Apartıman Çocukları - Rıfat Ilgaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Apartıman Çocukları kimin eseri? Apartıman Çocukları kitabının yazarı kimdir? Apartıman Çocukları konusu ve anafikri nedir? Apartıman Çocukları kitabı ne anlatıyor? Apartıman Çocukları kitabının yazarı Rıfat Ilgaz kimdir? İşte Apartıman Çocukları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Rıfat Ilgaz
Yayın Evi: Çınar Yayınları
İSBN: 9789753482806
Sayfa Sayısı: 292
Apartıman Çocukları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İstanbul’da biçimiyle ve planıyla birbirinin aynısı üç apartman: Şeref, Namus ve Vicdan apartmanları... Bu üç apartmanın tek sahibi Hacı Suduri Efendi...
Memur Seyfi Saymaner’in kiralık bir ev aramasıyla ve baktığı birkaç evden sonra Namus Apartımanı’na ailesini yerleştirmesiyle başlıyor maceralar. Sonra mı? Doktoruyla, öğretmeniyle, kaptanıyla, tiyatrocusuyla ve kapıcısıyla birçok meslek grubundan renkli kişiliklere sahip apartman sakinlerinin kendi küçük dünyalarında başlarından geçen büyük olaylar... Bu üç apartmanın içinde yaşayan çocukların, büyüklere ders verecek dostlukları…
Apartıman Çocukları, Anadolu’nun çeşitli köylerinden İstanbul’a gelenlerin yaşadıkları çelişkiler, insanlar arasındaki ilişkilerin yapaylığı ve yapmacıklığı üzerine bir mizah romanı.
Rıfat Ilgaz, eğlenceli bir serüvene çağırıyor.
Mizah ustalığının eşsiz gücüyle...
Apartıman Çocukları Alıntıları - Sözleri
- —Namus ne demek sen biliyon mu? —Biliyom. Karılarda olur. —Hadi oradan sen de... Erkeklerde olur. Herkeste olur.
- —Dede, senin ellerin titriyor! Benim de titremez değil mi? —Sen çocuksun daha. Büyüyünce yüreğin bile titrer.
- “Yaaa kardeşlik, kiminin safra kesesine dokunur bu gibi şeyler, kiminin de düpedüz kesesine…”
- Öyle ruh olayları vardır ki bunların nedenlerinin değil Suduri,sayın Freud bile işin içinden çıkamamış,dediklerine göre.:)
- Nedense bütün kadınlar gibi,Sakine hanım da kocasının dışarı çıkmasından hoşlanırdı.(Allasen bi git:)))
- —Gençliğimde sizin köyde öğretmenlik yaptıydım. —Yalancı! Bizim köyde okul yok ki. —Yok ha? Namussuzlar, demek benden sonra kapatmışlar. —Bizim köyde Kuran Mektebi var.
- Ben bu dünyanın adamı değilim. Ya da bütün o gazeteleri çıkaranların, radyocuların, televizyoncuların bu dünyadan haberi yok!
- " Namus ne demek sen biliyon mu? " " Biliyom. Karılarda olur. " " Hadi ordan sen de.. Erkeklerde olur. Herkeste olur. "
- "Sen çocuksun daha. Büyüyünce yüreğin bile titrer."
- "Yeri gelince bir köpek bile ağasına baş kaldırıyordu. ... 《Seni köppoğlu köppek, seni!.. Efendine diş gösteriyorsun haaa!.. Nankör!》 Oysa bu söz, ancak patronunu milyoner yapan işçiler için geçerliydi. Ne anlardı elin iti nankör sözcüğünden."
- “Dede” dedi. “Senin ellerin titriyor!..” “Benim titremez, değil mi?” “Sen çocuksun daha. Büyüyünce yüreğin bile titrer.”
- Allah, bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar.
- Şu siyaset ne güvenilmez şeydi!
- “Çoluk çocuk sokakta kaldık.İstimlak geldi kapıya dayandı.” “Allah,bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar.”
- “Ne şeytanı gör ne salavat getir!”.
