Bir Uzay Efsanesi - Arthur C. Clarke Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Bir Uzay Efsanesi kimin eseri? Bir Uzay Efsanesi kitabının yazarı kimdir? Bir Uzay Efsanesi konusu ve anafikri nedir? Bir Uzay Efsanesi kitabı ne anlatıyor? Bir Uzay Efsanesi PDF indirme linki var mı? Bir Uzay Efsanesi kitabının yazarı Arthur C. Clarke kimdir? İşte Bir Uzay Efsanesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Arthur C. Clarke

Çevirmen: Ardan Tüzünsoy

Çevirmen: Oya İşeri

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9789752732391

Sayfa Sayısı: 1034

Bir Uzay Efsanesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ay'da ortaya çıkarılan bir bilinmezlik;

Bu keşfin açtığı ufuklar öylesine engindir ki...

İlk kez güneş sistemi'nin derinliklerine insanlar gönderilir. Ama bu insanlar, hedeflerine ulaşmadan bir şeyler ters gitmeye başlar.

Ürkütücü biçimde ters...

Ay'a ayak basmanın henüz hayal olduğu bir dönemde yazılan ve yüzyılımızın en yaratıcı filmlerinden birine konu olan, olağanüstü, çarpıcı bir kitap. 2001: Bir Uzay Efsanesi, insanın evrendeki yeri sorusuna cevap arıyor.

Arthur C. Clarke "... maddi evrenin harikalarını, bilimsel doğruluğa saygı ile şaşırtıcı bir lirizmi birleştiren cümlelerle betimleyerek ustalığıı koruyor. "

- The New Yor Times Book Rewiew

"Clarke... Uzay Çağı'nın büyük şairi"

- Los Angeles Times

Bir Uzay Efsanesi Alıntıları - Sözleri

  • Tek bir başarı dünyanın kaderini değiştirebildikten sonra yüzlerce başarısızlığın hiçbir önemi yoktu.
  • Bir yaban domuzu sürüsü burunlarını çekerek ve homurdaranak patika boyunca yüıürlerken, Ay Gözcüsü birden önlerinde durdu. Domuzlar ve maymun adamlar hiçbir zaman birbirlerine aldırış etmezlerdi, çünkü aralarında bir çıkar çatışması yoktu. Aynı yiyecek için mücadele etmeyen pek çok hayvan gibi birbirlerinin yollarına asla çıkmazlardı. Ancak şimdi Ay Gözcüsü anlayamadığı bazı dürtülerle mücadele ederken, kararsızca öne arkaya sendeliyor ve onlara bakıyordu. Daha sonra sanki bir rüyadaymış gibi, toprakta bir şeyler aramaya başladı. Konuşma yeteneğine sahip olsa bile ne aradığını açıklayamazdı. Ancak gördüğünde onu tanıyabilirdi. Yaklaşık onbeş santimetre uzunluğunda, ağır ve sivri uçlu bir kayaydı. Pek eline göre değildi ancak işe yarardı. Kolunu sallayarak yürürken, taşın birdenbire ağırlaştığını farkederek şaşırdı. O sırada hoşuna giden büyük bir güç ve otorite duygusu hissetti. En yakındaki domuza doğru yürümeye başladı. Yabandomuzlarının zeka düzeyi pek yüksek olmamasına rağmen, bu gerektiğinden de küçük ve aptal bir hayvandı. Ay Gözcüsü’nü gözucuyla inceledi ancak çok geç oluncaya dek onu ciddiye almadı. Neden içinde herhangi kötü bir niyet bulunmayan bu zararsız yaratıklardan şüphelenecekti? Ay Gözcüsü taştan çekiciyle onun bulanık bilincini yok edene dek yaban domuzu otları kökünden sökerek yemeye devam etmişti. Cinayet o kadar ani ve sessiz olmuştu ki sürünün geri kalanı hiçbir endişe duymaksızın Otlamaya devam etmisti.
  • Dünya’da doksan kilo olan bir insanın Ay’da sadece 15 kilo geldiğini fark etmesi epey mutluluk verici olabilir. Sabit bir hızla düz bir şekilde yüründüğünde, insan kendini yüzüyormuş gibi hissedebilir. Ancak yön değiştirmeye, köşelerden dönmeye ya da durmaya çalıştığında, hâlâ doksan kiloluk kütle veya süreduruma sahip olduğunu fark edecektir. Çünkü ister Dünya’da, ister Ay’da, isterse Güneş’te ya da uzay boşluğunda olsun bu ağırlık sabittir ve değiştirilemez. Bu yüzden Ay’da yaşamaya tamamen alışılmadan önce, her cismin, gerçek ağırlığının altı katı oranında yavaş hareket ettiğinin öğrenilmesi gerekiyordu. Bu da ancak sayısız çarpışma ve sert darbeler atlatıldıktan sonra öğrenilirdi ve çoktan beri Ay’ da yaşayanlar, yeni gelenler ortama alışana dek onlardan uzak dururlardı.
  • henüz ikimiz de çocukken seni Yüzüklerin Efendisi ile tanıştırmamı hatırlıyor musun? İşte, Io Mordor'dur. Üçüncü bölüme bak. "Erimiş taşlardan kıvrıla büküle akan nehirler.. soğuyunca, acı içindeki topraktan kusulmuş çarpık ejderha şekilleri gibi duruyorlardı" diye bölüm var. Bu mükemmel bir tasvir. Tolkien Io'nun ilk resmi görülmeden çeyrek yüzyıl önce nereden biliyordu? İşte sana Doğa'nın sanatı taklidi.
  • Bazı kadınlar için aşk tek şey değil, her şey. Belki de haklılar... Neyse, herhalde tartışmak için çok geç.
  •  “Buluş ve keşif tarihinden bir şey öğrendiysek, o da uzun vadede en cüretkar kehanetlerin gülünç derecede muhafazakâr görünmesidir.”

