Aşık Papağan Barı - Nazlı Eray Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Aşık Papağan Barı kimin eseri? Aşık Papağan Barı kitabının yazarı kimdir? Aşık Papağan Barı konusu ve anafikri nedir? Aşık Papağan Barı kitabı ne anlatıyor? Aşık Papağan Barı kitabının yazarı Nazlı Eray kimdir? İşte Aşık Papağan Barı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Nazlı Eray

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789944860444

Sayfa Sayısı: 189

Aşık Papağan Barı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Fantastik edebiyatın kraliçesi Nazlı Eray aşkın hiçbir şeyle sınanamayan gücünü anlatıyor!

Aşık Papağan Barı, aşkı öğrenmek isteyen bir erkeğe aşkı öğretmek için yazıldı. Kitap yazılırken o, yazılan bölümleri coşku ve heyecanla okuyordu. Ne yazık ki 19 Haziran 1995'te, Kulu yakınlarında geçirdiği bir kazada yaşamını yitirdi. Arabası dört takla atmış, yolun kenarındaki topraklık bir alana saplanmıştı. Fellini'nin film müziklerini çalan bir akordeona dönüşmüş arabasını görünce korkunç bir acı ve dehşet duydum. O ezilmiş çelik yığınından çıkmış, bana doğru koşuyordu. Öldüğünü bilmiyordu henüz. Ben de bir şey söylemedim. Saçları dağılmıştı. Kolundaki parçalanmış saat 6:20'yi gösteriyordu. Kitabın sonunu merak ediyordu. Her gece yazı masamın üstünde Âşık Papağan Barı'nın sayfalarını açık bırakırım. Bir de ufak ışık yanar. Ben görmeden gelip kitabı okuduğunu biliyorum.

-Nazlı Eray-

Aşık Papağan Barı Alıntıları - Sözleri

  • Ah sen, ah sen yok musun? Yaramaz bir çocuk gibisin. Hiçbir kural tanımıyorsun. Seni neyin üzeceğini bilmiyorsun.
  • Anılar hiç yaşlanmaz ki... Hep onları anımsadığımız gibi kalır...
  • "Ah sen, ah sen yok musun? Yaramaz bir çocuk gibisin. Hiçbir kural tanımıyorsun. Seni neyin üzeceğini bilmiyorsun."
  • "Bilmiyorum amca. Her şey karmakarışık." "Erkek meselesi mi?" "Evet." "Erkek meseleleri hep karışıktır." "Biliyorum." "Belki de yaşamın tadı burada. Kadın meseleleri de karıştırır insanın kafasını. Çok yaşadım. " "Hepsini çözdün mü sonunda amca?" "Çoğunu çözdüm. Bazan çözülmeden kalanlar da güzel oldu. Onları hiç unutmadım." "Hiç unutmadın mı?" "Hayır, çözemediklerimi hiç unutmadım."
  • “Acaba boşuna mı uğraşıyoruz mutlu olabilmek için? Mutluluk kuş gibi bir şey mi? Uçtu gitti de biz mi farkında değiliz?“
  • "Zaten yaşam da bu değil mi? Her gün alınyazımızın çizdiği bir yoldan yürümek... Bilinmeyene doğru."
  • "Acaba boşuna mı uğraşıyoruz mutlu olabilmek için? Mutluluk kuş gibi bir şey mi? Uçtu gitti de biz mi farkında değiliz?"
  • "Sanki her birimiz küçük kutuların içine konup bu akan zaman nehrine bırakılmışız. Kutularımızdan bile çıkamadan, akıntıya kapılmış gidiyoruz işte..."
  • "Acaba yaşamımızın tümünü gerektiği gibi kullanabiliyor muyuz? Yoksa yalnızca bir bölümünü yaşayıp, kullanıp gerisinin farkına bile varmadan geçip gidiyor muyuz?"
  • "Neden sınırlar koyarız sevgide?"
  • Kalbine bir siyah Opel Vectra'nın gece karanlığında hızla gelip saplandığına inanıyorsun da; bir hocanın yazdığı güçlü bir muskanın saplanabileceğine inanmıyorsun demek... İlginç bir mantığın var...
  • Döndü bana "korkmayın " dedi. Korkmak hiç aklıma gelmemişti. Bir yabancı ile, gece zamanı, kentin tepesindeki tenha, bozuk bir yolda giderken korkabilirdi insan.

