Baş Döndürenler - Osman Pamukoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Baş Döndürenler kimin eseri? Baş Döndürenler kitabının yazarı kimdir? Baş Döndürenler konusu ve anafikri nedir? Baş Döndürenler kitabı ne anlatıyor? Baş Döndürenler PDF indirme linki var mı? Baş Döndürenler kitabının yazarı Osman Pamukoğlu kimdir? İşte Baş Döndürenler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Osman Pamukoğlu

Yayın Evi: İnkılap Kitabevi

İSBN: 9789751037749

Sayfa Sayısı: 480

Baş Döndürenler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Karanlık, ümitsiz ve çaresizlik dolu günlerdi… Senelerce sürüp giden savaşlardan geri dönebilenler, parmakla sayılacak kadar azdı…

Arkasından daha beteri geldi! İngilizin İstanbul’u işgali yetmezmiş gibi, bir de Yunanlılar İzmir’e çıkıp Ankara’nın üzerine yürümez mi! Zaten yoksulluktan kırılmış olan halk, büsbütün şaşkına döndü ve kendisini daha da zavallı hissetmeye başladı…

Tam bu sıralarda çarşıda pazarda bir söz dolaşıyordu; deniyordu ki:

“Anadolu’da sarı bir paşa, padişaha asi olmuş, düşmanları memleketten kovmak için mücadele başlatmış.”

Halk buna sevinemedi, insanların bir kısmı da, “Ohoo… Osmanlı ne paşalar gördü. Uzun sürmez, onu da tepeler,” dedi…

Aradan fazla vakit geçmeden, konuşulanların rotası değişmişti. Bu defa, “O paşa herhangi bir paşa değil, Çanakkale Cephesi’ndeki Mustafa Kemal’miş…” denilince; insanlar “Mustafa Kemal’se, o yapar,” dediler…

