Bir Hanımefendinin Portresi - Henry James Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bir Hanımefendinin Portresi kimin eseri? Bir Hanımefendinin Portresi kitabının yazarı kimdir? Bir Hanımefendinin Portresi konusu ve anafikri nedir? Bir Hanımefendinin Portresi kitabı ne anlatıyor? Bir Hanımefendinin Portresi PDF indirme linki var mı? Bir Hanımefendinin Portresi kitabının yazarı Henry James kimdir? İşte Bir Hanımefendinin Portresi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Henry James
Çevirmen: Suzan Akçora
Orijinal Adı: The Portrait of a Lady
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053321606
Sayfa Sayısı: 765
Bir Hanımefendinin Portresi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bağımsızlığını ve özgür ruhunu korumaya çalışırken “yazgısıyla yüzleşen” Amerikalı genç bir kadının öyküsünü anlatan Bir Hanımefendinin Portresi bugün de zamandan bağımsız bir yapıt olarak varlığını sürdürüyor. Özgür iradeyle yazgı arasındaki çatışma, ABD’den İngiltere’ye giden ve Victoria dönemi değerleri çerçevesinde yalnızca evlenilebilecek bir nesne olmaya direnen bu kadın kahramanda cisimleşiyor.
Henry James Amerikan bireyciliğiyle Avrupa’nın sosyal geleneği arasındaki çatışma ve yurtdışındaki Amerikalıların durumu gibi gözde temalarının peşine düşüyor yine. Kahramanı Isabel, Amerikan edebiyatının en unutulmaz karakterlerinden biri olarak belleklerde; ömrünü toplum içinde insanları gözlemlemeye adamış büyük ustanın bu başyapıtı da Modern Klasikler arasında yerini alıyor.
Bir Hanımefendinin Portresi Alıntıları - Sözleri
- “Acı çekme etkin bir durumdu; bir uyuşukluk, soğukluk, umutsuzluk değildi; düşünmek, tartmak, her baskıya tepkide bulunmak tutkusuydu. “
- “Biraz özveri gerektirmeyen cömertlik yoktur. “
- “Dilde en saygı duyduğum iki sözcük, evet ve hayırdır. “
- Anlaşmama konusunda anlaşmak ona büyük bir çabaya malolmuştu.
- “Ömrünün büyük bir bölümünde arkadaşlarını kızdıran şeyleri yapmaktan kolayca sakınabilen kişi şanslıdır, çünkü, böyle ters bir yol tutması gerekince, kimse can sıkıcı anıları canlandırıp yaptığı işi kötülemez. “
- “Bir an sonra uçup gidebilecek bir şeye bağlanmadan önce insan duraksıyor. “
- “Nasıl yaşayacağımı öğretmesi için akıllı bir erkeğe gerek duymuyorum. Yolumu kendim bulabilirim. “
- “O da düşündüğünü söylemek konusunda yüreklendirilmişti; insanlar söylediklerini dinlemişler; ondan inançları, duyguları olmasını beklemişlerdi. “
- “Benim hiç canım sıkılmaz. Yaşamı fazlasıyla ilginç bulurum. “
- “Ruhun ölümsüz bir şey olduğuna hiç inanmıyorum. Yok edilebileceğine inanıyorum. “
- “Başkalarının öldüğünü görmek kadar bize yaşadığımızı duyumsatan bir şey yoktur. Yaşama heyecanıdır bu biz gitmiyoruz duygusu. “
- “Yaşantı bardağına dokunak istemem; o zehirli bir içki! Ben yalnızca her şeyi kendi gözlerimle görmek istiyorum. “
- “Beni yitirmeyeceksin, saklayacaksın beni. Yüreğinde sakla; o zaman her zamankinden daha yakın olurum sana. “
