Aşk-ı A-la - Şems-i Tebrizi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Aşk-ı A-la kimin eseri? Aşk-ı A-la kitabının yazarı kimdir? Aşk-ı A-la konusu ve anafikri nedir? Aşk-ı A-la kitabı ne anlatıyor? Aşk-ı A-la PDF indirme linki var mı? Aşk-ı A-la kitabının yazarı Şems-i Tebrizi kimdir? İşte Aşk-ı A-la kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Şems-i Tebrizi

Editör: Ayşe Özer

Yayın Evi: Dokuz Yayınları

İSBN: 9786054309337

Sayfa Sayısı: 320

Aşk-ı A-la Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk`ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde.

 

Aşk-ı A-la Alıntıları - Sözleri

  • Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an,burada mevcut. Ne zaman ki birini çıkarsız,hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarırsak cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak;nefrete,hasede ve kine bulaşsak tepetaklak cehenneme düşüveririz.
  • Ben gönlümü, kendime dost sanıyordum, meğer bu gönlüm başka birinin dostu imiş de, haberim yok...
  • Sen yâd eller dünyasında ne arıyorsun yabancı? #tasavvuf #mevlana
  • "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?"
  • Âşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme . #Tasavvuf #mevlanam #şems
  • Âşıklık gönül iniltisinden belli olur, hiçbir hastalık gönül hastalığı gibi değildir.
  • Âşk ateşidir, içindeki neyin, Âşk coşkusudur, özündeki meyin. Neydir, yardan ayrılana gerçek yâr, Ki perdeleri, perdemizi yırtar!
  • "Sırların gönülde gizli kalırsa o muradın çabucak hâsıl olur."
  • Senin gönlün değişirse dünya değişir.
  • Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzunun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil! Şems-i Tebrizi'nin 40 Kuralı
  • Ne varsa harap bir kalpte var!
  • Eğer hâlâ kızıyorsan, kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir. Eğer hâlâ kırılıyorsan, gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir. Eğer hâlâ kınıyorsan, düşüncelerin yeterince berraklaşmamış demektir. Eğer hâlâ karşılıksız sevmiyor ve sevginde ayrım yapıyorsan, hâlâ akıl ve mantığını kullanıyor, içindeki sevginin yoğunlaşmasına engel oluyorsun demektir. Eğer hâlâ ‘ben’ demekten vazgeçmiyorsan, dizginlerin hâlâ nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir. Eğer hâlâ musibetlere yana yana üzülüyorsan, gerçeği bilmiyorsun demektir. Ve eğer hâlâ, ‘şikâyet’ ediyorsan, hakikati göremiyorsun demektir!..
  • Bir gün kızsan bana, alsan başım yüz bin yıllık yere gitsen, Dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi?

Aşk-ı A-la İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Çok sıkıldım: Kitaba çok istekli başladım. Görünüşü ve arka kapağı çok ilgi çekiciydi. Kitapta Mevlana ve Şems-i Tebrizi'nin hayatlarına ve tanışmalarına yönelik hikaye tarzı bir anlatım olduğunu düşünerek başlamıştım. İlk birkaç sayfa o şekilde ilerledi fakat bu kısım, Mevlana ve Şemsin hayatları kısa sürede sona erdi. Daha kitabın başında ikisi de öldüyse kitapta ne var diye merak ederken geri kalan oldukça büyük kısmında Mevlana ve Şemsten alıntılar olduğunu gördüm. Kitabı sırf yarım bırakmamak için bitirdim. Alıntılar birbiri ile alakasız konulardaydı. Hiç bir bütünlük yoktu. Mevlana'nın ve Şemsin en beğenilen alıntıları gibi bir şeydi sanırım. Kitabı bu gözle okumak isterseniz belki istekli okunabilir. Bunlardan güzel bir özet geçilmiş. Onun dışında kitabı tavsiye edemiyorum. (Ümit)

