Ayaz - Melike Melis Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ayaz kimin eseri? Ayaz kitabının yazarı kimdir? Ayaz konusu ve anafikri nedir? Ayaz kitabı ne anlatıyor? Ayaz PDF indirme linki var mı? Ayaz kitabının yazarı Melike Melis kimdir? İşte Ayaz kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Melike Melis
Yayın Evi: Kent Kitap
İSBN: 9789944915946
Sayfa Sayısı: 320
Ayaz Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bazen kaybederiz; umudumuzu, sevdiklerimizi ve sonunda kendimizi…
Hayata yenik başladığını düşünüyordu.
Çok şey kaybetti, kaybederken kazandıklarını hiç görmedi.
Ayaz, bir insandan çok bir coğrafya idi.
O coğrafyanın en sert özelliklerini taşıyan bir adam ve onun çileli yolculuğu.
Puslu bir vakitti sarmalayan o gece şehri… Gökyüzünde çatırdayan bir depremin dalga dalga yayılan kükreyişinde uyandı gecenin öksüz kuşları.
Utandı bulutlar bu arsızlığa, döktü usulca gözyaşlarını uzakların ötesinden izlediği sonsuzluğa.
Şimdi kahrolası bir rüzgâr taşıyordu arşın saf ruhunu.
Art arda çakan şimşeklerin böldüğü gecede, bu koca şehrin kirli sokaklarında bir adam yürüyordu yine, her adımda ezerek gecenin yüreğini.
Parkasından kan damlıyordu kimsesizliğin orta yerine, kimselerin haberi yoktu yaralanmışlığından.
Ve sabah henüz çok ötelerdeydi, son veremezdi gecenin yeryüzündeki hâkimiyetine.
Sokak lambaları bile korkup sinmişti karanlığa; bütün ışıkları söndüren karanlık sadece kendi görsel şölenini izletiyordu o gece kâinata.
Bir adam, eli yüzü kan içinde, attığı adımlar idrakinden hür; yürüyüp gittiği yol meçhul.
Aniden yandı gece, korktu sokaklar, bir nara kopup geldi ötelerden. Yaralı olan durup dinledi bu haykırışı; baktı gökyüzünün en karanlık katına.
Bir ses daha böldü geceyi; bir ses durdurdu atan bir yüreği. Yığılıp kaldı yaralı olan, şehrin kirlenmiş sokaklarına. Kimseler şahit olmadı bu cinayete, gecenin karanlığından başka.
Ayaz Alıntıları - Sözleri
- Sonun er yada geç toz olmak ise önemli olan tek şey kum tepesinin değil çölün nersinde olduğun dur.
- "Şansa Bak Baba, Bize Balıkların Bile Tok Olanı Denk Geliyor."
- :"İnsansan HER Şey Düzelecek Aslında, İçindeki O Boşluk Seni Yutmadan Bir Şeylere İnan."
- Ben Korkmadım İçimdeki Boşluklarda Boğulmaktan, Korktuğum Kadar Tanrı'sı Firavun Olmuş İnsanlardan
- "Bu gördüğün uçurum senin içindeki uçurumdan daha az ölümcüldür delikanlı." dedi. Genç adam onun işaret ettiği yere doğru baktı, dudağında yarım bir tebessümle: "Sen kimsin ki benim yüreğimdeki uçuruma kadar inebiliyorsun ihtiyar?" dedi.
- "aşk derindir evlat, nasıl anlatılır yusuf olmadan kuyu?" "aşk derini kanatmaktır ihtiyar, acıtmaktır kendi tırnağınla kendi etini..."
