Arkadaşlar Arasında - İpek Ongun Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Arkadaşlar Arasında kimin eseri? Arkadaşlar Arasında kitabının yazarı kimdir? Arkadaşlar Arasında konusu ve anafikri nedir? Arkadaşlar Arasında kitabı ne anlatıyor? Arkadaşlar Arasında PDF indirme linki var mı? Arkadaşlar Arasında kitabının yazarı İpek Ongun kimdir? İşte Arkadaşlar Arasında kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: İpek Ongun
Yayın Evi: Artemis Yayınları
İSBN: 9786054560851
Sayfa Sayısı: 384
Arkadaşlar Arasında Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Eğer sevinçlerimizi içimizde hasret olmadan paylaşabiliyorsak, dertlerimizi gizlice sevinmeden bölüşebiliyorsak, kötü kişi olmayı göze alarak birbirimize doğruyu söyleyebiliyorsak, böylece birbirimizi yanlışlardan koruyabiliyorsak, samimiyetle saygının ince çizgisini çizebiliyorsak, birbirimizi yargılamadan olduğumuz gibi kabullenebiliyorsak, dünyalara bedel bir dostluğa sahibiz demektir.
Aldığımız kadar verdiğimiz böylesi bir dostluk, çocukluktan ölüme dek insanoğlunun edinebileceği en büyük zenginlik, kişinin kendine verebileceği en büyük armağandır!
Arkadaşlar Arasında Alıntıları - Sözleri
- "İnsan sorunlara gülebilirse, onların hiç de o kadar korkunç olmadığını görür..."
- "Değerli bir Öğretmenin teşvikleri bir öğrencinin yaşamını değiştirebilir..."
- İnsan sorunlara gülebilirse, onların hiç de o kadar korkunç olmadığını görür.
- Gülü sevip dikenine katlanmaya gerek yok, papatya sevin...
- "Kendine inanmak zorundasın. Aksi halde hayat boyu sana el uzatacak birini beklersin."
- Sanki çeşitli ağaçların karmaşıklaştırdığı ormanın içindeki yüksek otları yara yara patikamı bulmuş gibi hissediyorum kendimi.
- Sanki çeşitli ağaçların karmaşıklaştırdığı ormanın içindeki yüksek otları yara yara patikamı bulmuş gibi hissediyorum kendimi.
- "çok iyi bir insan" dedi, iyi insanlara özlem duyuyormuşçasına. "sana bakarken, seni görerek bakıyor. Dinlerken gerçekten seni dinliyor. Onun yanında insan kendini önemli hissediyor."
- Düşünen insan özgür insandır, kendi kişiliğini bilen insandır. Kişiliğinizi bulduğunuzda bundan asla ödün vermemelisiniz, ancak o zaman güçlü biri olursunuz.
- Gülü sevip dikenine katlanmaya gerek yok, papatya sevin...
- Teşekkür etmesini bilmek de bir sanattır.
- Gülü sevip dikenine katlanmaya gerek yok, papatya sevin...
- Gülü sevip dikenine katlanmaya gerek yok, papatya sevin...
Arkadaşlar Arasında İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Endişelerin ardından refaha kavuşup özgürlüğünü ilan eden bolca kahkaha!: Spoiler içerir* Sevgili Serra'mız bu kitapla Ankara'dan İstanbul'a taşındı ve on beş günlük tatil bitiminde her ne kadar döneme kötü bir başlangıç yapmış olsa da, çarçabuk uyum sağladı ve yapılan etkinlikler onu dipdiri tuttu. Hiç tanımadığı bir kentte, tanımadığı bir okulda bulunmanın getirmiş olduğu çekingenlik, tüm benliğini kaplamıştı. Bu kitapta onun eski Serra'yı bulmasını okuyoruz ve tabii var olan kişiliğine yeni kazanımlar serpiştirerek... Elbette eski okulundan ayrılmanın üzüntüsünü yaşadı, taşındığı koca şehire ve belirsizlikler içindeki okuluna alışmada güçlükler çekti. Yeni arkadaşlar edinmenin zorluğunu yaşarken kendine güvenmenin o müthiş hazzını tattı. Ne demişti hem Derya teyze... “Kendine inanmak zorundasın, aksi halde hayat boyu sana el uzatacak birini beklersin.” Bu uğurda verdiği yaman mücadele pek tâbi meyvesini verdi, zor da olsa başardı. Sonra sevgili öğretmeni Mualla Hanım'ın sayesinde 'düşünme' nin önemini, kendi deneyimleriyle fark etti. Sorular sorarak