Ben Hep 17 Yaşındayım - Birol Öztürk Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ben Hep 17 Yaşındayım kimin eseri? Ben Hep 17 Yaşındayım kitabının yazarı kimdir? Ben Hep 17 Yaşındayım konusu ve anafikri nedir? Ben Hep 17 Yaşındayım kitabı ne anlatıyor? Ben Hep 17 Yaşındayım PDF indirme linki var mı? Ben Hep 17 Yaşındayım kitabının yazarı Birol Öztürk kimdir? İşte Ben Hep 17 Yaşındayım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Birol Öztürk
Editör: Ayfer Alper
Yayın Evi: Altınpost Yayınları
İSBN: 9786055248062
Sayfa Sayısı: 182
Ben Hep 17 Yaşındayım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ben hep 17 yaşındayım
Her ayak sesinde ürperirim
Demir kapının her açılışında
Göğsümün kafesine sızmaz yüreğim
Her türlüsünü tattım
Acıların, ayrılıkların
Her şeye biraz alıştım
Ben seni beklerken
Kendimi yenemedim.
Şu metrisin önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim gerisi yalan
Senin hasretindir hücreme dolan
Bir tek seni sevdim gerisi yalan
Hücremdeyim hasretinle yanarım
Senin için hergün hergün ağlarım
Kanım hep içime akar kanarım
Beni anlamadın ona yanarım
(Arka Kapak)
Ben Hep 17 Yaşındayım Alıntıları - Sözleri
- Ölüm cezası: Bir insanın yaşam hakkına açıkça saldırı ve onun fiziki varlığını ortadan kaldırmaktan ibaret aciz bir yöntemdir.
- Yaşamak, gecenin karanlığında Dişe diş, inadına inat yaşamak Yaşamak Bir mavi çiçek gibi, Bir nazlı bebek gibi Özgürlüğün tadında yaşamak
- "En büyük terörist ve katil bu düzenin kendisidir." [Erdal Eren]
- Dayanamıyorum! Krize gırıyorum ama ara sıra mezarını ziyarete gittiğimde üzerine bırakılmış çi çekler görüyorum, kimler bırakıyor bilemiyorum. Unutulmadığını hissediyorum. ŞadanEren-Erdal'ın annesi
- Ankara adı kara Bu yara başka yara On yedi yaşındaydı Kıyılır mı Erdal'a? Ali Ekber Eren
- Bu davanın o kadar çabuk sonuçlandırılmak is tenmesi, olay dahi anlaşılmadan yukarıdan gelen emirlerle çoktan verilmiş bir kararın formalitesini yerine getirdiğinizi gösterir. Benim hakkımdaki kararın üst düzeydeki sıkıyö netim komutanları tarafından verildiği o kadar açıktır ki normal hukuk usulleri dahi ayaklar altı na alınmıştır.
- ysa suç olarak tabir edilen ve ölüm cezasıyla karşılığını bulan bu fiilleri bizzat işleyenler, uzun bir ömür sürdü ler, sürmeye de devam etmekteler ... Dün çocuktuk anlayamamıştık; "çocukların neden asıldığını" şimdi anlıyoruz artık, "zulüm kurbanını seçmişti"
- Sokağa açılan tahta kapımızı araladım. Kapının gı cırtısı üzerine eli tetikte bekleyen asker namluyu doğ rultarak: "içeri gir! dedi." Çocuktum ... Bir namlunun üzerime çevrilmiş ol ması olsa olsa bir oyundan ibaretti benim için ...
- "Okula gideceğim, okul var bugün". dedim. Askerin yüzünde en ufak bir duygu kıpırtıs ı yokııı Hani şu anıtlarda, kara taştan asker heykelleri vardır y.ı, işte tam öyleydi askerin yüzü, "Yassah! Okul mokul yok! Eve gir!" "Niye ki?" "Sokağa çıkmak yassah!"
- Bağımsız ve tarafsız dedikleri mahkemeler alenen Sıkıyönetim Komutanlıkları'na bağlıydı ve bizzat emir le çalışıyordu. Bu açıklamanın manası, o mahkemelere "yanlış işler yapmayın" mesajı vermekten başka bir şey değildir.
- "önce o da evlat acısı bilsin istedim. Ama düşma nımın bile başına gelmesin. Çok kötü bir şey" diyerek acısını tarif ederken, evlat acısının insanı nasıl erdem li kıldığını ortaya koymuş olacaktı. Evlatları ellerinden alınan o analar, nefret ve kin duydukları 12 Eylülcülere evlat acısını tatmaları yönünde beddua bile edemeyecek kadar insancıldı. Şafak vakti astıkları o çocuklar böylesi anaların evlatlarıydı işte.
- İdamından yalnızca 16 saat önce tarihe işlenmiş o son bakışlar ve ölümden korkmuyorum diyen gökçe fi dan Erdal Eren .. Beslemedik ve astık!..
