Bir Kaçırılma Öyküsü - Gabriel Garcia Marquez Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bir Kaçırılma Öyküsü kimin eseri? Bir Kaçırılma Öyküsü kitabının yazarı kimdir? Bir Kaçırılma Öyküsü konusu ve anafikri nedir? Bir Kaçırılma Öyküsü kitabı ne anlatıyor? Bir Kaçırılma Öyküsü kitabının yazarı Gabriel Garcia Marquez kimdir? İşte Bir Kaçırılma Öyküsü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Çevirmen: İnci Kut
Orijinal Adı: Noticia De Un Secuestro
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789755107097
Sayfa Sayısı: 351
Bir Kaçırılma Öyküsü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yazarlık mesleğine gazete ve haber ajansı muhabirliğiyle başladıktan sonra 1960'lı yıllardan beri Latin Amerika tarihini kendine özgü o "büyülü gerçekçilik" üslubuyla roman ve öykülerinde yeniden anlatmaya koyularak, sanki tüm Latin Amerika için bir kimlik arayışına giren, Nobel Ödülü sahibi Kolombiyalı büyük yazar "Gabriel Garcia Marquez", Kolombiya'yı yıllarca haraca kesen uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar'ın, can düşmanı olan öbür kartellerin elinden kurtulabilmek için bir yandan adalete teslim olma sürecini işletirken, öte yandan da pazarlık gücü kazanabilmek amacıyla tam dokuz kişiyi kaçırmasını anlatan "Bir Kaçırılma Öyküsü" adlı bu yeni kitabıyla, gazeteciliğe bir tür dönüş yapıyor. Birçok yapıtında gazete haberlerinden yola çıkmış olan Gabriel Garcia Marquez, bu kez haberi romanlaştırırken, hemen hepsi gazeteci olan bu dokuz kişinin, ailelerinin, dostlarının, onları kaçırıp rehin tutanların ve Escobar'la yapılan pazarlığı yürüten yetkililerin yaşadıklarını ve hissettiklerini büyük bir ustalıkla ve bir gazeteci gözüyle ortaya koyuyor; Kolombiya'nın bu karanlık dönemini irdelerken de, ülkesinin gerçeklerine bir başka açıdan ışık tutmuş oluyor. "Bir Kaçırılma Öyküsü"nün bu basımını, yazıldığı dil olan İspanyolca dışında ikinci dilde yayınlayan ilk birkaç ülkeden biri olduğumuzu da övünçle belirtmek istiyoruz
Bir Kaçırılma Öyküsü Alıntıları - Sözleri
- bir ölüden farksızdı.
- Ancak zaman, maskenin yüzü gizlediğini, ama kişiliği gizleyemediğini öğretecekti..
- "Yeter sizin için benim döktüklerim.."
- " Kaplanı öldürdü ama postundan korktu."
- Her şey karanlık, iç karartıcıydı.
- "Kaplanı öldürdü ama postundan korktu.."
- Eroinden çok daha zararlı bir uyuşturucu girmişti ulusal kültüre: kolay kazanılan para. Yasaların mutluluğun karşısındaki en büyük engel olduğu, okuma yazma öğrenmenin hiçbir işe yaramadığı, namuslu insan olarak yaşamaktansa bir suçlu olarak çok daha iyi ve güvenli yaşandığı düşüncesi yerleşmişti. Özetle, her gizli savaşta kendini gösteren toplumsal bir yozlaşmaydı söz konusu olan.
- Bir insan olduğunuzu gösterin.
- "Kolombiyalıların son derece kendine özgü ve geleneksel bir kesimi, kaplanı öldürdü ama postundan korktu"
- Boğulma duygusu kaybolmuş, geriye yalnızca belirsizlik kalmıştı.
- Bir insan olduğunuzu gösterin.
- “Aptallık etme, bu ülkede artık yapılabilecek hiçbir şey yok.”
- elini sallayarak ona veda etti.
- Aptallık etme, bu ülkede artık yapılabilecek hiçbir şey yok.
