Aşıklar Bayramı - Kemal Varol Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aşıklar Bayramı kimin eseri? Aşıklar Bayramı kitabının yazarı kimdir? Aşıklar Bayramı konusu ve anafikri nedir? Aşıklar Bayramı kitabı ne anlatıyor? Aşıklar Bayramı PDF indirme linki var mı? Aşıklar Bayramı kitabının yazarı Kemal Varol kimdir? İşte Aşıklar Bayramı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Kemal Varol
Yayın Evi: İletişim Yayınları
İSBN: 9789750525896
Sayfa Sayısı: 227
Aşıklar Bayramı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Babam, tamı tamamına yirmi beş yıl sonra, bir elinde yıllanmış
üç telli bağlaması, diğer elinde ahşap bavulu, kapımın önünde diz
çökmüş, gece vakti aniden ortaya çıkmış mahcup bir konuk veya geçip
giden zamandan borcunu mahsup etmeye gelmiş eski bir alacaklı gibi
öylece beni bekliyordu.”
Evvela, baba-oğul hesaplaşmasına dair bir roman bu… Kırgınlığın,
kızgınlığın, suçluluk duygusuyla, hayatından çıkartma arzusunun
kopamamakla boğuştuğu bir hesaplaşma. Romanın kahramanı
avukatın “Her oğul gibi, ne kadar direnirsem direneyim daha en
başından babama karşı yeniktim” hissinin hep orada durduğu bir
hesaplaşma.
Bir yandan da kırık bir aşk hikâyesinin bulutu dolanıyor babasıyla
“meselesini” halletmeye çalışan adamın üzerinde… Yoksa, iki aşk
hikâyesinin mi?
Roman, aynı zamanda bir yol hikâyesi… Hem, düz anlamıyla bir
yol hikâyesi: Diyarbakır’dan Kars’a yolculuk ediyoruz. Uzun yolun
menzilleri, konaklama tesisleri, aramalar, kontroller, ıssız
taşra köşeleri… Memleket hastaneleri…
Ama bir yandan da hafıza içinde bir yolculuğun hikâyesini dinliyoruz.
Zihnin kuytularına, bilincin dehlizlerine de uzanan bir yolculuk. Her
konakta çırak ve hayranlarının adeta onu beklediği saz âşığı babanın
müphem ilişkilerinin ve evvel hayatındaki kadınların sırrına doğru
yolculuk… Asıl uzun yol, o işte…
Okurları, Kemal Varol’un önceki eserlerine de uğradığını sezecektir bu
yolculuğun.
Âşıklar Bayramı içli bir türkü…
Aşıklar Bayramı Alıntıları - Sözleri
- “baba dediğin tamamlanmamış bir kelimedir zaten”
- Dünya iyi bir yer değildi. İçimi yalnız sana açtım. Bir iplik gibi yalnız sana çözüldüm.
- Üşüyorsan doğalgazı açayım
- “Baba dediğin tamamlanmamış bir kelimedir zaten.”
- "...sen onun baharını göreceğine kışını gördün ne yazık ki."
- “İhtiyacım olan yegâne şey birazcık uyku ve dünya üzerinde kimsenin beni bulamayacağı ıssız bir yer bulup yalnız kalmaktı.”
- Dostlar, arkadaşlar bazen bir suskunluk için bile yeterliydi sanırım.
- Ömürleri boyunca birbirlerine her şeyi söylemiş de şimdi bin sözden daha tesirli olan sessizlikten, iç çekmelerden ve gözlerine kurulmuş bir hikâyeden güç alıyorlardı belki de.
- “Bize bir ömür daha lazım vefatımızdan sonra. Çünkü bu ömrümüzü sadece umutlanmakla geçirdik.”
- " dolmuş seni neden almadı, dolu muydu?" diye sordum " Bıyıklarım yüzünden beni Alevi sandılar." dedi yutkunarak.
- “İnsan öldüğü yaşta kalırmış. Yani kaç yaşında ölürsen geride kalanlar seni hep o yaşta hatırlarmış.”
- Babam da tıpkı benim gibi bir türlü uyuyamıyordu. Ama aramızda önemli bir fark vardı: Ben her şeyi düşünmekten uyuyamıyordum, o hiçbir şeyi unutamadığı için.
