Begümün 500 Milyonu - Jules Verne Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Begümün 500 Milyonu kimin eseri? Begümün 500 Milyonu kitabının yazarı kimdir? Begümün 500 Milyonu konusu ve anafikri nedir? Begümün 500 Milyonu kitabı ne anlatıyor? Begümün 500 Milyonu kitabının yazarı Jules Verne kimdir? İşte Begümün 500 Milyonu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Jules Verne
Çevirmen: Nihan Özyıldırım
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9789758725908
Sayfa Sayısı: 292
Begümün 500 Milyonu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
500 milyonluk, göz kamaştırıcı bir miras ve zıt karakterde iki varis: Fransız doktor Sarrasin ve Alman profesör Schultze.
Bu olağanüstü mirasın varislerinden Sarrasin kendi payıyla, insanların en sağlıklı koşullarda yaşayabilecekleri, Grance-Ville adında örnek bir kent kurarken, Schultze, savaş makineleri üreten Çelik-Kent'i inşa eder. Birinin amacı insanların yaşam koşullarını iyileştirip ömürlerini uzatmak, diğerinkiyse ölümün kara gölgesini her yere yaymaktır.
Dr. Sarrasin'in genç dostu Marcel, Profesör Schultze'un planlarını öğrenmek için hayatını ortaya koyarak Çelik-Kent'e sızar. Marcel'in ortaya çıkardığı gerçekler dehşet vericidir. Profesör Schultze'un ölümcül planlarını bozmak için harekete geçen Marcel ve France-Ville sakinleri artık zamanla yarışmaktadır.
Bilimsel öngörülerine alışık olduğumuz Jules Verne, bu kez, insan yıkıcılığının sınır tanımazlığını çok önceden öngördüğünü gösteriyor bizlere.
Begümün 500 Milyonu Alıntıları - Sözleri
- "Huzur..."
- "Hak, iyi, kötü, bütün bunlar tamamıyla göreli ve değişken şeylerdir. Mutlak olan yalnızca büyük doğa kanunlarıdır."
- “kendine yardım et, Tanrı sana yardım edecektir!”
- Bütün asil ruhlar gibi, çok uzun zamandır kötülüğe inanmayı reddediyordu.
- "Ne zaman ve nasıl öleceğim? Öleceksiniz, ama acı çekmeden. Bir sabah uyanmayacaksınız. Hepsi bu."
- “Surların bittiğini ve şu iğrenç Schultze’cuların geldiğini görmek isterim doğrusu! Erkekler Bir şeyler yapabildikleri ve faydalı oldukları için mutlular. Bizim gibi hiçbir işe yaramayanlar için bekleyiş onlar için olduğundan daha uzun.” “Hiçbir işe yaramayanlar mı!” diye bağırdı genellikle daha sakin olan Marcel. “Peki sizce bu cesur insanlar kimin için asker olmak üzere her şeyi bıraktılar? Annelerinin, karılarının, nişanlılarının huzur ve mutluluğunu güvence altına almak için değilse kimin için çalışıyorlar? Bu gayret onlara nereden geliyor, eğer sizden değilse, bu fedakarlık aşkının kaynağı eğer...” Bu söz üzerine biraz mahcup olan Marcel sustu. Matmazel Jeanne ısrar etmedi ve iyi kalpli Madam Sarrasin, genç adama görev aşkının bu büyük gayreti açıklamaya elbette yettiğini söyleyerek tartışmayı kapatmaya mecbur oldu.
