Avrupa'nın Doğuşu - Jacques Le Goff Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Avrupa'nın Doğuşu kimin eseri? Avrupa'nın Doğuşu kitabının yazarı kimdir? Avrupa'nın Doğuşu konusu ve anafikri nedir? Avrupa'nın Doğuşu kitabı ne anlatıyor? Avrupa'nın Doğuşu PDF indirme linki var mı? Avrupa'nın Doğuşu kitabının yazarı Jacques Le Goff kimdir? İşte Avrupa'nın Doğuşu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Jacques Le Goff

Çevirmen: Timuçin Binder

Orijinal Adı: The Birth Of Europe

Yayın Evi: Literatür Yayıncılık

İSBN: 9789750404733

Sayfa Sayısı: 310

Avrupa'nın Doğuşu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ünlü Fransız tarihçi Jacques Le Goff, bu kitabında, Avrupa’nın Ortaçağ’dan devraldığı siyasal, kültürel ve ekonomik mirası ortaya koyuyor. “Uzun Ortaçağ”ın, Avrupa’nın hem bir kavram hem de bir gerçeklik olarak oluşumuna imkan tanıyan önemli bir tarihsel dönem olduğuna işaret eden Le Goff, günümüz Avrupa’sına ilişkin bir çok özelliğin kökeninin Ortaçağ’a dayandığını gösteriyor.

Le Goff, Avrupa’nın Doğuşu’nda, Hıristiyanlık, “öteki” tehdidi ve diğer faktörlerle kendine ait bir kimlik yaratan Avrupa’nın, yaratıcılık, yenilik ve ilerleme açısından önemli adımlar attığı Ortaçağ’ı yetkin bir şekilde analiz ediyor. Tarım, kentleşme, devlet ve Kilise ayrılığı gibi önemini hâlâ koruyan temel meselelerin kökenlerinin yanı sıra, günümüzde Avrupa Birliği’nin taşıdığı potansiyelin ve barındırdığı iç gerilimlerin tarihine de ışık tutuyor.

Avrupa’nın Doğuşu, Ortaçağ Avrupa’sı üzerine ustalıkla yazılmış bir kitap olduğu kadar bugünün Avrupa’sını anlamaya da yardımcı olacak etkileyici bir kitap.

Avrupa'nın Doğuşu Alıntıları - Sözleri

  • Antikçağ'da "ötekiler” Perslerdi, olarak barbarlar ve paganlar ve en sonunda da Müslümanlardı. “Öteki” 13. yüzyılda Moğollarla özdeşleştirildiğinde, "öteki”nin son değişimi de gerçekleşmişti. 1241'in, batıda Silezya'ya kadar ilerlemiş ama daha sonra doğuya doğru çekilmiş Moğol istilası, Hıristiyanlar arasında şiddetli bir şoka ve panik yaratan bir korkuya neden olmuştu. Fransa Krali Aziz Louis şehit olarak ölmeyi ümit etmişti; ve Doğu'daki Haçlı Seferi boyunca, kral, korkunç bir düşman olabilecek ama İslam'a karşı verilen savaşta bir müttefike de dönüşebilecek bu garip Moğollarla, bazen olumlu bazen de olumsuz bir şekilde uğraşıp durmuştu.
  • Her özgür erkek, atlarin otlak bulmasının sorun olmadığı baharla sonbahar arasındaki dönemde, hükümdarın her yıl çıktığı askeri seferlerde ya doğrudan ya da senyörünün sağladığı askeri birlik aracılığıyla yer alması gereken potansiyel bir savaşçıydı. Charlemagne’ın 46 yıllık hükümdarlığında, sadece 790 ve 807 yılları askeri sefer görmemiştir. Ordunun en güçlü kısmı, ağır süvariden oluşmaktaydı. Göreve çağrıldığında her özgür erkeğin ya kendisinin ya da bağlı bulunduğu senyörün kaynaklarıyla kendi atını, kalkanını ve silahını sağlaması bekleniyordu. Silah, yaya olarak savaşılıyorsa hafif bir mızrak veya tek tarafı keskin bir kısa kılıç ya da eğer at üzerinde savaşılıyorsa, genellikle uzun, iki tarafi keskin bir kılıçtı.
  • Marc Bloch, Roma yollarının Ortaçağ yollarından ne kadar farklı olduğunu saptamıştır. Üstün teknik beceriye dayanan Roma yolları genelde askeri amaçlar için yapılmıştır.
  • Aziz Augustinus, Paulus'tan sonra Hıristiyanlığın yerleştirilmesi ve geliştirilmesinde en çok yeri olan kişidir. İtiraflar kitabı Ortaçağ'ın en çok okunmuş kitabıdır. Diğer çalışması ise Tanrı Devleti'dir
  • rex illeteratus quasi asinus coronatus. cahil bir kral, taç giymiş bir eşekten biraz daha iyidir.
  • Roma mirası çok zengin bir mirastır çünkü Ortaçağ Avrupası doğrudan Roma mirası üzerine kurulmuştur.
  • Ünlü bir tarihçi şu hükmü vermiştir; “Roma İmparatorluğu doğal bir şekilde yok olmadı bir suikaste kurban gitti.” Demek isteniyorki Ortaçağ bu suikastten doğmuştur.
  • Tanrı’ya tüm dillerde ibadet edilir ve insanların duaları, eğer adilseler yanıtlanır.

