Bir Mimarlığa Doğru - Le Corbusier Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Bir Mimarlığa Doğru kimin eseri? Bir Mimarlığa Doğru kitabının yazarı kimdir? Bir Mimarlığa Doğru konusu ve anafikri nedir? Bir Mimarlığa Doğru kitabı ne anlatıyor? Bir Mimarlığa Doğru PDF indirme linki var mı? Bir Mimarlığa Doğru kitabının yazarı Le Corbusier kimdir? İşte Bir Mimarlığa Doğru kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Le Corbusier

Çevirmen: Serpil Merzi

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789753635509

Sayfa Sayısı: 331

Bir Mimarlığa Doğru Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hayatı boyunca tutkuyla bağlandığı mimarlığın ardında yatan gerçekliğe ulaşmak için bıkıp usanmadan çalışan ve yaşamını coşku dolu bir serüvene dönüştüren, 20. yüzyılın mimarlık ustası Le Corbusier’den modern mimarlığa ışık tutan bir başyapıt Bir Mimarlığa Doğru.

21. yüzyıla girerken modern mimarlık akımının insanın yaşadığı çevreyi yiyip yutan dev bir öğütücüye dönüştüğü göz önüne alındığında, Le Corbusier’nin savunduğu ilkelerle zamanda bir yolculuk yapmak, nereden nereye geldiğimizi görmek açısından belleğimizi tazeleyecek, onun yapıtlarını daha iyi çözümlememizi sağlayacak.

Bir Mimarlığa Doğru Alıntıları - Sözleri

  • Sarayın amacı şatafat değil, yönetim.
  • Ah!.. Düşünmek ve öğrenmek için niçin biraz daha fazla zamanım yok? Gerçek yaşam bayağı ve zamanı yiyip yutuyor.
  • Oysa ki bir plan yetecekti. Bir plan yetecektir. Bunca yalnış,sonunda doğruyu bulmanızı sağlamalı!
  • Sanat yaşayan yüreğin çığlığıdır.
  • Sıkıntı çekmeden sanat yapılmaz; sanat yaşayan yüreğin çığlığıdır.
  • Avizeleriniz gözlerimi ağrıtıyor. Kıtıklı alçılarınız, renkli duvar kağıtlarınız üniformalı uşaklar kadar tuhaf ve ben tüm bu sıraladığım şeylerden ötürü size biraz önce armağan ettiğim Picasso tablosunu geri götürüyorum; çünkü pazar yerine dönmüş evinizde onu fark etmek çok zor olabilir.
  • Mimarlığın bugünkü felaketinin büyük bir bölümünün ısmarlayan, seçen, düzelten ve ödeyen müşteri yüzünden olduğunu çok iyi biliyoruz. İşte bu tür müşteriye "GÖRMEYEN GÖZLER" adını taktık.

Bir Mimarlığa Doğru İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir Mimarlığa Doğru PDF indirme linki var mı?

Le Corbusier - Bir Mimarlığa Doğru kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Mimarlığa Doğru PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Le Corbusier Kimdir?

Le Corbusier olarak tanınan Charles-Edouard Jeanneret (d. 6 Ekim 1887 - ö. 27 Ağustos 1965) İsviçre asıllı Fransız mimar. Modernizm'e ve uluslararası tarz'a yaptığı katkılar ile tanındı. Yaptığı tasarımlarda; kalabalık şehirlerde yaşayan insanlar için daha iyi yaşama koşulları sunan tasarımları önem taşıdı. Kariyeri uzun yıllar sürdü ve Avrupa'da, Hindistan'da ve Rusya'ya başlıca olmak üzere oldukça mühim binalar inşaa etti. Aynı zamanda; şehir plancısı, ressam, heykeltraş, yazar ve modern mobilya tasarımcısıydı.

Modern yüksek tasarımın öncü çalışmalarını yaptı ve kendisini toplu konutlar ve kalabalık şehirler için daha iyi yaşam koşullarını sağlamaya adadı. Daha sonra eleştirmenler tarafından mimarlık biçimi-stili ruhsuz monolitler olarak (yekpare dikmeler) ve kendini beğenmiş olarak eleştirildi.

Le Corbusier, İsviçre'de La Chaux-de-Fonds'da doğdu. Babası saat kadranı ustasıydı, annesi ise piyano dersleri veriyordu. Le Corbusier 13 yaşında okulu bırakarak babasının yanında çalışmaya başladı. Aynı zamanda Uygulamalı Sanatlar Okulu'na yazıldı. Orada çizim ve sanat tarihi öğretmeninin etkisiyle mimarlığa ilgi duymaya başladı.

