Aynadaki Gibi - Sessizlik... - Ingmar Bergman Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aynadaki Gibi - Sessizlik... kimin eseri? Aynadaki Gibi - Sessizlik... kitabının yazarı kimdir? Aynadaki Gibi - Sessizlik... konusu ve anafikri nedir? Aynadaki Gibi - Sessizlik... kitabı ne anlatıyor? Aynadaki Gibi - Sessizlik... PDF indirme linki var mı? Aynadaki Gibi - Sessizlik... kitabının yazarı Ingmar Bergman kimdir? İşte Aynadaki Gibi - Sessizlik... kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ingmar Bergman
Çevirmen: Tezer Özlü
Çevirmen: Fadıl Taylan
Yayın Evi: Bilgi Yayınevi
İSBN: 9789754945027
Sayfa Sayısı: 153
Aynadaki Gibi - Sessizlik... Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bergman bunlarda, insanın durumuyla ilgili "belirsiz gerçeği" yakalamaya çalışır. Biri Tanrı, öbürü insan üzerine bir denemedir. Bir ailenin yirmi dört saatlik serüvenini anlatan "Aynadaki Gibi"nin kahramanı, bilinmeyen bir dünyanın gerçeğini araştırmaya koyulan, bunu yaparken daha çok deliren bir genç kadındır. Ama bu delilik, çevresindekilerin kendilerini daha iyi tanımalarına yol açar. "Sessizlik" Bergman'ın en çok tartışılan filmidir; ama kimilerinin ileri sürdüğü gibi hiç de ahlakdışı bir film değildir. Birbirine cehennem hayatı yaşatan, biri öbürüne suçlu bir sevgi besleyen, öbürüyse tutkularının, içgüdülerinin tutsağı azgın bir dişi olan iki kız kardeşin serüveniyle Bergman, insanın ancak aklından geçirebildiği şeyleri, ne denli açığa vurulmak istenmeyen nitelikte de olsa, büyük bir açıkyüreklilikle işlemektedir.
Bu kitapta, insanın, özellikle de kadınların iç dünyasının en gizli köşelerini anlatmaya çalışan Bergman'ın en olgun yapıtlarından ikisinin senaryolarını bulacaksınız.
Aynadaki Gibi - Sessizlik... Alıntıları - Sözleri
- “Gerçek olduğumu hissetmem için birinin bana ulaşmasını bekliyordum.”
- " Gerçek olduğumu hissetmem için birinin bana ulaşmasını bekliyordum. "
- Yaşayabilirsin, ama tutunacak bir şeyin olmalı.
- İnsanın çıldırmasını görüp anlaması öyle acı verici ki.
- "-Bütün insanların içe kapanık olup olmadığını bilmek istiyorum. +Ne demek istiyorsun? -Evet, içe kapanık. Sen kendi kafesinde, ben kendiminkinde, herkes kendisininkinde.Bütün insanlar."
- MINUS (korkulu): Bana Tanrı'nın varlığını gösteren bir örnek ver. (Susar) Veremezsin. DAVID: Şöyle yazılıdır kitapta; Tanrı sevgidir.
Aynadaki Gibi - Sessizlik... İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bergman'ın filmlerini incelediğimizde 1961- 1963 yılları arasındaki filmlerin önemini görmekteyiz. Çünkü artık olgunluk çağında bir sinemacıdır. Bu yıllarda çekmiş olduğu üç filmle, kendi deyimiyle bir "Trilogie- Üçlü" meydana getirmiştir. Bergman, bu üç filmde aynı temayı işlemiştir, "belirsiz gerçeği bulmak". Aynadaki Gibi filmi bu üçlünün ilkidir. Filmde ruh hastası kadının tanrıyı örümcek olarak görmesi, başka bir karakterin dünyasında tanrının olmadığını söylemesi ve onun tek gerçeğinin babasının olması gibi sahneler, umudun bir nebze de olsa varlığını gösterir. Ancak üçüncü film olan Sessizlik'te tanrı artık susmuştur. İnsanın tanrıya en çok ihtiyaç duyduğu anlarda tanrı yoktur. Burada tanrının yerini aşk ve sevgi almıştır. Çünkü Bergman'a göre aşkın kendisi tanrıdır. Üçlemenin son filmi olan Sessizlik, oda filmleri türünün ve hatta çağdaş sinemanın en güçlü yapıtlarındandır. Tezer Özlü ve Fadıl Taylan çevirisiyle Bilgi Yayınevi'nden çıkan kitapta birinci ve üçüncü filmler yer almaktadır. Metin, filmdeki sahnelerden alınan fotoğraflarla desteklenip daha keyifli olmuş. Sinemaseverler mutlaka okumalı. (KitapKadın)
Aynadaki Gibi - Sessizlik... PDF indirme linki var mı?
