Asker Kaçağı - Stanislaw Lem Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Asker Kaçağı kimin eseri? Asker Kaçağı kitabının yazarı kimdir? Asker Kaçağı konusu ve anafikri nedir? Asker Kaçağı kitabı ne anlatıyor? Asker Kaçağı PDF indirme linki var mı? Asker Kaçağı kitabının yazarı Stanislaw Lem kimdir? İşte Asker Kaçağı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Philip K. Dick
Yazar: Alfred Bester
Yazar: Stanislaw Lem
Yazar: Eric Frank Russell
Yazar: Müfit Özdeş
Çevirmen: Bülent Somay
Çevirmen: Nesrin Kasap
Çevirmen: Şencan Topaloğlu
Derleyen: Bülent Somay
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9789753427883
Sayfa Sayısı: 180
Asker Kaçağı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Savaşa ve militarizme karşı bir öyküler derlemesinin bilimkurgu alanından seçilmesinin anlamı nedir? Edebiyatta bilimkurgu dışında da anti-militarist olunabilir kuşkusuz. Ancak bilimkurgunun büyük bir avantajı var: Gündelik yaşamımıza sorgulanmaz bir biçimde yerleşmiş olan savaşperverliği, militarizmi, üniforma, emirkumanda ve daya biçiminde bir parçamız olan askerliği doğası gereği, çok daha rahat bir biçimde yadırgatabilir bilimkurgu. Bunu bir robotmasalı biçiminde yapabilir, asker kafasıyla açık açık dalga geçebilir, ya da beraberce kendi gezegenlerine ihanet ederek ölümü seçen bir Arzlıyla tonlarca ağırlıkta bize şekilsiz görünen bir Jüpiterlinin acıklı öyküsünü anlatabilir. Militarizmin insani değerlere yaptığı tahribatı bütün şairlerin yok olduğu bir dünyadan daha iyi ne anlatabilir? Bugün farkına bile varmadan kabullendiğimiz birçok ufak tefek politik kararın yarın yol açacağı sonuçları, geleceğe gidip yerinde ve zamanında görmekten daha iyi ne sokabilir kafamıza?
Asker Kaçağı Alıntıları - Sözleri
- "Çocuklar, bugün okula yürüyerek gidebilirsiniz; bir değişiklik olur size. Araba bakımda."
- "BİLİMKURGU EDEBİYATTIR. İyi bilimkurgu iyi edebiyattır." Bu sözü hangi bilimkurgu yazarının söylediğini tam olarak hatırlayamıyorum; 1950'lerde, bilimkurgunun 13-18 yaş grubunun hafta sonu eğlencesi olmadığı bilinci bilimkurgu yazarlarının kafasında iyice yer etmeye başladığı sıralarda, bir bilimkurgu derlemesinin başında yer aldığını biliyorum yalnızca. "Bilimkurgu edebiyattır."
- Beyni olanların silahları tasarladığı, beyni olmayanların ise bu silahları kullandığı bir dünyadayız...
- "Biz bir kaçık sürüsüyüz" dedi Tate sonunda. "Rastlantı sonucu bir gök taşına çarpıp kazaya uğramış bir gemi dolusu akıl hastasıyız."
- Bir söylence, bütün bir toplumla benimsenip inanca dönüşebilir ve hatta bir sonraki kuşağa da öğretilebilir. Tanrılar, periler, cadılar, bir şeye inanmak, onu gerçek kılmaz. Yüzyıllar boyunca , Arzlılar yeryüzünün düz olduğuna inandılar.
- Para, güç ya da dünya hakimiyeti için dövüşmüyoruz.
- "Bu bir ölüm kalım savaşı" dedi. "Kendimiz için değil, düşlerimiz için kavga veriyoruz; yeryüzünden silinmemesi gereken Daha Güzel Bir Yaşam Düşü için."
- Dedikodu açısından bir hastane, küçük kasabaların dikiş diken yaşlı kızlarını bile yaya bırakabilir; ancak hasta insanların küçük bir meseleyi gözlerinde büyütüp heyecana kapılmaları daha kolaydır.
- Size bir şair gerekli... düş yaratmaktan anlayan bir sanatçı. Kağıt üzerinde düşler yaratan birinin bu düşleri gerçeklikte yaratmaya geçmesi zor olmasa gerek.
