Bezik Oynayan Kadınlar - Edip Cansever Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bezik Oynayan Kadınlar kimin eseri? Bezik Oynayan Kadınlar kitabının yazarı kimdir? Bezik Oynayan Kadınlar konusu ve anafikri nedir? Bezik Oynayan Kadınlar kitabı ne anlatıyor? Bezik Oynayan Kadınlar PDF indirme linki var mı? Bezik Oynayan Kadınlar kitabının yazarı Edip Cansever kimdir? İşte Bezik Oynayan Kadınlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Edip Cansever
Yayın Evi: Ada Yayınları
İSBN: Yok
Sayfa Sayısı: 109
Bezik Oynayan Kadınlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Parmağını sürsen elmaya, rengini anlarsın
Gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
Onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.
Bezik Oynayan Kadınlar Alıntıları - Sözleri
- Bazı sözlerin anlamı O sözlerin söylenişindedir
- "Ne güzel bir duruşun var senin Doğayı kımıldatmadan..."
- Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk Hiçbir yere gitmiyor.
- Ne güzel bir duruşun var senin Doğayı kımıldatmadan
- Zamanlar geçtikçe neden mutluluk mahzunluk oluyor fotoğraflarda Acaba keder mi, acı mı, hüzün mü dünyanın rengi Mahzunluk mu yoksa yaşam..
- Oysa pencerelerden sarkan ışıklar bile Herbiri başka başka Acılar başka başka Her günkü sözler, her günkü konuşmalar Aynı plaklarda aynı şarkılar Tutmuyor hiç birbirini.. Ve mutluluk.. Bir kibrit çöpü ne kadarcık yanarsa.
- Kuşlar kuşların yanına, yapraklar yaprakların yanına Hiçbir şey yalnız kalmıyor insandan başka dünyada..
- Ki bazı sözlerin anlamı o sözlerin söylenişindedir Yılların sayısına girmediyse Seniha Nereden zaman almıştır Ki bazı durumlara söz yoktur Hem neden olsun her durumun dili daha başka durumlardır Ben bu derinliği bu kadar nerden bulayım Ki herkes nerden bulsun Bulmanın dili aramaktır.
- Özlemim sanadır, Varsın kar yağsın, daha yağsın Seni andırıncaya kadar.
- Kimseye karıştım mı? hiç karışmadım Bu ki bana tuhaf sayılmadı Gözleyip sordum mu hiç? hayır sormadım Bu ki bana yalan sayılmadı Acımak işim miydi? hayır Bir evden olmak kötü müydü? hayır Zamana zamanla bakmak ne idi ki Baktım Tarlayı tarlayla ölçtüm Meyvayı meyvayla ölçtüm Denizi denizle ölçtüm Göğü gökle ölçtüm Zaten insanı insanla ölçtüm ki Buruk bir tat mı duydum Ve duydum Her şey ki bir yorumdu, sonuç değildi Sonuç ki zaten yoktu Sen ki kim Beni bütün bütün bırakma.
