Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) - Umut Sarıkaya Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) kimin eseri? Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) kitabının yazarı kimdir? Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) konusu ve anafikri nedir? Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) kitabı ne anlatıyor? Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) PDF indirme linki var mı? Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) kitabının yazarı Umut Sarıkaya kimdir? İşte Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Umut Sarıkaya

Tasarımcı: Hakan Karataş

Yayın Evi: Mürekkep Basın Yayın

İSBN: 9786054173679

Sayfa Sayısı: 234

Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İçine kapanık ve karamsar bir yazara yakışmayacak derecede iyi yüzerim. Edebiyat dünyası olarak Sarıyer sahiline insek, diğer yazarlar mıy mıy oturup etrafa utangaç gözlerle bakarken ben ağzımda sigara ile havada takla atıp suya dalarım yada koşarken birden havada döner hazırolda asker selamı vererek kaybolurum derin mavilikte. Yüzeye çıkınca dalarken ağzımın içine hapsettiğim sigaramı bir dil hareketi ile tekrar çıkarır, sahilde duran Türk Edebiyatı'nın şaşkın bakışları eşliğinde içmeye devam ederek yüzerim. Sonra çıkar banktaki ayakkabımın, çorabımın, kotumun yanına oturmuş şairleri, yazarları kaldırıp banka boylu boyunca uzanır öyle yaparım betimlemelerimi, sosyal tespitlerimi; anlatırım insan hikayelerini… Benim için yazarlık ayrı, sahiller iti olmak ayrıdır. Bundan ne utanırım nede gocunurum çünkü sahilde büyüdüm ben.

Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) Alıntıları - Sözleri

  • Ne zaman hayata karşı umudumu kesip, kendime kıymaya çalışsam hemen teybe Bulutsuzluk Özlemi’nin “Yaşamaya Mecbursun” kasedini koyup hayata dönerim ben. Her seferinde “Doğru diyo lan yaşamalıyım” diyerek vazgeçerim bu deliliğimden.
  • Yoldan geçenleri izlerken "Ne çok insan var" diye düşündüm. Hepimiz bi yerlere gidiyoruz, bi­rileriyle konuşuyoruz, çalışıyoruz, dinleniyoruz. Ne kadar çoğuz. Hepimiz ne kadar çok kendimizi önemsiyoruz. Hayallerimiz var. Çok azımız uy­guluyor hayallerini. Uğraşıyoruz yine de. Belli bir yaşa kadar, bişey olmaya çalışıyoruz. Olamayanla­rımız çocuk yapıyor, kendi olamadıklarını, onlar olsun istiyor. Kafamızdaki olmak istediğimiz insan da farklı farklı. Genelde çok zengin olmak istiyo­ruz. Sıradan olmayı hazmedemiyor yine birçoğu­muz. Özel olmalıyız, en azından bi kişi için. Ka­fasında olmak istediği kişiyi olamamış biri olarak, başka bir olamamış ile ilişkiye giriyoruz. İki sıra­dan insan, birbirinin ne kadar özel biri olduğunu hatırlatıp duruyor. Aralarından biri hatırlatmayınca ilişkiyi kesip, başka bir sıradana hatırlatması için arayışa giriyor. Uzun süre hatırlatanlar belli bi za­man sonra sıkılıp evleniyor, baktılar ikisi de birbiri­ne bunu hatırlatmaktan sıkılmış, çocuk yapıp onu dünyanın en özeli kılıyorlar. Seçildiği için, annesi­nin babasının sıradanlığını aşmakla görevlendirili­yor. İstediği gibi biri olmak yerine, anne-babanın kafasında olmak istediği ama olamadığı insanı ol­mak zorunda. Hayır demesi neredeyse imkansız... Bu hayır diyemeyenler de büyüyüp çabalıyor, ol­muyor, birini buluyor, sıkılıyor, çocuk yapıyor... Bu kısır döngü, böyle sürüp gidiyor, gittikçe artıyoruz.
  • Bir evde gündüz ışık yanıyorsa o evde mutsuzluk vardır.
  • Kızılderililer, öleceğini anladıkları yaşlıları bir ata bindirip dağlara, ormanlara yollarlarmış. Yaşlı Kızılderili de buna itiraz etmeden kabiledekilerle vedalaşır, huzur ve sessizlik içinde ölümü bekle­mek için uzaklara gidermiş. Açık söyleyeyim, ak­ raba diye koynumda beslediğim yılanlardan biri bana bunu yapsa, ortalığı ayağa kaldırırdım. Önce o ata binmemek için direnir etrafa küfürler eder­dim, sonra zorla bindirildiğim atı kabileye doğru geri geri sürerdim. En sonunda kabilenin etrafında turlar ata ata, bağıra çağıra, ağlaya sızlaya rezil bir şekilde can verirdim. Bilgece bir hayat yaşamadım ki vakur bir şekilde ölümü karşılayayım.
  • ...hayatı özetleyen bir insan kadar şu hayatta tiksindirici biri daha olamaz. En sıkıcı insanlardır bunlar. Hayatı özetleyip, her şeyi terim­lerle, kalıplarla, "O öyledir, bu da böyledir" diye özetlerler...
  • Modern insan dediğimiz kişi arabasının iç hacmi kadar alan­da özgürdür, ya da sitedeki apartmanın yüzölçümü kadar bir alanda.Yakında sadece bilgisayar ekranı­nın inçi kadar özgür olacağız.Teknoloji ilerledikçe insanlar makineleşmedi, insanlara makine satıldı.
  • İnsanın kendi kendine rezil olması ne kadar kötü. Hatta birinin görmesinden daha da kötü. Çünkü biri görse o rezalet meşru olacak, belki üzerine gülünecek, belki de çok utanacaksınız ama en azından meşru olacak, bilinecek rezillik ve bitecek. En kötüsü tıpkı bunun gibi havada kalanlar, hiç kimsenin bilmedikleri.
  • Zira hayatı özetleyen bir insan kadar şu hayatta tiksindirici biri daha olamaz. En sıkıcı insanlardır bunlar. Hayatı özetleyip, her şeyi terimlerle, kalıplarla, “O öyledir, bu da böyledir” diye özetlerler, biz gerizekalılara da yaşayacak hiçbir şey bırakmazlar
  • Arkadaşım ben çaktırmadan, hissettirmeden rotayı kadına çevirmesini de bilirdim. İki kedi atardım şu yazının içine, biraz pişmanlıklarımızdan gurur duymaktan dem vururdum, keşke vakit olsa da yağmurda çıplak ayaklarla dans etsek diye öneride bulunurdum şu kitle var ya yemin ediyorum Melis içinde kalırdı. Siz de ekmek yerdiniz şu işten, ben de...
  • Bakkala gidip bira, sigara alıp eve geldim.
  • Saçlarım filan ne kadar yumuşaktı, gözlerim, ağzım, boyum poşum... “Şükürler olsun Allah’ım, benim temiz kalpli olduğumu, şurada hiçbir kötülük olmadığını gördün de bana bu bedeni 30 yaşımdan sonra verdin” diye dualar ettim ve ardından “Teravileri kaçırmayacağım lan bundan sonra” diye karar aldım. “Sigarayı da bırakıyorum, eski bedenime zarar vermekten gocunmazdım ama Kıvanç bedenime bunu yapamam” diye kendi kendime bir müddet düşündüm. O sırada kapı çaldı. Belime havluyu bağlayıp açtım. Gelen kız arkadaşımdı. Beni görünce hemen bayıldı...
  • Bilirsin benim insanoğlundan bıkma, usanma huyum var.
  • O sabah uyandığımda kendimi dev bir Kıvanç Tatlıtuğ’a dönüşmüş olarak bulmuştum.
  • İnsanlar, yalan söyleyip sonra kendi yalan­larına inanmaya bayılırlar. Bu, insanlık tarihinin başından beri böyledir. Bu konunun toplumsal iz düşümlerini boş verelim ve biz kendimize baka­lım. Hatta o kadar çok inanırlar ve bunu o kadar çok yaparlar ki hangi duyguların gerçek, hangi­lerinin yalan olduğunu bile kestiremezler. Yalan, uydurma duyguları onları ele geçirir çoğu zaman. Dokunulmazlar, efsaneler yaratırlar, sonra onların uğruna mücadele ederler, ağlarlar, üzülürler, kut­larlar. Kendilerine, başkalarına zarar verirler. Şu yaşamaya, tadı çıkarılmaya gelinmiş dünyayı dar ederler. Kendilerine de, başkalarına da... Belki de başka türlü hayat geçmez, sıkıcılaşır. İnsanlığa bir meşgale lazımdır sıkılmaması için, onun kaynağı da yalandır.
  • İnsanların cebinden paralarını almak istiyorsanız, onlara iki kelime söylemeniz yeterli: organik ve anti-bakteriyel. Bu iki kelimeyi duyup da duyarsız kalabilecek bir Allah’ın kulu tanımıyorum.

Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hayatın içinden Samimi komiklik: Yazarin üslubunu sevdim. Yazilarini severek okudum. Hayatin icinden samimi metinler. Ilk iki kirabina gore bu kirapda daha fazla komik yazi vardi diyebilirim. (red john)

Yine Umut Sarıkaya’nın hayata dair tespitlerini içeren hikayelerle dolu bir kitap. İkinci kitapta olduğu gibi bu kitapta da kendi hayatı dışında hikayeler var. Hikayelerde özellikle Umut Sarıkaya’nın kendi hayatından kurguladığı bölümler daha çok hoşuma gitti. Kitaptaki hikayeleri genel itibari ile elit takılmaya çalışan ama aslında -kitaptaki hikayelerden birisinde de geçen- içinde birer emmi barındıran insanların hikayeleri olarak tanımlayabiliriz. Eğlenceli ve komikti. (Acemi Okur)

Uykusuz’ daki yazılarından derlenmiş bir kitap. Mizah anlayışını kendime çok yakın bulduğum Umut Sarıkaya, bu kitapla insanı bir nebze uzaklaştırıyor sıkıntıdan, dertten, bunaltılardan. Özellikle Dede hikayesi beni gülme krizine sokmuştu. Yazılarını derli toplu elde tutmak isteyenler için biçilmiş kaftan... (Levent)

Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) PDF indirme linki var mı?

Umut Sarıkaya - Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Umut Sarıkaya Kimdir?

1996 yılında İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesine girdi. İlk amatör karikatürleri Leman dergisinde yayınlandı. 2002'den sonra Kemik dergisinde çeşitli köşeler hazırladı. Hemen sonrasında Penguen dergisinde çizdiği İşimdeyim Gücümdeyim isimli karikatür köşesi ve Benim de Söyleyeceklerim Var başlıklı yazılarıyla ismini duyurdu ve popüler oldu. 2007'de bir grup arkadaşıyla birlikte Penguen'den ayrılarak Uykusuz dergisinin kurucularından oldu.

İşimdeyim Gücümdeyim köşesindeki karikatürlerde çocukluğa dair mahalle hayatı ve sokak muhabbetlerini konu aldı. Benim de Söyleyeceklerim Var isimli yazı köşesinde ise aynı konuları ve dünya görüşünü daha edebi bir dille anlatmaktadır.

Umut Sarıkaya Kitapları - Eserleri

  • Benim de Söyleyeceklerim Var!
  • Benim de Söyleyeceklerim Var! (İki)
  • Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç)
  • İşimdeyim Gücümdeyim
  • İşimdeyim Gücümdeyim 2