Avrupa'nın Doğuşu İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitap 4. ve 8. Yüzyılı kapsayan Orta Çağ düşüncesinin oluşmasını hazırlayan zeminlerden başlayarak kapitalizmin orta çıkışına kadar ele alınan bir süreci kapsar. Le Goff’un daha önceden okuduğum Çocuklar İçin Orta Çağ kitabına göre daha kapsamlı ve detaylı ama içerik bakımından kapsadığı konuların açıklanması dahilinde detaycılığı noktasında yüzeysel kaldığını söyleyebilirim. Yani örneğin Haçlı Seferleri konusunu sadece nedenleri ve sonuçları olarak kabaca ele alınmış daha çok Orta Çağ tarihine hem siyasi hem kültürel hem ekonomik birçok perspektiften yaklaşarak piyasadaki ve daha önceki Türkiye eğitim sisteminde hakim olan bizlere okullarda öğretilen tarihçilik anlayışından farklı bir şekilde Orta Çağ zihniyeti sunulmaya çalışılmıştır. Bu yüzden okurken kimi yerlerde sıkılmama rağmen daha çok konuların ilgi çekiciliği ve mikro tarih konularına da değinmesi yönüyle dikkatimi hep üst noktada tutan bir okuma gerçekleştirdim. Orta Çağ’a ve Orta Çağ tarihine olan ilgimi arttırdı. Çünkü baktığımız zaman Orta Çağ’a atfedilen “karanlık” olduğu algısının neden böyle anıldığı, aslında gerçekten karanlık mı olduğu gibi yanlış bir şekilde genel geçer kabul edilmiş ama sorgulanması gerektiğini düşündüğüm noktalara değinmiş. Döneme dair genel bilgi edinmek ve liseden kalma tarih anlayışı kabullerinizden biraz olsun sıyrılmak için okumanız gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Orta Çağ’ı anlamanın bugünkü “modern” olarak nitelendirilen dünyanın da anlaşılması noktasında önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bugünü nitelendirirken geçmişten kopuk bir şekilde tanımlamamızı yapabilmek mümkün değildir. Bugünkü modern dünyanın nitelendirilmesinin doğru ve eksiksiz yapılabilmesi, bizlerce de anlamlandırılabilmesi açısından Orta Çağ tarihinin bilinmesi önemlidir diye düşünüyorum. Özellikle tüm dünyayı “yöneten” Avrupa’nın bugünkü konuma nasıl geldiği, modernleşme aşamalarının nasıl gerçekleştiği noktalarını Türkiye nezdinde karşılaştırma yaparak bizlerin neyi nerede yanlış ya da eksik belki de hiç yapamadığını anlama noktasında da önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden Orta Çağ tarihine giriş kapsamında basit üsluplu ve hap bilgiler içeren bir kitap istiyorsanız önce Le Goff’un “Çocuklar İçin Orta Çağ” kitabını sonrasında “Avrupa’nın Doğuşu” kitabını tavsiye ederim. (Ebru)

Avrupa'nın Doğuşu PDF indirme linki var mı?

Jacques Le Goff - Avrupa'nın Doğuşu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Avrupa'nın Doğuşu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Jacques Le Goff Kimdir?

