Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton - Nikolay Gogol Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton kimin eseri? Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton kitabının yazarı kimdir? Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton konusu ve anafikri nedir? Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton kitabı ne anlatıyor? Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton kitabının yazarı Nikolay Gogol kimdir? İşte Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Nikolay Gogol

Çevirmen: Mazlum Beyhan

Orijinal Adı: Записки сумасшедшего - Шинель - Нос

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944888035

Sayfa Sayısı: 224

Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809-1852): Ukrayna’da, orta halli toprak sahibi bir ailede dünyaya geldi. Çocukluğunu etkileyen köy yaşamı ve Kazak gelenekleri eserlerine yansıdı, Ukrayna halk kültürünün ögeleriyle işlenmiş öyküler yazdı. Mizah anlayışı, gerçekçi tutumu ve canlı anlatımıyla Rus edebiyatında önemli bir yeniliğin öncüsü oldu. Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları ve Mirgorod Öyküleri’nde mizahın yanı sıra, yaşam karşısında karamsarlık ve dünyanın kötülüğü üzerine düşüncelerini ortaya koydu. Petersburg Öyküleri yazarın öykülerinin ikinci halkasını oluşturmaktadır.

Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton Alıntıları - Sözleri

  • Şaşılacak şey : Demek iffet terk etti mi insanı, akıl da terk ediyordu.
  • "Kurtar beni! Beni buradan uzaklaştır! Bana rüzgar kadar hızlı üç at ver! Bineğine bin arabacı, zilleri çal, atları koştur ve beni bu dünyadan uzaklara taşı! Daha uzaklara gidelim ki artık hiçbir şey görünür olmasın!"
  • ..ama dünyada hiçbir şey uzun süreli değildir.
  • Hak ederek değil, hırsızlama elde edilmiş ün, sahibine mutluluk vermez; onu ancak hak edenlerin, ona layık olanların yüreğini heyecanla, sevinçle titretir.
  • “Ah, ne kadar iğrençti şu gerçeklik denen şey! Düşlere neden hiç uymuyordu sanki?„
  • "Sanki hep bir şeyi bekliyormuş gibi atıyor kalbim."
  • Aşkın ikinci bir hayat olduğunu söyleyen yazar ne güzel söylemiş!
  • “Benim gözümde bilmediğini açıkça söyleyen insan, bilmediğini biliyormuş gibi görünen ve her şeyi ağzına yüzüne bulaştıran ikiyüzlüden daha değerlidir.„
  • "Aşk, ikinci bir hayattır."
  • .. çünkü, hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
  • "Bence, düşüncelerini, duygularını ve izlenimlerini başkalarıyla paylaşmak, dünyanın en büyük esenlik ve mutluluklarından biridir."

Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton İncelemesi - Şahsi Yorumlar

