Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı - Ali Ahmetbeyoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı kimin eseri? Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı kitabının yazarı kimdir? Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı konusu ve anafikri nedir? Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı kitabı ne anlatıyor? Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı PDF indirme linki var mı? Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı kitabının yazarı Ali Ahmetbeyoğlu kimdir? İşte Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ali Ahmetbeyoğlu

Yayın Evi: Yeditepe Yayınevi

İSBN: 9786055200398

Sayfa Sayısı: 136

Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bizans İmparatorluğu'nun haricî politikasında mühim vazifeler üstlenen Priskos, İmparator II. Theodosius (480-450) tarafından Avrupa Hun İmparatoru Attila'ya gönderilen elçilik heyetinde vazife almış ve Theodosius'a kızgınlığı sebebiyle elçileri huzuruna kabul etmek istemeyen Attila'yı ikna ederek imparatorluk memuru olan Maximinus ile görüşmesini sağlamıştır. Priskos'un bu seyahat boyunca müşahedelerini ihtiva eden tarihî eseri V. asır Avrupa Türk ve bilhassa Attila devri Hun tarihinin yegâne ana kaynağı durumundadır.

Tercümesini verdiğimiz bu eser, Avrupa Hunları'nın siyasi tarih ve kültürleri bakımından oldukça mühim hususlar ihtiva etmektedir. Attila'nın Bizans ile ilişkilerine dair Priskos'un verdiği teferruatlı bilgilerin yanısıra, Hunların Batı Roma İmparatorluğu ve Perslerle olan münasebetlerine dair de çeşitli malumatlar vermektedir. Ayrıca Bizans kaynaklarında ilk defa rastlanan bazı Türk boylarının Doğu Avrupa'da ortaya çıkışlarından da geniş olarak bahsedilmektedir.

Priskos, Türk devlet teşkilatı, adalet sistemi ve Türk'ün insana verdiği kıymet ile bunların Roma'daki tatbikini mukayese imkanı sağlamaktadır. Attila'nın şahsiyeti, mütevazı hayatı, sarayı, ziyafet sofrası ve orada uygulanan protokol, idare tarzına dair de kıymetli bilgiler vermektedir.

(Tanıtım Bülteninden)

Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı Alıntıları - Sözleri

  • ...devletin ve imparatorluğun hazine kaynakları lüzumlu harcamalara, ihtiyaçlara değil fakat saçma gösterilere, boş, faydasız, şan, şöhret dolaşmalarına, sefalarına, ölçüsüz zevklere ve ihsanlara haşredilmişti.
  • Romalılar, her şeyde Attila'nın sözünü dinliyorlardı. Onun talimatlarını bir efendinin emirleri gibi telakki ediyorlardı.
  • Naissus(Niş)'a gelirken şehri halksız ve sadece kiliselerin harabeleri arasında bir kaç hasta bulduk. Nehirden biraz ilerideki ovada ikamet ettik (çünkü bütün nehrin kenarı savaşta ölmüşlerin kemikleri ile doluydu).
  • Devletin ve imparatorluğun hazine kaynakları lüzumlu harcamalara, ihtiyaçlara değil fakat saçma gösterilere, boş, faydasız, şan, şöhret dolaşmalarına, sefalarına, ölçüsüz zevklere ve ihsanlara haşredilmişti.
  • Gerçekten Romalılar, her şeyde Attila’nın sözünü dinliyorlardı. Onun talimatlarını bir efendinin emirleri telakki ediyorlardı.
  • İçeri girdiğimiz zaman Attila'yı ahşaptan yapılmış bir tahtta otururken bulduk.
  • Bize ve diğer "barbarlara" çok tatlı ve leziz yemekler getirildi. Diğer iskitlere ve bize gümüş tabaklarda, Attila’ya ise tahta tabakta et getirmişlerdi. Her cihette mutedil ve kanaatkar idi. Misafirlere altın ve gümüş kadehler verildiği halde "O"nun kadehi tahtadan idi. Sırtındaki elbiseleri, ayakkabıları, kılıcının kabzası, kılıfı ve atının takımları askerlerininkinden hiç de farklı değildi.
  • Çünkü bizim için bir iyilik yapılınca, iyiliğe karşı minnettar olmamız doğru değil mi?

Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ali Ahmetbeyoğlu, Priskos'un eserinin mevcut kalan kısımlarını çevirmekle kalmayıp, aynı kitap içerisinde Ammianus Marcellinus ve Jordanes'in eserlerine ilişkin iki makale daha eklemiş. Marcellinus'a göre Türkler ve Jordanes'e göre Avrupa Hunları başlıklı makalelerde, Priskos'un tarihine ek bir destek olmakla kalmamış, eseri daha kapsamlı bir hale sokmuş. Kitabın sonuç bölümünde Ahmetbeyoğlu, Priskos'un eserinin Türk tarihinin tetkiki açısından arz ettiği öneme ilişkin görüşlerini aktarıyor. Priskos tarihinin Avrupa Hunları ve Attila'nın bilgisinin gelecek nesillere aktarılması konusunda yüklendiği misyon ve önemi çok büyük. Bu sebeple her şeyden önemlisi Ali Ahmetbeyoğlu'na bu kadar önemli bir eseri tekrar çevirip, tarih-severlerin dikkatine sunduğu için kendi adıma büyük bir teşekkür sunuyorum. (Tamer Sağcan)

Çok güzel bir kronik atilla nın sarayına elçi olarak giden priskosun notları biz türklerin büyük muhaceretten beri zavallı medeni Avrupalıların başına nasıl bela olduğumuzu okuyun :)) (Doğan Günorta)

Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı PDF indirme linki var mı?

Ali Ahmetbeyoğlu - Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ali Ahmetbeyoğlu Kimdir?

1964 yılında Kayseri’de dünyaya gelen Ali Ahmetbeyoğlu, 1976 yılında Kayseri Namık Kemal İlkokulu’ndaki, 1979 yılında Kayseri 50. Dedeman Ortaokulu’ndaki, 1982 yılında ise Kayseri Lisesi’ndeki eğitimini tamamlayarak mezun oldu. 1987 yılı Haziran ayında İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirerek, Eylül ayında aynı fakültenin Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans eğitimine başladı. Aynı üniversitede, “Grek Seyyahı Priskos (V.Asır)’a Göre Avrupa Hunları” isimli Yüksek Lisans tezini bitiren Ali Ahmetbeyoğlu 1990 yılında aynı kürsüde doktoraya başladı. Doktora konusu ile alakalı çalışmalarda bulunmak üzere devlet bursu ile 1992-93 yılları arasında Macaristan’da bulunan Ahmetbeyoğlu, 1997 yılında “Avrupa Hun İmparatorluğu” konulu doktora tezini tamamlayarak Doktor unvanını aldı. 1987 Kasım ayında Genel Türk Tarihi kürsüsüne Araştırma Görevlisi olarak atanan Ali Ahmetbeyoğlu, 1999 Ekim ayında ise aynı Anabilim Dalı’na Yrd. Doç. Dr. olarak atandı. Halen bu görevini devam ettirmekte olan Ali Ahmetbeyoğlu’nun çeşitli bilimsel dergilerde yayınlanan çok sayıda makalesi ve yayınlanmış kitapları mevcuttur. Doğu Avrupa, Orta Asya tarihi, kültürü, stratejisi ve Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasındaki ilişkiler üzerine çalışmalarını devam ettirmektedir.