Bezik Oynayan Kadınlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Şiir mi? Hikaye mi?: Öncelikle incelememe benim gibi kart oyunlarını vs bilmeyenleri düşünerek başlamak istiyorum ve hemen aşağıya "Bezik nedir?" sorusunun cevabını bırakıyorum. Bezik: 2 kişilik bir kâğıt oyunudur. 4 adet 52'lik desteden 9'dan küçük kâğıtların çıkarıldığı toplam 96 kâğıtla oynanır. Sayıları tutmak için marköz adı verilen mandallı tahtalar kullanılır. (Wikipedia) Kitaba tam olarak şiirler ile dolu bir şiir kitabı denemez. Kitaba aslında şiirsel dille anlatılmış bir hikaye kitabı demek daha doğru bence. Kitabın bazı bölümlerinde karakterler ile beraber psikolojik bir bunalıma girmemek elde değil. Olayları belki bağdaştırmakta zorlanabilirsiniz ama onun dışında çok güzel okumaya değecek bir eser. Sayfa sayısının 120 olduğuna bakmayın mısra mısra yazıldığı için okumak toplamda bir saatinizi ancak alır. Okurken size vakit kaybettirecek bir dezavantajı var sürekli ara verip alıntı paylaşmak isteyebilirsiniz. Benimde içinde baya beğendiğim bölümler oldu ama bence en anlamlısı buydu; Özür dilerim dünya Ben bu otelden çıkamam. İmza: Seniha (Üzeyir Yazıcı)
Bezik Oynayan Kadınlar - Edip Cansever: Daha önce Edip Cansever'in "Gelmiş Bulundum" kitabını okumuş ve burada incelememi siz değerli okurlar ile paylaşmıştım. Şair aklımda kalmış olacak ki bir başka kitabını görünce okumadan edemedim. Ara ara şiir kitapları okumak hem okuma seyrime hem ruhuma iyi geliyor. Sonraki kitabıma daha zinde başlıyorum. Bezik Oynayan Kadınlar, Ada Yayınları tarafından basılmış ve yazarın hayatıyla başlıyor. Şiir kitaplarına ve aldığı ödüllere de yer verilmiş bu bölümde. Ardından şairin Cemal Çullu'ya armağanıyla şiirler başlıyor. Manastırlı Hilmi Bey'e Mektup Cemal'in İç Konuşmaları Seniha'nın Günlüğünden ve bunlara ek olarak "Ester'in Söyledikleri" şiirlerin ana başlıklarını oluşturuyor. Kısa, birçok dizisini daha önce duymadığınız şiirlerden oluşan, başarılı, samimi üslupla yazılmış bir eser Bezik Oynayan Kadınlar. Şiir kitabı incelemelerimde yaptığım gibi eserden dizelerle son vereceğim incelememe: "Gittiği yeri bilmeyen böcekler gibiyim." Ne kadar can alıcı bir benzetme değil mi? "İnsan iki kişi olmalı, değil mi En azından iki kişi Sen yalnızsın Yalnızlığın her zamanki ikindisi." "Acılar da acılaşıyor gittikçe Sanki Bir azarlanmayla ölümünü düşünen çocuklar gibi." (Mikail Balcı)
Cansever, 1982 yılında yayınladığı Bezik Oynayan Kadınlar ile şiirine gene yenilikler getirmiştir. Bu kitabında Cansever farklı anlatı unsurlarından faydalanır. Şekilde mektup ve günlüğü kullanmıştır. Ses özellikleri olarak da kafiye ve iç sesin yerine şiirin bütününde yer alacak akustiği uygulamıştır. Güven Turan da Bezik Oynayan Kadınlar için şunları söylemiştir: “Edip Cansever’in dramatik şiirde ne denli usta olduğunu bir kere daha ortaya koyar. Kitaptaki önemli bir yenilik, kişilerden birinin şiirleridir. Yani Cansever maskenin maskesini yaratır.” Şekil ve ses uyumundaki farklardan başka önemli bir değişim daha gösterir Cansever şiiri. Bu biraz da şiirinde mektup, iç konuşmalar ve günlük yöntemlerini kullanmasından kaynaklanmaktadır. Daha önceki Tragedyalar, Ben Ruhi Bey Nasılım gibi anlatı unsurlarından faydalandığı eserlerinde Cansever bir hikâye işliyordu. Yani Tragedyalar