, sevinçli yanda acılı hiçbir şarkı söylemiyordu. Dilsiz ve kımıltısızdı. Her şeyden el çekmiş, her şeyden vazgeçmişti. Yazgısını tamamlamıştı. (Paris Sıkıntısı)
- Uğursuz köpeklerin şarkısını söylüyorum, uçsuz bucaksız kentlerin dolambaçlı çukurlarında başıboş dolaşan köpeklerin, bırakılmış kişiye kırpışmalı, akıllı gözlerle, "Beni de al yanına, ikimizin yoksunluğundan bir tür mutluluk doğar belki!" demiş köpeklerin. (Paris Sıkıntısı)
- özgürce düşünmek ve kadere boyun eğmek birbirinin zıttı iki kavramdır ama ister yakından ister uzaktan bakarsın aslında ikisi de tek bir arzun ürünüdür (Genç Edebiyatçı Arkadaşlara Bazı Tavsiyeler)
- En gülünç hayvanlar, en ciddidir. Sözgelimi, maymunlarla papağanlar. Gerçekte, bir an için insanı dünyada yok sayarsak gülünç dediğimiz şey de var olmayacaktır. (Gülmenin Özü)
- Fırtınaların estiği menekşe gözleri, büyülü bir hüzünle dolu ey öldüren zevk. (Kötülük Çiçekleri)
- Yüreklerde saltanat kurmak budalalıktır; Aşkmış, güzellikmiş, hepsi çatırdar, Unutuş tüm bunları sepetine fırlatır, Sonsuzluğa teslim edinceye kadar!'' Sık sık anımsadım hep o büyülü ay'ı ben, Kalbin günah çıkaran hücresindeki Korkunç gizi; kulağıma fısıldayıp söylenen, O iç sıkıntısını, o sessizliğini. (Özden Günceler / Kötülük Çiçekleri)
- İnsanların en bayağısı, en yalnızıyım, aşktan da, dostluktan da yoksunum, en ilkel hayvandan bile geriyim bu konuda. (Paris Sıkıntısı)
- Sen güzel bir evde oturuyorsun, kimseyi görmüyorsun. Benim ise, ne kitaplarım yanımda ne de oturduğum yer güzel; üstelik param da yok; terbiyesiz, nefret ettiğim insanlar içindeyim; Saçmalıklarla dolu insanlarla yaşıyorum... Her sabah kapıcıya yüreğim çarpa çarpa iniyorum; mektup soruyorum; dostlarımın benimle ilgilenip ilgilenmediğine bakıyorum; makalelerimin yayınlanıp yayınlanmadığına, paramın, kitap havalelerimin gelip gelmediğini soruşturuyorum; sonra artık her şey bitiyor; yapılacak iş kalmıyor... (Baudelaire'in Mektupları)
- Zamanı geldi işte saplarında ürperen Her çiçek orada bir buhurdan gibi tüter; Akşamın havasında gezer kokular, sesler; Bir yorgun baş dönmesi ve bir vals hüzün veren! Her çiçek orada bir buhurdan gibi tüter; Titrek keman bir yürek gibidir acı deren; Bir yorgun baş dönmesi ve bir vals hüzün veren! Gök hazin ve güzel bir büyük sunağa benzer. Titrek keman bir yürek gibidir acı deren, Seven yürek geniş ve siyah hiç’e kin duyar! Gök hazin ve güzel bir büyük sunağa benzer; Güneştir pıhtılaşmış kanında hep can veren. Seven yürek geniş ve siyah hiç’e kin duyar, Aydınlık bir geçmişin izlerini içeren! Güneştir pıhtılaşmış kanında hep can veren... Hatıran bende kutsal bir kap gibi parıldar! (Kırk Kötülük Çiçeği)