Binbaşı Ersever'in İtirafları - Soner Yalçın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Binbaşı Ersever'in İtirafları kimin eseri? Binbaşı Ersever'in İtirafları kitabının yazarı kimdir? Binbaşı Ersever'in İtirafları konusu ve anafikri nedir? Binbaşı Ersever'in İtirafları kitabı ne anlatıyor? Binbaşı Ersever'in İtirafları kitabının yazarı Soner Yalçın kimdir? İşte Binbaşı Ersever'in İtirafları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Soner Yalçın

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9789759917265

Sayfa Sayısı: 228

Binbaşı Ersever'in İtirafları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tarih 23 ekim 1993.

Çalan bir telefon.

"Ersever'i infaz ettik, sınra Soner'de." Telefon kapanıyor.

Tarih 4 kasım 1993.

Binbaşı Ersever, elleri arkadan bağlı, ağzı bantlı bir halde bulunuyor.

Öldürülmüş. Kafasına iki kurşun sıkılarak.

Ardından yakın arkadaşı itirafçı Mustafa Deniz ile sevgilisi Mahsune Dguebe'nin cesetleri bulunuyor.

Kontrgerillacılar...

Yeşil kod adlı Ahmet Demir...

İtirafçılar...

İtirafçılardan kurulu Yıldız Timleri...

Kontrgerilla timleri: Anadolu Halk Cephesi... TİT... KAP...

Faili meçhul cinayetleri işleyenler kim?

Binbaşı Ersever'i kim öldürdü?

Binbaşı Ersever'in İtirafları Alıntıları - Sözleri

  • "Yukarı" neresidir, kimdir, şimdilik bilinmiyor.
  • Türkiye’deki hadise bana göre şudur: Biz VIII. yüzyılda Müslüman olduk. Türkler Müslüman olduktan sonra, İslamiyet adına Anadolu’ya o pislik Arap kültürü getirilmiştir. Türk milleti Arap kültürünün etkisinde bırakılmıştır.
  • İslam kültürü ile Arap kültürünü bağdaştırmamak gerekir.
  • Binbaşı Ahmet Cem Ersever, Binbaşı A. Ö. ve Binbaşı H. K. üçü de Güneydoğu'daki kontrgerillanın en tepesinde bulunan isimler. İkisi ayrılıyor, biri Ankara'da merkeze alınıyor.
  • Tanıyan herkesin ortak görüşü: "Binbaşı Ersever temkinli, zeki biriydi. Kolay kolay tuzağa düşmezdi. Güneydoğu'da yıllarca görev yapmış bir subay olarak birçok pusudan sıyrılmasını bilmişti. Atikti. Binbaşı Ersever, mutlaka çok iyi tanıdığı biri tarafından tuzağa düşürülmüştü."
  • Sizin basın ve yöre halkı ondan hep Sakallı diye bahsetti. Aslında biz onu "Yeşil" diye biliriz. Kod adı Yeşil'dir!
  • A.Ö., 12 Eylül’den sonra ilk sınır ötesi operasyonlara katılan subaylardan. 12 aralık 1980 tarihinde Suriye’deki KAWA’nın kampını basan timin başında A.Ö. var. İçlerinde KAWA’nın Merkez Komite üyesi Hüseyin Aslan’ın da bulunduğu önder kadrodan 15 kişi bu baskında öldürüldü.
  • Binbaşı Ersever Vedat Aydın cinayetini pek anlatmak istememişti. "Çok karışık bir olaydır o. Ben de tam çözemedim" derken bana öyle geldi ki, bu olayın sorumlusu kendisiydi!.. Çünkü 2000'e Doğru'nun apartmandan çıkarılması için kapısına yapıştırılan ilanları anlatırken gözleriyle gülüyordu. Sanki "biz yaptık" demeye getiriyordu.
  • Görev yaptığı dönemlerde generallere bile kafa tutan, dosyası takdirnamelerle dolu olan, "başarılarından" ötürü para, kol saati, yurtdışı tatilleriyle ödüllendirilen Binbaşı Ersever'in yüzüne artık kimse bakmıyordu...
  • Bir kavram kargaşası var. Kimse ne yaptığını bilmiyor.
  • Elazığ, Bingöl, Tunceli hattındaki cinayetlerin hepsini Yeşil işler. Buradaki tüm faili meçhul cinayetleri araştırırsan karşına Ahmet Demir ile Mehmet Yazıcıoğulları çıkar!
  • Dağdaki gerillayı vurun, şehirdekilerin sesi çıkmaz.
  • Halit Gürgen "Hizbullah" ın Diyarbakır Çevik Güç merkezinde eğitildiğini ortaya çıkarmıştı. Bu haberinden üç gün sonra öldürüldü.
  • İslam adına getirilen yoz kültür ile 15. yüzyıldan itibaren kokuşmuş Bizans kültürü karışımı içerisinde Anadolu insanı kıvranıp duruyor yıllardır. M. Kemal Atatürk gerçek benliğine, gerçek kimliğine, kültürüne kavuşturmak istemiştir. Fakat onun ömrü yeterli olmamıştır. Olay budur.