1907-1911 yılları arasında Orta Avrupa ve Akdeniz ülkelerini gezdi. Beyaz badanalı, dört köşeli, sade Akdeniz evlerinden çok etkinlendi. Binalarında betonarme kullanan Parisli mimar Auguste Perret ve ilk sanayi tasarımcılarından biri olan Peter Behrens'le birlikte çalışma olanağı buldu. Mimarlık anlayışının gelişmesinde her ikisinin de büyük rolü oldu.

1917'de Paris'e yerleşen Le Corbusier, resim çiziyor ve kitap yazıyordu. İlk önemli kitabı olan Vers une architecture (Mimarlığa Doğru) 1923'te yayımlandı. Le Corbusier kitabında geleneksel, süslemeci mimarlık anlayışının tersine, yalın ve işlevsel yapıları savunarak, toplu konut anlayışına yeni bir boyut getirdi.

İddiaya göre uzak atalarının kısım ismi "Lecorbésier." den kaynaklanan Le Corbusier takma adını 1920 de kullanmaya başladı. Ne var ki bu; önceleri soyadı olarak ve bazen de bilinmeyen lakap olarak oluşmaya başladı, sonunda basit olanını seçti.

1925'te Paris'teki uluslararası bir dekoratif sanatlar sergisinde Le Corbusier'nin, yaşayan hücre olarak nitelediği ilk ev modeli yer aldı. Hücre adını verdiği birimler bir araya getirildiğinde bir blok oluşturuyordu. Bu bloklardan biri Marsilya'da 1946-1952 yılları arasında yapılan Unite d'Habitation'dur (Yerleşim Birimi). 1.800 kişiyi barındıracak 18 katlı bu yapının içinde, rafa dizilen şişeler gibi yerleştirilmiş, apartman dairelerinin yanı sıra, anaokulu, tiyatro, alışveriş merkezi, spor salonu gibi ortaklaşa kullanılacak hizmet birimleri bulunuyordu.

İşlevsel ve sade ev eşyası tasarımı yapan Le Corbusier'nin bazı mobilyalarının yapımında çelik borular kullanıldı.

1953'te ilk kez kent planlama ilkelerini yaşama geçirme olanaği buldu. Kent için bir plan çizerek önemli hükümet binalarının tasarımını yaptı. Ayrıca Hindistan'da bazı özgün tasarımlı özel evler de yaptı

Le Corbusier Kitapları - Eserleri

  • Mimarlık Öğrencileriyle Söyleşi
  • Bir Mimarlığa Doğru
  • Şark Seyahati
  • Atina Anlaşması
  • Şehircilik
  • Kendi Penceresinde Bir Adam
  • When the Cathedrals Were White
  • Katedraller Beyazken

