Bir Sarı Çiçek - Julio Cortazar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Bir Sarı Çiçek kimin eseri? Bir Sarı Çiçek kitabının yazarı kimdir? Bir Sarı Çiçek konusu ve anafikri nedir? Bir Sarı Çiçek kitabı ne anlatıyor? Bir Sarı Çiçek PDF indirme linki var mı? Bir Sarı Çiçek kitabının yazarı Julio Cortazar kimdir? İşte Bir Sarı Çiçek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Julio Cortazar

Çevirmen: Nihal Yeğinobalı

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789755107066

Sayfa Sayısı: 184

Bir Sarı Çiçek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bir Sarı Çiçek, çağdaş Latin Amerikan edebiyatının önde gelen temsilcilerinden Julio Cortázar'ın en sevilen öykülerinden bir seçki.

Anlatımında fantastik öğelere sıkça yer veren, gerçek dünyayla olağandışı olayları iç içe geçiren Cortázar, edebiyatta gerçekçilik sınırları dışında incelemeler yapmaya yönelmiştir. Kısa öykünün gerçeğe doğru bir açılış olduğunu savunmuş, gözle görülmez bir noktanın, sınırlı ve bireysel olanın akıl almaz bir büyüklüğe, insanlığın özüne doğru açılışı olduğunu düşünmüştür.

Görünenin altında daha gizli, daha zor anlaşılır şeylerin de olduğu konusundaki kuşkularının ve gerçeğin aslında yasalara aykırı gelen olaylarda yattığına olan inancının peşine düşen ve bu doğrultuda yazan Cortázar'ın, bu kitapta, çarpıcı, alışılmadık, gizemli öykülerini bulacaksınız.