Binbaşı Ersever'in İtirafları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ülkemizin çok karanlık bir sürecine o günün şartlarında birinci elden bilgilerle önemli açıklamalar getiren çok değerli bir kitap. Henüz açıklayamadığı sırları ve planları ile aynı şekilde karanlık bir suikaste kurban giden binbaşı tarihin tozlu sayfalarında bir gizem olarak kalmaya devam etmektedir. Ayrıca bu tarz konu ve eserleri okudukça başka ülkelerin yarı gerçek yarı hayali konular üzerinden çıkarttıkları kahramanlık hikayelerine bakarak toplumumuzun kendi değerlerini harcama konusunda ki meşhur bonkörlüğüne tekraren üzülmüyor değilim…Yakın tarihimizin üzücü gelişmelerine şahitlik etmek isteyen okurlara tavsiye ederim. (Girişimcilik Durağı)

Kuşbakışı Röportaj: JİTEM,TİT ve AHC(Anadolu Halk Cephesi) isimli örgütlerin kurucusu olduğu iddia edilen, A.Cem Ersever’in birinci şahıstan yaşadıklarını öğrenmek için güzel bir eser.Ancak olayları daha önce farklı eserlerden öğrenen insanlar Soner Yalçın’ın sorularına verdiği cevaplarda kendi adını kullanmamak için adeta çırpındığını görecektir. Günümüzde benzeri yaşanan, gizli olayların açığa çıkarılması temalı olayda Binbaşı Ersever kendince sebeplerinden ötürü görevinden istifa eder ve yaşadığı ne kadar olay varsa anlatmak için(normalde röportaj dahi vermediği söylenir) gazete gazete dolaşır.Bu bilgileri vermesinin ardından kendi kurduğu timi ifşalamış ve kendi timi tarafından infaz edilmiştir...(Öldüğü gün gazete aranıp TİT tarafından infaz edildiği söylenilmiştir.) (Burhan SARIYAR)

Mutlaka okunmalı, okutturulmalı.! Okurken sorgulanmalı, araştırılmalı. Konuların üzerine gidilmeli. Tarafsız bir bakış açısı ile olaylar yorumlanmalı. (Serkan Kazi)

Kitabın Yazarı Soner Yalçın Kimdir?

İlk yılları

Soner Yalçın, Cemile Yalçın ve Mehmet Ali Yalçın'ın oğulları olarak 1 Ocak 1966'da Çorum'da doğdu. Anne tarafı Tercanlı, baba tarafı ise Horasanlıdır. Annesi ev hanımı, babası ise gıda ticareti ile uğraşan bir tüccardır. Üniversite eğitimini Hacettepe Sağlık İdaresi Yüksek okulunda tamamladı. Daha sonra idarî bilimler konusunda yüksek tahsile karar verdi.

