Azap Ortakları - Erol Toy Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Azap Ortakları kimin eseri? Azap Ortakları kitabının yazarı kimdir? Azap Ortakları konusu ve anafikri nedir? Azap Ortakları kitabı ne anlatıyor? Azap Ortakları PDF indirme linki var mı? Azap Ortakları kitabının yazarı Erol Toy kimdir? İşte Azap Ortakları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Erol Toy
Yayın Evi: Cumhuriyet Kitapları
İSBN: 9786055525675
Sayfa Sayısı: 1068
Azap Ortakları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Azap Ortakları, Erol Toy romancılığının, Türkiye kimliğini tanıma, tanımlama ve tanıtma serüveninde tarihsel kesit ürünlerinden biridir.
Roman, Osmanlı devletinin ilk kuruluş evresinde, yüzyılın son yarısında başlar. Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin ekseninde, genişleme, gelişme ve yükselişin gizeminde dolana dolana düşüş ve kargaşanın gizine dalar. Devrimin olağanüstü gerçeğinde devrimcinin görkemli trajedisiyle yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan ikinci kuruluş döneminde sona erer.
İlk yayınlandığı 1973'ten Erol Toy'un katı yasaklara çarptığı 1980'lere kadar bazen yılda iki kez basılarak on binlerin ilgisini kazanan Azap Ortakları, uzun bir aradan sonra yeni basımıyla yeniden okur karşısında.
Azap Ortakları Alıntıları - Sözleri
- Şimdi sardırdık kitaplara. Okudukça, yepyeni evrenlerin, evrimini anlıyor kişi. Öğrettikçe, öğrenme isteği çiçeklenip gelişiyor içinde. Görüyorsun ki, ardında bir pala, alınmış birkaç kale bırakmaktan yeğdir, bir iki okumuş bırakmak...
- "Bir atımlık barutu var bunun. Belki o da yok ... Bilgin, bilgisini kamunun yararına sunar. Bildiğiyle öğünmez. Bir kişi ki, bir şeyle öğünür. O onda yoktur."
- Dede Korkut'dan Tapduk'a, Koca Yunus'tan. Baba Tonus'a bunca yır belledim, yine de senin gibisine bir türlü ulaşamadım.
- -Bir vururuz, bin ses gelir kâfirden, -Bir ekilir yüzbin biteriz yerden, - Nice şeyhler, babamız erenlerden, -Bir armağan bize Botog oglumuz... -Düşman ezer kılıcımız kirmani, - Olduğumuz yerde kavga harmanı, - Kavga günü, koldaş, eren sarmanı, - Bize candan ödül Botog oğlumuz... Abdal Boga, bunu size söyledi, - Çok yoldaşlık, çok candaşlık eyledi, -Yaşam boyu bir kez boyun eğmedi, - Eğliben öptü Botog oğlumuz...
- Müezzinlik için bağırmak yeterlidir. Ama bilgin olmak için okumak, çalışmak, düşünmek, eleştirmek, incelemek ve sağlam yorumlara, kesine yakın sonuçlara ulaşmak gerekir.
- "Bilginin yaşı yoktur. Kim ki doğruyu bilir, hiç sakınmadan, eğri söyleyene anlatmalıdır. Ne rütbe, ne yaş bilgiyi bağlamamalı...."
- Demek istiyorum ki, biz bilgin adayları olarak, her bilginim diyene kul köle olamayız. Eğer olursak, öğrenmenin kurallarını yok etmiş sayılırız. Her bilgiyi eleştirmek, incelemek ve doğrusunu eğrisinden ayıklamak zorunluğundayız. Bilgi, ancak bunu yapabilenin elinde bir değerdir. Ve ancak o zaman insanlığın gelişmesine yararlı olur. Yoksa donmuş bilginin, anlamsız saygının kimseye bir yararı olmaz... Ama yararsız bilgi kamuya öyle zarar verir ki, kimse açılan yarayı kapatamaz...
- Demek Edirne Medresesinecek uzandı elleri ol zındıkların. Yazık...Üzüldüm Molla karındaşım. Başka anlamlar vermeye hiç gerek yok. Nereye gittimse, o Sokrates imansızının fikirleriyle savaşmayı kendime borç bildim... Her gittiğim yerde, Aristo, Demosten gibi Hristiyanlıktan bile önce, insanları kendilerinin Tanrılığına inandırmak istemiş birkaç fersudeye dayandıklarını gördüm... Anlattım onlara ki, bu bilimler, Kur'an yeryüzüne indirildikten sonra geçmiştir. Hiçbir değeri kalmamıştır...
