Az Gittik Uz Gittik - Pertev Naili Boratav Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Az Gittik Uz Gittik kimin eseri? Az Gittik Uz Gittik kitabının yazarı kimdir? Az Gittik Uz Gittik konusu ve anafikri nedir? Az Gittik Uz Gittik kitabı ne anlatıyor? Az Gittik Uz Gittik PDF indirme linki var mı? Az Gittik Uz Gittik kitabının yazarı Pertev Naili Boratav kimdir? İşte Az Gittik Uz Gittik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Pertev Naili Boratav

Yayın Evi: İmge Kitabevi Yayınları

İSBN: 9789755334912

Sayfa Sayısı: 367

Az Gittik Uz Gittik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çoğumuz "Az gittik uz gittik. Dere tepe düz gittik. Bir de dönüp baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz," diyerek ninelerimizin anlatmaya başladıkları ama günümüzde daha az anlatılır olan masalları dinleyerek büyüdük..

Az Gittik Uz Gittik, şimdi kimisi Türkiye sınırları dışında kalan toprakların ve Anadolu masalcılarının dillerinden yıllar boyunca derlenmiş masalları bir araya getiren kapsamlı bir araştırma. Sözlü gelenek içinde kuşaktan kuşağa aktarılan masalları Pertev Naili Boratav titiz bir çalışmayla geçmişte kalmaktan kurtarıp günümüze ulaştırıyor; kendi deyimiyle, onlara "belge" niteliği kazandırarak her yaştan okuru masal dünya-sının büyülü perdesini aralamaya çağırıyor. 

Cumhuriyet döneminin en önemli araştırmacılarından birinin kaleminden, Türk halk edebiyatına yetkin ve kapsamlı bir bakış getiren bu kitap, yazarın"Türk Masalı Üzerine" başlıklı önemli incelemesiyle tamamlanıyor. 

Az Gittik Uz Gittik'te birbirinden eğlenceli kırk sekiz halk masalının yanı sıra Karatepeli hikâyelerini bulacak ve Keloğlan'dan korkunç devanalarına, astığı astık kestiği kestik padişahlardan gözüpek şehzadelere, bin bir güçlükten sonra muradına eren güzel ve akıllı kızlardan eğlendirirken düşündüren hayvanlara kadar birçok renkli masal kahramanı ile tanışacaksınız.