- Şimdi dünyanın en rahat insanı benim. Yüce yaratı cının rızası yolunda, ölümümü her türlü tehlikeye karşı keskin bir silah olarak kuşandım. Demek ki, kendi ölü müm benim en etkili silahım olacakmış. Büyük, güçlü bir silah olan insanın kendi ölümü. 'Ve ben şimdi yaşamımın en güzel, en tatlı, en dinlendirici uykusunu uyuyabilirim.
- Yaşamak, gecenin karanlığında dişe diş, inada inat yaşamak yaşamak bir mavi çiçek gibi, bir nazlı bebek gibi özgürliiğiin tadında yaşamak
- Hakkında şiirler yazılmadı Zekeriya'nın. Filmleri çekilmedi... Erdal Eren'i anlatan kitaplarda ve araştırma yazılarında sadece adı geçti. Sağcı mı, solcu muydu? Okumuş muydu? Hakkında kimse bir şey bilmedi Zekeriya'nın. O, Erdal Eren'in hikayesi anlatılırken adı geçen ve Erdal'ı darağacına göndermek isteyenlerin en sağlam bahanesi olarak aldı tarihteki yerini.
Ben Hep 17 Yaşındayım İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ölüme 10 Kala Yazılan Mektuplar: Bazı kelimeler vardır, birileri onları hep tehlikeli görür. Gerçi bazen tehlikelidir de. İnsanların o kelimeyi kullanış biçimi, hangi maksatla kullandığı belirleyicidir. Özgürlük, bağımsızlık, hümanizm, eşitlik, adalet... İşte devrim de böyle bir kelimedir. Devrimci, en büyük suçludur anlamını bilmeyenlerin nazarında. Kitabımız, sadece devrimin ve direnişin sembolü Erdal Eren'i değil, 1980 darbesinde cunta ekibinin idam ettiği, yani yaşam hakkını elinden aldığı sağcı-solcu bütün gençleri kısa kısa tanıtan, onların mektuplarını paylaşan biyografi-anı türünde bir eser. Yaşları 17, 18, 20, 22... Hani günümüzün Z kuşağı diye bir kenara koyduğumuz, kimimizin değersiz gördüğü, yurdumuzun geleceği olan insanlarımızın yaşındalar. Ülkede bir şeylerin kötü gittiğini gören, anayasanın işlevsiz hale geldiğini fark edip bir şeyler yapmak isteyen fakat sadece bu istek nedeniyle yaşamları elinden alınan gençleri... Bunların yanında dönemin karanlık havası da esere sinmiş durumda. Ülkenin içinde boğulduğu yoksulluk, karaborsacılık, mafya, yozlaşma; merkezi otoritenin zayıflaması ve elbette ABD etkisi... Tüm bunların sonunda cuntacıların, darbeyle yönetime el koyması ve ülkede yarattığı büyük yıkım... Abd'nin deyimiyle "Bizim çocuklar başarır." Sonra ülkenin çocukları asılır. TARİH 2 ŞUBAT 1980 ODTÜ öğrencisi Mehmet Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde, bakan korumakla görevli bir polis tarafından vurulur, yaralı halde bindirildiği arabada işkenceye maruz bırakılarak öldürülür. Dönemin gençleri tüm yurtta bu tarz olaylara tepkilidir. Adalet istenmektedir. Erdal Eren de bu olaya tepki göstermek amacıyla 2 Şubat 1980'de düzenlenen korsan bir gösteriye katılmıştır. Bu tarz gösteriler, gençlik birliklerinin organize ettiği izinsiz gösterilerdir. Ve bu gençlik birlikleri örgütlüdür, silahlıdır. Güvenlik güçleri izinsiz gösterilere karşı sert müdahalelerde bulunmaktadır. Yazarın anlatımı, Erdal Eren'in savunması ve dönemin şahitlerinin söylemlerine göre Erdal, havaya 3 kurşun sıkar. Bu esnada başka bir kurşun, Piyade Er Zekeriya Önge'ye isabet eder. Oracıkta şehit olur Zekeriya Önge. Gerek Erdal'ın olay yerinde bulunduğu mevki ve gerekse Zekeriya Önge'den çıkarılan merminin farklı bir silahtan çıktığı belli olmasına rağmen kurban