- «Yiğit atından, at binicisinden belli olur.»
- «EI elden üstündür, yiğit yiğide cirit çalar.»
- Paydaşının kötülüğünü isteyen, payını ele kaptırır, demiş atalarımız.
- Bu senin has bir kulun Cavlak Toga'n, kendisini, yeryüzünde yeni bir gelişim sağlama kavgasındaki Türkmen Şamanı sanmakta.
- Tartışmalar, eleştiriler ve karşıt düşüncelerle olgunlaşıp kaynaşan bir bilgi, gerçeğe yaklaşmış demektir.
- Tanrı dünyayı yaratmış, insanlara, tüm yaratıklara bağışlamıştır. Varlığın tümü, toprak ürünlerinin tamamı, her kesin ortak hakkıdır... Böyle olanda, kesinlikle belirtmek isterim ki insanlar eşittirler.
- Tanrı'ya güvenmekteyim ... Ve dahi zalimin zulmünden O'na sığınmaktayım..
Azap Ortakları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabın bendeki baskısı 1973 yili May yayınlarına aittir.O yüzden alıntı yapamayacak olmama rağmen yine de altını çizdiğim küçük bir bölümü yazacağım.Ondan evvel sizlerle paylaşmak istediğim konu,kitabın yazarına olan büyük hayranlığım.Kendisi Türk romanciliginda bana göre gerçek değerini bulamamış mükemmel bir kalemdir. Özellikle "Azap Ortaklari" ve "Kuzgunlar ve Leşler "benim için külliyatının içindeki doruk noktasıdır.Bir tarih kitabı seviyesinde yol göstericidir.Erol Toy un kitaplarını özenle tavsiye ederim. ... "Böyledir insan"diyor..."inanmadığı şeye, inanmaktan öte,öğrenemediği, bilmediği değere karşı çıkmanın ilkel rahatlığını duyar.Yok saymakla, taşı,havayı,evreni yönetebilirmiş gibi..Nice bir ilkelliktir ki, incelemek,araştırmak ve öğrenmek gücünü göstermek yerine, silip atıverir yüce değerleri..." Sayfa 253 (Attagos)
Kitabın ana karakterinin Şeyh Bedrettin olmasına rağmen daha başka bir çok tarihi figürde kitabın içinde yer alıyor. Yıldırım Beyazid, Timur, Börklüce Mustafa, Torlak Kemal, Kaygusuz Abdal ve diğerleri.. Kitap genel olarak Fetret Döneminde geçiyor. Bu dönemdeki otorite boşluğundan ortaya çıkan kanlı güç mücadelelerini aktarmış bizlere Erol Toy. Kitabın kahramanı Şeyh Bedrettinin amacıAnadoluda sınıfsız toplum yaratmak. Kısa bir süre de olsa bunu da başarıyor. Bu bağlamda belki de tarihteki ilk sosyalist düzeni kurmuş oluyor. Çünkü oluşturduğu topluluk üretimde de ortak tüketimde de. Erol Toy Şeyh bedrettin'in iktidadi tarafını daha çok ele almış, bu sebeple felsefi tarafını daha az aktarmış diyebilirim. Erol Toy bu kitabı Kemal Tahir'in Devlet Ana'sına karşılık olarak yazdığı söylenir. Aslında iki eser de nesir edebiyatı olduğu için benzerler. Ancak olaylara bakış açıları tabi ki birbirlerinden çok farklı. Sonuç olarak her ikisinin de okunması taraftarıyım. Azap Ortakları Osmanlı tarihinin en az bilinen ve bilinmesi de pek istenmeyen zaman dilimini ele aldığı için bile okunabilir. Erol Toy'un kitabı yazmadan önce iyi bir çalışma yaptığı belli oluyor. Kitabın dili öz Türkçe olduğu için ilk başta okurken zorlansam da ileriki sayfalarda daha hızlı bir okuma temposuna kavuştum. Kitabın 1068 sayfa olduğuna bakmayın. Okuma temposunu yakalayınca su gibi akıyor. (Özgün Coşkun)
Azap Ortakları PDF indirme linki var mı?
Erol Toy - Azap Ortakları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Azap Ortakları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Erol Toy Kimdir?
