Arı Usun Eleştirisi - Immanuel Kant Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Arı Usun Eleştirisi kimin eseri? Arı Usun Eleştirisi kitabının yazarı kimdir? Arı Usun Eleştirisi konusu ve anafikri nedir? Arı Usun Eleştirisi kitabı ne anlatıyor? Arı Usun Eleştirisi PDF indirme linki var mı? Arı Usun Eleştirisi kitabının yazarı Immanuel Kant kimdir? İşte Arı Usun Eleştirisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Immanuel Kant

Çevirmen: Aziz Yardımlı

Yayın Evi: İdea Yayınevi

İSBN: 9772146123004

Sayfa Sayısı: 109

Arı Usun Eleştirisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Immanuel Kant (1724-1804) tüm yaşamını doğduğu ve hiç ayrılmadığı Prusya kenti Königsbergde geçirdi. Orada tanrıbilim okudu, 1755te öğretmenlik görevine başladı, 1770te mantık profesörü oldu, ve hiç evlenmedi. En önemli yapıtı olan Arı Usun Eleştirisi nde bilme yetimizin bilmeye yetenekli olup olmadığını bilmemiz, yani bilmeden önce bilmemiz gerektiğini göstermeye çalıştı. Kişisel bilincini Gerçeğin saltık yargıcı sayarak "Arı Us" dediği sıradan derin düşünme yetisini yargıladı, ve onu bilginin sınırlarını aşması zemininde eleştirdi. Buna kanıt olarak herhangi bir çıkarsama ya da tanıtlama sunmayı gerekli görmeksizin, tüm belirlenimlerden boşaltılmış ve dolayısıyla bilinmesi özel olarak olanaksızlaştırılmış ve gereksizleştirilmiş bilinemez bir kendinde-Şey soyutlamasını gösterdi. Bilme yetisi gerçek Varlık ile, kendinde-Şey ile ilişkisiz olarak salt kendi düşüncelerini bilebilirdi. Bilmenin bilincinin ötesine, nesnelliğe geçmesi yasaklandı. Kantın tanıtlamaları sıradan bilincin olağan tasım işlevleridirler, her içeriğe eşit ölçüde açık olarak herhangi bir yöntemsel karakter göstermezler. Bu seçme özgürlüğü içinde, Eleştirel Felsefe Realiteyi bilginin alanından dışlar ve Fenomenin öznelliği içine yerleşerek yalnızca bilincin kendisinin bilginin nesnesi olabileceğini savunur. Yine, eğer Kantın felsefesini düzeltmeden alırsak, insan için olanaklı olan yalnızca fenomenal bir ‘bilim, bilginin yerini alan inancın temelinde fenomenal bir ahlak ve törellik, ve kişisel-öznel beğeniler temelinde fenomenal bir estetiktir. Özellikle ‘aşkın/transzendent olanla ilgilenmeyen felsefesine keyfi olarak ve paradoksal olarak ‘Aşkınsal/Transzendental Felsefe adını veren Kant kuşkucu eğilimi ile Aufklärung filozofları arasında bir onur yeri doldurdu. Tüm zamanlarda kendisini dinlemeye ve izlemeye hazır eşit ölçüde kuşkucu eğilimli geniş bir bilinç alanının duygudaşlığını kazandı. Kişisel olarak bir nihilist olmasa da, "insanın yamuk tahtasından düzgün hiçbirşey yapılamaz" diyordu.

