Aşkı Giyinen Adam - Nazlı Eray Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aşkı Giyinen Adam kimin eseri? Aşkı Giyinen Adam kitabının yazarı kimdir? Aşkı Giyinen Adam konusu ve anafikri nedir? Aşkı Giyinen Adam kitabı ne anlatıyor? Aşkı Giyinen Adam kitabının yazarı Nazlı Eray kimdir? İşte Aşkı Giyinen Adam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Nazlı Eray
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786050902617
Sayfa Sayısı: 304
Aşkı Giyinen Adam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Romancılığımızın en özgün ve özgür kaleminden Yunus Nadi Roman Ödülü sahibi, etkileyici bir roman…
Nazlı Eray, 2002 Yunus Nadi Roman Ödülü’nün kazanan Aşkı Giyinen Adam’da, tuhaf ve komik dünyalarından birini daha kuruyor: Dürnev Abla’nın tarot kartlarından çıkan Eddie Fisher, Elizabeth Taylor ve Debbie Reynolds; kahramanımızın ve Eddie’nin anıları yüklenmiş koyun kelleleri Peyami ile İdris; şoför Kâzım Efendi’nin çıkardığı gazla dirilen, cinayet kurbanı yaşlı ana-kız; Belligün Pastanesi’nde Mihri Abla’yla birlikte kahve fincanının içinde izlenen Eddie Fisher konseri…
“Doktor Ayberk yaklaşmıştı bana. Yavaşça kulağıma eğilip, ‘Olağanüstü bir şey bu! Bir saattir dinliyorum onu. Hayatından kesitler anlatıyor. Hollywood, Las Vegas; güzel kadınlar; Elizabeth Taylor ile yaşadığı yoğun aşk yüzünden yaşamın bir başka köşesine kayışı; bir iki gecelik kaçamaklar; uzun süreli ilişkilerden kaçması, kadınlara verdiği armağanlar; amfetamin ve kokaine bağımlılığı; bu uçurumdan kurtulmak isterken düştüğü bir paralı tımarhane; sesini yitirişi... Her şeyi anlatıyor. Müthiş bir bellek, olağanüstü bir açıkyüreklilik... Hayatımda hiçbir şey beni bu kelle kadar şaşırtmamıştı, hayretler içindeyim’ dedi.
‘Bir tıp doktoru olarak bu olayı nasıl yorumluyorsunuz?’ diye sordum.
‘Yorumlayamıyorum. Beni aşan bir şey bu’ dedi.”
Aşkı Giyinen Adam Alıntıları - Sözleri
- "Bazen düşünürdüm, acaba kenti benim algıladığım gibi mi algılardı bu insanlar; geceyi, kimsesiz sokakları, gündüzün kentin üstündeki değişik vurgusunu, o çok sevdiğim sokakları, kimi zaman izlediğim televizyon dizilerini, vitrinine baktığım birtakım dükkanları, İzmir Caddesi’nde öğle zamanı aç karnına yediğim bir simidi acaba benim algıladığım gibi mi algılardı?”
- Gece sokaklarında onu yakalamak için koşuyordum. Geçmişim bangır bangır çalıyordu beynimin içinde. Düğmesini bilmediğim için onu kısamıyordum.
- “Bazen düşünürdüm, acaba kenti benim algıladığım gibi mi algılardı bu insanlar; geceyi, kimsesiz sokakları, gündüzün kentin üstündeki değişik vurgusunu, o çok sevdiğim sokakları, kimi zaman izlediğim televizyon dizilerini, vitrinine baktığım birtakım dükkanları, İzmir Caddesi’nde öğle zamanı aç karnına yediğim bir simidi acaba benim algıladığım gibi mi algılardı?” (ANKARA’M)
- "Neler konuşuyorlardı acaba çay bahçesinde, ben onu merak ettim." dedim. Eddie anlatıyordu, iki yaşlı kadın da dinliyorlardı onu. Rüya bu ya, Eddie, Elizabeth Taylor'ı anlatıyordu onlara...
- "...O zaman da hayatında başka şeyler olacaktı.Başka kentler,bambaşka insanlar;pencereden görünen değişik ufuk çizgileri;gğndüz görünen başka sokaklar;telefon defterinde apayrı isimler;zilin yanına yazılmış başka bir ad...Yaşam da bu değil mi zaten;bir makasta yol ayrımı..."