Az Gittik Uz Gittik Alıntıları - Sözleri

  • Göğsü kınalı serçe kuşu vardır, ufacık ... Gök gürleyince yere yatar da ayaklarını havaya kaldırırmış. Neden yapıyorsun böyle?» diye sormuş- lar. Bu kadar mahlukat var yerde. Olur da gök yıkılı verirse, dayak olmak için· ayaklarımı kaldırıyorum.» demiş. Böyle dermiş, bir yandan da titrermiş gök gürlerken. «Korkumdan, dermiş, kırk kantar yağım eriyor.» «Be, demişler, senin kendin yoksun beş dirhem, nerden oluyor da kırk kantar yağın eriyor?» «A! alemin kendine göre dirhemi, kan ta- · rı var, demiş serçecik. Siz ne anlarsınız?»
  • Onlar ermiş muradına, biz de erelim muradimiza.
  • Necati Cumalı'nin Boş Beşik adlı oyunu, bir göç yolunda çocuğunu yırtıcı kuşlara kaptıran Yörük kadınının alınyazısını dile getirmiş bir efsaneden esinlenmiştir.
  • Bir varmış, bir yokmuş ... . Evvel zaman icinde, kalbur saman içinde, deve tellal iken,sinek berber iken. .. Eski hamamın tası yok, peştimalın ortası yok, bu yalanın ötesi yok ... Hu demiyenin başı kel olsun. «HU.» «Ben sıçayım, sen yu.»
  • «Ey öküz baba bu yılan ateşte yanıyordu, onu kurtardım. Bu sefer beni sokmak istiyor. Ben buna iyilik yaptım. Bu beni sokar mı? sokmaz mı?» «Sokar, diyor öküz. İnsanoğluna iyilik mi yarar? Bana bütün çiftini sürdürür, sürdürür, ihtiyarladığım zaman götürür, kasaba verir, kestirir. İnsanoğluna iyilik yaramaz.
  • «Al, bu elmanın yarısını sen ye, yarisını karın yesin. Allah size bir oğlan evlat verir.» demiş.
  • Şehzade başını kaldırıp pencereye bakınca ne görsün, ayın ondördü gi- bi bir kız ..
  • Sabahattin Ali'nin Hasan-Bogulldu adlı hikayesi, Kazdaglarindaki Tahtacı Yöruklerinden dinlenmiş bir aşk efsanesidir.
  • Aziz Nesin, Nasreddin Hoca üzerine yazdigı bir incelemede Goethe'nin bir sözünü aktarıyor; Alman şairi demiş ki : «Kendi kendisiyle alay edemeyen, olgun insan olamaz.
  • Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Eşek tellal iken, deve berber iken... Bir varmış, bir yokmuş Allahın kulu daridan çokmuş ... Çok demesi günahmış.
  • Gökten üç elma düşmüş. Biri bana, biri masal söyliyene, biri de Sıdıka Hanıma. .. Çöpü, kabukları da dinliyenlere .
  • «Ya mübarek ırmak! diyor adam. Bu yılan ateşte yanıyordu, ben bunu kurtardım. Şimdi beni sokmak istiyor. Bu, beni sokmalı mı? Sokmamalı mı?» «Tabii sokmalı, diyor ırmak. İnsanoğluna iyilik yaramaz. Sebep? Çamaşırını, her şeyini bende temizler, kendi de bende yıkandığı, benim suyumu içtiği halde, elini yüzünü yıkar da bir de yüzüme doğru tükürür.»
  • «Ana, demiş, biZe bir Ali Sağdıç adlı, kız bakışlı misafir geldi. Kıza çok benziyor. Ben ona, asik oldum. Ne yapalım? Kız mıdır, değil midir nasıl anlıyalım? » «Oğlum, onun kolayı var. Akşam yatarken onun yatak çarşafı altına biraz gül yaprağı koyarız. Kız kısmı fazla ateşli olur. Eğer kızsa yaprakları sabaha kadar kurutur. O zaman anlarız.»
  • "Masallarda vakit tez geçer.. "
  • “Al Allah kulunu, zapt et delini!”

Az Gittik Uz Gittik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

67 tane aklı, hayali zorlayan keyifli masallardan oluşan bir eser. Masalların kimisi içerisinde argo kelimeler ( kancık, kıç, ağzına s.çayım...) barındırıyor. Küçükken hatırladığım dedemin anlattığı masalda vay eşekoğlu eşek, vay ağzına s.çayım gibi cümleler geçiyordu. Biz büyüdük ama kullanmak aklımıza gelmiyor. Yeni nesil çocuklar her şeyi belleğine ekleyip kullanma adetleri olduğundan çocuklara filtreden geçirelek okunulabilir :) Eserin son bölümünde altmış yedi masalın kaynakçaları belirtilmiş tek tek, ayrıntılı. Ayrıca Türk masalının tarihçesi anlatılmış. Keyif alarak okudum bu yaşımda, hayalperestlik konusunda Avrupalı masal yazarlarına taş çıkaracak atalarımızın masallarını okumak isteyenlere tavsiye ederim. (Benli bahri favorimdi.) Keyifli okumalar. (Verda)

Pertev Naili Boratav detayli bir derleme calismasi yapmis zannimca. Kitaptaki pekcok masal daha once duymadigim masallardi. Bazilari da benim bildiklerimin farkli bir versiyonuydu. Kitapta en hosuma giden kisimlardan biri de kitabin sonunda hangi masali hangi kosulda, nerede ve kimden derledigi ve bu masallarin farkli versiyonlari gibi bilgileri ayrintili olarak vermesiydi. Hosuma gitmeyen kisim ise bu masallardan bazilarini sansursuz ya da kelimeleri degistirmeden cocuklara okuyamiyor olmam oldu:) (IRMAKK70)

Hic duymadigim masallari cocuguma okudum ben de ogrendim ama anlatimi o kadar hosuma gitmedi (Şevket Erciyas)

Az Gittik Uz Gittik PDF indirme linki var mı?