Şems-i Tebrizi ve Mevlana’yı birbirinden ayrı düşünemeyeceğimiz bir kitap. İçerisinde tanışmaları ve kısa farklı konular yer alıyor. Aynı zamanda Şems-i Tebrizi’nin kırk kuralıda mevcut. Şems’in her yerde denk gelinen özlü sözlerine ya da ön ve arka kapaktaki güzel sözlere çok denk gelemeyeceksiniz. Başında iyi giderken, ortalarında biraz sıkılıp, sonuna doğru yine anlamadan bitti. Acele etmeten sindirerek yavaş okunması gerekir. Anlamak için bazen iki kere okuduğum yerler oldu. Sevgi, barış, kardeşlik ve hoşgörü sembolü olan Mevlana’nın kendisi olmasında katkısı olan Şems-i’ inde hayatına girmesi üzerine başlıyor. Devamıda ara ara onun yokluğunda yazdığı gazellere yer veriliyor. Her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayan Hz. Mevlana’nın eserleri hakkında da bilgi sahibi olacaksınız. Eserleri hakkında kısa bilgilerin olduğu bölüm çok hoşuma gitti. Bölüm başlarında kısa, öz ama etkili sözler var. Yaşamını “Hamdım, piştim, yandım!” sözleri ile özetleyen ve ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul eden Mevlana’nın hayatı ile Şems-i Tebrizi’nin de okunması gerekir. Bu kaynaktan olmasa da başka kaynaklardan okunmasını tavsiye ederim. Mevlana’yı okuyanlar zaten Şems-i Tebrizi ile de tanışmış olur. Aynı şekilde Şems-i Tebrizi okuyanlarda onun yokluğunda Mevlana’nın yazdığı gazellere, rubailere denk gelir. Bu kitap Şems-i Tebrizi’nin kırk kuralı için okunabilir. Bir kaç yerinde verilmek istenen mesajları da beğendim fakat daha sade, yalın, açık ve anlaşılır olsa daha güzel olabilirdi. (Ayşe Aytekin)

Başlarken büyük heyecanla başladım fakat sonrası hayal kırıklığı oldu. İçerik olarak karışıktı, biraz daldan dala atlanmış hissi verdi malesef. İlgi çekici başladı, hüsranla son buldu. İçerisinden edindiğim bilgiler için de yine de teşekkür etmeden geçemeyeceğim. (Hilal Akıncı)

Aşk-ı A-la PDF indirme linki var mı?

Şems-i Tebrizi - Aşk-ı A-la kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aşk-ı A-la PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Şems-i Tebrizi Kimdir?

Şems-i Tebrizî ya da Şems ed-Dîn Muhammad (Farsi: شمس تبریزی) (d: 1185 - ö:1248), İslam alimi ve mutasavvıf.

Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan ve Mevlânâ tarafından yazılan ilâhî aşk şiirlerinden oluşan "Dîvân-ı Şems-î Tebrîzî" adındaki nazım eser sayesinde tanınan çok kuvvetli bir din âlimidir.

Kimliği

Şems-i Tebrizi künyesinden de anlaşılacağı üzere, günümüzde İran'ın Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin yönetim merkezi olan Tebriz şehrinde m. 1185 yılında. Melik Dad oğlu Ali adında bir zatın oğludur ve Şemseddin yani dinin güneşi lâkabıyla anılmıştır.

Daha küçük yaşlarda, mânevî ilimleri tahsilde gösterdiği kabiliyetle dikkat çeken Şems, din ilimleri tahsilden sonra, genç yaşlarında Tebrizli Ebubekir Sellaf'a mürid olmuş, ününü duyduğu bütün meşhur şeyhlerden feyz almaya çalışmış ve bu sebeple diyar diyar dolaşmıştır. Bu gezginliğinden dolayı kendisine "Şemseddin Perende" (uçan Şemseddin) denilmiş, ayrıca Tebriz’de tarikat pîrleri ve hakikat arifleri ona "Kâmil-i Tebrizî" adını vermişlerdir.

Hayâtı ve şâhsiyeti

Daha sonraları Sacaslı Şeyh Rukneddin, Tebrizli Selahaddin Mahmut ile mutasavvıf Necmüddin Kübra’nın halifelerinden Centli Baba Kemal’e intisap ederek onlardan feyz almıştır. Muhammed’in ahlakını örnek alan Şemseddin-i Tebrizî, devamlı bir arayış içerisinde olmuş, manevî bir işaret üzerine de Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’yi arayıp bulmuştur. Dünyaya, kılık ve kıyafete önem vermeyen Şems, Mevlânâ ile üç-üçbuçuk yıl süren beraberliği neticesinde onun hayatında yeni ufukların açılmasına vesile olmuş, onu ilahî aşkın potasında eriterek, kâmil bir Hak aşığı yapmaya muvaffak olmuştur.

Şems-i Tebrizî Şam’a döndüğünde, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî için onun yokluğu dayanılmazdır. Şems’in varlığını kabullenememiş kimseler, Mevlânâ’ya ileri geri laflar etmişlerdir. Celâleddîn Rûmî’nin bu kimselerden birine verdiği cevap şöyledir:

"Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime; hep aynı nameyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım. Ben onun avucunda bağlar, bahçeler ağaçlar görür; deryalar gibi geniş, deryalar kadar berrak sular görürüm. Onun avucunda çıkan ağaçların gölgesinde dinlenirim. Lâkin siz bunların hiçbirini göremezsiniz."