- "Kendimi sıska, tanınmaz halde gördüm, sanki tiyatro rolü için makyaj yapmış gibiydim" (...) Beatriz dehşet içinde haykırmıştı "Bu ben değilim!"
Bir Kaçırılma Öyküsü İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Favori Yazarımın En Kötü Kitabı: En sevdiğim yazarın şu ana dek okuduğum 9 tanesi içinde iki başarısız kitabından en başarısızı. Yazarın ismine ezilip övüm övüm övmenin anlamı yok. Hele ki bu bir roman olsun diye yazıldıysa ciddi anlamda kötü. Şimdi burda durup yine de hakkını verelim: Yazarın da zaten önsözde bahsettigi üzere başlarken niyeti 1 kaçırılma öyküsüymüş; yazmaya başlayınca, gerçek hikaye olduğu için ve bağlantılı olduğu için diger kaçırılma öykülerini de katmak zorunda kalmış, sonuç 1000 kaçırılma öyküsü (!) olmuş. Söylemediği ise şu: Bunları katınca ortaya konsantre bir çorba çıkmış. 300 küsur sayfada 1 öykü ve kaçırılan 1-2 karaktere odaklanacağına öykü ve karakterler sıkışmış da sıkışmış. 70. sayfaya kadar zorla okudum, hepsinin olayları paralel anlatılıyor, hangisi kim diye aklında tutamazsin, elde kalem kağıt not alarak okumak lazım. Onu da yapmak için konuya çok ilgili olmak lazım. Anlatılan öykü de okumaya değer mi, emin değilim, belki devamında açıyordur. (Bütün kitaplarını okuduktan sonra tekrar buna dönerim.) Tarihi belge olarak bakarsak bu yazılanın elbette bir değeri var ama o zaman da hem dilinin pek önemi kalmaz hem de beklenti o değil ki isminde öykü, kapağında da roman yazıyor zaten. (Mir Kar)
‘Büyülü gerçeklik akımı’ denince akla ilk gelen isim olan Marquez’in unutulmuş asıl ustalık alanı gazeteciliğin başyapıtlarından biri. Pablo Escobar, uyuşturucu trafiği ve Güney Amerika’nın yakın tarihi hakkında bir belge arıyor ve bunun soluksuz okunacak ama gerçeklikten de zerre uzaklaşmayacak bir roman formatında olmasını mı istiyorsunuz? Mutlaka listenize ekleyin. (Hüseyin Kılıç)
Kolombiya'nın büyüsünden karanlıklarına bir hikaye: Latin Amerika'nın gizli gücü Kolombiya'yı bize tanıtan en önemli özelliklerinden biri -tabii bence en önemlisi- MARQUEZ ise diğeri de ünlü uyuşturucu kaçakçısı pablo escobar'dır. Bir Kaçırılma Öyküsü; escobar'ın devletle anlaşma yapmak için uyuşturucuyla mücadele eden siyasetçi Villiamizar'ın karısını ve kardeşi de dahil çeşitli gazetecileri ve bilinen isimleri rehin alarak istediği şartları sağlayana kadar bırakmadığı 6 ayı anlatıyor. Genel olarak kaçırılanların ruh halini bence başarıyla vermesinin yanısıra dönemin tarihini de gazeteci Marquez farkıyla anlatmış olması da ayrı dikkat çekici özelliği. Son dönemlerde gerek Kolombiya'da gerekse dünya çapında çekilen film ve dizilerle kahramanlaştırılmaya çalışılan uyuşturucu kaçakçısının 4 bine yakın insanı öldürmesi, uyuşturucu ile kararttığı hayatlar, 18 yaş altındaki kız çocuklarının fuhşa sürüklenmesi- muhbir olmaları şüphesinin bile parçalanarak, ibretlik işaretlerle (14 yaşındaki bir kızın haç şeklinde kurşunlanarak otobana atılması) cezalandırması, sınırsız güçle can alma rahatlığı (bir kişi ölsün diye koskoca bir uçağı dinamitle havaya uçurmak gibi) nasıl görmezden geliniyor aklım almıyor. Hele kızının ısınması için binlerce doları yaktığı hurafeleri ile 