- Bir babanın kendisiyle değil, hatırasıyla kavga etmek her zaman daha kolaydı,belki de daha zor, kim bilir..
- “Uyumayı başaramıyorum. Gözkapaklarımın arasında uykumu kaçıran bir kadın var. Eğer yapabilseydim ona gitmesini söylerdim; ama boğazımda konuşmamı engelleyen bir kadın var.”
- ...bir babanın kendisiyle değil, hatırasıyla kavga etmek her zaman daha kolaydı, belki de daha zor, kim bilir.
Aşıklar Bayramı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bir baba düşünün, yirmi beş yıl sonra bir elinde üç telli sazı, bir elinde ahşap bavulu yıllardır görmediği oğlunun kapısına gelir bir gece vakti. Geçen zamandan, yıllardır kurulamayan ilişkiden dolayı mahcup o kapıyı çalmak kolay değildir. Açılan kapı baba oğulu karşı karşıya bıraktığında beraberinde yılların kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, suçluluk duygusunu ve hesaplaşma arzusunu da getirmiştir. Ucunda Ölüm Var'da Ağıtçı Kadınla peşinden koştuğum Heves Ali'yi Aşıklar Bayramı'nda buldum. Heves Ali ömrünün son demlerinde çıktı karşıma. Avukat Yusuf'un babası Heves Ali. 25 yıl oğlunu görmeyen Heves Ali. Her gittiği yerde kırık bir kalp bırakan Heves Ali. Bu karşılaşma Yusuf için her ne kadar hesaplaşma vakti olsa da Heves Ali'nin hastalığı ve durumu nedeniyle içindekileri dökmek, konuşmak, hesaplaşmak mümkün olabilecek mi? Baba oğul Diyarbakır'dan Kars'a çıkılan yolda uğranan duraklar, orada ziyaret edilen geçmişten gelen insanlar, Heves Ali'nin hayatındaki kadınların sırrına doğru, türkülerle bezeli bir yol hikayesi aynı zamanda Aşıklar Bayramı. " Bir insanı son kez gördüğünü peşinen bilmenin acısı hiçbir acıya benzemiyordu. Babamı muhtemelen bir daha göremeyecektim." Baba, benim çok hassas olduğum bir konu. Baba kokusu 18 yıldır duymaya hasret kaldığım bir koku. Her ne kadar yaptıklarını doğru bulmasam da bir türlü kıyamadım ben Heves Ali'ye yine de. Yusuf'un merhameti, Heves Ali'nin pişmanlıkları, tamamlanmamış yarım kalmış aşklar, söylenmemiş sözler, ağır bir yük gibi taşınan kalpler ve tüm bunlara eşlik eden türküler, belki de bu hikayenin özeti. Aşıklar Bayramı'nın Netflix tarafından filme çekildiği haberleri de yakın zamanda paylaşıldı. Umarım kitap kadar güzel bir film olur. Mutlaka okuyun Aşıklar Bayramı'nı, dinleyin birbirinden güzel türküleri. Sultan suyunu dinlerken bırakın aksın gözyaşlarınız. Kul yakup'un dediği gibi " baba dediğin tamamlanmamış bir kelimedir zaten." (Filiz)
Roman Onun Ama Olan Bize Oluyor...: Kemal Varol, bir hafta öncesine kadar bende bir karşılığı olmayan bir isimdi. Açıkçası bugün baktığımda, bunun tamamen benim eksikliğim ve hatta ayıbım olduğu kanaatindeyim. Değerli bir dostum, ağabeyim olan ve iyi bir kitap okuru durumundaki HarunCelikManas bahsetti bana ilk olarak Aşıklar Bayramı'ndan… Hatta sağ olsun, sadece bahsetmek ile kalmadı. “Bunu mutlaka okumalısın” deyip doğum günü hediyesi olarak bana takdim etti. Elbette bunu okumazlık edemezdim. İşin doğrusu uzun süredir, “Ya şöyle bir roman bulsam, beni içine alsa, okurken keyif alsam ve okuduktan sonra da başkalarına bunu mutlaka okuyun diyebilsem” arayışı içerisindeyim. Bir müddettir karşıma tam olarak