- ''Schwartz, doktor Sarrasin’in ismini mırıldanarak uykuya daldı; ama uykusunda, dudaklarından dökülen küçük Jeanne’ın ismi oldu. Ayrıldığından beri her ne kadar Jeanne genç bir hanımefendiye dönüşmüş olsa da, o, küçük kızın hatırasını tamamıyla korumuştu. Bu durum, kişilerin birbirlerini çağrıştırmasının olağan kanunlarıyla kolayca açıklanabilir; doktorun düşüncesi yakınların bir araya gelmesi yoluyla kızının düşüncesini de içinde barındırıyordu. Aynı şekilde Schwartz ya da daha doğrusu Marcel Bruckmann, kafasında hâlâ Jeanne’ın adıyla uyandığında buna hiç şaşırmadı ve bu olayla, Stuart Mill’in psikolojik ilkelerinin mükemmeliyetinin yeni bir kanıtını yaşamış oldu.''
- ’Yapılacak en iyi şeyin ne olduğu konusundaki seçimin onlara kalmış olduğunu söyleyerek devam etti albay. Cesareti ve vatan aşkı olmayanlar belki de bu toprakları terk edip yeni vatanı saldırganların işgaline bırakmayı tercih edebilirlerdi. Ancak albay, böylesine korkakça önerilerin hemşehrileri arasında yankı bulamayacağından daha şimdiden emindi. Bu örnek kentin kurucularının peşinde koştukları amacın büyüklüğünü anlayanlar, buranın kanunlarını kabul etmiş olanlar muhakkak ki mert ve zeki insanlardı. İlerlemenin samimi ve militan temsilcileri, bu benzersiz kenti, insanoğlunun kaderini yüceltme sanatının bu şanlı anıtını kurtarmak için her şeyi yapmak isteyeceklerdi! O halde üstlerine düşen, temsil ettikleri dava için canlarını vermekti.’’
- ‘’Bu arada, ortak tehlike, bütün yurttaşları birbirlerine sıkı sıkıya bağlamıştı. Her sınıftan insan aynı çıkarları korumak için benzer duygularla hareket ederek birbirlerine daha çok yaklaşmışlar, birbirlerini kardeş kabul etmişlerdi. Her biri yüreğinde yeni bir şeylerin kıpırdadığını hissediyordu. Artık France-Ville sakinleri için “vatan” kavramı doğmuştu. Onun için kaygı duymuş, onun için acı çekmişlerdi, onu ne kadar sevdiklerini daha iyi anlamışlardı.’’
- “Hiçbir şeyi tehlikeye atmayan hiçbir şey kazanamaz! "
- "İlk bakışta 'işte iyi bir insan' dedirten adamlardandı."
- "Biz, bilimin mütevazı neferleri kendi karanlığımızda mutluyduk. Bundan sonra da olacak mıyız?"
- "Yalnızca Pazar sabahları günyüzüne çıkıyor ve insanlığın bu ortak mirasından; güneşten, mavi gökyüzünden ve anne tebessümünden birkaç saatliğine yararlanabiliyordu."
- "Vazgeçmemeye yemin etmişti; vazgeçmeyecekti."
- "Onun hâkim özelliğinin, yırtıcı bir kibirle dışa vurulan, her şeyi yutan devasa bir bencillik olduğunu görmüştü."