Bir süre sonra Şems, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’in oğlu Sultan Veled’in çağrısı üzere Konya’ya geri gelir. Mevlânâ bir daha şehirden ayrılmasın diye, onu bir kızla evlenmeye iknâ eder; bu kız Celâleddîn Rûmî’nin evinde evlâtlık olan Kimyâ Hâtun’dur. Kimya Hatun’a gizliden aşık olan, Mevlânâ’nın küçük oğlu Âlâeddin, bu durumu hazmedemez ve Şems aleyhtarlarının yanında yer almaya başlar.

Ölümü hakkındaki rivâyetler

Şems hicri 645, miladi 1247 tarihinde Mevlânâ'da meydana gelen büyük değişikliği hazmedemeyenler tarafından mı öldürüldü, yoksa geldiği gibi kimseye haber vermeden Konya’yı terk mi ettiği bilinmemektedir.

Bu gün Konya’da Şems makamı olarak bilinen, halk ve bilhassa Mevlevîlerce türbesinden önce ziyaret edilen bu mescit-türbe de mevcut sanduka, boş bir sanduka mı, yoksa Mehmet Önder Bey'in bir hatırasında anlatıldığı gibi, Şems gerçekten burada mı gömülüdür, bu da bilinmez. Lâkin bu konuda en kuvvetli tezlerden birisi Sipehsalar'a veya eflakiye göre şöyledir: Şems-i Tebrizî'nin dedesi Haşhaşiler tarikâtında mürittir. Daha sonra tarikâttan aile kurmak üzere ayrılmak ister ve ayrılır. Ailesini kurar ama tarikat yönetimi değişir ve torun Şems'in tarikâta bağışlanmasını ister. Dedesi de vermek istemez. Zaten Şems eğitim için Şam'a gider ve Şems'i takip bu aşamada başlar. İlk önce bulurlar lakin kaybederler Şems'i ama Şems Mevlânâ'dan ayrılıp Şam'a gittiği vakit tarikattan bir mürit Şems'i fark eder çünkü Şems Şam sokaklarında yine bir dervişi tâbir yerindeyse rezil etmiştir. Bunun üzerine Şems'i takip Konya'ya kadar sürer ve daha sonra Şems bir dergâha çağrılır, tam yedi derviş gelmiştir Şems'i öldürmek üzere, Şems Celâleddîn Rûmî'dan ayrılmak üzere izin ister ve tam da bir vedalaşma hissi vermeden kendi eliyle ölüme gitmiştir. Hatta ölüme giderken "Rabbim şu kuyu mezarım olsun" diye dua etmiştir. Dergâha gittiği zaman yedi derviş onu beklemektedir artık.O her bir dervişle odalarda ayrı ayrı görüşerek hepsini konuşmalarıyla bayıltmıştır. En son derviş en iri cüsseli ve bilgili olandır. Şems dervişlerden namaz kılarken öldürülmesini istemiştir. Ve namaz kılarken zammı sure olarak Şems suresini okumuştur. Ayrıca İslam aleminde Osman'dan sonra gece kılınan ikinci cenaze namazı Şems hazretlerine aittir. Şems hazretleri Mevlânâ'ya bir mendil gönderir ölmeden önce mendilde şu yazmaktadır: "Ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim gör bakalım aşk için ölmek ne demekmiş", yazmıştır. Mevlânâ'da bayılmıştır. Ayrıca Şems'in Konya dan ayrılıp kaybolması zayıf ihtimaldir çünkü yüce Allah ona rüyasında kendisine istediğinin verilmesi karşısında ne verebileceğini sormuş Şems de: "Canlara kanlara boyanacak başımı" diyerek aşk yolunda başını vermiştir.

Şems-i Tebrizî Camii ve Türbesi

Niğde’deki Kesikbaş Türbesi de Şems’e izafe edilir. Bunlardan ayrı olarak Tebriz şehrinde "Geçil" denilen mezarlıkta, aynı bölgede Hoy’da, Pakistan’ın Multon şehrinde Şems türbeleri veya makamları vardır. Bunlar çeşitli rivayetlerle süslenmiştir. Pakistanlıların söylediklerine göre de Şems, Konya'dan bir gece yarısı gizlice ayrılmış, Hoy şehrine hareket etmiş ve orada yerleşmiştir. Rivayete göre Şems-i Tebrizi Hoy’da vefat eder ve orada gömülür. Mezarı, Unesco Dünya Kültür Mirası'na aday gösterilir. Bir rivayete göre, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin küçük oğlu Âlâeddin de, Şems'i öldürenler arasındadır.

Şems’in Konya'daki türbesi küçük, mütevazı, adeta saklanmış bir yerdir. Mevlânâ’nın o ihtişamlı türbesinin yanında -ki Mevlânâ -"En güzel türbe gökkubedir" der- sadedir.