- "Önemli olan dolmaktır evlat, dolu olmak ama bunu paylaşabilmek. Şırıl şırıl akan bir çeşmenin önüne konulan testi gibisin sen. Doluyorsun ve taşıyorsun. Ama yine sana akan senden taşıp gidiyor uzaklara. Ben derim ki karala aklındaki her şeyi boş sayfalara. Öyle akıp gitmesin uzaklara. Söz uçar yazı kalır demişler. Sen de yaz bir kenara, yaz ki bakarsın bir gün... "
- “ben sende bir coğrafyayı gördüm. Göz bebeklerinde parlayan yıldızlar. Onlar bana zirveleri hatırlattı. Issız bir tepedeyim san ki, uzatsam ellerimi dokunacağım gözlerine. Öylesine güzel serpiştirilmişti ki gecenin karanlığına. Gizli günahların tanığı olduğundan utangaç biraz. Kimselerin şahit yazamayacağı kadar uzasın yeryüzüne. Uzatsam ellerimi dokunacağım gözlerine. Herkesten, her şeyden yakınsın sanki bana. Saçların sonbaharda üzgün akan sulara düşmüş çınar yaprakları gibi. Suya dokunmuş ve değiştirmiş dünyasını. Başka bir hava katmış onun masumiyetine. Uçmuş olsa da rengi, sanki adını senden almış gibi son bahar. Nefesin bir Toros esintisi, gece vakti doruklardan kopup, kırları okşayıp akıp gidiyor sahile. Beni de unutma buralarda, bana da dokun soğuk ellerinle. Korkma üşümez bedenim. Ben alışkınım bu toprağın ayazına. Kaşların toprak bir evin ocağı san ki, gözlerin tutuşturmuş ateşi, odamı ısıtmış, yüreğimi kucaklamış. Bedenim hapsolmuş o küçücük kaşlarına. Çatılarda soğuktan titremiş ve sığınacak bir saçak altı aramış küçük bir kuş gibi. Yanakların iki küçük tepecik, dudaklarınla getirmişsin mevsimlerin en kırmızısını. Beyaz çiçekleriyle gülümseyen erik ağaçlarına mı koşsun ayaklarım? Yoksa kıpkırmızı sessiz haykırışlarıyla kulaklarımı tırmalayan kirazlara mı? Sesin kainatın en güzel şarkısı olmuş, bütün güzel sesli kuşlar, bütün böcekler sesleriyle sende var olmuş. Bırak gitsin herkes, bıraktım gitti her şey. Bir sen kal yanımda yeter. Bir sen kır yalnızlığımı, bilesin ki ben sen oldukça yalnız değilim. Ben yalın ayak bastığım şu toprağın bağrında hissedilirken, aslında hep seni gizledim…”
- “Yaşamak incecik bir dalda, olgunlaşmayı bekleyen bir meyve gibi. Acıları su niyetine yürütüp gövdeye, güneşin yakıcılığından güç alıp olgunlaşmak. Olgunlaştıkça dalından kopacağın günün yaklaştığını bilerek. Büyümek, yüreğinde rüzgar çizikleriyle, dallara çarpa çarpa büyümek…”
Ayaz İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ayaz Bir delinin öyküsü Bugün #GülEtkinlik ile #ocakayının #grirenklikitap konsepti içim okuduğum, kitapotagiyayinevi tarafından yayınlanmış olan, yazar melikemelis_official kaleminden #ayaz kitabı ile geldim.İlk bölüme kadar çok farklı bir kurgu ile karşılaşacağımı düşünür iken, sonrasında daha çok bir gencin hayatta nasıl yapayalnız yaşamaya çabaladığını okuduğumu anladım. Aslında yüzüğün hikayenin başlangıcının ardından, sonunda tekrar konuya dahil olması hoşuma gitti ama sanırım hikayenin bunun üzerine kurgulanmasını daha çok arzu ettim okur iken. Ayaz’ın karakterinde farklı bir kaç kitaplardan olan kahramanlar ile az çok benzerlikler ile karşılaştım. Sadece bazen Ayaz’ın hayatı bu denli karamsar bir bakış açısı ile sorgulaması bazı sayfalarda az da olsa rahatsız etti. Konusu nedir? Ayaz çok