At Üstünde - Guy de Maupassant Kitap özeti, konusu ve incelemesi
At Üstünde kimin eseri? At Üstünde kitabının yazarı kimdir? At Üstünde konusu ve anafikri nedir? At Üstünde kitabı ne anlatıyor? At Üstünde PDF indirme linki var mı? At Üstünde kitabının yazarı Guy de Maupassant kimdir? İşte At Üstünde kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Guy de Maupassant
Çevirmen: Tahsin Yücel
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750748240
Sayfa Sayısı: 56
At Üstünde Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
GUY DE MAUPASSANT, 1850’de Dieppe yakınlarında doğdu. İlk eğitimini kilisede aldı, on üç yaşında bir ilahiyat okuluna gönderildi, ancak kurallara aykırı davranarak kendini okuldan kovdurdu. Öğrenimini La Hayre’daki bir lisede sürdürdü, 1869’da Paris’te hukuk okumaya başladı. Fransız-Alman Savaşı’nın çıkması üzerine öğrenimine ara vererek gönüllü olarak savaşa katıldı. Terhis olduktan sonra hukuk öğrenimine devam etti. “Yağ Tulumu” adlı öyküsüyle elde ettiği başarının ardından, dönemin önemli haftalık yayınları Le Gaulois ve Gil Blas’da makaleler yazdı. Fransız toplumunun zengin bir panoramasını çıkardığı öykülerinin gücü, tüm karakterlerini ironik bir kaçınılmazlığın kurbanları olarak sunmasından kaynaklanır. Romanları ve şiirleri de bulunan yazar 1893’te öldü.
At Üstünde Alıntıları - Sözleri
- Herkesin bir öyküsü vardı, gerçek olduğunu kesinlediği bir öyküsü.
- Ruh erir, artık yalnızca yüreğini duyar insan.
- Bir zamanlar çok parlak durumdayken, erkeklerinin uyuşukluğu yüzünden batmış olan bu ailelerin en çok kafa yordukları şey değişmez önyargılar,
- "Bu ulu görünüm, gökyüzünden yeryüzüne serpilmiş şiir bolluğu kimin içindi?"
- Yarattıklarına bakarak Tanrı'ya hayran olmak geliyordu içinden.
- "Herkesin bir öyküsü vardı, gerçek olduğunu kesinlediği bir öyküsü."
- Ona göre, Tanrı yalnızca erkeği denemek için yaratmıştı kadını... Gerçekten de kadın, erkeğe doğru uzanmış kolları, aralanmış dudaklarıyla tıpkı bir tuzaktı.
- Dindarca bir alçakgönüllülük atılımıyla, "Ulu Tanrım, senin işlerine akıl ermez!" diyeceklerden değildi o. "Ben Tanrı'nın hizmetkârıyım, onun davranış nedenlerini bilmek, bilmiyorsam bulmak zorundayım," derdi kendi kendine.
- Ona göre, Tanrı yalnızca erkeği denemek için yaratmıştı kadını.
- ...kesin bir sessizlik gerek bana.
- Onun için kadın, ozanın dediği gibi, on iki kez kirli çocuktu. İlk erkeği yıkıma sürüklemişti, insanı cehennemlik eden ve zayıf, tehlikeli, gizemli bir biçimde şaşırtıcı yaratık niteliğini hep sürdürmüş olan baştan çıkarıcıydı. Seven ruhlarına karşı beslediği nefret, yıkıcı bedenlerine duyduğu nefretten de fazlaydı.
- Yazgıcı bir görüşü.vardı, “Herkese kendi payı,” derdi.
- "Bu ulu görünüm, gökyüzünden yeryüzüne serpilmiş şiir bolluğu kimin içindi?"
- "Belki Tanrı insan aşklarını ülküyle perdelemek için yarattı bu geceleri," dedi kendi kendine.
- Ruh erir; yalnızca yüreğini duyar insan...