Kariyeri

1987'de 2000'e Doğru adlı dergide çalışmaya başladı. Uzun süre Ankara bürosunda muhabirlik yaptı. Burada Adnan Akfırat, Hikmet Çiçek ve Serhan Bolluk’le birlikte çalıştı. 6 Mayıs 1990'da Ankara İstihbarat Şefliğine getirildi.

1993-94 yılları arasında günlük gazete olarak çıkan Aydınlık'ta çalışmaya başladı. 1995'te haber araştırma müdürü iken ayrıldı. Bir ara Doğan Yurdakul'un Siyah – Beyaz gazetesinde çalıştı.

1996 yılında televizyonculuğa giriş yapıp Show TV Ankara bürosunda çalışmaya başladı. Aynı yıl içerisinde Star TV'ye geçti ve haber müdürlüğüne getirildi. Daha sonra Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı adlı kitaplarını yayımladı. CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'le birlikte 5N1K adlı programı hazırladı. Kurtlar Vadisi adlı dizinin ilk iki yılında konsept danışmanlığını üstlendi. CNN Türk'te yayınlanan Oradaydım adlı politik belgeselin hazırladı. 4 Şubat 2007 tarihinden itibaren Hürriyet gazetesinde, pazar günleri “Not Defteri” adlı köşesinde yazmaya başlamış, Mart 2012'de işine son verilmiştir.

Odatv davası kapsamında 14 Şubat 2011 tarihinde tutuklanan Yalçın, yaklaşık 22 ay sonra 27 Aralık 2012'de tahliye oldu. Hâlen Sözcü gazetesi ve Odatv İnternet sitesinde yazılarına devam etmektedir.

Özel hayatı

Soner Yalçın'ın, avukat Feza Kutanoğlu ile evliliği 10 yıl sürdü ve bu evlilikten Aren Soner (d. 2000) adında oğlu dünyaya geldi.

Kitapları

Binbaşı Ersever'in İtirafları (1994)

Millî Nizam'dan Fazilet'e: Hangi Erbakan? (1994)

Behçet Cantürk'ün Anıları (1996)

Reis: Gladio'nun Türk Tetikçisi (1997, Doğan Yurdakul ile birlikte, Doğan Kitap)

Bay Pipo (1999)

The Özal: Bir Davanın Öyküsü (2001)

Teşkilat'ın İki Silahşoru (2001)

Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı (2004)

Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı (2006)

Siz Kimi Kandırıyorsunuz! (2008)

Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor (2009)

Samizdat (2012)

Erbakan: Eziyet Edilerek Yalnızlığa Yükseltilen İnatçı Bir Siyasal Liderin Portresi (2012)

Silivri Cezaevinde hazırladığı kitapta Necmettin Erbakan'ın hayatını ve mücadelesini anlatan kitap, Erbakan'ın bilinmeyenlerine ışık tutmaktadır.[2]

Kayıp Sicil: Erdoğan'ın Çalınan Dosyası (2014)

Galat-ı Meşhur: Doğru Bildiğiniz Yanlışlar (2016)

Saklı Seçilmişler (2017)

Kara Kutu: Yüzleşme Vakti (2019)

Soner Yalçın Kitapları - Eserleri

  • Bay Pipo
  • Saklı Seçilmişler
  • Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı
  • Reis: Gladio'nun Türk Tetikçisi
  • Binbaşı Ersever'in İtirafları
  • Teşkilatın İki Silahşoru

  • Kara Kutu
  • Kayıp Sicil
  • Siz Kimi Kandırıyorsunuz!
  • Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor
  • Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı
  • Galat-ı Meşhur
  • Samizdat

  • Behçet Cantürk'ün Anıları
  • Erbakan
  • Hangi Erbakan?