küçük yaşta kendi ayakları üstünde durmayı öğrenmiştir. Hikaye başında memleketinde anlatılırken, üniversitesi hayattının başlaması ile hikaye farklı ortamlarda devam etmekte. Ona bu yalnız hayatında daima destek olan ‘Baba’ dediği sahafçı destek olur. Herkesten farklı bir düşünce yapısına sahip olan Ayaz, hayatı, düzeni, adaleti, insanlığı hatta bazen kaderi bile sorgulamaktadır. İlk defa bir kadını hayatına dahil etsede yapısından dolayı bu çok uzun sürmeyen bir değişim olur onun hayattında. Hayatı boyunca hep sevdikleri ile sınanan Ayaz Azerbaycan’a gidişi ile tamamen değişir. Başka bir kitapta buluşmak üzere, edebiyatla kalın (Sayfalardaki.Gül)
Ayaz: -AYAZ - MELİKE MELİS - KENT KİTAP- Bazen kaybederiz; umudumuzu, sevdiklerimizi ve sonunda kendimizi… Hayata yenik başladığını düşünüyordu. Çok şey kaybetti, kaybederken kazandıklarını hiç görmedi. Ayaz, bir insandan çok bir coğrafya idi. O coğrafyanın en sert özelliklerini taşıyan bir adam ve onun çileli yolculuğu. Puslu bir vakitti sarmalayan o gece şehri… Gökyüzünde çatırdayan bir depremin dalga dalga yayılan kükreyişinde uyandı gecenin öksüz kuşları. Utandı bulutlar bu arsızlığa, döktü usulca gözyaşlarını uzakların ötesinden izlediği sonsuzluğa. Şimdi kahrolası bir rüzgâr taşıyordu arşın saf ruhunu. Art arda çakan şimşeklerin böldüğü gecede, bu koca şehrin kirli sokaklarında bir adam yürüyordu yine, her adımda ezerek gecenin yüreğini. Parkasından kan damlıyordu kimsesizliğin orta yerine, kimselerin haberi yoktu yaralanmışlığından. Ve sabah henüz çok ötelerdeydi, son veremezdi gecenin yeryüzündeki hâkimiyetine. Sokak lambaları bile korkup sinmişti karanlığa; bütün ışıkları söndüren karanlık sadece kendi görsel şölenini izletiyordu o gece kâinata. Bir adam, eli yüzü kan içinde, attığı adımlar idrakinden hür; yürüyüp gittiği yol meçhul. Aniden yandı gece, korktu sokaklar, bir nara kopup geldi ötelerden. Yaralı olan durup dinledi bu haykırışı; baktı gökyüzünün en karanlık katına. Bir ses daha böldü geceyi; bir ses durdurdu atan bir yüreği. Yığılıp kaldı yaralı olan, şehrin kirlenmiş sokaklarına. Kimseler şahit olmadı bu cinayete, gecenin karanlığından başka. (Tanıtım Bülteninden) Sayfa Sayısı: 320 Baskı Yılı: 2016 Dili: Türkçe Yayınevi: Kent Kitap KİTAP YORUMUM Ayaz, annesini çocuk iken kaybedince erken büyümek zorunda kalan idealleri olan bir gençtir. Maddi sorunları olmasına rağmen hep ayakta duran kimseden bir beklenti içine girmeyen dışarıdan sert görünmesine rağmen oldukça duygusal birisi. Hayatı hep sevdiklerinin ölümlerini görmek ile geçmiş. Sürekli okuyarak kendini yetiştirmesi bir yana ve sürekli yazarak ifade ettiği belki de en değerli dostu defteri. Ayaz'ı okuyunca insan kendini çok zayıf hissediyor. Belki de tekg üç hayatta dimdik durabilmek. Bunun maddiyat ile de alakası yok. Kimseye zayıf tarafını göstermemek. Ayaz istese çok başarılı bir iş adamı da olabilirdi ya da değerli bir politikacı, Satış temsilcisi ya da reklamcı. Ama bunların hiçbirini tercih etmedi. Hep bir işaret bekledi Yaradan dan. Varlığını yaşadıklarını sorgulaması onu dışarıdan asi, ulaşılmaz, öfkeli bir ruh haline soktu. Oysa Ayaz'ın tek isteği yaşadıklarına