Pertev Naili Boratav - Az Gittik Uz Gittik kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Az Gittik Uz Gittik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Pertev Naili Boratav Kimdir?

Pertev Naili Boratav (asıl adı Mustafa Pertev, d. 2 Eylül 1907, Darıdere [bugün Zlatograd, Bulgaristan] - ö. 16 Mart 1998, Paris, Fransa), Türk halkbilimcisi, halk edebiyatı ve folklor araştırmacısı.

Darıdere'de 1907'de doğdu. 1927'de İstanbul Erkek Lisesi'ni, 1930'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. 1931-1932'de Fuad Köprülü'nün asistanlığını yaptı.

1941'de Halk Hikayeleri ve Halk Hikayeciliği teziyle doçent oldu, 1948'de profesörlüğe yükseldi. 1948'de başkanı olduğu Halk Edebiyatı Kürsüsü CHP iktidarınca komünizmi yaydığı gerekçesiyle kapatıldıktan sonra yurtdışına gitti.

ABD, Almanya ve Fransa'da çalıştı. 1940'lı yıllarda Behice Boran'ın Yurt ve Dünya dergisini yönetti. Stanford Üniversitesi Türkiye bölümünü kurdu. Paris'te ölümüne kadar CNRS (Centre National de la Recherche Scientifique)'de çalıştı. 1998'de Paris'te öldü.

Türk halk edebiyatı araştırmaları öncüsü Pertev Naili Boratav 2000 masal, 40 halk hikâyesi, çocuk oyunları, türküler, tiyatrolar, şarkılar, fıkralar, şiirlerden meydana gelen zengin bir arşiv kurdu. CNRS, Sedat Simavi, TC Kültür Bakanlığı ödülleri almıştır.

Pertev Naili Boratav, Türk kültürünün kaynakları arasında en başta halk edebiyatının geldiğine inanıyordu. Anadolu halk kültürü araştırmalarına, aşık geleneğine yöneldi.

Pertev Naili Boratav Kitapları - Eserleri

  • Az Gittik Uz Gittik
  • Türk Mitolojisi
  • 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı
  • Köroğlu Destanı
  • Zaman Zaman İçinde
  • 100 Soruda Türk Folkloru
  • Halk Hikayeleri ve Halk Hikayeciliği
  • Pir Sultan Abdal 
  • Nasreddin Hoca
  • Nasreddin Hoca
  • Pir Sultan Abdal
  • İzahlı Halk Şiiri Antolojisi
  • Tekerleme
  • Folklor ve Edebiyat 1
  • Anadolu Destanları
  • Halk Edebiyatı Dersleri
  • Folklor ve Edebiyat
  • Nasreddin Hoca