istenmektedir. Yapılan itirazlar dinlenilmez, olay yeri incelenmesi yapılmaz, adli tıp raporları çıkarılmaz; kararlar hızla verilir, gereği düşünülür: İDAM! Dönemin Genel Kurmay Başkanı ve cunta yönetiminin lideri Kenan Evren ünlü sözlerinden birini söyler: "Asmayalım da besleyelim mi?" Dediğini yapmıştır, beslememiş ve aşmıştır kendi deyimiyle "adaletli olmak için bir sağdan, bir soldan." Bir başka sözü de şöyledir kendini sanata adamış(!) Nü ressam Kenan Evren'in: gonderi/124512352 ZEKERİYA ÖNGE KİMDİR? Hakkında çok fazla bilgi yoktur. O da tüm mehmetçikler gibi vatan görevi için askerdedir. Giresunluydu o da Erdal Eren gibi. Tanısalardı birbirlerini karşı karşıya gelirler miydi böylesine hırsla? Sağcı mıydı, solcu muydu; aşık olmuş muydu, hayalleri var mıydı?.. Bilinmiyor, bilinen şey şu kadardı: Askerdi, şehit olmuştu... gonderi/124391612 ERDAL EREN KİMDİR? İlkokul öğretmeni Ahmet Eren ile eşi Şadan Eren'in oğlu olarak 25 Eylül 1964 tarihinde dünyaya gelir Erdal Eren. Dağ köyünde öğretmendir babası. Kimlik çıkarmak kolay mı? Erteler ileriki bir tarihe. Ve nüfus müdürlüğüne gittiği bir vakitte birkaç yaş büyük yazdırır Erdal'ı, "bir an önce hayata atılır" diye. "Bilseydi ki 17 yaşına geldiğinde, reşittir deyip de asacaklardı oğlunu, değil nüfusa yazdırmak o dağ köyünden inmezdi bile..." (S. 40) Erdal'ın suçlandığı zaman yaşı 17'dir ancak kimlikteki kaydı 20 yaşında görülmektedir. Avukatının, kemik yaşı tespitinin yapılması istemi reddedilir. Tüm çabalar sonuçsuz kalır çünkü kurban istenmektedir. Erdal "Hiçbir delil yokken sırf ibret olsun diye asacaklar beni!" diyordu gazeteci Savaş Ay'a. Ve dediği olur: 13 Aralık 1980'de idam edilir Cellat Hüseyin'in urganıyla. Ne ölüm korkusu, ne yaşamak için direniş... Sadece tabureye bir tekme atar, ölümü bile başkasından dilenmez. O, bayrağı artık arkadaşlarına devretmiştir. Bedeni toprağa kavuşurken ruhu ve davası şiir olarak, şarkı olarak, türkü olarak yaşamaya devam edecektir. (Kitabı önererek yaşam hakları elinden alınmış bu değerleri tanımama vesile olan SuiGenerisFemina'ya teşekkürlerimi sunuyorum.) (Sıfır Virgül Beş)
Kitap gerçekten de o kadar akıcı ve duygulu ki nereden başlayacağımı bilemedim. Daha hayatının baharında gencecik bir fidanın ve fidanların haksız yere özgürlüğünden, canından edilmesi beni derinden etkiledi. İnsan canı bu kadar kolay mı yok ediliyordu? İnsan bu kadar kolay mı gözden çıkarılıyor? Ya hiç mi kimse hesap sormadı? Arkada gözü yaşlı birer ana baba kardeş bıraktılar.. (Murat)
çok önemli bir kitap erdal eren adlı umut dolu gencin inanılmaz biyografini çok dokunaklı hikayesi 12 eylülün karanlık dönemini ayna tutan özel bir kitap (gökhan biçer)
Ben Hep 17 Yaşındayım PDF indirme linki var mı?
Birol Öztürk - Ben Hep 17 Yaşındayım kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ben Hep 17 Yaşındayım PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Birol Öztürk Kimdir?
Karadenizli yazar 1972’de doğdu...
Çocukluğu Karadeniz’in yüksek bir dağ köyünde geçen yazarın birçok romanında ve öyküsünde bu dağ köyünün izleri görülür.
Özellikle biyografi ve biyografik roman türlerinde eserler veren Birol Öztürk bu alanda çalışmalarına devam etmektedir.
Deniz ile evli olan yazarın Dağ adında bir oğlu vardır.
