Bağışlanmanın Dört Yolu - Ursula K. Le Guin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bağışlanmanın Dört Yolu kimin eseri? Bağışlanmanın Dört Yolu kitabının yazarı kimdir? Bağışlanmanın Dört Yolu konusu ve anafikri nedir? Bağışlanmanın Dört Yolu kitabı ne anlatıyor? Bağışlanmanın Dört Yolu kitabının yazarı Ursula K. Le Guin kimdir? İşte Bağışlanmanın Dört Yolu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ursula K. Le Guin
Çevirmen: Çiğdem Erkal İpek
Orijinal Adı: Four Ways to Forgiveness
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9789753423229
Sayfa Sayısı: 260
Bağışlanmanın Dört Yolu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Zaferle sonuçlanan her özgürlük savaşı, yeni bir özgürlük savaşının başlangıcı demektir. Werel ve Yeowe'de sıra kadınlarda...
Şimdi tiksinerek, hikayemi sadece bu tür şeylerin oluşturduğunu ama aslında bir yaşamda, hatta bir kölenin yaşamında bile cinsellikten çok daha fazla şeyler olduğunu söyleyeceksiniz. Bu doğru. Benim bütün söyleyebileceğim hem kadın, hem erkek olarak en kolay cinselliğimiz konusunda köle ediliyor olabildiğimizdir. Hatta hür erkekler ve kadınlar olarak hürriyetimizi en zor muhafaza edebildiğimiz yer de orası diyebiliriz. Tenin siyasi düzenleri iktidarın köküdür.
Bağışlanmanın Dört Yolu Alıntıları - Sözleri
- "İçimizden birinin yaşamı boyunca becerebildiği tek barış, savaşın devam ettiğini inkar etmek sadece; gölgenin gölgesi, çifte inançsızlık."
- "Ama isyankar bir ruhla değil. İsyan insanın ruhunda olmalı. Benim işim kabullenmek. Rıza dolu bir ruhu barındırmak. Yetişirken bunu öğrendim ben. Bunu kabul ettim. Dünyayı değiştirmemeyi. Sadece ruhta bir değişim. Öyle olsun ki dünyada bir değişim olabilsin. Dünyada hakkıyla bir değişim olabilsin."
- "Hiçbir gerçek başka bir gerçeği gerçek dışı yapamaz. Bütün bilgi, tüm bilginin bir kısmıdır. Gerçek bir çizgi, gerçek bir renk. Bir kez büyük deseni görürsen, dönüp parçayı bütün zannetmeye devam edemezsin."
- Ama benim halkım, diye düşündü kadın, sadece inkâr etmesini biliyor. Yanlış kullanılmış olan gücün kara gölgesinde doğan bizler, barışı kendi dünyamızın dışına yerleştirmişiz: Rehber olan, ulaşılamayan nur. Bizim bütün bildiğimiz dövüşmek. İçimizden birinin yaşamı boyunca becerebildiği tek barış, savaşın devam ettiğini inkâr etmek sadece; gölgenin gölgesi, çifte inançsızlık.
- Hayatımızdaki büyük devrimler, umut, türümüzün bitmeyen zulmü karşısında bir erkek ile bir kadının aşkı nedir ki? Küçük bir şey. Ama anahtar da küçük bir şeydir, açtığı büyük kapının yanında. Eğer anahtarı kaybederseniz hiçbir kapı açılmayabilir. Hürriyetimizi kaybettiren ya da başlatan da bedenimizde; köleliğimizi kabullenişimiz ya da ona bir son verişimiz de bedenimizde.
- 'Bir seçim hakkı olduğunu bilmek o seçimi yapmaktır: Değişmek veya kalmak: Nehir veya kaya.' Halklar kayalardır. Tarihçiler nehir.
