Bir Genç Kızın Gizli Defteri - İpek Ongun Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bir Genç Kızın Gizli Defteri kimin eseri? Bir Genç Kızın Gizli Defteri kitabının yazarı kimdir? Bir Genç Kızın Gizli Defteri konusu ve anafikri nedir? Bir Genç Kızın Gizli Defteri kitabı ne anlatıyor? Bir Genç Kızın Gizli Defteri PDF indirme linki var mı? Bir Genç Kızın Gizli Defteri kitabının yazarı İpek Ongun kimdir? İşte Bir Genç Kızın Gizli Defteri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: İpek Ongun
Yayın Evi: Artemis Yayınları
İSBN: 9786054560844
Sayfa Sayısı: 324
Bir Genç Kızın Gizli Defteri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Neden yazarız? Daha doğrusu neden anı defteri tutarız?
Yaşamımızın her döneminde ama özellikle ilk gençlik çağında, sorunlarımızı, mutlu mutsuz anılarımızı bizi yargılamadan dinleyen, paylaşan birilerine gereksinim duyarız.
Ve bu biri, evet, bildiniz, anı defterimizdir.
On beş yaşındaki Serra tüm duygularını, düşüncelerini anı defteriyle paylaşıyor. Annesiyle babası neden tuhaf davranıyorlar?
Yoksa yolunda gitmeyen bir şeyler mi var?
Çeşme'de tatil günlerinde tanıştığı yeni arkadaşları, Serra'nın yaşamında ne gibi değişikliklere neden olacak?
Tüm bu soruların cevaplarını Serra'nın anı defterinde bulacaksınız...
(Tanıtım Bülteninden)
Bir Genç Kızın Gizli Defteri Alıntıları - Sözleri
- "Kendimi çok yorgun hissediyordum, sanki ağırlaşmış gibi, sanki yaşlanmış gibi. Çaba harcamaktan yorulmuştum."
- Teyzemi mutfakta yakaladım. Beni görünce şaşırdı, "Sen uyandın mı?" diye büyüklerin sorduğu o pek çok anlamsız sorudan birini sordu. Yani yani uyanmamış olsam mutfakta işim ne?
- Kendimi çok yorgun hissediyordum, sanki ağırlaşmış gibi, sanki yaşlanmış gibi. Çaba harcamaktan yorulmuştum.
- Sevgi için her türlü zorluğa katlanabiliyoruz da, sevginin azaldığı yerde bir dakika bile durmak istemiyoruzz
- Neyi hevesle beklesem mutlaka bir terslik olur.
- Beni rahat bıraksınlar, başka bir şey istemiyorum!"
- “Bunu kimseye anlatamam çünkü anlamazlar."
- Mutluluğunu bir tek şeye ya da bir tek insana bağlayan, mutsuzluğu garanti etmiş demektir.
- "Neyi hevesle beklesem mutlaka bir terslik olur. Ne zaman aldırmasam, o zaman da güzel şeyler oluyor."
- "Bu arada kendime de çok şaşıyorum, meğer ben beni hiç tanımamışım."
- Neyi hevesle beklesem mutlaka bir terslik olur.
- " Acele etmeden hızlı git "
- ''Neyi hevesle beklesem mutlaka bir terslik olur.''
- En zor olan, karar alma dönemi. Kararını verdin mi, gerisi daha kolay. Bu budur dersin, ona göre kendini ayarlarsın ama ondan önceki dönem güç, çok güç.