- Bu savaş senin gibi bir sürü pelte kılıklıyı erkek yaptı bayım, erkek. Ve bu ayrıcalık için gönül borcu duymalısın.
- Bir iki dakika sonra yapacağı şeyi düşününce çocukluğunda yaptığı gibi gözlerini sıkıca kapayıp belanın çekip gitmesini diledi içinden.
- Ne var ki, her köşesi silahla donanmış bir dünyada her çocuğun askeri sorumluluk taşıdığı bir gezegende nereye kaçabilirdi ki?
- Douglas, kitaplıktaki kitapları incelemeye koyuldu, "Bunlardan bir iki tanesini yanıma alacağım. Aylardır tek bir kurmaca ürünü görmedim. .çoğu yok oldu. 1977'de yakıldılar." "Yakıldılar mı?" Douglas kendine kitap seçmeye başladı. "Shakespeare. Milton. Dryden. Eskilerden alacağım. Daha güvenli. Steinbeck ile Dos Passos'unkilerden hiç biri olamaz. Bir polikin bile başı derde girebilir. Burada kalacaksanız şunları başınızdan atsanız iyi edersiniz." Parmağıyla hafifçe vurarak Dostoyyevski'nin bir kitabını Karamazov Kardeşleri gösterdi.
- Bütün on santimlik cetveller uzayıp on bir santim olsa bu fark nasıl anlaşılabilir ? Cetvellerden birinin, hiç değişmeden, örnek olarak kalması gerekecektir bunun için. İşte bizler, her biri on bir santim uzunluğunda bir yığın hatalı cetveliz. Karşılaştırma yapmak için paranoyak olmayan biri gerekli bize.
Asker Kaçağı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Savaşa Karşı Bilimkurgu Öyküleri: Asker Kaçağı: Metis Yayınları’ndan çıkan, yazar/Bulent-Somay’ın derlediği ve yine Bülent Somay, yazar/nesrin-kasap ve yazar/sencan-topaloglu‘nun çevirmen kadrosunda bulunduğu bir kitap “Asker Kaçağı”. Kitap, bilimkurgu yazarlarının, savaş karşıtı bilimkurgu öykülerinden oluşuyor. Aralarında Müfit Özdeş’in de bulunduğu, toplam 7 yazar ve 8 öykülü bu derleme ilk olarak 1991 yılında basılıyor. Aradan geçen 20 yılda ilk baskısı tükenince, 2011 yılında ise ikinci bir baskı yapılıyor. Yazarlar öykülerinde farklı gezegenler ve farklı uygarlıkları kullanarak savaş karşıtı bir tutum sergiliyorlar. Bilimkurgunun iyi kullanıldığında gayet iyi sonuçlar verebildiğine aslında en büyük kanıt bu kitapta bulunan öykülerdir. Ve Bülent Somay‘ın da dediği gibi: “İyi bilimkurgu, iyi edebiyattır.“ Kısaca öykülere değinmek gerekirse. 1.Aldatmaca Oyunu - yazar/philip-k-dick : Paranoyak bir kişiliğe sahip olduğunu bildiğimiz Philip Dick’in, paranoyak karakterlerle dolu bir öyküsü. Bu hastalıktan muzdarip bir grup insan, bir uzay gemisi ile hastaneye sevk edilecektir. Yaşanan elim bir kaza sonucu farklı bir gezegene düşen 9 kişilik ekip, sürekli bir savaş hali içinde yaşamaktadır. “Maymun Adam” olarak adlandırdıkları Arzlılar en büyük düşmanlarıdır lakin aradan geçen bunca zamana rağmen, ellerinde onlardan herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Tüm bunların sonucunda kendilerine bir test uygulamaya karar veren koloni, yaşadıkları hayatın bir sanrı mı olduğu anlamaya çalışacaktır… 2.Kaybolma Numarası - yazar/Alfred-Bester : Bilimkurgunun usta kalemlerinden Bester’den, savaş ve zaman yolculuğu temalarının iç içe geçtiği bir öykü. Generel Carpenter önderliğinde ABD büyük bir savaşın içindedir. Bu ne son savaştır ne de savaşı sonlandıracak bir savaş. “Amarikan Düşü İçin Savaş” adı verilen bu sıra dışı devamlılık hali, M.S. 2112 yılında