kendini tanımaya başladı. Onun cümleleriyle: “Sanki çeşitli ağaçların karmaşıklaştırdığı ormanın içindeki yüksek otları yara yara patikamı bulmuş gibi hissediyorum kendimi. Daha alacak çok yolum var ama en azından patikanın başlangıç noktasını buldum. Böyle olunca da, doğru yolda ilerlediğimi biliyorum ve bu da bana güç veriyor.” Yeni gelen karakterlerden bahsetmemek olmaz: Melis ile Esin. Sınıfın sosyetikleri, ilgi alanları şık giysiler, pahalı yerler... Serra onların yaşamına pek ayak uyduramadı ama ikisini de çok sevdi. Aylin ile Simten. İlgi alanları Basketbol ve basketçiler. Serra onlarla bir yakınlık tesis etmeye çalıştı ancak sonuç başarısız. Dilek ile Sıla. En yakın arkadaşlar. Dilek kıvır kıvır saçları olan, neşe dolu bir kız. Sıla, onun yanında biraz soluk kalıyor ama, çok güzel ve derin bir kişiliğe sahip. Yaşamı annesinden kaynaklı kaygılarla sürüp gitmekte. Ayrıca sınıf birincisi olur kendileri. Serhat. Pek çalışkan, aklı başında, dürüst bir çocuk. Fakat ailevi sorunlar yüzünün gülmesine olanak sağlamıyor. Suphi. Sınıfın kamyon arkası laf taşıyan heybesi desem yeridir. Eski zamanlarda yaşasaydı kesin tellallıkla vazifeli olurmuş bence. Başlarda sinir olsam da iyi çocuk be. Toprak. Suphi'nin deyimiyle 'radikal'. Bütün gazeteleri okur, siyasete ve gündeme meraklı. Aslına bakarsak iyi bir kız, ama pek uyuşmuyoruz. Burak. Yakışıklı sayılan, kendi halinde, sakin bir çocuk zannedersem. Serra elbette can dostlarını unutmuyor, her fırsatta onlara mektuplar yazıyor ve her iki taraf da buluşmak için günleri sayıyor. Kitap da zaten bir buluşmaya kavuşacakken bitiyor. . . . Kendi Düşüncelerim: Okurken kendimi Mozart, Beethoven ve çeşitli vals bestecileriyle kafa kafaya bermiş buldum. Tabii durur muyum hiç, arka fonda açıverdim bu dinletileri. Çok da güzel oldu. Okuyacaklara tavsiyemdir. Bu şahsiyetlerin güzel nağmelerini tekrar tekrar dinlememe vesile olan kişi Mualla Hanım. Benim üzerimde de, en az sınıftakilerde olduğu gibi, harika bir tesir bıraktı. 'Rüzgar gibi geçti' derler ya, işte tıpatıp öyle... Her bir özelliğiyle Yeşilin Kızı Anne'deki Bayan Stacy :") Fakat Mualla Hanımcığım, bu klasiklerle birlikte o çocuklara kendi kültürümüzden de bir şeyler katsaydınız ne iyi olurdu. Saz, kemençe, ud... Daha neler neler. Bir hafta çocukları operaya-tiyatroya-müzeye götürdüysen; ertesi hafta Sultanahmet'e, Ayasofya'ya, Eyüp Sultan'a, Aziz Mahmud Hüdayi'nin türbesine götürseydin çok makbule geçerdi. Bu çocuklar henüz kendi tarihini tanımazken batı kültürünün derinliklerine dalmak ne kadar doğru bilemedim. Bir de kitapta gündeme dair pek çok şeye yer verilmiş. O zamanın gündemleri, şuan da geçerliliğini muhafaza ediyor, pek bir şey değişmemiş yani... Bu konular hakkında Mualla Hanım'ın, Toprak'ın, Suphi'nin, Derya teyzenin, Serra'nın... görüşlerini okuyoruz. Onlara katıldığım/katılmadığım noktalar var. Ve iyi ki bu kararımı kendi düşündüklerim ve gözlemlediklerime bakarak verdim. Birinci kitabın incelemesini yaparken "Ne kadar geç kalmışım" gibi bir cümle kurup hayıflanmıştım. Oysa şuan farkına varıyorum ki, tam zamanıymış. İyi ki bu kitaplar bundan birkaç sene önce elime geçmemiş. Benim belli başlı fikir ve ideallerim yerli yerine oturmuş ve temellerimi sağlam atmışım da karşıma çıkmış Serra. Bunun için aileme fazlasıyla borçlu olduğumu söylemem gayet yerinde olur, çünkü her şeyin ailede bittiğine inananlardanım. Fakat konumuz bu olmadığından topralayayım. Eminim birkaç örnek görmek ister gözleriniz, Serra ile Toprak'ın diyaloğunu ele alalım o vakit: “Ne okuyorsun?” “Yaşar Nuri Öztürk'ün Yeniden