- Bir beyin taşımak. Duygu, düşünce, anı ve bellekten oluşan bir beyni taşımak... Geçmiş ve geleceğe ait bir sorumluluk.
- Bir beyin taşımak.Duygu,düşünce,anı ve bellekten oluşan bir beyni taşımak...Geçmiş ve geleceğe ait bir sorumluluk.
Aşkı Giyinen Adam İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Okuduğumdan ziyade gördüklerim vardı.Okumuyordum adeta yaşıyordum.Yaşarken dehşete kapıldığım da oldu.Ama kitabı okurken kesinlikle korkmadığımı söylemeliyim:).Sadece değişik bir atmosferin içindeydim.Kahramanla birlikte ben de koşuşturuyordum.Elimden kitabı bırakmak hiç gelmedi.Çünkü sonunda ne olacağını merak ediyor.Kendi hayatımın sıkıcılığını hissetmiyordum.Sanki benim hayatıma da bir hareketlilik geldiğini hissettim.Ve bu kitabın bitmesi beni gerçekten çok üzdü:( (Derya YILDIZ)
Fantastik romanların kraliçesi:: Nazlı Eray, hayal gücünü serbest bırakıp gücüne karşı koyamayacağımız, dev bir mıknatıs gibi bizi kendisine çeken ilginç bir roman yaratmış. Kitabın vermiş olduğu rüyanın içinde olma hissinin tadını çıkarıp, günlük yaşantının stresinden uzaklaşın. (Sevda hayatt)
Nazlı Eray yazdigi bu güzel eserlerle cok bilinmesi gerekirken ne yazik ki yeteri kadar tanınmıyor ve okunmuyor. Malesef bestselleri okuma askiyla böylesine önemli yazarlar gözardı ediliyor. Vah ki ne vah (TuhafBirKadın)
Kitabın Yazarı Nazlı Eray Kimdir?
Nazlı Eray, Ankara’da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nda tercüman olarak çalışmaya başladı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Edebiyatçılar Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikası ile Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi ve 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazın dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesi’nin Onursal Üye’sidir. Yazmaya 1959’da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile başlayan Eray’ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975’te çıktı. Nazlı Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer’in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink’te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Nazlı Eray, anılarının bir bölümünü Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) adıyla kitaplaştırdı.
Nazlı Eray Kitapları - Eserleri
- İmparator Çay Bahçesi
- Aydaki Adam Tanpınar
- Aşık Papağan Barı
- Aşk Artık Burada Oturmuyor
- Orphee
- Ömür Uzatma Kahvehanesi
- Arzu Sapağında İnecek Var
- Pasifik Günleri
- Ayışığı Sofrası
- Kız Öpme Kuyruğu
- Sis Kelebekleri
- Kayıp Gölgeler Kenti
- Ah Bayım Ah
- Aşkı Giyinen Adam
- Farklı Rüyalar Sokağı
- Marilyn Venüs'ün Son Gecesi Marilyn Monroe Ankara'da: Cursum Perficio!