Soner Yalçın Alıntıları - Sözleri

  • Dergâhın devletle her zaman iyi ilişki kurması da mutlaka not edilmesi gereken önemli bir ayrıntı. Gümüşhanevi Dergâhı hiçbir zaman Selefilik gibi bir başkaldırı geleneğine dayanmadı. Belki de bu sayede Turgut Özal'dan Tayyip Erdoğan'a, Necmettin Erbakan'dan Abdullah Gül'e son yılların "yönetenler" i hep bu Nakşibendi dergâhının mensubuydular. Bu nedenle de Osmanlı'da da devlet nezdinde itibar gören bir tarikat oldular... (Erbakan)
  • Hayata bir pencereden bakabilirdiniz, ama bu, karşı pencereden bakanlara düşman olacağınız anlamına gelmezdi. (Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor)
  • Bakın nedir bu meşhur " orta gelir tuzağı " , yazayım. (Galat-ı Meşhur)
  • Volta vururken hiç yalnız değilim... Bazen Reşit Fuat Baraner, bazen Dr. Hikmet Kivılcımlı eşlik ediyor bana. Biraz güneş açınca Nâzim Hikmet gelip oturuyor avlunun bir köşesine; bahtiyar. Ya da, tahta iskemlesini çekmiş altına, Behice Boran'ı görüyorum avlunun bir diğer köşesinde; bacaklarını karnına çekmiş, kitap okuyor. Ruhi Su'nun ise türkü söyleyen sesini duyuyorum. Aziz Nesin, koğuşta beslediği tavuğunu çalıp yemesinler diye, avluya hep tavuğuyla çıkıyor. Hasan İzzettin Dinamo ise kedisi Sarman'ın yarasındaki kurt çukları temizliyor güneşin altında. Sabahattin Ali'nin yüzü hep gökyüzünde; belli denizi düşlüyor. Şiir yazıyor. Rifat Ilgaz bir mahkûma alfabe öğretiyor. Yılmaz Güney cezaevinden yöneteceği filminin senaryosunda son değişiklikleri yapıyor. Can Yücel Adana Cezaevi'nde yazdığı şiirleri okuyor. Kemal Tahir, Orhan Kemal kıdemlilerimiz; ayaklarında tahta takunya var; Bursa Cezaevi hatırası. Atillâ İlhan, Enver Gökçe biraz mahçuplar, işkenceye dayanamadıkları için. Dr. Şefik Hüsnü gelince Cibali'nin komünist tütün işçileri saygıyla ayağa kalkıyor. En saygılı olanlar ise bu büyük maratonun en hızlı yüz metresini koşanlar; Deniz, Hüseyin, Yusuf. En gencimiz Erdal Eren.... Ve unutulabilir mi; ilk voltayı Magosa zindanında atan Namık Kemal... Ne çokuz... 150 yıldır volta atıyoruz bu toprakların cezaevlerin de; adı bazen Magosa zindanı, Bekirağa Bölüğü oluyor, ba zen Sultanahmet, Selimiye ya da Metris, Mamak, Diyarbakır Cezaevi... (Samizdat)
  • Hepsi bizim toprağımızın insanıydı. (Galat-ı Meşhur)
  • O günler kıldan ince, kılıçtan keskin bir dönemdi. Rüzgara karşı yürüyen bir avuç gazeteciydik. İç savaşın ağır baskıcı koşulları yaşanıyordu. Hukuku savunmak bile vatan hainliğiyle damgalanmanıza neden oluyordu. Yılmadık. Dediğim gibi neler olduğunu seziyor ama tam anlamıyorduk. (Behçet Cantürk'ün Anıları)