Yapılanması'nı.” “Hiç duymadım.” “Bence okumalısın.” “Konu ne?” “Din.” “Yaa...” “Niye şaştın o kadar?” “Ne bileyim...” “Şu din konusu biliyorsun son zamanlarda pek bir gündemde. Ben de kendim araştırayım, dedim. Güvendiğim bir kitapçım var, kitaplarımı hep oradan alırım. Hani şu sattığından haberi olanlardan...” “Ne demek istediğini çok iyi anlıyorum.” “İşte ondan, din konusunda bana fikir verebilecek kitaplar önermesini istedim. İki aydır sürekli bu konuda okuyorum. Çok fazla derinlere inmeden değişik görüşten yazarların eserlerini okudum. Ve sonuçta Yaşar Nuri Öztürk'ün yazdıklarının benim kafama uygun olduğu kanısına vardım. Dindar ama uygar bir adam. Hele de son kitabı bir harika, tavsiye ederim.” Bu konuşmadan sonra şu Yaşar Nuri'yi iyi bir merak eder oldum. Böyle aklıma takılan konularda Google'a koşmadan evvel ilk yaptığım iş, o yazarı/kitabı anneme sormaktır. Vakti zamanında çok kitap okumuş, ki hâlâ okuyor. Böyle olunca da onunla bazı şeyleri tartışmak pek keyifli oluyor. Yaşar Nuri beyefendiyi de sordum tabii. O da bana kulaklarıma inanamadığım şeyler anlattı. Siz yalnız şunu bilin ki, ehl-i sünnet değilmiş ve son demlerinde yaşadıklarının yansıması üzerine çöreklenmiş gibi ruhunu teslim etmiş. Velhasıl İslamiyet'e büyük zararlar vermiş. Annemin anlattıklarının ardından YouTube'dan bir videosunu izlemeye karar verdim. İzlediğim videoda bir televizyon programında canlı yayındaydı. Yanlış olmasın, hatırladığım kadarıyla "Namaz bu ümmetin başına gelen en büyük beladır." şeklinde bir cümle kuruyordu. Bu sözleri söyledikten sonra bir alkış tufanı koptu ki sormayın. Ağzım açık kalakaldım. Sesi öyle dehşet vericiydi ki, bir dakika bile dayanamadan kapatıverdim sekmeyi. Burdan anlaşılacağı üzere böyle fikirler aşılanmaya çalışılmış. Ne kadar bu gibi konuları görmezden gelmeye çalışarak kitaba yoğunlaşmaya ve o edebi dile kapılıp gitmeye çalışsam da başarılı olabildiğim söylenemez. Devam kitaplarına devam edeceğim elbette ki, Serra'nın başından geçenleri okumak çok zevkli Fakat paramın cebimden çıkması taraftarı değilim. Bunun için sahaflar yegane durağım. Bir kitap değiş tokuşuyla seç beğen al... Buraya dek okuduysanız sağ olun. Neşeyle kalın :) (Zeynep Arslanoğlu)
#kitapyorumum #birgençkızıngizlidefteri2 #Arkadaşlararasında #birgençkızıngizlidefteri İpek Ongun'a bayılıyorum. Kalemine, düşünme tarzına ve yenilikçi gençleri anlayan tarzıyla favori yazarlarımdan. Serinin ikinci kitabında bu sefer taşınma, yeni okul, yeni çevre, arkadaş edinme problemleri gibi konulara değinmiş sevgili yazarımız. Karakterimizin ağzından o yaşta bir gencin kaygılarını, arkadaş edinmek için yapabileceği hatalara değinmesi hem gençlere örnek açısından hem de yetişkinlere gençlerin nasıl düşünebileceği açısından çok güzel örnekler verilmiş. Serra ve annesinin ilişkisine bayılıyorum. Anne kız ilişkisi olarak birbirlerini anlamaları, güvenmeleri çok güzel duygu. Yine toplumsal konulara değinirken ince üsluplar kullanılması kitabı bambaşka güzelliklere ait kılıyor. (Büşra Sarıoğlu)
Arkadaşlar Arasında: Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisinin ikinci kitabını bitirmiş bulunmaktayım... Verdiği mesajlar, öğütler ile kültür ve sanatın önemini vurgulayışı; yenilikçi, çağdaş bir edebiyat öğretmeni olan Mualla Hanım karakterinin olay örgüsüne dahil olması nedeniyle ilkine kıyasla okurken daha çok keyif aldığım, bana daha fazla şey katan bir kitaptı bu. Yine de şu noktada seriye bir ara vererek listemdeki diğer kitaplara öncelik vermeyi düşünüyorum. (Şirin)
Arkadaşlar Arasında PDF indirme linki var mı?