- "Hiçbir şeyi dışından değiştiremezsin. Uzakta durmakla, olanları tepeden seyretmekle, genel hatlarını almakla sadece deseni görürsün. Yanlış olanı, eksik olanı. Tamir etmek istersin. Ama yamayamazsın. İçinde olman gerek, onu dokuman. Dokumanın bir parçası olman gerek."
- "Çünkü onlar kendi hürriyetleri için savaşıyorlardı!"
- Kimse, durumun farklı olduğu zamanlarla ilgili hiçbir şey bilmiyordu. Kimse farklı durumların olabileceği bir yer olduğunu bile bilmiyordu. Biz şimdiki zamana tutsak edilmiştik.
- " Hayatım boyunca öğrendiğim bir şey var, o da, kimsenin fikrini silahla değiştiremezsin. "
- “Dünyadaki herkesin, herkesin bir tarafında bir kurşun veya kamçı yarası, kopmuş bir bacağı veya gönüllerine gömdükleri ölü bir bebekleri var”dedi kadın..’
- “Kadınlar burada, bu dünyada nedir biliyor musun? Bir hiçtirler.Onlar hükümetin bir parçası değil.Kurtuluşu kadınlar yaptı. Onun için tıpkı erkekler gibi çalıştılar ve öldüler. Ama general değillerdi , reis değiller. Onlar bir hiç.”
- Cehalet kendisini vahşice korur ve eğitimsizlik,benim de çok iyi bildiğim gibi, şirret olabilir. Yotebber Bölgesi Başkanı olan Reis hileli bir hızlı oylamayla seçilmiş olmasına rağmen bizim müfredat ile ilgili karşı hilelerimizi anlamayabilirdi; okulları denetlemek için pek güç sarfetmiyordu,derslerimize karışması için müfettişlerini hiç denecek kadar az yolluyor,kitaplarımızı sansürden geçirmiyordu. Fakat şirketler gibi o da önemli gördüğü net'i denetimi altında tutuyordu. Haberler , bilgilendirici programlar, yakındoğrudaki kuklaların ipleri, hepsi onun elindeydi.Bunlara karşı bir avuç öğretmen ne yapabilirdi? Kendileri okul görmemiş olan ebeveynlerin, Reis'in bilmelerini istediği şeyleri duymaları,görmeleri ve hissetmeleri için net'e giren çocukları vardı: Hürriyet liderlere itaat etmekti,fazilet şiddetti ve erkeklik üstündü. Günlük yaşamda bu tür gerçeklerin kabulüne,yakındoğruların yüceltilmiş duygusal deneyimlerine karşı, sözlerin ne faydası olabilirdi?
- Başını düşüncelerinden kaldırarak bataklıklardaki akşamüstüne baktı: Bulutsuz,puslu mavi bir gökyüzü,ileride kavis çizen su kanallarının birinden yansıyordu. Güneş ışınları,sazlıkların boz düzlükleri ve sazların köklerinin arasından altın renginde parlıyordu. Nadiren esen yumuşak batı rüzgarı esiyordu. Mükemmel bir gün. Dünyanın güzelliği,dünyanın güzeliği! Elimdeki kılıç bana ihanet etti. Neden bizi öldürmek için güzelliği yaratıyorsun Tanrım?
- Çalışmayı, öğrenmeyi ve çocukları yutan savaş, gerçeğin inkârıydı. Ama benim halkım, diye düşündü kadın, sadece inkâr etmesini biliyor. Yanlış kullanılmış olan gücün kara gölgesinde doğan bizler, barışı kendi dünyamızın dışına yerleştirmişiz: Rehber olan, ulaşılamayan nur. Bizim bütün bildiğimiz dövüşmek. İçimizden birinin yaşamı boyunca becerebildiği tek barış, savaşın devam ettiğini inkâr etmek sadece; gölgenin gölgesi, çifte inançsızlık.