cevap bulabilmek. Oysa o da herkes gibi imtihan ediliyordu. Ayaz'ı en güzel kızlar bile o karanlık dünyasından çıkaramaz iken acaba hangi yolu tercih edecek? Bunun cevabı için labiret içinde bulunan Ayaz'ın hayatını okumalısınız. Ayaz bizler gibi sıradan görünse de aslında her insanın hayatında olması gereken gerçek o mu? Cevabı kitapta. Ben okurken gerçekten keyif aldım. Hele son yüz sayfa da uyutmuyor. isterse sabahın 5' i olsun meraktan yine okumak durumunda kalıyorsunuz. Melike Melis'in kalemini hepimiz biliyoruz. Duygusal satırlara imza atarken bu kitapta karşımıza ne istediğini bilen, sorgulayan susmayan, korkmayan bir gencin profilini çizmiş. Özetle okumalısınız. Kalemin daim olsun Melike Melis. Devamını, yeni eserlerini bekliyoruz. Ayaz kitabının seri olması gerekiyor kişisel fikrim budur. DUYGU SONGÜL KAHRAMAN (Duygu Songül Kahraman)
Ayaz (Bir delinin öyküsü): AYAZ 'Bir delinin öyküsü' #okudumbitti #kitapyorumu Merhabalar herkese, sizlere kitaplarla_yasayan_adam moderatörlüğünde kitapotagiyayinevi 'ne ait melikemelis_official 'in #ayaz isimli eseriyle geldim. ... Kitabın konusundan bahsedecek olursak; Küçük yaşta ailesiz kalan Ayaz isimli bir gencin hayata karşı bakış açısını ve insanlara karşı kendini nasıl koruduğunu konu alan bir eserdir. Dram içerikli bu eser, şahsen benim çok hoşuma gitti. Farklı bir bakış açısı ve kurgu ile yazılmış olan bu kitabını okumanızı tavsiye ederim. ... Kitabın basımı hakkında söyleyeceğim birkaç kelime olacak. Oda; yazım şekli ve büyüklüğü her zaman ki gözümden kaçmadı ve bu beni olumlu yönde etkileyen önemli unsurlardan oldu. Ayaz'a bazı yerlerde gıcık olsam da farklı bir bakış açısına sahip olması da beni etkilemedi değil. Zehra ile olan tuhaf ilişkileri sıradışıydı. Konu ve kurgu olarak zaten muazzam olduğunu bir kez daha söyleyerek yazarımızın kalemine sağlık diyorum. ... Alıntı; "Sahte gülümselerim olacağına yüzüm asık dursun dedim bugüne kadar. Şimdi bakıyorum da aynaya, öyle bir hal almış ki suretim, gülmek üzerimde iyi durmuyor. Her yıldırımda bir dalı kırılmış küçük fidan gibiyim. Mevsimlerce bekleyemem yeniden yaprak açmayı. Şimdi bir tek başım var gökyüzüne doğru koşmak için inat eden. Onu da vurup kırma ne olur. Şöyle rüzgarlarına dostça dokunsunlar bedenime. Yıldırımları uzaklara taşı, kimselerin olmadığı, kimsesiz bir mekana da gülmeyi, her ne kadar alışkın olmasa da yüzüm gülmeye... Sen söyle güneşe, her gün yeniden gülsün bana. Sen yaratan, sen yaşatan, sen hükmeden. Bir kere de benim adımı fısıltıda kainata, bir kez de benden yana olsun güzellikler..." 10/10 (Zezevebulut)
Ayaz PDF indirme linki var mı?
Melike Melis - Ayaz kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ayaz PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Melike Melis Kimdir?
1982 yılında Mersin’in Tarsus ilçesinde doğdu. Aslen Selanik göçmeni bir baba, Girit kökenli bir annenin tek kızlarıdır. İlk ve orta öğrenimini, Tarsus Kasım Ekenler İlköğretim Okulunda, lise öğrenimini, Tarsus Anadolu Kız Meslek Lisesinde, Üniversiteyi ise Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesinde, Okul Öncesi Eğitimi alarak tamamladı. Halen, İstanbul’da yaşamaktadır.