Bir Sarı Çiçek Alıntıları - Sözleri

  • ...dalgın dalgın çiçeğe baktım. Sanki çiçek de bana bakıyordu, bilirsin ya, bu tür iletişimler ara sıra... Biliyorsun ne demek istediğimi, herkeste olur bu duygu, hani güzellik dedikleri şey. Hepsi buydu: çiçek güzeldi, çok güzel bir çiçekti. Ve ben lanetlenmiştim. Çünkü günlerden bir gün ölecektim hem de temelli. Çiçek güzeldi, gelecekte insanlar için her zaman çiçekler olacaktı. Birden damdan düşercesine hiçi anladım, hiçliği demek istiyorum, hiç. Ben bunun huzur olduğunu sanmıştım, bir zincirin son halkası. Oysa ölecektim. Luc zaten ölmüştü, bizler için bir daha hiç çiçek olmayacaktı, bir daha hiçbir şey olmayacaktı, hiç ama hiçbir şey, hiçlik de buydu işte. Bir daha hiç çiçek olmaması.
  • Birden damdan düşercesine hiçi anladım, hiçliği demek istiyorum, hiç. Ben bunun huzur olduğunu sanmıştım, bir zincirin son halkası. Oysa ölecektim.
  • ...dalgın dalgın çiçeğe baktım. Sanki çiçek de bana bakıyordu, bilirsin ya, bu tür iletişimler ara sıra... Biliyorsun ne demek istediğimi, herkeste olur bu duygu, hani güzellik dedikleri şey. Hepsi buydu: çiçek güzeldi, çok güzel bir çiçekti. Ve ben lanetlenmiştim. Çünkü günlerden bir gün ölecektim hem de temelli. Çiçek güzeldi, gelecekte insanlar için her zaman çiçekler olacaktı. Birden damdan düşercesine hiçi anladım, hiçliği demek istiyorum, hiç. Ben bunun huzur olduğunu sanmıştım, bir zincirin son halkası. Oysa ölecektim. Luc zaten ölmüştü, bizler için bir daha hiç çiçek olmayacaktı, bir daha hiçbir şey olmayacaktı, hiç ama hiçbir şey, hiçlik de buydu işte. Bir daha hiç çiçek olmaması.
  • Dalgın dalgın çiçeğe baktım. Sanki çiçek de bana bakıyordu, bilirsin ya, bu tür iletişimler ara sıra... Biliyorsun ne demek istediğimi, herkeste olur bu duygu, hani güzellik dedikleri şey. Hepsi buydu: çiçek güzeldi, çok güzel bir çiçekti. Ve ben lanetlenmiştim. Çünkü günlerden bir gün ölecektim hem de temelli. Çiçek güzeldi, gelecekte insanlar için her zaman çiçekler olacaktı. Birden damdan düşercesine hiçi anladım, hiçliği demek istiyorum, hiç. Ben bunun huzur olduğunu sanmıştım, bir zincirin son halkası. Oysa ölecektim. Luc zaten ölmüştü, bizler için bir daha hiç çiçek olmayacaktı, bir daha hiçbir şey olmayacaktı, hiç ama hiçbir şey, hiçlik de buydu işte. Bir daha hiç çiçek olmaması.
  • Ölümsüzüz; biliyorum şakaya benziyor bu söylediğim. Biliyorum çünkü kuralın istisnasını tanıdım..
  • Bir öbeğin kıyısındaydı, sıradan bir sarı çiçek.. sigara yakmak için durmuştum, dalgın dalgın çiçeğe baktım.. Sanki çiçek de bana bakıyordu, bilirsin ya , bu tür iletişimler ara sıra ... Biliyorsun ne demek istediğimi, herkeste olur bu duygu , hani güzellik dedikleri şey.. hepsi buydu.. Çiçek güzeldi, çok güzel bir çiçekti.
  • bizler için bir daha hiç çiçek olmayacaktı, bir daha hiçbir şey olmayacaktı, hiç ama hiçbir şey, hiçlik de buydu işte. Bir daha hiç çiçek olmaması. 
  • "Bizler için bir daha hiç çiçek olmayacaktı, bir daha hiçbir şey olmayacaktı, hiç ama hiçbir şey, hiçlik de buydu işte, bir daha hiç çiçek olmaması."
  • Hayatımda öyle çok bavul kapattım ki ben, sonunda hiçbir yere gidemeyen bavullar yapmakla öyle sayısız saatler geçirdim ki, perşembe, benim için gölgeler ve kayışlarla dolu bir gün oldu; çünkü bavul kayışına bakınca gölge görmüş gibi oluyorum, sanki bu kayışlar beni anlaşılmaz, dolaylı bir yoldan, çok incelikli, çok korkunç biçimde cezalandıran bir kırbacın parçalarıdır.
  • "Bir öbeğin kıyısındaydı, sıradan bir sarı çiçek. Sigara yakmak için durmuştum, dalgın dalgın çiçeğe baktım. Sanki çiçek de bana bakıyordu, bilirsin ya, bu tür iletişimler ara sıra... Biliyorsun ne demek istediğimi, herkeste olur bu duygu, hani güzellik dedikleri şey. Hepsi buydu: çiçek güzeldi, çok güzel bir çiçekti. Ve ben lanetlemiştim."
  • "İnsanlar kötü yürekli değildir, çok zaman ne yaptıklarını doğru dürüst bilmedikleri için kabalık ederler."
  • "Ne zaman elimi bir kitaba uzatsam, bir lambanın serptiği ışık konisini değiştirmeye kalksam, ne zaman piyano taburesini yerinden oynatsam, mutlaka bir rekabet ve gocunma duygusu, bir kırlangıç sürüsü gibi gözlerimin önünden havalanıyor..."
  • "Hiçlik birden kafama dank etti; huzur ve zincirin sonu zannettiğim şey aslında hiçlikti."
  • "... ve hiçlik işte buydu, bir daha asla bir sarı çiçek olmamasıydı."
  • Hayatımda öyle çok bavul kapattım ki ben, sonunda hiçbir yere gidemeyen bavullar yapmakla öyle sayısız saatler geçirdim ki, perşembe, benim için gölgeler ve kayışlarla dolu bir gün oldu; çünkü bavul kayışına bakınca gölge görmüş gibi oluyorum, sanki bu kayışlar beni anlaşılmaz, dolaylı bir yoldan, çok incelikli, çok korkunç biçimde cezalandıran bir kırbacın parçalarıdır.

