Bir Göçmen Kuştu O - Ayla Kutlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Bir Göçmen Kuştu O kimin eseri? Bir Göçmen Kuştu O kitabının yazarı kimdir? Bir Göçmen Kuştu O konusu ve anafikri nedir? Bir Göçmen Kuştu O kitabı ne anlatıyor? Bir Göçmen Kuştu O PDF indirme linki var mı? Bir Göçmen Kuştu O kitabının yazarı Ayla Kutlu kimdir? İşte Bir Göçmen Kuştu O kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ayla Kutlu

Yayın Evi: Bilgi Yayınları

İSBN: 9789754946147

Sayfa Sayısı: 248

Bir Göçmen Kuştu O Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ayla Kutlu'nun kendi deyişiyle, küçük yaşta toprağından koparılan ve göçmen kuş olmaktan kurtulamayan bir adam, Adil Emir Bey. Bir Osmanlı aydını... Adil Emir Bey'in yaşamöyküsü Bir Göçmen Kuştu O. Ayla Kutlu 'Fazla politize bir kitap olsun istemediğim için daha çok kadınlara yansıyan bölümüyle verdim onun yaşamını...' diyor. Osmanlının son döneminden Cumhuriyetin ilk yıllarına değin uzanan bir zaman dilimi içine olayları yerleştiriyor. Ayla Kutlu, bu süre içinde geçen olayları bir tarihçi gibi izleyip araştırdıktan sonra, romancı ustalığıyla kaleme alıyor.

Bir Göçmen Kuştu O Alıntıları - Sözleri

  • Acılar, sevinçlerle yer değiştirecek.
  • İnsanlar birinin ardına takıldıklarında, başkalarının oyununa geldiklerinde, sürüye dönüşüyorlar.Tek insana tek kahramana kinim ondan.İnsanları insan olarak yaşamaya çağırmaya kimsenin gücü yetmez.
  • Kaçmak...Ah bunu özlüyorum. Bu kalabalık içindeki yalnızlık kaçma isteğimi hep canlı tutuyor. Günlük yaşamı sürdürmeyi gerektiren seylerin bu kadar çok olduğunu , insan bu kadar yorduğunu bilmezdim.
  • Karşısındaki delikanlının yüzüne bir kez olsun bakmayarak, yüzünün allanmasıyla herkesin alay edeceğinden korka korka , kısa süre ve oğlanın bulunduğu yerde açıktan dönüşler yapar, uolunun kedilecegini sezer sevmez hemen öte yana dönerek, kaçak, uyarıcı güzelliğinden habersiz, yerine dönerdi. En çok oynadığı gençlerden değil, kıyıda biraz arkada duran yaşlıların başlarını döndürdüğünü anladığı için, onlardan utanırdı.
  • Acılar, sevinçlerle yer değiştirecek.
  • bütün dünyayı unutup, mızıka yorumlana, yavaş bir iç çekişle kapanana kadar onun karşısında dönüp duranlar; Batu'nun omuzlarından gerili açık kollarının altından nazlı bir kaynak suyu gibi süzülerek akan, gözleri parlak, yanakları pembe, adımları serçe kızlar.
  • Insan gençken kaderi yeneceğini sanır.
  • "Yenilikleri kabullenmeyi bilmeyen kapalı bir dünyanın insanlarıyız bizler."
  • İstemiyorsan, ama sahiden istemiyorsan görmüyorsun.
  • ... Ama yüreğin kondurmayan yanı var ya. O, hep kandırıyor aklını."
  • Ümitli olmak için kafi sebebiniz yoksa, ümit etmenin manası da kalmıyor.
  • "İnsan sevdadan da uykusuz kalır, gamdan da."
  • Bu kadar içli olursa bir insan, ince hastalığa tutulur.
  • İnsanlar birinin ardına takıldıklarında, başkalarının oyunlarına geldiklerinde, sürüye dönüşüyorlar.Tek insana tek kahramana kinim ondan.İnsanları insan olarak yaşamaya çağırmaya kimsenin gücü yetmez. Çevresi kirletir onu.

