Bir Genç Kızın Günlüğü - Sigmund Freud Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bir Genç Kızın Günlüğü kimin eseri? Bir Genç Kızın Günlüğü kitabının yazarı kimdir? Bir Genç Kızın Günlüğü konusu ve anafikri nedir? Bir Genç Kızın Günlüğü kitabı ne anlatıyor? Bir Genç Kızın Günlüğü PDF indirme linki var mı? Bir Genç Kızın Günlüğü kitabının yazarı Sigmund Freud kimdir? İşte Bir Genç Kızın Günlüğü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Sigmund Freud
Çevirmen: Lütfiye Kaya Cicerali
Çevirmen: E. Ensari Cicerali
Yayın Evi: Gece Kitaplığı
İSBN: 9786051803432
Sayfa Sayısı: 392
Bir Genç Kızın Günlüğü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Bu günlük bir mücevherdir.
İnanıyorum ki daha önceden sosyal ve kültürel sınıfımıza ait ve ergenliğini yaşayan genç bir kızın ruhunu anlamamıza izin veren benzer hiçbir şey yazılmamıştır.
Düşüncelerin çocukluğun basit egoizminden olgunluğa erişirken nasıl değiştiği; ebeveynler ve ailenin diğer üyeleriyle olan ilişkilerin kendilerini nasıl şekillendirdiği; giderek ne kadar ciddi ve daha samimi hale geldikleri; arkadaşlıkların nasıl oluştuğu ve bozulduğu; aşkın ortaya çıkışı ve ilk öznelerine doğru dışa vurulan hisler bize kişinin dikkatine önceden belli belirsiz baskı uygularken, zamanla gelişen zihnin tamamını nasıl ele geçirdiğini göstermektedir.
Hepsinden önce, cinsel yaşamın gizemi kişinin dikkatini önceden belli belirsiz baskılarken giderek büyüyen aklın tamamını nasıl ele geçirdiği, çocuğun mahrem bilgilerin yükü altında kıvranırken omuzlarında yük taşımaya nasıl elverişli hale geldiği bize sergilenmektedir.
Bütün bunlar için, eğitimcilerin ve psikologların yüksek ilgilerini boş çıkarmayacak derecede çok çekici, çok ciddi ve çok saf bir açıklamamız vardır.
Sizin üzerinize düşen bu günlüğü yayınlamaktır. Eserlerimi takip eden öğrencilerim size minnettar kalacaktır.”
SIGMUND FREUD
Bir Genç Kızın Günlüğü Alıntıları - Sözleri
- Her neyse şimdi hayatın ne önemi var. Çünkü insanlar çok kötü kalpli.
- “Kimseye güvenmemelisin"
- Delicesine aşıktım.
- Manyak bir kocaya sahip olmak berbat bir şey olmalı.
- Sevildikçe güzelleştiğimi hissediyordum
- Aşk insanları aptallaştırır.
- Çok güzel bir kız ve saçını alnından arkaya çok hoş şekilde atıyor.
- O kadar üzgünüm ki akşam yemeğinde en sevdiğim çikolatalı pasta olmasına rağmen hiç bir şey yiyemedim.
- Hepsinden öte acımasız bir kocasının olacak olması çok korkunç.
- Nasıl bu kadar aptal olabilirim!