yalnızca kişileri ile değil olayları ve örgüsüyle de bir anlatı idi. Ancak Bezik Oynayan Kadınlar’ın bir hikâyesi yoktur. Aslında daha doğru bir ifade ile bu hikâyenin bir olayı yoktur. Kişileri, zamanı ve mekânı olsa da bunlar yalnızca kendileri için vardır, bir olayı ya da olaylar örgüsünü desteklemezler. Doğan Hızlan “Bir şiir kitabından çok bir düzyazı türüne yaraşır bir ad. İlle de istiyor ki şairanelik çağrıştırmasın. Başarıyor da. Bezik Oynayan Kadınlar hangi ucuz şairaneliği çağrıştırabilir ki?” dediği Bezik Oynayan Kadınlar’ın yalınlığı için şunları söyler: “Basitliği iter Cansever, yalınlığı yoldaş eder. Söylenende yalınlık, yalınlığı şiirselliğe kavuşturur. «Bezik oynuyoruz, rakı içiyoruz / Ve konuşmuyoruz gerekmedikçe.» Bir saptamayı, yaşamdan alınmış ince bir kesidi şiirleştirmenin Edip’çesidir bu. Bezik Oynayan Kadınlar, Cansever’in yaşadığımızı – kimi zaman da duyumsamadan yaşadığımızı – bize hissettiriyor. Söyleyip de kulağımız da bile yankılanmayan, bakıp da görme zahmetine bile katlanmadığımız ama bütün bir yaşam dairesini çizen nesneleri anlatıyor. Yer yer gerçekçi bir masal gibi yer yer şiirin mantığı içinde yaratılmış bir şiirsellik gibi yer yer de bütün duyuların vanalarını kapatarak.” Cansever, Bezik Oynayan Kadınlar kitabında, şiirde akustik olarak adlandırdığı ses dağılımını ilk kez ve kendi deyimiyle küçük çapta uygulamıştır. Klasik ses uyumu yöntemlerini şiirinden kaldırıp şiirde yarattığı dünyaya uygun düşen sesleri şiirine yaymak istemiştir. Cansever, katıldığı bir tartışmada şiirde akustik üzerine düşüncelerini anlatmıştır: “Son çalışmalarımda şiirde dış sese ve iç sese çok önem vermek istemiyorum. Dış ses dediğim, uyak, ses benzerlikleri vb. İç ses ise bir dizeden öbür dizeye kıvrılırken dizelerin bitimindeki ve başlangıcındaki seslerin uyumu. ... Bense son günlerde şöyle düşünmeye başladım: şiirin içindeki sesi gezindirmek. Elimden gelse uyak ve ses benzerliklerini atacağım. İç sesleri ve dış sesleri attıktan sonra ne getirebilirim yerine? Ben şiirde akustik diye bir şey düşünüyorum: şiiri bir yapı, bir mimari olarak ele almak, seslerin dağılımını tıpkı konser salonundaki gibi şiirsel yapıda dağıtmak ve ortaya çok değişik bir ses çıkarmak. Bunu çok küçük çapta da olsa son kitabımda yaptım, ya da düşündüm hiç değilse. Ses dağılımı yani akustik. İyi bir dağılım elbette şiirin içeriğinden gelen biçimdedir, sestedir. Şiirde, şiirin tema’sında bir yavaşlık, bir sessizlik varsa ses dağılımı da yavaş olacaktır. Şiirde sert, çıkışlı, kavgalı, öfkeli birtakım durumlar varsa bunun da sesi başka türlü olacak ve şiirsel yapıda dağılacaktır. Böyle bir deney son zamanlarda kafamı kurcalıyor.“ Edip Cansever, bir olay örgüsü yaratmadan kişiler üzerinden hareketle bir evdeki dünyayı çizmiştir. Kişiler üzerinden verdiği verilerle bir altyapı hazırlayan Cansever, okura da bu sayede bir düşünme ve hayal alanı yaratmış olmaktadır. Edip Cansever’in 1982 yılında yayımlanan Bezik Oynayan Kadınlar adlı şiir kitabı, Kurtuluş’ta bir evde, aynı çatı altında yaşayan; ancak kendi iç dünyalarındaki yalnızlığa gömülmüş olan Cemile, Cemal, Seniha ve Ester adlı dört karakterin iç monologlarıyla şekillenen bir yapıttır. Cemile, Cemal’in annesi, Seniha’nın kız kardeşi; Ester ise aynı evde hizmetçilik yapan