Arı Usun Eleştirisi Alıntıları - Sözleri

  • "İnsan aklının hususi kaderi (...) tabiatı gereği görmezlikten gelemeyeceği ama aynı şekilde, bütün gücünü aştığı için cevabını veremeyeceği soruların yükünü taşımasıdır."
  • Mantık böylesine başarılı olmuşsa bu üstünlüğünü yalnızca sınırlandırılmışlığına borçludur.
  • Eğer, sık sık olduğu gibi, yargı onun önceden verili olan ve bütünüyle başka bir nesneyi düşündüren yargılardan doğup doğmadığını görmek için bir yargı olarak ortaya koyuluyorsa, anlakta bu yargının önesürümünü araştırır ve orada belli koşullar altında evrensel bir kurala göre bulunup bulunmadığını görmeye çalışırım. Böyle bir koşulu buluyorsam, ve eğer yargının nesnesi verili koşullar altına alınabiliyorsa, o zaman yargı başka bilgi nesneleri için de geçerli olan kuraldan çıkarsanmıştır. Bundan görürüz ki, us çıkarsamada anlaktaki büyük bilgi karmaşasını en küçük sayıda ilkeye (evrensel koşullara) indirgemeye ve bu yolla onun en büyük birliğini ortaya çıkarmaya çalışmaktadır.
  • Zaman oldu metafizik tüm bilimlerin kraliçesi olarak adlandırıldı, ve eğer istenç edim diye alınacak olursa, nesnelerinin olağanüstü önemi nedeniyle hiç kuşkusuz bu onur sanını hak etmiştir. Şimdi ise çağın modası ona yalnızca küçümseyerek bakmaktır, ve yadsınmış ve vazgeçilmiş nedime tıpkı Heküba gibi yakınır: Modo maxima rerum, tot generis natisque potens— nunc trahor exul, inops*
  • Tasarımı yargılarımızın saltık öznesi olan ve buna göre bir başka şeyin belirlenimi olarak kullanılamayan kendilik tözdür. Ben, düşünen bir varlık olarak, tüm olanaklı yargılarımın saltık öznesiyimdir, ve benim kendime ilişkin bu tasarım başka herhangi bir şeyin yüklemi olarak kullanılamaz. Öyleyse ben, düşünen varlık (ruh) olarak, tözümdür.
  • Şimdi a priori kavramların ayrıca bir şeyin sezilmesini olmasa da genelde nesne olarak düşünülmesini sağlayan koşullar olarak önceden bulunup bulunmadıkları sorusu doğmaktadır. Bu durumda nesnelerin tüm görgül bilgileri zorunlu olarak böyle kavramlarla uyumlu olacaklardır, çünkü onlar varsayılmaksızın hiçbirşey deneyim nesnesi olarak olanaklı değildir. Şimdi, tüm deneyim bir şeyin verilmesini sağlayan duyusal sezginin dışında, bir de sezgide verilen—ya da görünen—nesnenin kavramını kapsar. Buna göre, genel olarak nesnelerin kavramları a priori koşullar olarak tüm deneyim bilgisinin temelinde yatarlar. Bu yüzden a priori kavramlar olarak kategorilerin nesnel geçerlikleri deneyimin (düşüncenin biçimine göre) yalnızca onlar yoluyla olanaklı olmasına dayanır. Çünkü deneyim nesneleri ile zorunlu olarak ve a priori bağıntılıdırlar, çünkü herhangi bir deneyim nesnesi genel olarak ancak onlar aracılığıyla düşünülebilir.
  • Zaman iç sezgimizin biçiminden başka birşey değildir. Zaman nesnelerin kendilerine değil ama yalnızca onları sezen özneye bağlıdır.
  • Bir nesneyi düşünmek ve bir nesneyi bilmek öyleyse aynı şey değildir. Bilgiye iki etmen düşer: ilk olarak kavram, ki onun yoluyla genel olarak bir nesne düşünülür (kategori); ve ikinci olarak sezgi, ki bu nesne onun yoluyla verilir. Çünkü kavrama karşılık düşen bir sezgi verilemeseydi, kavram biçim açısından bir düşünce olur ama hiçbir nesnesi olmaz ve onunla herhangi bir şeye ilişkin hiçbir bilgi olanaklı olmazdı. Çünkü, bildiğim denlisiyle, üzerine düşüncemin uygulanabileceği hiçbir şey olmaz ne de olabilirdi. Şimdi bizim için olanaklı tüm sezgi duyusaldır (Estetik), ve dolayısıyla genelde bir nesnenin düşüncesi arı anlak-kavramı yoluyla bizde ancak bu kavram duyuların nesneleri ile bağıntılı olduğu sürece bir bilgi olabilir.
  • Metafizik epistemolojik açıdan imkansız, fakat ontolojik olarak da mümkündür.
  • Matematik, deneyimin yardımı olmaksızın başarılı olarak kendiliğinden genişleyen an usun en parlak örneğini verir. Örnekler bulaşıcıdır, özellikle bir alanda payına düşmüş olan aynı talihi doğallıkla başka durumlarda da bekleyen yetileri boş yere umutlandırdıkları için. Bu yüzden arı us aşkınsal kullanımda da alanını tıpkı matematiksel kullanımda olduğu denli başarıyla ve güvenle genişletebileceğini umar, özellikle matematiksel kullanımda öylesine açıkça yararlı olmuş olan aynı yöntemi aşkınsal kullanımda da uygulamaya yöneldiği zaman.
  • Görüngünün yüklemleri, duyumuz ile ilişki içinde, nesnenin kendisine yüklenebilir, örneğin güle kırmızı renk, ya da koku; ama görünüş (yanılsama) hiçbir zaman yüklem olarak nesneye yüklenemez, tam şu nedenle ki, o zaman nesneye yalnızca duyular ile ilişki içinde ait olan şey, ya da genel olarak özneye ait olan şey, kendi için nesneye yüklenmiş olacaktır, örneğin Satürn'e yüklenen iki sap durumunda olduğu gibi. Hiçbir zaman kendinde nesneye değil ama her zaman onunla ilişki içinde özneye ait olan ve birincinin tasarımından ayrılamaz olan şey görüngüdür, ve öyleyse uzay ve zaman yüklemleri haklı olarak genelde duyuların nesnelerine yüklenebilir ve bunda hiçbir yanılsama yoktur. Buna karşı, kendinde güle kırmızılığı, Satürn'e sapları, ya da tüm dış nesnelere kendinde uzamı yükleyecek olursam, ve bunu bu nesnelerin özne ile belirli bir ilişkisini göz önüne almaksızın ve yargımı bu ilişkiye sınırlamaksızın yaparsam, ancak o zaman yanılsama doğar.
  • [...] tüm sezgimiz görüngünün tasarımından başka bir şey değildir, öyle ki sezdiğimiz şeyler kendilerinde onları sezdiğimiz gibi değildirler, ne de ilişkileri kendilerinde bize göründükleri gibi oluşmuştur; ve kendi öznemizi ya da giderek yalnızca genelde duyuların öznel doğasını ortadan kaldıracak olursak, uzay ve zamandaki nesnelerin tüm doğaları, tüm ilişkileri, daha doğrusu uzay ve zamanın kendileri yiteceklerdir. Görüngüler olarak onlar kendilerinde değil ama yalnızca bizde varolabilirler.
  • Zamanın üç kipi süreklilik, ardışıklık ve eşzamanlılıktır. Öyleyse görüngülerin tüm zamansal ilişkilerinin üç kuralı olacaktır ki, her bir görüngünün varoluşu tüm zamanın birliği açısından bu kurallara göre belirlenebilir — kurallar ki tüm deneyimden önce gelir ve hiç kuşkusuz onu olanaklı kılarlar.
  • İnsan usu bilgisinin bir türünde özel bir yazgı ile karşı karşıyadır: öyle sorular tarafından rahatsız edilir ki, bunları gözardı edemez, çünkü ona kendi doğası tarafından verilirler; ve gene de onları yanıtlayamaz, çünkü insan usunun tüm yeteneğini aşarlar.
  • Zaman herhangi bir deneyimden türetilmiş görgül bir kavram değil dir. Çünkü, eğer zaman tasarımının kendisi temelde a priori yatmıyor olsaydı, ne eşzamanlılığın ne de zamansal ardışıklığın kendileri algıda bulunabilirdi. Ancak zaman varsayımı üzerinedir ki şeylerin bir ve aynı zamanda (eşzamanlı) ya da değişik zamanlarda (ardışık) olduklarını düşünebiliriz.