Baş Döndürenler Alıntıları - Sözleri

  • Deseydiler acının tarifi nedir? Ben seni gösterirdim ve susardım sonra.
  • Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı boyunca hiç durmaksızın birbirinden farklı üç ayrı cephede savaşmak zorunda kalmıştır: Savaş meydanlarında, muhaliflere karşı Millet Meclisi’nde, bir de yokluk ve imkânsızlıklarla.
  • “Deseydiler acının tarifi nedir? Ben seni gösterirdim, susardım sonra.”
  • Tanınmış İngiliz parlamenterlerden Sir Harry Luke The Times’ta şunu yazdı: “Sevr, çılgınca, acınacak ve ölü doğmuş bir barış antlaşmasıdır.”
  • “Hepimiz Mustafa Kemal’in askerlik dehasına inanırdık.”
  • İlk Kuvayı Milliye’yi kurma şerefi Ödemiş’in, ilk Kuvayı Milliye kongresini de yapma ve sonuçlandırma şerefi de Balıkesir’in oldu.
  • Ankara’da Millet Meclisi’nde Sevr görüşmeleri yapılırken Nebil Efendi’nin “Boşuna yorulmuşlar, Türkiye yok diyeydiler daha iyi ederlerdi” sözü her şeyi net ve kısa anlatıyordu.
  • “Oh, ne âlâ!.. Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız! Bu ne gaflet, ne körlük ve hatta ne budalalık! İstanbul’un aydın kişileri de bu fikirde. İçlerinden bir çıkıp da ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyemiyor. Öyle bir manda istenecek ve verilecekmiş ki, kültür bağımsızlığımıza, vatan bütünlüğüne dokunmayacakmış! Buna ve böylesine Amerikalılar değil, çocuklar bile güler. Her şeyin başında Amerikalılar, kendilerine hiçbir çıkar sağlamayan böyle bir mandayı neden kabul etsinler? Amerikalılar bizim kara gözlerimize mi âşık olacaklar? Bu ne hayal ve aymazlıktır?..”
  • Saat 11.00’de Albay Reşat Bey’in intihar ettiği haberi, bu sevinç havasını darmadağın etti. Mustafa Kemal Paşa, eskiden beri tanıdığı bu değerli askerin ölüm haberine çok üzüldü. Albay Reşat’ın intiharının sebebi, tümene hedef olarak verilen Çiğiltepe’yi iki gündür bir türlü ele geçiremeyişi idi.
  • Sakarya öncesi ve Sakarya Savaşı esnasında ordunun giyim kuşamı, teçhizat ve gereci de yürekler acısıydı: Bir kısım askerin üniformalarının, üniformalıkla ilgisi kalmamıştı. Bunlar, yama üzerine yamalı haliyle ve gelişigüzel dikişi ile görülmeye değerdi. Potini olanlar çok talihli sayılırdı ama onların da çoğunun tabanı delikti. Hele çarıklıların çarık mı giydiği, yoksa yalın ayak mı olduğu belli değildi.
  • Cephe gerisindeki faaliyetleri anlatmadan, Kurtuluş Savaşı’nın gerçek içeriğini bilmek, milli mücadelenin hangi yokluk ve yoksunluklar içinde, nasıl bir uğraş sonucu kazanıldığını kavramak mümkün değildir. Cephe gerisi uğraşlara gözünü kapatıp, değirmenin suyunun nasıl ve hangi koşullarda sağlandığını ve hangi zorluklarla boğuşulduğunu, yani cephede ateşlenen silaha merminin, dövüşen askere ekmeğin nasıl ulaştırıldığını göz ardı etmek, Türk Kurtuluş Savaşı’nı hiç anlamamak, onun asıl özünü hiç bilmemek demektir.
  • Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a çıktığından beri izleyen İngilizler, kurduğu ilişkilerden ve tutumundan rahatsız olmaya başladılar. İngiliz Karadeniz Ordusu Komutanı General Milne, 6 Haziran 1919 günü Osmanlı Harbiye Nazırlığı’na gönderdiği bir yazı ile Mustafa Kemal Paşa’nın geriye çağrılmasını istedi. Osmanlı Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa buna net bir cevap verdi; cevabın özü şuydu: “Bırakın da, neyi yapıp neyi yapmayacağımıza biz karar verelim.”
  • Sarıkamış seferinin bilançosunu General Ali İhsan Sabis şöyle anlatıyor: “Yüz bin kişilik üç kolordunun iki hafta içinde on beş bin kişiye düşmesi, toplarıyla silahlarının ve nakil araçlarının yarısından fazlasının kaybolması, bütün gidip gelme yolları üzerinde kanlı veya mezarsız on binlerce şehit bırakılması, ordunun gerek maddi gerek manevi güçlerinden çok şeyler kaybolması ile özetlenebilir.”

Baş Döndürenler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Emekli bir general olan Osman Pamukoğlu'nun üç sayfa kaynakça göstererek belli ki uzun araştırmalar sonucu yazılan bu kitabı, 1.Dünya Savaşı'ndan başlayıp Osmanlı'nın ve dünyanın buhranlı askeri ve siyasi döneminin güzel bir fotoğrafını çektikten sonra Türk Kurtuluş Savaşı'nı ve Lozan Anlaşması'na giden yolu çok ayrıntılı ve sayısal verilerle destekleyerek okuyucuya sunuyor. Ayrıca Kurtuluş Savaşı'ndaki askeri strateji ve taktik unsurlar da ayrıntılı anlatıldığından bu konuda da meraklıları için bir kaynak kitap olacağı görüşündeyim. (Emre)