böyle bir roman da çıkmıyordu. İşte imdada yetişen Kemal Varol’un Aşıklar Bayramı oldu… İletişim Yayınları'ndan çıkan kitap, Kemal Varol un son romanı imiş; zaten bir romanı beğendiğiniz zaman onun göstergelerinden birisi yazarın diğer eserlerini de okuma isteği oluşturmasıdır. Nitekim bendeki karşılığı da bu oldu! Kemal Varol okumaya mutlaka devam edeceğim. Aşıklar Bayramı bir roman ama gerçekten güzel bir roman… Bir baba oğul hikayesi var özünde. Yıllar sonra karşılaşan baba ile oğlun çıktıkları bir yolculuk üzerinden kurgulanmış bir roman. Ancak bu yolculuk yapılırken geçmiş zamanda da yolculuk yapılıyor ve geriye dönüşlerle baba ve oğlun sadece kişisel ilişkileri ya da iletişimsizlikleri değil, her ikisinin hepsi yarım kalmış aşkları da anlatılıyor. Romanı benim için cazip kılan şeylerin başında aslında bir aşk romanı hatta aşkların ve aşıkların romanı olması da vardı diyebilirim. Bunun dışında Türkçeyi çok başarılı bir şekilde kullanan bir yazarla karşı karşıyayız. Türk edebiyatının, muhtemelen anadili Türkçe olmayan usta bir yazarı var. Üstelik bu anlamda Harun abi, “Yeni bir Yaşar Kemal mi doğuyor?” diye sormuştu videosunda. Ben anlattığı hikaye ve üslup olarak buna katılmıyorum çünkü Kemal Varol bir şehir romancısı. Zaten burada da kendi memleketi Diyarbakır üzerinden Güneydoğu ve Doğu Anadolu'nun pek çok vilayetine, kasabasına bizi dahil ediyor; oraları anlatıyor ve insan hikayelerini merkezde tutuyor. Yani tarz olarak Yaşar Kemal gibi diyemem. Lakin anadili Türkçe olmayıp da bu kadar başarılı Türkçe metinler yazabilme anlamında, evet bu tespite katılıyorum… Romanı gerek hikayesi gerekse içeriği ve üslubu nedeniyle Hasan Ali Toptaş'ın Kuşlar Yasına Gider'ine benzettiğimi de ifade edeyim. Romanının içeriği ile ilgili çok fazla ipucu vermek istemiyorum ki, zaten benim inceleme tarzım da bu değil. Bu nedenle gidişatı okura bırakmayı tercih ediyorum. Romanda çok başarılı bulduğum konulara gelirsek… Daha önce de söylediğim gibi aşk duygusunu çok iyi anlatması mesela. Pek çok alıntı yaptım. Orada özellikle roman kahramanı olan Yusuf'un yıllar öncesinde kalan ve küllendiğini düşündüğü, ancak bir türlü unutamadığı aşkı Aylın’a yazmış olduğu mektuplar çok dokunaklı idi. Bilhassa “Affet” kısımlı bölümler hepimizin yüreğinin köşesinde gizli kalmış ya da açığa çıkmış duyguları, hatıraları yeniden önümüze seren ifadelerle dolu idi; çok beğendim. İlla bir örnek vermem gerekirse, “adını sevdiğim” cümlesine mıh gibi çakılıp kaldım. Evet, insan aşık olduğu kişinin adını bile sever; adına da aşık olur. Bu tespiti çok yerindeydi. Yine söylediğim gibi Türkçe'yi kullanması oldukça başarılı. Öyle ağdalı, tumturaklı cümleler yok. Net, yalın ve tam da gerektiği anda devreye giren türküler ve aforizmalar, altı çizilesi satırlar… Bu anlamda da hayli başarılıydı. Yine romanda başarılı bulduğum kısımlardan birisi, benim de çok sevdiğim bir tarz olan sabit mekanda kalmama oldu. Yani roman içerisinde pek çok muhiti geziyor, farklı insanlar ve kültürlerle tanışıyoruz. Kişisel olarak Diyarbakır ve Erzurum haricinde neredeyse hiç bilmediğim bir coğrafyayı gezdirdi bana Kemal Varol. Bu anlamda