Bir Sarı Çiçek İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Nasıl ama nasıl güzel bir kitap okudum...Cortazar'ın on yıl önce alıp kütüphanemin arka taraflarında bir yerlerine sıkıştırıp unuttuğum, senelerce beklemiş, demlenmiş bu toplama hikâyelerden oluşan kitabı, bunca beklenmeye değecek kadar güzel sararmış yapraklarıyla, muazzam güzellikte çevirisi ve lezzetinden tekrar tekrar tadmayı istememizi sağlayacak bir anlatım ve üslûp güzelliğiyle bana bir kez daha Cortazar'ı neden bu kadar sevdiğimi düşündürdü..neden seviyorum Cortazar'ı? Art arda akıp giden, her biri birer küçük başyapıt olan bu hikâyeleri okurken düşündüm: neydi sevdiğim, neyi seviyordum, neden Mırıldandığım Öyküler'i ilk okuduğum yirmi beşten fazla yıl öncesinden başlayıp ta bugüne dek, araya uzun tenefüsler bırakarak devam eden bu sevgi? Biliyorum cevabını: neyi anlattığı değil beni çeken; beni çeken ve onu sevmemi sağlayan şey, onun esneye büküle, kıvrıla döne, devine hareket ede fısıldadığı bütün hikâyeler, anlatırken cümlelerinin bitmek bilmemesi, durağan bir hissi anlatırken bile teklemeyen, beklemeyen, susmayan bütün o cümleleri; okurken dilimde birike birike dimağıma sızıp akan bütün o güzel kelimeler, bütün o ifadeler ve her hikâyede ama her hikâyede anlattığı karakterlerin sayfalarda canlanışı, dile gelişi; işte bunlardan seviyorum Cortazar'ı ben ve bugün son hikâyeleri okurken karşıma yazarın başyapıtı ve benim için bir gençlik hatırası olan Seksek'ten Babette ve Roland'ın çıkmasıyla hem şaşırdım hem de daha keyifle okudum hikâyeyi. Ben yaşlanıyorum, zaman geçiyor, tükeniyor ve edebiyat her zaman diri, bu sararmış sayfalarda senelerce okunmayı bekleyen hikâyelerin tadı herşeye değer. Bir Sarı Çiçek bir hikâye kitabı ama, yazarın üç farklı hikâye kitabından toplanan hikâyeler bunlar. Ancak şunu söylemek isterim: bir başyapıt kesinlikle bu eser. Kitaptaki bütün hikâyeler nasıl olduğunu anlatmak için bilgilerimin hiç bir şekilde yetmediği bir ritmle anlatılıyor, konular birbirini takip etmese bile dil kesinlikle aynı özü, tadı, lezzeti sürdürüyor; Cortazar gerilim hikâyeleri anlatıyor; şaşırtıcı hikâyeler bunlar: çikolata boyunda tavşan kusan bir genç kadın ya da okuduğu hikâyedeki cinayet kendi başına mı geliyor diye düşündüğümüz bir okurla karşılaşıyoruz, ilginç bir hizmetçiyle şaşırtıcı bir sırrın ortasına düşüyor, öldüğümüzde bir sarı çiçek olarak dünyaya geliyor ve her insanın ölümsüz olduğunu haykırıyoruz. Kitaptaki "Büyüdükçe" adlı hikâye Cortazar'ın en bilinen hikâyelerinden birisi, çünkü bu hikâye Antonioni'nin Cinayeti Gördüm filminin dayandığı hikâye, zaten filmin senaryosunu da Cortazar yazmış. "Büyüdükçe" isminin güzelliği de dahil olmak üzere gerçeği gördüğünü ve anladığını sanmak ama aslında görmemek ve anlamamak üzerine. Hikâyenin adında bile bir şaşırtmaca var, belki sadece bizim dilimizde böyle denk gelmiş de olabilir, yine de çok uygun olmuş: burada büyüdükçe denilen şey yaş olarak büyümek değil, fotoğrafın büyütülmesi. Parkta çektiği fotoğraftan son derece memnun olan Michel'in bu fotoğrafı devasa, duvara yansıtılacak denli büyüterek gördüğü şeyi anlamamış olmasını anlatıyor hikâye: fotoğraf büyüdükçe, nesneler, kişiler ve anlam değişiyor; bambaşka bir anlam çıkıyor ortaya. Belki de Cortazar, bütün hikâyelerinde hikâyelerinin sonunda bize hikâyeleri büyüterek görmemizi, görünen şeylerin görüldüğü gibi olmayabileceklerini söylüyor: emin olunabilecek hiç birşey yok gibi, bir belirsizlik hüküm sürüyor her yerde, herşeyde ve, bir ihtimal, işte hayat budur, diyor Cortazar Cortazar'ın eserini edebiyat seven herkese öneriyorum..ben de bir müddet sonra, askerde, Erzurum'un korkunç soğuğunda, gece yarıları, gözlerimden uyku aka aka okumaya çalıştığım ve zihnime kazınmış bir hatıraya dönüşmüş "Lucas Diye Biri" adlı kitabını okumayı düşünüyorum...ve sonra, belki, bir ihtimal, 25 sene sonra bir kez daha yazarın başyapıtı Seksek'i okuyabilirim. (CemCBG)