Bir Genç Kızın Gizli Defteri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Büyüklerin dünyasından kaçıp gitmek istiyordum.": "Ayrılıklar ve yeni başlangıçlar! Eski defterler, yeni defterler! Geçmiş günler, gelecek günler!" Spoiler içerir* Serra, hayatın acılarıyla erkenden tanışmış bir kız. Ancak bu acılar ona yaşamı ve hayalleri için aşılması zor bir kapının anahtarını armağan etti. Ankara'da yaşıyor Serra. Yaz tatili için teyzesinin yanına İzmir'e gittiğinde orada onu nelerin beklediğinin elbette farkında değil. Oraya vardığında; sevinç, hüzün ve kahkahanın harmanlandığı sımsıcacık bir ortamda buluyor kendini. Yeni dostlar ediniyor ve gelecekte bu dostlarının başından geçen hadiseler, ona ilham kaynağı olacak. Çünkü bir yazar olmak istiyor Serra. Bu hayali, içine ilmek ilmek işleyen bir arkadaşı ile yine İzmir'de tanışıyor. Bu dostlardan bahsetmemek olmaz: Sırma, nam-ı diğer Süslü. Hayatı bolca süs, eğlence ve arkadaşlarından oluşuyor. Aynı zamanda Serra'nın kuzeni. Cüneyt, ikinci kitap delimiz. Serra ile aralarında güzel bir dostluk gelişti ve kök de saldı. Tümay, şampiyon yüzücümüz. Bin bir güçlüğü rağmen İstanbul'daki yarışmalara katıldı ve dalında birinci oldu. Arkadaşlarına nasıl bir onur verdiği tarif edilemez! Ayrıca Serra'ya yüzmeyi o öğretti. Bora, uçarı bir çocuk. Ailesi iş gereği ülkeden ülkeye dolaştığı için, küçüklüğünden beri her istediği yapılır bir çocuk olarak büyümüş. Zeynep, lafı dolaştırmayı sevmeyen, kısa ve öz konuşan biri. Serra'nın onda en sevdiği özellik de bu. Serpil, Sırma'nın ondan pek de hoşlandığı söylenemez. Yeri geldiğinde Serra da ona hak verse de mercek meselesi sayesinde yakınlaştılar. Azıcık gösteriş meraklısı, azıcık... İzmir'de edindiği dostlarının yanı sıra Ankara'da da değer verdiği arkadaşları var. Yeşim, Filiz, Atasay... Ve Ayşegül. Onun gibi bir dosta sahip olmak ve onun gibi şen şakrak halimi koruyabilmeyi ne çok isterdim. Serra, ona fazlasıyla önem veriyor ve dostlukları çok çok güzel. Atasay'dan bahsetmek istemiyorum pek. Filiz ve Yeşim'e gelirsek, ikisi de sınıfta oğlanların dikkatini çeken kız tiplemesine uyuyor. Selin abla ve Özge abi, bana birbirini tamamlıyorlar gibi geldi ama aralarında bir şey yok :) İkisi de sıcakkanlı ve samimi. Selin abla, her şeyiyle son derece kusursuz. Özge abi ise biraz katı, öte yandan fikirleri ve ifade ettikleriyle Serra'nın yüreğinde yer edindi. Ve de ilk başlarda onda uyandırdığı etkiyi, daha açık söylemek gerekirse "korku" hissini yavaş yavaş geri çekti. Serra, anı defterini yazmaya –elimde tuttuğum bu kitapla birlikte– 15 yaşında başlıyor ve bizi de sürüklüyor. Sonlara doğru ise lise 1'e geçiyor ve 16 yaşına giriyor. (Her ne kadar yaş ile okul yılını bağdaştırmasam da, sanırım eskiden böylediydi) O 16.yaş günü unutulmazdı gerçekten... Pek çok bakımdan harikaydı. Yaşadıklarından sonra bu rüya gibi geçen birkaç günü hak ettiğini düşünüyorum. Az bile... Sevgili anı defterimiz, Serra'nın defterin son sayfalarını da doldurmasıyla son buluyor. İkinci kitabı bir an önce alıp okumak istiyorum. Serra'nın hayatına çekilmemek elde değil. Diyecek birkaç bir şeyim daha var. Kitap gerçekten çok güzel, İpek Ongun'un dili ve hikayeleyiş tarzı merak uyandırıyor insanda. Bunları bir yana bırakırsak, kitaptaki