Bir Göçmen Kuştu O İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Merhaba Sevgili Kitap Dostlarım:) Bu kitabı okumaya başladığımda kitapla bütünleşmekte çok zorlandım.Giriş kısmı uçurumdan direk atlar gibi; bir türlü dalamadım.Ne ne, kim kim derken sayfaları çevirdikçe idrak edebildim yazılanları:) Eşi öldürülen hamile kadın -Cevahir- yollara düşüp bir beyin yanına sığınır.Tabi bu doğum ölümle sonuçlanır.. Sonrasında ise olaylar Emir Batubeg'e yönelir ve onun tüm hayatını anlatır.Olayları tek tek anlatmak istemiyorum ama genel olarak söylemek gerekirse Kafkaslardan başlayıp Anadoluya uzanan bir yolculuk; Osmanlı'nın son, Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yılları diyebileceğimiz özellikle tarih okumayı sevenlerin bayılacağı, dili akıcı bir kitap.Kitabın yolu açık olsun:) Tarih okumayı sevenler ise mutlaka baksın okumakicinkitaphalleri @bilgiyayinevi Matmazelle birlikte sevgiyle, dostça ve hoşça kalın:) (Bircan Yazgan Uysal)

Küçük yaşta toprağından koparılan ve göçmen kuş olmaktan kurtulamayan Adil Emir Bey'in Kafkasya'dan başlayan Batum.Mardin.Urfa İstanbul ve Ankaraya uzanan hikayesi.Uzun araştırmalardan sonra kaleme alınan kitap Osmanlı'nın son dönemini kapsamaktadır.Dönem hikayesi olarak okumanızı tavsiye ediyorum (seher)

Ayla Kutlu'yu ilk defa okuyorum.Ve güzel bir başlangıç yaptığım kanısındayım.Beklenti içine girmeden okumaya başladığım ve bundan sonraki eserleri için beklenti içinde olacağım bir yazar oldu.Yalnız okumaya başladığımda kitabın devamı olan başka bir kitap olduğunu bilmiyordum ve şuan yine yarım kaldım.En kısa zamanda diğerini bulup eksik taşları yerine oturtmam lazım. Kitap Kafkaslardan göçe mecbur kılınmış bir anne ve çocuğun yolculuğu ile başlıyor.Geriye dönüşler ve o anla birlikte bu yolculuk anlatılıyor.Ve tam bu esnada kitap birden sizi sarmaya başlıyor ve size şu mesajları veriyor:Bu andan itibaren anlatacaklarıma iyi odaklan, dalgın kafayla okuma beni, bazı cümlelerim içinde kaybolabilirsin tüm bunlara hazır ol.Kafkaslardan başlayan yolculuk İstanbul, Ankara ve Urfa'ya kadar uzanıyor.Ve biz bu illerde yaşanılanlara sırasıyla tanıklık ediyoruz. Zaman olarak ise Cumhuriyet'in kuruluşu yakındır.Kurtuluş mücadelesi verdiğimiz yıllar.Kazanılan zaferler halkı coştursa da yine de bu savaş ne zamana kadar sürecek bu belirsizlik kafalarda hep soru işareti.Önceden hep birlikte kardeş olarak yaşadığımız Rumlar, Ermeniler de artık eskisi gibi değiller.Emir Bey ve ailesi de bu olaylar yaşanırken ön planda anlatılan kişiler.Önce Emir Bey'in anne ve babasının hikayesi daha sonra ise kendi ailesinin hikayesi anlatılıyor.Emir Bey'in iki eşi var.Kitapta eşlerinin Emir Bey hakkındaki düşünceleri, ona olan bağlılıkları, bir kadın olarak çektikleri özellikle Urfadaki eşinin yaşadıkları okurken yüreğimizde bir sızı bırakıyor. Eserin dili gayet akıcı ve edebi.İçerisinde yöreye özgü kelimeler de kullanılmış.Halk edebiyatı unsurlarının da kullanıldığı bu eserde özellikle Yunus'tan yapılan alıntılar edebi salınımları artırarak ayrı bir hava katmış esere.Ben çok beğendim bu kitabı ayrıca bir noktada da üzüldüm.Çoğu insanın ne böyle bir yazardan ne böyle bir kitaptan haberi bile yok.Hakettiği değeri göremeyen eserlerden kabul ediyorum.Ben bundan sonra herkese okumaları için tavsiye edeceğim.İlerleyen zamanlarda daha çok insanın elinde bu eseri görebilmek umuduyla keyifli okumalar :) (Gülsüm Yalçın)

Bir Göçmen Kuştu O PDF indirme linki var mı?