Yazar, şiire ve edebiyata olan sevgisini ise şu sözlerle dile getirir: “Yazmak benim için; kendimle ve hayatla yüzleşmektir. Çünkü ancak yazdığım zaman nefes aldığımı hissediyorum. Hayat, her zaman benim için ahşap, çürük bir merdiven gibiydi; hep yukarıya çıkmak isterken, kırılırdı ve ben hep en büyük düşüşleri yaşadım geçmişimde. Ruhumun örselenen yanlarını kelimelere döktüm; anlaşılmaktan öte yaşamak için, nefes almak için. Bir çocuğunki kadar kırılgan ve naif bir kalbim vardı. Maviye âşık, denizin o iyot kokusuna hayrandım. Belki de en güzel şiirlerimi, o eşsiz maviliğin kıyısında yazdım. İnsanlara her şeye rağmen, dost olmayı seçtim. Şiirlerim, barıştırdı kızdıklarıma ve yaşamak denen ağrılarımı aldı. Üzüntüm, sevinçlerim, sevmelerim, küskünlüklerim, isyanlarım ve öfkelerim… Ne varsa konuşmak istemediğim, satır aralarına sığdırmayı yeğledim. Şiir, benim yüreğimin dili ve ben sussam da o hiç susmayacak.”
Birçok dergi ve yerel gazetede makale ve şiirleri yayınlanan yazar, halen “Tarsus Halk Gazetesinde” genel yayın yönetmenliği yapmaktadır.
Melike Melis Kitapları - Eserleri
- Ashina
- Ayaz
- Ormanın Ruhu
- Tanrı'nın Islak Kadınları
- Deli Kırmızı Derin Mavi
- Maya ve Miya
- Öcü
- Kutsal Savaşçılar
- Sudaki Sır
- Beyaz Ülke 2
- Beyaz Ülke 1
- Macera Ormanı
- Kibele
- 2 İnsan 1 Hikaye
- Gönül Dergahı
- Genç Osman
- Kalinihta Girit
- Sözyaşlarım
Melike Melis Alıntıları - Sözleri
- Sonun er yada geç toz olmak ise önemli olan tek şey kum tepesinin değil çölün nersinde olduğun dur. (Ayaz)
- "Önemli olan dolmaktır evlat, dolu olmak ama bunu paylaşabilmek. Şırıl şırıl akan bir çeşmenin önüne konulan testi gibisin sen. Doluyorsun ve taşıyorsun. Ama yine sana akan senden taşıp gidiyor uzaklara. Ben derim ki karala aklındaki her şeyi boş sayfalara. Öyle akıp gitmesin uzaklara. Söz uçar yazı kalır demişler. Sen de yaz bir kenara, yaz ki bakarsın bir gün... " (Ayaz)
- Ben dalgıcım kızım, kayalıkta balık avlıyordum. Ona bir espri daha yapmak geldi içimden . " Fena mı işte, günün en büyük balığını yakaladın" diyecektim. (Deli Kırmızı Derin Mavi)
- Bütün Dünyanın beyaz olduğunu düşünsene ne güzel olurdu dil din ırk ayrımı yok dünyayı çocuklar yönetiyor heryerde herkes birbirine kitap hediye ediyor çocuk kitapları (Beyaz Ülke 1)
- Öleceğiz... Herkes ölecek bizimle o zaman. Tavanda gezen örümcek, leo- parlar, yılanlar, ağaçlar, şu gökyüzü-hele bu gökyüzü- burjuvazi, proletarya, köylüler, o güzelim mektupları yazdığım postacılar, rüzgar, yağmur, e tabi ki göller, denizler... Can Yücel, Ce- mal Sürreya, Edip Cansever (onlar öldü ama şimdilik). Atoller... hatta oksijen de ölecek… Ne bileyim işte hepimiz öleceğiz.... ŞİİR HARİÇ! (Kalinihta Girit)
- :" İnsanlar İnan Tahmininden Çok Daha Zeki Canlılardır.Onlar Eskiden Çok İyiydiler;Ama Sonradan Biz Hayvanlara Bazı Kötülükleri Dokundu. (Ormanın Ruhu)