İpek Ongun - Arkadaşlar Arasında kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Arkadaşlar Arasında PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İpek Ongun Kimdir?
1961 Yılında Arnavutköy Amerikan Kız Koleji Edebiyat Bölümünden mezun olan İpek Ongun, yazı yaşamına 1980 de yayınlanan "Mektup Arkadaşları"yla başladı.
Onu Kamp Arkadaşları ve Afacanlar Çetesi adlı çocuk kitapları izledi.
Bunları izleyen Yaş On Yedi ve Bir Genç Kızın Gizli Defteri başlıklı yapıtlarıysa gençlik için yazılmış romanlardır.
Gençlik romanlarından sonra, gençlere yaşama kültürü ve kişisel gelişim gibi konularda yardımcı olmasını amaçladığı bir üçlü yazdı. Adları, Bir Pırıltıdır Yaşamak, Bu Hayat Sizin ve Lütfen Beni Anla olan bu kitapların ilki 1991 yılında TÜYAP'ta "Altın Kitaplar Ödülü"nü aldı. Ayrıca gençler için yaptığı bu çalışmalar nedeniyle kendisine Rotary Kulübü tarafından "1995-96 Meslek Hizmetleri Ödülü" verildi.
1998 yılında da Oriflame Firmasının 250.000 kişilik bir halk jürisine yaptırdığı anket sonucu "Yılın En Başarılı Kadın Yazarı" seçildi.
Bu çalışmalardan sonra tekrar romana dönen Ongun, Bir Genç Kızın Gizli Defteri'nin devamı olan Arkadaşlar Arasında, Kendi Ayakları Üstünde, Adım Adım Hayata, İşte Hayat, Şimdi Düğün Zamanı ve Hayat Devam Ediyor'u yazdı.
Sabah Gazetesindeki yazılarını "Yarım Elma Gönül Alma" ve "Sabah Pırıltıları" adlı iki kitapta topladı. 2005 yılında "Şu Çılgın Dünyada Duyarlı Davranışlar" adlı kitabı yayınladı.
Evli ve iki kız annesi olan İpek Ongun, yazı yaşamını çok sevdiği Mersin'de sürdürmektedir.
İpek Ongun Kitapları - Eserleri
- Bir Genç Kızın Gizli Defteri
- Arkadaşlar Arasında
- Yaş On Yedi
- Kendi Ayakları Üstünde
- Adım Adım Hayata
- İşte Hayat
- Şimdi Düğün Zamanı
- Hayat Devam Ediyor
- Günler Akıp Giderken
- Bir Pırıltıdır Yaşamak
- Ya Sen Olmasaydın
- Taşlar Yerine Otururken
- Mektup Arkadaşları
- Kamp Arkadaşları
- Yıllar Sonra
- Bu Hayat Sizin
- Yoksa Hayat Gençken Daha Mı Zor?