Le Corbusier Alıntıları - Sözleri

  • İyi mimarlık yapıtı, hem içten hem dıştan yürünür ve dolaşılır. Yaşayan mimarlık, buna denir. (Mimarlık Öğrencileriyle Söyleşi)
  • Ah!.. Düşünmek ve öğrenmek için niçin biraz daha fazla zamanım yok? Gerçek yaşam bayağı ve zamanı yiyip yutuyor. (Bir Mimarlığa Doğru)
  • Kişisel çıkarlar, kamusal yarardan sonra gelmelidir. (Atina Anlaşması)
  • When the cathedrals were white, no one thought that height was the sign of degeneration of spirit. (When the Cathedrals Were White)
  • Architecture is a purely human creation. But since man is a product of nature, architecture will be a kind of logarithm of nature. (When the Cathedrals Were White)
  • Ülke yüzeyinde önemsiz görmekte haklı olacağınız tek bir yapı yoktur. Her yapıtın kendine göre bir önemi, işlevi vardır; her yapı, ülkeyi güzelleştirme ya da çirkinleştirme sorumluluğunu taşır. Her nesne, bir bütündür ama başka bir bütünün de parçasıdır. Doğayla yapıları bağlayan uyumdur vatanımızı oluşturan. (Mimarlık Öğrencileriyle Söyleşi)
  • I cannot forget New York, a vertical city, now that i have had the happiness of seeing it there, raised up in the sky. (When the Cathedrals Were White)
  • "İsten kapkara olmuş her şey, kullanıla kullanıla kemirilmiş: Kurumlar, şehirler, yaşamlarımız, yüreklerimiz, düşüncelerimiz. Oysa koşullar açısından her şey yeni, ölü şeylerden çevirmişler gözlerini, daha şimdiden ileri bakıyorlar" (Katedraller Beyazken)
  • Ülkenin şerefi artık bölünemez bir servet olmaktan çıkmıştır. Artık yalnızca bir sınıfa veya devlet içinde devlet denebilecek bir gruba bile değil, rastlantı sonucu ortaya çıkan kimselere aittir. (Atina Anlaşması)
  • Gece çökmüştü. Duyularımın farkında değildim tam anlamıyla. Hülyalara mı dalmıştım, yoksa bana hikayeler anlatan kişi mi hayallere kapılmıştı? Boğuk sesi peltekleşiyordu. Külrengi müthiş kaşların altındaki absent müptelası koca gözleri ıslanmış, parıldıyordu. Sapsarıydı ve altın gibi akıyordu. Bizans'taki bütün konakların bütün mermerleri, sultanların bütün hazineleri ve de sarayların bütün mücevheri buradaydı! İustinianus'un sarayında, Haliç'in sularına doğru inen merdivenin başında bir Ceres heykeli ile som altından yapılma bir Venüs heykeli duruyordu. Altın zırhlarla kalpı tunç toplar Sarayburnu'nda kumun içinde yatıyor; insanın aklını çelen, ilahlara layık odalıkların çıplak ayak bileklerine ve de yılan gibi yuvarlak kollarına taktıkları som altından yapılma iri halkalar ile taçlar da burada... ...Dalgalar "Avrupa'nın Tatlı Suları"ndan kopup geliyor enfes bir eğriyle; evet, bu bir hayal değil: Suları yönlendiren kıyılar bir bereket boynuzu gibi kıvrımlı; bu boynuz, bir mabedin gölgesinde, üstüne sarı altın pırıltıları düşen bir Buda'nın yatay gülümsemesiyle gülen Asya'nın karşısında denize boşaltacak içindekileri... (Şark Seyahati)
  • Sanat yaşayan yüreğin çığlığıdır. (Bir Mimarlığa Doğru)
  • Avizeleriniz gözlerimi ağrıtıyor. Kıtıklı alçılarınız, renkli duvar kağıtlarınız üniformalı uşaklar kadar tuhaf ve ben tüm bu sıraladığım şeylerden ötürü size biraz önce armağan ettiğim Picasso tablosunu geri götürüyorum; çünkü pazar yerine dönmüş evinizde onu fark etmek çok zor olabilir. (Bir Mimarlığa Doğru)
  • “Her zaman, gördüğünü söylemesi gerekir insanın, ve özellikle de her zaman -ki bu daha zor- gördüğünü görmesi.” (Mimarlık Öğrencileriyle Söyleşi)
  • İnsanlar şehrin güzelliklerini yaşayamadan kopya binalar içinde, bir trafik karmaşasında ve bulunduğu şehre sahip çıkmadan yaşıyorlar. Elimizde olsa yapıları değil, "bakış açılarını" yok etmek isterdik... (Atina Anlaşması)
  • İnsan daima gördüğünü söylemeli, özellikle, daima görmesini bilmelidir ve bu, ilkinden daha da güç bir iştir. (Atina Anlaşması)
  • For me the fairy catastrophe is the lever of hope. (When the Cathedrals Were White)
  • When the cathedrals were white, spirit was triumphant. But today the cathedrals of France are black and the spirit is bruised. (When the Cathedrals Were White)
  • Sıkıntı çekmeden sanat yapılmaz; sanat yaşayan yüreğin çığlığıdır. (Bir Mimarlığa Doğru)
  • Mimarlığın bugünkü felaketinin büyük bir bölümünün ısmarlayan, seçen, düzelten ve ödeyen müşteri yüzünden olduğunu çok iyi biliyoruz. İşte bu tür müşteriye "GÖRMEYEN GÖZLER" adını taktık. (Bir Mimarlığa Doğru)
  • Biraz patavatsızca bir deyimle, her canlının, bir sindirim borusundan ibaret olduğu söylenir. Biz de kısaca mimarlığın, bir iç dolaşım demek olduğunu söyleyebiliriz. (Mimarlık Öğrencileriyle Söyleşi)