Pertev Naili Boratav Alıntıları - Sözleri

  • Nasraddin Hoca'ya meğer günlerde bir gün bir kimesne gelüp: "Hoca! lutf edüp var, fülan kimesnenün kızını bana dileyüver." demiş. Hoca dahı varup kızı kendüye dilemiş. Ba'dehu ol kimesne gelüp Hoca'ya demiş ki: "Niçe oldı? Kız bize verürler mi?" Hoca dahı demiş ki: "Vallahi'l-'azim! Bürazer! Bana dahı gücile verdiler." demiş. (Nasreddin Hoca)
  • Ya devlet başa, ya kuzgun leşe... (Zaman Zaman İçinde)
  • Hoca'nın kadılığı esnasında birisi gelüp: "Efendi! Kırda sığır yayılırken bir alaca inek, gaaliba sizin olmalı, bizim ineği karnından kakup öldürmüş. Buna ne lazım gelir?" diyince Hoca: "Bunda sahibinin ne kabahatı var? Hayvandan kan da'vası edilmez a!.." demiş. Bu sefer herif: "Ben yanlış söyledim. Bizim inek sizinkini öldürmüş." diyince Hoca: "Ha!.. O vakıt mes'ele çatallaştı. Bana, şu raftaki kara kaplı kitabı indiriverin, bakayım!" demiştir. (Nasreddin Hoca)
  • Toplumun törelerine ve ahlâk, edep kurallarına aykırı görüldüğü için Nasreddin Hoca'ya yakıştırılmayan hikayelere, derleyicilerin ve araştırıcıların gösterdikleri tepkilere örnekler pek çoktur. Bu türden davranışlara, eski yazmalarda ve sözlü gelenekte değil de, çağdaş yayınlarda rastlıyoruz. Çağdaş yayıncılar, yazmalardan ve sözlü gelenekten derledikleri Nasreddin Hoca fıkralarını yayınlamaya girişince, onlardan 'edep dışı' gördüklerini tümüyle atmak ya da içeriklerindeki bu türden kelime ve anıştırmaları ‘edepli' biçime sokmak yoluna gidiyorlar. Eski yazmaları meydana getirenlerin ve Batılı çağdaş araştırmacıların bu konuda hiç de titizlik göstermemelerine karşılık, Nasreddin geleneğinin beşiği olan ülkelerdeki yayıncılar, hatta bilim çalışmaları çerçevesine giren yayınlarda bile edep' ve 'haya' ölçülerine çok dikkat ediyorlar. (Nasreddin Hoca)
  • «Ya mübarek ırmak! diyor adam. Bu yılan ateşte yanıyordu, ben bunu kurtardım. Şimdi beni sokmak istiyor. Bu, beni sokmalı mı? Sokmamalı mı?» «Tabii sokmalı, diyor ırmak. İnsanoğluna iyilik yaramaz. Sebep? Çamaşırını, her şeyini bende temizler, kendi de bende yıkandığı, benim suyumu içtiği halde, elini yüzünü yıkar da bir de yüzüme doğru tükürür.» (Az Gittik Uz Gittik)
  • Nasraddin Hoca'ya meğer günlerde bir gün bir kimesne gelüp: "Hoca! lutf edüp var, fülan kimesnenün kızını bana dileyüver." demiş. Hoca dahı varup kızı kendüye dilemiş. Ba'dehu ol kimesne gelüp Hoca'ya demiş ki: "Niçe oldı? Kız bize verürler mi?" Hoca dahı demiş ki: "Vallahi'l-'azim! Bürazer! Bana dahı gücile verdiler." demiş. (Nasreddin Hoca)
  • Dün gece seyrimde coştuydu dağlar Seyrim ağlar ağlar Pir Sultan deyü Gündüz hayalimde gece düşümde Düş de ağlar ağlar Pir Sultan deyü Uzundu usuldü dedemin boyu Yıldız'dır yaylası Banaz'dır köyü Yaz bahar ayında bulanır suyu Sular ağlar çağlar Pir Sultan deyü. Pir Sultan kızıydım ben de Banazda Kanlı yaş akıttım baharda güzde Dedemi astılar kanlı Sivas'ta Dar ağacı ağlar Pir Sultan deyü. (Pir Sultan Abdal)
  • Aziz Nesin, Nasreddin Hoca üzerine yazdigı bir incelemede Goethe'nin bir sözünü aktarıyor; Alman şairi demiş ki : «Kendi kendisiyle alay edemeyen, olgun insan olamaz. (Az Gittik Uz Gittik)