ilginç olaylar silsilesinin bir birini izlemesinin ardından sonlanma aşamasına gelir. New York’ta bulunan Birleşik Devletler Askeri Hastanesi’nin T Koğuşu’nda bulunan ve bu savaştan etkilenmiş olan 24 hasta, zaman zaman belli bir süre koğuştan kaybolmakta ve kısa bir süre sonra tekrar geri dönmektedir. Carpenter bu olayın araştırılmasını ister. Savaşı kazanmanın yolunun, belki de bu odadaki sır dolu insanların sırlarını çözmekten geçtiğine inanır. Bu sayede umuda kapılan Carpenter, Amerikan Düşü İçin Savaş’ı kazanmanın hayalini kurmaya başlar. “Zamanımızda, hepimiz, belli bir işi yapmak üzere bilenmiş ve sertleştirilmiş araçlarız.” -Generel Carpenter. 3.Asker Kaçağı - yazar/William-Tenn : Gerçek adı Philip Klas olan yazar, William Tenn mahlasıyla çoğunlukla bilimkurgu öyküleri yazmaktadır. Bu tür derlemelerin gediklisi olmayı başaran Tenn’in, ülkemizde de çevrilmiş olan başka öyküleri mevcuttur. Sonlanan bir savaşın ardından Arz Komutanlığı’nın yaptığı bir açıklamaya göre, dört Jüpiterli öldürülmüş, beşincisi ise teslim olmuş ve esir olarak alınmıştır. Bu gezegenler arası savaşta ele geçirilen önemli esir sorgulanmalıdır. Sorumluluk alanlardan biri ise Binbaşı Mardin’dir. Askeri bir düzen içinde işleyen Dünya’da, zorunlu bir askerlik hayatı geçiren Mardin, tutsak olarak anılan Jupiterli’yle olan diyaloglarının ardından bazı şeyleri sorgulamaya başlayacaktır. Askeri birliklerden insanlarla bu ilginç uzaylı arasında da bir karşılaştırma yapan Mardin, kendi içinde ilginç sonuçlara varacaktır. 4.Alacakaranlıkta Kahvaltı - yazar/philip-k-dick : Philip K. Dick’in kitapta yer alan ikinci öyküsü bilimkurgu ile gerçeküstücülüğü harmanlıyor ve ortaya eğlenceli bir okumalık çıkıyor. Bir sabah uyandıklarında kendilerini tamamen farklı bir zaman diliminde bulan aile üyeleri şaşırır. Her yer askerlerin kontrolü altındadır. Aile bireyleri askerler tarafından sorguya çekilir fakat neler olup bittiğinin henüz farkında değildirler. Bir anlık karmaşanın ardından taşlar bir bir yerine oturur ve bir tesadüf sonucu ailenin zamanda yolculuk yaparak geleceğe gitmiş oldukları anlaşılır. Tim, Mary, Judy ve Earl bu ne idüğü belirsiz geleceği arkalarında bırakıp tekrar kendi zamanlarına dönebilecekler midir? Dönmeyi başarırlarsa eğer, günün birinde tekrar bu zaman dilimini ulaştıklarında etraf yine askerlerle mi dolu olacaktır peki? Bu gibi soruların yanıtları öyküde gizli. 5.Anlaşmak Kolay Değil - Katherine MacLean / Tom Condit : Bilimkurgunun ilk kadın yazarlarından biri olma unvanını elinde bulunduran MacLean, aynı zamanda türle ilgili çok önemli makaleler imza atmış biridir. Tom Condit ile beraber kaleme aldıkları bu öykü, espritüel bir dile sahip. Uzayda dolaşan ve karşılarına çıkan her uzay gemisine feth edilecek ve “düzene sokulacak” gözüyle bakan Kadir-i Mutlak Erdig isimli gemi, 5 ay önce Plüton’dan ayrılan Mustafa Kemal (evet, yazarların gemiye verdikleri isim bu) isimli gemi ile karşılaşır. Dünyalı mürettebata ait olan gemide akıllı telepatlar bulunmaktadır, işgalci gemisinde ise klasik asker kafasına sahip olan ilginç bir uygarlık. İki uygarlık arasında kurulan iletişim yer yer komik olmakla birlikte, son derece ciddi de. Peki her iki taraf da olayı tatlıya bağlayacak mı dersiniz? 