PALTO DA PALTOYMUŞ HA! Büyük yazar Dostoyevski'nin "Hepimiz Gogol'ün Paltosundan çıktık" dediği o meşhur sözü herkes bilir. Dostoyevski bu sözüyle bence Gogol'ün hakkını fazlasıyla vermiş. Hiçbir övgü yazarın büyüklüğünü bu kadar sağlam anlatamazdı diye düşünüyorum. Gogol'ün bu güzel kitabı "Bir Delinin Hatıra Defteri" "Palto" ve "Burun" adlı üç hikayesinden oluşuyor. İçlerinde "Palto" hikayesi biraz uzun, diğer iki hikaye ise oldukça kısa. Birbirinden güzel bu hikayelere geçmeden önce yazarın anlatımından biraz bahsetmek istiyorum. Yazarımızın, eserlerini yazdığı dönem dikkate alınırsa çağının ötesinde yaratıcı bir zekasının olduğunu görüyoruz. Bu yaratıcılık üç hikayesinde de insanı şaşırtacak derecede kendisini gösteriyor. Ayrıca anlatımında öne çıkan bir diğer konu da yazarın mizah ve hiciv yeteneği diyebilirim. Öyle ki kitabı başından sonuna kadar tebessüm ile okudum. Çok sevdiğim bir yazar olan Bulgakov'un da mizah ve yergi yeteneğini kimden aldığını Gogol'ü okuyunca daha iyi anladım. Bulgakov kesinlikle Gogol'ün paltosundan çıkmış. "BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ" Bu hikayede, sıradan bir memur olan İvanoviç'in müdürünün kızına aşık olduktan sonra ruh sağlığının bozulup nasıl delirdiği eğlenceli bir dille anlatılmış. Trajikomik olan bu hikayeyi de diğer hikayeleri gibi çok beğendim. "PALTO" O meşhur Palto hikayesi. Üç hikaye içinde en uzun olanıydı ve insana "keşke daha uzun yazsaymış" dedirten türdendi.Kitaplar okuruz ve belli bir süre sonra birçoğunun karakterlerini unuturuz. Ama bazı karakterler vardır ki unutulmaz. Mesela Raskolnikov ve Meursault gibi. İşte Palto hikayesinin karakteri de o unutulmayacak olanlardan: Akaki Akakiyeviç. Yalnız diğer karakterlerden farkı silik bir tip olması. Akakiyeviç de tutunamayanlardan birisi. Karakterimiz yine aşağı dereceden bir memur.Herkes tarafından alay edilen ama işine düşkün çalışkan bir memur. Tek derdi var o da paltosunun eski olması.Tek bir isteği var o da yeni bir paltoya sahip olmak istemesi. Sıradan bir konuya benziyor ama merakkaçıran vermemek adına konuyu burada sonlandırıyorum. Okuyunca Palto hikayesinin neden bu kadar sevildiğini daha iyi anlayacaksınız. "BURUN" Kitabın son ve en çok güldüğüm hikayesi Burun'du. Yazarın -yazıldığı dönemi düşünülürse- böyle büyülü ve gerçeküstü bir hikaye yazmasına çok şaşırdım. Konusu oldukça ilginç. Hikaye, karakterimiz Kovalev'in bir sabah uyandığında burnunu yerinde bulamamasıyla başlıyor. Ardından kahramanın, burunsuz dümdüz yüzüyle Petersburg sokaklarında kaybolan burnunu aramasıyla devam ediyor. Baştan sona mizahın eksik olmadığı bir hikayeydi. Gogol bu hikayesinde de Rus bürokrasisini kendine has hicviyle bir güzel eleştirmiş. Üç hikayede de ortak noktalar ön plana çıkıyor.Karakterlerin üçü de alt dereceden memur. Gogol bütün hikayelerinde devlet sistemini, adam kayırmacayı, adaletsizliği, vasıfsız ve liyakatsiz kişilerin haketmediği yerlere gelmesini igneleyici anlatımıyla eleştirmiş. 125 sayfadan oluşan bu kısa kitabı kesinlikle okumanızı öneriyorum. "Çarpık bir burna değil, sakat ve sahte bir ruha gülelim." - Nikolay Vasilyeviç Gogol- (Mustafa A.)