1 Ekim 1936'da Manisa'da doğdu. 1951'de ortaokulu bitirdikten sonra İzmir'de önce kol emeğine dayalı işler, daha sonra sigortacılık ve banka memurluğu yaptı. Ortaokul mezunu olan Toy, çocukluğundan itibaren çalışarak yaşamaya başladı. Fırıncılık, bankacılık, vurgun yiyen süngercileri sigortalama gibi işlerde çalıştıktan sonra, İstanbul'a yerleşti. Bank-İş sendikasının kurucuları arasında yer alarak sendikacılığa başladı. Yönetim kurulu başkanlığını da yaptığı Yazko'nun çıkardığı Somut dergisini yönetti. Halen İstanbul'da yaşamakta. İlk öyküsü 1952'de İzmir'de Çınar dergisinde çıktı. Akşam, Yön, May, Cumhuriyet, Milliyet, Barış ve Yeni Ortam dergi ve gazetelerinde yayımlanan fıkra, inceleme ve makaleleriyle tanındı. Romanlarında Osmanlı Devleti'nin beyliklerle ilişkileri, yükselme ve zayıflama dönemleri, I. Dünya Savaşı, Demokrat Parti'nin iktidar yılları, Türkiye'de sermaye gücünün ve işçi sınıfının gelişimi, 1971'deki askeri müdahale dönemi gibi Türkiye'nin tarihsel ve toplumsal gelişme sürecindeki önemli evreleri ele aldı. Romanlarında belgeselliğe özen göstererek yaşanan çelişkileri, olguları toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla yansıttı. Iğrıp adlı romanı dışında, klasik öyküleme tekniğine bağlı kaldı. İşadamı Vehbi Koç'u anlatan İmparator adlı romanı en çok baskı yapan kitabı oldu. Öykü, roman, deneme ve eleştiri yazılarının dışında sahnelenmiş tiyatro oyunları da bulunan Erol Toy, 1962 Ali Naci Karacan Üçüncülük Ödülü sahibidir.
Erol Toy Kitapları - Eserleri
- İmparator
- Azap Ortakları
- Acı Para
- Toprak Acıkınca
- Gözbağı
- Kördüğüm
- Kuzgunlar ve Leşler
- Obadan Ulusa
- Azap Ortakları 2
- Bal Tutanlar
- Ulustan Devlete
- İlk Kırılma
- Son Seçim
- Fareler Cumhuriyeti
- Hoca Efendi
- Azap Ortakları 3
- Doruktaki Öfke
- Yitik Ülkü
- Yenilgi
- Avcı Kekliği
- Iğrıp
- Altın Saray
- Sır Küpü
- Türk Gerilla Tarihi
- Kilit Taşı
- O'na Katılmak
- Toplu Oyunları 2 / Lozan - Pir Sultan Abdal
- Zor Oyunu
- Yazko'nun Öyküsü
- Ordu ve Politika
- Günü Gününe
- Aydınımız İnsanımız Devletimiz
- Meclisler ve Partiler
- Aliş ile Koşka
- Son Çağrı
- Arinna'nın Gölgesi
Erol Toy Alıntıları - Sözleri
- Çünkü, milli kurtuluş savaşları, öncelikle insanlarda, insanların birey olarak bilinçlenmesiyle başlar. Özgürlüğün, bağımsızlığın tadını bir kez kendi düşüncesinde yudumlayan kişi, bunu eyleme dönüştürdüğü an, kendisi silahlaşır. Ve bu silah, o ulus üstüne emperyalist emellerini sürdürmek isteyenlerin tam alnına çevrilerek işler artık. Giderek çoğalır, güçlenir .. . Ve mutlaka, ama, mutlaka, çevrildiği düzeni yıkar. Değiştirir. Bir bireyin düşüncesinde kıvılcımlanan bağımsızlık, bireylere, bireylerden topluma, toplurnlara ulaşır. Büyür, genişler . . . Ve silah çoğaldıkça, emperyalist için yenilgi kaçınılmazdır. Tehlike burdadır emperyalist için. Korku burdadır . . . (Türk Gerilla Tarihi)
- “Biline ki,zulümle iktidar olunur ama asla iktidarda kalınmaz.” (Ulustan Devlete)
- Seferihisar dolaylarında, ovada düzenli bir biçimde başlayan savaş, Börklüce'nin silah zayıflığı yüzünden, ilk ağızda erimesiyle sonuçlanmıştır. Dede Sultan, yöresinde kalanlarla, Urla üzerinden Karaburun'a çekilmiştir. Çevredeki dağların gölgesine sığınarak, yeniden gerilla savaşlarına dönmüştür. (Türk Gerilla Tarihi)