6.Devle Dövüşen Bilgisayarın Öyküsü - yazar/Stanislaw-Lem : Solaris, Aden, Gelecekbilim Kongresi, Yıldızlardan Dönüş, Küvette Bulunan Günce gibi kitaplarıyla tanıdığımız Polonyalı bilimkurgu yazarı Stanislaw Lem’in bu öyküsü, ülkemizde daha önce 1991 yılında Metis Çeviri dergisinin 6. sayısında yayımlanmış. Hatta derginin o sayısının bir bilimkurgu dosyası olduğunu belirtmekte yarar var. Öykü, masalımsı atmosferiyle dikkat çekiyor. Bir bilimkurgu öyküsü için oldukça sıra dışı evet, ama Lem, kurgusu ile bizleri şaşırtmayı başarıyor. Siberistan Hükümdarı Kral Poleander Partobon, dövüş yanlısı bir liderdir. Günün birinde, bu tutkusu başına büyük bir bela açacaktır. Tahtını korumak için en büyük destekçisi ise, hiç kuşkusuz şahsına ait bilgisayardır. Diyaloglarıyla güldürmeyi başaran Lem’in verdiği mesajlar hiç de yabana atılacak cinsten değil. 7.Son Baskı - yazar/Eric-Frank-Russell : Eric Frank Russell’ın bu öyküsünün konusu daha sonra yine Metis’ten çıkan “…Ve Sonra Hiç Kalmadı” adlı eserle paralellik gösteriyor. Russell’ın bu öykü üzerinde biraz daha çalışıp, ortaya o novellayı çıkarmış olma ihtimali bir hayli yüksek. Yeni bir gezegeni feth eden Huld halkının lideri Komutan Cruin, bu yabancı gezegene adım atan türünün ilk örneğidir. Gezegeni Huld halkı adına aldığını söyleyen Cruin, ordusu ve uzay gemileri ile birlikte gezegen yüzeyine iner. İnmelerinin ardından geçen sürede ise çeşitli problemlerle karşılaşırlar. Ordusundaki askerler bir bir disiplinlerini yitirirken, iradeli durmaya çalışan Cruin, bunu gayet kararlılıkla sürdürür. 8.Krrçiysk - yazar/mufit-ozdes : Dünyaca ünlü bilimkurgu yazarlarının arasında bir Türk’e rastlamak ne de kadar şaşırtıcıysa, öykünün en az diğerleri kadar başarılı olması da işte o kadar normal. Müfit Özdeş, bu derlemenin ardından yayımlanacak olan Son Tiryaki isimli kitabıyla da Türk bilimkurgu edebiyatına güzel öyküler hediye etmiş bir isim. Oldukça orijinal bir fikirden yola çıkan bu öyküde, Merendiz adlı gezegenin, bazı özellikleri insanları andıran böceğimsi zeki ırkı açlıkla mücadele etmek zorundadır. Trilyonlarca Merendizli’yi doyurmak için bilgisayar kumandalı robotlar ve gemiler ışık hızında hareket etmekte ve evrenin çeşitli yerlerinde “et” aramaktadırlar. Yolu Dünya’ya düşen cesur Merendizli Krrçiysk, bu et dolu gezegenin Türkiye adlı ülkesinde Ahmet adlı bir çocuğu gözüne kestirir ve uzun soluklu sürek avının düğmesine basar… Günümüzde kolaylıkla bulunabilen bilimkurgu öykü derlemelerinin sayısı yalnızca 2 ve Asker Kaçağı da onlardan biri. Öteki ise yine Metis Yayınları‘ndan çıkan “kitap/korkunun-butun-sesleri--21924” isimli derleme. Eğer bilimkurgu okumaktan hoşlanan biriyseniz, hazır baskısı da bulunuyorken bu güzel öyküleri kaçırmayın derim. Keyifli okumalar dilerim. (Bahri Doğukan Şahin)