Gogol den 6 hikaye: Neva Bulvarı 1831-1834 yılları arasında yazılmış, 1835 te yayınlanmıştır.Neva Bulvarı, çok güzel bir şekilde detaylı bir biçimde Gogol un özel anlatım biçimiyle uzun uzun anlatılır.Daha sonradan iki olay çıkar karşımıza.İki adam ve iki güzel kadın takibi konusu.Bir hayal,bir gerçek.Bir duygusal, bir çapkın adam.Piskaryov un hikayesi gerçek bir dramdır.Hikayenin sonu süper bağlanmış.Bu işte usta kalem işi.Burada yazar, bize iyi görünen kötü, kötü görünen iyi olabileceğini söylüyor. Puanım 8. Burun, kitaptaki 2.hikaye.Saf, absürt ve hicivli bir hikaye.Yazarın mektuplarında kendi burnuyla da dalga geçilmesi belki de bu hikayeye ilham kaynağı olmuş olabilir.Rusya daki sosyal statü farkı da kitapta net işlenmiş.Bir gün uyandığında burnu olmayan bir binbaşının başından geçenleri anlatır kitap.Dış görünüş herşeydir kitaba göre.Rus Atasözlerine öncü olmuştur. Puanım 7. Portre, kitaptaki en uzun ve 3.hikaye.1835 te yazıldı.Korkutucu tarafı olan bir hikayedir.Chartkov adlı bir ressam aşırı gerçekçi bir tablo satın alır.Beş parasız ve evinin kirasını dahi ödeyemeyen bir ressamdır.Para ve ün için tüm kötülükleri yapmaya hazırdır.Belli bir seviyeden sonra şöhret ve parası vardır ancak mutlu değildir.İkinci kısımda da bu korkunç gerçekçiliğe sahip portreyi yapan ressam ve o korkunç portredeki adamın hikayelerini öğreniriz. yazar/edgar-allan-poe bu hikayeden çok etkilenmiştir.Paranın sanatı yozlaştırıcı etkisini, kendini parayı dönüştürmenin olumsuz neticesini gösterir temasal olarak. yazar/nikolay-gogol ün en korkutucu ve karanlık eseridir.Kendi geçmişine çok uyan bir yapısı yoktur.Puanım 10. Palto, kitabın 4.hikayesi ve de en meşhuru.1842 de yazılmış. yazar/fyodor-dostoyevski biz Gogol'ün paltosundan çıktık der.Bu kesin bir söz değildir bu arada. yazar/vladimir-nabokov gelmiş geçmiş en iyi Rus kısa hikayesi der. Akaki Akakiyeviç hikayesidir palto. O çok çalışkan, çok sessiz ve asosyal bir memurdur.Ama insanlar onu dalga malzemesi olarak görür ve bu şekilde tanınan biri olur.Paltosu yırtıktır.Yeni bir palto yapabilmek için yemek yemez, mumuna kadar tasarruf eder.Tek hedefi yeni bir palto diktirebilmektir.Palto nun yapımı tamamlanır ama işler ters gider.Sonrası kitapta.Akaki ismi zararsız demektir.İsim kitap girişinde Akaki Akakiyeviç ismi sallamasyon bir isim gibi gelebilir ama öyle değil diyerek tanıtılır ve hikayesi anlatılır.Anlatımda mizah çok yoğundur.Doktorları,bürokrasiyi, üst ast ilişkisini yazar inceden inceye tiye alır.Duygusal kısımları da yok değil.Özellikle dalga geçen iş arkadaşlarına "Ben de sizin kardeşinizim!" demesini unutamayacağım.Aynı zamanda insanları para ve malın bir araya getirme yani meteryalist anlayışla yaklaşımda kitapta mevcut.Ayrıca hiyerarşi eleştrisi kitapta net bir biçimde görülür.Birden çok filmi, radyosu,tiyatrosu,balesi yapılmış bir eserdir Palto.Ve evet küçücük bir kitap,bu hikaye bizlere tüm bunları anlatır bazen.Çünkü edebiyat budur.Unutulmaz yapıt böyle yapılır.Puanım 10. Bir delinin anı defteri, kitabın adı olmakla birlikte Gogol'ün en meşhur oyunlarından da biridir.Aynı zamanda kitaptaki 5.hikayedir.1835 yılında yazılmıştır.1.tekil şahıs ağzıyla Gogol ün yazdığı tek eserdir.Bir memurun deliliğe geçiş şeklini komik bir dille anlatır yazar.Yaygın delilik imajlarını bir bir kullanmıştır.Kendini yeri gelir kral sanar, yeri gelir köpeklerle konuşur başkahraman.Paranoyak ve şizofrenik sıkıntıları olan tutumlar sergiler.Toplumun dışlaması kendinin bu duruma gelmesine yol açar.Aynı zamanda tarihlerin yazılma şekli günükte çok hoşuma gitti.Puanım 8. Fayton, 1836 da yazılmıştır. Kitaptaki son hikayedir.yazar/anton-cehov ne kadar zevkli bir hikaye der bu hikaye ile alakalı.Konu eski bir süvari subayı ve toprak sahibi arasında geçer.Hikaye çok kısadır, ama anlatım detaylıdır.Bu da Gogol ün uzman anlatım biçiminin en güzel örneğidir.Mizah ve mantıksızlığı da görmek mümkündür.Hikayenim hem opera hem de tiyatrosu mevcuttur.Puanım 7. Genel anlamda kitap iyiydi.Okuma grubumuzun ilk kitabı idi.Portre ve Palto nun hatırına puanım 10. (Emre Bulut)