Bağışlanmanın Dört Yolu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Uykusuz kalmama değen bir kitap idi.Kölelik,özgürlük adına verilen savaşlar,zafer konularını ana karakterimizin yaşadıklarını anlattığı otobiyografik tarzı güzel,akıcı ve sizi saran,ilgi çekici bir roman.Tavsiye ederim.Keyifli okumalar. (Yağmur Önal)
Ursula K. Le Guin kitaplarında genellikle başka gezegenler, başka dünyalar ve yaşamları anlatsa da aslında temelde anlattığı şeyler hep aynı: "İnsanın ve emeğin sömürüsü, kölelik, kadınların hak mücadelesi, eşitlik, adalet, daha iyi bir gelecek özlemi..." Bu kitabı farklı ama aslında birbiriyle bir şekilde bağlantılı dört hikayeden oluşuyor. Ve az önce saydığım konulara dikkat çekiyor, farklı gezegenler ve türler üzerinden insanlığın temel sorunlarına değiniyor... En beğendigim hikaye ise "Bir Kadının Kurtuluşu" oldu. (Caner Toptaş)
Hainli Döngüsü’nün son kitabı ( romanların son kitabı) Anlatış’ı okuduğumda, yaratılan dünyayı tam olarak anlayabilmek için tüm seriyi sıralı okumalıyım diye düşünmüştüm.Yıllar önce okuduğum Mülksüzler’in de bu seriye ait olduğunu öğrendim, sonradan. Böylece tüm seriyi Ursula K. Le Guin’in önerdiği okuma sırasıyla okumaya başladım. Asla bu sırayla okuma zorunluluğu yok. Tüm seriyi okuyunca böyle bir zorunluluk olmadığına tamamen inandım.Anlatış’ı en sona bırakmak, Rocannon’un Dünyası’ndan sonra Sürgün Gezegeni’ni okumak daha uygun olabilir yine de. Kitapların çoğu birbirinden bağımsız, bazı kitaplarda bağlantıları yakalarken, bazılarında bağlantı kuramıyorsunuz. Ancak bütüne baktığınızda Hainli Döngüsü hakkında genel bir fikir oluşuyor. Bağışlanmanın Dört Yolu, birbiriyle bağlantılı dört ayrı hikâyeden oluşuyor. Mülksüzler’de mülkiyetsizlik, Karanlığın Sol Eli’nde, cinsiyetsizlik, Dünyaya Orman Denir’de ekoloji, sömürgecilik üzerinden ilerleyen hikâye, Bağışlanmanın Dört Yolu’nda sınıflar arası (köle-sahip) ve cinsiyetler arasındaki eşitsizliğe odaklanıyor. (Özlem Akbaş)
Bağışlanmanın Dört Yolu PDF indirme linki var mı?
Ursula K. Le Guin - Bağışlanmanın Dört Yolu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bağışlanmanın Dört Yolu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ursula K. Le Guin Kimdir?
Ursula Kroeber Le Guin (d. 21 Ekim 1929) ABD'li yazar. Bilim kurgu ve fantezi edebiyatının en önemli yazarlarından kabul edilen Le Guin, bu alanlardaki eserlerinin yanı sıra şiir, tiyatro, çocuk ve genç edebiyatı alanlarında da yazar ve çevirmen olarak katkıda bulunmaktadır. İlk romanı 1966 yılında yayımlanan Le Guin'in eserlerinde ağırlıklı olarak Jung'un, taoizimin, varoluşçuluğun ve yunan mitolojisinin etkileri görülmektedir. Yazar, başta Hugo ve Nebula olmak üzere pek çok ödülün sahibidir.