Jacques Le Goff (d. 1 Ocak 1924, Toulon - ö. 1 Nisan 2014, Paris) özellikle 12. ve 13. yüzyıl Orta Çağ tarihinde uzmanlaşmış, Fransız tarihçi. Pierre Nora ile birlikte 1970'li yıllarda Yeni Tarih (Nouvelle histoire) akımının önemli isimleri arasında gösterilir.

Uluslararası entelektüel çevrede Orta Çağ tarihinin önemli isimlerinden Le Goff, hocası Marc Bloch tarafından kurulan Annales Okulu üyelerindendir. 1972 yılında Fernand Braudel'in ardından, École des hautes études en sciences sociales’in başına geçti. Bu görevi 1977 yılında François Furet'in devralması ile birlikte Le Goff kendini, ortaçağ döneminde Batı Avrupa tarihsel antropoloji çalışmalarına adadı. Orta Çağ döneminde gerçekleştirilen başarılara ve değişime dikkatleri çekerek "Orta Çağ" ismine ve kronolojisine karşı itirazlarda bulunmuştur. Bunu yaparken özellikle 12. yüzyıl Rönesans hareketini örnek göstermiştir.

Jacques Le Goff Kitapları - Eserleri

  • Ortaçağda Entelektüeller
  • Tarihi Dönemlere Ayırmak Şart mı?
  • Ortaçağ Batı Uygarlığı
  • Ya Paranı Ya Canını / Orta Çağda Ekonomi Ve Din
  • Avrupa'nın Doğuşu
  • Ortaçağ Tüccarları ve Bankerleri
  • Çocuklar İçin Ortaçağ
  • Ortaçağ Kahramanları
  • History and Memory
  • Gençlere Avrupa Tarihi