Kitaba başladığım günden bu yana on beş gün geçmiş.. Hayli uzun bir zaman ! Fakat kitabı okumamın bu kadar uzun sürmesi sizi asla korkutmasın. Kitabın akıcılığı ve içeriği ile ilgili bir mesele değil, tamamen benim içinde bulunduğum durum ile ilgilidir. Kitap "İmparatorların Savaşı" ve "Türklerin Ulusal Bağımsızlık Mücadelesi" adlarında iki bölümden oluşuyor ve ordumuza büyük katkıları olan Osman Pamukoğlu'nun "Tarih elveda demez; tekrar görüşmek üzere der." cümlesiyle başlıyor. Birinci bölümde Birinci Dünya Savaşının başlamasını tetikleyen unsurlar, Osmanlı Devletinin geri durma çabaları,milli duygularını Alman hayranlığının çok geririsinde tutan paşalar, Osmanlı Devletinin savaşa katılması ve mağlubiyeti anlatıyor. İkinci bölümde ise Mondros Ateşkesinden Lozan'a kadar sürdürülen siyasi, askeri, milli mücadeleler anlatılıyor. "Baş Döndürenler'i aynı türde yazılan kitaplardan ayıran şey nedir? " diye soracak olursanız eğer söyleyeyim. Kitapta sayısal veriler gerek Türk arşivleri gerekse yabancı arşivlerden fayfalanılarak gerçeğe en yakın şekilde aktarılıyor. Savaşa katılan asker sayısı,esir sayısı, malzeme sayısı.. Bunun yanı sıra İtiraf devletlerinin komutanlarının notları ve yabancı gazetelerin demeçlerinin de kitapta yer alması yaşanan savaşlara olan bakış açınızı genişletiyor. Son olarak Cumhuriyet'in bel kemiği olan Sakarya Meydan Muhasebesi ve Büyük Taarruz(SAD Harekatı)'un gün gün tüm ayrıntı ve olabilesi gerçekliğiyle kaleme alınması okuyucuya yenilgi, ümit, yorgunluk,zafer ve daha birçok duyguyu Türk ordusu ile birlikte yaşatıyor. İncelememi Mustafa Kemal Paşa'nın "... akan Türk kanları, gökte dolanan şehit ruhları devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. " sözüyle bitirmek istiyorum. YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA ! Keyifli okumalar. :) (Şerife Nur Yüksel)

Kitabı uzun süredir elimde olmasına rağmen, sırası ve zamanı gelmediği için okuyamamıştım. Şu birkaç gün içinde okuyup bitirdim. 1.Dünya Savaşı'nın çıkış nedeni olan "Saraybosna Suikastı" kitabın başlangıç noktası, bitiş noktası ise "Lozan Antlaşması". Bu iki olay arasında geçen sürede koskoca bir İmparatorluk yıkılmış ve onun küllerinden yeni bir Cumhuriyet kurulmuştur. Osman Pamukoğlu'nun olayları akıcı bir dille ele aldığını, kitabın -bir çok tarih kitabının aksine- okunmasının ve anlaşılmasının, detaylı askeri bilgilere rağmen kolay olduğunu da söylemeliyim. (Cevat Kelle)

Baş Döndürenler PDF indirme linki var mı?

Osman Pamukoğlu - Baş Döndürenler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Baş Döndürenler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Osman Pamukoğlu Kimdir?

Osman Pamukoğlu (27 Aralık 1947; Gerze, Sinop), Türk emekli tümgeneral, yazar ve siyasetçi. Hak ve Eşitlik Partisi'nin kurucusu ve mevcut başkanıdır.

Askerî yaşamı

Sinop'un Gerze ilçesinde doğan Pamukoğlu, 11 yaşından 55 yaşına kadar askeri üniforma giymiştir. Selimiye Askeri Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu, Piyade Okulu, Kara Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Milli Güvenlik Akademisi'nde öğrenim görmüştür. 10 yıl piyade subayı, 16 yıl kurmay subay olarak, kıta komutanlıkları ve karargah subaylığı görevlerinde bulunmuştur. 1990-1992'de Edirne-Uzunköprü'de 42'nci Piyade Alay Komutanlığı, 1993-1995'de Hakkari'de Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlığı, 1998-2000'de Kıbrıs'ta 28'nci Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı, 2000-2001'de İstanbul'da Piyade Okul Komutanlığı vazifelerini yapmıştır.

1993'de Tuğgeneralliğe terfi etmiş, 1997'de Tümgeneralliğe yükselmiştir. 2002'de Tümgenerallikten emekli olan Pamukoğlu toplamda 43 yıl askeri üniforma giymiştir. Osman Pamukoğlu, 1. Dereceden Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, 2 kez Üstün Cesaret ve Feragat Nişanı ve 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı almıştır. Pamukoğlu, Türk Ordusu'nda 5 tane Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı'na sahip tek kişidir.