At Üstünde İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Maupassant iyi bir anlatıcı olduğunu her öyküde ayrı ayrı ispatlamış. Tahsin Yücel de Türkçe söylerken becerisini yansıtmış, metnin estetiğini bozmadan çevirmiş. Güzel bir okuma oldu böylece. (Emre Bozkuş)
Hiç gerçekten haklı olmana rağmen haksız duruma düştüğün oldu mu? Maupassant’ın kısa hikayelerinden oluşan bir eser. Kitap; At Üstünde, Bebek, Kraliçe Hortense, Hayalet, Ay Işığı ve İp ismindeki 6 kısa hikayeden oluşuyor. Bu hikayeler arasında en beğendiklerim “At Üstünde” ve “İp” isimli hikayeler oldu. Özellikle ”İp” isimli hikayeyi çok anlamlı buldum. Kendisine haksızlık yapılmış ve herkese gerçekte haklı olduğunu kanıtlamaya çalışan bir insanın öyküsü anlatılıyor kitapta. Hikayenin kahramanı haklı olduğuna insanları inandırmak için her yolu deniyor, her kapıyı çalıyor, peki acaba tüm bu uğraşların sonunda bir sonuca ulaşabiliyor mu? Bazı insanlar kendilerince doğru kabul ettikleri şeyleri -aslında o şeyler gerçekte yanlış olsa dahi- ne olursa olsun savunmaktan vazgeçmedikleri gibi doğrusunu öğrenmek için de bir çaba sarfetmiyorlar. Bunun adına cahillik dense de bana göre cahilliğinin yanına tembellik ve kendini bilmezlik de eklenebilir... Keyifli okumalar dilerim. (Buğra Han)
Lacivert klasikleri daha önce okumadığınız bir yazar hakkında fikir edinmek için tercih edebilirsiniz. En azından ben öyle yaptım. İlk kez Maupassant okudum ve beğendim. Kitabın içerdiği öyküler: - At Üstünde - Bebek - Kraliçe Hortense - Hayalet - Ay Işığı - İp Aynı seriden bir Maupassant kitabı daha aldım. Onu da okuyunca yazarla ilgili fikrim daha netleşecek. (funda)
At Üstünde PDF indirme linki var mı?
Guy de Maupassant - At Üstünde kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de At Üstünde PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Guy de Maupassant Kimdir?
Doğalcılık akımına bağlı Fransız öykü ve roman yazarıdır. Öykü alanında Fransa'nın en büyüklerindendir. Parisli bir borsa oyuncusunun oğlu olarak 5 ağustos 1850'de Dieppe kenti yakınlarındaki Miromesnil şatosunda dünyaya geldi. Guy de Maupassant, burada Normandiya bölgesini ve köylülerinin yaşamını yakından tanımak fırsatını buldu. İlk eğitimini Kilise'den aldı. 13 yaşında gönderildiği İlahiyat okulundaki yaşama ısınamadığı için kurallara aykırı davrandı. Böylece kendisini okuldan kovdurdu. Öğrenimini Rouen lisesinde tamamladı.
1869'da Paris'te hukuk okumaya başladı. Fransa ile Almanya arasında savaş çıkması üzerine öğrenimine ara verdi. Gönüllü olarak savaşa katıldı. 1870'de seyyar jandarma birliğinde asker oldu. Maupassant, o dönemde tanığı olduğu olayları, yaşadıklarını, gözlemlediklerini daha sonra kaleme aldığı birçok öyküsünde anlattı. 1871'de terhis olduktan sonra Paris'te hukuk öğrenimini sürdürdü.Babasını yardımıyla Donanma Bakanlığı'nda bir iş buldu. Atlet yapılıydı, iyi yüzer ve kürek çekerdi; yalnız aklı denizcilikte değildi; yazar olmak istiyordu. 1879'da da Eğitim Bakanlığı'na geçti. Canlı ve taşkın bir kişiliği olan Maupassant, hayatın zevklerine ve çalışmaya aynı coşkuyla sarılmıştı. Şair Louis Bouilhet, onun ilk şiir denemelerini teşvik etti. Yaşamını kazanmak için çalışmaya başladığı Bakanlıklarda bürokrasi dünyasını tanıdı. Böylece bürokratların bulunduğu ortamı gözlemlemek fırsatını buldu.
Maupassant'ın yazarlık hayatı, 1871'den sonra başladı. Şiirler yazdı (Le Mur, Au Bord de l'Eau). 1871 ile 1880 arasında, özellikle, annesinin çocukluk arkadaşı romancı Gustave Flaubert'in etkisinde kaldı. Flaubert, Maupassant'ı iyi bir yazar olarak yetiştirmek için çok çalıştı. Ona gerçeği değişik bir bakışla gözlemlemeyi, yalnız gördüklerini ve duyduklarını yazmayı öğretti. İlk yazdıklarını okuyup düzeltti. Flaubert, onu Emile Zola, Ivan Turgenyev, Edmond de Goncurt ve Henry James gibi ünlü yazarlarla tanıştırdı. Flaubert'in 1880'de beklenmedik ölümü, Maupassant'ı çok derinden etkiledi.
