Beni Onlara Verme - Tarık Tufan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Beni Onlara Verme kimin eseri? Beni Onlara Verme kitabının yazarı kimdir? Beni Onlara Verme konusu ve anafikri nedir? Beni Onlara Verme kitabı ne anlatıyor? Beni Onlara Verme kitabının yazarı Tarık Tufan kimdir? İşte Beni Onlara Verme kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Tarık Tufan

Yayın Evi: Profil Yayıncılık

İSBN: 9789759969158

Sayfa Sayısı: 248

Beni Onlara Verme Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Ruhuma musallat olmuş o uçurumların kenarında yaşayabilmek için aylardır bıkmadan usanmadan çocukluğumun yüzlerini,

sokaklarını, ağrılarını yazıyorum. Delirmişçesine, hafızamın kuytu, karanlık, ıssız yerlerine, çocukluğuma, ilk gençliğime, utançlarıma, kavgalarıma bakıyorum bir şeyler bulabilmek için. Ne arıyorum?

Bu kadar öykünün içinde aradığım nedir? Bir kere de mutlu bitsin şu hikâyelerin sonu diyenlere ne cevap vereceğim?”

Bir kere sevdiğinin yüzüne baksa ölecek âşıklar…

Güzelliğini bir yara gibi taşıyan kadınlar…

Gururundan ölenler, gidenler, tam söyleyecekken susanlar,

yıkık krallıkların prensesleri…

Tarık Tufan, Beni Onlara Verme’de bir semti,

o semtin mahallelerini ve o mahallelere sıkışmış karakterlerin birbirinden ilginç hikâyelerini anlatıyor.

Tarık Tufan’ın etkileyici ve akıcı dilinden kimi zaman karanlık,

can yakan masalsı hikâyeler.

Beni Onlara Verme cüretli ve içten bir meydan okuma.

Beni Onlara Verme Alıntıları - Sözleri

  • " Herkesin hicreti niyet ettiğinedir. "
  • " Derdin büyüğü söyleyememek. "
  • "Anlat, aşkından paramparça bir kalple dinlerim yaralarını"
  • “İnsan kırgınlığını nasıl anlatır bir başkasına?”
  • Bana sıkı sıkı sarıl ve ağlamam bitene kadar öyle kal.
  • Odamda Cahit Zarifoğlu'nun bir posteri asılı ve altında "düştümse eğer sana bakarken düştüm" yazıyor.
  • Unutmaya çalışma çalıştıkça daha çok hatırlayacaksın
  • • Kız güldü. Bazı kadınlar herkesin ortasında ağlayamadık­ları için gülerler.
  • Kırgınım. Dünya kırgınlığımın da farkında değil.
  • Velhasıl ölüyorlar. Kendi katilleriyle sevişiyorlar, kendi ka­tillerine yemek pişiriyorlar, kendi katillerinin ellerini öpüyor­lar bayramda, kendi katillerinin donlarını yıkıyorlar, kendi katillerinin çocuklarını doğuruyorlar, kendi katillerinin ço­cuklarını büyütüyorlar.
  • Derdi olanın dilinde düğüm eksik olmuyor. Musa bile öyle yalvarmadı mı Rabbine; Allah'ım dilimdeki bağı çöz, dilimdeki bağı çöz, dilimdeki bağı çöz. Dert, insanın dilini bağlayan karmaşık düğüm. Allah'ım bizim de dilimizdeki bağı çöz.