memleketine ve köklerine olan bağlılığı da takdire şayandı. Romanı bir gün içerisinde bitirdim çünkü hem hacim olarak yaklaşık beş-altı saatlik bir okumaya karşılık geliyordu, hem de sizi içine alan, merak duygusu uyandıran bölümlemelerden oluştuğu için rahatlıkla okunabilen bir romandı. Romanın merkezinde ne vardı derseniz iki şey vardı diyebilirim: aşk ve insan! Kemal Varol içinde yaşadığı ülkenin birtakım güncel sorunlarını da görmezden gelememiş. Ancak bunu yaparken romanın üstüne bulamamış, arasına yedirmiş diyebilirim. Yani OHAL şartlarında o coğrafyada yaşanan birtakım meseleleri sosyal tespitleri de roman içerisinde okuru asla sıkmadan, hatta politize dahi etmeden anlatabilmiş. Geçmişteki hikayeler de dahil hemen hepsi yarım kalmış. Nitekim romanı bitirdiğinizde bu yarım kalmış hikayelerle ufkunuz kaplanıyor. Ancak romanın bütününün yarım kaldığını ise asla düşünmüyorsunuz. Velhasıl uzun süredir aradığım, “Ya şöyle bir roman okusam da yıllar sonra tekrar okuma isteği duysam ya da o güne kadar niçin okumamışım hissine kapılsam” dediğim bir roman karşıma çıkmış oldu. Aşıklar Bayramı modern Türk edebiyatının güzel örneklerinden birisi olarak sizleri bekliyor. Bitirirken bir alıntıyı paylaşmak istiyorum. “Aşk onların aşkı, ayrılık onların ayrılığı idi ama olan bana oluyordu” diyor Kemal Varol romanda. Biz de okur olarak tam olarak bunu hissediyoruz işte... (Mehmet Y.)
Bir kitabı daha bitirmenin sevinci ile okuduğum kitabın hüznü sarıyor tüm benliğimi Akıcı yumuşak bir dili var yazarın Babasız büyüyen biri olarak benı etkiledi bu kitap.. Baba dediğin, tamamlanmamış bir kelimedir.. (S:/226) Aslında kıtabın özeti bu bence, başka bir söze gerek yok Babanız hayattaysa kıymetini bilin.. Yinede kısaca kitabımızım konusu : Bir baba düşünün, yirmi beş yıl sonra bir elinde üç telli sazı, bir elinde ahşap bavulu yıllardır görmediği oğlunun kapısına gelir bir gece vakti. Geçen zamandan, yıllardır kurulamayan ilişkiden dolayı mahcup o kapıyı çalmak kolay değildir. Açılan kapı baba oğulu karşı karşıya bıraktığında beraberinde yılların kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, suçluluk duygusunu ve hesaplaşmanın Verdiği bir susuş bu.. Bazen suskular da çok sey anlatır Anlayana Hüzün dolu bir kıtap kitap/asiklar-bayrami--142184 yazar/kemal-varol (Hande gunkut)
Aşıklar Bayramı PDF indirme linki var mı?
Kemal Varol - Aşıklar Bayramı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aşıklar Bayramı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Kemal Varol Kimdir?
1977 yılında doğdu. Edebiyata şiirle başladı. Yas Yüzükleri (2001), Kin Divanı (2005), Temmuzun On Sekizi (2007) adlı şiir kitapları Bakiye adıyla toplu şiirler olarak kitaplaştı. Jar (2011), Haw (2014), Ucunda Ölüm Var (2016), Âşıklar Bayramı (2019) adlı dört romanı ve Sahiden Hikâye (2017) adlı bir hikâye kitabı yayımlandı. ABD ve Fransa’da da yayımlanan Haw romanıyla Cevdet Kudret 2014 Roman Ödülü ile Pen Amerika 2017 Çeviri Ödülü’ne, Sahiden Hikâye adlı ilk hikâye kitabıyla 2018 Sait Faik Hikâye Armağanı’na değer görüldü. Âşıklar Bayramı romanı, Dünya Kitap tarafından 2019 Yılın Telif Kitabı seçildi.