Yahudi matmazeldir. Söz konusu dört karakterin iç dünyalarında yaşadıkları yalnızlığa karşın birbirleriyle ve dış dünyayla tamamıyla iletişimsiz olduklarını söylemek mümkün değildir; çünkü Cemal ile Cemile zaman zaman birlikte vakit geçirmekte, Seniha genelev işleten bir kadın olan Muhassen’e gitmekte, Ester ise zaman zaman dışarı çıkmaktadır. Ayrıca Seniha, Cemile ve Ester evde genellikle bezik oynayıp içki içerken bir araya gelmektedir. Ancak Devrim Dirlikyapan’ın da vurguladığı üzere “dört farklı anlatıcıya sahip olan kitabın en dikkat çeken özelliklerinden biri, aynı evde yaşayan karakterleri konu almasına rağmen, hiçbir karşılıklı konuşmaya yer vermemesidir.”. Bezik Oynayan Kadınlar’da Cemile’nin Manastırlı Hilmi Bey’e yazdığı mektuplar, Cemal’in ve Ester’in iç konuşmaları ile Seniha’nın günlükleri dikkatle incelendiğinde aralarında herhangi bir diyalog olmasa da bu dört kişinin ortak noktalarının bulunduğu görülür. Kitabın Manastırlı Hilmi Bey’e Birinci Mektup başlıklı bölümünde yer alan “Biz burda iyiyiz, biz burda çok iyiyiz / Biz burda kırk yaşındayız hepimiz / Dördümüz bir kişiyiz de ondan / İçimizden biri uyuyor olsa, falan filan / Onu bekliyoruz bir kişi olmak için” (Cansever, 2013, s. 251) şeklindeki dizeler bunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca her bir karakterin yalnızlıkları ve mutsuzluklarının temelinde yatan etkenlerin bilinçdışına itilen ya da bastırılan birtakım dürtülerden kaynaklandığı ve bunun çeşitli semptomlarla varlığını hissettirdiği saptanmıştır. Bu bağlamda düşünüldüğünde Bezik Oynayan Kadınlar’ın psikanalitik olarak ele alınmaya son derece müsait bir metin olduğu anlaşılmaktadır. Bezik Oynayan Kadınlar’da Cemile, Cemal, Seniha ve Ester’de bilinçdışına itilen ya da bastırılan arzu ve istekler, birtakım nevrotik semptomlarla varlığını hissettirir. Eserde yer alan dört karakterin mutsuzlukları, yalnızlıkları, kendilerini sevgiden yoksun hissetmeleri, sağlıklı bir iletişim kuramayıp iç dünyalarında sürekli olarak kendilerini sorgulamaları, rahatsız edici ve acı verici oldukları için unutulmaya çalışılan; ancak bilinçdışına çeşitli şekillerde yerleştiği için unutulamayan anıların ve doyurulmamış birtakım arzuların bilinçlerinde yarattığı olumsuz etkiden kaynaklanır. Cemile, Seniha ve Ester’in bezik oynayıp içki içmesi, Seniha’nın bir otelde ölüm ile yaşam arasındaki çatışmayı yaşaması, Cemal’in içe kapanıklığı, egonun, bastırılan arzu ve tutkuların üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi yok etmek için geliştirdiği birer savunma mekanizmasıdır. “Savunma mekanizmalarına bir açıdan ‘ego’nun anksiyete ile ‘makûl olmayan’ (irrational) yollarla bağdaşması (compromise) olarak bakılabilir . . . . Eğer bir koruma, yani savunma mekanizması, ego üzerinde pek etkili olursa, doğal olarak onun esnekliğini (flexibility) ve dolayısıyla, uyum sağlayabilme yeteneğini sınırlar. Dolayısı ile de, çıkagelecek yeni problemlerle ego yine bunalıma düşer, nevroz ortaya çıkar.” (Mahmut Keçeci)
Bezik Oynayan Kadınlar PDF indirme linki var mı?
Edip Cansever - Bezik Oynayan Kadınlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bezik Oynayan Kadınlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Edip Cansever Kimdir?
Edip Cansever (8 Ağustos 1928–28 Mayıs 1986), Türk şair.
