Bağlanma - John Bowlby Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Bağlanma kimin eseri? Bağlanma kitabının yazarı kimdir? Bağlanma konusu ve anafikri nedir? Bağlanma kitabı ne anlatıyor? Bağlanma PDF indirme linki var mı? Bağlanma kitabının yazarı John Bowlby kimdir? İşte Bağlanma kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: John Bowlby

Çevirmen: Tuğrul Veli Soylu

Tasarımcı: Mahmut Sever

Yayın Evi: Pinhan Yayıncılık

İSBN: 9786055302054

Sayfa Sayısı: 480

Bağlanma Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Alanındaki temel eserlerden biri olan Bağlanma ve Kaybetme üçlemesinin ilk cildi olan Bağlanma, bağlanma ilişkilerinin nasıl kurulduğunu anlatır ve çocuğun anneye olan bağlarının doğasını inceler. Bo\vlby, çocuklar üzerine yapılan deneysel çalışmaların ve bunlardan gelen verileri onaylayan biyolojik buluşların bazı davranış kalıplarım nasıl ortaya çıkardığını göstermeye çalışır. Ona göre bağlanma edimi, hayatta kalma mücadelesinde yırtıcılara karşı korunmak için ortaya çıkan, beslenme ve üreme kadar önemli olan içgüdüsel bir tepkidir. Kitaba içgüdüsel davranış, nedenleri, işlevleri ve ontogeni tartışmalarıyla başlayan Bo\vlby, bağlanma ediminin nasıl geliştiğine, nasıl idare edildiğine, işlevine dair kuramsal bir formülasyon vermeye çalışır. Bugün hâlâ en önemli başvuru kaynaklarından biri olarak kabul edilen eserin birinci cildi Bağlanma nihayet Türkçede ...

Bağlanma Alıntıları - Sözleri

  • ".. Yapayalnız dolaşıyor bu çağın insanı , çünkü birlikte yürüyecek kadar güvenmiyor kimse birbirine .."..~~°°~~~
  • Yüreğimiz var, var ama yüreğimizi dayayacağımız bir yer yok...
  • Sağ beynin yaşamın ilk üç yılında dominant olduğu ve üç yaşından sonra bu baskınlığın azalarak sol yarım küreye geçmesiyle birlikte bağlanma eşiği azalır. Bu da çocukların üç yaşında özerk davranışlarının açıklanmasına katkı sağlar.
  • Bağlanma davranışından başka hiçbir davranış formu, daha güçlü bir hisle bir araya gelemez.
  • Stevenson (1965) her doğru yanıt bir sosyal onaylama parçasıyla ödüllendirildiğinde çocuğun basit işlerdeki becerilerinin arttığına dair birçok çalışmada bulunmuştur.
  • Sevgi, tatmin edilmiş beslenme ihtiyacı açısından bağlanmada bir kökene sahiptir.
  • Esirgeme kurumlarında büyüyen bir bebeğin maruz kaldığı yoksunluklar o yüzden çok yönlüdür -bazılarına isim verirsek; uyarıcı girdi eksikliği, maruz kalma öğrenimi fırsatı eksikliği, güvenli biçimde şekillenmiş ortamlarda bağımlı kendiliğinden meydana gelen hareket fırsatı eksikliği.
  • İnsanda bağlanma davranışı, cinsel davranış ve ebeveynlik davranışı arasındaki çakışmalar olağandır. Örneğin bir bireyin cinsel partnerine partneri bir ebeveynmiş gibi davranması olağandışı değildir ve partner ardından bir ebeveynlik davranışı benimseyerek karşılık verebilir. Çocuk rolüne bürünen partnerin davranışının olası açıklaması şudur; bu partnerdeki bağlanma davranışının erişkin yaşamda sürdürülmesinin yanında -ki bu olağandır- bazı nedenlerden dolayı küçük bir çocukta olduğu gibi davranışın kolaylıkla ortaya çıkmaya devam etmesi -ki bu olağan değildir-.
  • Bağlanma davranışında endokrin dengesindeki değişikliklerin birincil rol oynaması olası görünmektedir. Bağlanma davranışının erkeklere göre kadınlarda çok daha kolaylıkla ortaya çıkmaya devam ettiğinin kanıtı, eğer doğrulanırsa, bu tür bir sonucu desteklemektedir.
  • "Yüreğimiz var, var ama yüreğimizi dayayacağımız bir yer yok..."
  • Yumuşak bir objeye bağlanmanın insanlarla tatmin edici ilişkilerle tutarlı olmasının yanında, sonraki çocuklukta cansız bir objeye bağlanmayı sürdürme, genel varsayılandan çok daha yaygın olabilir. Bu bağlanmaları okul yılları boyunca devam ettiren çocuk sayısı hiç de az değildir. Bu bağlanmaların sürdürülmesi, çocuğungüvensiz hissetmesinin kolaylıkla varsayılmasına rağmen bu, kesinlikten uzaktır.
  • ... bir bebeğin dünyaya belirli yerleşik eğilimlerle geldiği daha muhtemel görünmektedir ki bunlardan biri diğer objeler yerine insan yüzüne bakma eğilimidir. Diğer yandan gülümseme, başka bir şeye göre çok daha kolay biçimde insan yüzünde özellikle hareket halindekilerde ortaya çıkmaktadır.
  • Deneysel gözlemlerden yola çıkarak "küçük çocuğun annesinin sevgisine ve varlığına duyduğu açlığın, yiyecek açlığı kadar büyük” olduğunu ve bu nedenden dolayı onun kaçınılmaz yokluğunun “güçlü bir kayıp ve kızgınlık duygusu” ürettiğini ileri sürdük.
  • Gerçek şu ki insan gelişiminin en az çalışılan evresi, bir çocuğun, onu en farklı şekilde insan haline getiren her şeyi elde ettiği evredir. Bu evre hala keşfedilmemiş bir kıtadır.
  • Light (1979) tarafından yapılan son çalışma, çocuğun başkasının bakış açısını kavrama kapasitesinin gelişim oranı, muhtemelen annesinin onunla ilgilenirken bebeğinin bakış açısını dikkate alıp alamadığından çok fazla etkilendiğini göstermektedir...