- “Erkekler, eylemin sağlık veren sularına dalmakta her zaman özgürdüler; bu yüzden daha mutlu bir yazgıları vardı. “
- “Onun gözünde gururun neden olduğu çevreden soyutlanma ve yalnızlık, bomboş bir yer gibi korkunçtu. “
Bir Hanımefendinin Portresi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Henry James’in 1881’de yayımlanan başyapıtı Bir Kadının Portresi, babasının ölümünden sonra Amerika’dan İngiltere’de yaşayan teyzesinin yanına taşınan Amerikalı genç bir kadının hikayesini anlatıyor. Bu kahramanın hikayesiyle James, önce Amerikan ve İngiliz kültürlerini, yaşam tarzlarını karşılaştırıyor. Roman boyunca alt metin bu olacak sanıyorsunuz ancak kurgu ilerledikçe yazar, özgürlüğü, sorumluluğu, toplum baskısı ve beklentileri ile kişisel özgürlüğün çatışmasını hayranlık uyandıracak denli gerçekçi bir şekilde sorguluyor. James, hem kadın hem erkek psikolojisini çok iyi gözlemlemiş bana göre; romandaki psikolojik tahliller çok başarılı ve buna keza karakterlerin her biri oldukça derinlikli oluşturulmuş. Kadın-erkek ilişkilerindeki dinamiklerle ilgili tespitleri de çok yerinde ve oldukça evrensel ve zamansız. Biraz durgun başlasa da ilerledikçe ilgimin giderek arttığı ve çok büyük zevkle okuduğum bir kitap oldu. Kurgu içinde yer yer yazarın serpiştirdiği gizemle okurda uyandırdığı merak duygusu ve bu gizemlerin yavaş yavaş aralanması, bunun yapılırken klasik romanda modern romanın esintilerini görmek de çok hoşuma gitti. Kızım olsa mutlaka okumasını istediğim kitaplardan biri olurdu Bir Kadının Portresi. Edebi açıdan da okunması gereken bir klasik. Çok ama çok sevdim (İpek Dadakçı)
Heny James daha önce okudugum romanları arasinda en beğendiğim romani bu oldu. Ilk zamanlar biraz yavas ilerliyor. Ama ortalara gelince, roman baya akici hale geldi. Bence romanin ortaya koydugu en iyi seyler biribirinden farkli karakter detayli bir sekilde incelemesi ve psikolojik tahlilleri. Tabi Isabelin gercekleri görmeye baslamasi ve onun icdunyasindaki hesaplasmasi bence romanin zirve kismiydi. Daha sonra tekrar okuyabileceğim bir roman. Öyle olmasi, zaten benim icin basarili oldugu anlamina gelir. (allpacino)
Bir Hanımefendinin Portresi: Düşünmeden edemiyorum bazen herkes evlenmeli mi? Evlilikten beklenti ne olmali? Para mi? Altin mi? Bir kadin okuyup ayaklari uzerinde mi durmali yoksa evlenip evinde oturup kocam var deyip onun getirdiklerine razi mi olmali??? Bazilari cozumu evlilikte bulurken ben tam tersini dusunenlerdenim. İşte bu roman da bundan bahsediyor. Yazarımız Henry James Amerikan edebiyatının tanınmış yazarlarındandır. Avrupayı gezdikten sonra İngilterenin Victoria çağına katıldı. Okurken şaşırdım, hatta tereddütte kaldim. Bu roman bir ingiliz tarafindan mi yoksa amerikan tarafindan mi yazilmis diye. 765 sayfalik bu roman öyle bir kurgulanmış ki Amerikanın iç karışıklılığı, bozuk aile kurumu, insanların ötekileştirilmesi gibi kavramlar ile ingilteredeki tutucu victoria adetleri, o degerlere Isabel