8 Ağustos 1928’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Kapalıçarşı’da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976’dan sonra yalnızca şiirle uğraştı. Bodrum'da tatildeyken beyin kanaması geçirdi, tedavi için getirildiği İstanbul'da 28 Mayıs 1986’da yaşamını yitirdi.
Yaşamı
İlk şiiri 1944'te İstanbul dergisinde yayınlandı. Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası, Kaynak dergilerinde çıkan ilk gençlik şiirlerini "İkindi Üstü" kitabında topladı. Bu şiirlerde varlıklı, her şeye yaşama sevinciyle bakan bir gencin avarelikleri, duyguları ön plandaydı. 1951'de "Nokta" dergisini çıkardı. Bu dergi genç şairlerle ve yazarlarla tanışmasını sağladı. İlk kitabından 7 yıl sonra yayınladığı "Dirlik Düzenlik" bu dönemin ürünüdür. Bu kitaptaki şiirlerde düşünceyi dil içinde eritmeye yönelen, özlü bir söyleyiş ve çarpıcı biçim arayan, toplumsal eleştiri için mizah aracını kullanan bir tutum görüldü. 1957'de yayınlanan "Yerçekimli Karanfil" ile kendisine özgü bir şiir evreni kurdu. İkinci Yeni akımının özgün örneklerini verdi. Yenilik, Pazar Postası, Yeni Dergi gibi dönemin sanat yayınlarında şiirsel canlılığı besleyen şairlerden biri oldu. Şiirinde zamanla sevinç yerini bunalıma, toplumsal dengesizlikleri eleştirme kaygısı yerini yıkıcı bir umutsuzluğa bıraktı. "Dize işlevini yitirdi" gerekçesiyle yeni arayışlara yöneldi. Şiirde tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullandı. "Nerde Antigone", "Tragedyalar", "Çağrılmayan Yakup" bu dönemin ürünleri. Yine de İkinci Yeni içindeki bazı şairler gibi anlamsızlığı savunmadı. Kapalı, anlaşılması güç, yine de anlamdan ayrılmayan bir şiire yöneldi. Çok farklı imgeler kullanırken bile düşünce öğesini gözardı etmedi. Yapıtlarına tutarlı bir bütünlük kazandırdı. Şiirinde düzyazı olanaklarını kullanmaktan da çekinmedi. Yalnız şiirleriyle değil tepkileri ve yaşama biçimiyle de kendisinden söz ettirdi. Sürekli yazan, yayınlayan bir şair olarak ilgileri hep üstünde tuttu.
Eserleri
Şiir Kitapları
İkindi Üstü (1947)
Dirlik Düzenlik (1954)
Yerçekimli Karanfil (1957)
Umutsuzlar Parkı (1958)
Petrol (1959)
Nerde Antigone (1961)
Tragedyalar (1964)
Çağrılmayan Yakup (1966)
Kirli Ağustos (1970)
Sonrası Kalır (1974)
Ben Ruhi Bey Nasılım (1976)
Sevda ile Sevgi (1977)
Şairin Seyir Defteri (1980)
Yeniden (1981)
Bezik Oynayan Kadınlar (1982)
İlkyaz Şikayetçileri (1984)
Oteller Kenti (1985)
Hikaye,Roman
Gül Dönüyor Avucumda (Ölümünden sonra, 1987)
Şiiri Şiirle Ölçmek: Şiir Üzerine Yazılar, Söyleşiler, Soruşturmalar. Hazırlayan: Devrim Dirlikyapan. Yapı Kredi Yayınları, 2009.