Bir Uzay Efsanesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bilim kurgu denilince ilk akla gelen romanlardan 2001 serisinde Arthur C. Clarke sizi muhteşem bir klasik sunuyor... Bu seriyi kesinlikle okuyun... Unutmadan.. İlk iki kitabın filmi de çekildi - izlemenizi de öneririm... İyi okumalar/izlemeler... (Erol Kethüda)

Yazıldığı döneme göre evrenle ilgili olağanüstü öngörüleri olan bir kitap. Serideki dört kitabın toplaması. 2001 ve 2010 filme de çekildi, 2001 filmi bir Stanley Kubrick başyapıtıdır . (Volkan Kaya)

Bütün çocukluğum ansiklopedi ve bilim-kurgu kitapları okuyarak geçti. Bilime her zaman ilgi duydum ve bilim-kurgu hep tercih ettiğim tür olmuştur. Verne, Asimov ve Clarke gibi bu işin ustalarının kitaplarını okuma şansını yakaldım. Yazdıklarının hemen hemen tümünü de okudum. Bu kitaplar sadece teknoloji yoğun hayaller içermiyor, pek çoğu aynı zamanda derin felsefi düşünceleri de barındırıyor. İşte Clarke'ın bu eserinde bazen paragraflarca bazen satır aralarında bu fikirleri görmek mümkün. Kitabın başlangıcındaki maymunların başına gelen şanslı ve "tanrısal" dokunuş, kitabın sonunda ise Jüpiter'in küçük bir güneşe dönüşüp uydularına enerji sağlar hale gelmesi ve bu uyduların, özelikle üzerinde yaşam keşfedilenin, insanoğluna yasaklanması bize Clarke'ın varoluşa nasıl baktığını da gösteriyor. O denli başarı ile kurgulanmış ki, okuduğunuz zaman, özellikle günümüzde, Clarke'ın bir zaman makinesine sahip olduğuna ve zamanda seyahat edip romanını öyle yazdığına inanasınız geliyor. Çinliler'in uzay yarışına ortak olmaları, Ay'ın üzerinde olup bitenler, gezegenlere yapılan yolculuğun tasarımı ve şekli hepsi son derece gerçekçi. Kendi güneş sistemimizde geçiyor olması, bildiğimiz gördüğümüz; çevresinde uydular dolaştırdığımız gezegenleri konu alıyor olması ve alttan alta insanın her zaman kendine sorduğu-cevap aradığı "nereden geldik?" sorusuna vurgu yapıyor olması bu kitabın damakta kalan tadı kesinlikle. İnsan varoluluşunda dünya dışı canlıların vurgulandığı bir kaç spekülasyona açık nokta dışında taş gibi sağlam bir alt yapı ve çok akıcı bir dille yazılmış. Tabi çeviren Oya İşeri ve Ardan Tüzünsoy'un da ellerine sağlık. Ele alınca kalın geliyor ama heyecanla sayfalar eriyip gidiyor. (Bekir KIRAÇ)