Ingmar Bergman - Aynadaki Gibi - Sessizlik... kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aynadaki Gibi - Sessizlik... PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ingmar Bergman Kimdir?
Ingmar Bergman, İsveçli oyun yazarı ve film yönetmenidir.
Bir Protestan papazının oğlu olarak 1918'de İsveç Uppsala'da doğmuştur. Çok sayıda evlilik yapmıştır. Bunlardan birini Max con Sydow ile, son evliliğini ise kült oyuncu Liv Ullmann ile yapmıştır. 30 Temmuz 2007'de sabahın erken saatlerinde İsveç'te Fårö adasındaki evinde 89 yaşında vefat etmiştir. Kızı Eva Bergman tarafından uykusunda öldüğü açıklanmıştır. Bergman 2005 yılında Time dergisi tarafından dünyanın yaşayan en büyük yönetmeni olarak nitelendirilmiştir. 9 defa en iyi yönetmen Oscar’ına aday gösterilen Bergman’ın eserleri, 1960, 1961 ve 1983 yıllarında En İyi Yabancı Film Akademi Ödülü’nün sahibi olmuştur.
Birçok filminde karakterleri, sanat çevreleri içine yerleştirmiştir. Filmlerinde tavrını daima kadınlardan yana koyar. Mizahi ve eğlenceli filmler de yapmıştır. Papazlar, bir 'sorunsal' olarak dahil edilir filme. Aşkımızın Üstüne Yağmur Yağıyordu, Yedinci Mühür ve Cehennemi Karanlıkta Müzik filmlerinde açıkça iticidirler. Bir Aşk Dersi ile Bir Yaz Gecesi Gülümsemeleri'nde mizahi bir dille hicvedilirler.
Genel olarak gerçek dünyadan ve toplumsal sorunlardan uzak, melankolik ve kapalı bir sinema yapmakla eleştirilir. 1956 Cannes Film Festivali’nde gösterilen Bir Yaz Gecesi Gülümsemeleri, tam bir olay yarattı. Jüri, çok iyi diğer filmlerin de varlığı nedeniyle, bu filme özgü bir ‘ödül yaratmak’ (Şiirsel Hiciv Ödülü) zorunda kaldı. Böylece Bergman, bu 18. filmiyle birlikte bir anda keşfedildi. Bergman’ın bütün filmleri, Avrupa sinemalarını sardı. 1957 Cannes Film Festivali’nde gösterilen baş yapıt (Yedinci Mühür) bu modanın katlanarak artmasında etkili olmuştu.
1970’li yıllar Bergman’ın Avrupa’da bir efsane haline geldiği yıllardır. Mali polisin gelip sahibi olduğu tiyatroyu basması ve gelir bildirimleri ile ilgili olarak Bergman’ı (biraz da hoş olmayan biçimde) sorgulaması üzerine ülkesine küsen sanatçı, 1976 yılında Almanya’nın Münih kentine taşınır ve böylece gönüllü sürgünlük dönemi başlar.
Ingmar Bergman Kitapları - Eserleri
- Yedinci Mühür
- Büyülü Fener
- Aynadaki Gibi - Sessizlik...
- Sinematografi İnsan Yüzüdür
- Yaban Çilekleri
- İmgeler
- Bir Evlilikten Sahneler
- Evlilik Manzaraları
- Pazar Çocuğu
- Fanny och Alexander
Ingmar Bergman Alıntıları - Sözleri
- İçten inancımı söyleyeyim mi sana? Duygusal açıdan, kara cahilleriz. Yalnızla seninle ben değil, dünyadaki herkes, însan anatomisi, orta batı bölgelerinin tarım koşulları, pi sayısının kara kökü... daha neler neler öğretiyorlar bize, ama ruhumuz üzerine tek söz yok! Bir çocuğa ruhsal bilinç aşılamaya kalkışmak nerdeyse müstehcen sayılıyor. Ahlaksız bir moruk yerine konuyorsun... Kendini tanımıyorsan, başkalarını nasıl tanıyabilirsin?.. (Evlilik Manzaraları)
- Bir başkasını yargılamaktan daha hoşa gitmeyen bir şey yoktur; kişiyi bir ağa düşürür bu; yanılmalar, yalanlar ağına. (Yaban Çilekleri)
- Film, tepki yaratmak için yapılır. Seyirci hiç mi hiç tepkide bulunmazsa, o film ilgisiz ve değersiz bir yapıttır. (Yedinci Mühür)
- “Gerçek olduğumu hissetmem için birinin bana ulaşmasını bekliyordum.” (Aynadaki Gibi - Sessizlik...)