- Afacanlar Çetesi
- Nerde Kalmıştık
- Lütfen Beni Anla - Anne ve Babama Sevgilerimle
- Yarım Elma Gönül Alma
- Sabah Pırıltıları
- Şu Çılgın Tempoda Duyarlı Davranışlar
- Anlat Anneanne
- Duyarlı Davranışlar
- Bu Hayat Sizin
- Yeni Bir Aşk
- Zoru Başaranlar
- Okumak İstemeyen Otti
İpek Ongun Alıntıları - Sözleri
- İnsanın yüzünü bilmek,o insanı tanımak demek değildir. (Kamp Arkadaşları)
- Durup durup beni ciddiye almayanlara bir öfkeleniyorum ki... Ne işe yarayacaksa... (Taşlar Yerine Otururken)
- Bir konu hakkında konuşmak yetmez, onu hayata geçirmek gerek. (Duyarlı Davranışlar)
- Teşekkür etmesini bilmek de bir sanattır. (Arkadaşlar Arasında)
- Bir de..Pek çok şey unutuluyor da, özellikle düşünmeden edilmiş bazı sözcükler hiç unutulmuyor... (Hayat Devam Ediyor)
- Bazıları el ele verir, tüm güçlükleri birlikte aşarlar ve bu sevgi öyle büyür, onları birbirine öylesine bağlar ki, bir ömür boyu aşık kalırlar. Bazıları da bu yükü taşıyamaz ve birbirlerini tüketirler. (Günler Akıp Giderken)
- ''Hani derler ya, karanlığın en yoğun olduğu zaman, aydınlığa en yakın olandır, diye. ''Evet, bir Mustafa Kemal çıktı ortaya; bu şartları, bu yenilgiyi kabul etmiyorum, dedi. ''Ve o savaştan yenik çıkmış, perişan, yorgun, fakir halkı, ya istiklal, ya ölüm parolasıyla ayağa kaldırdı. (Ya Sen Olmasaydın)
- " Anı defterlerini, hayatı bir kez daha yaşamak, olarak görürüm. Çünkü bir olayı yaşarken her ayrıntının farkına varamıyoruz. Bazen heyecandan, bazen telaştan... Ama, oturup yazarken, her ayrıntı gözümüzün önünde beliriyor, cümleleri daha net duyuyoruz sanki. Ve olayı doyasıya yaşıyoruz. " (Yıllar Sonra)
- İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim. Yapabilecek tek şey sevebilecek biri olmak. Gerisi onlara kalmış... İnsanları ne kadar düşünürsen düşün, Onların seni o kadar düşünmediklerini öğrendim. Önemli olanın hayatındaki eşyalar değil, Hayattaki kişilerin olduğunu öğrendim. Kendimi karşılaştırmak için başkalarının en iyi yaptıklarını değil, Kendimin en iyi yaptıklarını ölçüt almam gerektiğini öğrendim. İnsanlar için olayların değil, Onların daha önemli olduklarını öğrendim. Ne kadar ince kesersen kes, Kestiğinin her zaman iki yüzü olacağını öğrendim. Sevdiğin kişilere sevgi dolu sözler söylemen gerektiğini, Belki bu defa onları son görüşün olabileceğini öğrendim. Her ne kadar onu çok düşünsen de, Yine de gidebileceğini öğrendim. (Sabah Pırıltıları)
- Yardım etmeyi bildiğiniz gibi,yardım kabul etmeyi de öğrenmelisiniz. (Mektup Arkadaşları)
- Sevinçleriniz dalgalar gibi coşkulu üzüntüleriniz köpükler kadar geçici olsun... (Lütfen Beni Anla - Anne ve Babama Sevgilerimle)
- ''Neyi hevesle beklesem mutlaka bir terslik olur.'' (Bir Genç Kızın Gizli Defteri)
- Farkına varmak, başlangıç noktasıdır. (Bu Hayat Sizin)
- “Ülkem benim için ne yapabilir diye düşünme; ben ülkem için ne yapabilirim diye düşün.” John F. Kennedy (Bu Hayat Sizin)
- Başkalarına yardım etmek, iyilik yapmak kadar insanı iyileştiren bir eylem olamaz. Mutlu olmak istiyorsan birine yardım et, bir iyilik yap. (Anlat Anneanne)
- "Allah'ım, bana değiştiremeyeceğim olaylara katlanabilmem için sabır, değiştirebileceklerimi değiştirmek için güç ver. Ve daha da önemlisi, bu ikisinin arasındaki farkı ayırt edebilecek sağduyuyu ver." (Yaş On Yedi)
- Emerson ise, “Yaptıkların öyle yüksek sesle konuşur ki, söylediklerini duymam bile…”der. (Şu Çılgın Tempoda Duyarlı Davranışlar)
- Beni rahat bıraksınlar, başka bir şey istemiyorum!" (Bir Genç Kızın Gizli Defteri)
- "Acele karar vermeyin! "Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. "Karar, aklın durması halidir. "Karar verdiniz mi akıl düşünmeyi, dolayısıyla gelişmeyi durdurur. "Oysa, bir yol biterken yenisi açılır. "Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta durduğunu görürsünüz." (Günler Akıp Giderken)
- Ve unutmayın: Yaşayamadıklarımız da bizlere bir şeyler katabilir! (Bu Hayat Sizin)