Bir Genç Kızın Günlüğü İncelemesi - Şahsi Yorumlar
12 yaşındaki bir kızın olgunlaşma süresine (!) kadar ki günlüğünü ele alıyor kitap. Küçük bir kızın dilinden kendini, çevresini ve 'kadınlığı' tanımlamasını görüyoruz. Kitap, kültürlerin ve sosyal yaşamın bir kızın hayatını nasıl etkilediğini, şekillendirdiğini gün gün işliyor. Kitapta kendimden çok fazla şey buldum. Özellikle de kitabın ana kahramanı Rita ve onun en yakın arkadaşı Hella'nın dostluğu beni çok etkiledi. Hayat dostlar varken çekilebilir oluyor aslında ya da böylesine bir dostluğa sahip olduğum için çok duygusal düşünüyor da olabilirim. Birbirlerini daima düşünmeleri, asla boş bir sebepten birbirlerinin kalbini kırmamaları vs. vs.... Daha sonra Rita'nın babasına olan derin saygı ve sevgisi.. Öyle güzel anlatmış ki Rita yaşadıklarını, bazı yerlerde onun yerine sevinip, üzülmemek elde değil. (Özellikle editörün notu beni en çok üzen kısım oldu) Sigmund Freud kitap hakkında, "Bu eser bir mücevherdir" demiş. Çokta güzel söylemiş çünkü o zamanlar biz kızların da erkekler kadar meraklı olabileceği sadece Freud'un aklına gelmiş. Öyle olacak ki böylesine güzel bir kitabı bizlere sunmuş... Elbette bir psikanaliz kitabı ama ben bu konuda uzman olmadığım için sadece neler hissettiğimi, nasıl bulduğumu anlatmaya çalıştım :) İyi okumalar.. (İrem)
Aşk insanı asileştirir. Kitapta kendimden çok fazla şey buldum. Özellikle de kitabın ana karakteri Rita ve onun en yakın arkadaşı Hella’nın dostluğu beni çok derinden etkiledi . Hayat dostlar varken çekilebilir oluyor aslında, ya böylesine bir dostluğa sahip olduğum için çok duygusal düşünüyor da olabilirim. Birbirlerini daima düşünmeleri, asla boş bir sebepten birbirlerinin kalbini kırmamaları vs. vs. Daha sonra Ritanın babasına olan derin saygısı ve sevgisi... Öylesine güzel anlatmış ki Rita yaşadıklarını bazı yerlerde onun yerine sevinip üzülmemek elde değil. ( Editörün notu beni en çok üzen kısım oldu ). Freud kitap hakkında” Bu eser bir mücevherdir.” Demiş çokta güzel söylemiş çünkü ; o zamanlar biz kızlarında erkekler kadar meraklı olabileceği sadece Freud’un aklına gelmiş. Öyle olacak ki bizlere böylesine güzel bir kitabı bizlere sunmuş... Elbette psikanaliz kitabı ama ben bu konuda uzman olmadığım için sadece neler hissettiğimi, nasıl bulduğumu anlatmaya çalıştım. “BİZ KIZLAR DÜNYANIN KENDİ ÖZGÜR İRADESİYLE BİZE VEREMEYECEĞİ ŞEYLERİ SÖKE SÖKE ALMAK ZORUNDAYIZ...” (EDA POLAT)
Öncelikle belirtmeliyim ki eser Freud tarafından yazılmamıştır. Kitap; ana karakterimiz olan Rita’nın 11 yaşından 14 buçuk yaşına kadar yazdığı günlüğün, yaş dönemlerine ayrılarak yayınlanması ile ortaya çıkmıştır. Kitabın önsözünde Freud :”Bu günlük bir mücevherdir.” diyor ve ergenliğini yaşayan bir genç kızın ruhunu böylesine açıkça görebilmemize olanak tanıyan hiçbir şey yazılmamıştır diye belirtiyor. Eserlerini takip edenlerin bu kitap için minnettar kalacaklarını söylüyor. İsimler ve yerler değiştirilerek günlükte değişiklik yapılmadan, birebir cümleler ile yayınlanıyor. Okurken her olayın yaşanmış olduğunu bilmek sizi daha fazla içine çekiyor. Ebeveyn ilişkileri nasıl başlıyor ve olgunlaştıkça nasıl bir şekil almaya başlıyor bunu görüyoruz. Anne babanın çocuğa karşı yaklaşımlarının önemini, ayrıca kardeşler arasındaki ilişkilerin nasıl ilerleyip şekil aldığını yıl yıl izleme fırsatı buluyoruz. En yakın arkadaşı ile yaşadığı maceraların yanı sıra, ergenlik döneminde en yakın arkadaşın önemini, bu dönemde iki yakın arkadaşın neler paylaştıklarını, neler düşündüklerini, ilgilerini, meraklarını, aşkı nasıl tanımladıkları, evlilik ve kadın erkek ilişkileri hakkında merak ettikleri ile ergenlik dönemindeki gençlerle ilgili bilinçli olunmasının yanı sıra onlara karşı doğru yaklaşımın önemini ve bir o kadar da hassas olunması gereken bir dönem olduğu ile tekrar yüzleşiyoruz. Okuldaki başarı ve başarısızlıkların gençler için ne kadar önemli olduğunu ve de öğretmen ilişkilerinden, hayran olduğu öğretmenlerinden bahsederken öğretmenlerin, öğrencilerinin hayatındaki yerini ve önemini gözlemliyoruz. Ve son olarak her yaşta ve hiç beklenmedik anlarda karşımıza çıkan acıların da hayatımızın bir parçası olduğu ile karşı karşıya getiriyor bizi eser. Sıradan gibi düşünülerek gün gün yazılan bu anılardaki derinlikten etkilenmemek mümkün değil. 11-14 buçuk yaş arasında insan gelişiminin değişimini ve psikolojisinin geçişlerini gözlemleme fırsatı buluyoruz. Freud’un da dediği gibi bu günlük bir mücevher. (Özlem)
Bir Genç Kızın Günlüğü PDF indirme linki var mı?