- Hiç kimse umursamıyor, kimse ürkütülmüyor, hiç kimse -ola ki başkasının mutsuzluğundan alınan o muzip zevkten başka- hiçbir şey hissetmiyor. Hiç kimse karşılaştığı aşağılanma, utanç, korku ve kendisinden nefret duygusuyla titreyen ve çocukluğundan beri ruhsal özürlü olan elli yedi yaşındaki soytarıdan başka hiç kimse hiçbir şey hissetmiyor. Saatler saatleri, günler günleri izliyor. (İmgeler)
- Tiyatroda herkesin batıl itikadı olması anlaşılabilir bir şeydir. Bizim sanatımız mantıkdışıdır, bir yerden sonra tanımlanamaz ve sürekli olarak rastlantılara açıktır. (...) Benim buna benzer birkaç deneyimim var. Strindberg son yıllarda benden hoşnutsuzluğunu gösterip durdu. 'Ölüm Dansı’nı sahneye koymam gerekiyordu, polis gelip beni götürdü. 'Ölüm Dansı’nı bir kez daha sahneye koymam gerekti, bu kez de Anders Ek ciddi olarak hastalandı. Münih'te 'Bir Düş Oyunu'nun provasını yaparken Avukat'ı oynayan aktör delirdi. Birkaç yıl sonra 'Bayan Julie’yi hazırlıyorduk, Julie delirdi. Stockholm'de 'Bayan Julie'yi sahneye koyma planları yapıyordum, Julie'yi oynamasını istediğim aktrist gebe kaldı. 'Bir Düş Oyunu'na hazırlanırken sahne desinatörüm depresyon geçirdi. Indra’nın kızı gebe kaldı ve ben, üstesinden gelmenin çok güç olduğu ve projeyi tehlikeye atan gizemli bir enfeksiyona yakalandım. Bu talihsizliklerin hepsi bir rastlantı olamaz. Bazı nedenlerden dolayı Strindberg beni istemiyordu. Bu düşünce beni çok üzdü çünkü Strindberg’i severim. (Büyülü Fener)
- “İnanç taşıması zor bir yüktür. Ne kadar yüksek sesle çağırırsan çağır, karanlıktan sıyrılıp hiç gelmeyen birini sevmek gibi.” (Yedinci Mühür)
- Işıklı ve mutlu bir yaşam resimleme kararım, benim yaşamı katlanılması gerçekten çok güç bulduğum zamanlarda verilmiştir. (İmgeler)
- Bir seçim yapmak zorunda kalmışlardır. Bir yara, görünüşte önemsiz bir yara açılır, iyileşir ama iz bırakır, izin altında irin oluşur. (Bir Evlilikten Sahneler)
- Bugün birey, sanat yaratıcılığının en yüksek biçimi ve en büyük derdi olmuştur. (Yedinci Mühür)
- Yok olmaktan kurtulan tek değer, hayat ve neşe veren sevgidir. (Yaban Çilekleri)
- "Bireyciler birbirlerinin gözünün içine bakıp birbirlerinin varlığını inkar ediyorlar; ortaklaşa mutluluğun kurtarıcı gücünü tadamadan karanlığa haykırıyorlar. Kendi kısır dönümüzle o kadar zehirlenmiş, kendi dertlerimizle o kadar sınırlanmışız ki, artık doğru ile yanlışı, gangsterin idealiyle an ideali birbirinden ayırt edemiyoruz." (Yaban Çilekleri)
- "İnsanların kitap okumaması ciddi problemlere yol açar. Kelimelerin bilinçli iletişimin en temel aracı olduğu yerde, kelimesi olmayan insan ne yapabilir?" (Sinematografi İnsan Yüzüdür)
- ...ve ben Antonius Block, Ölümle satranç oynuyorum. (Yedinci Mühür)
- "Bizim sınırlarımız yoktur. Bir ilişki kurduğumuzda birbirimizin içine kadar gireriz. Kuşkusuz, bunu yapmadığımız zaman tek başımıza kalırız ve birbirimizden çok uzak oluruz" (Sinematografi İnsan Yüzüdür)
- Çünkü birçok şey bilmene rağmen aslında hiçbir şey bilmiyorsun. (Yaban Çilekleri)
- " Ama benim için zamanın anlamı yoktu. ..........fanteziyle gerçek kabul edileni ayırdetmek çok güçtü." (Büyülü Fener)
- Yaşamdan sessizlik diliyorum artık, bir de beni ilgilendiren şeylere ayırabilecek zaman.. (Fanny och Alexander)
- " Birinin elinden bahanelerini alırsanız, aklını Kaçırır." (Fanny och Alexander)
- Sten, küçük sevgilim, dikkat et ki, beynin patlamasın. (Yaban Çilekleri)