'vay be aile babasına bak' denilerek de özendirilip sevimli hale getiriliyor. Hatta Kolombiya'daki fakirlere yardım için bir kuruluş kurduğu, hastanelere ve kiliselere yardım yaptığı, futbol stadyumları ve parklar inşa ettirdiği için kahraman ilan edilmesini tipik bir taraftar toplama, tetikçi bulmak için fakirleri para ile işleme mantığından bakmak yerine "çalıyor ama yapıyor" kafasından çok da uzak olmadığını anlamak lazım. Bizde örneği yok mu? Hani yüklü bağışlarla resmen bir ilçe satın alan, bonkör yardımlarıyla ismini bir çok kuruluşa veren, ancak dolandırıcılığı ve daha fazlasıyla nihayetinde müebbet cezası almasına rağmen hala şirketleri çalışan ve Gürcistan'a kaçan pek önemli otobüs firması sahibinden neyi eksik eskobar'ın. Devleti resmen parmağında oynatmış, her türlü isteğini yerine getirterek rahat bir şekilde buyurduğu cezaevini inşa ettirmiş bir de elini kolunu sallayarak kaçmış. Ee devletle bu kadar oyun olmayacağının farkına varmış olacak ki pişman olup dönmek istediğinde her şey çok geç olmuş, 16 ay boyunca aranıp 2 Aralık 1993’de yakalandığı çatıda vurularak öldürülmüş. O kadar rüşvetli milletvekiline ve emniyet mensubuna rağmen şaşırtıcı hareket doğrusu. Açıkçası Marquez'in kitaptaki tavrını çok şık buldum, tam bir gazetecilik örneği. Yazdıklarından onun topraklarından dünyanın canına okuyacak böyle bir felaketin çıkmasından duyduğu utancı da anlayabiliyorsun. Biraz Kolombiya araştırması da yaptım. Ülke ne kadar renkli ne kadar büyülü aynı Marquez'in müthiş dünyası gibi. Kahvenin başkenti, Karayipler'in büyüsü, festivallerinin cümbüşü, mükemmel doğa harikası adaları, rengarenk sokakları... Kolombiya'yı yalnız bu güzelliklerle ve Marquez'le anmak isterim. (Roquentin)
Kitabın Yazarı Gabriel Garcia Marquez Kimdir?
Gabriel García Márquez veya tam adıyla Gabriel José de la Conciliación García Márquez (6 Mart 1927 – 17 Nisan 2014), tüm Latin Amerika'da Gabo lakabıyla bilinen Nobel Edebiyat Ödüllü Kolombiyalı yazar, romancı, hikâyeci ve oyun yazarıdır.
20. yüzyılın en önemli yazarlarından birisi olarak nitelendirilen Márquez, 1972 yılında Neustadt Uluslararası Edebiyat Ödülü'nü ve 1982 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır.
Hayatı
Montessori eğitim modelini benimsemiş bir anaokulunda eğitim gördü. Sucre'ye geldikten sonra, Gabriel'in resmi eğitimine başlamasına karar verildi ve Río Magdalena'nın ağzındaki bir liman kenti olan Barranquilla'da bir staja gönderildi. Orada, mizahi şiirler yazan ve mizahi çizgi romanlar çeken ürkek bir çocuk olma konusunda bir üne kavuştu. Atletik faaliyetlerde ciddi ve az ilgi duyduğu için sınıf arkadaşları tarafından "El Viejo" olarak anılmıştır.
García Márquez, 1940'tan itibaren Colegio jesuita San José'de (bugün Instituto San José'de) lise yıllarını tamamladı ve ilk şiirlerini Juventud'daki okul dergisinde yayınladı. Daha sonra, Hükûmet tarafından verilen bir burs sayesinde Gabriel, Bogotá'ya okumaya gönderildi. Başkentten bir saat uzaklıktaki Liceo Nacional de Zipaquirá'ya taşınarak, orta öğrenimini burada tamamladı. Kendi imkanlarıyla okumaya çalıştığı Hukuk Fakültesindeki eğitimini yazar kariyeri için yarıda bıraktı.