çevreyi kendimi oldukça uzak hissettim. Karakterlerin kullandığı –bana çokça yabancı gelen– sözcüklerden tutun da, yemek kültürlerine kadar. Ne kadar hoş karşılamaya çalışsam da bu hissi bastıramadım. Elimde olan bir şey değildi. İkinci olarak da Sevgili Milena Hanım'ın Yeşilin Kızı Anne serisinin neden bu kitaplarla benzeyen yönleri olduğunu söylediğini anladım nihayet. Serra'nın da yaşamını, tıpkı Anne'inki gibi soluksuz bir şekilde okuyacağa benziyoruz. Hatta ve hatta bu seri Anne'den daha uzun, tam tamına 12 kitap! İpek Ongun okuma isteği içimde her daim vardı, fakat bu arzuyı körükleyen sevgili_milena Hanım'ın incelemesindeki ufak benzetmeydi. Bu yüzden size şükranlarımı sunuyorum Milena. Son olarak, kitabı okurken kendimi çok geç kalmış hissettim. Keşke birkaç yıl önce elime geçseydi diye düşünmeden edemedim... Buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim, incelemem bu kadardı. Sevgiyle kalın. (Zeynep Arslanoğlu)
Yeni yetme bir genç kız iken öğretmenlerimin zorla aldırtıp okuttuğu bir genç kızın anılarından, hayatından bahseden günlük tarzı yanılmıyorsam toplamda 12 kitaptan oluşan bir seri. Serranın ortaokul döneminden başlayıp doğurdugu kızının lise çağına gelmesine kadar devam ediyor seri. Ama Serracım tüm genç kızların hayatı seninki gibi olmuyor. 15 yaşımızda arkadaşlarımızla tatile çıkamıyorduk. İş kuralım diye babaannemiz malını mülkünü satıp bize vermiyordu. Annemiz 16 yaşındayken sevgilimizi eve çay içmeye davet etmiyordu. Ha deyince yurt dışına çıkamıyorduk. Her günümüz kıskanılacak kadar güzel geçmiyordu. Amacı genç kızlara olumlu mesaj vermek diye anılsa da hiç alakası yok. Şahsen ben çok kıskanırdım. Vay anasını gece sokağa çıkabiliyor. O parti senin bu balo benim geziyor. Konserler, sergiler cabası. Anne, baba, nine, dede hemen herkes peşinde pervane kızımızın. Her istediği anında yapılıyor. Bense lise mezuniyet baloma bile abim olmadığından dayımla gitmistim. Sakın genç kızlara bu kitapları okutup kıskançlık krizlerine girmelerine ve isyan bayrağını çekmelerine neden olmayın. (DUA)
Taa ortaokul sıralarında okuduğum, ilk uzun soluklu kitap serisi diyebilirim.(sanırım üstünden en az bi 11-12 yıl geçmiştir). Arkadaşlarla beraber dönüşümlü olarak okurduk ve sürekli Serra aşağı Serra yukarı konuşur, mutlu olurduk. Bi sonraki kitabını okumaya can atardık. Şimdi uygulamada dolanırken rastladım ve gerçekten çocukluğum gözümün önünden geçti. Ama maalesef Serra'cım; senin eğlenceli hayatını okurken ilerde kendimizin de senin gibi mutlu olacağımızı sanan ve büyümeye heveslenen bizler; büyüüük bir hayal kırıklığı yaşadık. Keşke büyümeseydim diyorum artık. Ne senin günlüğünü okurken kurduğumuz o hayaller gerçek oldu ne de hayatımız senin kadar sorunsuz ve eğlenceli geçti. (Arka fonda Ibrahim Erkal- çare gelmez ağlamaktan şarkısı çalıyor.) Yine de okuduğum zamanlar; beni mutlu eden, bende ve birçok kız arkadaşımda güzel anıları barındıran bir seri oldun. Eski basımları görmekte ayrı bir duygulandırdı. (Shlimazl)
Bir Genç Kızın Gizli Defteri PDF indirme linki var mı?
İpek Ongun - Bir Genç Kızın Gizli Defteri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Genç Kızın Gizli Defteri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İpek Ongun Kimdir?