BİLİMKURGU EDEBİYATTIR İyi bilimkurgu iyi edebiyattır. 13-18 yaş grubunun haftasonu eğlencesi değildir. Tıpkı edebiyat gibi onun da iyisi ve kötüsü, banali ve felsefi olanı, insanı düşünmeye ya da uyumaya sevk edeni vardır. Karamsar ya da iyimser olabilir. 1984'ü ve H.G.Wells'in mükemmel ütopyalarını düşünün insan varlığı, insanın evrendeki yeri üzerine, neyin insan olduğu üzerine düşünebilir. Lem'in Solaris'i gibi, ya da Lucas'ın Yıldız Savaşları gibi sizi dev bir peri masalına, atların uzay gemisi, kılıçların ve tabancaların lazer silahı olduğu bir kovboy öyküsüne götürebilir. Modernist bir Bildungsroman gibi bir bireyin, dünyasının içinde ve ona karşı oluşumunu izleyebilir. Le Guin'in Mülksüzler'i ya da Samuel Delany'nin postmodem heterotopya'sı Triton gibi değerlerin yok olduğu bireyin parçalandığı bir evren çizebilir. Bilimkurgu edebiyattır. İyi bilimkurgu iyi edebiyattır.Tabiatıyla kötü bilimkurgu da kötü edebiyattır. Bilimkurgu, "polisiye" edebiyatın bir alt dalı değildir. Bunun en iyi kanıtı bilimkurgu polisiyelerin varlığı. Isaac Asimov'un Çelik Mağaralar ya da Çıplak Güneş romanları gibi Edebiyatın at oynattığı bütün alanlarda bilimkurgu da atını sürer. Edebiyatın baktığı her şeye yadırgatarak olası bir başka dünyanın aynasından bakar. Bilimkurgu tanımı gereği ilerici, gerici, devrimci, muhafazakar, feminist, erkek şovenisti, hayalci, gerçekçi değildir. Edebiyatta olduğu gibi bilimkurguda da ilerici ya da gerici yazarlar, feministler ya da erkek şovenistler, militaristler ya da pasifistler vardır. Asker Kaçağı; militarizme karşı, savaşa, otoriteye ve asker kafasını karşı yazılmış kısa öykülerden oluşuyor. Kuşkusuz bilimkurgunun savaşa ve militarizme karşı bütün tavrını temsil etmek gibi bir amaç koymuyor kendine. Edebiyatta bilimkurgu dışında da antimilitarist olunabilir kuşkusuz. Ancak bilimkurgunun büyük bir avantajı var. Gündelik yaşamımıza sorgulanmaz bir biçimde yerleşmiş olan savaşperverliği, militarizmi, üniforma, emir kumanda ve dayak biçiminde bir parçamız olan askerliği doğası gereği çok daha rahat bir biçimde yadırgatabilir bilimkurgu. Bunu bir robot masalı içinde Lem yapabilir asker kafasıyla açık açık dalga geçebilir. MacLean ve Condit ya da beraberce kendi gezegenlerine ihanet ederek ölümü seçen bir Arzlı'yla tonlarca ağırlıkta bize şekilsiz gözüken bir Jüpiterli'nin acıklı öyküsünü anlatabilir Tenn. Militarizmin insani değerlere yaptığı tahribatı bütün şairlerin yok olduğu bir dünyadan daha iyi ne anlatabilir? Bugün farkına bile varmadan kabulendiğimiz birçok politik kararın yarın yol açacağı sonuçları geleceğe gidip yerinde ve zamanında görmekten daha iyi ne sokabilir kafamıza? Bilimkurgu bizi keyfimizce, bir geleceğe, bir Jüpitere, bir yıldızlar arası uzaya, bir masalsı robotlar dünyasına göndererek, ama birdenbire ayağımızın altındaki hayal halısını çekip küt diye bu dünyaya ve bu zamana düşmemizi sağlayarak, militarizmi, savaşı, askerliği daha net görmemizi sağlar. Militarizmi bizden uzak durduğu için görmüyor değilizdir, tam tersine çok yakında, burnumuzun ucunda durduğu için gözlerimiz bir türlü netleyememektedir. Bilimkurgu görmemiz gerekeni burnumuzun ucundan alıp uzağa götürür, bize gösterir ve sonra da "Şimdi ne yapacaksan yap" diye yeniden kafamıza atar. Yadırgatır. Gerici bilimkurgu bile istemeden bunu yapar çoğu kez. Robert Heinlein'ın muhafazakar, militarist, erkek şovenisti öyküleri bile, istemeden yadırgatma sonucuna ulaşır. Yazarın seçtiği tür ve yazarlığı politik niyetlerinin ve ön yargılarının önüne geçer. İyi bilimkurgu iyi edebiyattır. Bilimkurgunun