Genç yaşından itibaren, hiç çekinmeden dış politika ve Kolombiya'yı eleştirdi. 1958 senesinde Mercedes Barcha ile evlendi ve Rodrigo García ve Gonzalo isimli iki çocuğu oldu.
García Márquez, yazar olarak başladı ve beğeni toplamış kurgusal olmayan çalışmalar ve kısa hikâyeler yazdı. En iyi bilinen romanları Yüzyıllık Yalnızlık (1967), Başkan Babamızın Sonbaharı (1975), Kırmızı Pazartesi (1981) ve Kolera Günlerinde Aşk (1985) olmuştur. En önemlisi sıradan ve gerçekçi durumların aksine sihirli öğeleri ve olayları kullanan Büyülü Gerçekçilik olarak adlandırılmış bir edebiyat tarzı yaygınlaşırken, eserleri önemli eleştirel beğenileri ve geniş bir ticari başarı elde etti. Bazı eserlerinde Macondo (doğduğu şehir olan Aracataca'dan esinlenerek) ismi verilen kurgusal bir köyü anlatır ve çoğunda yalnızlık teması işlendiği gözlemlenir.
17 Nisan 2014 tarihinde Meksika'daki evinde 87 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünden sonra, Kolombiya Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos, onu "bugüne kadar yaşamış en büyük Kolombiyalı" olarak lanse etmiştir.
Yazarın kişisel arşivi ölümünün ardından ailesi tarafından Amerika'nın Austin kentinde bulunan Teksas Üniversitesi'ne satıldı. Arşivde, Marquez'in kitaplarından onun el yazısı ile orijinal kopyaları ve Graham Greene, Gunter Grass ve Carlos Fuentes gibi yazarlarla yaptığı yazışmalara ait mektuplar da bulunmaktadır. Teksas Üniversitesinden yapılan açıklamada arşiv için 2,2 milyon dolar ödendiği belirtilmiştir. Marquez’in külleri, 2015 yılının Aralık ayında Meksika'dan Karayipler’deki Cartagena kentine getirileceği bildirilmiştir. Nitekim açıklandığı gibi yazarın küllerinin bir kısmı Cartagena'ya taşınmış; kalan kısmı ise Meksiko şehrinde bırakılmıştır.
2015 yılında The Washington Post'un bulduğu arşivlere göre; FBI'ın 24 yıl boyunca (1961'den 1985'e kadar) Marquez'i takip ettiği ortaya çıktı. Takibin sebebinin Marquez'in Kübalı haber ajansı Prensa Latina'nın kuruluşuna yardımcı olması, olduğu söyleniyor. Marquez'in 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü almasına rağmen, 3 yıl daha takip edildiği bildirildi.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Gabriel_García_Márquez
Gabriel Garcia Marquez Kitapları - Eserleri
- Yüzyıllık Yalnızlık
- Aşk ve Öbür Cinler
- Benim Hüzünlü Orospularım
- Şili'de Gizlice
- Anlatmak İçin Yaşamak
- Başkan Babamızın Sonbaharı
- Kolera Günlerinde Aşk
- Şer Saati
- Kırmızı Pazartesi
- On İki Gezici Öykü
- Mavi Köpeğin Gözleri
- Yaprak Fırtınası
- Bir Kaçırılma Öyküsü
- Bir Kayıp Denizci
- Albaya Mektup Yok
- İyi Kalpli Erendira
- Hanım Ana'nın Cenaze Töreni
- Labirentindeki General
- Sevgiden Öte Sürekli Ölüm
- Doğu Avrupa'da Yolculuk
- Saat Altıda Gələn Qadın
- A Very Old Man with Enormous Wings
- Kötü Saatte - Yaprak Fırtınası - Bir Kayıp Denizci
- Balthazar'ın Olağandışı Öyküsü
- Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime
- Sənin Qar Üzərindəki İzinlə
- Öyküler
- Seçilmiş Əsərləri