Kara mizah budur!: YouTube kitap kanalımda Gogol'ün kitaplarını hangi sırayla okuyabileceğinizi anlattım: https://youtu.be/D98bVL1lQrg Kitap, Neva Bulvarı, Burun, Portre, Palto, Bir Delinin Anı Defteri, Fayton adlı eserlerden oluşmaktadır. Neva Bulvarı, Bağdat Caddesi, Şanzelize... Hiç fark etmez. Hepsi benzer özellikte caddeler. Sosyetik insanların ayak bastığı hatta bastıkları yerleri de sosyetikleştirdiği dünyanın çeşitli yerlerinden caddeler bunlar. Ortak özellikleri ise ışıl ışıl olmaları, rengarenk bir renk cümbüşü içerisinde insanlara lüksü, gösterişi, kapitalizmi, zenginliği ellerinden en göz boyayıcı şekilde nasıl geliyorsa o şekilde halka sunmak. Fakat... O da ne? Neden böyle sokaklardaki insanlar aslında siliktir hep? Yoksa parası olmayan silinmeye mahkum mudur? Üst ve alt sınıf, rütbe ayrımları olduğu sürece renkler bile bu tür sosyetik caddelerde üstlere gider. Altlara inmeyi hiç istemezler. Sınıflaşan hava bile bir süre sonra yükselebilir. Sanki her yer rengarenk bir göz boyama tablosu gibidir. Gittiğiniz devlet daireleri bile o göz boyayıcı renklerle çepeçevre sarılmıştır. Renklerin ve paranın göz alıcılığının bu kadar insan gözüne sokulmaya çalışıldığı yerde, sokaklarda içleri ve beyinleri boşaltılmış insanların gezmesinin ne önemi vardır ki zaten? Çizimleri yaptıktan sonra bile insanların teker teker silinmelerinin ardından onları tekrar çizmem ne kadar da acıydı öyle. Sanki kişiliklerini kendilerine hatırlatan ben gibiydim. Belki de bütün bu insanların devlet dairelerinde kalem memuru olmalarının silikliği benim kalemime de bir çağrı yollamış olabilirdi. Mega şehirler insanı yer yutardı, bu dünyanın her yerinde değişmeyen bir kural gibiydi. Neva Bulvarı da aynı şekilde parası olmayan insanları içinde yok eden bir girdaptı. Hoş geldiniz diyordu içinde barındırdığı insanlara fakat boş gidiyordunuz farkında olmadan. - Burun kısmını anlattığım yer spoiler içerebilir. Kitabı okumayanlar bu kısmı okumasa daha iyi olur ama çizimlere bakmakta pek sakınca olmaz.- Düşünün, bir gün bakkaldan her gün aldığınız gibi bir ekmek almışsınız ve kestiğiniz o ekmeğin içinden başkasına ait bir burun çıkıyor... Nedir bu acep? İnsanların yüksek rütbe, gösteriş ve sosyete hayalleri arasında belki bir gün siz de burnunuzu beraberinde kılıcı ve kafasında asil şapkasıyla sizin hayatınız boyunca hayal ettiğiniz mekanlara giderken, kadınlarla konuşurken ve caka satarken bulabilirsiniz. Bütün insanların gözü yükseklerdedir aslında. Bu da insanların "burnu büyük" olmalarını sağlayan ilk etmendir. Gogol'ün de dediği gibi burnunu yüksek rütbelerde gören bir Burunov'un yerine bütün herkes bir gün Burunov olma arzusu içerisinde yanıp tutuşabilir. Biz en çok egomuzu beslemeyi severiz çünkü. Kitabın portre kısmı ise en sevdiğim kısımdı. Zweig'ın anlatımına da benzeyen heyecan süreçleri, kitaptaki gerilimin ve heyecanın yükseldiği yerlerle beni tam bir etki çemberi içerisine aldı da diyebiliriz. Aslında biz de çoğu zaman bakmaya dayanamadığımız gözlere bakarız Portre kitabındaki gibi. "Gözlerin anlatıyor her şeyi." demeyi istediğimiz insanlara bakar dururuz Athena'nın dediği gibi. Fiziksel detaylardan ziyade en çok detayı gözlerin tam da derinlerinde buluruz. Bu gözlerin içinde neler neler yoktur ki... Para kazanma hırsı, rütbe hırsı, insanların diğer insanları ezme kibirleri ve daha niceleri... Fakat, Fernando Pessoa dememiş miydi "Ne zevk, ne ün, ne iktidar: özgürlük, yalnız özgürlük." diye? Ne kadar bu hırslar içerisine hapsolursak o kadar da özgürlüksüzlüğümüze hapsolurduk bir bakıma. Hırs ve para yönünden ise fakirsen hiçbir anlam ifade etmezdi varoluşun. Sosyete seni şehrin o kaotik ortamında yok ederdi. Dostoyevski dememiş miydi "Hepimiz Gogol'ün Palto'sundan çıktık." diye? Gerçekten de Dostoyevski, Çehov, Tolstoy, Gorki, Turgenyev ve daha nicesi bu paltodan çıkmış gibiydi. Memurların ve özellikle de kalem memurlarının delicesine sıkıcılıktaki rutin hayatları, Kafkaesk bürokratik hiyerarşi dünyasının bize hatırlattığı kasvet, hakim, savcı, kaymakam, vali gibi önemli devlet adamlarının insanı gerim gerim germesinin öyküsüdür diyebiliriz bir bakıma Palto'ya. Bir Delinin Anı Defteri'nde harika sosyete ve popülist kültür eleştirilerini bulabileceğimiz, Fayton öyküsünün son sahnesiyle de insanların elde ettiklerinin iç görünüş ve dış görünüşleri, rütbeleri orantısında elde ettikleri hürmet konularına eğilen Gogol'ün bu kitabını çok sevdim. Her yol Roma'ya çıkmaz ama Neva Bulvarı'na çıkabilir. Bu incelememin daha detaylı ve kitapla ilgili çizimler içeren hali için blog'uma da bakabilirsiniz : https://kitapciziyorum.blogspot.com.tr/2018/02/bir-delinin-defteri-palto-burun.html (Oğuz Aktürk)