Begümün 500 Milyonu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İlginç bir Jules Verne kitabı daha. Bir Hint prensesimiz var ve kendisinden 2 varisine 500 milyon (kitabın adı) kalıyor. İki zıt karakterin çatışmasına da şahit olduğumuz bu romanda birisi doktor olan ve insanların daha iyi, sağlıklı koşullarda yaşayabileceğine inanarak Frence-Villa adındaki örnek kenti kuran Sarrasin; diğeri ise Çelik Kent denilen, savaş makinalarının üretildiği Stahlstad’ı (sürekli Stallingard diye okudum, neden) Profesör Schultze. Tabi bu ilginçlik biraz kitabın yazıldığı döneme, biraz da yazılma nedenine bağlı aslında çünkü Chaplin çok meşhurdur sanayi devrimiyle alakalı çektiği kısa videolarla, dikkatli bakıldığında. Verne’de bu konuya dikkat çekmek, gelişen teknolojinin silah üretiminde kullanımına karşı insanları bilgilendirmek adına bu yazıyı kaleme almıştır. Bir diğer dikkat çekici nokta ise para ve bunun nasıl kullanıldığı ile alakalı mesajlar içermesiydi. Bu da çok dikkatimi çeken bir diğer konu olduğu. İyilik için kullanırsan iyilik, kötülük için kullanırsan kötülük bulursun demeye getiriyor kıymetli yazar lakin teknik taktiklerin hislerin önüne geçtiği şu çağı bir görseydi, iyilik yapanın kötülük bulduğu; kötülük edenlerin el üstünde tutulduğu ve paranın bir araç değil amaç olduğunu görseydi kim bilir ne eserler verirdi. Hepimize iyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Bu Kitabın Bu Kadar Az Okunması Beni Şaşırttı! Kesinlikle Okuyun :): Verne reis yine döktürmüş. Başlarda fazlaca ve karmaşık isimler olup okumayı zedelese de Marcel'in devreye girmesiyle karakterler azalıyor ve aksiyon yükseliyor. Doktor ve Professör kapışması. İkiside bir anda Begüm Hanımdan(Türk değil heveslenmeyin. Ancak Verne Bizi seviyor sanırım kitapta yine başka bir yerde bahsetmiş bizden) Kalan miras ikiye bölüştürülerek veriliyor. Biri Dünyayı Ütopik diğeri ise Distopik yapma derdinde. Paranın ve zekanın birleşimiyle Bambaşka sonuçlar doğuruyor. Hırs-Kan Çelik kent'teyken Mutluluk ve refahlık Doktor Sarrarsin'in yanında. Para insanı değiştirir. Nasıl kutlanacağını bilmezsen zıvanadan çıkarsın. Kimse de Paraya sahip olmadan ben param olsa da bunları yapmam demesin. Çünkü Nefis ve İradeyi bilemeyiz. Marcel Reisi en sevdiğim açık ara karakter oldu . Çok güzel olmuş. Verne nerdeyse her kitabından insanlara ders vermeyede çalışıyor bu yüzden her zaman +1 benim için :) Verne Okumaya devam, geç başladık ancak bırakma taraftarı değilim :) (Levent Günaydın)
Begümün 500 Milyonu, 1879 yılında Fransız yazar Jules Verne tarafından yazılan ütopik bilim-kurgu romanıdır. Jules Verne bu romanda bilimin hem iyilik hem de kötülükler için nasıl kullanılabileceğini göstermeye çalışmaktadır. Roman bir bakıma, o dönemlerde gerçekleşmiş olan Alman-Fransız savaşının etkilerini de taşımaktadır. Roman kahramanlarından iyi olan Fransız iken, kötü olan ise Alman olarak kurgulanmıştır. Almanların özellikle kimya ve savunma alanlarındaki teknolojik başarıları kitapta önemli bir yer tutmaktadır. Jules Verne bu romanıyla insanoğlunun hem yapıcı hem de yıkıcı tüm özellikleri taşıdığını okuyucuya aktarmaya çalıştığından, okunmaya değer bir eser olarak görülmelidir... (Avare)
Begümün 500 Milyonu PDF indirme linki var mı?
Jules Verne - Begümün 500 Milyonu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Begümün 500 Milyonu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Jules Verne Kimdir?
Jules Gabriel Verne (Fransızca telaffuz: [ʒyl vɛʁn]; d. 8 Şubat 1828 – ö. 24 Mart 1905), Fransız yazar ve gezgin.
Verne, Hugo Gernsback ve H. G. Wells ile genellikle "Bilim kurgunun babası" olarak adlandırılır. Eserlerinde ayrıntılarıyla tarif ettiği buluşlar ve makinaların o sıralarda gelişmekte olan Avrupa sanayisi ve teknolojisine ilham kaynağı olduğu düşünülür. Özellikle uzay, hava taşıtları, denizaltılarhakkında yazmıştır.