Ayla Kutlu - Bir Göçmen Kuştu O kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Göçmen Kuştu O PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ayla Kutlu Kimdir?

Ayla Kutlu (d. 14 Ağustos 1938), Türk yazar. Türk edebiyatı'nda 1990'larda yerini alan kadın edebiyatının öncülerindendir. Yapıtlarında, öznel psikolojik olayları anlatırken Türk toplumundaki tarihsel ve toplumsal gelişmeleri aktarmıştır. Türk edebiyatının önemli ödüllerini kazanan Ayla Kutlu'nun bazı yapıtları senaryolaştırılmış ve filme alınmıştır.

Yaşamı

Ayla Kutlu, 14 Ağustos 1938 günü Antakya'da dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu ve tek kızı olarak dünyaya geldi. Babası cumhuriyetin ilk kuşak öğretmenlerinden Selahattin Kutlu, annesi Sabriye Kutlu idi.

İlk ve orta öğrenimini İskenderun'da tamamladıktan sonra lise öğrenimi için Gaziantep'e gitti. Liseyi bitirdikten sonra İçişleri Bakanlığı'ndan burs alarak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu, 1960 yılında mezun oldu. Mezuniyetin ardından İçişleri Bakanlığı'nda zorunlu hizmet nedeniyle görev yaptı. Personel eğitimi, yöntem ve organizasyon gibi çeşitli uzmanlık alanlarında çalıştı. Yazar, 1964 yılında evlendi, 1965 yılında bir oğlu dünyaya geldi.

Ayla Kutlu, yazarlığa 35 yaşında iken başladı. İlk öykü ve yazıları Özgür İnsan dergisinde Aygen Berel adıyla yayımlandı. İlk romanı Kaçış'ı 1977'de tamamladı. 1980'de 20 yıllık hizmet süresi dolduktan sonra kamudaki görevinden ayrıldı, tamamen yazarlığa yöneldi ve ardı ardına romanlar yayımladı. Romanlarındaki karakterleri toplumsal ve tarihi gelişmelerle içiçe anlattı.

1985 yılında Bir Göçmen Kuştu O adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü'nü kazanan Ayla Kutlu, artık eşinden ayrılmış, yaşamını sanata endekslemiştir. Bu romanında bir Osmanlı aydının yaşam öyküsünü daha çok kadınlara yansıyan bölümüyle anlattı. Bir Göçmen Kuştu O romanının devamı niteliğindeki Emir Bey'in Kızları romanını 1999 yılında yayımladı.

1990 yılında Sen de Gitme Triyandafilis adlı yapıtıyla Sait Faik Hikâye Ödülü'nü aldı. Bu öykü senaryolaştırılmış , yazara En İyi Senaryo dalında Altın Koza ödülünü getirmiş; Sen de Gitme adıyla film yapılmış, 1996'da Altın Portakal ve Altın Koza Film Şenliklerinde toplam 14 ödül toplayarak büyük bir başarı kazanmıştır. Hoşçakal Umut ve Solgun Sarı Bir Gül yazarın filme çekilen diğer yapıtlarındandır.

Ayla Kutlu, 1990'larda çocuk kitaplarına yöneldi ve yirmiye yakın çocuk kitabı yazdı. Aynı dönemde, kadın sorunlarına eğilen yapıtlar verdi. Kadın sorunlarını açıkça ortayan koyan yapıtlarından Kadın Destanı adlı manzumesini klasik destan yapısı ve koşuk biçiminde kaleme aldı. Bu yapıt, Gılgamış Destanı 'na bir gönderme idi; Kutlu, Kadın Destanı'nda kadının mitolojik (Söylencebilim) çağlardaki öyküsünü bugünkü öyküsüne bağlamıştı.

1992 yılında Türkistan'da resmi bir görevde bulundu, 1995'te Kadın Kurultayında üye olarak bulundu.

1995 yılında yazdığı 'Mekruh Kadınlar Mezarlığı' Yunus Nadi Roman Armağanına değer bulundu.

Ayla Kutlu, yaşamının ilk 22 yılını Zaman da Eskir adlı yapıtında anlatmıştır. Yaşamını Ankara'da profesyonel yazar olarak sürdürmektedir.