- Beyoğlu'nda Gezersin
- Halfeti'nin Siyah Gülü
- Uyku İstasyonu
- Ay Falcısı
- Deniz Kenarında Pazartesi
- Frej Apartmanı'nın Esrarı
- Ölüm Limuzini
- Uyku İstasyonu
- Tozlu Altın Kafes
- Elyazması Rüyalar
- Gece Çiçeği İstanbul
- Aşk Yeniden İcat Edilmeli
- Eski Gece Parçaları
- Yoldan Geçen Öyküler
- Rüya Yolcusu
- Yıldızlar Mektup Yazar
- Büyülü Beyoğlu
- Karga Feramuz'un Aşkı
- Geceyi Tanıdım
- Kalbin Güney Batısı
- Sinek Valesi Nizamettin
- İki Kafalı Topaç Villy
- Örümceğin Kitabı
- Bir Böcek Sevdim
- Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni
- Geceyi Tanıdım - Yoldan Geçen Öyküler
- Hazır Dünya
- Düş İşleri Bülteni
- Nazlı Eray: Ömür Uzatma Kahvehanesi Seçme Öyküler
- Ekmek Arası Rüya
- Kuş Kafesindeki Tenor
- Sihirli Saray
- Naz ve Köşkteki Vampir
- Çığlık Atan Mumya
- Gören Gözler Duyan Kulaklar
- Naz ve Büyülü Bahçe
- Mırmır Osman
- Billur Ahtapot ile Mor İnci
- Aşk Artık Burada Oturmuyor
- Kapıyı Vurmadan Gir
- Kalbinde Kadın Taşıyan Erkekler Birahanesi
- Geceyi Tanıdım Erostratus
Nazlı Eray Alıntıları - Sözleri
- Meze tabaklarında anılar ve eski aşklar var. (Ayışığı Sofrası)
- Arada gerçeği yitirmek ne güzel. (Düş İşleri Bülteni)
- “İnsan her şeyi hatırlasa çok yorulur. Unutmak... Unutmak bazen bir ilaç.” (Elyazması Rüyalar)
- Anlatacak o kadar çok şey var ki... İçimde birikmiş şeyler, belleğime hücum eden anılar. (Halfeti'nin Siyah Gülü)
- "... Üstümde çok ağır bir yük hissediyorum. Bu yük bazen o kadar ağırlaşıyor ki; sırmalı kadife ceketime dev bir mezartaşı çimentolanmış sandığım oluyor. Sırtıma... Çimentolanmış bir mezartaşı. Aynaya gidip bakıyorum, görüyorum onu. Tersten, üstündeki yazıyı okuyorum. 'Rudolf von Hapsburg' yazıyor. Üstünde doğum tarihim var. Ölüm tarihinin olduğu yer boş. O anda bembeyaz bir el bana bir divit kalem uzatıyor. Ucu kana batırılmış. Onu yavaşça alıp, kanla, ölüm tarihimi mezar taşımın üstüne ben yazıyorum." (Yıldızlar Mektup Yazar)
- “Ceviz kabuğunun içindeydim. Şimdi Tanrı beni fındık kabuğunun içine soktu.” (Ayışığı Sofrası)
- Ben, Bekleme Ustası olurken, her bir şeyin çok usul usul ve sabırla bekleneceğini sanıyordum. Oysa beklenmedik olaylar peş peşe geliyordu! (Kız Öpme Kuyruğu)
- " Evet. Dikkat edilmezse en çabuk eskiyen duygu aşktır" (İmparator Çay Bahçesi)
- "İnsan her şeyi hatırlasa çok yorulur. Unutmak... Unutmak bazen bir ilaç." (Elyazması Rüyalar)
- "Tarihte daima gizemli bir şey kalmalıdır." (Yıldızlar Mektup Yazar)
- Yüzümde, çok sevdiği birini yitirmiş olan bir insanın acısı ile dolaşıyordum. (Deniz Kenarında Pazartesi)
- Ölüm, üstünde uçan bir kuş. Ama, kanadı sana henüz değmedi. (Uyku İstasyonu)
- Uçsuz bucaksız, sonsuz ve yarınsız bir yolculuğa çıkıyordu. (Kayıp Gölgeler Kenti)
- "Yapayalnız bir insanım. Beni ancak ağaçlar, bitkiler, kapıların ve pencerelerin dışları, sokaklar ve o sonsuz yıldızlı gece sever." (Uyku İstasyonu)
- Kavanozdaki ölüyle baş başa kalmıştım. (Kayıp Gölgeler Kenti)
- Yoldaki büfenin birinden bir şişe vişne suyu alıp oracıkta hepsini içivermek dünyanın en güzel şeyiymiş gibi geliyor bana. (Ah Bayım Ah)
- Neden korkuyorsun? Ölümden mi? Yok olmaktan, belleğini yirirmekten, ya da bedenine bir nüzul inmesinden mi? Neden korkuyorsun? (Ayışığı Sofrası)
- ''Sevgi tılsımlı bir şey... Onu en iyi, yitirdiğin zaman anlayabilirsin.'' (Uyku İstasyonu)
- "Para bir bıçak gibidir," dedi Sibil. "Keser ve yaralar kimi zaman." (Ayışığı Sofrası)
- İpi kopmuş bir uçurtma gibiyim. Ama gökyüzünde değilim. Başka bir yerlerde kaybolmuş gitmişim. (Kalbin Güney Batısı)