PKK'ya karşı mücadele

1993-1995 yılları arasında Hakkari bölgesinden sorumlu olarak PKK'ya karşı yönettiği üstün mücadele dağlardaki PKK'ya bağlı militanlar rakamının 12.000'den 5.500-6.000 aralığına inmesini sağlamıştır. 30'a yakın kere yapılan sınırdışı askeri harekatların neredeyse tümü onun yönetiminde yapılmıştır. Dönemin genelkurmay başkanı Üç tane Pamukoğlu Paşa olsa terörü bitiririz. demiştir.

Pamukoğlu, o dönemde yapılan büyük askeri fedakarlıklara rağmen PKK'nın halen niçin sonlandıralamadığını 3 temel sebebe bağlıyor: İlk olarak gerçek bir siyasi irade kurulamaması, ikincisi tam bir istihbarat olmaması ve son olarak her yerde yayılmış asker bulunması diye tanımlıyor. Bizzat kendisinin yazdığı kitaplarda ve konuk olduğu birçok televizyon programında PKK'ya karşı yapılan mevcut mücadelenin uygun tarz ve strateji olmadığını ve ancak daha fazla şehit verilmesine sebep olduğunu söylemiştir. 'Karakolların hepsi yıkılmalıdır. Karakola gerek yok. Gelsinler bakalım, girsinler... Nereden girecekler? Pusuyu kurarsın, ağı kurarsın, mostrayı kurarsın alırsın.' demiştir. Daha doğru olan yöntemin 20.000 kişilik Eşkıya Takip Kuvveti kurmak ve dağlarda, taşlarda, mağaralarda, ormanlarda, nehir yataklarında yani tüm coğrafyada bulunmanın gerekliliğini belirtmiştir. Karakollarda bekleyen Mehmetçik kendisine karşı yapılan ani saldırılar halinde yeri, hareketleri, silahları militanlar tarafından bilinen bir durumdadır. Bir başka deyişle, bellibaşlı, elle gösterilebilir bir yerde olmamakla birlikte her yerde her zaman bulunma tavsiyesini vermiştir.

2007 yılında ise Serdar Akinan tarafından kendisinin görevli olduğu yıllarda PKK olaylarının gelişimini inceleyen Kan Uykusu belgeselinde PKK'ya karşı mücadelesi konu edinilmiştir.

Yönettiği operasyonlar

• I. PKK Kirpi Operasyonu

• II. PKK Balkaya Operasyonu

• III. PKK Kuzey Irak Mezi Harekatı

• IV. PKK Karanlık Dağ Operasyonu

• V. PKK Buzul Dağı Operasyonu

• VI. PKK Ejder Operasyonu

• VII. PKK Karadağ Operasyonu

• VIII. PKK Kuzey Irak Hakurk Operasyonu

Siyasi yaşamı

28 Temmuz 2008'de yaptığı ulusal çağrı ile fiili olarak siyasi hayatına başlamıştır. Bu çağrısında Hak ve Eşitlik Partisi'nin ana felsefe ve ilkelerini duyurmuştur.

Pamukoğlu, 4 Eylül 2008'de yani Hak ve Eşitlik Partisi'ni kurduğu gün Anıtkabir özel defterine şunları yazmıştır:

"Büyük Önder,

Gözün arkada kalmasın! Türk kadınları ve erkekleri olarak milletimizi özlediğin yüksekliğe çıkaracağız.

Bugün bizim için 11 Kasım 1938'dir."

28 Temmuz Çağrısı

Çağrı, "Anadolu ve Trakya'da yaşayan Türk halkı bu çağrı size" diye başlar. İlk başta Türkiye'nin içinde bulunduğu vahim durumun tarifini yapar ve insanoğlunun yeryüzünde görülmeye başladığından itibaren ki tüm mücadelelerin ana sebebinin 'Hak ve Eşitlik' olduğunu belirtir. Ardından, Türkiye'deki durumun düzeltilmesi ve tekrar 'hak ve özgürlüklerine' kavuşması için partinin gerçekleştireceklerini sıralar.