Arı Usun Eleştirisi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Arı vız vız vız Us'un Eleştirisi: Bakın yılardır Türkiye'de Felsefe kulislerinde bir Aziz Yardımlı Sendromu dolaşır. Bir kelimeyi inatla Türkçe'ye çevirmek isterken kelimenin orijinalinin yitip gitmesini sağlayan arkadaşlarımıza 'konuştu Aziz Yardımlı' derdik. Yahu hocam neden endüstriyi işleyim, dialektiği eytişim, etikayı da törebilim, alternatifi almaşık olarak öztürkçeleştiriyorsun ki diyenleri duyar gibiyim. Aziz Hocanın bu azmi yani herşeyi ÖzTürkçe yazma gayreti takdire şayandır ama hocam sizce de bazen anlam bozulmuyor mu? Kitaba gelecek olursak, valla zor olan bir esere bir de Aziz Yardımlı çevirisi eklenince tadından yenmez bir keşmekeşlik ortaya çıkıyor. Kritik der reinen Vernunft 1781'de Kant 57 yaşında iken yayımlandı. 1761 yılında Filozofların Filozofu! İmmanuel Kant 10 yıl sürecek bir inzivaya çekilir. 'lan o kadar düşündük, boş boş durmayalım sonra el alem ne der' mantığıyla oturur nesnel arı us'u öznel olmadan yazmaya tam bitti derken bir pürüz çıkar aha bitti derken buruşturup atar ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu keşmekeşlik içinde eser yoğrula yoğrula içinden çıkılamayacak bir hal alır. 'yetti ulen gayri' diyen Kant abimiz de kitabı 'inceldiği yerden kopsun' diyerek yayımlar. Not: Bence Aziz Yardımlı hocanın bu azminin en güzel meyvesi reinen Vernunft kavramını 'Arı Us' olarak tercüme etmesi. Teşekkürler Aziz Yardımlı her şeye rağmen. (Caner the ℂahilBender⚜)