Aşık Papağan Barı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yazarın okuduğum kaçıncı kitabı bu, artık sayamıyorum. :) Her zamanki Nazlı Eray üslubu ve tarzı. Farklı dünyaya yolculuk yapmak ve düşlerin peşine takılmak için benzersiz bir fırsat. Mantığınızı devre dışı bırakıp hayal gücünüzün iplerini sonsuzluğa bırakırsanız tadı damağınızda kalacak bir serüvene adım atmış olursunuz. Ben keyifle okudum, diğer kitaplarını da ilerleyen zamanlarda okumaya devam edeceğim. (Giz)

'Kalbine son hız giden bir Opel Vectra saplandı. Onu çıkartmaya çalışıyoruz. ' 'Son hız giden bir Opel Vectra mı saplandı kalbime? ' 'Evet' dedi Melek Hasan. 'Kalbinin kaskosu var mıydı?' diye sordu. Kalbimin kaskosu... Artık gerisini siz düşünün. Oradan oraya çarpıcı bir hızla koşarken buluyorsunuz kendinizi. Las Vegas'ta Aşık Papağan Barında sır perdesini aralamaya çalışırken, sır perdesinin ardında devanasına para verip rüyaların içine sızıyorsunuz, Ankara'da alınyazısı okutma merkezi aramaya başlıyorsunuz, sonra bir Jaguarın içinde gökyüzünde önünüze çıkan bir ineğe çarpmamaya çalışıyorsunuz. Fantastik ve gerçek birbirine karışmış, rüyayı, hayali, gerçeği ayırmaya çalışırken bir baktım kitap bitmiş. (Habibe)

Barda oturanlardan biri de bendim!: Kalbine siyah bir Opel Vectra saplanan bir kadının hikayesi. Serim, düğüm bölümü var ama çözüme ermiyor kitap. Arapsaçı gibi oluyor bir süre sonra, neyin ne olduğunu anlamıyor, kitabın içindeki gerçek ve hayal dünyası içinde gidip geliyorsunuz. O alemde yaşıyor gibi hissetmeye başlıyorsunuz okudukça. Bir süre sonra o kadar kendine bağladı ki elimden bırakamadım, hem hikaye çözülsün hem hiç bitmesin istedim. Baş döndürücü bir kitaptı. İyi ki varsın yazar/nazli-eray! (Beyzanur)

Kitabın Yazarı Nazlı Eray Kimdir?

Nazlı Eray, Ankara’da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nda tercüman olarak çalışmaya başladı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Edebiyatçılar Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikası ile Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi ve 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazın dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesi’nin Onursal Üye’sidir. Yazmaya 1959’da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile başlayan Eray’ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975’te çıktı. Nazlı Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer’in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink’te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Nazlı Eray, anılarının bir bölümünü Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) adıyla kitaplaştırdı.

 

Nazlı Eray Kitapları - Eserleri

  • İmparator Çay Bahçesi
  • Aydaki Adam Tanpınar
  • Aşık Papağan Barı
  • Aşk Artık Burada Oturmuyor
  • Orphee
  • Ömür Uzatma Kahvehanesi

  • Arzu Sapağında İnecek Var
  • Pasifik Günleri
  • Ayışığı Sofrası
  • Kız Öpme Kuyruğu
  • Sis Kelebekleri
  • Kayıp Gölgeler Kenti
  • Ah Bayım Ah

  • Aşkı Giyinen Adam
  • Farklı Rüyalar Sokağı
  • Marilyn Venüs'ün Son Gecesi Marilyn Monroe Ankara'da: Cursum Perficio!
  • Beyoğlu'nda Gezersin
  • Halfeti'nin Siyah Gülü
  • Uyku İstasyonu
  • Ay Falcısı

  • Deniz Kenarında Pazartesi
  • Frej Apartmanı'nın Esrarı
  • Ölüm Limuzini
  • Uyku İstasyonu
  • Tozlu Altın Kafes
  • Elyazması Rüyalar
  • Gece Çiçeği İstanbul

  • Aşk Yeniden İcat Edilmeli
  • Eski Gece Parçaları
  • Yoldan Geçen Öyküler
  • Rüya Yolcusu
  • Yıldızlar Mektup Yazar
  • Büyülü Beyoğlu
  • Karga Feramuz'un Aşkı

  • Geceyi Tanıdım
  • Kalbin Güney Batısı
  • Sinek Valesi Nizamettin
  • İki Kafalı Topaç Villy
  • Örümceğin Kitabı
  • Bir Böcek Sevdim
  • Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni

  • Geceyi Tanıdım - Yoldan Geçen Öyküler
  • Hazır Dünya
  • Düş İşleri Bülteni
  • Nazlı Eray: Ömür Uzatma Kahvehanesi Seçme Öyküler
  • Ekmek Arası Rüya
  • Kuş Kafesindeki Tenor
  • Sihirli Saray

  • Naz ve Köşkteki Vampir
  • Çığlık Atan Mumya
  • Gören Gözler Duyan Kulaklar
  • Naz ve Büyülü Bahçe
  • Mırmır Osman
  • Billur Ahtapot ile Mor İnci
  • Aşk Artık Burada Oturmuyor

  • Kapıyı Vurmadan Gir
  • Kalbinde Kadın Taşıyan Erkekler Birahanesi
  • Geceyi Tanıdım Erostratus

Nazlı Eray Alıntıları - Sözleri

  • Meze tabaklarında anılar ve eski aşklar var. (Ayışığı Sofrası)
  • Arada gerçeği yitirmek ne güzel. (Düş İşleri Bülteni)
  • “İnsan her şeyi hatırlasa çok yorulur. Unutmak... Unutmak bazen bir ilaç.” (Elyazması Rüyalar)
  • Anlatacak o kadar çok şey var ki... İçimde birikmiş şeyler, belleğime hücum eden anılar. (Halfeti'nin Siyah Gülü)
  • "... Üstümde çok ağır bir yük hissediyorum. Bu yük bazen o kadar ağırlaşıyor ki; sırmalı kadife ceketime dev bir mezartaşı çimentolanmış sandığım oluyor. Sırtıma... Çimentolanmış bir mezartaşı. Aynaya gidip bakıyorum, görüyorum onu. Tersten, üstündeki yazıyı okuyorum. 'Rudolf von Hapsburg' yazıyor. Üstünde doğum tarihim var. Ölüm tarihinin olduğu yer boş. O anda bembeyaz bir el bana bir divit kalem uzatıyor. Ucu kana batırılmış. Onu yavaşça alıp, kanla, ölüm tarihimi mezar taşımın üstüne ben yazıyorum." (Yıldızlar Mektup Yazar)
  • “Ceviz kabuğunun içindeydim. Şimdi Tanrı beni fındık kabuğunun içine soktu.” (Ayışığı Sofrası)

  • Ben, Bekleme Ustası olurken, her bir şeyin çok usul usul ve sabırla bekleneceğini sanıyordum. Oysa beklenmedik olaylar peş peşe geliyordu! (Kız Öpme Kuyruğu)
  • " Evet. Dikkat edilmezse en çabuk eskiyen duygu aşktır" (İmparator Çay Bahçesi)
  • "İnsan her şeyi hatırlasa çok yorulur. Unutmak... Unutmak bazen bir ilaç." (Elyazması Rüyalar)
  • "Tarihte daima gizemli bir şey kalmalıdır." (Yıldızlar Mektup Yazar)
  • Yüzümde, çok sevdiği birini yitirmiş olan bir insanın acısı ile dolaşıyordum. (Deniz Kenarında Pazartesi)
  • Ölüm, üstünde uçan bir kuş. Ama, kanadı sana henüz değmedi. (Uyku İstasyonu)
  • Uçsuz bucaksız, sonsuz ve yarınsız bir yolculuğa çıkıyordu. (Kayıp Gölgeler Kenti)

  • "Yapayalnız bir insanım. Beni ancak ağaçlar, bitkiler, kapıların ve pencerelerin dışları, sokaklar ve o sonsuz yıldızlı gece sever." (Uyku İstasyonu)
  • Kavanozdaki ölüyle baş başa kalmıştım. (Kayıp Gölgeler Kenti)
  • Yoldaki büfenin birinden bir şişe vişne suyu alıp oracıkta hepsini içivermek dünyanın en güzel şeyiymiş gibi geliyor bana. (Ah Bayım Ah)
  • Neden korkuyorsun? Ölümden mi? Yok olmaktan, belleğini yirirmekten, ya da bedenine bir nüzul inmesinden mi? Neden korkuyorsun? (Ayışığı Sofrası)
  • ''Sevgi tılsımlı bir şey... Onu en iyi, yitirdiğin zaman anlayabilirsin.'' (Uyku İstasyonu)
  • "Para bir bıçak gibidir," dedi Sibil. "Keser ve yaralar kimi zaman." (Ayışığı Sofrası)
  • İpi kopmuş bir uçurtma gibiyim. Ama gökyüzünde değilim. Başka bir yerlerde kaybolmuş gitmişim. (Kalbin Güney Batısı)