Daha çok Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (1870), Dünyanın Merkezine Yolculuk (1864) ve Seksen Günde Devr-i Âlem (1873) romanlarıyla tanınır.UNESCO’nun çeviri kitap veritabanına (Index Translationum) göre dünyada en çok çevrilen ikinci bireysel yazardır.
Hayatı
Çocukluğu
8 Şubat 1828’de Fransa'nın Nantes şehrinde doğdu. Varlıklı bir avukat olan Pierre Verne ile eşi Sophie Henriette Allotte de la Fuye’nin beş çocuğundan en büyüğüdür. Kış aylarında yoğun trafikli bir liman şehri olan Nantes’da; yaz aylarında ise Loire Nehri kıyısında yelkenlileri ve gemileri izleyerek geçirdiği çocukluğu, seyahat ve macera üstüne hayallerini ateşledi. 12 yaşında iken tayfalık yapmak üzere bir gemiye binip evden kaçmaya yeltenen Jules Verne’in, babası tarafından yakalanıp gemiden indirildiğinde “bundan sonra yalnız hayal dünyasında seyahat edeceğine“ dair ailesine söz verdiği rivayet edilir Bu hikayenin gerçekliği hakkında şüpheler vardır. Jules Verne'nin deniz ve macera tutkusunu kardeşi Paul de paylaşıyordu; Paul, sonunda bir deniz mühendisi oldu. Jules Verne ise kısa hikayeler ve şiirler yazmaya başladığı yatılı okul döneminin ardından 1846'da babasının işini devam ettirebilmek için hukuk öğrenimi görmek üzere Paris’e gitti.
Gençlik yılları
Jules Verne, Paris'e gittikten sonra kısa sürede hukuk diplomasını aldı ancak bu süre içinde edebiyat hevesinin hukuka ilgisinden daha büyük olduğunu farketti. Amcası aracılığıyla Paris edebiyat çevresi ile tanıştı. Şahsen tanıdığı Victor Hugo, Alexandre Dumas (oğul) gibi yazarların etkisinde tiyatro oyunları kaleme aldı; bohem bir hayat sürdürdü. Baba-mesleğini devam ettirmek yerine tiyatro ve edebiyata yönelmesine kızan babası maddi desteğini kesince geçimini yazarak karşılamak zorunda kaldı.
Yazarlığa, arkadaşı müzisyen Jean Louis Aristide Hignard ile birlikte tiyatro oyunları yazarak başladı. İlk tiyatro eseri 12 Haziran 1850'de sahnelendi. 1852-1855’te bir Paris tiyatrosunda sekreterlik yaptı; komediler, operetler yazdı; kısa hikâyeler kaleme alıp dergilerde yayınlatmaya başladı. Çoğu Paris’te çıkan “Musée des familles” adlı dergide yayınlandı. Amerikalı yazar Edgar Allan Poe'nın eserlerini okuduktan sonra onun büyük bir hayranı olan Verne, Poe etkisinde yazılar üretmeye başladı.
Bir gemi ile dünyayı dolaşmış olan Fransız seyyah Jacques Arago ile dost oldu. Bu dostluk ona, Paris’ten daha geniş ve ilginç dünyalar hakkında yazılar yazması için ilham verdi; Fransa dışına hiç çıkmamış olsa da hayal gücünü kullanarak başka dünyaları anlattı.
Evliliği, borsacılık yılları, ilk seyahatleri
1857’de iki kız çocuğu sahibi bir dul hanım olan Honorine de Viane More ile evlendi. Eşinin borsacı erkek kardeşinin etkisi ile Paris Menkul Kıymetler Borsası’nda brokerlik yapmaya başladı ama edebi çalışmalarına ara vermedi.