1961 Yılında Arnavutköy Amerikan Kız Koleji Edebiyat Bölümünden mezun olan İpek Ongun, yazı yaşamına 1980 de yayınlanan "Mektup Arkadaşları"yla başladı.
Onu Kamp Arkadaşları ve Afacanlar Çetesi adlı çocuk kitapları izledi.
Bunları izleyen Yaş On Yedi ve Bir Genç Kızın Gizli Defteri başlıklı yapıtlarıysa gençlik için yazılmış romanlardır.
Gençlik romanlarından sonra, gençlere yaşama kültürü ve kişisel gelişim gibi konularda yardımcı olmasını amaçladığı bir üçlü yazdı. Adları, Bir Pırıltıdır Yaşamak, Bu Hayat Sizin ve Lütfen Beni Anla olan bu kitapların ilki 1991 yılında TÜYAP'ta "Altın Kitaplar Ödülü"nü aldı. Ayrıca gençler için yaptığı bu çalışmalar nedeniyle kendisine Rotary Kulübü tarafından "1995-96 Meslek Hizmetleri Ödülü" verildi.
1998 yılında da Oriflame Firmasının 250.000 kişilik bir halk jürisine yaptırdığı anket sonucu "Yılın En Başarılı Kadın Yazarı" seçildi.
Bu çalışmalardan sonra tekrar romana dönen Ongun, Bir Genç Kızın Gizli Defteri'nin devamı olan Arkadaşlar Arasında, Kendi Ayakları Üstünde, Adım Adım Hayata, İşte Hayat, Şimdi Düğün Zamanı ve Hayat Devam Ediyor'u yazdı.
Sabah Gazetesindeki yazılarını "Yarım Elma Gönül Alma" ve "Sabah Pırıltıları" adlı iki kitapta topladı. 2005 yılında "Şu Çılgın Dünyada Duyarlı Davranışlar" adlı kitabı yayınladı.
Evli ve iki kız annesi olan İpek Ongun, yazı yaşamını çok sevdiği Mersin'de sürdürmektedir.
İpek Ongun Kitapları - Eserleri
- Bir Genç Kızın Gizli Defteri
- Arkadaşlar Arasında
- Yaş On Yedi
- Kendi Ayakları Üstünde
- Adım Adım Hayata
- İşte Hayat
- Şimdi Düğün Zamanı
- Hayat Devam Ediyor
- Günler Akıp Giderken
- Bir Pırıltıdır Yaşamak
- Ya Sen Olmasaydın
- Taşlar Yerine Otururken
- Mektup Arkadaşları
- Kamp Arkadaşları
- Yıllar Sonra
- Bu Hayat Sizin
- Yoksa Hayat Gençken Daha Mı Zor?
- Afacanlar Çetesi
- Nerde Kalmıştık
- Lütfen Beni Anla - Anne ve Babama Sevgilerimle
- Yarım Elma Gönül Alma
- Sabah Pırıltıları
- Şu Çılgın Tempoda Duyarlı Davranışlar
- Anlat Anneanne
- Duyarlı Davranışlar
- Bu Hayat Sizin
- Yeni Bir Aşk
- Zoru Başaranlar
- Okumak İstemeyen Otti
İpek Ongun Alıntıları - Sözleri
- İnsanın yüzünü bilmek,o insanı tanımak demek değildir. (Kamp Arkadaşları)
- Durup durup beni ciddiye almayanlara bir öfkeleniyorum ki... Ne işe yarayacaksa... (Taşlar Yerine Otururken)
- Bir konu hakkında konuşmak yetmez, onu hayata geçirmek gerek. (Duyarlı Davranışlar)
- Teşekkür etmesini bilmek de bir sanattır. (Arkadaşlar Arasında)
- Bir de..Pek çok şey unutuluyor da, özellikle düşünmeden edilmiş bazı sözcükler hiç unutulmuyor... (Hayat Devam Ediyor)
- Bazıları el ele verir, tüm güçlükleri birlikte aşarlar ve bu sevgi öyle büyür, onları birbirine öylesine bağlar ki, bir ömür boyu aşık kalırlar. Bazıları da bu yükü taşıyamaz ve birbirlerini tüketirler. (Günler Akıp Giderken)