Yaşamı
Ursula Kroeber, ABD'nin Kaliforniya eyaletinde 1929 yılında dünyaya geldi. Antropolog bir babayla (Alfred Kroeber) psikolog ve yazar bir annenin (Theodora Kroeber) kızıdır. İsmini doğum tarihi olan Azize Ursula Günü'nden aldı. Ebeveynleri tarafından üç erkek kardeşi ile beraber kültürel çeşitlilik fikrinin hakim olduğu bir ev ortamında yetiştirildi. Massachusetts-Radcliffe College’da lisans eğitimini tamamladıktan sonra Columbia Üniversitesi'ni bitirdi ve yüksek lisansını “Fransa ve İtalya’da Orta Çağ ve Rönesans Dönemi Edebiyatı” üzerine yaptı. 1951’de tarihçi Charles A. Le Guin ile evlendi. Üç çocuk ve dört torun sahibi oldu. Le Guin 22 Ocak 2018'de Portland'daki evinde 88 yaşında öldü.
Edebiyat hayatı
Bilimkurgu türünde yazmaya 1960'li yıllarda başladı. İlk öyküsü 1962’de yayınlandı. Pek çok üniversitede ders verdi, çeviri, derleme ve makaleleri yayınlandı. Le Guin, 1969'da yazmış olduğu "Karanlığın Sol Eli" adlı romanıyla bilimkurgu dünyasının iki büyük ödülü olan Hugo ve Nebula ödüllerini aldıktan sonra ün kazanmıştır. Ayrıca, 1974'te yazmış olduğu ütopik bilimkurgu romanı Mülksüzler ile 1975'de yine Hugo ve Nebula ödüllerini almıştır. Bilimkurgu ve fantastik kurgunun yanı sıra şiir ve çocuk kitapları da bulunmaktadır.
LeGuin, teknolojik gelişmelerin değil, politika, toplumbilim ve psikolojinin öne çıktığı ve alternatif toplum biçimlerinin sorgulandığı bilimkurgu yaklaşımının en önemli temsilcilerindendir.
Eserleri arasında özellikle Yerdeniz Üçlemesi ve buna sonradan eklenen dördüncü, beşinci ve altıncı kitapla çok ciddi hayran kitlesine ulaşmıştır. Bu serinin 3. romanı olan "En Uzak Sahil" (The Farthest Shore) kitabıyla 1973 yılında Çocuk Kitapları için verilen ABD milli ödülü (National Book Award) kazanmıştır. 1990 yılında yeniden Nebula ödülünü Tehanu ile kazanmıştır.
Ana temaları
Temel feminist teoreme oldukça hakim olan Le Guin yazılarında teorisini gizlice vererek erkek okuru rahatsız etmez ve teoriyi okuyucuya gizlice zerk eder. Anarşist eğilimli ya da anaerkil toplumlar yaratmaktan çekinmez. Zaten hayatı boyunca asice hareket etmiştir. Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar adlı makale denemesinde, bir yazısında zamanında Playboy dergisinde bile yazdığını söylemektedir. Pek çok okuru için bilge bir kadın tiplemesi olan LeGuin Ged (Çevik Atmaca) karakteri ile de pek çok okurun kişiliğine etki etmiştir. Yüzüklerin Efendisindeki bilge ve ilk yaratılanGandalf'ın aksine (Gandalf Tolkien mitosunda ilk yaratılan ve kutsal olan maiardandır. Bkz. Güç Yüzüklerine Dair adlı Tolkien kitabı) LeGuin'in baş kahramanı Ged Gontlu bir keçi çobanı olarak başlayıp Roke adası büyücülerinin en büyüklerinden olmuştur. Yeraltı tanrılarının başrahibesi Tenar ise sıradan bir kadın olmayı tercih ederek kendini bulmuştur. LeGuin'in her kahramanı, her romanı bir süreç, bir değişim anlatır. Bilgeliği ve büyümeyi değişmekten korkmamakta bulur.