Ali Ahmetbeyoğlu Kitapları - Eserleri

  • Sorularla Eski Türk Tarihi
  • Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı
  • Avrupa Hunları
  • Altaylardan Kafkaslara Türk Devletleri
  • Avrupa Hun İmparatorluğu
  • Grek Seyyahı Priskos'a Göre Avrupa Hunları
  • Atlı Şehirliler
  • Afganistan Üzerine Araştırmalar
  • Türk Tarihi ve Kültürü
  • Irak Dosyası (2 Cilt, Takım)
  • Ortadoğu : Kaos mu Düzen mi?
  • Türkistan Seyahatnamesi

Ali Ahmetbeyoğlu Alıntıları - Sözleri

  • İslam öncesi Türk tarihine toplu olarak bakıldığında elliden fazla devlet kurulduğu görülür. Bunların bazısı aynı çağda fakat ayrı coğrafî mekandadır. Bu, hiçbir kavmin gerçekleştiremediği bir durum, hayalinde bile zorlanılacak bir gerçekliktir. (Sorularla Eski Türk Tarihi)
  • “Türklerin kadınları erkekleri gibidir. Hayvanları da kendileri gibi Türk hususiyetini taşır… Yalnız saydığımız sebeplerden dolayı Türk’ün vatanına karşı duyduğu iştiyak diğer insanlara göre daha fazla ve şiddetlidir.” (Sorularla Eski Türk Tarihi)
  • Peki neden yapılıyordu bu şiddetli savaşlar? İnsanların birbirlerine silâhlarla saldırmalarına sebep olan bu nefret nereden kaynaklanıyordu? İnsanların sadece liderleri için yaşadıkları bilinen bir gerçektir ve bir tek bu liderin sözüyle binlerce insan savaşıyor. Sonuçta yüzyıllar boyunca tabiatın yarattığı güzellikler bir anda yok olup gidiyor. (Avrupa Hunları)
  • Bize ve diğer "barbarlara" çok tatlı ve leziz yemekler getirildi. Diğer iskitlere ve bize gümüş tabaklarda, Attila’ya ise tahta tabakta et getirmişlerdi. Her cihette mutedil ve kanaatkar idi. Misafirlere altın ve gümüş kadehler verildiği halde "O"nun kadehi tahtadan idi. Sırtındaki elbiseleri, ayakkabıları, kılıcının kabzası, kılıfı ve atının takımları askerlerininkinden hiç de farklı değildi. (Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı)
  • Öyleki iç çamaşırını bilmeyen Romalılar, karşılarında keten gömlekle gördükleri Hunlardan iç çamaşırı ve gömleği alarak kullanmağa başlamışlardı. (Avrupa Hun İmparatorluğu)
  • Attila ise sığınağın önüne büyük bir ateş hazırlatmıştı. Böylece, düşmanın gelmesi halinde, onların eline düşmektense ateşe atılıp ölmeyi tercih etmişti. (Avrupa Hun İmparatorluğu)
  • Tuna'nın batısında Panrıonia'daki Ostrogotlar ve Tuna'nın doğusuna yerleşmiş olan Gepidler gibi Germen menşeli insanlar hala nüfusun önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ostrogotlar ve Gepidlcr Hun hakimiyetinde bulunmalarına rağmen, kendi krallarını seçmelerine izin verilmişti. Bunlar içişlerinde serbest olmakla birlikte dış ilişkilerde Hunlara tabi idiler." (Avrupa Hun İmparatorluğu)
  • İskit memleketlerinde veya başka hiç bir memlekette hüküm sürenlerin arasında onun gibi bir büyük adam çıkmamış, bu kadar kısa zaman içerisinde onun gibi bu iktidara sahip olup, büyük iş başaran kimse olmamıştı. (Grek Seyyahı Priskos'a Göre Avrupa Hunları)
  • İçeri girdiğimiz zaman Attila'yı ahşaptan yapılmış bir tahtta otururken bulduk. (Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı)