Apartıman Çocukları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Her dönemde olduğu gibi, toplum içinde yaşanan olayları ders verecek nitelikte mizahi bir dille anlatmış yazar. Keyifle okunan bir kitap, tavsiye ederim. (Albertine)
Kitabın başında arkası gelmez dertlerinin diyebileceğimiz bir aileyle karşılaşıyoruz. Ardından koca bir apartımanın içinde bulucağız kendimizi. Apartıman sakinleri Rıfat Ilgazın filminden aşina olduğumuz gibi akıcı bir konuşma diliyle yazılmış. Kendimi yeşilçam filmi izliyormuş gibi hissettim. Yine de okunmasa da olur diyebilirim bu kitaba. AÇıkçası okunması kolay, dikkat çektiği mesaj da çok güzel ama vakit kaybı gibi geldi. (Elif Karatekin)
MUTLU GECELER! Uzun zaman sonra yeniden Rıfat Ilgaz’a kavuşmanın en derin sevinci ve mutluluğu içindeyim. Yine toplumsal sorunların ele alındığı bir mizah kitabını geride bıraktık. Aslına bakarsak bu türe KARA MİZAH adı verilmiş ama ben televizyon ve sinema dünyasına birçok katkısı olan (Kemal Sunal üstad da bunlardan biridir) Ilgaz’ın kitaplarının bu tarz kötü çağrışımlar yapan bir türde anılmasını hiç istemem. Hemen hızlı bir tahlil yapalım: Roman İstanbul’da geçiyor. Karakterlerden biri var ki rahmetli Ali Şen’in üzerine direkt oturan rollerden biri. Rıfat Ilgaz öyle içime işlemiş, öyle ruhuma dokunmuş ki çok da objektif yorumlar yapacağımı sanmıyorum. Ayrıca Rıfat Ilgaz kitaplarının bir kısmını da olsa yeniden bizlere kazandıran İş Bankası ekibine sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Keşke bütün eserlerini tek bir çatıda toplayabilseler, o kadar güzel olurdu ki... İstanbul’da geçen bu romanda olay 3 apartmanda geçmektedir: Şeref, Namus ve Vicdan. Hacı Suduri Efendi sıkça karşımıza çıkacak, baş karakterdir. 1950 yıllarının anlatıldığı romanda bu kişi daireleri kiralayacağı zamanlarda 3 apartman arasında hangi daireyi kiralık gösterse bir başkasını kiralar. Yetmez, kiracıları dairelerden atmak için türlü oyunlar üretir. Rahmetli Ali Şen karakterleri arasında unutulmazlardan olan HACI karakteri de burada aklıma geliyordu sürekli. Unutmadan, karakterlerin yaşadığı yani olayın asıl geçtiği kısım Namus Apartmanıdır. Yine toplumsal sorunları göz önüne aldığımızda özellikle geçim sıkıntısı ile mücadele eden halk ve aç gözlü kişilerin davranışları arasında gidip geliriz. Yıllardır bitmeyen gecekondu sorunu, çıkarcı insanlar, insanların ZAM GELECEK düşüncesi ile sürekli malları saklayıp stokçuluk yapmaları, hükumet tarafından yapılan yanlışlar ve getirilen yasaklar ince ince eleştirilmiş. Tamamen bir Kemal Sunal, Şener Şen, Ali Şen gibi isimlerin toplandığı, yönetmen koltuğunda Ertem Eğilmez’in oturduğu yapımı canlı canlı seyreder gibi hissettim kitabı okurken. Her zaman olduğu gibi sanat sanat içindir düşüncesi yerine sanat toplum içindir diyerek yola çıkan yazar, çok basit bir anlatım dili kullanmış. Böyle olunca okumak çok zevkli, anlamak da bir o kadar kolay. Ayrıca yazarın bu şekilde ‘YANLIŞ’ yazarak baskıya isim vermesi ve güncel baskılarda da yazarın bu YANLIŞINA büyük saygı duyularak baskı adının değiştirilmemesi mükemmel. Hacı Suduri Efendi için neden böyle yapıldığı, bu karakterin kimilerince işte din kötülemesi gibi düşünüleceğini biliyorum. Onlara Aziz Nesin’in Soy Ad kanunu ile alakalı ne söylediğini araştırmalarını tavsiye etmek isterim. Çok fazla karakter var ama tanıtmak açısından bu Hacı’nın para düşkünü ve cimri biri olduğunu belirtmek gerek. Apartmanın kapıcısı Durmuş Efendi, Züriye ismindeki epey uyanık karısı, annesi sayesinde epey gelişen kapıcının oğlu İsmail. Kitaba renk katan karakterler. Hüsamettin Okuman adlı karakterin sürekli karısından gizli evine sürekli korkarak alkol sokmaya çalışması da derken ciddi ciddi Kapıcılar Kralı senaryosunun nereden alındığını bulur gibi oldum. Ne diyeyim kitaba bayıldım kısaca. Kapıcılar Kralı filmine benzetebilirsiniz bence. Benziyor da bazı karakterler. Hepimize iyi okumalar (seyirler) dilerim.. (Sadık Kocak)
Kitabın Yazarı Rıfat Ilgaz Kimdir?