1859’da arkadaşı Aristide Hignard ile birlikte ilk defa Fransa’nın dışına çıkarak, Britanya Adaları’nı gezdi. Bu seyahatin notlarını “İskoçya Seyahati” adıyla romanlaştırdı. 1861 yazında aynı arkadaşı ile çıktığı İskandinavya Seyahati, eşinin doğum yaptığı haberinin gelmesi üzerine yarıda kaldı. Jules Verne’in, 5 Ağustos’ta dünyaya gelen oğullarına “Michel” adı verildi.
Balonla Beş Hafta
Verne, borsadaki işine devam ederken yirmiden fazla günlük gazeteyi, her türlü bilimsel yayınları okuyor; astronomi, meteoroloji ve fizyoloji alanlarındaki deneyleri, keşifleri yakından takip ediyor; coğrafya ile ilgileniyordu. Okuduklarına dayanarak o günlerde Avrupalılar için gizemli bir kıta olan Afrika’da balonla yapılan bir seyahat hakkında kitap yazmayı düşündü. O yıl Fransız fotoğrafçıNadar, adını “Dev” koyduğu bir sıcak hava balonu yapmaya çalışıyordu ve bu konu kamuoyunun çok ilgisini çekiyordu. Jules Verne, kitabı üzerinde çalışırken Nadar ile tanıştı; bu ilişki sayesinde romanı için gerekli teknik bilgileri edindi. Yazdığı roman, coğrafi gerçekler, bilimsel buluşlar ve hayal ürünü bir hikayeyi bir araya getiren yeni bir tür roman idi. “Balonla Beş Hafta” adlı bu eseri, daha sonraki çalışmalarında izlediği biçimin temelini oluşturdu.
Yayıncı Hetzel
Yayınlatmaya çalıştığı kitabı çeşitli yayıncılar tarafından reddedilen Jules Verne’in edebi kariyeri yayıncı Pierre Jules Hetzel ile tanıştıktan sonra başladı. “Balonla Beş Hafta”, 1863 yılında Hetzel tarafından yayımlandı ve bir anda büyük başarı kazandı.
Kitabın başarısından sonra borsacılığı bırakıp kendisini tamamen edebi çalışmalara veren Jules Verne, Hetzel ile bir sözleşme yaptı ve yirmi yıl boyunca her yıl iki cilt fenni roman veya daha kısa sürede 40 adet fenni roman yazmayı taahhüt etti. İlk olarak Dünyanın Merkezine Yolculuk (1864), Aya Seyahat (1865), Ayın Etrafında (1870) adlı kitaplarını yayınladı. Kitapçı Hetzel, yazarla yaptığı ilk sözleşmeyi içine daha parlak şartlar koyarak beş defa tekrarladı.
Jules Verne, ömrü boyunca ardı ardına eser vermeyi sürdürdü. Yapıtları arasında Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (1870), Bir Gazetecinin Yolculuk Notları (1872), Seksen Günde Devr-i Âlem(1873), Esrarlı Ada (1875), Chancellor Kazazedeleri (1875), Michael Strogoff (1876), 15 Yaşında Bir Kaptan (1878) vardır.
Seyahatleri
Jules Verne, 1859 ve 1861’de arkadaşı Aristide Hignard ile yaptığı ilk yurtdışı seyahatlerinden sonra Nisan 1867’de kardeşi Paul ile birlikte Amerika kıtasına seyahat etti. Verne’nin bu seyahatinin 26 günü gemide geçmişti; sadece sekiz gününde New York’u ve Niagara Şelalesi’ni görebildi. Ancak bu gezisi, “Yüzen Şehir” adlı kitabına “Denizler Altında 20.000 Fersah” adlı romanındaki birçok fikre ilham sağladı.
Yazar, 1872’de eşinin doğduğu şehir olan Amiens’e yerleşti. Kitaplarından elde ettiği kazançla “St. Michel” adını verdikleri bir yat satın aldı ve kendi hayatında da kitaplarındaki gibi maceralar yaşamak üzere yatı ile seyahatlere çıktı. Seyahatleri yeni kitapları için ilham sağladı.