Jacques Le Goff Alıntıları - Sözleri

  • Haçlı seferlerinin arkasından baktığımızda oldukça olumsuz bir tablo görüyoruz. Olumlu hiçbir yanı yok bunların! Parasal ve insani açıdan çok pahalıya patlamıştır. Müslümanlarda bugün bile capcanlı olan bir hıncın doğmasına neden olmuştur. (Çocuklar İçin Ortaçağ)
  • Doğu'da Charlemagne, katliam ile din değiştirme yani zorla Hıristiyanlaştırmanın birbirine karıştığı bir fetih geleneği başlattı, Ortaçağ uzun bir süre bu geleneği uygulayacaktı. Kuzey Denizi boyunca, 772'den 803'e kadar, sözde zaferler ile yenildiği iddia edilenlerin ayaklanmalarının birbirini izlediği bir dizi seferle önce Saksonlar ağır bir biçimde bastırıldı. Bu ayaklanmaların en görkemlisi 778'de Widukind komutasındaki ayaklanmadır. Frankların Süntel'de uğradığı bozgundan sonra korkunç bir baskı dönemi başlamış, Charlemagne Verdun'de dört bin beş yüz isyancının kafasını kestirmiştir. (Ortaçağ Batı Uygarlığı)
  • İnsanlığın parlak bir dönemden çıkıp en az o kadar şaşaalı bir başka döneme girmeyi beklemekte olduğu fikrini ifade eden "Ortaçağ" terimi, daha önce de belirttiğimiz üzere, 15. yüzyılda esas olarak Floransa'da yayılır: Bu nedenle adı geçen kent hümanizmanın merkezi olarak gösterilmiştir. "Hümanizma" terimi de ancak 19. yüzyılda dolaşıma girer: 1840'a doğru düşüncenin ve toplumun mer­kezine insanı yerleştiren öğretiyi ifade etmek için kullanılır. (Tarihi Dönemlere Ayırmak Şart mı?)
  • Voltaire'e göre bu dört asırdan ilki, Philippos, İskender, Perikles, Demosthenes, Aristoteles, Platon vb. kişilerin Antik Yunan'ıdır. İkincisi, dönemin büyük Romalı yazarları tarafından meşhur edilen Caesar ve Augustus asrıdır. Üçüncü asır, "Konstantinopolis'in II. Mehmed tarafından alınmasını takip eden" ve esas olarak İtalya'da tezahür eden dönemdir. Dördüncüsü ise XIV. Louis asrıdır ve Voltaire, "bunun, dört asır içinde mükemmeliyete belki de en çok yaklaşan" dönem olduğunu düşünmektedir: Bu dönemdeki başlıca ilerlemeler akıl, felsefe, sanat, bilim, ahlak ve yönetim alanında kaydedilmiştir. (Tarihi Dönemlere Ayırmak Şart mı?)
  • Tembellik tüm kötülüklerin anasıydı. (Ya Paranı Ya Canını / Orta Çağda Ekonomi Ve Din)
  • Katedral IV. yüzyılda, Roma İmparatorluğu'nun önce "kabul edilmiş", ardından da "resmi" dini olarak Hıristiyanlığın yeniden keşfiyle ve piskoposların iktidar ve saygınlık sahibi kişiler arasına yükselmesiyle doğmuştur. (Ortaçağ Kahramanları)
  • Roma mirası çok zengin bir mirastır çünkü Ortaçağ Avrupası doğrudan Roma mirası üzerine kurulmuştur. (Avrupa'nın Doğuşu)
  • "Ben elleriyle çalışan bir işçi değilim." Rutebeuf, XIII. yüzyıl (Ortaçağda Entelektüeller)
  • Zenginler genelde Yahudi hekimler tarafından tedavi edilir çünkü Yahudiler tıp alanında Antikçağ'ın izinde daha bilgilidirler. (Çocuklar İçin Ortaçağ)
  • "Tembellik tüm kötülüklerin anasıydı." (Ya Paranı Ya Canını / Orta Çağda Ekonomi Ve Din)
  • Başka önemli bir olay barbar istilacıların görüşlerini değiştirmişti. İçlerinden bir bölümü putperest kalsa da, azımsanmayacak bir bölümü Hıristiyanlığı kabul etmişti. Ama sonuçları ağır olacak garip bir rastlantıyla, bu din değiştiren Barbarlar Ostrogot, Vizigot, Burgon, Vandal ve daha sonra Lombardlar Ariusçu olmuşlardı ve Ariusçuluk İznik Konsili'nden sonra sapkınlık olarak kabul ediliyordu. Aslında Barbarlar 264'te Gotlar tarafından yakalanarak hapsedilen Kapadokyalı Hıristiyanların soyundan gelen "Gotların Havarisi" Ulfilas tarafından Hıristiyanlaştırılmışlardı. "Gotlaştırılan" bu çocuk, gençliğinde Constantinopolis'e gönderilmiş ve orada Ariusçuluğu benimsemişti. Dinini yaymak üzere rahip olarak Gotların yanına dönünce, onları yetiştirmek üzere İncil'i Got diline çevirerek onları birer sapkına dönüştürdü. Böylece dinsel bir bağ olması gereken şey, aksine, bir anlaşmazlık konusu olmuş ve Ariusçu Barbarlar ile Katolik Romalılar arasında sert savaşımlara neden olmuştur. (Ortaçağ Batı Uygarlığı)
  • Entelektüel kelimesi, düşün­meyi ve düşüncelerini öğretmeyi meslek edinmiş kimseleri belirtmektedir. (Ortaçağda Entelektüeller)