1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğdu.7 Temmuz 1993 tarihinde öldü.Rıfat Ilgaz 1940’ların toplumcu-gerçekçi şairlerindendir. 1911 yılında Cide’de doğdu. Şiir yazmaya ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. İlk şiiri 27 Temmuz 1927 ‘de, günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz(Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosya gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başladı. Lise yıllarında babasının ölümü sebebiyle buradan ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu.
Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düzce arasında Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın, yazı ve şiirleri dergilerde yayınlanmaya başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Ömer Faruk Toprak ile 9 Eylül 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A.Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943’te ilk kitabı "Yarenlik"i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944’de "Sınıf" adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. 1945’te Gün Dergisi çıktı. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz Nesin’in Cumartesi Dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı. 1946’da Esat Adil, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Gerçek Gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın Dergisi’ni Esat Adil ve Adil Yağcı ile birlikte çıkardılar. Öğretmenliğe yeniden döndükten sonra Boğazlayan-Yozgat’a tayini çıktı. Hastalığı nedeniyle Validebağ Sanatoryumunda yattı. Şubat 1947’de Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Mim Uykusuz’un çıkardığı Marko Paşa kadrosuna girdi. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Marko Paşa gibi dergilerin adı sık sık değişiyordu. 1950’li yıllarda Ilgaz, gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler.
1952-1960’da Tan Gazetesi’nde dizgici-musahhih ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Turhan ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’ne "Stepne" takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalar(Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul’da bu dergide dizi olarak yayınlandı. Hababam Sınıfı’nı da isminin sakıncalı olması nedeniyle "Stepne" (Yedek Lastik) takma adıyla yazdı. Ocak 1953’te Devam adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı. Rıfat Ilgaz Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organlarında ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazdı. Sınıf Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı aldı. 1974’te emekli oldu. Doğum yeri olan Cide’ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorguya çekildi ve gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul’da oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte ölümüne kadar yaşadı. Bu olaylar "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" adlı kitabında anlatılır. Onu hepimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına rağmen onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Rıfat Ilgaz 7 Temmuz 1993 günü öldü.
Rıfat Ilgaz Kitapları - Eserleri
- Karartma Geceleri
- Halime Kaptan
- Hababam Sınıfı
- Sarı Yazma
- Hababam Sınıfı Uyanıyor
- Apartıman Çocukları
- Şeker Kutusu
- Nerde O Eski Usturalar
- Meşrutiyet Kıraathanesi
- Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
- Pijamalılar
- Hababam Sınıfı İcraatın İçinde
- Garibin Horozu
- Hababam Sınıfı Baskında
- Karadeniz'in Kıyıcığında
- Don Kişot İstanbul'da
- Yıldız Karayel
- Bacaksız Okulda
- Sınıf
- Bacaksız Paralı Atlet
- Bacaksız Kamyon Sürücüsü
- Bütün Şiirleri 1927-1991