1872’de Londra ve Woolwich, 1871-1873 arasında yayıncısı Hertzel’in davetiyle Manş Adaları’na geziler yaptı, 1876’da İngiltere kıyılarını dolaştı.
1878’de yatı ile uzun bir geziye çıkarak Lizbon, Tanca ve Cebelitarık’ı dolaştı. 1881’de Hollanda, Danimarka, Almanya’yı ziyaret etti.
1884’te yeniden yatıyla Akdeniz gezisine çıkarak Cezayir, Malta, İtalya’yı dolaştı.
1883’te yayımladığı ve mekân olarak Osmanlı topraklarını seçtiği “İnatçı Keraban” adlı kitabındaki detaylı İstanbul tasvirlerinden ötürü yazarın Türkiye’ye de seyahat etmiş olduğu düşünülür ancak bunun da Verne’nin gerçekte hiç Türkiye’de bulunmadığı, bunun da onun hakkındaki efsane ve söylentilerden birisi olduğu söylenir.
Son yılları
1886’da evine döndükten sonra akıl hastası olan yeğeni tarafından vuruldu ve bu nedenle hayatının geri kalanında baston kullanmak zorunda kaldı; tedavi için sürekli uğraştı. 1887’de yayıncısı Hetzel’in ve ardından annesinin ölümü üzerine hayatının karamsar bir dönemine girdi.
1888’de siyasete atılan Jules Verne, Amiens belediye meclisinde görev aldı. Tiyatrolar, okullar ve şehircilik gibi kültürel sorunlarla ilgilendi. 1889’da Belediye Sirkini kurdu. 1892, 1896 ve 1900 dönemlerinde de Meclis üyeliğine yeniden seçildi.
İlerleyen şeker hastalığı sonucu 1902’de kısmen görme yeteneğini kaybeden yazar, 24 Mart 1905’te Amiens’teki evinde hayatını kaybetti. Amiens’te La Madeleine Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Ölümünden iki yıl sonra mezarının başına bir heykeli dikildi. Heykelde Verne, mezarında doğrulmuş, bir elini yıldızlara uzatır biçimde betimlenir.
Eserlerinin Türkçe yayınlanması
Jules Verne eserlerinin Türkçeye çevrilip yayınlanmasının geçmişi 1875 yılını bulur. Harf Devrimi’nden sonra eserleri yeni harflerle tekrar yayımlandı. En önemli Jules Verne çevirmeni, Ferid Namık Hansoy’dur. 1940’larda Jules Verne’in eserlerini çevirmeye başlayan Hansoy, yazarın elli eserini Türkçeye kazandırdı.
Yirminci Yüzyıl'da Paris
Yirminci Yüzyıl'da Paris romanı, kaleme alındıktan 130 yıl sonra yayımlanabilmiş bir eseridir. Verne, bu kitabı 1863 yılında kaleme almış ama yayınıcısı Hertezel, fazla karamsar olduğu gerekçesiyle yayımlamayı reddetmişti. Eserin kaybolduğu sanılan yazması, 1990’da ailesi tarafından eski bir sandıkta bulundu. Eser, 1994 yılında Fransa’da yayımladı ve büyük ilgi gördü.
Bilimkurgu yazarlığı
Jules Vernes ismi, kaynakların çoğunda Hugo Gernsback ve H. G. Wells ile birlikte bilimkurgunun babası olarak anılıyor olsa da öykülerindeki ayrıntıları bilimsel gerçeklere dayanarak kaleme alındığı için Jule Verne’nin bilimkurgu yazarı değil, bilim yazarı veya teknoloji yazarı olarak anılması gerektiği iddia edilir.