1880'de, Flaubert'in ölümünden bir ay önce, aralarında Emile Zola'nın da bulunduğu natüralist (doğalcı) bazı yazarların öykülerinin toplandığı "Les Soirées de Médan" (Médan Akşamları) adlı kitapta Maupassant'ın da bir öyküsü yer aldı (Boule de Suif - Kartopu - İs Yumağı). Bu öykü, Maupassant'a ilk büyük başarısını getirdi ve onun öykü yazarlığına olan eğilimini ortaya çıkardı.
Maupassant, 1880'den 1891'e kadar, 18 kitapta toplanan yaklaşık 300 öykü ile 6 roman yayımladı. Romanları şunlardır: Bir kadının yaşamı boyunca uğradığı hayal kırıklıklarını anlatan ve ilk romanı olan "Une Vie" (Bir Hayat - 1883), "Bel Ami" (Güzel Dost - 1885), "Mont Oriol" (Oriol Dağı - 1887), "Pierre et Jean" (Pierre ile Jean - 1888), "Fort Comme la Mort" (Ölüm Gibi Kuvvetli - 1889) ve "Notre Coeur" (Kalbimiz - 1890).
Maupassant, en güzel öykülerini, 1881 ile 1886 arasında yazdı. Elde ettiği başarılar, ona yüksek sosyetenin kapılarını açtı. Son romanlarında, yüksek sosyeteye ilişkin yaşantılarını anlattı. Bu romanlar, doğrudan doğruya, Maupassant'ın karşı cinsle olan ilişkilerinin verdiği sıkıntılardan esinlendi. Öykü kitaplarından elde ettiği gelirle "Bel Ami" adlı bir yata sahip oldu. Maupassant, bu yatla Akdeniz'de geziler yaptı ve yolculuk izlenimlerini 1884'te yayımlanan "Au Soleil" (Güneşte), "Sur l'Eau" (Denizde - 1888) ve "La Vie Errante" (Serseri Hayat - 1890) adlı öykülerinde anlattı.
Maupassant, genç yaşında baş ağrılarından şikayet etmeye başladı. Hastalığı, 1884'ten itibaren, zihin yorgunluğunun ve gördüğü hallüsinasyonların etkisiyle gittikçe artıyordu. Sağlık durumu günden güne bozuluyordu. Ne olduğunu bilmediği ve kendisine düşman bellediği bir varlığı hep yanı başında hissediyor ve ölüm düşüncesi sürekli olarak aklını kurcalayıp duruyordu.
Guy de Maupassant, 1887 yılında yayımlanan "Le Horla" adlı öyküsünde, delilik belirtilerinin nasıl başladığını ve insan üzerinde ne gibi değişiklikler meydana getirdiğini anlattı. Bu kitap yayımlandıktan sonra, iyileşmek ümidiyle, uzunca bir deniz yolculuğuna çıktı. Yolculuktan döndükten sonra "Pierre et Jean" adlı romanını tamamladı. Daha sonra "Notre Coeur" adlı romanı kaleme aldı. 1890'da yayımlanan "La Vie Errante" adındaki yapıtından sonra da pek bir şey yazamadı. Sağlık durumu da adamakıllı bozulmuştu. Fazla ilâç almak yüzünden o iriyarı bedeni ve zihni yıpranmıştı. 1892'nin Ocak ayında kendini öldürmeye kalkıştı. Ağır hasta olarak Paris'e getirildi ve bir sağlık yurduna yatırıldı. Maupassant, 1893 yılında iyileşemeden öldü. Paris'teki Montparnasse mezarlığına gömüldü.