- Dördüncü Bölük
- Yokuş Yukarı
- Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
- Bacaksız Tatil Köyünde
- Sosyal Kadınlar Partisi
- Bacaksız Sigara Kaçakçısı
- Kumdan Betona
- Yaşadıkça
- Hoca Nasrettin ve Çömezleri
- Çalış Osman Çiftlik Senin
- Radarın Anahtarı
- Öksüz Civciv
- Yarenlik
- Rüşvetin Alamancası
- Nerede Kalmıştık
- Cankurtaran Yılmaz
- Devam - Şiirler 1953
- Cart Curt
- Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler
- Satılmışlar
- Ocak Katırı Alagöz
- Soluk Soluğa/ Karakılçık/ Uzak Değil
- Kulağımız Kirişte
- Güvercinim Uyur mu
- Üsküdar’da Sabah Oldu
- Küçükçekmece Okyanusu
- Haydi Yolunuz Açık Olsun
- Uzak Değil
- Durmak Yok
- Bunadı Bu Adam
- Fedailer Mangası
- Krallar ve Kurallar
- Şevket Ustanın Kedisi
- Çocuk Bahçesi
- Altın Ekicisi
- Bütün Şiirleri 1937-1983
- Çok Küçüğüm Daha Ben
- Kesmeli Bunları
Rıfat Ilgaz Alıntıları - Sözleri
- Bizim memlekette zeytin o kadar boldur ki... Ama arayınca tanesini bulamazsınız! Yağını dostlarımıza satarlar, çekirdeğini de bize yuttururlar. (Sosyal Kadınlar Partisi)
- Topladığımız gönül çiçekleri Kucağımızda sararıp solar Utanır da veremeyiz Sunamayız dilimiz dolaşır Oysa neler düşlemişizdir geceden. (Ocak Katırı Alagöz)
- "Bakın şu miskinlere, Hababam Sınıfı değil, Hababam Taburu be !" (Hababam Sınıfı)
- Sait ne zaman Haluk’la ikimizi bir arada görse süzerdi onu: "İşte benim ustam!" derdi. "Bana gazeteciliği öğreten ilk adam!" (Yokuş Yukarı)
- Annem kahve! Emrini alinca, hemen sürerdi cezve yi kahve gelince bos zamanlarinda sardığı sigaralardan birini çıkarır hanım ateş.. Emrini verirdi. Ben kibriti kapıp koşarsam beni terslerdi. Annem karşısında süzüm süzüldukce keyiften bayilirdi. Zevk sahibiydi babam Sandalcı Hamit. (Nerde O Eski Usturalar)
- Ben ölmedim Beni öldürmediler de Yaşıyorum yaşıyorum işte At kıçında sinek gibi Tööbe töbe (Uzak Değil)
- Neyimize gerek bizim siyaset.! (Haydi Yolunuz Açık Olsun)
- Doğru! Dünyanın parası var İsviçre'de. Bizimkilerin paraları bile orda! (Hababam Sınıfı Baskında)
- "...Ben bugüne kadar tavuk bile kesmedim. Hep bizim büyük hanım keser tavukları." "Tavuğu kadına mı kestiriyorsun?" "Kime kestireyim ya?" "Yenmez kadının kestiği tavuk." "Pişirdiği pilav yenir de kestiği tavuk mu yenmez,haaa?" "Asla yenmez." "Ben yedim oldu Muhzır Efendi. Sana buyur edersem yeme!" (Hoca Nasrettin ve Çömezleri)
- Ben kaçıyorum anladın mı, resmen kaçıyorum insanlardan. (Şeker Kutusu)
- Poker denilen oyun da particilik gibi… Cebin dolu oldu mu, salla sallayabildiğin kadar. Bu oyunun aslı esası palavra! (Şeker Kutusu)
- Gel, değmeden birbirine ellerimiz, sen günlük işlerinden konuş, ben sana masallar anlatayım gelecek günlere dair. (Yarenlik)
- "-Sanat gösterisi yapmıyormuşuz da biz ne yapıyormuşuz? -Gövde gösterisi..." (Dördüncü Bölük)
- Açlık ,ekmeğin katığıydı … (Karadeniz'in Kıyıcığında)
- Ne demiş en büyük ozanımız Neden kulak vermiyorsunuz sesine Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, Ve bir orman gibi kardeşçesine? (Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler)
- "Okuyamadığım kitaplardan kitaplıklar düzdüm." (Sosyal Kadınlar Partisi)
- ...Aynı bunalımlı günleri birlikte yaşadığımız halde adımı ancak kaşıntılı günlerinde anımsayan dostlara inat! (Yokuş Yukarı)
- ..Yağlı güreşteki dinç güreşçilere benziyordu balık.Ele,avuca sığmıyordu... (Küçükçekmece Okyanusu)
- Allah, bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar. (Apartıman Çocukları)
- ... değişen hiçbir şey yoktu eğitim, öğretim alanında. Her şey olduğu gibi, bütün düzensizliğiyle sürüp gidiyordu. (Hababam Sınıfı Baskında)