Filme alınan eserleri
Verne'nin romanları, pek çok filme esin kaynağı olmuştur. Bunların başlıcaları şunlardır :
A Trip to the Moon (Aya Yolculuk), 1902, Georges Méliès
Vynález zkázy (Jules Verne’in Muhteşem Dünyası), 1958, Karel Zeman
20,000 Leagues Under the Sea (Denizler Altında 20.000 Fersah), 1954, Walt Disney
Journey to the Center of the Earth (Dünyanın Merkezine Seyahat), 1959, Henry Levin
Five Weeks in a Balloon (Balonda Beş Hafta), 1962, Irwin Allen
Jules Verne Kitapları - Eserleri
- Seksen Günde Dünya Gezisi
- Zacharius Usta
- Doktor Ox'un Deneyi
- Denizler Altında Yirmi Bin Fersah 1. Cilt
- Dünyanın Merkezine Seyahat
- Ay'a Yolculuk
- Balonla Beş Hafta
- İki Yıl Okul Tatili
- Buzullar Arasında Bir Kış
- Esrarlı Ada
- Kaptan Grant'ın Çocukları
- On Beş Yaşında Bir Kaptan
- Dünyanın Ucundaki Fener
- Karpatlar Şatosu
- Denizler Altında Yirmi Bin Fersah 2. Cilt
- Robensonlar Mektebi
- İnatçı Keraban 1. Cilt
- Yeşil Işın
- Ay'ın Çevresinde Seyahat
- 2890 Yılında
- Tuna Kılavuzu
- Güliver’in Gezileri - Dünyanın Ucundaki Fener
- Yüzen Şehir
- Macellanya
- Gezgin Cambazlar
- Buzlar Sfenksi
- Mişel Strogof
- Denizde Bulunan Çocuk
- Çin'de Bir Çinli'nin Başına Gelenler
- Esrarlı Ada
- Yirminci Yüzyılda Paris
- Piyango Bileti
- Begümün 500 Milyonu
- Kip Kardeşler
- Deniz Yılanı
- Altın Volkanı
- İnatçı Keraban 2. Cilt
- Bir Gazetecinin Yolculuk Notları
- Dünyanın Hakimi
- Madenin Esrarı
- Meteor Avı
- Göklerin Hakimi
- Jules Verne - Öyküler 1
- Ne Altı Var Ne Üstü
- Mihrace'nin Mirası
- Batık Gemi
- Bayrağa Karşı
- Wilhelm Storitz'in Sırrı
- Edom, Frrit-Flakk, Humbug
- Fatih Robur
- Kaptan Grant'in Çocukları 3. Cilt
- Livonya'da Bir Dram
- Cenup Yıldızı
- Clovis Dardentor
- Kaptan Grant'in Çocukları - 2. Cilt
- Elmas Avcıları
- Jangada
- Bayan Branican
- Mathias Sandorf
- İki Yıl Okul Tatili - Don Kişot
- Karanlık Ülke
- Chancellor
- Jules Verne - Öyküler 2
- On Beş Yaşında Bir Kaptan
- Üç Rus ve Üç Ingiliz'in Güney Afrika Serüvenleri
- Balonla Beş Hafta - Küçük Kadınlar
- Fransa'ya Doğru
- Jules Verne - Öyküler 3
- Araba ile Dünya Turu
- Chanteleine Kontu
- Budanın İntikamı
- Buzların Sfenksi
- Maymun İnsanlar
- Buzlar Arasında Bir Kış ve İki Öykü
- Uskurlu Ada
- Jules Verne Gençlik Dizisi - 10 Kitap
- Jules Verne Macera Dizisi - 10 Kitap
- Kürkler Ülkesi 2. Cilt
- Orinoko Nehri
- Dünyanın Keşfi
- Yaşama Tutkusu
- Serüven Nehri
- Gezgin Cambazlar - Robinsonlar Okulu
- Dönüşü Olmayan Nehir
- Buharlı Ev
- Kartal Yuvası
- Halifax Korsanları
- Yeryüzünün Tarihi
- Kürkler Ülkesi 1. Cilt
- Kaptan Hatteras'ın Maceraları 1. Cilt
- Kaptan Grant’ın Çocukları
- Esrarlı Olay