Okuması zor, anlaması daha zor olan kitap olarak adlandırabilirim. Kant, aklı kategorilere ayırmış, fenomenal (görünüş) ve numenal(düşünüş) alanda varlığa gelen ve aklın sınırlarını aşan tüm şeyleri konu edinmiştir. Buraya hem Arı Usun Eleştirisi'nden, hem de Kant'ın "Aydınlanma Nedir?" Adlı metninden yola çıkarak, iki metnin de özeti niteliğinde yalnızca şunu yazabilirim; "Aklını kullanma cesaretini göster!" (Aleyna)

suphistike: Kant için insanın öne çıkan en önemli özelliği onun ‘akılsal varlık’ olmasıdır. Doğru ve yanlış, iyi ve kötü, güzel ve çirkin kavramlarını, insan aklının ayrı fakültelerinin etkin ve işlevsel oldukları farklı alanların özel kavramları olarak değerlendirir. Örneğin doğru ve yanlış kavramları Spekülatif Aklın, iyi ve kötü kavramları Pratik Aklın ve güzel ve çirkin kavramları Estetik Aklın konularıdır. Spekülatif Akıl, Doğa’yı ‘Ne?’ ve ‘Nasıl?’ soruları ile sorgular. Doğanın yasalarını keşfedebilir. Görüngüler yani fenomenler dünyası hakkında konuşabilir. Numenler yani kendinde şeyler, bir şeyin neyse o hali hakkında suskun kalır. Çoğunlukla doğaüstü olanın, aşkın olanın, metafizik olanın alanına girmeye yeltenir ama her defasında eli boş döner. Sadece, spekülasyonlar yani kurgular, çelişki ve çatışkılar, polemikler, boş inançlar üretir. Kant, bilim insanları ve felsefecilerin çoğunlukla aklın bu fakültesini kullandıklarını söyler.” (Suphi Eraslan)

Arı Usun Eleştirisi PDF indirme linki var mı?

Immanuel Kant - Arı Usun Eleştirisi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Arı Usun Eleştirisi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Immanuel Kant Kimdir?

Immanuel Kant, 22 Nisan 1724 – 12 Şubat 1804 (Königsberg) tarihleri arasında yaşamış olan Alman filozofu. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olmuş ve felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirleyici olarak etkilemiştir.

Yaşamı

Kant, eleştirel felsefenin babası olarak kabul edilir. Doğu Prusya'nın Königsberg (Kaliningrad) kasabasında doğdu. Hep burada yaşadı. Üniversite eğitimi sırasında birkaç yıl öğrencilere özel dersler verdi. Eğitimi sırasında Leibniz ve Woolf'dan etkilendi. 1755 tarihinde doçent derecesi aldıktan sonra üniversitede çeşitli sosyal bilimler alanlarında dersler vermeye başladı. Kant başlangıçta fizik ve astronomi alanında yazılar yazdı. 1755 yılında "Evrensel Doğal Tarih ve Cennetlerin Teorisi" adlı eserini yazdı. 1770 yılında Königsberg'de mantık ve metafizik kürsüsüne atandı. 1770'den sonra Hume ve Rousseau etkisiyle eleştirel felsefesini geliştirdi.12 şubat 1804'de Königsberg'te öldü.

Felsefesi

Modern felsefenin gelişim seyrine uygun olarak bilgi kuramını ön plana çıkartmıştır. Kant'ın gözünde bilim, liderleri kesin olan ve yöntemleri, ancak Hume'unki gibi felsefi bir kuşkuculuk benimsendiği zaman sorgulanabilen evrensel bir disiplindir. Bilim yansızdır ve nesneldir.