Bağlanma İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bowbly bu eseri yazma sebebini, insan gelişiminin en önemli evresinin 0-3 yaş arasında olduğunu ve bunun en önemli sebebinin ''bağlanma'' ilişkisi olduğunu açıklamış. Bebeğin ağlama evrelerini 3'e ayırarak (protesto, umutsuzluk, kopma) her bir evrenin bağlanma ihtiyacının yansıması olduğunu açıklamış. Bağlanma ve ''İkincil dürtü teorisi'' arasındaki ilişkiyi incelemiş ve bunu sadece insan bebekler üzerinde değil, babunlar ve alyanaklı maymunlar üzerindeki durumlarını da eklemiş. Bağlanmanın yaşamın ilk yılında yoğunluğunun ve sıklığının arttığını, ikinci ve üçüncü yıllarda azaldığını, insanlardaki fetiş seçiminin üçüncü yaş sırasındaki periyodu merkez aldığını söylemiş. Gülümseme evrelerini inceleyip üçe ayırmış, bebelemenin özelliklerini tanımlamış. Bağlanma figürünü birincil bağlanma figürü olarak ilk yılda anneye olduğunu, ikinci yılda babayla rol paylaşımı yapıldığını söylemiş. Bağlanma figürünün nerede olduğunun eminliğinden sonra oyun arkadaşı arandığını belirtmiş. Winnicot'un ''Nesne ilişkilerine geçiş süreci'' olarak adlandırdığı evreye katılmamış, bu sürece ancak ''Geçici Süreç, Geçici Nesne'' denilebileceğini savunmuş. Bağlanmanın sağlanmasını; 1-) Ağlamasına Tepki Vermek 2-) Sosyal Etkileşim 3-) Sinyallere Zamanında ve Uygun Tepki verilmesi şeklinde en uygun şekilde sağlanacağını savunmuş. Bağlanmada önemli olan bebeğin bedensel ihtiyaçların tatmini değil, ''Sosyal Etkileşim'' olduğunu ifade etmiş. Bağlanma kriterinin, annesi bebeği bırakıp gittiğindeki ''itirazı'' değil, bebeğin annesi döndüğündeki tepkisinin ölçülmesi sayesinde olacağını söylemiş. Annenin yenidoğan bebeğine nasıl davranacağını; ''Annenin doğumdan önceki 2 yıl deneyimlediği duygu ve düşüncelerle ilgili olduğunu'' ve bebeğe verilen tatmin arttıkça bağlanmanın ''istikrarlı'' hale geldiğini savunmuş. Çocuğun diğer insanlara bakış açısının, ''annesinin bebekle ilgilenirken, bebeğin bakış açısını dikkate alıp almadığı'' sayesinde geliştiğini ifade etmiş. Çocuğun diğer insanları analiz becerisinin üçüncü yılda oldukça iyi geliştiğini Ainsworth ile paylaşmıştır. (H. Demir Okur)