Sigmund Freud - Bir Genç Kızın Günlüğü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Genç Kızın Günlüğü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Sigmund Freud Kimdir?
Sigmund Freud ( nüfus kaydında Sigismund Scholomo Freud) (d. 6 Mayıs 1856, Příbor, Moravya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu (bugün Çek Cumhuriyeti) - ö. 23 Eylül 1939, Londra, Birleşik Krallık), psikanaliz öğretisini geliştirmiş olan Yahudi kökenli Avusturyalı nörolog. Kişiliğin 5 farklı dönemden geçerek geliştiğini öne süren Psikoanalitik Kuram'ın kurucusudur...
Orta seviye bir Yahudi yün tüccarının, kırk yaşındayken, kendisinden yirmi yaş küçük bir kadınla yaptığı ikinci evliliğinden dünyaya geldi. Ekonomik bunalımdan dolayı ailesi Viyana'ya yerleşmek zorunda kaldıklarında, Freud henüz 4 yaşındaydı. 1938 yılına kadar burada yaşadı.
Lisede Latince, Fransızca ve İngilizce öğrenirken kendi çabalarıyla da İbranice, İspanyolca ve İtalyanca öğrendi. Başarılı bir öğrenciydi. Başlangıçta istemediği halde Goethe'nın yapıtlarından etkilenerek tıp okumaya karar verdi.
Üniversite yıllarında Yahudi düşmanlığıyla karşılaştı, okuldaki arkadaş çevresinden dışlandı. 1876 yılında fizyolojist Brücke'nin laboratuvarına girdi, burada anatomopatoloji ve insan sinir sistemi üzerine araştırmalar yaptı. 1881'de tıp öğrenimini bitirdi. 1883'te dönemin ünlü beyin anatomisi ve nöropatoloji uzmanı Dr. Theodor Meynert'in yönetiminde psikaytri kliniğinde asistan olarak çalışmaya başladı. 1884'de kokain üzerine bir inceleme yapmakla görevlendirildi. 1884'te kokainin analjezik özelliklerini keşfetti, anestezik niteliklerini ise sezinledi. (Yaşamım ve Psikanalız adlı yapıtında kokainin anestezik niteliklerini aslında bildiğini, yalnız tıp çalışmalarını bıraktığından dolayı bunların başkaları tarafından ortaya çıkarıldığını ileri sürer.)
Aldığı bir bursla 1885'te Paris'e gitti, Salpêtriê Hastanesi'nde, Jean Martin Charcot'nun yanında staja başladı. Burada histerinin belirtilerini, hipnotizma ve telkinin etkilerini gözlemledi. Charcot'dan çok etkilendi. (Yaşamım ve Psikanaliz 'de Charcot'ya ne kadar düşkün olduğu görülür) Charcot'nun konferanslarını Almancaya çevirdi ve 1886'da yayımladı.