Kemal Varol Kitapları - Eserleri
- Haw
- Yas Yüzükleri
- Bakiye
- Jar
- Memleket Garları
- Demiryolu Öyküleri
- Kin Divanı
- Ucunda Ölüm Var
- Temmuzun On Sekizi
- Sahiden Hikâye
- Aşıklar Bayramı
- Kin Divanı
- Kara Sis
Kemal Varol Alıntıları - Sözleri
- benzemem diye düşünürken müsvedde oldum ona (Bakiye)
- Zaman çok garip bir şeydir. Geriye doğru sayıldığında başka, ileriye doğru sayıldığında başka geçer. (Haw)
- bir zaman senden ağlar kaldım gazâla sesim o uzak dağlarda dağdâr şimdi sanki unutmak için var anılar kinimde ve sanki hep küs tadıyla söylenmiş bir şarkı duyduğum: herkes bir gün bir aşkta imkânsız hâlâ ne ırmaklarda haz, ne perçemlerde şefkat var artık kuşkuyla dönülen aynalar ve kapılar şimdi yalnızlığa kötü gelen yağmurlar acıtan tesadüflerin sesi; mutluymuş ah gazala, her şey eskisinden fenâ: kül büyüt canım ve mümkünse acını unutma (Yas Yüzükleri)
- "Biliyor musun Gobi" dedim, "şu bizim on bir on iki yaşımız ömür boyu bizimle gelecekmiş." "Gelirse gelsin," dedi Gobi, "ne zararı var!" "Öyle değil oğlum," dedim başımı iki yana sallayarak. "Yani by yaşta ne yaşıyorsak illet gibi yakamıza yapışacakmış her şey. Kırk yaşımıza gelsek de aynı bokun soyu olacakmışız." Enseme bir şaplak vurup "Olur mu lan hiç öyle şey!" dedi. "Bal gibi de olur," dedim. "Günün birinde başımızı bir eve sokup böyle çoluk çocuğa karışmış, her şey güllük gülistanlıkken, bir gece kan ter içinde uykudan uyanıp pencereye atacakmışız kendimizi." "Sonra?" "Sonra pencerede sıkıntıyla sigara içerken bizim bu yaşımız böyle sokaktan yavaşça geçip el sallayacakmış bize. Eksik kaldım, gel beni tamamla diyecekmiş" (Sahiden Hikâye)
- bir yerde beni hâlâ affetmeyen bir kadın nasılsa vardı (Yas Yüzükleri)
- Kim bilir kimin kursağında kalmış eksik bir heceyim hâlâ. (Ucunda Ölüm Var)
- Arzulanan; günümüzün acil ihtiyaçlarının geleceğe ipotek koymamasıdır. Bir başka değişle, tren düdüklerinin yerin altında değil, kentin kalbinde duyulmaya devam etmesidir. (Memleket Garları)
- Bakışmak, hiçbir kelime söylemeden karşımızdakine kendimizi anlatmamızdır. (Jar)
- Belki bu kadar incitmeyecekti beni Yalnızlığın herkese düğme olduğunu bilmesem Daha ikiydi tavafım, Belki gitmesem... (Kin Divanı)
- Ne zaman yolum bir şehre düşse o şehrin garını görmeyi, bekleme salonunda zaman geçirmeyi, gardaki görevlilerle vakit geçirmeyi, rayların yanına yöresine serpilen çakıl taşlarından avuçkamayı âdet haline getirdim... (Memleket Garları)
- Gitmek düşüncesi öylesine yakın ki artık ; ezberimde... (Memleket Garları)
- Çünkü bazı insanların yarasını ancak bir yalan iyileştirirdi. (Jar)
- "Üstelik hiç kimse hikayesini birilerine anlatmadan ölmemeliydi dünyada." (Kara Sis)
- Bazı insanlar bir hatıra olarak kalır göğsümüzde. (Kara Sis)
- Dünyaya sığdım da bir yatağa sığmadım bazen. (Temmuzun On Sekizi)
- Sordum suya karışan arzuma: Bir kötülük vaadidir insan Ey gizli çürüyen sima Yol dönsem şimdi kime (Kin Divanı)
- gıyabında yargılandı kalbim anladım, buymuş bana kısmet.. (Bakiye)
- Kim sakınarak geçebiliyor suyun lekesini Ben değil, yabanı olduğum akşam söyletiyor (Kin Divanı)
- Harflerin kağıda düşenine değil yüreğe inenine inandım hep. (Ucunda Ölüm Var)
- Elimi dostça omzuna koydum, meğer yarası tam da oradaymış... (Haw)