  • İşkence, bazen kişilerin yaşamında çok trajik olaylara neden oluyordu... (Behçet Cantürk'ün Anıları)
  • Yeni okulların açılması, kızların okutulması, kadınların rahatça kendilerini ifade imkânı bulmaları, Osmanlı'nın değişme sürecine girdiğinin göstergesiydi. (Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı)
  • "Peki ama hangisine inanılacaktı? İkisinden birine mi, ikisine birden mi, yoksa hiçbirine mi?" (Bay Pipo)
  • Uzun yıllar Erbakan Hareketi'nde yer alan Süleyman Karagülle o günleri şöyle anlatıyor : "Nurcuları meşrulaştırdılar . İmam Hatip okulları açtılar, Kuran kurslarını serbest bıraktılar, İlahiyat Fakültelerini kurdular. Kadrolarına namaz kılan ve içki içmeyen kişileri aldılar. Burada ortaya koydukları politika şu idi: Müslüman yetişsin, ama şeriatçı Müslüman yetişmesin. Namaz kılsın, ama düzen değişmesin. Bu politikalarını CIA da destekledi. Yani MİT de bunlarla beraber oldu. " (Erbakan)
  • "28 Şubat süreciyle Erbakan haksız yere başbakanlıktan uzaklaştırıldı; partisi kapatıldı ve bir daha eski siyasal gücüne kavuşamadı. Hiç ummadığı yerden darbe yedi; yetiştirdiği öğrencileri Erbakan'ı yıktılar." (Erbakan)
  • İstanbul Teknik Üniversitesi'nin 1947-1948 mezunlarını ta­nıtan "Arı" adlı albümde arkadaşları takma ismiyle "Derya Necmettin"i şöyle tanımladı: "Sofudur, dindardır, çalışkandır. Hayatının yarısını namaz, yarısını da projeleri işgal eder. Sınıfının yarısını kendisi, yarı­sını da arkadaşları işgal eder. Proje ve raporları, Saatli Maarif Takvimi nükteleri gibi geniş izahlıdır. Herkesin bir sayfada bi­tirdiği mevzuyu, o kırk sayfada hülasa eder. Kendisine cıvata nedir, diye sorarsanız izaha, demir filizlerinin naklinden başlar ve o kadar uzun anlatır ki nihayet namaz vakti gelir, gider na­mazını kılar gelir ve kaldığı yerden anlatmaya devam eder." (Erbakan)
  • Erdoğan anlamıyor, o dönemler bitti, görmüyor… (Kayıp Sicil)

  • En büyük hata; hiçbir hatanın farkına varmamaktır! (Galat-ı Meşhur)
  • Türkiye'de partiler değişse de bazı aileler hep iktidardaydı!.. (Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı)
  • Türkiye'de gerçek anlamda gazetecilik yapmanın büyük tehlikeli sonuçları vardır. Soru soran, arayan, kovalayan gazeteciyi bekleyen maalesef sadece acıdır. (Samizdat)
  • Küçük şahsiyetler, kişilerle uğraşır; vasat şahsiyetler, olaylarla/şekillerle uğraşır; büyük şahsiyetler, fikirlerle uğraşır. (Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor)
  • Toplum hızla dönüşüyor, en temel kolektif değerlerden bile uzaklaşılıyordu. Artık bireyin var olmasının nedeni, ekonomik başarıydı! Saygın bir konum edinmenin tek yolu, servet ve şöhret sahibi olmaktan geçiyordu... (Behçet Cantürk'ün Anıları)
  • Artık gazete okuyacak gücüm kalmadı; bu pespaye, küstah yalancılara katlanamayacağım. (Samizdat)
  • Bay Mayer bize önce, 'Siz polis misiniz, istihbaratçı mısınız?' diye sordu. Biz kendisine, 'Hem polisiz hem de istihbaratçıyız' yanıtını verdik. O , 'Olmaz' dedi. Nedenini sorunca, 'Siz öyleyse düpedüz Gestaposunuz' dedi. Doğrusu Bay Mayer'in sözü canımızı sıkmıştı. Sonunda izah etti. Kendi polislerinin geniş yetkiye sahip olduğunu söyledi. Ama istihbarat biriminin operasyon yapma yetkisi ve gücü olmadığını belirtti. Sonra da, “Çünkü , aynı örgüt hem istihbarat yapar hem operasyona giderse orada sanık karşısında tarafsız olamaz” dedi. Sonra düşündük ki Bay Mayer'in dediği doğruydu. (Bay Pipo)