1886'da Paris'ten ayrılarak Berlin'e gitti. Burada çocuk nöropatolojisiyle ilgilendi. Viyana'ya dönerek özel hekimliğe başladı. 1886 ekim ayında 4 yıldır nişanlı olduğu Martha Bernays ile evlendi. Sinir hastalıkları ve histeri şikayetiyle kendisine başvuranlar üzerinde dönemin ünlü tedavi yöntemlerini, elektroterapi ve hipnotizmayı uyguladı. 1887'de Dr. Bernheim'in Telkin ve Telkinin Tedavideki Uygulamaları Üstüne adlı kitabını çevirdi.
Elizabet von R. adındaki bir kadın hasta kendisini serbest çağrışım yöntemine zorlayınca hipnozdan vazgeçti. 1892 - 1895 yılları arasında Charcot'nun Salı Günü Dersleri adlı kitabının çevirisini, savunma psikonevrozları üzerine bir makaleyi ve saplantılar ve fobiler üzerine başka bir makaleyi Breuer ile ortaklaşa hazırladı. Ancak tıp çevrelerince Histeri Üzerine İncelemeler hoş karşılanmadı. Bu yapıtta psikanalizin temel ilkelerine rastlanır.
1896 yılında babasının ölümü üzerine derin bir bunalıma girdi ve sistematik olarak kendini çözümlemeye başladı. Yine aynı yıl Breuer'le nevrozların cinsel açıdan açıklanması konusunda ters düşerek yollarını ayırdı. Histerinin cinsel etiyolojisi üzerine verdiği bir konferans skandala yol açtı. Bu dönemde W. Fliess'le yazışmaları, özçözümleme süreci, hayatı üzerinde önemli etkiler yarattı. (Bu yazışmaları Freud'un ölümünden sonra eşi ve kızı tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Freud psikanalize özel hayatını karıştırmak istemediğinden, kişisel kayıtlar bırakmamış, birçok yazışma ve mektubunu ölümünden önce yakmıştır.) Hayatının 10 yıl süren bu döneminde, Freud hem yandaş, hem öğrenci bakımından yalnız kaldı. Kendini hastaların tedavisine ve psikanalizin yaratılmasına yoğunlaştırdı. Bu sürecin sonucu olarak 1897'de Oedipus Kompleksi, 1900'de Düşlerin Yorumu (iki cilt) adlı eserler ortaya çıktı.
1908'te Viyana Psikanaliz Derneği kuruldu. Bu olay, Freud için bir dönüm noktasıydı, Yaşamım ve Psikanaliz kitabında buna büyük yer verdi. Ancak bu tarihten önce bile Freud'un çevresinde çözümlemenin giderek kurumlaştığı görülür. 1902'den sonra "Çarşamba Günleri Psikoloji Derneği", adı altında başta P. Federn, O. Rank, W. Stekel ve Alfred Adler olmak üzere, Freud'un ilk yandaşları bir araya toplandılar. 1904'de E. Bleuer'le yazışmaya başladı. 1907'de Bleuer'in asistanı Carl Gustav Jung tarafından ziyaret edilir. Jung aynı yıl Zürih'te Freud Derneği'ni kurdu. Bu Freud için büyük bir başarıydı, zira psikanaliz artık ülke sınırlarının dışına çıkmıştı. Takip eden yıllarda Jung, 1. Psikanaliz Kongresi'ne katıldı ve psikanaliz üzerine konferanslar vermek üzere Freud ile birlikte ABD'ye yolculuk etti. Freud, 1910 - 1920 yıllarında Psikanaliz Üzerine, Bir Paranoya Vakası Özyaşam Öyküsü Üzerine Psikoanalitik Gözlemler: Başkan Screber, Totem ve Tabu, Narsizmin İncelenmesine Giriş, Yas ve Melankoli adlı eserleri yayımladı.
1923'de kendisine üstçene ve damak kanseri tanısı kondu. İzleyen yıllarda 33 kez ameliyat oldu. Sürekli protez takması gerektiğinden dolayı uzun yıllar konuşma ve yemek yeme sıkıntısı çekti. 1938'de Naziler'in Viyana'ya girmesiyle birlikte en küçük çocuğu Anna ile birlikte Avusturya'yı terk etmek zorunda kalarak Londra'ya yerleşti. Ölümüne dek tedavi ve çalışmalarına burada devam etti.