Bir Uzay Efsanesi PDF indirme linki var mı?

Arthur C. Clarke - Bir Uzay Efsanesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Uzay Efsanesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Arthur C. Clarke Kimdir?

Yazdığı bilimkurgu romanı 2001: A Space Odyssey ve yönetmen Stanley Kubrick ile birlikte çalıştığı aynı isimli film ile meşhurdur. Aynı zamanda Mysterious World adlı İngiliz televizyon serisisin yapımcılığını ve sunuculuğunu da yapmıştır. Clarke, Robert A. Heinlein ve Isaac Asimov'la birlikte, bilimkurgunun "üç büyük yazar"ından biri olarak kabul edilmektedir.

Clarke 1941–1946 yılları arasında Kraliyet Hava Kuvvetleri'nde radar eğitmeni ve teknisyeni olarak çalıştı. 1945 yılında teklif ettiği "uydu iletişim sistemi" önerisinden dolayı 1963'de Franklin Institute Stuart Ballantine'den altın madalya kazandı.1947–1950 yılları arasında ve daha sonra tekrar 1953'te "British Interplanetary Society" (İngiliz Gezegenlerarası Topluluğu) başkanlığı yaptı.

Clarke dalışa olan merakından dolayı 1956 yılında Sri Lanka'ya yerleşti ve ölümüne dek orada yaşadı. 1998 yılında İngiliz Krallığı tarafından şövalye ilan edildi ve 2005 yılında Sri Lanka'nın en yüksek sivil onuru Sri Lankabhimanya ile onurlandırıldı.

Arthur C. Clarke Kitapları - Eserleri

  • Çocukluğun Sonu
  • 2001: Bir Uzay Destanı
  • Rama’yla Buluşma
  • 2010 : Uzay Efsanesi 2
  • 3001: Son Efsane
  • 2061: Uzay Efsanesi 3
  • Rama Bahçesi
  • Rama 2
  • Bir Uzay Efsanesi
  • Rama'nın Sırrı
  • Şafak Projesi Phobos
  • Susuz Deniz
  • Şehir ve Yıldızlar
  • Kara Güneş
  • Richter 10
  • Tanrının Dokuz Milyar Adı
  • Uzak Dünyanın Şarkıları
  • İmparator Dünya
  • Cennetin Çeşmeleri
  • Tetik 2
  • Tetik 1
  • Geleceğin Çehresi
  • Beşik
  • Uzayda Serüven
  • Yunus Adası