Ayla Kutlu Kitapları - Eserleri

  • Sen de Gitme Triyandafilis
  • Bir Göçmen Kuştu O
  • Mekruh Kadınlar Mezarlığı
  • Emir Bey'in Kızları (Bir Göçmen Kuştu O 2)
  • Hoşça Kal Umut
  • Cadı Ağacı
  • Yedinci Bayrak
  • Kaçış
  • Başı Kuşlu Çocuk
  • Kadın Destanı
  • Zehir Zıkkım Hikayeler
  • Merhaba Sevgi
  • Islak Güneş
  • Asi... Asi
  • Hüsnüyusuf Güzellemesi
  • Zaman da Eskir
  • Tutsaklar
  • Eyvah Kardeşimi Sevmeye Başladım
  • İkizlerin Sırrı
  • Küçük Mavi Tren
  • Zavallı Mideler
  • Mavi Saçlar Pembe Gözler
  • Yıldız Yavrusu Ramram'ın Dünya Serüvenleri
  • Artık Çok Oldunuz
  • Minik Sultan ile Denizkızı
  • Huvava İlk Çevre Koruyucusu
  • Beceriksizler Sirki
  • Kendini Köpek Sanan Ayakkabılar
  • Melek ve Dostları
  • Akıllı Çocukla Yaramaz Kedi
  • Balina Aydın'ın Türk Dostları
  • Minik Sultan Sihirbaz
  • Minik Sultan Beceriksiz Palyaço
  • Çiçek Elli Robot
  • Gezgin Kertenkele İle Kutup Ayısı
  • Ateş Üstünde Yürümek
  • Ayla Kutlu Edebiyatı