Ardından, Pamukoğlu "Hak ve Eşitlik Partisi'nin Doğa ve Felsefesi" adlı metni sunar. Bu bildirinin ardından halktan gelen destek ile Hak ve Eşitlik Partisi 36 gün sonra, 4 Eylül 2008'de kurulmuştur. 36 gün gibi kısa bir sürede bir siyasi partinin mevcudiyet kazanması Türkiye'nin geçmişinde nadiren olmuştur; fakat kurduğu parti hızla örgütlendiği gibi dış odaklardan gördüğü tepki de erken gelmiştir. Belli zaman aralıklarıyla Türkiye Cumhuriyeti'ne verilen Avrupa Birliği İlerleme Raporları'nda Hak ve Eşitlik Partisi'nin varlığından, oluşumundan ve gelişmesine karşı alınacak acil tedbirlerden bahseder. Bu konuya dair Pamukoğlu açıklamalarında

« "Thomas söyledim, ‘korkunun ecele faydası yok’ İsveçli. Sen serbestsin, biz de serbestiz. İsveçli, gelirsen İstanbul’a, Ankara’ya haber ver. 8-10 bin kişiyle havaalanında seni karşılayacağız. Şimdi o kağıda yazdıklarını benim yüzüme söyle diye” »

demiştir.

Bu tarihten itibaren sürekli biçimde teşkilatlanma çalışmalarına devam eden Hak ve Eşitlik Partisi'ne 900.000 resmi başvuru olmuştur. Pamukoğlu, partiye gelen basvuruların 22.000 kişilik dilimler halinde ele alındığında çoğunluğun 18 ve 35 yaşları arasında bulunduğunu ve bu sebeple, partinin çevik bir nüfusa sahip olduğunu belirtmiştir.

2010 Mart ayı içerisinde, Çanakkale'nin Ezine ilçesinde bulunan Osman Pamukoğlu, partinin iktisadi politikasının önemini vurgulamak üzere şu açıklamayı yapmıştır: "Partinin ilk hedefi bu. Önce ekmek, sonra huzur. Huzur derken bütün adalet sistemini, dağda gezen eşkıyayı, şehirlerdeki mafya dahil onları kastediyorum. Bizim parti ile ilgili halkın Türkiye genelindeki kanaati şu: Hak ve Eşitlik Partisi ve genel başkanları Osman Pamukoğlu olduğu sürece Türkiye'de güvenlikte herhangi bir sorun olmaz. Yani, ne yapacağını nasıl yapacağını bilir. Buna inanmış halk. Yani, daha biz bir şey yapmadan dahi halkın kanaati bu... Milletin merak ettiği, ekonomide ne yapacağımız... Ekonomide... 'Siyasal ve Toplumsal İlkeler' kitapçığımızda önce ekonomi var."

Osman Pamukoğlu Kitapları - Eserleri

  • Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok
  • Ey Vatan
  • Cehennemdere Kanyonu
  • Korkunun Çocukları
  • Angut
  • İnsan ve Devlet
  • Kara Tohum
  • Ayandon
  • Kafes Beyaz Çığlıklar
  • III. Dünya Savaşı
  • Yolcu
  • Akıllı Ol!
  • Strateji
  • Devrimlerin Efendisi
  • 3. Dünya Savaşı
  • Önder
  • Siyasetin Sefaleti
  • Şamil
  • Baş Döndürenler
  • Hayat Karar ve Eylemdir
  • Trampetler Çalarken
  • Terörizm ve Hükümetler
  • Kızıl Gömlekliler
  • Başka Bir Hikaye
  • İttihat ve Terakki İsyankar Doğanlar
  • Göç
  • Sarıkamış
  • İhtilal-i Nizam
  • Hitler Führer ve Naziler
  • Napolyon İmparator ve General
  • Propaganda
  • Mussolini Duçe ve Faşistler