- Dede Korkut'dan Tapduk'a, Koca Yunus'tan. Baba Tonus'a bunca yır belledim, yine de senin gibisine bir türlü ulaşamadım. (Azap Ortakları)
- İnsan insana kardeşse, kardeş kardeşi vurur mu? Vuruyor, yazık!.. (Hoca Efendi)
- “Bilgi fikri de,duyguyu da pekiştirir.Bütün inançlar için geçerli”Sana kötü geleni,başkalarına yapma”gerçeğinin özüne erişilir.” (Ulustan Devlete)
- Demek istiyorum ki, biz bilgin adayları olarak, her bilginim diyene kul köle olamayız. Eğer olursak, öğrenmenin kurallarını yok etmiş sayılırız. Her bilgiyi eleştirmek, incelemek ve doğrusunu eğrisinden ayıklamak zorunluğundayız. Bilgi, ancak bunu yapabilenin elinde bir değerdir. Ve ancak o zaman insanlığın gelişmesine yararlı olur. Yoksa donmuş bilginin, anlamsız saygının kimseye bir yararı olmaz... Ama yararsız bilgi kamuya öyle zarar verir ki, kimse açılan yarayı kapatamaz... (Azap Ortakları)
- Şimdi sardırdık kitaplara. Okudukça, yepyeni evrenlerin, evrimini anlıyor kişi. Öğrettikçe, öğrenme isteği çiçeklenip gelişiyor içinde. Görüyorsun ki, ardında bir pala, alınmış birkaç kale bırakmaktan yeğdir, bir iki okumuş bırakmak... (Azap Ortakları)
- Gönül kimi severse güzel odur, demezler mi? Derler... (İmparator)
- "Bilginin yaşı yoktur. Kim ki doğruyu bilir, hiç sakınmadan, eğri söyleyene anlatmalıdır. Ne rütbe, ne yaş bilgiyi bağlamamalı...." (Azap Ortakları)
- Hırs. İnsan ve Şeytan. Birlikte yuğrulmuş bunlar. (Acı Para)
- -Ben ne olsa köylüyüm.Kavgada salt yüreğin yetmediğini bilirim.Hem de en yakından.Babamdan...Küçük yaşta,büyük olaylar yaşamak zorunda kaldım.O yüzden, kavgaya girmeden iyice kollarım çevremi.Her zaman öyle yaptım.Ben akla inanırım kavgada.Yürek sopa yemekten öte bir şey getirmez... (Kördüğüm)
- Yaratmak önemli değil. Yaratığının güzelliğine inanmak. Bunu bir başkasına aşılamak önemli. (Acı Para)
- Demek Edirne Medresesinecek uzandı elleri ol zındıkların. Yazık...Üzüldüm Molla karındaşım. Başka anlamlar vermeye hiç gerek yok. Nereye gittimse, o Sokrates imansızının fikirleriyle savaşmayı kendime borç bildim... Her gittiğim yerde, Aristo, Demosten gibi Hristiyanlıktan bile önce, insanları kendilerinin Tanrılığına inandırmak istemiş birkaç fersudeye dayandıklarını gördüm... Anlattım onlara ki, bu bilimler, Kur'an yeryüzüne indirildikten sonra geçmiştir. Hiçbir değeri kalmamıştır... (Azap Ortakları)
- Er kısmı mali hülyaya neden düşer? Zamanı gelmiştir artık da ondan. (Acı Para)
- Bir gecenin sevincini çalmak isterlerken, tüm yaşamın mutluluğunu kaçırmak zorunda kalırlardı. (Doruktaki Öfke)
- Toprak ana tohum sancıları içindeyken ne kadar güzeldi. (Acı Para)
- Bir kez hak, bireysel güce dayandı mı, artık vuran kazanır. Ve bu durumun bulunduğu yörede, bölgede, ülkede dağ yasası egemen olur... (Türk Gerilla Tarihi)
- "Her insan zaman zaman tükenmişliğini duyar." (İmparator)
- Ben senin kadarken büyük harp yeni bittiydi. Her harpte olduğu gibi oda köyde, ne ekmeklik bir dane, ne bineklik, ne süreklik ne yemeklik hayvan bırakmıştı. Ardından İstiklal harbi geldi. Adı üstünde oda harp!. Her harp gibi kıyım ve kırım. Küpte kilerde, torbada sepette, teknede senitte kalanı da o kazıdı.. (Hoca Efendi)