Ödüller
1958 Yeditepe Şiir Armağanı: "Yerçekimli Karanfil"
1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü: "Ben Ruhi Bey Nasılım"
1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü: "Yeniden"
Edip Cansever Kitapları - Eserleri
- Yerçekimli Karanfil
- Gelmiş Bulundum
- Sonrası Kalır 1
- Sonrası Kalır 2
- Bezik Oynayan Kadınlar
- Ben Ruhi Bey Nasılım
- Öncesi de Kalır
- Şiiri Şiirle Ölçmek
- Gül Dönüyor Avucumda
- Şairin Seyir Defteri
- Seçme Şiirler
- Karanfil Elden Ele
- Sevda ile Sevgi
- Çağrılmayan Yakup
- İlkyaz Şikayetçileri
- Oteller Kenti
- Kirli Ağustos
- Umutsuzlar Parkı
- Sonrası Kalır
- Tragedyalar
- Petrol
- Nerde Antigone
- Dirlik Düzenlik
- İki Satır, İki Satırdır
- Yer Çekimli Karanfil
- İkindi Üstü
Edip Cansever Alıntıları - Sözleri
- Gizlisi yok, bu dünyada böyle sıkılmak iyi. Sıkılmak iyi baylar Biz hazır tuttukça böyle İçi yangında alev alev Dışı buz tutmuş kalplerimizi.. (Seçme Şiirler)
- Biz bu şafak vaktinin neresindeyiz Öyle bir umut gibi gelip geçecek Yalnızım, yalnızsın, bize kim gülümseyecek. (Şairin Seyir Defteri)
- İçimde yaz kırıkları. (Sonrası Kalır 2)
- “Dedim, deniz de bendim, düşleyen de denizi ve sabah olur olmaz üstünde derinliğimin bir gülümseme gibi bulacağım kendimi” (Kirli Ağustos)
- Bir canavar gibi düşünün isterseniz Herkes kendi düşündüğüyle kalacak. (Umutsuzlar Parkı)
- Büyük bir oda. Bahçeye açılan bir pencere Ortada bir masa Yanda bir kapı Daha birkaç şey: Örneğin bir yunus balığı camdan, bir heykel Sabah. Duvarda gün tanrıları Rezeneler, sedef otları, küpe çiçekleri görünür pencereden Görünür ama görünmez (Nerde Antigone)
- Ne geçmişteydi ne gelecekte İki düş parçasının kesiştiği yerde (İlkyaz Şikayetçileri)
- Kimseye bir şey söylemedim Ama bir daha gelmedi Ne sevgi, ne nefret, önceleri bir şey duymadım Sadece gelsin istedim Uyanık bekledim Gelsin istedim Ama bir daha gelmedi (Ben Ruhi Bey Nasılım)
- Güneşle karışıvermiş Kırın içinde ne varsa Öyle gürültüsüz ferah Sıcak sıcağına dünya. (Dirlik Düzenlik)
- Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz (Tragedyalar)
- Ben kendimi koruyordum Sanki bir çaresizlikten ödünç aldığım kendimi... (Çağrılmayan Yakup)
- Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz. (Tragedyalar)
- Renklerin gözleri var bakışlarımızı buluyor (Öncesi de Kalır)
- Şurayı götürün dedim onlara Buraya da, burayı da Alın götürün dedim Çimenlerin tirşe buğusu üstünden Tirşe buğunun düşlere değen üstünden Düşlerin ayçiçeği giysilerinin üstünden O zaman anlatırım dedim onlara Pencere önümün niye uçtuğunu. (İlkyaz Şikayetçileri)
- olmaz ki, kimse kimseyi sevemez. ama hiç kimse. (Ben Ruhi Bey Nasılım)
- Hayır, beni sevmenden korkmuyorum. Beni sevmemenden korkuyorum. (İki Satır, İki Satırdır)
- Saadet saadet evlerinde Saadeti sevmez Ibrahim'ler Ablası var saçları sıcakta Çözülmüş buzlar gibi akar (Dirlik Düzenlik)
- Biliyor musun ? az az yaşıyorsun içimde.. (Gelmiş Bulundum)
- Müthiş sıkılıyorum. Daha kötüsü, insanlardan soğuyorum galiba. Oysa ben onlarsız, onlara güvenmeden edemem. Ama elimden ne gelir. Sevgiden, yakınlıktan, insanca davranmaktan anlayanlar o kadar az ki. (Şiiri Şiirle Ölçmek)
- “Yağmurdan çok, beni yağmur yağmış günlerin hatırlanması ıslatır.” (İki Satır, İki Satırdır)