Arthur C. Clarke Alıntıları - Sözleri

  • Meydan okumaya cesaret ettikleri sonsuz ve devasa boşluk karşısında insanoğlunun umut ve korkuları ne kadar küçük kalıyordu. (Tanrının Dokuz Milyar Adı)
  • “Milletin tembel süngerlere dönüşmesine şaşmamalı; her daim emiyorlar ama asla üretmiyorlar.” (Çocukluğun Sonu)
  • Yaşı kavranılamazdı, ama ölüme gelince Ay ölmemişti çünkü şimdiye kadar hiç yaşamamıştı. (2001: Bir Uzay Destanı)
  • ".... Onlara kalsa Evren'de bütün yollar Dünya'ya çıkıyor." (Çocukluğun Sonu)
  • Yıldızların ötesinde tanrısal güçler ve ülkeler gizleniyor olsa da, diye hatırlattı Poole kendisine, sıradan insanlar için iki şeyin önemi vardı: Aşk ve Ölüm (3001: Son Efsane)
  • Hiçbir zaman ders almasını öğrenemeyecek insanlar vardır. (Geleceğin Çehresi)
  • henüz ikimiz de çocukken seni Yüzüklerin Efendisi ile tanıştırmamı hatırlıyor musun? İşte, Io Mordor'dur. Üçüncü bölüme bak. "Erimiş taşlardan kıvrıla büküle akan nehirler.. soğuyunca, acı içindeki topraktan kusulmuş çarpık ejderha şekilleri gibi duruyorlardı" diye bölüm var. Bu mükemmel bir tasvir. Tolkien Io'nun ilk resmi görülmeden çeyrek yüzyıl önce nereden biliyordu? İşte sana Doğa'nın sanatı taklidi. (Bir Uzay Efsanesi)
  • Üzüntü ve sevinç. Sevinç ve üzüntü. İnsanlar nerede olurlarsa olsunlar. Dünya'da. Yıldızların ötesindeki yeni dünyalarda. Şimdi ve daima. (Rama'nın Sırrı)
  • " Bir başarı elde edene kadar sabredin. " (Susuz Deniz)
  • İnsan ırkı, doğası gereği kendi ırkından kişilerin boyunduruğu altına girmez. (Çocukluğun Sonu)
  • Birileri bir zamanlar "Politika, mümkün olanı yapma sanatıdır." dememiş miydi? Kesinlikle doğru; onun için sadece ikinci sınıf beyinler politikaya girerler. Dahiler ise imkansıza meydan okurlar. (3001: Son Efsane)
  • Sağ taraftaki ağaçlardan birdenbire keskin, yüksek sesli çığlıklar geldi ve küçük, telaşlı bir grup yaratık ormandan fırlayıp Alvin'in çevresini sardılar. Hayretten donakaldı, gözlerine inanamıyordu. Karşısında duran şey kendi dünyasında öyle uzun zaman önce kaybolmuştu ki, adı mitoloji diyarında geçiyordu. Hayat bir zamanlar böyle başlamıştı; bu gürültücü, hayret verici yaratıklar insan çocuklarıydı. (Şehir ve Yıldızlar)
  •  “Buluş ve keşif tarihinden bir şey öğrendiysek, o da uzun vadede en cüretkar kehanetlerin gülünç derecede muhafazakâr görünmesidir.” (Bir Uzay Efsanesi)
  • Nesillerdir varolan gelmiş geçmiş en zengin insan oydu; ne var ki tüm bu sahip olduklarını bir daha hiç göremeyeceği babasının sakin, gri gözlerinden gelecek tek bir bakış için feda etmeye hazırdı. (Tanrının Dokuz Milyar Adı)
  • Sadece filozoflar cevaplanamayan sorularla ilgileniyordu. (Tanrının Dokuz Milyar Adı)
  • "Eğer sevmiş olduklarımızdan fazla yaşarsak, o sevginin anılacak kısımlarını yeniden yaşamak, neden tamamiyle hoşa giden bir mutluluk kaynağı olmasın?" (Rama'nın Sırrı)
  • "Gerçekten korkutucu," diye Richard hararetle onun sözünü kesti. "Fakat aynı zamanda heyecan verici... Bazen bir kitapçıda veya kitaplıkta olduğum zaman, bilmediğim şeylerin etkisiyle bunalırım ve bütün kitapları teker teker okumak için güçlü bir istek tüm vücudumu kaplar. Evrendeki tüm ırkların bilgilerini birleştiren gerçek bir kitaplıkta olmanın nasıl bir şey olduğunu düşün... Düşüncesi bile beni sarhoş ediyor." (Rama 2)
  • Geri döndüğünde yabancı kalabilirsin. (Çocukluğun Sonu)
  • “İnsan ırkını ciddiye alsam eskiden sahip olduğum muazzam zihinsel güçlerimin geri kalanını da yitiririm.” (Çocukluğun Sonu)
  • Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. (Rama’yla Buluşma)