  • (…) Birçok Peçenek, Bizans ordusunda hizmet almış ve bilhassa 1048’den sonra sayıları artan bu ücretli askerler Selçuklulara karşı Anadolu’ya gönderilmiştir. Ancak bunlardan İmparator Konstantinos Monomakhos’un emri ile Üsküdar yakasına geçirilen 15 bin Peçenek atlısı, böyle bir vazifeyi kabul etmeyerek -Boğaziçi’ndeki gemiler kasten kaldırıldığı için- Başbuğ Katalın’ın idaresinde atları üstünde Boğazı yüzerek Rumeli sahiline çıkmışlar ve Tuna’ya dönmüşler (1050), daha sonra da 1071 Malazgirt Muharebesi’nde Bizans ordusundaki bir kısım Peçenek kuvvetleri, soydaşları tarafına geçmişlerdir. (Sorularla Eski Türk Tarihi)
  • Gerçekten Romalılar, her şeyde Attila’nın sözünü dinliyorlardı. Onun talimatlarını bir efendinin emirleri telakki ediyorlardı. (Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı)
  • Rua'nın kardeşlerinin isimleri Oktar, Aybars ve Muncuk'tur. Attila'nın babası olan Muncuk erken yaşta vefat etmiştir. Aybars ise büyük bir ihtimalle Doğu kanadı komutanıdır. Oktar ise Batı kanadı komutanı olarak Ren Nehri kıyısındaki Burgundlar'la mücadele etmiştir. (Avrupa Hunları)
  • Romalılar, her şeyde Attila'nın sözünü dinliyorlardı. Onun talimatlarını bir efendinin emirleri gibi telakki ediyorlardı. (Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı)
  • Hunlar, Gotların öncüleriyle uğraşmadılar. Onları dikkatlice farkettirmeden kuşattılar. Ay ışığının aydınlattığı bir gecede, rakiplerinin çok zor geçilir dedikleri nehri geçtiler. (Avrupa Hunları)
  • Devletin ve imparatorluğun hazine kaynakları lüzumlu harcamalara, ihtiyaçlara değil fakat saçma gösterilere, boş, faydasız, şan, şöhret dolaşmalarına, sefalarına, ölçüsüz zevklere ve ihsanlara haşredilmişti. (Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı)
  • Romalılar, her şeyde Attila'nın sözünü dinliyorlardı. Onun talimatlarını bir efendinin emirleri telakki ediyorlardı. (Grek Seyyahı Priskos'a Göre Avrupa Hunları)
  • Uldız, Attila'nın Roma Seferi'ne kadar takip edilecek Hun dış politikasının esaslarını belirlemiştir. (Grek Seyyahı Priskos'a Göre Avrupa Hunları)
  • Ortaya atılan bütün iddialara rağmen, yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkarılan tarihî, arkeolojik, etnografik, coğrafî, linguistik belge ve delillerle bunların Hiung-nu denilen Asya Hunlarının devamı ve torunları oldukları ortaya konmuştur. (Sorularla Eski Türk Tarihi)
  • Naissus(Niş)'a gelirken şehri halksız ve sadece kiliselerin harabeleri arasında bir kaç hasta bulduk. Nehirden biraz ilerideki ovada ikamet ettik (çünkü bütün nehrin kenarı savaşta ölmüşlerin kemikleri ile doluydu). (Atilla'nın Sarayı'nda Bir Romalı)
  • (…) Bu sayede Slavlar Tuna, Vistül ve Bohemya ovalarına yerleşirken gelecekteki Slav devletlerinin etnik temeli, Avarlar tarafından atılmış oluyordu. Suriyeli Piskopos Johannes’in tabiri ile “eskiden ormanlardan dışarı çıkamayan Slavlar, Avarlar sayesinde disiplinli savaşa alıştılar ve at sürüsü, gümüş ve altın sahibi oldular.” Kısacası Avarlar tarafından sistemli bir şekilde göç ettirilmeleri neticesinde, bugünkü Hırvatistan, Sırbistan, Çek, Slovakya ve Polonya’nın etnik yönden temeli atılmıştır. (Sorularla Eski Türk Tarihi)