Umut Sarıkaya Alıntıları - Sözleri

  • Ben hiç çok ciddi kararlar alamadım, karar alanlara arkadan baktım. (Benim de Söyleyeceklerim Var! (İki))
  • Bir kafeye oturduk. Garsona baklava kutusunu verip, açıp servis etmesini söyledim. Yanında da bir Türk kahvesi söyledim, Nuri ise Fanta... “Sen o kadar Fransalara git, en iyi filminden, mansiyonuna kadar bütün ödülleri leblebi gibi topla, sonra Türkiye’ye gel Fanta söyle... Olacak iş mi?” demek istedim diyemedim. “Bir bildiği vardır herhal” diye düşünerek Türk Kahvesini iptal edip ben de tercihimi Fantadan yana kullandım... (Benim de Söyleyeceklerim Var! (İki))
  • “Neye dikkat edecektik oğlum, gitara mı dikkat edeyim? Açsana biraz daha şunun sesini” dedim, isteksizce açtı. “Ne bu Metalika mı ?” dedim, “Oha” dedi, “ne Metalika’sı abi Slayer” dedi. “Oğlum onlar dağılıp Abraksas’ın basçısı ve bateristiyle yeni bi grup kurmamış mıydı, yalnız kalan Abraksas’ın vokalisti de İskandinav blek metal grubu Burzum’la birleşip o kilise senin bu kilise benim yakmamış mıydı ? Mına koduğumun grubu hayvanlıktan stüdyoya girmez oldu lan, çıra odunu toplamaktan ellerine gitar almayı unuttu öküzler” diyerek heavy metal dünyasına karşı sert eleştiriler getirip yüzümün daha çok grunge akımına dönük olduğunu belirttim. “Abi sen pek anlamıyorsun galiba bu muhabbetlerden” dedi, açık yüreklilikle kabul ettim. “Oğlum bu işin girdisini çıktısını anlatın da bilelim lan ayrıca bence Orhan Gencebay da rock yapıyor” dedim. (Benim de Söyleyeceklerim Var! (İki))
  • - Gül reçelini ben 12 yaşındayken annem almıştı evlat.” + Allah allah o zamandan beri hiç mi yemediniz dede?” - Bazı kahvaltılıklar vardır.. kimse yemez, masaya gelir ve gider. sakın bu geleneği bozma. (İşimdeyim Gücümdeyim)
  • Bir evde gündüz ışık yanıyorsa o evde mutsuzluk vardır. (Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç))
  • “cemil bakımsız, cemil süssüz, ispatsız... siz geriliyorsunuz etkilemek, etkilemek, etkilemek istiyorsunuz. olmayınca olmuyor... son otobüse doğru koşarken, lütfen cemil’i düşünün kızı değil... cemil sizden daha karlı... işini aksatmadı o, gerilmedi hiç...” (İşimdeyim Gücümdeyim)
  • E tabi-î haliyle benim bilgi dağarcığım biraz kıt olduğu için kırk beş gün sonra tükendim (Benim de Söyleyeceklerim Var!)
  • Herşey sinirsel herşey! (İşimdeyim Gücümdeyim)
  • Gregor Samsa bir sabah uyandığında perdeler yıkanmıştı. (İşimdeyim Gücümdeyim)
  • 78 yaşında “daha gencim lan ben” diyerek ayağımda konverslerle ölücem. (Benim de Söyleyeceklerim Var! (İki))
  • Bakkala gidip bira, sigara alıp eve geldim. (Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç))
  • Şu çekirdeği montumun cebine koyayım da kışın bulduğumda çok sevineyim... (İşimdeyim Gücümdeyim)
  • Her şey sinirsel her şey!.. (İşimdeyim Gücümdeyim)
  • İnsanın kendi kendine rezil olması ne kadar kötü. Hatta birinin görmesinden daha da kötü. Çünkü biri görse o rezalet meşru olacak, belki üzerine gülünecek, belki de çok utanacaksınız ama en azından meşru olacak, bilinecek rezillik ve bitecek. En kötüsü tıpkı bunun gibi havada kalanlar, hiç kimsenin bilmedikleri. (Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç))
  • "Gözlüklerini artık takmıyor musun?" diye sordu bana. Dışarıya bakarak "Hayır" dedim. "E görebiliyor musun peki böyle?" diye arsız gibi sordu. "Yeterince çirkinlik gördüm, bundan sonra görmesem de olur. Hem ben bazıları gibi mutluluğu uzaklarda aramıyorum, yakınımdakiler yetiyor bana" diye koydum lafı. Semih güldü "Lensleri var" diye yavşakça ispiyonladı beni. (Benim de Söyleyeceklerim Var!)
  • Zira hayatı özetleyen bir insan kadar şu hayatta tiksindirici biri daha olamaz. En sıkıcı insanlardır bunlar. Hayatı özetleyip, her şeyi terimlerle, kalıplarla, “O öyledir, bu da böyledir” diye özetlerler, biz gerizekalılara da yaşayacak hiçbir şey bırakmazlar (Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç))
  • ...hayatı özetleyen bir insan kadar şu hayatta tiksindirici biri daha olamaz. En sıkıcı insanlardır bunlar. Hayatı özetleyip, her şeyi terim­lerle, kalıplarla, "O öyledir, bu da böyledir" diye özetlerler... (Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç))
  • Sevgili dostlarım şimdi tam anlatabilir miyim bilmiyorum ama o gün ilk defa bişeylerin değişmesinin beni ne kadar korkuttuğunu anladım. Sen hep öyle devam edecek sanarken, insanların bitakım kararlar alması, birden ciddi bi mesafe takınması çok koydu bana. (Benim de Söyleyeceklerim Var! (İki))
  • Tedarikliyim diye sevindim durdum. Sıcağı görünce yandım kavruldum. Mecnun oldum çöllere savruldum. Kırk kapıya muhtaç eyledi mont beni... Bir garip Ercanım bu dünyada konar göçerim. Gâhi ağlar gâhi gülerim. Mont elde diyar diyar gezerim. Onulmaz dertlere saldı mont beni... (İşimdeyim Gücümdeyim)
  • Varlığınızla rahatsız etmek... Yani ortada hiçbir sebep yokken ve hiçbir şey yapmadan, ağzınızı bile açmadan bir insanı ya da daha kötüsü birçok insanı sadece orada bulunarak rahatsız etmek... (Benim de Söyleyeceklerim Var!)