Kitabın Yazarı Nikolay Gogol Kimdir?

Nikolay Vasilyeviç Gogol (Rusça: Николай Васильевич Гоголь) (31 Mart 1809 - 4 Mart 1852) gerçekçi Rus roman ve oyun yazarı. En çok tanınan eseri Ölü Canlar'dır.rnrnGogol orta halli toprak sahibi bir ailenin çocuğu olarak Ukrayna’da Soroçinski Köyü’nde dünyaya gelir. Gogol’un çocukluğu köy hayatı ile ve yoğun Kazak kültürü etkisinde geçer. Bu hayatın etkisi ileride yazacağı eserlere de yansıyacaktır.rnrnGogol, gençlik yıllarında şiir ve edebiyata ilgi duyar. 1828'de Petersburg’a gider. Orada memur olmayı ve bir şekilde geçinmeyi umar ancak işler umduğu gibi gitmez. Gogol, Petersburg’dan Almanya’ya gider ancak orada da parası bitene kadar kalabilir. Tekrar Petersburg’a dönüp iş arayan Gogol bu sefer çok düşük bir maaşla da olsa devlet memuru olarak çalışmaya başlar. Bu görevden de bir sene sonra ayrılır.rnrnGogol, 1836'da Pişik Puşkin'in çıkardığı Sovremennik adlı dergide, yergili öykülerinin en neşelilerinden biri olan Araba’e eğlenceli ve iğneleyici bir üslûpla yazılmış gerçeküstücü öyküsü Burun’u yayınlar.rnrnYazar, yazı sanatında büyük ölçüde Puşkin'in etkisi altındadır. Öyle ki, onun eleştirileri ve telkinleri olmadan yazamayacağını düşünür. Yazarın Puşkin’le olan arkadaşlığı, onu aldığı acımasız eleştirilerden de koruyan en büyük güçtür.rnrnGogol’un ilk ciddi ve dikkat çeken eserleri Ukrayna hayatı ile, halk deyişleri ile süslü halk hikâyeleridir.rnrnGogol 1831 – 1832 yıllarında yazdığı bu hikâyeleri, Dilanka Yakınlarındaki Çiftlikte Akşam Toplantıları adlı kitapta toplar. Bu öyküler Rus edebiyat dünyasında Gogol’un bir anda parlamasına yol açar. 1835 yılında Mirgorod ve Arabeski adlı eserlerini de yayımladı. Bu kitaplarında da halk hikâyeleri, özellikle Kazak geçmişi işlenmiştir.rnrnHikâyelerinde günlük hayatı ve bayağı kişilikleri zaman zaman mizahi zaman zaman öfkeye varan bir şekilde yeriyordu.rnrnEski Zaman Beyleri, Arabeski bu yergi kitaplarının ilkleridir. Arabeski kitabındaki hikâyelerinden biri olan Bir Delinin Hatıra Defteri bir memurun rutin hayatını ve işi yüzünden nasıl sıkıldığını anlatır. Hikayenin sonunda memur akıl hastanesine yatırılır. Portre adlı eseri ise dünyanın kötülüklerden kurtulamayacağı vugusu ile sonlanır.rnrnBüyük komedisi Müfettiş adlı eseri ile bürokrasiyi alay derecesinde yeren Gogol, eserinin sahnelenmesi ile tüm şimşekleri üzerine çeker. Tepkiler yüzünden Rusya’dan ayrılmak zorunda