- ''Hani derler ya, karanlığın en yoğun olduğu zaman, aydınlığa en yakın olandır, diye. ''Evet, bir Mustafa Kemal çıktı ortaya; bu şartları, bu yenilgiyi kabul etmiyorum, dedi. ''Ve o savaştan yenik çıkmış, perişan, yorgun, fakir halkı, ya istiklal, ya ölüm parolasıyla ayağa kaldırdı. (Ya Sen Olmasaydın)
- " Anı defterlerini, hayatı bir kez daha yaşamak, olarak görürüm. Çünkü bir olayı yaşarken her ayrıntının farkına varamıyoruz. Bazen heyecandan, bazen telaştan... Ama, oturup yazarken, her ayrıntı gözümüzün önünde beliriyor, cümleleri daha net duyuyoruz sanki. Ve olayı doyasıya yaşıyoruz. " (Yıllar Sonra)
- İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim. Yapabilecek tek şey sevebilecek biri olmak. Gerisi onlara kalmış... İnsanları ne kadar düşünürsen düşün, Onların seni o kadar düşünmediklerini öğrendim. Önemli olanın hayatındaki eşyalar değil, Hayattaki kişilerin olduğunu öğrendim. Kendimi karşılaştırmak için başkalarının en iyi yaptıklarını değil, Kendimin en iyi yaptıklarını ölçüt almam gerektiğini öğrendim. İnsanlar için olayların değil, Onların daha önemli olduklarını öğrendim. Ne kadar ince kesersen kes, Kestiğinin her zaman iki yüzü olacağını öğrendim. Sevdiğin kişilere sevgi dolu sözler söylemen gerektiğini, Belki bu defa onları son görüşün olabileceğini öğrendim. Her ne kadar onu çok düşünsen de, Yine de gidebileceğini öğrendim. (Sabah Pırıltıları)
- Yardım etmeyi bildiğiniz gibi,yardım kabul etmeyi de öğrenmelisiniz. (Mektup Arkadaşları)
- Sevinçleriniz dalgalar gibi coşkulu üzüntüleriniz köpükler kadar geçici olsun... (Lütfen Beni Anla - Anne ve Babama Sevgilerimle)
- ''Neyi hevesle beklesem mutlaka bir terslik olur.'' (Bir Genç Kızın Gizli Defteri)
- Farkına varmak, başlangıç noktasıdır. (Bu Hayat Sizin)
- “Ülkem benim için ne yapabilir diye düşünme; ben ülkem için ne yapabilirim diye düşün.” John F. Kennedy (Bu Hayat Sizin)
- Başkalarına yardım etmek, iyilik yapmak kadar insanı iyileştiren bir eylem olamaz. Mutlu olmak istiyorsan birine yardım et, bir iyilik yap. (Anlat Anneanne)
- "Allah'ım, bana değiştiremeyeceğim olaylara katlanabilmem için sabır, değiştirebileceklerimi değiştirmek için güç ver. Ve daha da önemlisi, bu ikisinin arasındaki farkı ayırt edebilecek sağduyuyu ver." (Yaş On Yedi)
- Emerson ise, “Yaptıkların öyle yüksek sesle konuşur ki, söylediklerini duymam bile…”der. (Şu Çılgın Tempoda Duyarlı Davranışlar)
- Beni rahat bıraksınlar, başka bir şey istemiyorum!" (Bir Genç Kızın Gizli Defteri)
- "Acele karar vermeyin! "Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. "Karar, aklın durması halidir. "Karar verdiniz mi akıl düşünmeyi, dolayısıyla gelişmeyi durdurur. "Oysa, bir yol biterken yenisi açılır. "Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta durduğunu görürsünüz." (Günler Akıp Giderken)
- Ve unutmayın: Yaşayamadıklarımız da bizlere bir şeyler katabilir! (Bu Hayat Sizin)