- Yüzyılın Skandalı
- Küba' yı Savunmak
Gabriel Garcia Marquez Alıntıları - Sözleri
- ...böylece kendim olduğum zaman bile kendim olamamak konusunda sessiz bir dramı daha geçiştirmiş oldum." (Şili'de Gizlice)
- “Generaller: Aşk asla ölmez. Bir dakikalık karanlık bizi kör etmez.” (Şili'de Gizlice)
- Ama o sabah, bir gece önceki anıları baş ağrısının batağında dalgalanıp dururken, yaşamaya nereden başlayacağını bilemiyordu. (Hanım Ana'nın Cenaze Töreni)
- Benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenleri sevmekle meşgulüm... (Anlatmak İçin Yaşamak)
- “Öyle sanıyorum ki bir daha asla eskisi gibi olamayacağım.” (On İki Gezici Öykü)
- "Sen hayatta ne yaparsın diye sordu, ben de hayatta olmaktan başka bir şey yapamam, çünkü başka hiçbir şey emeğe, eziyete değmez karşılığını verdim." (Sevgiden Öte Sürekli Ölüm)
- Bu dünyada hiçbir şey bir insan enkazı kadar korkunç olamaz. (Yaprak Fırtınası)
- ... işleyen bir yarası var diyorlar... (Başkan Babamızın Sonbaharı)
- Her şey mümkündür hayallerde. (Anlatmak İçin Yaşamak)
- Vatandaşları tarafından ön adıyla çağırılan başka bir devlet başkanı bulmak pek kolay olmasa gerek... (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
- Oralarda insanların yaşadığını gösteren tek şey, yolun sağında alabildiğine uzayıp giden dikenli teldi, telin gerisindeyse hiçbir şey yoktu, ne insanlar, ne çiçekler, ne hayvanlar... ne de başka bir şey. Pablo Neruda'yı düşündüm: "Her yerde ekmek, pirinç, elma; Şili'deyse tel, tel, tel." (Şili'de Gizlice)
- Castro'ya defalarca suikast girişiminde bulunuldu ama hiçbir zaman başarılamadı. (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
- Bize her zaman, iki çocuk bir arada oldu mu, birinin tek başına yaptığı şeyden her ikisinin de kabahatli olduğunu söylerdi. (Öyküler)
- "Sizi uyarıyorum, henüz işin başındayım. Eğer kalbinizde bir damla memleket sevgisi, insanlık sevgisi, adalet sevgisi varsa iyi dinleyin. Rejimin gerçeği örtbas etmek için her şeyi yapacağının farkındayım. Bana kara çalmak için ne tezgâhlar kurulduğunun farkındayım. Ancak sesim kısılmayacak. Suçlayın beni, önemli değil. Tarih beni haklı çıkartacaktır." (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
- Tanrı bilir ya, vicdanım rahat. (Hanım Ana'nın Cenaze Töreni)
- ...günümüzün en iyi yazarları Latin Amerika'da, örneğin Jorge Luis Borges. 1kaç yıl önce, laf lafı açarken, Graham Greene'e kendisi gibi geniş yelpazede özgün eserler karmış 1yazara Nobel Ödülü verilmemesi karşısında duyduğum hüsran ve öfkeyi dile getirdim... (Yüzyılın Skandalı)
- "Aşk da öğrenilir." (Kırmızı Pazartesi)
- Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile. Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin. (Anlatmak İçin Yaşamak)
- "Umut karın doyurmaz," dedi kadın. "Karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar," diye yanıtladı albay. (Albaya Mektup Yok)
- Bakılıp durmaktan başka işe yaramayan ağaçları sevmiyorum. Başka bir işe yaramaları gerekli. (Mavi Köpeğin Gözleri)