kalır. Roma’da Puşkin’in tavsiyesi ile en büyük eseri olan Ölü Canlar’ı yazarken Puşkin’in öldüğü haberini alır. Bu haber onun için “Rusya’dan gelebilecek en kötü haber”dir. O zamana kadar Puşkin’i düşünmeden dikkate almadan hiçbir şey yazmayan Gogol için bu haber gerçekten bir yıkım olmuştur. Puşkin’in ölümünün yıkıcı etkisine karşın 1842 yılında iki önemli eseri olan Ölü Canlar’ın 1. cildi ve uzun hikâyesi Palto’yu bitirir ve yayınlar. Ölü Canlar dönemin Rusya’sının çürümüşlüğünü gerçekçi bir biçimde gözler önüne sererken Palto’da sıradan insanların yaşadıkları acılar, maaruz kaldıkları haksızlıklar, ve yaşadıkları yoksulluk tüm gerçeklikleriyle, okuyucuyu sarsacak bir ustalıkla gözler önüne serilmektedir. Bu eser de dönemin en büyük eserlerinden biri olarak nitelendirilecektir. Rus edebiyatına sıradan insanların gerçekçi bir girişi olarak da nitelendirilebilir Palto. Öyle ki Dostoyevski hikâyeye hitaben “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” diyecektir. Ancak öykü yayınlaması ile soylu kesimin tepkisini tekrar Gogol üzerine çeker. Dönem aydınlar üzerinde büyük baskıların uygulandığı karanlık I.Nikola dönemidir. Gogol düzen savunucuları tarafından Rus insanını aşağılamakla onun kötü yönlerini göstermekle, halkına ihanetle suçlanır. Ancak onun yapmak istediği halkını aşağılamak değil onu bu hale sokan yozlaşmış düzeni tüm gerçekliği ile gözler önüne sermektir. Maruz kaldığı bu suçlamalar yazarın ruhsal sağlığına da ciddi zararlar vermiştir.rnrnPuşkin’in ölümünden sonra Gogol’un popülaritesi daha da da artar. Bu ilgi Gogol’da bir öncülük hissi yaratır ve kendine toplumu değiştirmek, insanlara yol göstermek gibi misyonlar edinir. Bu dönemde eski yaratıcılığını kaybettiği söylenebilir. Dine karşı ilgisi artar ve daha önce eleştirdiği kiliseyi dahi övmeye başlar. Bu davranış hayranlarının tepkisini çeker ancak o bu tepkilere dinsel yorumlar katar ve Tanrı’nın gönlünü almak için ona daha da yakınlaşır. 1848’de kutsal toprakları ziyaret etmek için Filistin'e gider. Moskova’ya geri dönen Gogol, orada Matvey Konstantinovski adlı gerici bir rahibin etkisi ile 1852 yılında Ölü Canlar romanının ikinci bölümünün el yazmalarını yakarak imha eder. Bu davranışından 10 gün sonra 43 yaşında Moskova’da ölür.rnrnGogol'ün tamamlayamadığı sadece taslaklarını kaleme aldığı Dördüncü Dereceden St. Vladimir Nişanı adlı oyunu ölümünden sonra Sasa Preis tamamlanmıştır.