Birol Öztürk Kitapları - Eserleri
- Ahmed Arif
- Ahmet Kaya
- Ahmet Kaya - Kendine İyi Bak
- Yılmaz Güney
- Delikanlım İyi Bak Yıldızlara-Deniz Gezmiş
- Herkes Öldürür Sevdiğini
- Ahmet Kaya Hoşçakal İki Gözüm
- Yılmaz Güney
- Deniz Gezmiş
- Sabahattin Ali
- Ben Hep 17 Yaşındayım
- Bir Yılmaz Güney Biyografisi
- Müslüm
- Kazım Koyuncu Didou Nana
- Erdal Eren
- Anadolu'da Bir Sosyalist Şeyh Bedrettin
- Şarab-ı Şair Can Yücel
- Yılmaz Güney
- Kazım Koyuncu
- Barış Manço-Yaz Dostum
- Yaşını Büyütüp Astılar Erdal Eren'i
- Bir Aşktır Devrim
- Kazım Koyuncu
- Ordu'nun Dereleri
- Kesik Baş
- Ben Anarşizm Her Şeye Karşıyım
- Gelin Kayası
- Şeyh Bedreddin
- Keşke
- İks Kuşağı Öyküleri
- Ezgi
- Tahta Tabureler
- Çalı Çiçeği
- İdam Mahkumlarından Son Mektup
- Arkadaşım 20 Yuvarlak Sigara
- Rus İhtilali
- Mavi Kadar
- Her Dem Her Yön
- Demir Dediğin
- Ömür Dediğin
- Herkes Öldürür Sevdiğini
- Orada Bir Köy Vardı
Birol Öztürk Alıntıları - Sözleri
- Bir bisiklet sahibi olmak her yoksul çocuğun en büyük hayalidir de... Yoksul çocuklar, bir bisiklete sahip olmak hayaliyle yanıp tutuşurlar, asla bir bisiklete sahip olamazlar ama hepsi istisnasız çok iyi bisiklet sürerler. (Bir Yılmaz Güney Biyografisi)
- Maviye, Maviye çalar gözlerin Yangın mavisine. Rüzgarda asi. Körsem Senden gayrısına yoksam Bozuksam, Can benim düş Ellere nesi? (Ahmed Arif)
- Bazıları çok fakir... Düşünsenize sadece paraları var. (Yılmaz Güney)
- Şarkışla'ya düşmesin oy Allah sevdiği kulunu oy Gemerek'te çevirmişler Deniz Gezmiş'in yolunu ---' Oy n'olmaydım n'olmaydım oy Okur yazar olaydım oy Deniz mahkemeye düşmüş Avukatı ben olaydım (Bir Aşktır Devrim)
- Sevginin dili, dini, ırkı, siyasi görüşü ve cinsiyeti yoktur. (Ahmet Kaya - Kendine İyi Bak)
- Evlilik, kamu gücünün iki insanın birbirleriyle cinsel ilişkide bulunma konusundaki karara karışmasıdır. (Ben Anarşizm Her Şeye Karşıyım)
- "İnsanları olduğundan farklı görmekte ısrar edişime içerliyorum " (Sabahattin Ali)
- Devrimi düşlüyorsan ona göre yaşarsın. Yürüyüşün farklı olur. Bakkala, manava başka türlü davranırsın. Bunun için sana kimse puan yazmaz tabii ama anlarlar. Orada birisi farklı yürüyordur. (Kazım Koyuncu)
- Ölürsem kabrime gelme istemem (Müslüm)
- Din, dil, ırk, cinsiyet gözetmeksizin dünyanın ve dünya nimetlerinin tüm insanlığa ait olduğunu savunurken sırtındaki ipekli gömleği çıkarmış ve derviş hırkasını giyinmiştir Bedreddin! (Anadolu'da Bir Sosyalist Şeyh Bedrettin)
- Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe (Ahmet Kaya)
- Ben Amerikan emperyalizmine, Sovyet revizyonizmine, Romen soytarılığına,Bulgar dalkavukluğuna karşı bir Türk devrimciyim. Deniz Gezmiş (Delikanlım İyi Bak Yıldızlara-Deniz Gezmiş)
- "Hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlara, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya." (Kazım Koyuncu Didou Nana)
- "Aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!" /Can YÜCEL (Bir Aşktır Devrim)
- '' Konserime sadece bilet alarak giremezsiniz. Herkes gelirken yanında bir kitap getirsin. Kapıda durup tek tek kontrol edeceğim.'' (Kazım Koyuncu Didou Nana)
- Zaman akar, yürek hep aynı yaşta (Şarab-ı Şair Can Yücel)
- İşte o hengâmede er<Zekeriya ÖNGE arkasından vurularak öldürüldü... Erdal'a yüzü dönük olarak vuruldu er Zekeriya ÖNGE.. (Yaşını Büyütüp Astılar Erdal Eren'i)
- Uzun zaman sonra, ilk defa Marie'yi düşündüm. Günlerden beri mektup yazmamıştı ve kendi kendime, belki de bir idam mahkumunun metresi olmaktan bıkmıştır diye düşündüm. Albert Camus/Yabancı romanından (İdam Mahkumlarından Son Mektup)
- Uzun ince bir yoldayım Gidiyorum gündüz gece Bilmiyorum ne haldeyim Gidiyorum gündüz gece Dünyaya geldiğim anda Yürüdüm aynı zamanda İki kapılı bir handa Yürüyorum gündüz gece Şaşar Veysel iş bu hale Kâh ağlayı kahı güle Yetişmek için menzile Gidiyorum gündüz gece (Deniz Gezmiş)
- Ka tun mita xendasoç Xendas u žižağisoç Tunu garkevisana Lus u žağlik ellisoç (Kazım Koyuncu Didou Nana)