Freud, prensipleri gereği kişisel hiçbir özel belge, anı defteri, mektup bırakmamış, hepsini yakmıştır. Bu nedenle, Freud'a dair ilk ve en kapsamlı bilgiler ilk olarak yakın dostu İngiliz psikaytr Ernest Jones'un 1953'te yayımlanan üç ciltlik Sigmund Freud'un Yaşamı ve Yapıtları adlı kitabıyla ortaya çıkarıldı.
Eserleri [değiştir]
Zur Psychopathologie des Alltagslebens (Günlük Yaşamın Psikopatolojisi)
Die Traumdeutung (Düşlerin Yorumu)
Über Psychoanalyse (Psikanaliz Üzerine Beş Ders)
Totem und Tabu (Totem ve Tabu)
Zur Einführung des Narzissmus (Narsisizmin İncelenmesine Giriş)
Unbehagen in der Kultur (Uygarlığın Huzursuzluğu)
Jenseits des Lustprinzips Das Ich und das Es (Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd)
Der Mann Moses und die monotheistische Religion (Musa ve Tektanrıcılık)
Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme, 1905
Der Witz und seine Beziehung zum Unbewussten, Nükte ve Bilinçdışı'yla İlişkisi, 1905
Psikanalizin Tarihçesi, 1914
Psikanalize Giriş Dersleri, 1917
Yaşamım ve Psikanaliz, 1925
Tutukluk, Semtom ve Korku, 1926
Bir Yanılsamanın Geleceği, 1927
Kültür İçindeki Huzursuzluk, 1930
Psikanaliz ve Uygulama,
Psikanaliz Üzerine,
Olgu öyküleri
Histeri ile Mücadele
Sigmund Freud Kitapları - Eserleri
- Kitle Psikolojisi
- Psikanaliz Üzerine Beş Konferans ve Psikanalize Toplu Bakış
- Uygarlık Toplum ve Din
- Amatör Psikanalizi
- Sevgi ve Cinsellik Üzerine
- Olgu Öyküleri 1
- Olgu Öyküleri 2
- Totem ve Tabu
- Psikanaliz Üzerine
- Nevrozlar - Psikanalize Giriş 2
- Cinsellik Üzerine
- Rüyaların Yorumu
- Kokain
- Bir Yanılsamanın Geleceği, Neden Savaş
- Grup Psikolojisi ve Ego Analizi
- Haz İlkesinin Ötesinde
- Psikoloji Kanalize Ederek Psikanaliz Kuramı
- Arzu Dürtü ve Çatışmaları Açığa Çıkarma
- Bilinçaltı
- Ruh Çözümlemesine Giriş Konferansları
- Günlük Yaşamın Psikopatolojisi
- Uygarlığın Huzursuzluğu
- Cinsiyet ve Psikanaliz
- Kültürdeki Huzursuzluk
- Niçin Savaş?