Nikolay Gogol Kitapları - Eserleri

  • Ölü Canlar
  • Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları
  • Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
  • Taras Bulba
  • Palto
  • Eski Zaman Beyleri

  • Burun
  • Müfettiş
  • Petersburg Öyküleri
  • Evlenme - Kumarbazlar
  • Taras Bulba ve Mirgorod Öyküleri
  • Masallar
  • Bir Delinin Hatıra Defteri

  • Ivan Ivanoviç ile Ivan Nikiforoviç'in Öyküsü
  • Tiyatrodan Çıkış
  • Mayıs Gecesi
  • Fayton
  • Öyküler
  • Üç Hikaye (Burun, Fayton, Palto)
  • Ölü Canlar - Don Kişot

  • Portre
  • Bütün Oyunları
  • Bir Delinin Hatıra Defteri & Portre (Cep Boy)
  • Şeytanın Kırmızı Paltosu
  • Taras Bulba 2
  • Neva Bulvarı
  • Viy

  • Ölü Canlar. Müfəttiş
  • Teyze
  • The Nose & A May Night
  • Roma İmparatorluğu
  • Münakaşa
  • Seçilmiş əsərləri
  • Palto

Nikolay Gogol Alıntıları - Sözleri

  • Ahlaksızlık kendi başına da çirkindir, iticidir; ama olanca tertemizliğiyle düşlerimize süzülen güzelliğe bulaşınca büsbütün itici olur. (Neva Bulvarı)
  • “Doğa da böyle değil midir? Doğa görüntüsü ne kadar güzel olursa olsun, gökte bunu aydınlatacak güneş yoksa, daima bir şeyler eksikmiş gibi görünür.” (Mayıs Gecesi)
  • Uzağa, çok uzağa, hiçbir şeyi göremeyeceğim, duyamayacağım insansız bir dünyaya götürsün beni!.. (Bir Delinin Hatıra Defteri)
  • "İşte ne kadar muhteşem bir görünüme sahip olursa olsun, gökyüzünde güneş yoksa bir şeyler hep eksik kalır içeride." (Bir Delinin Hatıra Defteri & Portre (Cep Boy))
  • Ivan Fyodoroviç konunun değişip kitaplara geldiğini duyduğu zaman gayretle kendisini ortama kaptırdı. (Teyze)
  • Güzellik harikalar yaratır. (Neva Bulvarı)

  • Bana öyle geliyor ki başka biriyle duyguların, görüşlerin ve hislerin paylaşılması dünyadaki en kutsal şeylerden biridir. (Bir Delinin Hatıra Defteri & Portre (Cep Boy))
  • İnsanların da kuşların ki gibi kanatları olsa ne güzel olurdu! (Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları)
  • Beyefendi, size bir ikramda bulunma cüretinde bulunabilir miyim? (Ivan Ivanoviç ile Ivan Nikiforoviç'in Öyküsü)
  • Her şeyin en iyisini Tanrı bilir, o her şeyi bilir. (Viy)
  • Bir insanın zihnine girmek ve düşüncelerini bilmek imkansızdır. (Öyküler)
  • İnsan ancak kafasına bir şey takmazsa çılgınca neşelenebilir. (Taras Bulba)
  • “Gerçekten de dünyada hiç adalet kalmadı!” (Taras Bulba)

  • Bu zamanda kimsenin içyüzünü anlayamazsın. (Fayton)
  • "Dünya nedir? Bir hissiz insanlar kalabalığı." (Ölü Canlar)
  • Ben de, senin gibi edebiyatla uğraşmaya karar verdim. Çünkü, kardeşim, bu dünya artık can sıkıyor. (Bütün Oyunları)
  • Şu son günlerde de hayat ne kadar pahalılaştı. (Üç Hikaye (Burun, Fayton, Palto))
  • Elveda çocukluk günleri, elveda bütün oyunlar, her şeye, her şeye elveda! (Taras Bulba)
  • Şimdi o, ölümle dirim arası bir durumdaydı... (Fayton)
  • "Rahat bırakın, ne diye üzüyorsunuz beni?" (Palto)