Ayla Kutlu Alıntıları - Sözleri

  • İnsan aptallıklarını zaman içinde zeka gösterisine çeviremezse unutmayı seçer. (Zaman da Eskir)
  • Yoksulluğun derinliği vardır. Dışarıdan bakan göz onun enini boyunu görür yalnızca. Asıl olan onun derinliğidir. Bir mecidiye büyüklüğünde kalmış sabun parçasını bile hane halkına kullandırmayıp, gelebilir olduğu düşünülen konuğa saklamak yoksulluk demektir. (Yedinci Bayrak)
  • Hayvanlar birbirini incitmezler.Karın doyurmak dışında birbirlerine kötülükleri dokunmaz. (Merhaba Sevgi)
  • «Ah benim saf kızım,» demişti. «Bütün bunlar, bu tabanı toprak dükkân, bu pis pencereler, dahası, benim şu pis kılığım bile müşteriyi artıran şeyler. Benim fiyatlarımı Kızılay'ın en lüks stüdyosuyla karşılaştır, daha ucuz olmadığını görürsün. Aynı fiyata yaparım ben işi. Ankara'nın köylüsü buraya gelir. Ona göre Ankara hâlâ babasından, dedesinden duyduğu eski Ankara'dır. Yenişehir onun yeri değildir. O buralara gelir. Benim dükkânımı görünce, böyle bir yerde hele yaşlı başlı bir adamın kendisine kazık atmayacağına inanır. Buraya, kovulmayacağından emin, rahat rahat girer. Beş on kuruş tenzilat yapmamı isterse hatırını kırmayacağımı, "peki, şimdi öyle olsun da ayağın alışsın.' diyeceğimi bilir. Hiç boş kalmaz bu dükkân. Çünkü, köylü gelir, gece konduda oturan gelir. Çokturlar onlar be kızım. Üstelik öyle ince eleyip sık dokumazlar. Ne verirsen ellerine, sevinir giderler. Benim büyük oğlum, buralara burun kıvırdı, gitti, Kızılay'ın göbeğinde bir stüdyo açtı. Benim yarım kadar bile kazanamaz. Halbuki benim dükkanımın adı bile yok. FOTO... (Cadı Ağacı)
  • Zaman, sen ne almış olursan ol, tüm renkleri renksizliğe boyayarak geçiyor üstümüzden. (Sen de Gitme Triyandafilis)
  • Nice yıldan beri kadınlar akıyor kente. Kimi pazara geliyor, kimi pazarlanıyor. (Kadın Destanı)
  • “Amipe benziyorsun. Önüne çıkan her şeyi yutuyorsun. Parçalara bölüyorsun kendini. Yeni parçalar da önüne gelen her şeyi yutuyor. Ama sen artmıyorsun. Bin parçasın, hiçbiri bir arada değil. Boyuna dağılıyor, yayılıyor, özünden uzaklaşıyorsun. Gerçekte, özün var mı senin, bir yoğunluk oluşur mu sende, bilmiyorum. Yazık sana. Acıyorum ama, acınmaya değer bir yanın var mı, bundan kuşkuluyum. Sen hep böyle miydin, yoksa sonradan mı değiştin, onu da bilmiyorum. Hep böyle idiysen, nasıl saklayabildin kendini? Senin varlığın bile kuşku verici, kaypak, ele geçmez bir şey sanki...” (Cadı Ağacı)
  • Biraz soluk al. İnsanları suçlamayı bırak. Onlar sana hoşgörüyle bakmak için gelmediler dünyaya. Kendilerini beğenmek için yaşarlar. Acımasızlıkları ondan... (Sen de Gitme Triyandafilis)
  • "Ya bu işığı herkese saç yada bırak dünya karanlık kalsın" (Mekruh Kadınlar Mezarlığı)
  • Önce ateş vardı. Sonra hava oldu. Ateş yandı, yandı ve söndü. Toprak oldu. Topraktan su çıktı. Ateş suyu yaktı, buhar oldu. Buhar toprağa değdi, yağmur oldu. Toprak ağacı verdi. Ağaç doğurdu, orman oldu. İçinde hayvan oldu. Sonra insan geldi, ormanı bitirdi. Yine toprak oldu. Toprağı ekti, ekin oldu. Ekini yedi, arttı. Daha çok ekti, daha çok arttı. Çok olan şeyi sattı, zengin oldu. Toprağı ev yaptı, arttı. Yine ev yaptı, yine arttı. Yine ev yaptı... Toprak yetmez oldu, evleri yıktı... (Islak Güneş)
  • Her insanın içinde çiğlik vardır. (Emir Bey'in Kızları (Bir Göçmen Kuştu O 2))
  • Başlarını kaldırmadan ve kımıldatmadan dudaklarını, Bütün Tanrılara küfrettiler. Onlar da aşağılıktı, onlar da adiydi en az yarattıkları kadar. (Kadın Destanı)
  • bütün dünyayı unutup, mızıka yorumlana, yavaş bir iç çekişle kapanana kadar onun karşısında dönüp duranlar; Batu'nun omuzlarından gerili açık kollarının altından nazlı bir kaynak suyu gibi süzülerek akan, gözleri parlak, yanakları pembe, adımları serçe kızlar. (Bir Göçmen Kuştu O)
  • "Gençlik dediğin nedir ki gerçekte? Yaşandığının farkına bile varılmayan bir duyarlılık. Görünüşteyse, ablak suratlılık, çizgilerin belirsizliği, anlamsız çıkışlar, ağıtlar ve sevinçler ... Velhasıl eblehliktir gençlik." (Sen de Gitme Triyandafilis)
  • Duygularımız, en büyük zenginliğimizdi. (Mekruh Kadınlar Mezarlığı)
  • Bütün insanlar yalnız galiba. Kendini düşünmekle, irdelemekle başlıyor yalnızlık. Bunu yapmadığın sürece yalnızlık duymazsın. (Hoşça Kal Umut)
  • O kız seni mutsuz edecekti ,yaşasa da gitse de hatta olmaz ya seninle kalsa bile (Sen de Gitme Triyandafilis)
  • Kan öfkeyi artırır. (Emir Bey'in Kızları (Bir Göçmen Kuştu O 2))
  • "İnsanlara sevgiyi öğretmek de bir gülünç düş aslında. Belki, öfkenin değil sevginin egemen olacağı bir düzenin koşullarını hazırlamaktır sorun; insanlara, savaşmanın değil, barış içinde, birinin ağzındaki lokmayı kapmak yerine, daha çok lokma üretmenin doğru olduğunu öğretecek bir düzen içinde yaşamanın güzelliğini anlatabilmekti asıl mesele." (Kaçış)
  • İnsanlar birinin ardına takıldıklarında, başkalarının oyunlarına geldiklerinde, sürüye dönüşüyorlar.Tek insana tek kahramana kinim ondan.İnsanları insan olarak yaşamaya çağırmaya kimsenin gücü yetmez. Çevresi kirletir onu. (Bir Göçmen Kuştu O)