- Yaşamım ve Psikanaliz
- Seçme Yazılar
- Terapi
- Endişe
- Rüya Yorumları 1
- Rüya Yorumları 2
- Psikanaliz ve Uygulama
- Psikanalize Giriş Dersleri
- Ket Vurma
- Musa ve Tektanrıcılık
- Psikopatoloji Üzerine
- Kendi Kendine Psikanaliz
- Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası
- Mutluluk Dediğimiz Şey
- Davranış Bozuklukları ve Tedavisi
- Çocukta Fobinin Analizi
- Yanılgılar ve Düşler Üzerine
- Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi
- Bir Genç Kızın Günlüğü
- Freud - Jung Mektuplaşmaları
- Psikanalize Giriş
- Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri
- Dinin Kökenleri
- İsteri Üzerine Araştırmalar
- Psikanalitik Hastalık Öğretisi Hakkında Yazılar
- Metapsikoloji 1
- Metapsikoloji 2
- Metapsikoloji 3
- Metapsikoloji 4
- Psikanalize Giriş
- Psikanalize Giriş
- Cinsel Yasaklar Ve Normaldışı Davranışlar
- Sanat ve Sanatçılar Üzerine Notlar
- Bir Histeri Vakası Analizi
- Psikanalize Yeni Giriş Dersleri
- Psikanaliz Açısından Edebiyat
- Kültürel Cinsel Ahlak ve Modern Sinirlilik
- Sanat ve Edebiyat
- Aşkın Psikolojisi
- Histeri Üzerine Çalışmalar
- Metapsikoloji Haz İlkesinin Ötesinde Ego ve İd ve Diğer Çalışmaları
- Ruh Çözümlemesine Yeni Giriş Konferansları
- Ruh Çözümlemesinin Tarihi
- Freud'un Mektupları
- Psikanaliz Üzerine
- Bakirelik Tabusu
- Otobiyografi
- Psikanaliz Üzerine Vakalar
- Bilinçsizlik ve Psikanaliz
- Siz Deli Misiniz?
- Einstein’a Mektup
- Psikanaliz
- Eşeysellik Kuramı Üzerine Üç Deneme
- Savaş ve Ölüm Üzerine
- Bir Yanılsamanın Geleceği
- Yas ve Melankoli
- Rüya Psikolojisi
- Leonardo da Vinci
- Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü
- İçgüdüler ve Baskılama
- Espri Sanatı
- Din
- Takıntı Üzerine
- Bilinçsiz-Olan
- Anksiyete Üzerine
- Psikanalizin Ana Hatlari
- Totem ve Tabu - 2.Cilt
- Kadın Cinselliği Üzerine
- Ego ve Id
- Bilinç Dışı
- Bilinçaltını Keşfetmek
- Sevgi Məktubları
- Her İnsan Gördüğü Rüyanın Tabiridir
- Aforizmalar
- Sanrı ve Düş
- Tutukluk Semptom ve Kaygı
- Ruhsal Kimlik
- Doğuştan Gelen Sapkın Eğilimler
- Dora
- Kendini Koruma İçgüdüsü
- Psikanalitik İlerlemenin Önündeki Engeller
- Psikanaliz ve Telepati
- Cinsel İstismar - Psikoloji Serisi
- Ensest
- Yasaklar ve Normal Dışı İstekler
- Gizemli
- Düşüncelerin Sınırsız Gücü
- Kadın Eşcinselliği
- Totem ve Tabu Barbarlar ile Nevrotik Kişiliklerin Zihinsel Yaşantılarındaki Benzerlikler (Cep Boy)
- Arzular ve Çatışmalar
- Sexualleben
- Введение в психоанализ
- Sanat ve Psikanaliz
- Erkeklerin Cinsel İçgüdüsü
- Ketlenmeler, Belirtiler ve Anksiyete
- Ego ve Kimlik
- Libido ve Narsisizm
- Cinsiyetler Ayrımı
- Mədəniyyətin sancıları
- Totem ve Tabu
- Aşkın Psikolojisi
Sigmund Freud Alıntıları - Sözleri
- Devletlerin, bireyleri kötülükten alıkoymasının, kötülük yapmayı ortadan kaldırmak amacından değil, onu tıpkı tuz ve tütün gibi tekeline almak amacından doğduğu düşüncesine kesin bir biçimde inanılabilir. (Cinsiyet ve Psikanaliz)
- Kadınlar, özellikle de güzelseler, nesne seçimlerinde kendilerine dayatılan toplumsal kısıtlamaların bedeli olan belli bir kendiyle yetinme geliştirirler. Kesin konuşmak gerekirse bu türden kadınların erkeklerin kendilerine yönelik sevgileriyle kıyaslanabilecek yoğunlukta sevdikleri tek şey yalnızca kendileridir. Gereksinimleri de sevme değil ama sevilme doğrultusundadır ve bu koşulu yerine getiren erkek onların onayını kazanan kişi olur. (Metapsikoloji Haz İlkesinin Ötesinde Ego ve İd ve Diğer Çalışmaları)