John Bowlby’nin, Bağlanma ve Kaybetme üçlemesinin ilk cildi olan Bağlanma, bağlanma ilişkilerinin nasıl kurulduğunu anlatır ve çocuğun anneye bağlarının doğasını inceler. Genel olarak kitapta yapılan araştırmalara yer verilmiş. Buna binaen yazım dili fazlasıyla terminolojik kelimelerle dolu. Okuması kolay bir kitap değil. Ruh sağlığı alanında bağlanma teorisinin çok önemli bir yeri vardır. Özellikle ruh sağlığı alanındaki öğrencilerin muhakkak okuması gereken bir kitap. (Sümeyye)

Kitap bağlanma kuramının hayvan ve insanlardaki anlatımı.Çok geniş bir anlatımla ve fazlasıyla akademik geldi, bu bölümleri atlayarak okumak zorunda kaldım.Ama kitabı bitirdiğimde çocukta güvenli bağlanmanın ne olup ne olmadığını öğrenmiştim. (Gulen)

Bağlanma PDF indirme linki var mı?

John Bowlby - Bağlanma kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bağlanma PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı John Bowlby Kimdir?

26 Şubat 1907’de Londra’da doğan John Bowlby ebeveynlerin fazla ilgisinin çocukları şımarttığını düşünen annesini günde sadece bir saat görerek büyüdü. Bowlby dört yaşındayken bakıcısının evden ayrılışını daha sonra annesinin kaybı biçiminde bir travma olarak tanımlayacaktı. Yedi yaşında başlayan yatılı okul hayatını ise Separation: Anxiety and Anger (Ayrılık: Kaygı ve Öfke) adlı eserinde hayatının en kötü dönemi olarak anlattı. Bowlby kendi deneyimleri nedeniyle hayatı boyunca çocukların problemleri konusunda hassas oldu. Trinity Collage’da psikoloji eğitiminden sonra tıp ve psikiyatri eğitimi aldı. Melanie Klein’ın öğrencisi oldu. Bowlby hem sağlıklı hem patolojik çocuk gelişiminde aile etkileşimi konusuyla ilgilendi. Özellikle bağlanma sorunlarının bir nesilden diğerine nasıl taşındığına odaklandı. Bağlanma davranışının temel olarak yavruyu yırtıcılardan korumaya yönelik evrimsel bir hayatta kalma yolu olduğunu öne sürdü. Bağlanma teorisini anlatan üçlemesi Bağlanma ve Kayıp (Attachment and Loss) bugün alanındaki en önemli eserlerden biri olarak kabul edilmektedir. 1950’den sonra Dünya Sağlık Örgütü’ne danışmanlık yapan Bowlby 2 Ekim 1990’da İskoçya’da öldü.

John Bowlby Kitapları - Eserleri

  • Bağlanma
  • Ayrılma
  • Güvenli Bir Dayanak
  • Sevgi Bağlarının Kurulması ve Bozulması
  • Kaybetme