Osman Pamukoğlu Alıntıları - Sözleri

  • "İnsan doğanın bir ürünüdür ve gelenekler,tarihsel konumlar değişse de insanın özünde bir değişiklik olmaz.İnsan değişmeyip hep aynı laldığına ve yeryüzünde meydana gelen olayları da insanlar yarattığına göre,tarihe yön veren kurallar belirlenebilir ve insanlığın geleceği için geçerli evrensel bir politika bilimi oluşturulabilir." / Niccolo Machiavelli (MS 1513) (3. Dünya Savaşı)
  • “Her rüzgarda otlar gibi eğilip bükülürsen, dağlar kadar olsan bile, bir ota değmezsin.” (Ey Vatan)
  • Üçüncü Dünya Savaşı; ABD, Çin ve Rusya arasında olacak. Bunlardan biri veya ikisi tarafından diğerine karşı yapılacaktır. Nedeni şunlardır: 1) Enerji kaynaklarının kontrolü. 2) Su kaynaklarının kontrolü. 3) Okyanuslar üzerindeki deniz ticaret yollarının kontrolü. (III. Dünya Savaşı)
  • "İlk yıldızlar karanlık basmadan doğuyor. Saymıyoruz artık yıldızları, gök kurşuni, toprak kara, ses yok, ışık yok." (Göç)
  • Soğukkanlılığını koruyan savaşçı , gözünü kan bürümüş düşmana karşı üstünlük sağlar.Clausewitz (Strateji)
  • "Bir ortamda olanaklar azalırsa gerçek çatışma o zaman ortaya çıkar. Kader en zayıfları alır, dışarı atar." (Terörizm ve Hükümetler)
  • Ne kadar eğitim almış olursan ol, öğretilenlerin hiçbiri, seni o ana hazırlamış değildir. (Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok)
  • Herkesin rengi elbet ortaya çıkar. (Korkunun Çocukları)
  • "Halk, şöhret ve zafer ister... Teoriler, hükümetler, ideolojiler, laf ve mantık istemez." (Trampetler Çalarken)
  • Kıskançlık, mutluluğun düşmanıdır; onun boğulması lazımdır. Sahip olduklarınızı karşılaştırmamalısınız. Başka birinin sizden şanslı olduğunu tasarlarsanız mutlu olamazsın. (Kafes Beyaz Çığlıklar)
  • "Ölüm adildir, aynı haşmetle vurur, şahı ve fakiri." (Ayandon)
  • “Hak bildiğin yola, yalnız gideceksin.” - Tevfik Fikret - (İttihat ve Terakki İsyankar Doğanlar)
  • Küçük de olsa bir tecavüz ve saygısızlığa müsamaha göstermek, mütecavüzü daha cesur ve haklı hale getirir. Kanuni Sultan Süleyman (Ey Vatan)
  • Kutadgu Bilig, “Kişi akılla yükselir, bilgi ile büyür” diye yazar. (Akıllı Ol!)
  • Özgür olmak istiyor izin bekliyor, Hakkını istiyor lütuf bekliyor, Her şeyden yakınıyor, hiçbir şey yapmıyor, Her şeyin düzelmesini istiyor ve bekliyor, Hiçbir şey yapmadan her şeyi istiyor! Nedir bu? İnsan mı? (Yolcu)
  • İnsan için en zor üç şey nedir biliyor musun? Ummak, beklemek, düşünmek. (Ayandon)
  • "II. Dünya Savaşı'ndan sonra, yeryüzünde "barış sağlandı" sözü gerçeği yansıtıyor mu? Bu sözle geleceğe ipotek koyanlar; "Tarih, düşünülemez savaşlarla doludur" sözünden habersiz olan hayalperestler miydi?" (Terörizm ve Hükümetler)
  • "Yol nedir, yol? Yol umuttur..." (Göç)
  • "Başarılı bir generalin yalnız yetenekli değil, talihinin de yaver olması lazımdır." (Trampetler Çalarken)
  • Savaş, politik amacın bir aracıdır… (III. Dünya Savaşı)