Beni Onlara Verme İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yıl 2014 olması lazım İstanbul Tüyap kitap fuarında Tarık Tufan'a kitap imzalatmak için 45 dakika sırada bekledim. İmza sırasında beklerken, bir huyum vardır, imzalatacağım kitabı okumaya başlarım, sıra geldiğinde kaldığım sayfayı imzalatırım. Yine sıra geldiğinde kaldığım sayfayı koydum masasına aramızda şöyle bir konuşma geçti; T.T: Neden bu sayfayı imzalatıyorsun? Ben: Sırada beklerken buraya kadar okudum. İmza için ne kadar beklediğimi unutmamak için. T.T: Dimi, sıra baya uzun sağolsunlar Ben: Sıra uzunluğundan değilde, herkesle fotoğraf çekilip, sohbet ediyorsunuz o yüzden bekledik bu kadar. Dedim ve Tarık Tufan'ın yüzü düştü, alındı, sustu. Ben de dedim içimden, ünlü kaprisi eleştiriye gelemiyor. Ama şimdi okudukça anlıyorum o günkü kapris değildi muhtemelen, üzdük adamı. Bir insan bu kadar hüzünlü, karamsar, pesimist olabilir mi yahu? Tamam bizde hüzünlüyüz, olumsuzuz, mutsuzuz, ama Tarık Tufan başka adamın bütün kitapları böyle. Arkadaş bir kitap düşünün içinde küçük küçük bir sürü hikaye var (her biri güzel bir roman olabilecek konular) ama hepsi kötü sonla bitiyor. Ne yapıyorsun abi Emre Aydın dinleyerek, Zuhal Olcay fotoğrafına bakarak, Yeditepe İstanbul izleyerek mi yazıyorsun. Bu ne kasvet, ne yaşadın sen Allah aşkına. Olurda bir daha karşılaşırsak bu sefer laf sokmucam, sarılcam sana, sarılcam ve "abi s.ktir et çok şeyy yapma" dicem. Görüşmek üzere. (Salih)

Tarık Tufan benim en sevdiğim yazarlardan biridir. Ne yazsa okurum. O kadar alışmışım ki kitaplarındaki karamsar havaya, mutsuz insan hayatlarına bu beni artık rahatsız etmiyor aksine bütün kitaplarında bunu arıyorum. Bu Tarık Tufan'in tarzı bana göre. Olaylardan ziyade kişilerin ruh hallerini, hissettiklerini ön planda tutmasi benim için muazzam bir güzellik. Beni onlara verme bir roman değil, kısacık hikayelerden oluşan bir kitap. Her ne kadar hikayeleri sevmesem de Tarık Tufan'a, onun kalemine olan sevgim kitabı çok rahat okuttu. Hikayeler de yine her zamanki gibi bir kasvet havası hakim. Kavusamayanlar, ölenler, kavgalar, kadınların gördüğü eziyetler, cinayetler, ayrılıklar.. İnsanın yine içini acitsa da böyle mahalleler olduğunu hepimiz biliyoruz ve Tarık Bey bunları yine göz önüne sermiş. İnsan bogulmuyor değil okurken ama bir kere bu dile alışınca da şahsen Tarık beyden mutlu aile senaryoları beklenmiyor. Bu kitaptaki kişiler içimizden birileri. Mutsuz, kötü şartlarda yaşayan, aldatılan, kandırılan, öldürülen, degersizlestirilen.. Kadını, erkeği yok.. Kısaca insanoğlu var.. Herkesin hikayesi, bir yönüyle de olsa, sarı teksir kağıtlarına basılabilecek kadar acılarla dolu memleketimizde. (Syf:245) Ve ben yine çok sevdim. Tarık Tufan kalemiyle iyi ki tanıştım ve bu okuma serüvenim devam ediyor. (ʙüsʀᴀ ⸙)

Tarık Tufan'dan okuduğum kitapların içinde en çok sevdiğim,Düşerken'den sonra yani,diğer kitap da bu oldu. O kadar çok altını çizdiğim, satırlar oldu ki... Sevdiğim insanlara kitap alıp hediye etmesini çok severim,artık bu kitap da hediye edilebilecekler listemde olacak :) Kesinlikle tavsiye ederim, okumalısınız mutlaka... (Nazan Işık)

Kitabın Yazarı Tarık Tufan Kimdir?

Tarık Tufan 5 Haziran 1973 yılında İstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Sosyoloji Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlanmakta ve bazı televizyon kanallarında edebiyat-sohbet türünde programlar sunmaktadır. Yayımlanmış beş adet kitabının yanı sıra Uzak İhtimal ve Yozgat Blues filmlerinin senaristlerindendir.