  • "Köroğlu'nda zulme ve haksızlığa, Kerem'de sevgilerin önüne dikilen din bağnazlığına, Garip'te yıllar boyu gurbeti vatan edinmenin kahredici zorunluğuna baş kaldıran, ya da yanıp yakınan insanlar kendilerini bulurlar." (100 Soruda Türk Halk Edebiyatı)
  • Al-Bastı. Al-Karısı, Al-Anası, Al-Kızı veya kısaca Al da denir. Türk cinciliğinin bir figürü olan Al-Bastı, doğaüstü bir kadın yaratık olarak tasvir edilir. Özellikle loğusa kadınlara musallat olur, onlarda loğusa sıtması çıkarır ve hastaların ölümünü sağlayabilir; bu hastalık çoğunlukla al-bastı ifadesiyle, "Al'ın eziyeti" anlamında kullanılır. (Türk Mitolojisi)
  • Toprak. Kastamonu'daki (Kuzeybatı Anadolu) bir inanışa göre, toprak temiz bir maddedir çünkü pisliklerinden temizlenmek için her gece yedi kez çalkalanır. Bu düşünce, Müslümanlıktaki su olmayan ortamlarda abdest yerine geçen toprak veya kumla abdest almayı saklayan teyemmüm ilkesine uygun düşmektedir. (Türk Mitolojisi)
  • "Benim uzun boylu serv-i çınarım Yüreğime bir od düştü yanarım Kıblem sensin yüzüm sana dönerim Mihrabımdır kaşlarının arası" (Pir Sultan Abdal )
  • Kimi atasözlerinin ve atasözü değerinde deyimlerin Nasreddin Hoca fikralarına bağlanması onun ‘halk bilgesi' kişiliğini belgeleyen bir olgudur. (Nasreddin Hoca)
  • Delikli demir çıktı mertlik bozuldu Gitti dünya merd elinden kaldı namerd ortada (Köroğlu Destanı)
  • «Al, bu elmanın yarısını sen ye, yarisını karın yesin. Allah size bir oğlan evlat verir.» demiş. (Az Gittik Uz Gittik)
  • Hoca'ya Temürlenk demiş ki: "Hoca ! Bilirsin ki Hulefay-ı 'Abbasiyyeden her birinin unvanı: kimi Muvaffak -Billah, kimi Müteekkil-Alellah, kimi Mu'tesim Billah, hep bu yolda idi. Ben de onların meyanında gelseydim, benim 'unvanım ne olurdu?" Hoca derhal demiş ki: " Ey sahib-kıran! Hiç şüphe etmeyiniz ki sizinki muhakkak surette Ne'uzi-billah olurdu." (Nasreddin Hoca)
  • Tevfik Fikret'in bir şiirinden şu parça : Benim siyah bir bacım var: Adı Leylâ, gözü şehlâ, Kollarında, ellerinde, Saçlarının tellerinde Pullar, inciler parıldar. 1946’da, Antalya Sanat Okulu öğrencilerinden derlenmiş bilmeceler arasında yer almıştı; çözümü: gece idi. (100 Soruda Türk Folkloru)
  • “Al Allah kulunu, zapt et delini!” (Az Gittik Uz Gittik)
  • Yat, baş ucunda bul; kalk, ayak ucunda bul! (Yani; her istediğini kolayca elde etmeni dilerim Tanrıdan.) Bayrağın dikili, esvabın kesili kalsın! (Düğün hazırlıkları yaparken ölesin, anlamında; düğün göreneklerine anıştırma.) (100 Soruda Türk Halk Edebiyatı)
  • Toplumun törelerine ve ahlâk, edep kurallarına aykırı görüldüğü için Nasreddin Hoca'ya yakıştırılmayan hikayelere, derleyicilerin ve araştırıcıların gösterdikleri tepkilere örnekler pek çoktur. Bu türden davranışlara, eski yazmalarda ve sözlü gelenekte değil de, çağdaş yayınlarda rastlıyoruz. Çağdaş yayıncılar, yazmalardan ve sözlü gelenekten derledikleri Nasreddin Hoca fıkralarını yayınlamaya girişince, onlardan 'edep dışı' gördüklerini tümüyle atmak ya da içeriklerindeki bu türden kelime ve anıştırmaları ‘edepli' biçime sokmak yoluna gidiyorlar. Eski yazmaları meydana getirenlerin ve Batılı çağdaş araştırmacıların bu konuda hiç de titizlik göstermemelerine karşılık, Nasreddin geleneğinin beşiği olan ülkelerdeki yayıncılar, hatta bilim çalışmaları çerçevesine giren yayınlarda bile edep' ve 'haya' ölçülerine çok dikkat ediyorlar. (Nasreddin Hoca)