  • Yahudiler kiliseye itaat etmez, Hristiyan inancını paylaşmazlar, Çünkü İsa Mesih'in Tanrı'nın oğlu olduğunu kabul etmezler. Bununla birlikte, Hristiyan aleminde bütünüyle yabancı bir topluluk oluşturmazlar. (Çocuklar İçin Ortaçağ)
  • Fernand Braudel 17. yüzyıla kadar Avrupalıların bes­lenmesinin esas olarak bitkisel gıdalardan oluştuğunu da vurgular. Sıra dışı bir şekilde etobur bir ülke olan Fransa, Rönesans yandaşlarının büyüme dönemi olduğunu iddia ettikleri 16. yüzyılda beslenmesi içindeki et tüketimi mik­tarının arttığına değil, tam tersine 1550'den itibaren çök­tüğüne tanık olur. 16. yüzyıldan itibaren Avrupa dışındaki bölgelerden ithal edilen içecekler ve sebzelerin dağıtımı sınırlı kalır: Örneğin çikolata, çay (İngiltere, Hollanda ve Rusya ile sınırlıydı), hatta 17. yüzyıl ortasında Avrupa'ya ulaşan kahvenin tüketimi gerçek anlamda ancak 18. yüz­ yıl ortasından itibaren artarak Güney ve Orta Avrupa'nın gıda rejimindeki en önemli maddelerden biri haline gelir. 18. yüzyıla kadar buğday, daha doğrusu buğday türlerinin (buğday-çavdar melezi, çavdar, vb.) verimi düşüktür, gübre olarak insan ve hayvan dışkıları kullanılmaya devam eder. Devrim'e giden karışıklıkları tetikleyen olay­lar arasında 1789 yazındaki kıtlık kuşkusuz önemli rol oynamıştır (Tarihi Dönemlere Ayırmak Şart mı?)
  • Bu durumu anlayabilmek için politika ve ekonomi asla birbirlerinden ayırmamak gerekir. Zira biri diğerinin ortaya çıkıp varlığını sürdürmesine yol açarken, diğeri onu tamamlar, pekiştirirz yasallaştırır ama aynı zamanda gerçekleştirdiği suistimalleri de yasallaştırır. (Ortaçağ Tüccarları ve Bankerleri)
  • Haçlı Seferlerinin Ortaçağ Hıristiyanlık dünyasında ticareti geliştirip büyüttüğüne artık hiçbir ciddi tarihçi inanmamaktadır. Aksine, Batı'nın ve özellikle şövalye sınıfının yoksullaşmasına yol açması, Hıristiyanlık dünyasının manevi birliğini sağlamak şöyle dursun, doğmakta olan uluslar arasındaki farklılıkları körüklemesi (diğer pek çok tanıklığın yanısıra Saint-Denis keşişi ve VII. Louis'nin papazı Eudes de Deuil'ün yazdığı ve her bölümünde Almanlar ve Fransızlar arasındaki nefretin biraz daha alevlendiğini dile getiren II. Haçlı Seferinin öyküsünü okumak yeterlidir), Batılılar ile Bizanslılar arasında kesin bir uçurum açması (bir seferden diğerine giderek belirginleşen Latin-Yunan düşmanlığı, 1204'te IV. Haçlı Seferi sırasında Constantinopolis'in Haçlılar tarafından alınması ile sonuçlanacaktır), gelenekleri esnekleştirmek şöyle dursun, kutsal savaş hırsının Haçlıları yolları üzerinde karşılaştıkları Yahudilere karşı katliamlardan her tür kıyım ve yağmalara kadar en korkunç aşırılıklara sürüklemesi (1099 Kudüs, 1204 Constantinopolis kıyım ve yağmaları, yalnız Hıristiyan değil, Müslüman ve Bizanslı vakanüvislerin anlatılarında okunabilir), Haçlı Seferlerinin giderlerini karşılamak bahanesiyle Papalık vergi sisteminin ağırlaştırılması ve akıl almaz endüljans uygulaması ve sonuçta Kutsal Toprakları savunmak ve korumakta yetersiz kalan askerî sınıfların her tür parasal ya da askerî zulüm yapmak üzere Batı'ya çekilmesi, işte bu seferlerin asıl ağır giderleri bunlardır. (Ortaçağ Batı Uygarlığı)
  • Katedral, tarihte eski bir yeri olan bir yapıdır. IV. yüzyılda ortaya çıkmış olup günümüzde halen çift yönlü bir hayatı vardır; kilise olarak, devam edilen bir tapınak işlevi, bir de düşsellikteki efsanevi varlığı. (Ortaçağ Kahramanları)
  • Tarih, ölülerin dirilişidir. (Tarihi Dönemlere Ayırmak Şart mı?)
  • Aziz Augustinus, Paulus'tan sonra Hıristiyanlığın yerleştirilmesi ve geliştirilmesinde en çok yeri olan kişidir. İtiraflar kitabı Ortaçağ'ın en çok okunmuş kitabıdır. Diğer çalışması ise Tanrı Devleti'dir (Avrupa'nın Doğuşu)
  • Toplumun zirvesinde , papayla imparator vardır, soyut olarak ötekilerden daha güçlü kişilerdir bunlar. Papa kilisenin başıdır, bir hükümdar gibi gerçek bir liderdir. İmparator, gerçek anlamda otoriter biri olmaktan çok, ayrıcalıklı bir ''lider''dir. (Çocuklar İçin Ortaçağ)