"Hayatımda öyle çok bavul kapattım ki ben, sonunda hiçbir yere gidemeyen bavullar yapmakla öyle sayısız saatler geçirdim ki, perşembe, benim için gölgeler ve kayışlarla dolu bir gün oldu; çünkü bavul kayışına bakınca gölge görmüş gibi oluyorum, sanki bu kayışlar beni anlaşılmaz, dolaylı bir yoldan, çok incelikli, çok korkunç biçimde cezalandıran bir kırbacın parçalarıdır." kitap/bir-sari-cicek--29634 (Gülce)

Bir Sarı Çiçek PDF indirme linki var mı?

Julio Cortazar - Bir Sarı Çiçek kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Sarı Çiçek PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Julio Cortazar Kimdir?

1914’te Brüksel’de doğdu. Arjantin’de öğrenim gördükten sonra, öğretmenlik ve çevirmenlik yaptığı sıralar, Perón hükümetinin uygulamalarından duyduğu düş kırıklığıyla ülkesini terk ederek Paris’e yerleşti. 1981’de Fransız uyruğuna geçti, ama Arjantin yurttaşlığından da ayrılmadı. 1950’li yıllarda yayımlanan Hayvan Öyküleri, Oyunun Sonu ve Gizli Silahlar adlı öykü kitaplarını 1963’te yayımlanan Seksek adlı romanı izledi. Bugün yazarın başyapıtı sayılan Seksek, geleneksel romanın olay örgüsünü altüst eden, belirli bir sona bağlanmayan açık uçlu bir romandı. Cortázar’ın öteki önemli yapıtları arasında Manuel’in Kitabı ve Mırıldandığım Öyküler sayılabilir. Edgar Allan Poe’nun yapıtlarını İspanyolcaya kazandıran Cortázar, son yıllarında kendini insan hakları davasına adadı ve UNESCO’da çalıştı. 1984’te Paris’te öldü.

Julio Cortazar Kitapları - Eserleri

  • Seksek
  • Cinayeti Gördüm
  • Mırıldandığım Öyküler
  • Hayvan Hikayeleri
  • Ötekinin Rüyası
  • Ayak İzlerinde Adımlar
  • Oyunun Sonu
  • Andres Fava'nın Güncesi
  • Gözlemevi
  • Sınav
  • Buluşma
  • Lucas Diye Biri
  • Edebiyat Dersleri
  • Bir Sarı Çiçek
  • Takipçi
  • Kendime Anlattığım Hikayeler
  • 62 Maket Seti
  • Son Raunt
  • Kafa Ütüleyicinin Laklakıyatı
  • Güney Otoyolu
  • Borulardaki Ayı
  • Açıklayıcı Bilgiler El Kitabı