Le Guin'in karakterleri basma kalıp kahramanlardan uzaktır. Genç mükemmel kadın ve erkekler yaratmayan yazarın kahramaları genellikle yaşlı adamlar veya koca karılar, cılız, sakat veya tecavüze uğramış ve intikam peşinde koşamayacak kadar çaresiz çocuklardan oluşmaktadır. Bu haliyle Le Guin romanları çaresizliği, yaşama cesaretini vurgulayan mütevazi görünümlü gizli bir romantizim barındırmaktadır. Oldukça sık kölelikten bahseder. Öncelikle köleliği tüm şatafatlı sembollerinden arındırır. Köleleri, bir kölenin yalın ve itirazsız, itaatkar dünyasında her hangi bir şeyi sorgulama yeteneğinden yoksun insanlardır. İsyandan bahseder, ama yanlışlıkla köle sıfatı taşıyan soylu kurtarıcılardan yoksundur hikâyeleri. Kadınlık ve erkeklik, çocukluk ve erişkinlik, kölelik ve sahiplik gibi zıtlıklara vurgu yapmaktadır. Le Guin yalın ama şiddet dolu bir evreni yansıtır. Şiddeti adlandırmaktan çekinmez. Özgürlük ve cesaret dolu bir dili vardır.
Daha fazla bilgi için: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ursula_K._Le_Guin
Ursula K. Le Guin Kitapları - Eserleri
- Mülksüzler
- Yerdeniz Büyücüsü
- Atuan Mezarları
- Sürgün Gezegeni
- Karanlığın Sol Eli
- En Uzak Sahil
- Tehanu
- Yerdeniz Öyküleri
- Öteki Rüzgar
- Her Yerden Çok Uzakta
- Rüyanın Öte Yakası
- Yaban Kızlar
- Dünyaya Orman Denir
- Yerdeniz
- Kadınlar Rüyalar Ejderhalar
- Marifetler
- Anlatış
- Rocannon'un Dünyası
- Lavinia
- Lao Tzu: Tao Te Ching
- Sesler
- Başlama Yeri
- Güçler
- Devrimden Önceki Gün
- Bağışlanmanın Dört Yolu
- Dümeni Yaratıcılığa Kırmak
- Rüzgargülü
- Balıkçıl Gözü
- İçdeniz Balıkçısı
- Orsinya Öyküleri
- Yanılsamalar Kenti
- Dünyanın Kıyısında Dans
- Yazma Üzerine Sohbetler
- Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak
- Uçuştan Uçuşa
- Kanatlı Kediler Masalı 1 - Dört Yavru
- Zihinde Bir Dalga
- Rüzgarın On İki Köşesi
- Aya Tırmanmak ve Diğer Öyküler
- Malafrena
- Hep Yuvaya Dönmek
- Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler
- Şimdilik Her Şey Yolunda
- Günün Geç Vakitleri
- Kanatlı Kediler Masalı 2 - Yuvaya Dönüş
- Boşa Geçirecek Vakit Yok
- Kanatlı Kediler Masalı 4 - Kentte Tek Başına
- Balık Çorbası
- Kanatlı Kediler Masalı 3 - Yeni Arkadaş
- Uçsuz Bucaksız
- The Ones Who Walk Away from Omelas
- Sözcüklerdir Bütün Derdim
- Başka Bir Yer
- Denizyolu
- Atmacanın Türküsü
- The Daughter of Odren
- Schrodinger’s Cat
- The Stars Below
- Direction of the Road
- Things A Story
- A Trip to the Head
- The Field of Vision
- Semley's Necklace
- Vaster than Empires and More Slow
- Why are Americans Afraid of Dragons?