hayatımızı cehenneme çeviren militarizme karşı söyleyeceği bir söz olduğu zaman bunu da iyi edebiyatın söylemesi gerektiği gibi, güldürerek, üzerek, düşündürerek ama öykünün bittiği noktada, bizi başladığımız ana göre biraz olsun değiştirerek yapar. Russell'ın ve MacLean Condit'in otorite, egemenlik meraklısı yaratıkları, Tenn'in ve Bester'ın Arzlı askerlerinden daha yabancı değillerdir bize. Hepsini tanırız. Öte yandan Tenn'in kendi gezegenine ihanet eden Jüpiterli yaratığı bütün bu yukardakilerden daha yakındır bize. Onu tanısaydık sevinirdik mutlaka. Bilimkurgu kitaplarına başlamayı düşünen okurlar için iyi bir başlangıç kitabı olabilir, sekiz öyküden oluşan bu kitap. Keyifli okumalar... (Mesut Sevinç)
Oldukça güzel bir bilim kurgu romanı. Philip K. Dick, Stanislaw Lem, Katherine MacLean, Alfred Bester gibi meşhur kurgu yazarlarının yanında bizden de Müfit Özdeş adında bir yazarın yazdığı savaş ile ilgili bilim kurgu hikayelerinin birleştirilmiş halinden oluşuyor. Bazı hikayelerde ülkemizden ve ülkemiz ile ilgili bazı konulardan da bahsediyor. Toplamda sekiz öykü bulunan bu romanda Aldatmaca Oyunu, Son Baskı, Devle Dönüşen Bilgisayarın Öyküsü, Anlaşmak Kolay Değil, Alacakaranlıkta Kahvaltı oldukça güzel hikayeler. Çeşitli şekilde zamanda yolculuk, ülkeler ve dünyalar arasında savaşlar, medeniyetler çatışmaları gibi pek çok konunun işlendiği bu roman mutlaka okunması gerekenlerden. (Serdar Poirot)
Asker Kaçağı PDF indirme linki var mı?
Stanislaw Lem - Asker Kaçağı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Asker Kaçağı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Stanislaw Lem Kimdir?
12 Eylül 1921’de Polonya, Lwow’da varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğdu. On iki yaşındayken babasının hediye ettiği daktiloyla yazmaya başladı. 1940’ta Lwow Üniversitesi’nde tıp okumaya başladı ancak ertesi yıl Sovyet orduları Polonya’yı işgal edince eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bu dönemde otomobil tamirciliği ve kaynakçılık yaptı. Yahudi kökenleri nedeniyle, İkinci Dünya Savaşı yıllarını sahte bir kimlikle geçirdi. 1945 yılında ailesiyle birlikte Sovyetler’e bağlı Ukrayna sınırları dahilindeki Krakow’a yerleşti ve babasının ısrarı üzerine burada tıp eğitimine devam etti. Askeri doktorluk sınavında kendi kararıyla soruları eksik cevaplayarak başarısız oldu. Ardından bir yandan üniversitede dersler vermeye, diğer yandan kendisini üne kavuşturacak eserlerini kaleme almaya başladı. 1946’dan itibaren çeşitli dergilerde şiirler, kısa öyküler yayımlamaya başladı. İlk bilimkurgu romanı olan Astronauci 1951’de yayımlandı. Bunu izleyen yaklaşık yirmi yıl boyunca aralarında Aden, Gelecek Bilim Kongresi, Solaris, Soruşturma, Dünya’da Barış ve Fiyasko’nun da bulunduğu çok sayıda roman yazdı. Sovyet rejiminin baskıcı politikaları nedeniyle bunların bazılarını yurtdışında yayımlamak zorunda kaldı. Edebiyatın yanı sıra bilim felsefesi, sibernetik, bilimsel spekülasyon ve edebiyat eleştirisi alanlarında da çalışmalar yaptı. Birçok üniversiteden fahri doktora ünvanı aldı ve eserleri ulusal ve uluslararası ödüllere layık görüldü. 27 Mart 2006’da Krakow’da kalp rahatsızlığı sonucu hayatını kaybetti.