Edebiyat alanında beş adet kitabı mevcuttur. Kitaplarında, günlük hayat içinde insanın varoluş, kimlik sorunlarını irdeler. Uzak İhtimal ve Yozgat Blues'un senaristlerindendir. Kitaplarındaki zarif ve naif anlatım üslubunu senarist olduğu filmlerde de görmek mümkündür. "Uzak İhtimal" filmiyle 2009 yılında İstanbul Film Festivali'nde "En İyi Senaryo" ödülünü kazanmıştır. Uzak İhtimal'in ardından senaryosunu yazdığı "Yozgat Blues" filmiyle 2013 yılında Altın Koza Film Festivali'nde "En İyi Senaryo" ödülüne layık görülmüştür.

Tarık Tufan Kitapları - Eserleri

  • Ve Sen Kuş Olur Gidersin
  • Bir Adam Girdi Şehre Koşarak
  • Kekeme Çocuklar Korosu
  • Düşerken
  • Şanzelize Düğün Salonu
  • Hayal Meyal

  • Beni Onlara Verme
  • Kraliçenin Pireleri
  • Kaybolan
  • Geç Kalan

Tarık Tufan Alıntıları - Sözleri

  • İnsan anbean delirdiğini fark edebilir mi? (Şanzelize Düğün Salonu)
  • Gözlerim biraz yorgun. İçinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler… (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • " Herkesin hicreti niyet ettiğinedir. " (Beni Onlara Verme)
  • Susuyorduk öylece. Göz göze gelsek kör olacaktık. Konuşsak sözler bitecekti. (Kraliçenin Pireleri)
  • Ne garip, insan doğruların ne kadar farkında olursa olsun kendisini kandırabilme gücünü asla yitirmiyor. Beynine dayanan silahın önemi yok. Yaşıyorsan buradan da kurtulabilme şansın var demektir. (Ve Sen Kuş Olur Gidersin)
  • Velhasıl ölüyorlar. Kendi katilleriyle sevişiyorlar, kendi ka­tillerine yemek pişiriyorlar, kendi katillerinin ellerini öpüyor­lar bayramda, kendi katillerinin donlarını yıkıyorlar, kendi katillerinin çocuklarını doğuruyorlar, kendi katillerinin ço­cuklarını büyütüyorlar. (Beni Onlara Verme)

  • Sen unutuyorsun diye bütün acılar geçiyor mu? (Kaybolan)
  • "Annemin ölümünün dil bilgisi, grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu." (Şanzelize Düğün Salonu)
  • "Gitmek, biraz ölmektir." (Kraliçenin Pireleri)
  • Ben kolayca incinirim bilirsin. Kolayca hasta olur, kolayca vazgeçerim zor olan ne varsa. (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • “Kalk Kudüs’e gidelim sevgilim.” (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • "Insanlar hep yanlış şeyi alkışlıyorlar." (Kaybolan)
  • "İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır." (Düşerken)

  • İnsanın en ölümcül yarası, içinde anbean büyüyen gitme hevesidir. (Düşerken)
  • Susuyor olmam, acı çekmediğim anlamına gelmez... (Ve Sen Kuş Olur Gidersin)
  • Kadınlar kısa anlarda yaşarlar. Kinleri de, öfkeleri de, merhametleri de o anda açığa çıkan duygu durumundan fışkırır. Bunu saklamazlar. (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • “Sen beni tutarsan hiç düşmem biliyor musun?” (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
  • İnsan, bir parça kandan ve çokça özlemden yaratıldı. İnsan, topraktan, sudan ve aşk acısından yaratıldı. (Geç Kalan)
  • Annemin ölümünün dil bilgisi, grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu. (Şanzelize Düğün Salonu)
  • “Şimdi bulabildiğim tüm soru cümlelerini üst üste yığıp bulabildiğim en merhametli cevabın dizlerine yaslamak istiyorum başımı. Bulabildiğim en müşfik cümlenin önünde bir an olsun düşünmeksizin iyiden iyiye bitik, yorgun vücudumu yere bırakmak istiyorum. Uzanmak ve hangi günahtan kalma olduğunu kestiremediğim acıların yorgunluğunu bir parça olsun üzerimden atmak istiyorum. Uyumalıyım.Uzunca bir süre.Sınırların, para birimlerinin, zaman ölçülerinin değiştiği çağlara dek.” (Kraliçenin Pireleri)