Şems-i Tebrizi Kitapları - Eserleri

  • Bab-ı Aşk
  • Makalat
  • Aşkın Kırk Kuralı
  • Aşk-ı A-la
  • Aşk-ı Alem
  • Aşkın Kırk Yolu
  • Evvelimiz Aşk
  • Ab-ı Aşk
  • Dirilt Ölüyü O Kalbindir
  • Aşk-ı Gizem

Şems-i Tebrizi Alıntıları - Sözleri

  • Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yarimden de… (Aşk-ı Alem)
  • — Dilin kiymetini “ÂRİF“ olandan, — Gözün kıymetini “ÂM“ olandan, — Sözün kıymetini “LÂL“ olandan, — Ekmeğin kıymetini “AÇ“ olandan, — Aşkın kıymetini “HİÇ“ olandan öğren. (Aşk-ı Alem)
  • Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her sey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli. (Aşk-ı Alem)
  • Bu hayat bir aynadır ve sen dahi bir ayna oluğun gibi, sana davrananlar da birer aynadır. Sen nasılsan, ne düşünürsen, nasıl yaparsan, dünya da sana, diğer yaratıklar ve insanlar vasıtasıyla bir ayna olur. Yaşam, bir aks-i se- dadır. Ne ünlersen evrene, sana o yansır. Güzellikler yay ki etrafa, güzellikler seni bulsun. Herkesin yaşadığı, kendi yaptıklarının karşılığıdır. Dünya'yı mı değiştirmek istiyorsun? Önce kendini değiştir ! Bak neler olacak, şaşacaksın sen de... .... ~... (Aşkın Kırk Yolu)
  • Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın; ya siyahi, ya beyazı seçeceksin. (Aşk-ı Alem)
  • Gazzâli'ye göre riyâzet dört türlüdür: Az yemek, az uyumak, az konuşmak, insanların eziyetlerine katlanmak. Az yemek şehveti öldürür, az uyumak iradeyi saflaştırır, az konuşmak tehlikelerden korur, eziyetlere katlanmak amaca ulaştırır. Zira cefaya tahammül ve eziyetlere sabretmekten daha zor bir şey yoktur. (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)
  • "Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet çünkü hayat çok kısa." (Bab-ı Aşk)
  • Eğer hala KIZIYORSAN, Kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir. Eğer hala KIRILIYORSAN, Gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir. Eğer hala KINIYORSAN, Düşüncelerin yeterince berraklaşmamış demektir. Eğer hala KARŞILIKSIZ SEVMİYOR ve SEVGİNDE AYRIM YAPIYORSAN, Hala akıl ve mantığını kullanıyor, içindeki sevginin boyutlanmasına engel oluyorsun demektir. Eğer hala " BEN " demekten vazgeçmiyorsan, Dizginlerin hala nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir. VE EĞER HALA " ŞİKAYET " EDİYORSAN, HAKİKATİ GÖREMİYORSUN DEMEKTİR! Şems-i Tebrizi (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)
  • Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın. (Evvelimiz Aşk)
  • İnsanlardan ilgi, şefkat ve merhamet mi bekliyorsun? Peki, bunları önce sen kendine gösterdin mi? Ve sen, başkalarına sevgi, saygı, şevkat ve merhamet gösterdin mi? Önce bu soruların cevabını ver; sonra başkalarından sevgi bekle! (Aşkın Kırk Kuralı)
  • Gönlünde hissettiğin,kalp gözünde zaten SENİNLEDİR (Aşkın Kırk Yolu)
  • Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme... Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?? (Aşk-ı Alem)
  • Bu halk nifak yolu ile konuşmaktan, ikiyüzlülükten hoşlanırlar. Doğru sözden sıkılırlar. (Makalat)
  • Çaresizlik nedir bilir misin ? Kalbi kanatlandırıp gittiği yere bedeninin gidememesidir ... (Ab-ı Aşk)
  • İnsan,kusurlarıyla insandır,aksi halde melek olurdu... (Aşkın Kırk Yolu)
  • Makamımız aşk, Usulümüz Edeptir bizim.. Kapımıza değil, Gönlümüze vuran buyursun.. ~~Şemsi Tebrizi~~ (Bab-ı Aşk)
  • “Gözü uyuyan lakin kalbi uyanık bulunan kimseye ne mutlu! Bilakis gözü açık fakat kalbi uykuda bulunanın vay haline!” (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)
  • Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzunun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil! Şems-i Tebrizi'nin 40 Kuralı (Aşk-ı A-la)
  • Gözü uyuyan lakin kalbi uyanık bulunan kimseye ne mutlu! Bilakis gözü açık fakat kalbi uykuda bulunanın vay haline! (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)
  • “Dala sarılan dal kırılınca düşer. Her kim ağaca tutunursa bütün dallar onun olur.” (Dirilt Ölüyü O Kalbindir)