- Bastırma bireysel çalışır; bastırılmış olanın her bir türevi kendine özgü bir yazgıya sahip olabilir; biçim değişikliğinin fazlası yada azı başarının sonucunu tamamıyla değiştirebilir (Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü)
- Biz ölümün yaşamın tek amacı olduğunu iddia etmiyoruz; ölüm kadar yaşamın da olduğu gerçeğini gözardı etmiyoruz. (Ruh Çözümlemesine Yeni Giriş Konferansları)
- Bilinçaltında "hayır" sözcüğü olmadığını, zıtlıkların bir araya geldiğini biliyoruz. Reddetme ancak bastırma sürecinde ortaya çıkıyor. (Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi)
- Psikanaliz bize baba kompleksi ile Tanrı inancı arasında yakın bir ilişkinin bulunduğunu ;bize kişisel bir Tanrı'nın psikolojik yönden yüceltilmiş bir babadan başka bir şey olmadığını göstermiştir ve her geçen gün genç bireylerin babalarının otoritelerinden kurtulduklarında dinsel inançlarını nasıl kaybettiklerine dair yeni kanıtlar sunmaktadır. (...) (Leonardo da Vinci)
- Mutlu kişiler düş kurmaz, bunu ancak yeterince doyuma ulaşmamış kişiler yapar. Doyuma kavuşturulmamış, düşlemlemenin itici güçleridir ve her düş belli bir isteğe doyum sağlama çabası ve böyle bir doyumu ondan esirgeyen gerçek'i değiştirme girişimidir. (Sanat ve Sanatçılar Üzerine Notlar)
- Olgunluk hazzı erteleyebilme kabiliyetidir. (Aforizmalar)
- fakat bekâret bir tabunun, dinsel olarak tarif edilebilecek bir yasağın konusu haline gelmiştir. (Bakirelik Tabusu)
- Temelde kırıcı olan bir düşünce belli bir yoğunluk seviyesine ulaşır ulaşmaz çekişme aktifleşir ve bu kesinlikle bastırmaya yol açar. (Bilinç Dışı)
- Çocukluk çağında hiçbir gereksinimin bir babanın korumasına karşı duyulan gereksinimin kadar güçlü olabileceğini sanmıyorum (Kültürdeki Huzursuzluk)
- Birbirleriyle uzlaşması zor çelişkilere düşüyorsunuz.. (Bir Yanılsamanın Geleceği, Neden Savaş)
- "Efsaneye göre insan denilen varlık, kadın ve erkek olarak iki parçaya bölünmüştür; o zamandan beri aşk yoluyla birleşmeye çalışmaktadır" (Cinsellik Üzerine)
- "Tam da hastalanacak zamanı bulmuştur büyük anne. Hastamız, sevdiğini, böylesine özlemişken..." (Psikanaliz ve Uygulama)
- Ve her zaman öylesine güçsüz kalırdım ki, içimi yakıp kavuran tutkuları dışa vuramazdım. Dolayısıyla hep baskıladım kendimi, sanırım bu da halimden belli oluyor. (Yaşamım ve Psikanaliz)
- İd'de içgüdüye düşen rolü ego da algı oynamaktadır. Ego tutkuları ihtiva eden id'in tersine, mantık ve sağduyu olarak adlandırılabilecek olan şeyi temsil etmektedir. (Ego ve Id)
- herkes kendi hayatı üstünde hak sahibidir...' (Mutluluk Dediğimiz Şey)
- Ama sorarım size, insanlar ellerine geçirdikleri bir şeyi ne zaman karmakarışık, ne zaman eciş bücüş bir duruma sokmamıştır? (Kendi Kendine Psikanaliz)
- Sanki bilinçli olanın direnci, kökensel bastırılmış olandan uzaklaştırılmalarını sağlayan bir işlev görür. (Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü)
- "Doğa, göründüğü kadarıyla bizi soğukkanlılıkla, zalimce, amansızca ve olasıdır ki tam da bizim doyum sağlamamıza yol açmış şeyler aracılığıyla yok eder." (Bir Yanılsamanın Geleceği)