Julio Cortazar Alıntıları - Sözleri

  • "Bir öbeğin kıyısındaydı, sıradan bir sarı çiçek. Sigara yakmak için durmuştum, dalgın dalgın çiçeğe baktım. Sanki çiçek de bana bakıyordu, bilirsin ya, bu tür iletişimler ara sıra... Biliyorsun ne demek istediğimi, herkeste olur bu duygu, hani güzellik dedikleri şey. Hepsi buydu: çiçek güzeldi, çok güzel bir çiçekti. Ve ben lanetlemiştim." (Bir Sarı Çiçek)
  • İnsanlar o kadar cahil ve gözleri o kadar üzerimizde ki.. (Hayvan Hikayeleri)
  • Dédée neskafe hazırlayacağını söyledi. En azından neskafe olmasına sevindim. Neskafesi olan birinin henüz dibe vurmadığını biliyordum; hâlâ dayanacak gücü var demekti. (Takipçi)
  • Şiddete topyekün karşı olmak kolay bir şey ama sıklıkla hiç düşünülmeyen bir şey var o da bu şiddete nasıl gelindiği, onu tetikleyen sürecin nasıl başladığı. (Edebiyat Dersleri)
  • Birbirimizi aramaksızın yürüdük. Ama birbirimizi bulmak için yürüdüğümüzün farkındaydık. (Buluşma)
  • artık affın hiçbir değeri yok... İnsan hala biraz sevdiklerini affeder... (Ötekinin Rüyası)
  • Ne yazık ki kısa bir süre sonra üçünden biri geleneksel davranacak, söylenmesi gereken şeyi söyleyecek, o yapay salaklığa saplanacak, terk edecek veya dönecek veya bir hata yapacak veya ağlayacak veya kendini öldürecek veya kendini feda edecek veya kendini idare edecek veya başka birine âşık olacak veya ona Guggenheim bursu verecekler, o büyük rutinin kıvrımlarından herhangi biri... (62 Maket Seti)
  • Her eleştiri, tat olarak ısırmanın ve çiğnemenin lezzeti olarak başlamış bir şeyin hüzünlü sonudur. (Takipçi)
  • .. öykü yazmaktan başka çarem kalmadığında .... Adolfo Bioy Casares olmak isterdim. (Kendime Anlattığım Hikayeler)
  • İnsani varlıklar olarak temel görevimizin analiz etmek, yeri geldiğinde eleştirmek ve gerçekten gerekliyse yıkmak olan şeyleri hangi noktaya kadar kabullendiğimizi fark etmek için, işlemekte olan bir toplumu (bu kötü olduğu anlamına gelmiyor) biraz gözlemlemek yeterlidir. (Edebiyat Dersleri)
  • “Söylenmesi gereken sözün gerisi hep bir buluttur.” (Cinayeti Gördüm)
  • Başta Arjantin olmak üzere İspanyolca konuşulan bazı ülkelerde, gündelik dilde kullanılan ağabey, dostum, bilader, kardeşim anlamlarına gelebilecek hitap sözcüğü. Zaman içinde Arjantinlilerle özdeşleştirilen ifade, Küba devrimi sırasında birlikte mücadele ettiği arkadaşları tarafından Ernesto Guevara’ya verilmiş ve sonrasında kendisi Che olarak anılmıştır. (Buluşma)
  • Plan yapmak biraz da yazgıya karşı çıkmaktır. (Sınav)
  • Tanrım, ne işkenceydi o, demek istediğim, kızın yüzüne bakamıyorsun, o da seninle alay ediyor (Cinayeti Gördüm)
  • “Benden bir şey isteyecekseniz tatlılıkla isteyin.” (Cinayeti Gördüm)
  • O mavi gözlerin gerisinde daha başka şeyler var, sözcüklerin, iniltilerin ve suskuların derinliklerinde başka bir ülke doğuyor, başka bir Alana soluk alıyor. (Mırıldandığım Öyküler)
  • Ne var ki onunla konuşmakta gitgide daha güçlük çeker oldum, çünkü hep...ağlayacak gibiydi (Cinayeti Gördüm)
  • Bu benim için baş döndürücü bir uçurum gibidir gölge öğüten değirmen bir iyiliğin katlanılmaz taşkınlığı beni içine tıkabileceğiniz ve sizlere huzur içinde dönüp bakabileceğim de tek bir ıssız ada kaldı nede adı çıkmış bir Koruluk ey ahalili dikenli yerküre sorarım sana tek boynuzlu at olmak suç mu? (Kafa Ütüleyicinin Laklakıyatı)
  • Müziğimi çalıyorum ve kendi Tanrımı yaratıyorum. (Takipçi)
  • Günün birinde burada ölecektik. Bilmediğimiz uzak akrabalar mirasımıza konacak (Cinayeti Gördüm)