Stanislaw Lem Kitapları - Eserleri
- Küvette Bulunan Günce
- Solaris
- Hayali Büyüklük
- Fiyasko
- Yıldız Güncesi
- Ölümlü Makineler
- Dünya'da Barış
- İnsanın Bir Dakikası
- Aden
- Dönüşüm Hastanesi
- Kör Talih
- Yıldızlardan Dönüş
- Yenilmez
- Soruşturma
- Gelecekbilim Kongresi
- Siberya
- Asker Kaçağı
- Mükemmel Boşluk
- Sahibinin Sesi
- Yıldızların Dönüşü
- The Mask
- Seçilmiş Eserleri
- The Cyberiad
- Seçilmiş əsərləri
Stanislaw Lem Alıntıları - Sözleri
- "Katiller haklı olsun ya da olmasın, birileri kurbanlara akıl vermeli." (Aden)
- -What do we do now? -"Wait and watch," replied the prudent Kalpacius. "We may learn something." (The Cyberiad)
- Önemli olacağını asla tahmin edemeyeceğim bir ayrıntı sayesinde inanılmaz bir şey keşfettim. (Kör Talih)
- İnsan var olduğu sürece, olgular boşlukta yer almaz. (Soruşturma)
- Ne denli sakınsa da insan denen varlık kuram geliştirmeden duramazdı. (Solaris)
- Uzay yolculuğu insanoğlunun merakının en özlü ifadesidir. (Aden)
- Sana ne kadar acıyorum, Evren’in kurbanı! Yaşamak ne kadar büyük bir ıstırap, ne kadar umutsuz bir kapan...” (Ölümlü Makineler)
- "En önemli karşı çıkış nedeni, insanın Dünya üzerindeki sorunlarını çözmeden evreni fethetmek istemiş olmasıydı, zira kahramanca uçuşların insanların acı çekmesini, adaletsizliği, korkuyu ve yeryüzündeki açlığı ortadan kaldırmak konusunda bir işe yaramayacağı açıkça ortadaydı." (Yıldızlardan Dönüş)
- Zamanla bilgisayar sistemleri imdada yetişti. Ama insanlar bir süre sonra bilgisayarların ağzına bakar hale geldiklerini fark etmekte çok gecikti. Bilgisayar hafızasına bağlı verilere dayansalar da akıl yürütme,yargıya varma işini kendilerinin yaptıklarını sanıyorlardı. Oysa aslında bilgisayar merkezleri tarafından işleme sokulmuş malzemeleri değerlendiriyorlardı ve bu malzeme insanlığın kaderini tayin eden kararları saptıyordu. (İnsanın Bir Dakikası)
- Silah kendi kendisini yenemez. (Dünya'da Barış)
- Senin bildiğini bildiğimi senin bildiğini biliyorum. (Dünya'da Barış)
- "Her birimiz, zorunluluktan meydana gelmiş, bir olasılığız, çokluğun içinden tekillik..." (Dönüşüm Hastanesi)
- Ne var ki, her köşesi silahla donanmış bir dünyada her çocuğun askeri sorumluluk taşıdığı bir gezegende nereye kaçabilirdi ki? (Asker Kaçağı)
- Kendi ellerimizle şu hale getirdiğimiz dünyada yaşamak zorundaydık, kendi düşen ağlamazdı. (Gelecekbilim Kongresi)
- Burada her varsayım iflas ediyor. (Yenilmez)
- "Mutlak bilgiye sahip olmasının yalnızca benim hayalimden ibaret olduğu anlamına geliyordu. Bir açıdan bunalıma sürükleyen bir keşifti bu; öte yandan da önümde yeni ve beklenmedik ufuklar açmıştı." (Küvette Bulunan Günce)
- Kesin olarak bildiğimiz bir şey var ki, o da bilgilerinin felâketi önlemek için yeterli olmamış olduğu. (Yenilmez)
- "Bu delilikten bir sonuç çıkaramamak, çıkarmaktan çok daha iyidir," (Aden)
- Korkunun sadece gözleri büyük değildir, -beyni de küçüktür. (Dünya'da Barış)
- Saray mensuplarının yaşamı bir sahtekarlıktı. (Mükemmel Boşluk)