Guy de Maupassant Kitapları - Eserleri
- Mutluluk
- Aşk Başkadır
- Güzel Dost
- Hasırcı Kız
- Gezgin Satıcı
- Seçilmiş Hikayeler
- Ölümden Acı
- Ay Işığı
- Gündüz ve Gece Hikayeleri
- Bir Hayat
- Serseri Aşklar
- Küçük Asker
- Sol El
- Le Horla
- Yağ Tulumu
- Madam Tellier'nin Evi
- Pierre ve Jean
- Tombalak
- Öyküler
- Aşklarımız
- Horla ve Karanlık Öyküler
- Otel
- Gönül Öyküleri
- Jules Amcam
- Seçme Öyküler
- Bir Mucizedir Yaşamak
- La Parure
- Dönüş
- Gerdanlık ve Diğer Öyküler
- Lanetli El
- Seçme Hikayeler
- Parisli Bir Burjuvanın Pazar Gezintileri
- Seçilmiş Hikayeler Cilt 1
- İnci Hanım
- Takı
- Mücevherler
- The Diamond Necklace
- İşte Geldim
- At Üstünde
- Yasak Aşk
- Horla / Miras
- A Dead Womans Secret The Vendetta- Alexandre-A Duel
- Matmazel Fifi
- Kazazede
- Toparlak
- Sicim
- Seçilmiş Hikayeler 2. Cilt
- Femme Fatale
- Sevgi Dalanları
Guy de Maupassant Alıntıları - Sözleri
- “Neredesin mantık, ahlak ve sağduyu” (Küçük Asker)
- "Sevgili özgürlük tutsana elimizi, sahip çıksana kendi davana!" (Yağ Tulumu)
- "İnsan gerçekten kendisi için yaratıldığını sandığı bir varlığa rastladığı için mi sever, yoksa yalnızca sevme yeteneğiyle doğduğu için mi?" (Aşklarımız)
- Yoksul insanların birbirlerine yardım etmeleri gerek... Savaşı kodamanlar yapıyor. (Toparlak)
- Gerçekten de ister Prusyalı, ister İngiliz, ister Polonyalı, ister Fransız olsunlar, insanları öldürmek iğrenç değil mi? Size kötülük etmiş birinden öç almanız kötü bir şey adamı hapse tıkmaları da bunu gösterir; ama yavrularımızı tüfeklerle av hayvanları gibi öldürmeleri iyi bir şey mi ki en çok öldürenlere nişanlar veriyorlar? Hayır, bunu hiçbir zaman anlamayacağım! (Ay Işığı)
- Savaş başka, barış başka. (Toparlak)
- Sadece, gerçekte anlamlandıramadıklarımızdan korkarız. (Horla ve Karanlık Öyküler)
- Janna fikirləşməyə başladı; qəlbinin dərin ümidsizliyində nəşənin, eşqbazlığın nəticə etibarilə aldadıcı olduğunu düşündü. (Bir Hayat)
- (…) şu neşe saçan günün doğuşuna bakarken, böyle şafakların söktüğü şu yeryüzünde ne sevincin, ne de mutluluğun bulunmayışının nedenini düşünüyordu. (Bir Hayat)
- Çocuklar bilmezler ki...Yaşanacak günler ne kadar az! (Jules Amcam)
- Hasta düşünceler, bedeni humma ateşinden yada veremden daha çok yer bitirir (Le Horla)
- Yasallık kazanmış aşk, vurdumduymaz aşk üzerinde her zaman üstünlük havaları takınır.. (Le Horla)
- Karanlıkta korkunç dramlar olur. (İşte Geldim)
- Ben yaşamımı onlardan almıştım. Fakat yaşam, verilen bir armağan mıdır? Herhalde benimki bir ezinç yükünden başka bir şey değildi. (Seçme Öyküler)
- Kimseyle görüşmemek,dirsek dirseğe gelmemek ,çarpışmamaktan dolayı derisi, manevi derisi pek duyarlı ve nazik bir duruma gelmişti. (Bir Mucizedir Yaşamak)
- "Yavrum, sevgili yavrum! Zavallı yaratıklara karşı daha yumuşak ol. Yaşam yeterince hoyrat ve yırtıcı..." (Gezgin Satıcı)
- Ölümün karşısında ne yapabilir ki insan ? (Güzel Dost)
- "What would you have? It is only Nature!" "Yes, but I say that Nature is our enemy, that we must always fight against Nature, for she is continually bringing us back to an animal state.” (The Diamond Necklace)
- “Anılar beni böyle yapıyor. Zamanı geçen şeyleri sevsen de yok et! İnsan tamamen unuttuğu insanlarla beklemediği anlarda tekrar karşılaşıyor yoksa! Onları bir kez daha gördüğünü, seslerini işittiğini sanıyorsun, bu da korkunç bir etki bırakıyor. (Bir Hayat)
- Ömrümüzün büyük azabı ebediyen yalnız olmamızdan doğuyor. Bütün gayretlerimiz, bütün hareketlerimiz sadece bu yalnızlıktan kaçmak içindir. Şunlar, şu çatısız sıra aşıkları da bizim gibi, bütün mahluklar gibi bir dakikacık olsun yalnızlıklarını dindirmeye çalışıyorlar. Fakat daima yalnızdırlar, daima yalnız kalacaklardır. Biz de öyle. (Seçme Hikayeler)