O, felsefedeki ilk ve temel misyonunun bilimi temellendirmek, daha sonra da ahlakın ve dinin rasyonelliğini savunmak olduğuna inanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için, hem Descartes'ın rasyonalizminden ve hem de Hume'un empirizminden önemli gördüğü öğeleri alarak, transsendental epistemolojik idealizm diye bilinen kendi bilgi kuramını geliştirmiş, yükselen bilimin felsefi temellerini gösterdikten sonra, özgürlük ve ödev düşüncesine dayanarak Hristiyan ahlakını savunma çabası vermiştir. O, fenomenal gerçeklikle, yani bizim duyular aracılığıyla tecrübe ettiğimiz dünya ile numenal gerçeklik, yani duyusal olmayan ve hakkında bilgi sahibi olunamayacak dünya arasında bir ayrım yapmıştır.

Kant öğretisiyle bilimsel bilginin olanaklı olduğunu göstererek, Newton fiziğini temellendirir, fakat varlığın genel ilkeleri, Tanrı'nın varoluşu, ruhun ölümsüzlüğü gibi konuları ele alan geleneksel metafiziği olanaksız hale getirir. Çünkü, metafizik alanında, ruh, Tanrı, evren kavramlarını düşündüğümüz zaman, burada duyu-deneyi tarafından sağlanan malzeme bulunmaz. Bilginin iki temel öğesinden biri olan deney, tecrübe öğesi metafizik alanında söz konusu olmadığı için, akıl burada antinomilere düşer. Öyleyse metafizik alanında bilimsel bilgi olanaklı değildir. Bununla birlikte, Kant görünüş-gerçeklik ya da fenomen-numen ayrımını insan varlığına uygulayarak, ahlak olanağını kurtarır.

Immanuel Kant Kitapları - Eserleri

  • Eğitim Üzerine (Ruhun Eğitimi-Ahlaki Eğitim-Pratik Eğitim)
  • Pratik Aklın Eleştirisi
  • Öteki Dünyaya Yolculuğumun Sahici Hikayesi
  • Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi
  • Yaşam Felsefesi
  • Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena
  • Arı Usun Eleştirisi
  • Ebedi Barış Üzerine Felsefi Deneme
  • Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı
  • Fragmanlar
  • Güzellik ve Yücelik Duyguları Üzerine Gözlemler
  • Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din
  • Pedagoji Üzerine
  • Seçilmiş Yazılar
  • Yargı Yetisinin Eleştirisi
  • Yaşamın Anlamı
  • Fragmanlar
  • Prolegomena
  • Bir Bilicinin Düşleri
  • Yaşamın Anlamı
  • Arı Usun Eleştirisi
  • Ethica
  • Philosophia Pratica Universalis
  • Ruhun Gücü Hakkında
  • Ethica
  • The Metaphysics of Morals
  • Fakültelerin Çatışması
  • Fundamental Principles of the Metaphysic of Morals
  • Felsefi Mektuplaşmalar
  • Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı

Immanuel Kant Alıntıları - Sözleri

  • Her kim ki dileklerini ılımlı kılarak kurgul yaşamda doyum bulursa, aydın ve yetkin bir yargıcın onayında çabaları için güçlü bir uyarı kazanır- çabalar ki, yararları büyük ama uzaktır ve bu nedenle sıradan gözlerden bütünüyle kaçarlar. (Arı Usun Eleştirisi)
  • "Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalıp ezilmekten yakınmamalıdır." (Seçilmiş Yazılar)
  • İnsanla ilgili her türlü bilgi düşünceyle başlar, oradan kavramlara geçer ve fikirlerle sone erer. (Yaşamın Anlamı)
  • İnsan yararlı olana tutunur, yokluğunu fark etmediği şeyleri aramaz. (Bir Bilicinin Düşleri)
  • İntihar üstüne “Greklerde intiharın saygınlık kazandırdığı bir dönem yaşanmıştır, bu yüzden Romalılar kölelerinin intihar etmesini yasaklamıştır, çünkü onlar kendilerine değil efendilerine aittir.” (Ethica)
  • . Tüm insan bilgisi sezgilerle başlar, oradan kavramlara ilerler ve fikirlerle biter. ... (Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din )
  • Kadının zayıflıklarının bir çoğu, deyim uygunsa, güzel kusurlardır. (Güzellik ve Yücelik Duyguları Üzerine Gözlemler)
  • Bu bilim ki, başka herşeyde bilgisiz olan herkes, onda kesin bir yargıda bulunmaya cesaret ediyor... (Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena)
  • - " (...) Metafizik ki, başka her şeyde bilgisiz olan herkes, onda kesin bir hükümde bulunmaya cesaret ediyor, çünkü bu alanda gerçekten de, esaslı olanı boş laftan ayırt edecek kesin bir ölçü henüz yoktur...” (Prolegomena)
  • Arzu edilen bir şeyi yapmadığı zaman biz de onun arzu ettiği şeyi yapmayız. (Pedagoji Üzerine)
  • Zamanın üç kipi süreklilik, ardışıklık ve eşzamanlılıktır. Öyleyse görüngülerin tüm zamansal ilişkilerinin üç kuralı olacaktır ki, her bir görüngünün varoluşu tüm zamanın birliği açısından bu kurallara göre belirlenebilir — kurallar ki tüm deneyimden önce gelir ve hiç kuşkusuz onu olanaklı kılarlar. (Arı Usun Eleştirisi)
  • " Felsefe, aklın ulaşacağı en son hedeftir... " (Ruhun Gücü Hakkında)
  • İstemek ve başarmak...ne kadar tuhaf sözcükler... (Fragmanlar)
  • Bundan dolayı: kamu ancak yavaş yavaş aydınlanmaya varabilir. Gerçi devrimler ile bir ‘baskı rejimi, kişisel bir despotizm, bir zorbalık yönetimi yıkılabilir; ancak yalnız bunlarla, düşüncelerde gerçek bir düzelme, düşünüş biçimlerinde ciddi bir iyileşme elde edilemez; tersine, bu kez yeni önyargılar, tıpkı eskileri gibi, düşüncesiz yığına, kitleye yeni birer gem, yeni birer yular olurlar: Oysa aydınlanma için özgürlükten başka bir şey gerekmez; ve bunun için gerekli olan özgürlük de özgürlüklerin en zararsız olanıdır: Aklı her yönüyle ve her bakımdan çekinmeden kitlenin önünde apaçık olarak kullanmak özgürlüğü. (Seçilmiş Yazılar)
  • Üstümde Tanrı,dışında dünya, içimde insalsal tin. (Fragmanlar)
  • - " (...) Saf Aklın Tenkidi'nin mücerret olmasına gelince, işte bu noktadaki şikayetler haklıdır ve onu elinizdeki Prolegomena ile ortadan kaldıracağım. Prolegomena’yı da mücerret bulanlar düşünmelidir ki, herkesin Metafizik ile uğraşması gerekli değildir..." (Prolegomena)
  • Eğer, sık sık olduğu gibi, yargı onun önceden verili olan ve bütünüyle başka bir nesneyi düşündüren yargılardan doğup doğmadığını görmek için bir yargı olarak ortaya koyuluyorsa, anlakta bu yargının önesürümünü araştırır ve orada belli koşullar altında evrensel bir kurala göre bulunup bulunmadığını görmeye çalışırım. Böyle bir koşulu buluyorsam, ve eğer yargının nesnesi verili koşullar altına alınabiliyorsa, o zaman yargı başka bilgi nesneleri için de geçerli olan kuraldan çıkarsanmıştır. Bundan görürüz ki, us çıkarsamada anlaktaki büyük bilgi karmaşasını en küçük sayıda ilkeye (evrensel koşullara) indirgemeye ve bu yolla onun en büyük birliğini ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. (Arı Usun Eleştirisi)
  • İyi bir yaşam sürme haricinde,insanın Tanrı’yı hoşnut etmek için yapabileceğini düşündüğü her şey dini yanılsamadan ve sahte ilahi hizmetten ibarettir. (Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din )
  • Eğer insan başka birinin bize bıraktığı, bir temele oturtulmuş ama sonuna kadar geliştirilmemiş bir düşünceden işe başlar ve bu düşünce üzerine düşünmeye devam ederse, kendisine bu ışığın ilk kıvılcımını borçlu olduğu o keskin görüşlü adamın ulaştığı yerden daha ileriye gitmeyi umabilir. (Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena)
  • . Ahlak, kendimizi nasıl mutlu edebileceğimizin öğretisi değil, kendimizi mutluluğa nasıl layık kılabileceğimizin öğretisidir. ... (Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din )