- Yerdeniz Büyücüsü
- The Other Wind
- Tales from Earthsea: The Fifth Book of Earthsea
- Balina Süleyman’ın Dokuz Yüz Otuz Birinci Dünya Turu
- Tehanu
- The Farthest Shore
Ursula K. Le Guin Alıntıları - Sözleri
- "Sana ayrıldığım zamanki gibi geri geldim: Bir aptal olarak." (Yerdeniz Büyücüsü)
- “Çakmaktaşı ile çelik yıllarca yan yana durur da en ufak bir kıpırtı olmaz ama birbirine sürtersen kıvılcımlar saçarlar. İsyan anlık bir şeydir, birden ortaya çıkar, bir kıvılcım, bir ateş gibidir.” (Marifetler)
- Bu gece mavi bir ay doğacak güneş, rüzgarın ardında battığında. Hep yaptım. Hep yaptım doğru şeyi. Şimdi izin verin başlasın varoluşum şarkısına. (Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak)
- içine şeytanı saldılar mı, asla kurtulamazsın. Hamile olmak yerine onu taşırsın. (Denizyolu)
- Bazı insanlar sanatın kontrolle ilişkili olduğunu düşünür. Ben daha çok kendini kontrolle ilgili olduğunu düşünüyorum. Şöyle bir şey: İçimde anlatılmak isteyen bir hikaye var. O benim amacım. Ben onun aracıyım. Eğer kendimi, egomu, istek ve fikirlerimi, zihinsel çöpümü bir kenarda tutabilir, hikayenin odağını bulabilir ve hikayeyi takip edebilirsem, hikaye kendi kendini anlatacaktır. (Yazma Üzerine Sohbetler)
- Domuzların üstünde dolaşan Şaşkın sinekler gibidir düşünceler. (Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak)
- Gitmek kolaydı. Gitmeyi sürdürmek zordu. (Balıkçıl Gözü)
- “Bir kadına âşık bir adam mı? Ben sadece kadınların âşık olabildiklerini zannederdim.” “Bazen kadınlar bir erkeğe âşık olabiliyor ki bu da çok kötü” (Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler)
- Belki de sevme isteği dışında tutunabileceği bir şey yoktu. Eğer o duyguyu da yitirirse kaybolurdu. (Başlama Yeri)
- Sağır bir şiddet karşısında hangi söz bir anlam ifade eder ki? (Tehanu)
- ...herkese karşı adil olma havamda değilim. Kendime karşı adil olma havamdayım. (Zihinde Bir Dalga)
- To refuse death is to refuse life. (The Farthest Shore)
- "Erkeklerden daha ufak tefek oldukları ve dar yerlerde daha rahat hareket edebildikleri ya da toprağa daha ait oldukları için, ya da daha büyük bir ihtimalle âdet olduğu için Yerdeniz'de madenlerde her zaman kadınları çalıştırırlardı." (Yerdeniz Öyküleri)
- Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor.. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler. (Sesler)
- “Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler.” (Sesler)
- "Sanki bütün hayatımız boyunca kapıları kilitleyip duruyor gibiyiz. Yaşadığımız yer evin içi." (Tehanu)
- BİR TOPLULUĞUN odak noktasıdır kütüphane, o topluluk için kutsal bir yerdir... (Zihinde Bir Dalga)
- İnsanın kendi bedeni bir nesne değildir, bir aksesuar değildir, göz zevki vermekle yükümlü bir süs eşyası değildir, sensindir o, yalnızca sen, kendin. Ne zaman ki sen olmaktan çıkar, senin olmaya başlar, sahip olduğun bir şey olmaya başlar, sen de o zaman başlarsın işte onun için kaygılanmaya... (Devrimden Önceki Gün)
- Bu sevişmelerin üzerinde tefler çalınsın, tutkunun görkemi gonglarla ilan edilsin. (The Ones Who Walk Away from Omelas)
- Zihnimde, öykü ile roman arasındaki bağlantı oldukça ilginç. "Semley'in Kolyesi" kendi başına tam bir öykü ise de, aslında bir romanın tohumu. Öyküyü tamamladığımda Semley ile de işim bitmişti. Ama öyküde küçük bir role sahip, sadece yolu oradan geçen bir karakter vardı: Öykü bittiğinde yeniden gölgelere karışmaya itiraz eden biri. "Benim öykümü de yaz," diye başımın etini yiyip duran biri: "Ben Rocannon. Dünyamı keşfe çıkmak istiyorum ... " Ben de dediğini yaptım. İnanın, bu insanlarla tartışmaya giremiyorsunuz. (Rüzgarın On İki Köşesi)