gibi bir karakterle karşı çıkış, evlilik kurumunun degersizligi vs bunları iç içer gecirip amerika ve ingiltere arasinda bir roman yazmış. Roman aslında yoğun betimlemelerin oldugu, erkeklerin baskın oldugu bir donemde özgürlüğüne düşkün olan" the angels in the house (evdeki melekler olmayan)" kadınların davranışlarını gösteriyor bize. Isabel Amerikadan gelir ve kendini özgürlüğe adamış bir erkeğe bağlanmak gibi bir hata yapmamıştır bir yere kadar. Ralph in annesi kendini gezmelere o kadar adamis ki eve çok nadir gelen bir kadın olup çıkıvermiş. Pansy de onlardan eksik kalir bir yani yok. Kadinlarin insandan sayilmadigi bu donemlerde, yazarimiz oyle ozgur kadin karakterler yaratmis ki resmen her iki ulusa da tepki göstermis. Eğitimli ,akliyla hareket eden, erkek baskisini istemeyen karakterler. Bağımsızlığını ve özgür ruhunu korumaya çalışırken yazgısıyla yüzleşen Amerikalı bir kadının öyküsünü anlatan bu roman bugün de zamandan bağımsız bir yapıt olarak varlığını sürdürüyor. Özgür irade ile yazgı arasındaki çatışma, ABD'den ingiltereye giden ve Victoria dönemi degerleri çerçevesinde yalnızca evlenilebilecek bir "nesne" olmaya direnen bu kadın kahramanda cisimleşiyor. Bkz.iş bankası yayınlari/ modern klasikler -36 Not: Romanı daha iyi anlayabilmek için 19.yy Amerika ve İngiltere'nin sosyal yapısına bakmak romandaki eleştiriyi algılamak açısından faydalı olacaktır. İyi okumalar. :) (Mücahit Çelik)
Bir Hanımefendinin Portresi PDF indirme linki var mı?
Henry James - Bir Hanımefendinin Portresi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Hanımefendinin Portresi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Henry James Kimdir?
1843'te New York'ta doğdu. Babası dönemin önde gelen dinbilimci ve filozoflarındandı; ağabeyi William da tanınmış bir filozoftu. New York'ta başladığı eğitimine Londra, Paris ve Cenevre'de devam etti. 1862'de Harvard'da Hukuk Fakültesi'ne girdi. 1865'ten itibaren dergi ve gazetelerde kısa hikayeler yazmaya başladı. 1875'te bir seneliğine Paris'e taşındı, burada Flaubert, Turgenyev ve dönemin ünlü yazarlarıyla tanıştı. Ertesi yıl Londra'ya geçti, 1915'te İngiliz vatandaşı oldu ve 1916'da öldü. Kısa hikayeler, oyunlar, eleştiriler, seyahat kitapları ve özyaşam öyküsü dışında yirmi roman yazdı.
19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında edebiyat eleştirileri, romanlar ve kısa hikâyeleri ile ünlendi. Ana tema olarak insan bilincini işleyen James, hayatın çoğunu Avrupa'da geçirdikten sonra, ölümünden kısa bir süre önce İngiliz vatandaşı oldu. Psikoloji biliminin kurucularından sayılan William James'in kardeşidir. The Ambassadors, Daisy Miller, The Turn of the Screw ve Portrait of a Lady gibi klasik eserleri bulunmaktadır. Eserlerinden Bir Kadının Portresi'nin sinema uyarlamasında ünlü aktrist Nicole Kidman başrolü oynamıştır. Romanlarında çoğunlukla kadına ve kadınların iç dünyalarına göndermelerde bulunmuştur. Eserlerinde resim kullanmayı sevmez.