John Bowlby Alıntıları - Sözleri

  • Bakıcıları gelip gittikçe çocuk herhangi birisine bağlanmaya son verir. (Güvenli Bir Dayanak)
  • Benim tezimin kilit noktası, bir bireyin ebeveyni ile olan deneyimleriyle daha sonrasında duygusal bağlar kurmadaki becerisi arasında güçlü bir nedensellik ilişkisi olduğu; Bu kapasitede sık görülen evlilik sorunları ve çocuklarla olan problemler ile nevrotik semptomlar ve kişilik bozuklukları gibi kimi varyasyonların, ebeveynlerin rollerini yerine getirme yollarında sık görülen farklılaşmalara atfedilebileceği şeklindedir. (Sevgi Bağlarının Kurulması ve Bozulması)
  • (...) sağlıklı, mutlu ve kendine güvenen ergenler ve genç yetişkinler, her iki ebeveynin de çocuklara çok zaman harcadığı ve ilgi gösterdiği istikrarlı evlerde yetişmişlerdir. (Güvenli Bir Dayanak)
  • anne fügüründen ayrılma çocugun duygusal durumunu ve davranışını belirlemede kendi başına belirleyici bir değişkendir (Ayrılma)
  • kaygının doğası ve kökeni belirsizdir fakat korkunun doğası ve kökeni basit ve anlaşılırdır (Ayrılma)
  • anne figüründen ayrılma üzüntü ve öfke yaratır. 2 yaş ve üstü cocuklarda daha sonra ortaya çıkan kaygıya neden olur (Ayrılma)
  • Bağlanma davranışında endokrin dengesindeki değişikliklerin birincil rol oynaması olası görünmektedir. Bağlanma davranışının erkeklere göre kadınlarda çok daha kolaylıkla ortaya çıkmaya devam ettiğinin kanıtı, eğer doğrulanırsa, bu tür bir sonucu desteklemektedir. (Bağlanma)
  • organizma muhtemelen doğumdan itibaren sevgi uyaranının etkisindeyken diğer şeylere kendini kapatır (Ayrılma)
  • Akıl sağlığı için birinci derecede önemli olan, bebeğin veya küçük çocuğun annesi (ya da anne yerine geçen biri) ile her iki tarafın da doyuma ulaştığı ve keyif aldığı; sıcak, samimi ve istikrarlı bir ilişki yaşantısıdır. (Ayrılma)
  • Bağlanma davranışından başka hiçbir davranış formu, daha güçlü bir hisle bir araya gelemez. (Bağlanma)
  • korku yaratan uyarıcı durumlar, şartlar biraz değiştirildiğinde saldırıyı tetikler (Ayrılma)
  • Esirgeme kurumlarında büyüyen bir bebeğin maruz kaldığı yoksunluklar o yüzden çok yönlüdür -bazılarına isim verirsek; uyarıcı girdi eksikliği, maruz kalma öğrenimi fırsatı eksikliği, güvenli biçimde şekillenmiş ortamlarda bağımlı kendiliğinden meydana gelen hareket fırsatı eksikliği. (Bağlanma)
  • Kulak verin bu sözlerime iyice , Herkes öldürebilir sevdiğini , Kimi bir bakışıyla yapar bunu , Kimileri dalkavukça sözlerle, Korkaklar bir öpücükle öldürür , Yürekliler bir kılıç darbeleriyle! Oscar wilde (Sevgi Bağlarının Kurulması ve Bozulması)
  • "Yüreğimiz var, var ama yüreğimizi dayayacağımız bir yer yok..." (Bağlanma)
  • Yüreğimiz var, var ama yüreğimizi dayayacağımız bir yer yok... (Bağlanma)
  • Bireyin ebeveyn figürlerinin bireye davranış şekilleri, yalnızca bebeklikte değil aynı zamanda da çocuklukta ve ergenlikte de yolun oluşumuna katkıda bulunmayı sürdürür. (Güvenli Bir Dayanak)
  • Tüm bu savunma mekanizmaları çatışmanın varlığından kaçınmayı ve inkar etmeyi amaçlar. Neden bu kadar etkisiz olduklarına şaşırmamak gerekir! (Sevgi Bağlarının Kurulması ve Bozulması)
  • Dile gelmeyen acı, zaten dolu olan yüreğe akar ve onu parçalamaya zorlar. (Sevgi Bağlarının Kurulması ve Bozulması)
  • ilişkiler tehdit edildiği zaman kişi kaygılıdır ve belki de kızgındır. Kişi, ilişkileri kendi hareketleri ile tehlikeye attığı zaman suçluluk duyar. İlişkiler bozulduğu zaman kişi üzülür ve eski haline döndüğü zaman neşelenir. (Güvenli Bir Dayanak)
  • gerek çocuklar gerekse yetişkinlerin güvende hissetme kaygı yada stres durumu büyük ölçüde temel bağlanma figürünün ulaşılabilirliği ve yanıt verebilirliği tarafından belirlenmektedir (Ayrılma)