- Çılgın Madenci
- Küçük İrlandalı
- Yanardağ
- Afrika Ormanlarında
- Akdeniz Korsanları
- Dünyanın Keşfi
- Düşlerin Efendisi
- Afrika Serüveni
- Bozkırda yolculuk
- Kutup Harekatı
- Kaptan Hatteras'ın Maceraları 2. Cilt
- İskoçya Seyahati
- Twenty Thousand Leagues Under the Sea
- Arxipelaq Alovlanır - Klodius Bombarnak
- Robenson Amca
- Kuzey Güney Savaşı
- Adalet
- Alaska'dan Fransa'ya
- Güneş Sistemi'nde Seyahat
- Roma Kuşatması
- The Archipelago On Fire
- Raton Ailesinin Maceraları
- Define Peşinde
- Meçhul Düşman
- Meçhul Düşman
- Maceralı Yolculuk
- Orman Köyü
- Dünyanın Ekseni
Jules Verne Alıntıları - Sözleri
- İnanç her şeyden güçlüdür. (Piyango Bileti)
- "makam mevki, hepsi geçici. İnsan bunlara kendini kaptırmamalı." (Balonla Beş Hafta)
- "Kim bu adam sence? Nereli? İngiliz mi, Alman mı yoksa fransız mı..." (Göklerin Hakimi)
- "İnsan düşmanlarını yalnızca kötülük yaparak edinseydi, hayat gerçekten çok kolay olurdu..." (Güliver’in Gezileri - Dünyanın Ucundaki Fener)
- Neden olmayacak bir geleceğin hayalini kuralım ki ? Onun yerine yarından itibaren misafiri olacağımız öbür dünyayı düşleyelim ! (Ne Altı Var Ne Üstü)
- ...kadınlar her zaman biraz meraklıdır. (Kaptan Grant'ın Çocukları)
- "bir yikdiz göstermişler,onlara güneşle cevap veriliyordu." (Üç Rus ve Üç Ingiliz'in Güney Afrika Serüvenleri)
- “Ama her şeyin olduğu gibi bu yolculuğun da bir sonu olacak.” (Denizler Altında Yirmi Bin Fersah 1. Cilt)
- Oh, şu kadınların geç kalma huyu yok mu! Her şey gelişip iyiye gidiyor, bunun dışında. (2890 Yılında)
- "Rahatça ulaştığımız bazı şeylerin kıymetini bilemiyoruz..." (Balonla Beş Hafta)
- Sözünü tutmak için hiçbir girişimde bulunmuş muydu acaba? (Buzlar Sfenksi)
- "Deli gibi sev, ama akıllı gibi evlen!" (Yirminci Yüzyılda Paris)
- "İnsanın en büyük düşmanı kendisidir." (İki Yıl Okul Tatili)
- “İki kalbin anlaşması ilkbaharı yüz yıl uzatır.” (Jules Verne - Öyküler 1)
- Şiddetli acıların ilhamıyla herkes birden çok dilli olabiliyormuş. (Dünyanın Merkezine Seyahat)
- ..bir dostun öldüğünü gördüğün yeri üzüntü duymadan terk edemezsin. (Buzullar Arasında Bir Kış)
- "Kendi hizmetimizde görmeye alıştığımız bir Ay'ın zavallı hizmetkârları olmak. İşte bizi bekleyen gelecek." (Ay'ın Çevresinde Seyahat)
- Rastlantı eseri doğmuş, hasbelkader büyümüştü ve tesadüfen yaşamaya mahkûmdu! (Mathias Sandorf)
- "Ne tanrı ne de efendi!" (Macellanya)
- Rastlantıların bizi birbirimize yaklaştırdığı o gün, ansızın, içten gelme bir yakınlıkla size doğru sürüklendiğimi de unutmuş değilim... Tüm bunların boşuna olması insana olmayacak şey gibi görünüyor şimdi! (Batık Gemi)