Henry James Kitapları - Eserleri
- Yürek Burgusu
- Daisy Miller
- Bir Hanımefendinin Portresi
- Son Derece Tuhaf Bir Durum
- Geçmişin İzi
- Ustanın Dersi
- Washington Meydanı
- Kısa Romanlar Uzun Öyküler
- Dostlarımızın Dostları
- Güvercinin Kanatları
- Aspern' in Mektupları
- Pandora
- Ormandaki Canavar
- Tutkun Seyyah
- Halıdaki Motif
- Bir Başyapıtın Öyküsü
- Amerikalı
- Hayalet Hikayeleri
- Güven
- Kurgu Sanatı
- Tutku
- Portreler
- The Ambassadors
- Altın Kase
- Londra Kuşatması
- Yürek Burgusu - Ormandaki Canavar - Daisy Miller
- The Jolly Corner
- Poynton’daki Ganimetler
- A Bundle of Letters
Henry James Alıntıları - Sözleri
- "Yitirecek bir şeyim olduğunu sanmıyorum, ancak, kuşkusuz, kazanacak bir şeyim var" dedi Newman (Amerikalı)
- Fransızca bilir misin evladım? (Son Derece Tuhaf Bir Durum)
- "Beni muhtemelen, asla anlamayacaksın; zaten anlasan da bu neyi değiştirir ki?" (Pandora)
- -sahte tanrılara tapınmanın hüzünlü, acınacak bir görüntüsü olmayın. (Ustanın Dersi)
- "....Bir insanı on yıl önce olduğu yere geri götürmek çok korkunç...." (Ormandaki Canavar)
- Nasıl böyle kötü , böyle acımasız olabilirsin ? Ben ne yaptım ki sana ? Neden rahat bırakmıyorsun beni ? Her şeyi bozacağından korkuyorum, çünkü sen elinin değdiği her şeyi bozarsın ! (Washington Meydanı)
- İnsan inandığı tanrıyı savunmaz: İnsanın tanrısı, kendi içinde bir savunmadır zaten. (Aspern' in Mektupları)
- Hoşnutsuzluğunu iki üç dilde akıcı olarak anlatabilir; işte entelektüellik budur. Ben İngilizce dışında küfredemediğim için, bana tam anlamıyla veryansın ediyor. (Amerikalı)
- “Ruhun ölümsüz bir şey olduğuna hiç inanmıyorum. Yok edilebileceğine inanıyorum. “ (Bir Hanımefendinin Portresi)
- Kitap yazmak, eğer biri büyük bir dâhi değilse - hatta olsa bile - zenginliğe giden son yoldur. (Aspern' in Mektupları)
- İlk belirtilerini gösteren olağanüstü olaylara karşı tavır takınmak için olağanüstü olmam gerekiyordu. (Yürek Burgusu)
- Bazen takip edemeyeceğimiz yollara sapıyoruz. .... ~... (Geçmişin İzi)
- "En iyi şeyi yapmış olmanın verdiği his - sanatçının gerçek hayatı olan ve yokluğunun sanatçının ölümü olduğu hissi; doğanın entelektüel çalgısında gizlediği harika bir müzik parçasını çıkarma ve onu çalınması gerektiği gibi çalma hissi." (Ustanın Dersi)
- "Nasıl da acımasız geçiyor zaman, değil mi? Kendi kendine mi geçiyor; fark edilmeden, ölçülüp biçilmeden? (Tutkun Seyyah)
- Sen öyle benden bir parçasın ki; kendi içinde bulunan ancak benim varlığımın sonucu olan bir şey gibi. (Ormandaki Canavar)
- Newman, düşündüğü gibi, kendini suyun akışına bırakmaya karar vermişti, akıntıya kapılınca çığlık atmayacaktı. (Amerikalı)
- Bir kadının güzelliğini ayrıntılarıyla anlatmaya ya da çürütmeye kalkışmanın temelinde bir kabalık hatta felsefeye ters düşen bir şeyler vardır ve bir erkek sonuçta çeşitli hatların toplamının bütünü oluşturmadığını farkedince tam anlamıyla layığını bulur. (Bir Başyapıtın Öyküsü)
- Onunla birlikteyken her şey çok yolunda ama ondan uzaktayken sanki canlıların dünyasından dışlanmışım gibi hissediyorum kendimi. (Bir Başyapıtın Öyküsü)
- Hiçbir mutluluk coşkusu, içindeki iyi bir insanın aldatılmış olduğu duygusunu gideremeyecekti. (Amerikalı)
- “Demek insan hayran olsa da ihtiyatı elden bırakmamalı.” (Halıdaki Motif)