- Şengu avını onlara vermeyi kabul etmedi ayrıca onlara için avlanmayı da reddetmişti.. Hakruma bana çok sinirlendi.Çetesi ile göz göze geldi, hepsi kaldırmak için onun hareketini bekliyordu. Hakruma başını yukarı doğru kaldırdı ve ulumaya başladı... (Beyaz Ülke 1)
- Biliyorum her yolun sana çıkacağını lakin kim demiş bilinçsiz adımların çıkmazındayım. Her yol sende bitiyorsa anlamı yok haritaların... (Deli Kırmızı Derin Mavi)
- Her kadının geçmişinde hayatını mahveden bir erkek mutlaka vardır..! (Tanrı'nın Islak Kadınları)
- "Burada dışarıda uyumak oldukça tehlikelidir. " "Tehlikede ne imiş dostum, hayvanlar onlara zarar vermeyeceğimizi anladıklarında bize bulaşmazlar." "Oysa insanlar için durum tam tersi Bay Barış, onlar zarar verseniz de vermezseniz da size bulaşmak için bir sebep bulurlar." (Maya ve Miya)
- Ben gecenin karanlığında yaşayan bir kadınım (sessiz bir harfim o kadar) (Tanrı'nın Islak Kadınları)
- :İnsanoğlu Yunus olmayı diler lakin dilde kalır. Herkes insan nihayetinde Yunus da öyle Yusuf da. Herkes evirebilir kendini de, kimse o sırmalı kaftanı ayağının altına almak istemez. Nihayetinde ağa da ölecek, bey de, ben de, sen de. :Okuma yazma bilmeyene cahil derlerdi bizde, asıl cehalet bu değil evlat. Asıl cehalet anlama kıtlığı çekmek, anlamak istememek, araştırmadan soruşturmadan her hıyarım var diyene bir avuç tuz alıp seğirmektir. :Ben evcil hayvan değilim. Kim olursa olsun asla birini değiştirmeye çalışma. Bu doğanın kanununa aykırı bir balığı uçmaya, bir kuşu da yüzmeye zorlayamazsın. (Deli Kırmızı Derin Mavi)
- Ey gece! Daha karanlık değilsin içimden. Ben ki acılarımı gömdüm içime... Ben tebessümüne bile muhtaçken,sen başkalarına gülüyorsun ya! Gülme... işte o acı var ya o acı, adamın böğrünü delip geçiyor (Tanrı'nın Islak Kadınları)
- Artık siyah veya beyaz diye birşey yok, Afrika var ve Afrika insanları var. (Maya ve Miya)
- Kendi kendimin kalabalığıyım, nice balıklar var denizimde. (Sözyaşlarım)
- Dünyanın insanlara değil de insanların dünyaya ait olduğu anlaşıldığında medeniyet denen olgu olgunlaşmaya başlar. Böylece kimse siyah veya beyaz diye ayrıştırılamaz. Bilinir ki siyah bir insandır ve beyaz gibi hakları olmalıdır . (Maya ve Miya)
- Ben Korkmadım İçimdeki Boşluklarda Boğulmaktan, Korktuğum Kadar Tanrı'sı Firavun Olmuş İnsanlardan (Ayaz)
- Yaşlı kam ince sakalını sıvazladı. Düşünce almıştı başını. Gökyüzündeki bulutlara baktı. Yamsur daha fazla durmazdı obada, onun da içini kemiren bir kurt oluşmuştu ve hemen atına atlayıp hızla yola koyuldu. (Ashina)
- Huzur insandan kaçıp dağlara sığınalı asırlar oldu evlat. Bilmez misin Hazreti Nebi bile huzuru dağ başında bir mağarada bulmuştu (Deli Kırmızı Derin Mavi)
- Onlar Afrika'nın özgürlüğü için birşeyler yaptıklarına inanırlar ve düşünürler ama yaptıkları şey aslında köprüleri yıkıp dünyanın düzenini değiştirmektir. (Maya ve Miya)